MEB'in 100 Temel Eser listesi içinde yer alan 'Şeker Portakalı' kitabını derste ödev olarak okutan bir öğretmene kitabın 'müstehcen' olduğu gerekçesiyle soruşturma açıldı.
BİRGÜN SABAH SABAH
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni:
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
Vapur düdükleri ötmededir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.
Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...
Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
Dağ başında beş on haneli köyler,
Telgraf direkleri yollar boyunca
Koşuşup durmuş bizle beraber.
Şarkılar söylemişim pencereden,
Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
Biletim üçüncü mevki,
Fakirlik hali.
Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
Sana Sapanca'dan bir sepet elma almışım..
Ver elini Haydarpaşa demişiz,
Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
Hava hafiften soğuk,
Deniz katran ve balık kokulu
Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu...
Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-Kim o? dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
Fabrika düdükleri ötmededir.
4 Ağustos 1927’de Ankara’da doğdu. 22 Ağustos 1985’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. Babası subaydı. İlköğrenimini çeşitli kentlerde tamamladı. 1946'da Bursa Işıklar Lisesi’ni, 1947'de Askeri Memurlar Okulu’nu bitirdi. Bir süre orduda subay olarak görev yaptı. 1958’de ordudan ayrıldı. Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları Ankara Bürosu ile Sanayi Bakanlığı'nda çalıştı. 1968'de emekliye ayrıldı. İstanbul'a yerleşti. Yaşamını serbest yazar olarak sürdürdü. 1969'da öykü yazarı Tomris Uyar ile evlendi. İlk şiiri 'Yad' Haziran 1947’de Yedigün dergisinde çıktı.
Çeşitli dergilerde yer alan şiirleriyle adını duyurdu. Ölçülü, uyaklı ilk dönem şiirlerinde daha çok kişisel yaşantısı üzerinde durdu. Aşk, ayrılık, ölüm temalarını işlediği bu dönem şiirlerinde Garip akımının izleri görülür. Daha sonra yoğun imgelerin ve simgeci bir söyleyişin etkili olduğu şiirleriyle İkinci Yeni'nin başlıca şairlerinden biri oldu. Sanatını halk şiirinin deyişleri ve divan şiirinin biçimlerinden yararlanarak geliştirdi. Büyük kent yaşamını bütün karmaşıklığı, parçalılığı ve sarsıntılarıyla içeren bir şiir oluşturdu. Lirik şiirin geleneksel sınırlarını zorladı. Şiirle düzyazı arasındaki ayrımı ortadan kaldırdı. Son dönem şiirlerinde başlangıçtaki zengin doku giderek yalınlaştı, daha karamsar olmaya başladığı görüldü. Türk şiiri üzerine yazıları ve edebiyat eleştirileriyle de ilgi topladı. Şiirleri İngilizce, Fransızca ve Sırpça'ya çevrildi.
İkinci Yeni'nin, Edip Cansever ve Cemal Süreya ile birlikte öncü şairlerinden olan Turgut Uyar, hece ölçüsüyle yazdığı ve toplumsal konuları işleyen ilk iki kitabından (Arz-ı Hal, 1959; Türkiyem, 1952) sonra, Dünyanın En Güzel Arabistanı'yla (1959) bireyin iç dünyası, yalnızlığı ve açmazını eksen tutan bir yaklaşımla, dilde ve duyarlıkta yeni imkânları zorlayan bir şiirin peşinde oldu. Tütünler Islak (1962) ve Her Pazartesi'de (1968) koruduğu bu çizgiyi, Divan'la (1970) geleneksel şiirin kalıplarına, Toplandılar (1974) ve Kayayı Delen İncir'le (1982) söz konusu dönemde yaşanan sınıfsal mücadelenin yansımalarına açtı. Abdülhak Hamit Tarhan ve Yahya Kemal Beyatlı'dan Oktay Rifat ve Metin Eloğlu'na, tek şiirden yola çıkarak bir dizi şairi incelediği Bir Şiirden (1983) adlı bir de inceleme kitabı bulunan Turgut Uyar'ın, Tütünler Islak ile 1963 Yeditepe Şiir Armağanı; Kayayı Delen İncir İle 1982 Behçet Necatiğil Şiir Ödülü; ve Büyük Saat (1994) ile Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü vardır.
