Karıştırman beni başkalarıyla, Tüm dünyanın aradığı mir benim. Beni olanlardan habersiz sanman, ,,,,,Çözülmek istenen gizli sır benim, …..Bulunmak istenen sırlı pir benim.
İnsan eti yiyen garbı ve şarkı, Neler istediyse; çevirdi çarkı. En fazla horlanan Türkiye Türk’ü, …..Bu toprağa canın veren er benim, …..Şehitlik beratım getir ver benim.
Beyinler çözümle hiç buluşmazken, Bünyeler helale hiç alışmazken, Herkes çalıp-çırpıp, hiç çalışmazken, …..Alınlarda damla-damla ter benim, …..Buram-buram emek kokan yer benim.
Söylenen yalana hep kanıyorsam, Soyum haricini cet sanıyorsam, Eğer düşmanımı dost tanıyorsam, …..Akibetim serin değil nar benim, …..Kar da yağsa, dört tarafım har benim.
Akıla, vicdana sığar mı söyle? Bir millete yapılır mı bu böyle? Beni vuran korunuyorsa öyle; …..Hakkım helal etmem, ahdim var benim, …..Ahdim alamazsam; kabrim dar benim.
Bunca zaman sapa yola saptığı, Her an varlığımdan gıcık kaptığı, TÜRK doğduğum için zulüm yaptığı, …..Mekanlara sokmadığı şer benim, …..Güçlerinin yetmediği zor benim.
Hep benden görünüp, sırtıma binip, Sırtımdayken bile sırtını dönüp, Takatim bitince sırtımdan inip, …..Ölümlere yolladığı ser benim …..Gözlerini şişlediği kör benim.
Hep onurlandırdım; “paşasın” diye, Mekanlar düzdürdüm, döşesin diye, Çelik kale oldum, yaşasın diye, …..Onun için yıkılmayan sur benim, …..Onunsa beyninde gizli ur benim.
KORKUT der ki; Türk’üm, kutsuz değilim, Müslüman’ım şükür, ud’suz değilim, Giden gitti, ben umutsuz değilim, …..ALLAH'ım var, O, ebedi YAR benim, .....Sayesiyle milyonlarım var benim.
Hasan KORKUT
Ben? Ben fezada bir zerre, belki ufacık bir taş, ruhum şiir ve edebiyata olsun paspas. Kalp güzelse, ruh inceyse, akıl ve zeka işliyorsa eğer kağıt ve kalemle aktarılanlar; işte onlar ebedi dir. On fırın ekmek yemem gerekse de daha, her yürümenin emekleme dönemi vardır diyerek yazmaya devam.
Ey kalem yazıyı hayli uzattın! Ak kağıdı bana çok karalattın.
Sözlerin varsa da inci kıymeti Çoğalsa azalır, kalmaz hürmeti.
Görmez misin, değerlidir cevherler! Ele az geçer çünkü çok nadirdirler.
Şerin mayası gibi mahkumdur onlar Dikkatten uzaktır asıl günahkâr.
Ey Allah'ım bilirsin Xani her ne ise O da kalem gibi düşmüştür hapse.
Senin elindedir kalbi mütessil Eli de kendisinin elinde değil.
Başına sen koydun ezelden kemal Her ne istediysen , o yazdı derhal.
Amir sensin, o ise icracı memur Memurun günahı her zaman mazur.
Tepeden tırnağa kalemi, ilmi Senin iradene tabi değil mi?
Nasıl ki parlak bir aşk verdiysen ona Güzel bir ölüm de kısmet et ona. Ahmede Xanî
BEN GELİŞİRİM ve DEĞİŞİRİM ama aslında ne olduğumu, kim oduğumu UNUTMADAN. SAVAŞIRIM DA BARIŞIRIM DA EVET! AMA DOSTUMUN DA DÜŞMANIMIN DA İNSAN OLDUĞUNU UNUTMADAN. Ben severim de, fedakarlık da yaparım ama benliğimi kaybetmeden, kaybettirmeden. BOL RIZIK İSTERİM EVET! Ama o rızkı da Allah'ın verdiğini unutmadan. Gereksiz böbürlenmem verdiğini alabileceğini de unutmadan. Az rızıkla da yetinirim, şükrederim gerekirse GOCUNMADAN. ÇÜNKÜ BEN İNSANIM...
