Yaklaşık bir yıl olmuş kendisini kaybedeli. Profil resmindeki ÖLDÜ yazısı gerçek olmuş ne yazık... Vefasızlığımdan utandım. İnsanlığımdan utandım bir dostun ölümünü bir yıl sonra farkettiğim için. Sevgili anneciğine kavuşmakla mutludur şimdi eminim. Fakat daha yapacağı çok işler vardı. Güçlü bir kalemdi.
he canım! dar vakitlere elvedalar sığmazdı, bilirdin; zerdüşt çığlığına ölümleri biriktire biriktire “gitme! derdin, giderlerdi ölürdün…
he canım! kimse bilmezdi de öldüğünü kedilerinden başka; ama ben, bilirdim. nerden bildiğimi sorma!
bilirdim; kanamalı coğrafyamın bilmem kaçıncı hissi “ağlıyor! ' derdi, ağıtlar yaka yaka inlerdim; ve anlardım ki, annesiz gecelerde başına yıkılırken o dört duvar yine ölmüştü saçlarına konan kelebekler…
şimdi;
seninkisi de “zengin kalkışı oldu! ' desem, değil çünkü bilirdin, her köşe başına düşerken kırlangıç yüreğin açlığı da, sigarasızlığı da…
hey! sen! “sevda kekemesi' sana diyorum, sana! az bir dur, bu ne acele? bak! kediler de istemiyor gitmeni ve dahi tüm dilsiz canlılar ki, hepsi sahipsiz kalacaklarından korkuyorlar ve de yaralı…
kedilerin diyorum, kedilerin! çok özleyecekler seni. tıpkı, diğer dört ayaklılar, ayaksızlar; kanatlılar, kanatsızlar; yerdekiler, göktekiler, sudakiler ve topraktakiler gibi…
ne! topraktakiler mi dedim ben? … lütfen, hoş gör, dil sürçmesi işte! hem değil mi ki, “hafıza-i beşer nisyan ile maluldür”
hem bakarsın, ay yüzlü bir dilber de özlemeye başlar seni/ üzülme! ya da gözlerinde öldüğün o vefasız, deniz…
şiirlerin; onlar da çok özleyecekler seni ve yağarken gökten çok güzel bir gri konup duracak pencerene eterdik kuşlar hey! hâkir dérvîş! nerdesin? diye diye…
oysa hiç bilmeyecekler hâkir dérvîş'in anılarını toprağa gömmeye gittiğini…
ve bir de, “abicim' dediğin de çok özleyecek seni içimde üşüyüp duran o lâl kesmiş çocuk gibi...
çünkü biz, vefalıyız!
/ah! yine düştü bir şairin dalından can yarısı şiirler! her dize sus pus şimdi…/
he canım! haklısın; kırgındın ve de yorgun. çünkü her aşk yarım kalmıştı ve o çok sevdiklerin ya ölmüş, ya da bırakıp gitmişti seni bir uçurum kenarında. ve soluk alıp-verme savaşlarında yıkılıyordun en çok gözlerinden korkuyordun sonra, çirkinliğinden çizerken aynalara intihar hayallerini…
hem, kim oymuş ki gözünü kendi parmağıyla! ki; ben de oyayım…
sen, heyy! yattığı gaflet uykusunun kan gölü deryasında, inançsız korsanı oynayan çocuk! /ki, bunu diyen ben değilim; “Karam başlıklı şiirinde, sendin itiraf eden Puda'ya…/ demedim mi sana, “merhametin olduğu kalpte, Allah da vardır' diye. yanılmamışım! ne güzel…
ki, “Fe deâ rabbehû ennî maglûbun fentasır” diye dua eden de sensin! not düşerken sessiz sedasız hayatı'm dediğin yerde…
gittin;
rebi-ül-evvel kâmer'inin on bir'inde gittin. ki, muhtemelen on bir'i, on iki'ye bağlayan gecede yine dua etmiştim sana. ki can kuşunun uçtuğundan habersiz ve kendi günahlarıma ağlaya ağlaya…
gittin; “hoşça kal” demeden gittin. oysa sana, / uzun uzadıya anlatacaklarım vardı daha! şiirde gizli o, “iki gülün' hikayesini...