CAHİT SITKI TARANCI, (d. 2 Ekim 1910, Diyarbakır - ö. 13 Ekim 1956, Viyana) . Şair. Melankoliyüklü dizeleri ile tanınmış, 'Otuz Beş Yaş' şiiri ile özdeşleşmiştir.
İlkokulu Diyarbakır'da bitirdikten sonra, Galatasaray Lisesi'nde okudu. Asıl adı Hüseyin Cahit'tir.Fransızcayı çok iyi öğrenerek Baudelaire, Rimbaud, Mallarmê'yi özümsedi. Mülkiye öğrenimini Türkiye ve Paris'te yaptı. İkinci Dünya Savaşının çıkması üzerine okulunu tamamlayamadan yurda döndü. 1946'da CHP Şiir Ödülü'nde birincilik aldı. Anadolu Ajansı ve Çevirme Bakanlığı'nda tercüman olarak çalıştı. 1953 yılında, genç yaşta ağır bir hastalığa yakalandı. 1956 yılında tedavi için Avrupa'ya götürüldü; fakat iyileşemedi. Aynı yıl Viyana'da öldü.
'Sanat için sanat' ilkesine bağlı kaldı. Ona göre şiir, kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır. Vezin ve kafiyeden kopmamış; ama ölçülü veya serbest, her türlü şiirin güzel olabileceği inancını taşımıştır. Açık ve sade bir üslubu vardır. Çoğu gerçeğe bağlı olan mecazları, derin, karışık ve şaşırtıcı değildir. Uzak çağrışımlara ve hayal oyunlarına pek itibar etmemiştir. Zaman zaman bazı imaj ve sembollere başvurmuştur.
Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer vermiş, nedense hep ölümün üstüne gitmiştir. Ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar, yalnızlık, yaşadığı bohem hayatın buruklukları, çocukluk özlemi de şiirlerine konu olmuştur.
Çeşitli gazetelerde tefrika edilen hikâyeleri 1976 yılında yayınlandı. Ayrıca mektupları da 'Ziya'ya Mektuplar' (1957) başlığı altında kitaplaştırıldı.
YAPITLARI
Ömrümde Sükût (1933)
Otuz Beş Yaş (1946)
Düşten Güzel (1952)
Sonrası (1957, ölümünden sonra)
Bütün Şiirleri (1983) Otuz Beş Yaş Şiirleri, 1983, Hazırlayan Asım Bezirci, 'Bütün Şiirleri' adıyla önce Varlık Yayınlarından daha sonra Can Yayınlarından çıkarken adı 'Otuz Beş Yaş Bütün Şiirleri' diye değiştirilmiştir.
Peyami Safa Hayatı ve Eserleri (1940)
Ziya'ya Mektuplar (1957, ölümünden sonra)
Ya zamanindan erken gelirim;
Dünyaya geldigim gibi,
Ya zamanindan çok geç;
Seni bu yasta sevdigim gibi.
Mutluluga hep geç kalirim;
Hep erken giderim mutsuzluga.
Ya hersey bitmistir çoktan,
Ya hiçbir sey baslamamis.
Öyle bir zamanina geldimki yasamin
Ölüme erken seviye geç.
Yine gecikmisim bagisla sevgilim;
Seviye on kala, ölüme bes..
AZİZ NESİN.
Sevmediğin birine asla 'seni seviyorum' deme. İçinde olmayan duygulardan varmış gibi söz etme. Kimsenin hayatına kalbini kırmak için girme. Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme, çünkü birine verebileceğin en büyük acı, aşık olmadığın birini kendine aşık etmektir...müşfik kenter...
