Selin Sonsuz Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Ant ...

  • SC

    27.06.2006 - 00:19

    subcutane...

  • sebahat abla

    27.06.2006 - 00:17

    Şöyle salınır geçerken
    Hayat dururdu sanki
    Zamana değmeden

    Bulaşır neş'esi
    Konuşup söylerken
    Dağılırdı gam keder
    İnsanın kalbinden

    Mahallenin sevgilisi
    Kadeh gibi çınlar sesi
    Yaz kış açık penceresi
    Ah, sebahat abla!

    Patiskadan perdeleri
    Rüzgar taşır etekleri
    Saksıları, çiçekleri
    Ah, kokuyor hala!

    Camlarına vururken
    Batan güneşin rengi
    Radyoda ince saz
    Söyle kalptekini

    Ne ruhun esrarı
    Ne askın kudreti
    Herkes öder gün gelir
    Payına düşeni

    Mahallenin afillisi
    Siyah meşinden ceketi
    Yara gülümserdi
    Ah, Eşref ağbi

    Rakıyı susuz içerdi
    Sebahat ablayı sevdi
    Ortalığı duman etti
    Ah, Eşref ağbi

    İkisi de sahipsizdi
    Kimse bilmez neden bitti
    Kavuşmadan kaderleri
    Ah, bu şarkı bitti

    M. Mungan...

  • ülübü

    27.06.2006 - 00:13

    börülce...
    ımmm..
    limonlu ve zeytinyağlı....

  • şimdi

    26.06.2006 - 14:03

    kıbrıs uçağı inmiştir..
    ...havaalanına gitmeliyim artık...

  • Skolyoz

    26.06.2006 - 12:59

    Bel ve sırt bölgesindeki omurganın eğriliğidir..eğriliğin, aslında omurganın kendi etrafında dönmesi ile oluştuğuna inanılmaktadır..
    Normal omurga önden veya arkadan bakıldığında düzdür ve yanlardan bakıldığında arkaya kifoz, bel bölgesinde lordoz şeklinde eğilimlidir.
    Skolyozda yukarıdan aşağıya bakıldığında tüm vertebralar sırt veya bel bölgesinde bir yöne doğru eğilmişlerdir ve omurgaların bir kısmı bükülmüştür.Genelde buluğ çağında ortaya çıkar.

  • Skolyoz

    26.06.2006 - 12:56

    bir vertebrae deformitesidir...

  • zaman kaybı

    26.06.2006 - 12:51

    antolojide sıkça ve işin garip yanı severek yapılan işlem..
    nato kafa...nato mermer..:=))

  • van

    26.06.2006 - 12:41

    doğunun Paris'i dir...
    Van gölü denmez orda van gölüne..
    Van denizi denir..:=))

  • van

    26.06.2006 - 12:39

    Van'da Yılmaz Erdoğan'ın gittiği kahvaltı salonuna gittim...ve orda hayatımın en güzel kahvaltısını yaptım..
    Otlu peynir..
    yanında sunulan kaymak ve balın ahengi..
    minik bir sahanda sucuklu yumurta....tam anlamıyla muhteşemdi...

  • van

    26.06.2006 - 12:37

    Ben seninle bir gün Van'da ki bir kahvaltı salonunda,
    Ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği bir yol üstü lokantasında,
    Ben seninle Ağrı Dağı'nın mistik ve demli bir çay kıvamına bakan Doğu Beyazıt ın herhangi bir toprak damında,
    Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim....
    Ben senin..beni sevebilme ihtimalini sevdim...

    Y. Erdoğan..

  • Muş Ovası

    26.06.2006 - 12:36

    Yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini
    sonra otobüs oluyordum,
    kırık yarık yolların çarebilmez sürgünü
    ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum.
    Muş Ovası'nın yalancı maviliğini,

    otobüs oluyordum izmir'e
    yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum
    yanağım otobüs caminin garantisinde
    otobüs oluyordum bir ülkeden bir iç ülkeye
    çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum
    Zap Suyu'nun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin.

    Korkuyordum
    sonra iniyordum otobüsten
    çarşıdan bizim eve giden
    ömrümün en uzun..ömrümün en kısa..
    ömrümün en çocuk..ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum
    çünkü sonunda ANNEM oluyordum.
    BABAM kokuyordum sonunda.

    Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
    ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam........

    Y. Erdoğan..

  • kendini anlatamamak

    26.06.2006 - 12:32

    anlatabildiklerin....
    ..........karşındakinin anlayabildiği kadardır....

  • gelişim

    26.06.2006 - 00:03

    kompozisyon yazarken..girişten sonra gelen..konunun geliştirilip açıldığı..aydınlatıldığı..sonuçla biten kısım...

  • suçlu kim

    25.06.2006 - 23:56

    Harika bir polisiye kurgu olur bu isimde...
    Fear factor gibi şeylerle uğraşacaklarına CSİ-New York tadında katili bulma yarışması yapılsın mesela..
    İnce bir zeka ürünü olan kanıtları takip ederek gerçek katili bulsun yarışmacılar...
    Kazanana da hem para,hem de Sherlock Holmes özel ödülü verilsin..:=))

  • bar

    25.06.2006 - 23:49

    Avrupa'nın Miami'si...
    Yüzlerce çeşit kokteyli (Sex on the beach,Black Russian,Snow Board,Emanuelle) ve striptease showlarıyla...