Her insan gibi ben de EN DEĞERLİ, EN ÖZELİM evet.. Çünkü Allahın yer yüzündeki nuruyum ben. Ama acizliğimi de unutmam. Çünkü en nihayetinde ölümlü bir KUL um ben.
NE MUTLU İNSANIM DİYENE! NE MUTLU BENİM (günahlarımla sevaplarımla hatalarımla) DİYENE! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
Ben? Ben feyzada bir zerre, belki ufacık bir taş, ruhum şiir ve edebiyata olsun paspas. Kalp güzelse, ruh inceyse, akıl ve zeka işliyorsa eğer kağıt ve kalemle aktarılanlar; işte onlar ebedi dir. On fırın ekmek yemem gerekse de daha, her yürümenin emekleme dönemi vardır diyerek yazmaya devam.
Yüreğime, aklıma kazıdığım, şerefim ve haysiyetim saydığım andımı,unutturmaya hiç kimsenin gücü yetmez. Ne bir ideolojinin ne de bir iktidarın gücü buna yeter. Münir Özkul 'un Unutulmaz repliğini hep hatırlayınız. Sen mi büyüksün?(teknolojik ve ekonomik dev).Hayır ben büyüğüm ben Yaşar Usta. Dokunma oğluma, dokunma gelinime(dokunma vatanıma, dokunma milletime, dokunma toprağıma). Anlamıyormusun Beyim, biz birbirimize para ile pulla değil(ırk, mezhep,dinle değil) sevgi ile bağlıyız. Sadakatle bağlıyız.Çünkü biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz. Biz büyük bir aileyiz.(BİZ ANADOLU'YUZ)Yoksa karıncayı bile incitmeyen ben Yaşar Usta, çeker vururum seni. Vururum ve dönüp arkama bakmam bile.
Ona secde etmeni istedi Hak, Adem in kendisi değil iblis. Kahr-ı azap ve yanışın da Allah' tandır Ademoğlu' ndan değil... Ama senin Adem'e hırsın apaçık sende olmayana sahip oluşundandır...
Gülüşünüzü Bir gününüzü Ödünç verir misiniz?
Hasretim sizin olsun İsterseniz Düşümü veririm size
Bir ev hani sıcacık bir yuva Çoluk çocuk bir arada Bir ağaç portakal gibi Masmavi bir gökyüzünde uyanmak sabaha
Hey çocuk! Sekerek gidişini verir misin, Annenin ellerinde. En sıcak yerimi veririm sana. Ceplerimi, Meselâ koltuk altlarımı, Zemheride ellerini ısıtırsın.
Pembe pancurlu evin değil istediğim; Gülücüğünü, Gülücüğünü; Bir kereliğine Annenin kucağını, Babanın öpücüğünü verir misin?
Öksüzlüğüm var, Her gece koynunda yatığım; İçime akıttığım gözyaşlarım İllegal aşklarım. Hani şu kibritçi kız, O benim işte.
Ben yıkıcı Günahkar bir aşkın kızıyım. Zararı yok Senin olsun sakızım, Kâğıt mendillerim kibritim, İflâsa razıyım.
Hey sen! Verir misin anneni, Bir okşamalığına saçlarımı? Bir uymalığına ninnini? Hayallerim senin olsun, Senin olsun rüyamın en güzel kesiti
Bir bilsen, Kaç kere Satılmışlığım, savrulmuşluğum; cam gibi kırılmışlığım En serçe yerimden vurulmuşluğum var kaç kere.
Dernekleriniz ıslah etmez isyanımı; Boş yanımı ısıtmaz, nutuklarınız. Bitmişliğim var. Kalkıp kalkıp yeniden yeniden düşmüşlüğüm. Kaç gülün dikeninde kanattım ellerimi bir bilsen. Suratımızda kıpkırmızı yanar tokatlar
Bu çöpünü döktüğün dünyanın, Er kişi niyetine, Kaç kere düz gitmişliğim var yedi sülalesine
Yüreğimden çıkmıştır Böğrüne dayadığım bıçak. Hey sen, Borcunu ödesene.