Cemal Süreya (d. 1931, Tunceli - ö. 9 Ocak 1990, İstanbul) , şair ve yazar. Asıl adı Cemalettin Seber'dir.
Cemal Süreya 1931'de o yıllarda Tunceliye bağlı olan Pülümür ilçesinde doğdu. Çocukluğunun ilk yıllarını Erzincan şehrinde geçirdi. 1938'de Dersim İsyanı sonrasında ailesi Bilecik'e sürgün edildi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi maliye ve iktisat bölümü'nü bitirmiştir. Maliye Bakanlığı'nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişlik, darphane müdürlüğü, Kültür Bakanlığı'nda kültür yayınları danışma kurulu üyeliği, Orta Doğu İktisat Bankası yönetim kurulu üyeliği ve 25 yılı aşkın Türk Dil Kurumu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Yayınevlerinde danışmanlık, ansiklopedilerde redaktörlük, çevirmenlik yapmıştır.
Ağustos 1960'tan itibaren yalnızca dört sayı çıkarabildiği Papirüs dergisini Haziran 1966- Mayıs 1970 arası 47, 1980-1981 arası iki sayı daha çıkardı. Pazar Postası, Yeditepe, Oluşum, Türkiye Yazıları, Politika, Yeni Ulus, Aydınlık, Saçak, Yazko Somut, 2000'e doğru gibi yayın organlarında şiir ve yazılarını yayımladı.
İkinci yeni hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarından sayılan Cemal Süreya'nın ilk şiiri 'Şarkısı Beyaz' Mülkiye dergisinin 8 Ocak 1953 tarihli sayısında yayımlanmıştır.
Cemal Süreya 38 sürgününü bir şiirinde şöyle anlatıyordu:
Bizi kamyona doldurdular,
Tüfekli iki erin nezaretinde,
Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular,
Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar,
Tarih öncesi köpekler havlıyordu.'
“Germinal’i yazarken bir tek istek duydum; toplumun kendini soktuğu durumu topluma göstermek! ” (Émile Zola)
Acımasız hayat şartları nedeniyle tanınmayacak duruma gelmiş maden işçilerinin hemen hemen hepsinden fikir alan ve bıkıp usanmadan gözlem yapan yazar, işçilerin zor hayatlarını onlarla aynı havayı soluyarak öğrenir. Madendeki olumsuz koşullarla yoğrulmuş hayatların gururlu isyanını anlatan Germinal, aşkın ve direnişin iç içe geçtiği destansı bir gerçeği dile getiriyor. Kurgudan öte, gerçekçi bir anlatımla karşılaştığımız eserde, sıcak ekmeğin kokusuyla, ter ve kan kokusu birbirine karışıyor.
Germinal’le kitlesel direnişin kutsal kitabını yaratan Zola, tüm olumsuzluklara rağmen verilen gururlu mücadeleyi anlatırken umut aşılamayı da başarır. Dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Germinal, Zola’nın benzersiz uslübuyla yaratılmış destansı bir başyapıttir!
Gidersen
Yaz, kış her mevsim sonbahar olur
Hani hangi yaprak düşse içinin titrediği
Hani dallar kırgın
Gökyüzü içli mi içli
Dokunsan ağlayacak
Aylardan Eylül ya hani...
Hüzün bulutları gözlerimde
Sonra yağmurlar yağar yetim yüreğime.
'Ustabasi: 300, 300, 300, 100.
Kemal Sunal: Agam onlara niye 300'de bana 100.
Ustabasi: Onlar sendikali
Kemal Sunal: Bende Harranliyim.'
KİBAR FEYZO-1978 —
Küsmek nedir bilir misin? ..
Küsmek dürüst' lüktür.
Çocukçadır ve ondan dolayı saf' tır..
yalansız' dır.
