Değerli arkadaşım, bu gün sizin doğum gününüz,iyi ki doğmuş ve iyiki sevenleriniz olmuş ve siz sevenlerinizi mutlu kılmışsınız.Selam ve Saygılarımla
Doğum Günü
D oğduğunda bilmezdin dünyada misafirsin O ysa nadir bulunan değerli bir safirsin G eçmiş günlere göre bu gün daha mahirsin U marım her geçen gün biraz daha tahirsin M addenle hayal değil dünden daha sahisin
G ünün kutlu olmalı iyi ki doğmuşsunuz Ü zmesin sizi kimse siz hakkı bulmuşsunuz N edamet kulun işi siz nadim olmuşsunuz Ü stelik bu alemde gül gibi kokmuşsunuz N ezafeti yüreğe,elbet indirmişsiniz, Ü midi saklı tutup,hayatı bilmişsiniz, Z aman akıp gitmekte,siz bunu görmüşsünüz.
K utlu olsun bu günün,kutlu olsun her günün, U marım ağlamazsın,hep görülsün güldüğün, T efekküre yönelsin,bakışın temayülün, L ebinden çıktığında,karşılansın isteğin, U zaklarda değildir,yakındır mutluluğun.
O lsun diye dilerim,bu günlerin hep kutlu, L ayıksın mutluluğa,günlerin olsun mutlu, S ıkıntılı olmasın,yarınların umutlu, U mduğunu bulursun,yaşarsın hep onurlu, N ezaket içersinde,her şeyi yap şuurlu.
Zordur Anadolu’da kadın olmak. Çekilen çileler kadar, yalnızlıklar kadar zordur. Akşamı-sabahı, gecesi-gündüzü farklıdır, Anadolu’da kadınlığın. Çetindir sorumluluğu, ağırdır yükü her dem. Bir o kadar duyguludur yürekler, bir o kadar eziktir sineler… Gözlerde yaş olmak zorundadır sanki; gönüllerde sevda... Ve taşıyabildiği kadar umut; yarınlar için…
Zordur Anadolu’da kadın olmak… Yüreğinizdeki yanık, rengini, yüzünüzde bulmak zorundadır. Dört mevsim nasırlı elleriniz; yaşlı gözleriniz olmalı. Kanadıkça kanayan yaralarınız dermansız kalmalı; uykularınız bölünmeli her gece… Bütün acılar sizin olmalı evvelâ; sonra, paylaşmalısınız bütün mutlulukları, diğerleriyle… Her fedakarlığa bir ortakçı bulmalı, her kabahatin tek müsebbibi saymalısınız kendinizi. Ağlayan gözlere mendil, kanayan yaralara merhem, umutsuz bakışlara ışık olmalısınız. Mutluluklardan sebep bulmalısınız kendinize; ağlamak için… Her zorluğa göğüs germek, her taşın altına el koymak, Anadolu’da kadın olmanın ilk şartıdır.
On beşinde gelin edilirsiniz, sorgusuz sualsiz… Yüzünüzün rengi solmaya başlar, ellerinizdeki kınalar solmadan. Bütün acıları siz doğurursunuz, bilirim…Her umut sizin yüreğinizde yeşerir. Bütün cefalar sizin için yaratılmıştır. Derken gelip- geçer güzelim yıllar, habersizce, sessizce… Aldırmazsınız hiçbir şeye de; vefanın en erdemlisini onur sayarsınız kendinize. Sizi anlamayanları anlamayı yeğlersiniz her seferinde. Önce kendinizi koyarsınız terazinin diğer kefesine; tartarsınız hayatı en acı yanlarıyla. Siyah en sevdiğiniz renktir; papatya en sevdiğiniz çiçek. Sonbaharın yeri başkadır gönlünüzde. Bu mevsim için dayar-döşersiniz gönül hanenizi! Başkalarına inat sevemezsiniz baharları; bütün ayrılıklar bu mevsimde başlar sizin dünyanızda. Uzun gurbet yolculukları, kıştan artık bu günlerde hüzün eker yüreklerinize. Yine de usanmazsınız bilirim; beklersiniz sadakatle… Asla dönmeyecek olanlar hep beklenir sizin mahallenizde.