Mahmut Nazik 04 10 2012 Mersin
Tıp Çalışanlarına Sizler, insan hayatını her şeyin üzerinde tutacağınıza namusunuz ve şerefiniz üzerine söz verdiniz. Hastanızda ırk, cinsiyet, maddi varlık, kişilik ayrımı yapmadan derdine deva olmaya ''hipokrat yemini ''ettiniz sayın hekimler. Siz bu soğuk savaşa karışmayınız. İnsan hayatı ve sağlık her şeyin üzerindedir. Serin kanlı olunuz. Kaba kuvvet ve şiddetten uzak durunuz. Onları aklınızla dövünüz. Zira şanlı atalarında olduğu gibi Türk'te bu mevcuttur.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Her erkek bir çember çizermiş etrafına..Ve o daireye önce ''kadınını'' alırmış, sonra evlatlarını ve sonra sevdiklerini..Daire büyüdükçe o ölçüde büyük adam olurmuş erkek,,Ruhu şaad olsun babamın ailesi için çizdiği dairenin içinde olmanın koruyuculuğunu, güvenini hissettim hep, halada hissediyorum. Askerin dairesinde, koca bir ulus vardır. O bir vatanı korumayı ve gözetmeyi görev bilmiştir kendine..Kanı ve canı pahasına..Ve işte bu yüzden büyük adamlar askerlerden çıkar..Atatürk gibi.. Allah kendi küçük dairesi içinde bi başına kalmış erkek müsvettelerine acısın..Benim nazarımda kendilerine ''Issız Adam'' deyimini kullananalar erkek değillerdir, saygı görmezler..Eğer mert bir erkekseniz elinizdekinin kıymetini bilin dairenizi her şeyden ve herkezden koruyun..unutmayın dairenizin büyüklüğü sizin çapınızdir.
Bakmak ile görmek farklı şeylerdir. Aynı nesneye bakan insanlar farklı şeyler görebilirler. çünkü nihayetinde algı sizin beyninizin size aksettirdiğinden ibarettir. Ama İstanbul da bu yoktur sanki..Herkeze aynı yüzünü gösterir aziz İstanbul..Objektiftir. Minareler de giydirseniz Sofia hıristiyanlığın mabedidir dikilir karşınıza.. Boşa bir çabadır İst. u farklı göstermek o kendine özgüdür. Sinanın dörtbaşı mağrurlarına birer haç oturtsanız ne değişir ki..Ben İslam eseriyim ben dini bütün Muhammet ümmetinin eseriyim diye bağırmaz mı bas bas... Koyun koyuna yatan sokak çocukları da İst. dur, kürklü zarif hanfendileri de... Ben aynayım der İstanbul..Balçık ile sıvanamaz güneşim. Ya bu rengarenk mozaiği kabul edersin, bu bütün çeşitleri görür ve saygı gösterirsin ya da sen İst. değilsin der gibidir. Saygılar.
Karıştırman beni başkalarıyla,
Tüm dünyanın aradığı mir benim.
Beni olanlardan habersiz sanman,
,,,,,Çözülmek istenen gizli sır benim,
…..Bulunmak istenen sırlı pir benim.
İnsan eti yiyen garbı ve şarkı,
Neler istediyse; çevirdi çarkı.
En fazla horlanan Türkiye Türk’ü,
…..Bu toprağa canın veren er benim,
…..Şehitlik beratım getir ver benim.
Beyinler çözümle hiç buluşmazken,
Bünyeler helale hiç alışmazken,
Herkes çalıp-çırpıp, hiç çalışmazken,
…..Alınlarda damla-damla ter benim,
…..Buram-buram emek kokan yer benim.
Söylenen yalana hep kanıyorsam,
Soyum haricini cet sanıyorsam,
Eğer düşmanımı dost tanıyorsam,
…..Akibetim serin değil nar benim,
…..Kar da yağsa, dört tarafım har benim.
Akıla, vicdana sığar mı söyle?
Bir millete yapılır mı bu böyle?
Beni vuran korunuyorsa öyle;
…..Hakkım helal etmem, ahdim var benim,
…..Ahdim alamazsam; kabrim dar benim.