Şiir, 12.01.2014 tarihinde hayata veda eden şair-yazar Gürkal Gençay anısna kaleme alınmıştır.
Bu şiir bir vefa borcudur belki. Belki de bir dostun ölümünden ancak aylar sonra haberdar olmanın verdiği pişmanlık ve vicdan azabından dolayı, bir özür borcudur...ı
İsyanları, kavgaları, kabullenemedikleri,kırılganlıkları,çelişkileri,ölesiye sevgileri,hayal kırıklıkları, zaman zaman içe kapanması,ideolojisinin ardında kaya gibi duruşu sert görünmeye çalışan bir kabuğun içinde yumuşacık bir yürek, bir öz sakladığını gizlemeye yetmez. O yürek ki, güçlü kalemiyle barışık.Dili özüyle, özü kalemiyle iyi anlaşır.Gün olur bir çağlayan, bir deli çay.Gün olur, durgun akan bir nehir.Şiirlerindeki geniş konu yelpazesi ve dili özenle kullanışı derin bilgi ve kültür birikiminin ufak bir göstergesi.Kısacası, şiirlerini okumak bir ayrıcalık..Dost Gürkal Gençay' ı tanımak kolay değil.İyi ki var... Miço artık aramızada değil.Ama eminim onu sevdiğini hissediyor.Gönül dolusu sevgiler Miço- Adam ve Cano' dan...
Sana büyük bir sır söyleyeceğim Zaman sensin Zaman kadındır ister ki hep okşansın Diz çökülsün hep Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına. Bir taranmış Bir upuzun saç gibi zaman Soluğun buğulandırıp sildiğin ayna gibi. Zaman sensin, uyuyan sen Şafakta ben uykusuz seni beklerken Sensin gırtlağıma dalan, bir bıçak gibi... Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın Bu mavi çanaklarda kan gibi Durdurulmuş zamanın işkencesi Ah bu daha beter işkence hiç mi hiç giderilmemiş istekten Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini Daha beter seni kaçak Seni yabancı bilmekten Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan Tanrım ne ağırdır sözcükler Asıl demek istediğim bu.
Hazzın ötesinde sevgim Hiç bir zararın erişemeyeceği yerde bugün Sevgim Sen ki benim saat-şakağımda vurursun Boğulurum soluk alıp vermesen Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın.
Sana büyük bir sır söyleyeceğim Korkuyorum senden Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan Korkuyorum senden.
Sana büyük bir sır söyleyeceğim Kapat kapıları Ölmek daha kolaydır sevmekten Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam Sevgilim.
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? .. Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını ta içimde hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun? “Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken, her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun? Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek, birlikte ağlamak- gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek.
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun? Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yani ne biliyor musun? Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek. Aynı mekânlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun? Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak. Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun? Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek... Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun? Nereden bileceksin? Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken... Kıskanmazdım... Korkmazdım yollarda yürümekten... Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara, aya dert yanmaz; böyle her şarkıda sarhoş olmazdım... Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni...
“Ama sen hiç benimle olmadın ki... Ya aklın başka yerdeydi ya yüreğin...”
gerek şiirleri gerekse işlediği konuları dıkkatle okuyup ıncelemekten zevk aldıgım ve bunun yanısıra okurken hem duşündüren hemde bişeyler öğrendim dedirten ibareleri harika,yürekten kutlar başarılarınızın devamını dılerım kalemınız daim olsun.
Gürkal bey,size ulaşmak ne kadar zor.yorum kabul etseydiniz teşekkürlerimi iletecektim ama malesef..ziyaretleriniz mutlu ediyor teşekkür ederim.yazılarınız ise düşündürüyor derinden her zamanki gibi.. bütün güzellikler sizinle olsun..sevgiler yüreğinize..
min can û dil dan, dil kiriye qêrîn, go ho cegerxwîn, dil bi gul didî. dil bi kul didî.