Zordur Anadolu’da kadın olmak… “Gün doğar, çile doğar” sizler için. Bir elinizde orak sanatını icra ederken, diğer eliniz göğsünüzün üstündedir. Salıncağındaki yavrunuzun sızısı her dem yüreğinizde… Gözleriniz umuda kayar hep gelecek için; gönülleriniz hüzne… Kahrolası gurbet sizin için vardır koca dünyada. Hep siz mi beklemelisiniz gidenleri; hep siz mi özlemelisiniz… Ellerinizle yaptığını yemekten tadımlık alırsınız. Herkesi ak-pak giyindirmek sizin asıl görevinizdir de, kendinize zaman ayıramazsınız, bilirim. Bir yudum suyu kanaatle içmek ibadettir kendi dünyanızda. Doya doya koklayamaz, sevemezsiniz doğurduğunuz evlatları. Uğrunda, sadakatle ömrünüzü tüketmekten çekinmediğiniz kocalarınız, yabancıdır size, kendi evinizde. Yetimlik, baba evinden çıkmanızla yazılır alın yazınıza; öksüzlük anne olduğunuz an! ... Karnınızdan çocuk eksik olmaz, sırtınızdan yük… Koca dünyanın kahrı sizin kervanlarınıza yüklenmiştir sanki… Usanmaz, bıkmazsınız kendi adınıza bu yükü çekmekten…
Zordur Anadolu’da kadın olmak. Yüreğiniz her dem ürpermelidir gecenin bir yarısında. Taşlar yastığınızdır, şefkatiniz yorgan. Keder katıktır sofranızda, kaygılarınız aş... Siz de pişersiniz yaptığınız yemekle birlikte. Maharetiniz annenizden mirastır, ağırbaşlılık babanızdan. Onurlu ve merhametli oluşunuz ana olmanızdan ötürü… Önce kendi evlatlarınızın sancısıyla kavrulur yürekleriniz, sonra bütün insanlık için. Sonra sonra seversiniz kendinizi… Dönüşsüz yolların sonuna gelindiğinde bilirsiniz güzelliğinizin kadrini-kıymetini…
Zordur Anadolu’da kadın olmak… Fakat vuslatsız sevdalar kadar asildir her yanıyla…
“Büyür, çınarlar gibi, cefayla şanlı sevdalar; Bahara geç kavuşur sevgilim büyük dağlar.”
Şairin gönlünden kopan şu dizeler, özetidir Anadolu’da kadın olmanın asaletini.
02.12.2010 - 12:27
doğum gününüz kutlu olsun
02.12.2009 - 13:45
Değerli arkadaşım, bu gün sizin doğum gününüz,iyi ki doğmuş ve iyiki sevenleriniz olmuş ve siz sevenlerinizi mutlu kılmışsınız.Selam ve Saygılarımla
Doğum Günü
D oğduğunda bilmezdin dünyada misafirsin
O ysa nadir bulunan değerli bir safirsin
G eçmiş günlere göre bu gün daha mahirsin
U marım her geçen gün biraz daha tahirsin
M addenle hayal değil dünden daha sahisin
G ünün kutlu olmalı iyi ki doğmuşsunuz
Ü zmesin sizi kimse siz hakkı bulmuşsunuz
N edamet kulun işi siz nadim olmuşsunuz
Ü stelik bu alemde gül gibi kokmuşsunuz
N ezafeti yüreğe,elbet indirmişsiniz,
Ü midi saklı tutup,hayatı bilmişsiniz,
Z aman akıp gitmekte,siz bunu görmüşsünüz.
K utlu olsun bu günün,kutlu olsun her günün,
U marım ağlamazsın,hep görülsün güldüğün,
T efekküre yönelsin,bakışın temayülün,
L ebinden çıktığında,karşılansın isteğin,
U zaklarda değildir,yakındır mutluluğun.
O lsun diye dilerim,bu günlerin hep kutlu,
L ayıksın mutluluğa,günlerin olsun mutlu,
S ıkıntılı olmasın,yarınların umutlu,
U mduğunu bulursun,yaşarsın hep onurlu,
N ezaket içersinde,her şeyi yap şuurlu.
Sinan Karakaş
05.09.2007 - 22:36
ANADOLU’DA KADIN OLMAK
Zordur Anadolu’da kadın olmak. Çekilen çileler kadar, yalnızlıklar kadar zordur. Akşamı-sabahı, gecesi-gündüzü farklıdır, Anadolu’da kadınlığın. Çetindir sorumluluğu, ağırdır yükü her dem. Bir o kadar duyguludur yürekler, bir o kadar eziktir sineler… Gözlerde yaş olmak zorundadır sanki; gönüllerde sevda... Ve taşıyabildiği kadar umut; yarınlar için…
Zordur Anadolu’da kadın olmak… Yüreğinizdeki yanık, rengini, yüzünüzde bulmak zorundadır. Dört mevsim nasırlı elleriniz; yaşlı gözleriniz olmalı. Kanadıkça kanayan yaralarınız dermansız kalmalı; uykularınız bölünmeli her gece… Bütün acılar sizin olmalı evvelâ; sonra, paylaşmalısınız bütün mutlulukları, diğerleriyle… Her fedakarlığa bir ortakçı bulmalı, her kabahatin tek müsebbibi saymalısınız kendinizi. Ağlayan gözlere mendil, kanayan yaralara merhem, umutsuz bakışlara ışık olmalısınız. Mutluluklardan sebep bulmalısınız kendinize; ağlamak için… Her zorluğa göğüs germek, her taşın altına el koymak, Anadolu’da kadın olmanın ilk şartıdır.