Küsmek; seni seviyorum' dur...
Vazgeçememektir.
Beni anlatır küsmek.
Kızdım ama hala buradayımdır, gitmiyorumdur, gidemiyorumdur.
KüsmeK; nazlanmaktır, yakın bulmaktır, benim için değerlisindir.
Küsmek, sevdiğini SÖYLE demektir... Hadi anla demektir...
Küsmek; umuttur, acabaları bitirmektir, emin olmaktır...
Yani, diyeceğim o ki:
ben sana küstüm! ..
NAZIM HİKMET
güzel sözler
06.01.2013 - 17:47Sevginin ölçüsü, ölçüsüz sevmektir... Spinoza
şu an ne dinliyorum
06.01.2013 - 17:42heme heci__dewre
şeker portakalı
05.01.2013 - 16:08MEB'in 100 Temel Eser listesi içinde yer alan 'Şeker Portakalı' kitabını derste ödev olarak okutan bir öğretmene kitabın 'müstehcen' olduğu gerekçesiyle soruşturma açıldı.
şu an ne dinliyorum
05.01.2013 - 15:51ayna__gittiğin yağmurla gel
turgut uyar
03.01.2013 - 12:37BİRGÜN SABAH SABAH
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni:
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
Vapur düdükleri ötmededir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.
Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...
Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
Dağ başında beş on haneli köyler,
Telgraf direkleri yollar boyunca
Koşuşup durmuş bizle beraber.
Şarkılar söylemişim pencereden,
Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
Biletim üçüncü mevki,
Fakirlik hali.
Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
Sana Sapanca'dan bir sepet elma almışım..
Ver elini Haydarpaşa demişiz,
Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
Hava hafiften soğuk,
Deniz katran ve balık kokulu
Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu...
Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-Kim o? dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
Fabrika düdükleri ötmededir.
turgut uyar
03.01.2013 - 12:36TURGUT UYAR (1927- 1985) TÜRK ŞAİR
4 Ağustos 1927’de Ankara’da doğdu. 22 Ağustos 1985’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. Babası subaydı. İlköğrenimini çeşitli kentlerde tamamladı. 1946'da Bursa Işıklar Lisesi’ni, 1947'de Askeri Memurlar Okulu’nu bitirdi. Bir süre orduda subay olarak görev yaptı. 1958’de ordudan ayrıldı. Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları Ankara Bürosu ile Sanayi Bakanlığı'nda çalıştı. 1968'de emekliye ayrıldı. İstanbul'a yerleşti. Yaşamını serbest yazar olarak sürdürdü. 1969'da öykü yazarı Tomris Uyar ile evlendi. İlk şiiri 'Yad' Haziran 1947’de Yedigün dergisinde çıktı.
Çeşitli dergilerde yer alan şiirleriyle adını duyurdu. Ölçülü, uyaklı ilk dönem şiirlerinde daha çok kişisel yaşantısı üzerinde durdu. Aşk, ayrılık, ölüm temalarını işlediği bu dönem şiirlerinde Garip akımının izleri görülür. Daha sonra yoğun imgelerin ve simgeci bir söyleyişin etkili olduğu şiirleriyle İkinci Yeni'nin başlıca şairlerinden biri oldu. Sanatını halk şiirinin deyişleri ve divan şiirinin biçimlerinden yararlanarak geliştirdi. Büyük kent yaşamını bütün karmaşıklığı, parçalılığı ve sarsıntılarıyla içeren bir şiir oluşturdu. Lirik şiirin geleneksel sınırlarını zorladı. Şiirle düzyazı arasındaki ayrımı ortadan kaldırdı. Son dönem şiirlerinde başlangıçtaki zengin doku giderek yalınlaştı, daha karamsar olmaya başladığı görüldü. Türk şiiri üzerine yazıları ve edebiyat eleştirileriyle de ilgi topladı. Şiirleri İngilizce, Fransızca ve Sırpça'ya çevrildi.