Bir yaralı kalp, bir güle değişilir mi? ....Çözemedim...Ama şu bir gerçek ki,Gufiroş çok güzeldi. Teşekkür ederim.Yeni şiir yok. Ne yapalım? Öncekileri tekrar okumakla yetinelim...
Sevgilim, sensiz yaşamak haramdır. Zaten sensiz yaşamak, yaşamak sayılmaz ki. Ey can, senin güzel yüzünü görmeksizin yaşamak, yaşayış adı verilmiş bir ölümdür...
16 Mart 1978 günü İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde 7 öğrencinin ölümü, 41 öğrencinin de yaralanmasıyla sonuçlanan bombalı ve silahlı saldırıyı bir kez daha hatırlatıyor, ölen dostlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.
* Abdullah Şimşek TİP * Baki Ekiz İGD * Cemil Sönmez TİP * Hamit Akıl TİP * Hatice Özen DEV-GENÇ * Murat Kurt İGD * Turan Ören İGD
* ''Arkadaşlar; duyarlılık ve katılımlarınızı bekliyorum! ..'' / -Gürkal-
EYLEME ÇAĞRI (www.tudef.net)
Tunceli Dernekleri Federasyonunun örgütlü olduğu her yerde Dersim, Erzincan, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Eskişehir, Bursa, Kocaeli, Gebze, Gemlik ve İstanbul da AKP İl binalarının önünde Munzur Barajlar Projeleri İptal edilsin diyeceğiz. Sizde Sesimize Ses Veriniz Tunceli Dernekleri Federasyonu adına Munzur’u Koruma Kurulu
(Emin olunan şeylerin ardındaymış, en büyük hayâl kırıklıkları...)
Küçüktüm...
Hep merak ederdim; sokaklardaki kediler-köpekler ne yer, ne içer, onlara kim bakar diye... Kış yorgunluğu gibi üstüme çöreklendiğinde bu merak, bu ağrılı tedirginlik, / çocukluğun yazı- tura’sı arasında giderek büyüyen vicdan çizgisine yüzümü dökerdim...
- “Gece olduğunda; kurd uyuduğunda, kuş uyuduğunda, çok uzaklardan bir Hâlil İbrahim rûzigâr’ı eser: bütün hayvancıkların karnı doyar. Yanmışların çölüne yağmur, âlil’lere şifâ gelir” derlerdi.
İşte o vakit, yavrusunu kokusundan tanıyan gazal gibi huzurlu, romanî çocuklar gibi mutlu olurdum...
San ki; bi derviş hücresinde, masalların bereketiyle büyüyor olurdum...
Bu amentü, bu şükür, çocukluğumun “fi”inden “âti”sine çözülememiş bir sır gibiydi. Ve bir “evvel zamanın içinde” / merak û meramıma, açık kerâmét müjdesi gibi olan yanıtların hepsi; “üç elma”lı, bir de “kerevet”liydi...
*
Artık, küçük değilim...
Amma ve lâkin; sokaklara tutsak yazılan, / sonrasızlığın arefesindeki kedilerin-köpeklerin yazgısını, yine hep merak eden o çocuktum...
“Bir varmış, bir yokmuş” diye biten masallarmış meğer onlar...
Meğer onlar, sokakların sephia fotoğraflarından hayata eksik bir yüz gibi bakmışlar...
Gece olduğunda; her kes uyuduğunda, artık o rüzgârın esmediğini biliyorum...
Çocukluğum, kısa pantollu dérvişan, ölü köpek bakışlı çocukluğum; Seni, dinlediğin bütün masallardan tenzih ediyorum...
yüzüme vur şimdi, kandırılmış gülüşümü! ..