On beşinde gelin edilirsiniz, sorgusuz sualsiz… Yüzünüzün rengi solmaya başlar, ellerinizdeki kınalar solmadan. Bütün acıları siz doğurursunuz, bilirim…Her umut sizin yüreğinizde yeşerir. Bütün cefalar sizin için yaratılmıştır. Derken gelip- geçer güzelim yıllar, habersizce, sessizce… Aldırmazsınız hiçbir şeye de; vefanın en erdemlisini onur sayarsınız kendinize. Sizi anlamayanları anlamayı yeğlersiniz her seferinde. Önce kendinizi koyarsınız terazinin diğer kefesine; tartarsınız hayatı en acı yanlarıyla. Siyah en sevdiğiniz renktir; papatya en sevdiğiniz çiçek. Sonbaharın yeri başkadır gönlünüzde. Bu mevsim için dayar-döşersiniz gönül hanenizi! Başkalarına inat sevemezsiniz baharları; bütün ayrılıklar bu mevsimde başlar sizin dünyanızda. Uzun gurbet yolculukları, kıştan artık bu günlerde hüzün eker yüreklerinize. Yine de usanmazsınız bilirim; beklersiniz sadakatle… Asla dönmeyecek olanlar hep beklenir sizin mahallenizde.
Zordur Anadolu’da kadın olmak… “Gün doğar, çile doğar” sizler için. Bir elinizde orak sanatını icra ederken, diğer eliniz göğsünüzün üstündedir. Salıncağındaki yavrunuzun sızısı her dem yüreğinizde… Gözleriniz umuda kayar hep gelecek için; gönülleriniz hüzne… Kahrolası gurbet sizin için vardır koca dünyada. Hep siz mi beklemelisiniz gidenleri; hep siz mi özlemelisiniz… Ellerinizle yaptığını yemekten tadımlık alırsınız. Herkesi ak-pak giyindirmek sizin asıl görevinizdir de, kendinize zaman ayıramazsınız, bilirim. Bir yudum suyu kanaatle içmek ibadettir kendi dünyanızda. Doya doya koklayamaz, sevemezsiniz doğurduğunuz evlatları. Uğrunda, sadakatle ömrünüzü tüketmekten çekinmediğiniz kocalarınız, yabancıdır size, kendi evinizde. Yetimlik, baba evinden çıkmanızla yazılır alın yazınıza; öksüzlük anne olduğunuz an! ... Karnınızdan çocuk eksik olmaz, sırtınızdan yük… Koca dünyanın kahrı sizin kervanlarınıza yüklenmiştir sanki… Usanmaz, bıkmazsınız kendi adınıza bu yükü çekmekten…
Zordur Anadolu’da kadın olmak. Yüreğiniz her dem ürpermelidir gecenin bir yarısında. Taşlar yastığınızdır, şefkatiniz yorgan. Keder katıktır sofranızda, kaygılarınız aş... Siz de pişersiniz yaptığınız yemekle birlikte. Maharetiniz annenizden mirastır, ağırbaşlılık babanızdan. Onurlu ve merhametli oluşunuz ana olmanızdan ötürü… Önce kendi evlatlarınızın sancısıyla kavrulur yürekleriniz, sonra bütün insanlık için. Sonra sonra seversiniz kendinizi… Dönüşsüz yolların sonuna gelindiğinde bilirsiniz güzelliğinizin kadrini-kıymetini…
Zordur Anadolu’da kadın olmak… Fakat vuslatsız sevdalar kadar asildir her yanıyla…
“Büyür, çınarlar gibi, cefayla şanlı sevdalar;
Bahara geç kavuşur sevgilim büyük dağlar.”
Şairin gönlünden kopan şu dizeler, özetidir Anadolu’da kadın olmanın asaletini.
Köksal Akar
10.01.2005 - 14:47
Hayasızlığın son haddine geldiği,amacın unutulduğu,kötülüklerin kol gezdiği şu günlerde;
'bir güzel insan tanıdım'...
sevgi ve saygılarımla...
Toplam 4 mesaj bulundu