    'Aya Napa'...

  • cilalı taş devri

    25.06.2006 - 23:45

    Flintstones, meet the Flintstones
    There's a modern stone-age family...

    Come on, down to Bedrock
    It's a place right out of history...

    Someday, maybe Fred will win the fight
    And that cat will stay out for the night..

    When you're with the Flintstones
    Have a yabba dabba-doo time
    Yabba dabba-doo time
    We'll have a geo time.....................:=)))

  • su şehri

    25.06.2006 - 23:42

    Water World../ Kevin Costner...

  • orta yol

    24.06.2006 - 10:30

    bazen yoktur...
    o zaman dümeni sağa veya sola kırar
    Pump İt'i sonuna kadar açar ve 150km/saat benzine basarsınız....

  • aşk

    24.06.2006 - 10:18

    Aşk...
    Ne yenilgidir...ne de zafer...
    Aşk..üzmemek...kırmamak...sahiplenmek..korumak..kollamak..güvenmek...boş paranoyalara kapılmamak...
    Ve bir ömür boyu el ele gönül gönüle hiç değilse dostça geleceğe yürümeye hazır olmaktır...
    Eğer gerçekse tabi..

  • yıldızları saymak

    24.06.2006 - 00:12

    yanında sevdiğin biri varsa..
    yüksek bir tepeden aşağıdaki denizi izliyor ve bir birayı paylaşıyorsan...
    çok zevkli olabilir..
    hayatta hiçbir şey mantıklı olmak zorunda değil..

  • yaşamak dediğin

    24.06.2006 - 00:03

    bazen sadece nefes alıp vermekten ibarettir...

  • yürüyüş

    24.06.2006 - 00:00

    mümkün olduğu müddetçe..her gün...tam 36 dakika....

  • inci avcıları

    23.06.2006 - 23:57

    Olaylar, eski zamanların Seylan’ında (Sri Lanka'da) geçer. Brahman rahibe Leyla, Tanrı’ya uygun bir yaşam sürdürmek için, kapalı bir yaşam biçimine bağlı olarak yaşamaktadır. Tapınak’a gelmeden önce, bir kaçağın hayatını kurtarmıştır. Kaçak, ona, buna karşılık, bir kolye vermiştir. Leyla’nın yüzünde, hiç çıkarmadığı bir peçe vardır. Yüksek rahip Nurabad, Leyla’nın bağlılığının bekçiliğini yapmaktadır.
    Bu arada, Zurga, balıkçıların kralı seçilmiştir. Canciğer arkadaşı balıkçı Nadir’se, uzun bir aradan sonra memleketine dönmüştür. İki dost, aynı kızı, Leyla’yı sevmektedirler.
    Nadir’le Leyla, bir gün gizlice görüşürlerken, Nurabad onları görür. Bu, Tanrı’ya küfür etmek demektir. Eski rahibe Leyla ve Nadir, ölüm cezasına çarptırılmışlardır. Leyla, ceza uygulanmadan önce, Zurga’ya boynundaki kolyeyi verir, bunu annesine götürmesini ister. Leyla ve Nadir’in cezası uygulanmak üzeredir; bu sırada, Zurga, yangın çıktığını haber verir. Yangını çıkaran, kendisidir. Kolyeyi görünce, daha önce hayatını kurtaranın Leyla olduğunu anlamıştır.
    Nurabad, bunlar konuşulurken, gizlendiği yerden olanları duyar. Nadir ve Leyla kaçar kurtulurlarken, sahnede Zurga’nın ölü bedeni görülür.

  • inci avcıları

    23.06.2006 - 23:54

    Georges Bizet'in 24 yaşındayken bestelediği operadır...

    Geçimlerini inci avcılığı yaparak kazanan Nadir ve Zurga, birbirlerine sadık kalacaklarına yemin eden ve inançlarına sıkı sıkıya bağlı olan iki dosttur. Leyla ise kendini dine adamış, adeta bir iffet abidesi olan bir rahibedir.
    Fakat olaylar hiç de göründüğü gibi gelişmez...İki arkadaş, aynı kadını sevmenin yazgısında dostluklarını zorlu bir sınavdan geçirmek zorunda kalacak...inançlarına ölesiye bağlı Leyla ise, aşkı uğruna her şeyi göze alacaktır...
    Bir dram örgüsü içinde insanlık,din,gelenek, aşk, dostluk gibi değerlerin arasındaki ilişkiyi değerlendiren bu operanın çoğu zaman Carmen'in gölgesinde kaldığı düşünülse de..Nadir'in aryasıyla insanın gözlerinden akan incilere hakim olamadığını bizzat gördüğüm ve yaşadığım muhteşem başyapıt....

Toplam 2464 mesaj bulundu