Gürkal Gençay
VE HEP O KANDIRILMIŞ ÇOCUK YÜREKTE KALABİLSEYDİK keşke
SEVGİLİ,KIRILGAN ÇOCUK İRİSİ... ÇOCUKÇA BİR KAPRİS Mİ BU ŞİİRLERİ PASİFE ALMAK VEYA TAMAMEN SİLMEK? ...YOKSA BİR PROTESTO MU? ...TAMAM, YORUM YOK, PUAN YOK VS.AMA OKUYORDUK HİÇ OLMAZSA. ŞİİR GİBİ ŞİİR OKUYORDUK.ONLAR BİRAZ DA BİZİMDİ ARTIK...HAKSIZLIK BU YAPTIĞINIZ, BİLİYOR MUSUNUZ? ERDEMLE,SEVGİYLE KALIN......Naime ÖZEREN
Kıymetli Dost.. Nezaketiniz ve ilginiz için çok teşekkür ederim. Hayatınızda sevgi ve huzur çağlasın. Dostlarınız yolunuza bel bağlasın. Yolunuz açık başarılarınız daim olsun...
29.12.2014 - 18:38
Yaklaşık bir yıl olmuş kendisini kaybedeli. Profil resmindeki ÖLDÜ yazısı gerçek olmuş ne yazık... Vefasızlığımdan utandım. İnsanlığımdan utandım bir dostun ölümünü bir yıl sonra farkettiğim için. Sevgili anneciğine kavuşmakla mutludur şimdi eminim. Fakat daha yapacağı çok işler vardı. Güçlü bir kalemdi.
ALLAH RAHMET EYLESİN. IŞIKLAR İÇİNDE UYUSUN...
03.04.2014 - 19:07
O Bir Butimardı Denizin Gözlerinde Ölen
................................………..……………………...Gürkal Gençay Anısına…
he canım!
dar vakitlere elvedalar sığmazdı, bilirdin;
zerdüşt çığlığına ölümleri biriktire biriktire
“gitme! derdin,
giderlerdi
ölürdün…
he canım!
kimse bilmezdi de öldüğünü kedilerinden başka;
ama ben,
bilirdim.
nerden bildiğimi sorma!
bilirdim;
kanamalı coğrafyamın bilmem kaçıncı hissi
“ağlıyor! ' derdi, ağıtlar yaka yaka
inlerdim;
ve anlardım ki,
annesiz gecelerde
başına yıkılırken o dört duvar
yine ölmüştü
saçlarına konan kelebekler…
şimdi;
seninkisi de “zengin kalkışı oldu! ' desem, değil
çünkü bilirdin,
her köşe başına düşerken kırlangıç yüreğin
açlığı da,
sigarasızlığı da…
hey!
sen!
“sevda kekemesi'
sana diyorum, sana!
az bir dur,
bu ne acele?
bak!
kediler de istemiyor gitmeni
ve dahi tüm dilsiz canlılar ki, hepsi
sahipsiz kalacaklarından korkuyorlar
ve de yaralı…
kedilerin diyorum, kedilerin!
çok özleyecekler seni.
tıpkı, diğer dört ayaklılar,
ayaksızlar;
kanatlılar,
kanatsızlar;
yerdekiler, göktekiler, sudakiler
ve topraktakiler gibi…
ne!
topraktakiler mi dedim ben?
…
lütfen, hoş gör,
dil sürçmesi işte!
hem değil mi ki,
“hafıza-i beşer nisyan ile maluldür”
hem bakarsın,
ay yüzlü bir dilber de özlemeye başlar seni/ üzülme!
ya da
gözlerinde öldüğün
o vefasız, deniz…
şiirlerin;
onlar da çok özleyecekler seni
ve yağarken gökten çok güzel bir gri
konup duracak pencerene eterdik kuşlar
hey!
hâkir dérvîş!
nerdesin?
diye diye…
oysa hiç bilmeyecekler
hâkir dérvîş'in
anılarını
toprağa gömmeye gittiğini…
ve bir de,
“abicim' dediğin de çok özleyecek seni
içimde üşüyüp duran
o lâl kesmiş çocuk gibi...