İkinci Yeni'nin, Edip Cansever ve Cemal Süreya ile birlikte öncü şairlerinden olan Turgut Uyar, hece ölçüsüyle yazdığı ve toplumsal konuları işleyen ilk iki kitabından (Arz-ı Hal, 1959; Türkiyem, 1952) sonra, Dünyanın En Güzel Arabistanı'yla (1959) bireyin iç dünyası, yalnızlığı ve açmazını eksen tutan bir yaklaşımla, dilde ve duyarlıkta yeni imkânları zorlayan bir şiirin peşinde oldu. Tütünler Islak (1962) ve Her Pazartesi'de (1968) koruduğu bu çizgiyi, Divan'la (1970) geleneksel şiirin kalıplarına, Toplandılar (1974) ve Kayayı Delen İncir'le (1982) söz konusu dönemde yaşanan sınıfsal mücadelenin yansımalarına açtı. Abdülhak Hamit Tarhan ve Yahya Kemal Beyatlı'dan Oktay Rifat ve Metin Eloğlu'na, tek şiirden yola çıkarak bir dizi şairi incelediği Bir Şiirden (1983) adlı bir de inceleme kitabı bulunan Turgut Uyar'ın, Tütünler Islak ile 1963 Yeditepe Şiir Armağanı; Kayayı Delen İncir İle 1982 Behçet Necatiğil Şiir Ödülü; ve Büyük Saat (1994) ile Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü vardır.
cahit sıtkı tarancı
03.01.2013 - 12:33CAHİT SITKI TARANCI, (d. 2 Ekim 1910, Diyarbakır - ö. 13 Ekim 1956, Viyana) . Şair. Melankoliyüklü dizeleri ile tanınmış, 'Otuz Beş Yaş' şiiri ile özdeşleşmiştir.
İlkokulu Diyarbakır'da bitirdikten sonra, Galatasaray Lisesi'nde okudu. Asıl adı Hüseyin Cahit'tir.Fransızcayı çok iyi öğrenerek Baudelaire, Rimbaud, Mallarmê'yi özümsedi. Mülkiye öğrenimini Türkiye ve Paris'te yaptı. İkinci Dünya Savaşının çıkması üzerine okulunu tamamlayamadan yurda döndü. 1946'da CHP Şiir Ödülü'nde birincilik aldı. Anadolu Ajansı ve Çevirme Bakanlığı'nda tercüman olarak çalıştı. 1953 yılında, genç yaşta ağır bir hastalığa yakalandı. 1956 yılında tedavi için Avrupa'ya götürüldü; fakat iyileşemedi. Aynı yıl Viyana'da öldü.
'Sanat için sanat' ilkesine bağlı kaldı. Ona göre şiir, kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır. Vezin ve kafiyeden kopmamış; ama ölçülü veya serbest, her türlü şiirin güzel olabileceği inancını taşımıştır. Açık ve sade bir üslubu vardır. Çoğu gerçeğe bağlı olan mecazları, derin, karışık ve şaşırtıcı değildir. Uzak çağrışımlara ve hayal oyunlarına pek itibar etmemiştir. Zaman zaman bazı imaj ve sembollere başvurmuştur.
Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer vermiş, nedense hep ölümün üstüne gitmiştir. Ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar, yalnızlık, yaşadığı bohem hayatın buruklukları, çocukluk özlemi de şiirlerine konu olmuştur.
Çeşitli gazetelerde tefrika edilen hikâyeleri 1976 yılında yayınlandı. Ayrıca mektupları da 'Ziya'ya Mektuplar' (1957) başlığı altında kitaplaştırıldı.