Bunca zaman sapa yola saptığı,
Her an varlığımdan gıcık kaptığı,
TÜRK doğduğum için zulüm yaptığı,
…..Mekanlara sokmadığı şer benim,
…..Güçlerinin yetmediği zor benim.
Hep benden görünüp, sırtıma binip,
Sırtımdayken bile sırtını dönüp,
Takatim bitince sırtımdan inip,
…..Ölümlere yolladığı ser benim
…..Gözlerini şişlediği kör benim.
Hep onurlandırdım; “paşasın” diye,
Mekanlar düzdürdüm, döşesin diye,
Çelik kale oldum, yaşasın diye,
…..Onun için yıkılmayan sur benim,
…..Onunsa beyninde gizli ur benim.
KORKUT der ki; Türk’üm, kutsuz değilim,
Müslüman’ım şükür, ud’suz değilim,
Giden gitti, ben umutsuz değilim,
…..ALLAH'ım var, O, ebedi YAR benim,
.....Sayesiyle milyonlarım var benim.
Hasan KORKUT
Ben? Ben fezada bir zerre, belki ufacık bir taş, ruhum şiir ve edebiyata olsun paspas.
Kalp güzelse, ruh inceyse, akıl ve zeka işliyorsa eğer kağıt ve kalemle aktarılanlar; işte onlar ebedi dir. On fırın ekmek yemem gerekse de daha, her yürümenin emekleme dönemi vardır diyerek yazmaya devam.
Ey kalem yazıyı hayli uzattın!
Ak kağıdı bana çok karalattın.
Sözlerin varsa da inci kıymeti
Çoğalsa azalır, kalmaz hürmeti.
Görmez misin, değerlidir cevherler!
Ele az geçer çünkü çok nadirdirler.
Hatayı, unutkanlığı, sevhi, yalanı
Kötüyü eğriyi günahı olanı
Düşünmeden yazdın kağıda abes
Onları okuyup beğenmez hiç kes.
Yayılıp, yol bulmaz kalbe sözlerin
Kimse demez sana "aferin, aferin"!
Ey kötü iş üstadı, haksız sitemkar!
Ey edepten uzak, arsız hatakâr!
Ucunu ne kadar yonttuysam ben
Heder eyledin zahmetimi sen.
Ucunu ne kadar traş ettiysem senin
Yine şerli iş oldu fikrin niyetin!
Haddini çok aştın bu Xani gibi
Güzel nakış çektin o Mâni gibi.
Oynama, oynatma girme günaha
Kaybolup şaşma tövbe et daha!
Hala gelmemiş sana sonuncu növbe
Dön doğru yola, dön et tövbe!
Kızdı bu siteme eylemedi tab
Yüzüme bakıp verdi bir cevap
Dedi:Ahmet Ne vakit yolumdan şaştım
Sen ne söyledinse, ben onu yazdım.
Ey işi kötülük olan! İyi bilinsin Öz'ün
Sahibi, yapanı sensin her sözün.
Sonunda aşk adlı bir bağa koydun.
Muhabbet ateşiyle kalbimi oydun.
Ciğerimi yaktın, feryat eyledim.
Sen ne üflediysen, onu söyledim.
Kenardan bakanlar bilmez neyim ben
Ama saz çalan sensin, kuru ney' im ben.
Ney' in kendi kendine sesi çıkar mı?
Kalemin yazmağa öz gücü var mı?
Katiptir kaleme kara yazdıran
Sazcıdır ney'i yoldan azdıran.
Kalem, kitap, defter,kamış, ney, nişan
Atıcılık, hedef, süzen ok, keman
Şerin mayası gibi mahkumdur onlar
Dikkatten uzaktır asıl günahkâr.
Ey Allah'ım bilirsin Xani her ne ise
O da kalem gibi düşmüştür hapse.
Senin elindedir kalbi mütessil
Eli de kendisinin elinde değil.
Başına sen koydun ezelden kemal
Her ne istediysen , o yazdı derhal.
Amir sensin, o ise icracı memur
Memurun günahı her zaman mazur.
Tepeden tırnağa kalemi, ilmi
Senin iradene tabi değil mi?