çünkü biz,
vefalıyız!
/ah!
yine düştü bir şairin dalından
can yarısı şiirler!
her dize
sus pus şimdi…/
he canım!
haklısın;
kırgındın ve de yorgun.
çünkü her aşk yarım kalmıştı ve o çok sevdiklerin
ya ölmüş,
ya da bırakıp gitmişti seni bir uçurum kenarında.
ve soluk alıp-verme savaşlarında yıkılıyordun en çok
gözlerinden korkuyordun sonra, çirkinliğinden
çizerken aynalara intihar hayallerini…
oysa,
gel demezdin, gelirlerdi!
git demezdin, giderlerdi!
yaralarından habersiz
yıkarlardı koca dünyayı başına,
kanardın!
ama ben…
ama ben…
ama ben sana git demedim ki!
hem,
kim oymuş ki gözünü kendi parmağıyla!
ki;
ben de oyayım…
sen,
heyy!
yattığı gaflet uykusunun kan gölü deryasında,
inançsız korsanı oynayan çocuk!
/ki, bunu diyen ben değilim;
“Karam başlıklı şiirinde,
sendin itiraf eden Puda'ya…/
demedim mi sana,
“merhametin olduğu kalpte, Allah da vardır' diye.
yanılmamışım!
ne güzel…
ki, “Fe deâ rabbehû ennî maglûbun fentasır” diye
dua eden de sensin!
not düşerken sessiz sedasız
hayatı'm dediğin yerde…
gittin;
rebi-ül-evvel kâmer'inin on bir'inde gittin.
ki, muhtemelen
on bir'i, on iki'ye bağlayan gecede
yine dua etmiştim sana.
ki can kuşunun uçtuğundan habersiz
ve kendi günahlarıma
ağlaya ağlaya…
gittin;
“hoşça kal” demeden gittin.
oysa sana, / uzun uzadıya
anlatacaklarım vardı daha!
şiirde gizli
o, “iki gülün' hikayesini...
ama
gittin;
...
...
oysa çay içecektik daha!
S.Ün – 03.04.2014
.................................................................
Şiir, 12.01.2014 tarihinde hayata veda eden şair-yazar Gürkal Gençay anısna kaleme alınmıştır.
Bu şiir bir vefa borcudur belki. Belki de bir dostun ölümünden ancak aylar sonra haberdar olmanın verdiği pişmanlık ve vicdan azabından dolayı, bir özür borcudur...ı
ALLAH RAHMET EYLESİN ŞAİR!
Duâmla....
23.03.2014 - 01:50
Nice zamandır profil resmin öldü diyordu... Halen de aynı profil resmi...
Evet öldün! Bu defa gerçekten öldün:((
Ve biz vefasız dostların, 12.01.2014 tarihinde öldüğünden bile habersiziz... Ben daha bu gün öğrendim mesela...
Oysa 'yapma şair, yitme! ' demiştim. Çok üzüleceğimi de söylemiştim üstelik!
Allah gani gani rahmet eylesin...
Duam ile...
07.03.2011 - 19:46
Gürkal dostum nerelerdesin meraktayım..Telefonların çalışmıyor..Bir seslensen diyorum..
20.10.2010 - 00:37
İsyanları, kavgaları, kabullenemedikleri,kırılganlıkları,çelişkileri,ölesiye sevgileri,hayal kırıklıkları, zaman zaman içe kapanması,ideolojisinin ardında kaya gibi duruşu sert görünmeye çalışan bir kabuğun içinde yumuşacık bir yürek, bir öz sakladığını gizlemeye yetmez. O yürek ki, güçlü kalemiyle barışık.Dili özüyle, özü kalemiyle iyi anlaşır.Gün olur bir çağlayan, bir deli çay.Gün olur, durgun akan bir nehir.Şiirlerindeki geniş konu yelpazesi ve dili özenle kullanışı derin bilgi ve kültür birikiminin ufak bir göstergesi.Kısacası, şiirlerini okumak bir ayrıcalık..Dost Gürkal Gençay' ı tanımak kolay değil.İyi ki var...