YAPITLARI
Ömrümde Sükût (1933)
Otuz Beş Yaş (1946)
Düşten Güzel (1952)
Sonrası (1957, ölümünden sonra)
Bütün Şiirleri (1983) Otuz Beş Yaş Şiirleri, 1983, Hazırlayan Asım Bezirci, 'Bütün Şiirleri' adıyla önce Varlık Yayınlarından daha sonra Can Yayınlarından çıkarken adı 'Otuz Beş Yaş Bütün Şiirleri' diye değiştirilmiştir.
Peyami Safa Hayatı ve Eserleri (1940)
Ziya'ya Mektuplar (1957, ölümünden sonra)
En güzel Kürtçe şarkı
03.01.2013 - 12:28mikail aslan_zeremy
film replikleri
03.01.2013 - 11:50Ş.Şen __Ula ne yaziysın oraya hırbo
K.Sunal __ Faşo ağa
Ş.Şen __Faşo ne demek loo
K.Sunal__ Şey, bööle puşt gibin ibne gibin bişii
KİBAR FEYZO__1978
aziz nesin
03.01.2013 - 11:47SEVGİYE ON KALA
Ya zamanindan erken gelirim;
Dünyaya geldigim gibi,
Ya zamanindan çok geç;
Seni bu yasta sevdigim gibi.
Mutluluga hep geç kalirim;
Hep erken giderim mutsuzluga.
Ya hersey bitmistir çoktan,
Ya hiçbir sey baslamamis.
Öyle bir zamanina geldimki yasamin
Ölüme erken seviye geç.
Yine gecikmisim bagisla sevgilim;
Seviye on kala, ölüme bes..
AZİZ NESİN.
sevmek
03.01.2013 - 11:46Sevmediğin birine asla 'seni seviyorum' deme. İçinde olmayan duygulardan varmış gibi söz etme. Kimsenin hayatına kalbini kırmak için girme. Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme, çünkü birine verebileceğin en büyük acı, aşık olmadığın birini kendine aşık etmektir...müşfik kenter...
cemal süreya
03.01.2013 - 11:44Cemal Süreya (d. 1931, Tunceli - ö. 9 Ocak 1990, İstanbul) , şair ve yazar. Asıl adı Cemalettin Seber'dir.
Cemal Süreya 1931'de o yıllarda Tunceliye bağlı olan Pülümür ilçesinde doğdu. Çocukluğunun ilk yıllarını Erzincan şehrinde geçirdi. 1938'de Dersim İsyanı sonrasında ailesi Bilecik'e sürgün edildi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi maliye ve iktisat bölümü'nü bitirmiştir. Maliye Bakanlığı'nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişlik, darphane müdürlüğü, Kültür Bakanlığı'nda kültür yayınları danışma kurulu üyeliği, Orta Doğu İktisat Bankası yönetim kurulu üyeliği ve 25 yılı aşkın Türk Dil Kurumu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Yayınevlerinde danışmanlık, ansiklopedilerde redaktörlük, çevirmenlik yapmıştır.
Ağustos 1960'tan itibaren yalnızca dört sayı çıkarabildiği Papirüs dergisini Haziran 1966- Mayıs 1970 arası 47, 1980-1981 arası iki sayı daha çıkardı. Pazar Postası, Yeditepe, Oluşum, Türkiye Yazıları, Politika, Yeni Ulus, Aydınlık, Saçak, Yazko Somut, 2000'e doğru gibi yayın organlarında şiir ve yazılarını yayımladı.
İkinci yeni hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarından sayılan Cemal Süreya'nın ilk şiiri 'Şarkısı Beyaz' Mülkiye dergisinin 8 Ocak 1953 tarihli sayısında yayımlanmıştır.
Cemal Süreya 38 sürgününü bir şiirinde şöyle anlatıyordu:
Bizi kamyona doldurdular,
Tüfekli iki erin nezaretinde,
Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular,
Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar,
Tarih öncesi köpekler havlıyordu.'
cemal süreya
03.01.2013 - 11:40Eylül’dü…
di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız..