Nasıl ki parlak bir aşk verdiysen ona
Güzel bir ölüm de kısmet et ona.
Ahmede Xanî
BEN GELİŞİRİM ve DEĞİŞİRİM ama aslında ne olduğumu, kim oduğumu UNUTMADAN. SAVAŞIRIM DA BARIŞIRIM DA EVET!
AMA DOSTUMUN DA DÜŞMANIMIN DA İNSAN OLDUĞUNU UNUTMADAN.
Ben severim de, fedakarlık da yaparım ama benliğimi kaybetmeden, kaybettirmeden.
BOL RIZIK İSTERİM EVET! Ama o rızkı da Allah'ın verdiğini unutmadan.
Gereksiz böbürlenmem verdiğini alabileceğini de unutmadan.
Az rızıkla da yetinirim, şükrederim gerekirse GOCUNMADAN.
ÇÜNKÜ BEN İNSANIM...
Her insan gibi ben de EN DEĞERLİ, EN ÖZELİM evet..
Çünkü Allahın yer yüzündeki nuruyum ben.
Ama acizliğimi de unutmam. Çünkü en nihayetinde ölümlü bir KUL um ben.
NE MUTLU İNSANIM DİYENE!
NE MUTLU BENİM (günahlarımla sevaplarımla hatalarımla) DİYENE!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
Ben? Ben feyzada bir zerre, belki ufacık bir taş, ruhum şiir ve edebiyata olsun paspas.
Kalp güzelse, ruh inceyse, akıl ve zeka işliyorsa eğer kağıt ve kalemle aktarılanlar; işte onlar ebedi dir. On fırın ekmek yemem gerekse de daha, her yürümenin emekleme dönemi vardır diyerek yazmaya devam.
Yüreğime, aklıma kazıdığım, şerefim ve haysiyetim saydığım andımı,unutturmaya hiç kimsenin gücü yetmez. Ne bir ideolojinin ne de bir iktidarın gücü buna yeter.
Münir Özkul 'un Unutulmaz repliğini hep hatırlayınız.
Sen mi büyüksün?(teknolojik ve ekonomik dev).Hayır ben büyüğüm ben Yaşar Usta. Dokunma oğluma, dokunma gelinime(dokunma vatanıma, dokunma milletime, dokunma toprağıma).
Anlamıyormusun Beyim, biz birbirimize para ile pulla değil(ırk, mezhep,dinle değil) sevgi ile bağlıyız. Sadakatle bağlıyız.Çünkü biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz. Biz büyük bir aileyiz.(BİZ ANADOLU'YUZ)Yoksa karıncayı bile incitmeyen ben Yaşar Usta, çeker vururum seni. Vururum ve dönüp arkama bakmam bile.
Ona secde etmeni istedi Hak, Adem in kendisi değil iblis. Kahr-ı azap ve yanışın da Allah' tandır Ademoğlu' ndan değil... Ama senin Adem'e hırsın apaçık sende olmayana sahip oluşundandır...
Gülüşünüzü
Bir gününüzü
Ödünç verir misiniz?
Hasretim sizin olsun
İsterseniz
Düşümü veririm size
Bir ev hani sıcacık bir yuva
Çoluk çocuk bir arada
Bir ağaç portakal gibi
Masmavi bir gökyüzünde uyanmak sabaha
Hey çocuk!
Sekerek gidişini verir misin,
Annenin ellerinde.
En sıcak yerimi veririm sana.
Ceplerimi,
Meselâ koltuk altlarımı,
Zemheride ellerini ısıtırsın.
Pembe pancurlu evin değil istediğim;
Gülücüğünü,
Gülücüğünü;
Bir kereliğine
Annenin kucağını,
Babanın öpücüğünü verir misin?
Öksüzlüğüm var,
Her gece koynunda yatığım;
İçime akıttığım gözyaşlarım
İllegal aşklarım.
Hani şu kibritçi kız,
O benim işte.
Ben yıkıcı
Günahkar bir aşkın kızıyım.
Zararı yok
Senin olsun sakızım,
Kâğıt mendillerim kibritim,
İflâsa razıyım.
Hey sen!