Miço artık aramızada değil.Ama eminim onu sevdiğini hissediyor.Gönül
dolusu sevgiler Miço- Adam ve Cano' dan...
10.07.2010 - 22:36
Yaşamak üzerine duyarlı bir susuş..
03.07.2010 - 17:33
Büyük Sır
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Zaman sensin
Zaman kadındır ister ki hep okşansın
Diz çökülsün hep
Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına.
Bir taranmış
Bir upuzun saç gibi zaman
Soluğun buğulandırıp sildiğin ayna gibi.
Zaman sensin, uyuyan sen
Şafakta ben uykusuz seni beklerken
Sensin gırtlağıma dalan, bir bıçak gibi...
Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
Bu mavi çanaklarda kan gibi
Durdurulmuş zamanın işkencesi
Ah bu daha beter işkence hiç mi hiç giderilmemiş istekten
Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
Daha beter seni kaçak
Seni yabancı bilmekten
Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
Tanrım ne ağırdır sözcükler
Asıl demek istediğim bu.
Hazzın ötesinde sevgim
Hiç bir zararın erişemeyeceği yerde bugün
Sevgim
Sen ki benim saat-şakağımda vurursun
Boğulurum soluk alıp vermesen
Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın.
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden
Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan
Korkuyorum senden.
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Sevgilim.
Louis Aragon
25.06.2010 - 11:56
*
GİZLİ AŞK BU SÖYLEYEMEM DERDİMİ HİÇ KİMSEYE.../
gizli aşk bu söyleyemem
derdimi hiç kimseye
gizli aşk bu söyleyemem
derdimi hiç kimseye
zevke veda neşeye de
veda artık her şeye
zevke veda neşeye de
veda artık her şeye
arzular bir bir hayal oldu
baharımın gülleri soldu
gönlüm hicran hasret
gamla doldu
sevdim ama görmüyor bak
gözlerim hiç kimseyi
sevdim ama görmüyor bak
gözlerim hiç kimseyi
gizli aşk bir gizli dertmiş
feda ettim her şeyi
gizli aşk bir gizli dertmiş
feda ettim her şeyi
arzular bir bir hayal oldu
baharımın gülleri soldu
gönlüm hicran hasret
gamla doldu
http://www.nartube.com/64015ac4748e7037ffb031201b94e2bdbde552cd:MjE-hhyhURg.html
-
21.06.2010 - 14:33
*
''Neden korkuyorsun, ruhumuzun Şeytan'ın eline geçmesinden mi? ..''
-''Hayır, ona verecek bir ruhumuz olmamasından...''
Calvino - Kesişen Yazgılar Şatosu
-
01.06.2010 - 01:38
Sildin ya
Bildim ya
Engellesen ne yazar...
Sadece espiriydi şair
Canım sağ olsun :))
07.05.2010 - 10:24
San'at
Sen, mermi yaratırsın;
Ben, ondan saray yaparım!
Suya ektiğin kamışı
Keser, biçer ney yaparım!
Yuvada Havvâ'ya gelin,
Âdem'i güvey yaparım!
Şu manâsız mesafeyi
En yaparım, boy yaparım!
Yeter ki sen... ver ben ondan
Mutlaka, birşey yaparım!
Bir yalıncık gönderirsin;
Tarar, süsler bey yaparım!
Gökteki öksüz dilimi
Bayrağıma ay yaparım!
A.N.ASYALI
San'at dendiğinde akla gelen isme...
Saygılarımla.
30.04.2010 - 14:27
*
SENİNLE OLMAK... /
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? ..
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını ta içimde hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
“Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken,
her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek, birlikte ağlamak- gülmek.
Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek.
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak.
Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yani ne biliyor musun?
Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte.
Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek.
Aynı mekânlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak.
Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek...
Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak.
Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde.
Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hiç olmadın ki.
Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu...