Adımlarımızın kısalığı bundandı,
Bundandı gözlerimin durgunluğu…
C.Süreyya
germinal
03.01.2013 - 11:38“Germinal’i yazarken bir tek istek duydum; toplumun kendini soktuğu durumu topluma göstermek! ” (Émile Zola)
Acımasız hayat şartları nedeniyle tanınmayacak duruma gelmiş maden işçilerinin hemen hemen hepsinden fikir alan ve bıkıp usanmadan gözlem yapan yazar, işçilerin zor hayatlarını onlarla aynı havayı soluyarak öğrenir. Madendeki olumsuz koşullarla yoğrulmuş hayatların gururlu isyanını anlatan Germinal, aşkın ve direnişin iç içe geçtiği destansı bir gerçeği dile getiriyor. Kurgudan öte, gerçekçi bir anlatımla karşılaştığımız eserde, sıcak ekmeğin kokusuyla, ter ve kan kokusu birbirine karışıyor.
Germinal’le kitlesel direnişin kutsal kitabını yaratan Zola, tüm olumsuzluklara rağmen verilen gururlu mücadeleyi anlatırken umut aşılamayı da başarır. Dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Germinal, Zola’nın benzersiz uslübuyla yaratılmış destansı bir başyapıttir!
gitmek
03.01.2013 - 11:36Gidersen
Yaz, kış her mevsim sonbahar olur
Hani hangi yaprak düşse içinin titrediği
Hani dallar kırgın
Gökyüzü içli mi içli
Dokunsan ağlayacak
Aylardan Eylül ya hani...
Hüzün bulutları gözlerimde
Sonra yağmurlar yağar yetim yüreğime.
özlemek
03.01.2013 - 11:34Hiç bir dil,
Özlemi taşıyacak kadar güçlü değil.
İnsan bu yüzden özledikçe sessizleşir..
delilik
03.01.2013 - 11:33Delilik, birçok şeyi başarılı bir şekilde çok hızlı düşünmek veya birşeyi özellikle çok düşünmektir. Voltaire.
film replikleri
03.01.2013 - 11:30'Ustabasi: 300, 300, 300, 100.
Kemal Sunal: Agam onlara niye 300'de bana 100.
Ustabasi: Onlar sendikali
Kemal Sunal: Bende Harranliyim.'
KİBAR FEYZO-1978 —
şu an ne dinliyorum
03.01.2013 - 11:29cem karaca_son olsun
hayat
02.01.2013 - 12:46' Hayat bu,
bir bakarsın herşey bir anda son bulur..
'Hayat bu,
son dediğin an herşey yeniden can bulur.. '
Şems-i TEBRİZİ
küsmek
02.01.2013 - 12:44KÜSMEK NEDİR BİLİR MİSİN/ N.Hikmet
Küsmek nedir bilir misin? ..
Küsmek dürüst' lüktür.
Çocukçadır ve ondan dolayı saf' tır..
yalansız' dır.
Küsmek; seni seviyorum' dur...
Vazgeçememektir.
Beni anlatır küsmek.
Kızdım ama hala buradayımdır, gitmiyorumdur, gidemiyorumdur.
KüsmeK; nazlanmaktır, yakın bulmaktır, benim için değerlisindir.
Küsmek, sevdiğini SÖYLE demektir... Hadi anla demektir...
Küsmek; umuttur, acabaları bitirmektir, emin olmaktır...
Yani, diyeceğim o ki:
ben sana küstüm! ..
NAZIM HİKMET
adı yok
02.01.2013 - 12:39Herkesin başkasını konuştuğu,
bu aynalar pazarında;
seni kimselere
söylemeden öleceğim.... Ş Erbaş.
güzel sözler
02.01.2013 - 12:37hayat güzel kuşlar uçuyor
c. süreyya..
şu an ne dinliyorum
02.01.2013 - 12:34sezen aksu _sorma
Toplam 637 mesaj bulundu