Verir misin anneni,
Bir okşamalığına saçlarımı?
Bir uymalığına ninnini?
Hayallerim senin olsun,
Senin olsun rüyamın en güzel kesiti
Ellerini, Ellerini veriri misin?
Yıldızlarım var avuçlarımda;
Geceleri yalnızlığımla topladığım.
Ayazlarım var benim; Kristalleri saçlarıma serpilir.
Ellerimi kanatır cam kırıkları hayatın.
Bir bilsen,
Kaç kere Satılmışlığım, savrulmuşluğum;
cam gibi kırılmışlığım
En serçe yerimden vurulmuşluğum var kaç kere.
Dernekleriniz ıslah etmez isyanımı;
Boş yanımı ısıtmaz, nutuklarınız.
Bitmişliğim var.
Kalkıp kalkıp yeniden yeniden düşmüşlüğüm.
Kaç gülün dikeninde kanattım ellerimi bir bilsen.
Suratımızda kıpkırmızı yanar tokatlar
Bu çöpünü döktüğün dünyanın,
Er kişi niyetine,
Kaç kere düz gitmişliğim var yedi sülalesine
Yüreğimden çıkmıştır
Böğrüne dayadığım bıçak.
Hey sen,
Borcunu ödesene.
Mahmut Nazik 04 10 2012 Mersin
Tıp Çalışanlarına
Sizler, insan hayatını her şeyin üzerinde tutacağınıza namusunuz ve şerefiniz üzerine söz verdiniz. Hastanızda ırk, cinsiyet, maddi varlık, kişilik ayrımı yapmadan derdine deva olmaya ''hipokrat yemini ''ettiniz sayın hekimler. Siz bu soğuk savaşa karışmayınız. İnsan hayatı ve sağlık her şeyin üzerindedir.
Serin kanlı olunuz. Kaba kuvvet ve şiddetten uzak durunuz. Onları aklınızla dövünüz. Zira şanlı atalarında olduğu gibi Türk'te bu mevcuttur.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Her erkek bir çember çizermiş etrafına..Ve o daireye önce ''kadınını'' alırmış, sonra evlatlarını ve sonra sevdiklerini..Daire büyüdükçe o ölçüde büyük adam olurmuş erkek,,Ruhu şaad olsun babamın ailesi için çizdiği dairenin içinde olmanın koruyuculuğunu, güvenini hissettim hep, halada hissediyorum. Askerin dairesinde, koca bir ulus vardır. O bir vatanı korumayı ve gözetmeyi görev bilmiştir kendine..Kanı ve canı pahasına..Ve işte bu yüzden büyük adamlar askerlerden çıkar..Atatürk gibi..
Allah kendi küçük dairesi içinde bi başına kalmış erkek müsvettelerine acısın..Benim nazarımda kendilerine ''Issız Adam'' deyimini kullananalar erkek değillerdir, saygı görmezler..Eğer mert bir erkekseniz elinizdekinin kıymetini bilin dairenizi her şeyden ve herkezden koruyun..unutmayın dairenizin büyüklüğü sizin çapınızdir.
Bakmak ile görmek farklı şeylerdir. Aynı nesneye bakan insanlar farklı şeyler görebilirler. çünkü nihayetinde algı sizin beyninizin size aksettirdiğinden ibarettir. Ama İstanbul da bu yoktur sanki..Herkeze aynı yüzünü gösterir aziz İstanbul..Objektiftir. Minareler de giydirseniz Sofia hıristiyanlığın mabedidir dikilir karşınıza.. Boşa bir çabadır İst. u farklı göstermek o kendine özgüdür. Sinanın dörtbaşı mağrurlarına birer haç oturtsanız ne değişir ki..Ben İslam eseriyim ben dini bütün Muhammet ümmetinin eseriyim diye bağırmaz mı bas bas... Koyun koyuna yatan sokak çocukları da İst. dur, kürklü zarif hanfendileri de... Ben aynayım der İstanbul..Balçık ile sıvanamaz güneşim. Ya bu rengarenk mozaiği kabul edersin, bu bütün çeşitleri görür ve saygı gösterirsin ya da sen İst. değilsin der gibidir. Saygılar.