Özlemezdim seni yanımdayken... Kıskanmazdım... Korkmazdım yollarda yürümekten...
Islanmazdım yağmurlarda...
Yıldızlara, aya dert yanmaz; böyle her şarkıda sarhoş olmazdım...
Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize...
Ve her kulaçta haykırırdım seni...
“Ama sen hiç benimle olmadın ki...
Ya aklın başka yerdeydi ya yüreğin...”
-Can Yücel-
10.04.2010 - 19:50
gerek şiirleri gerekse işlediği konuları dıkkatle okuyup ıncelemekten zevk aldıgım ve bunun yanısıra okurken hem duşündüren hemde bişeyler öğrendim dedirten ibareleri harika,yürekten kutlar başarılarınızın devamını dılerım kalemınız daim olsun.
01.04.2010 - 16:38
Grubumun değerli bir üyesidir! ..
31.03.2010 - 16:11
Gürkal bey,
sayfamı ziyaret etmişsiniz teşekkür ederim.
30.03.2010 - 02:13
Gürkal bey,size ulaşmak ne kadar zor.yorum kabul etseydiniz teşekkürlerimi iletecektim ama malesef..ziyaretleriniz mutlu ediyor teşekkür ederim.yazılarınız ise düşündürüyor derinden her zamanki gibi.. bütün güzellikler sizinle olsun..sevgiler yüreğinize..
24.03.2010 - 21:36
min can û dil dan, dil kiriye qêrîn,
go ho cegerxwîn, dil bi gul didî.
dil bi kul didî.
Bir yaralı kalp, bir güle değişilir mi? ....Çözemedim...Ama şu bir gerçek ki,Gufiroş çok güzeldi. Teşekkür ederim.Yeni şiir yok. Ne yapalım? Öncekileri tekrar okumakla yetinelim...
18.03.2010 - 13:54
Sevgilim, sensiz yaşamak haramdır.
Zaten sensiz yaşamak, yaşamak sayılmaz ki.
Ey can, senin güzel yüzünü görmeksizin yaşamak, yaşayış adı verilmiş bir ölümdür...
'Mévlânâ Célâleddin-î Rûmî'
17.03.2010 - 14:11
16 MART KATLİAMI.../...
16 Mart 1978 günü İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde 7 öğrencinin ölümü, 41 öğrencinin de yaralanmasıyla sonuçlanan bombalı ve silahlı saldırıyı bir kez daha hatırlatıyor, ölen dostlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.
* Abdullah Şimşek TİP
* Baki Ekiz İGD
* Cemil Sönmez TİP
* Hamit Akıl TİP
* Hatice Özen DEV-GENÇ
* Murat Kurt İGD
* Turan Ören İGD
-anarCHEist_voLveraN-
11.03.2010 - 09:14
*
''Arkadaşlar; duyarlılık ve katılımlarınızı bekliyorum! ..'' / -Gürkal-
EYLEME ÇAĞRI (www.tudef.net)
Tunceli Dernekleri Federasyonunun örgütlü olduğu her yerde
Dersim, Erzincan, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Eskişehir, Bursa, Kocaeli, Gebze, Gemlik ve İstanbul da AKP İl binalarının önünde Munzur Barajlar Projeleri İptal edilsin diyeceğiz.
Sizde Sesimize Ses Veriniz
Tunceli Dernekleri Federasyonu adına
Munzur’u Koruma Kurulu
www.tudef.net
[email protected]
*** İSTANBUL ***
14 Mart 2010 Pazar - 12:30 - 14:00
Sütlüce Mah. İmrahor Cad. No: 46- BEYOĞLU - İSTANBUL
** NOT: Sütlüce Beyoğlu istiklal caddesinin bulunduğu kısım değildir.! ! !
Miniatürk ün olduğu bölgedir.
İstanbul için Araç iletişim bilgileri:
Anadolu yakası 0216 461 77 42 Gülten kahraman
Şirinevler: 0537 233 22 20 VEDAT ALDEMİR
Kâğıthane: 0535 645 93 69 ulaş Yeğin
Alibeyköy: 0530 405 83 32 Mesut Gerçek
Okmeydanı: 0212 297 41 29 Özer İnal
Esenyurt-Avcılar: 0535 572 15 16 Hüseyin kalanç
Esenler Bağcılar: 0212 569 73 41 Binali Gerçek
08.03.2010 - 13:37
Yönetilmiş Merakı Çocukluğumun
(Emin olunan şeylerin ardındaymış, en büyük hayâl kırıklıkları...)
Küçüktüm...
Hep merak ederdim;
sokaklardaki kediler-köpekler ne yer, ne içer, onlara kim bakar diye...
Kış yorgunluğu gibi üstüme çöreklendiğinde bu merak, bu ağrılı tedirginlik, /
çocukluğun yazı- tura’sı arasında giderek büyüyen vicdan çizgisine yüzümü dökerdim...
- “Gece olduğunda;
kurd uyuduğunda, kuş uyuduğunda,
çok uzaklardan bir Hâlil İbrahim rûzigâr’ı eser:
bütün hayvancıkların karnı doyar.
Yanmışların çölüne yağmur, âlil’lere şifâ gelir” derlerdi.
İşte o vakit, yavrusunu kokusundan tanıyan gazal gibi huzurlu,
romanî çocuklar gibi mutlu olurdum...
San ki; bi derviş hücresinde, masalların bereketiyle büyüyor olurdum...
Bu amentü, bu şükür, çocukluğumun “fi”inden “âti”sine çözülememiş bir sır gibiydi.
Ve bir “evvel zamanın içinde” / merak û meramıma, açık kerâmét müjdesi gibi olan yanıtların hepsi;
“üç elma”lı, bir de “kerevet”liydi...
*
Artık, küçük değilim...
Amma ve lâkin;
sokaklara tutsak yazılan, / sonrasızlığın arefesindeki kedilerin-köpeklerin yazgısını, yine hep merak eden o çocuktum...
“Bir varmış, bir yokmuş” diye biten masallarmış meğer onlar...
Meğer onlar,
sokakların sephia fotoğraflarından hayata eksik bir yüz gibi bakmışlar...
Gece olduğunda;
her kes uyuduğunda,
artık o rüzgârın esmediğini biliyorum...
Çocukluğum,
kısa pantollu dérvişan,
ölü köpek bakışlı çocukluğum;
Seni, dinlediğin bütün masallardan tenzih ediyorum...
yüzüme vur şimdi, kandırılmış gülüşümü! ..
Gürkal Gençay
VE HEP O KANDIRILMIŞ ÇOCUK YÜREKTE KALABİLSEYDİK keşke
05.04.2009 - 22:24
Şairim şiirlerin nerdedir
Hangi gönlü kırıkta
hangi kayıp sokakta
hangi buruk yüzdedir
04.02.2009 - 00:49
SEVGİLİ,KIRILGAN ÇOCUK İRİSİ...
ÇOCUKÇA BİR KAPRİS Mİ BU ŞİİRLERİ PASİFE ALMAK VEYA TAMAMEN SİLMEK? ...YOKSA BİR PROTESTO MU? ...TAMAM, YORUM YOK, PUAN YOK VS.AMA OKUYORDUK HİÇ OLMAZSA. ŞİİR GİBİ ŞİİR OKUYORDUK.ONLAR BİRAZ DA BİZİMDİ ARTIK...HAKSIZLIK BU YAPTIĞINIZ, BİLİYOR MUSUNUZ? ERDEMLE,SEVGİYLE KALIN......Naime ÖZEREN
21.10.2008 - 13:39
Kıymetli Dost..
Nezaketiniz ve ilginiz için çok teşekkür ederim.
Hayatınızda sevgi ve huzur çağlasın.
Dostlarınız yolunuza bel bağlasın.
Yolunuz açık başarılarınız daim olsun...
Toplam 35 mesaj bulundu