Sabit İnce - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


Sabit İnce



.




SABİT İNCE ŞİİRLERİNİ OKUYUN




GURUPLARIMIZA ÜYELİK İÇİN TIKLAYIN



1954 yılında NEVŞEHİR ili KOZAKLI ilçesi Gerce köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Kozaklı'da, liseyi KAYSERİ Ticaret lisesinde okudu.1976 yılında İSTANBUL İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinden mezun oldu. Özel sektörde çeşitli görevlerde, Toprak Reformu Kayseri Bölge Müdürlüğünde Uzman, Toprak Mahsulleri Ofisi Kayseri Bölge müdürlüğü ve Urfa bölge müdürlüğünde uzman olarak çalıştı.1999 yılında özel bir kuruluşun Genel Müdürlüğünden emekli oldu. Vizyon Dış Ticaret A.Ş.’nin kuruluşunda görev aldı ve Genel müdürlüğünü yaptı. BİZİM ANADOLU, TERCÜMAN, HERGÜN ve TÜRKİYE gazetelerinde Yazar, muhabir, istihbarat şefi olarak çalıştı. Töre ve Devlet dergilerinde yazılar yazdı. Kayseri de yayınlanan 'Kayseri şairler antolojisi'ne ve Adana da yayınlanan ' Ozanlar güldeste şairler' 'antoloji şairler seçkisi'antolojilerine katıldı. Kayseri de yayın yapan Erciyes, elif, Başak televizyonlarında, mahalli radyolarda şiir ve edebiyatla ve 'Bizim aşıklarımız' adlı Halk aşıkları ile ilgili programlar yaptı konuk olarak bu programlara katıldı. Kayseri de yayınlanan Yeni Kayseri, Kayseri olay, Kayseri Anadolu Haber, Star haber, Kayseri gündem ve KAYSERİ HAKİMİYET gazetesi İNCE ZIMBALAR KÖŞESİNDE yazı ve şiirleri yayınlanmaktadır. Gülpınar, Yesevi, Ozan, Bizim Kuşak, Kayseri Çağdaş, Sevgi Yolu, Ana, Erciyes, Çemen, Simav Anadolu, Yalaka gibi dergilerde şiirleri halen yayınlanmaktadır. VE AYNI RÜZGARLA SAVRULDUK adlı ortak şiir kitabından sonra AŞKIN ATEŞİ adlı ikinci şiir kitabı temmuz 1996 da yayınlandı. SIRLI SÖZ adlı şiir kitabı, Anadolu Hececileri-1, ANADOLU HECECİLERİ -2 ANADOLU HECECİLERİ -3 ANADOLU HECECİLERİ -4, ANADOLU HECECİLERİ -5, ANASAM ŞİİR ANTOLOJİSİ-1, ANADOLU ŞİİR ANTOLOJİSİ-2 ve ANADOLU ŞİİR ANTOLOJİSİ 3, ANADOLU ŞİİR ANTOLOJİSİ 4 Şiir kitaplarını 2000 -2007yıllarında yayınladı. Şiir dalında Ozan Dergisinden mansiyon, Bizim Kuşak dergisinden mansiyon, makale dalında üçüncülük Türk Bilimine Hizmet ödülü, 2007 yılın yazarı ödüllerini aldı. Türk Halk Müziği ile amatör olarak ilgilenmekte, aşık türünde sözlerini yazıp bestelediği 40 dan fazla türküsü vardır. Halen genel merkezi Kayseri de bulunan ANASAM Anadolu ilim ve edebiyat eseri sahipleri meslek birliğini kurdu ve Genel başkanlığını ve Nevşehirliler Derneğinin başkanlığını yapmıştır. TBMM de fikir ve sanat eserleri kanununda meclis alt komisyonunda ve Devlet Planlama teşkilatınca hazırlanan 8. Beş yıllık plan çerçevesinde fikri ve sınai haklar özel ihtisas komisyonunda üye olarak görev yaptı, Anasam bülteni ve ANADOLU SEVDASI adlı yayın organlarının sahipliğini yapmış olup, ANADOLU SEVDASI adlı dergisi 2005 yılında yayınlamaya başladı, ANASAN YAYINLARINI kurdu, ANASAN yayınları tarafından yayınlanan 60 kitabın editörlüğünü de yürütmektedir. NURCAN hanımla Evli, MUHAMMED ve ÇAGRI adlı iki oğlu, NAZENDE isimli bir kız çocuk babasıdır.Sarı Basın kartlı gazetecidir.Çeşitli internet sitelerinde köşe yazıları yazmaktadır.















DOSTLARIM VAR
Dostlarım var, dostlarım var
gönül veren dostlarım var.
öyle dostlarım olsun ki,
sürsün taa mahşere kadar





İNAT ETME

Gel sofu kardeşim gel inat etme,
İnsan ol dillerde dolaş ha dolaş.
Bil de aydınlığa karanlık etme,
Hak için yollarda dolaş ha dolaş

Ben doğruyum diye kendin kandırma,
Aldatıp insanı iyi sandırma.
Hak yeyip kimseyi nara yandırma,
Bülbül ol dillerde dolaş ha dolaş.

Bil ki cahillikten kâr eden yoktur,
Safsatayı bırak tek ilim haktır.
Cahil olanların pek dostu yoktur,
Arif ol hallarda dolaş ha dolaş.

Vahşilik nedir ki insan olana,
Yardım et bunalıp darda kalana.
Son verelim hortum ile talana,
dürüst ol pullarda dolaş ha dolaş.

Aşık ince söyle bu nasıl maya,
Merdiven kurdular güneşe, aya,
Ellerin füzesi vardı fezaya,
Zavallım çöllerde dolaş ha dolaş.
18-01-2001 –KayseriSabit İNCE




AŞIK OLAN

Gelin aşık olan erler,
Kardeş olalım gelin de.
İnlesin yol ile yerler,
Yoldaş olalım gelin de.

Sevgi badesin içelim,
İçip de serden geçelim.
Dost bayrağını açalım,
sırdaş olalım gelin de.

Erler, pirler bizden doğsun,
İlim karanlığı boğsun.
Sevgi rahmetleri yağsın,
Haldaş olalım gelin de.

Birlik kanadın açalım,
Nurlu ışıklar saçalım,
Kötülerden biz kaçalım,
İy’daş olalım gelin de.

İnce nereye göçelim,
Hak gömleğini biçelim.
Zulümsüz bayrak açalım,
Koldaş olalım gelin de.
18-01-2001 –kayseri
Sabit İNCE




MADEM

Madem senin kulun isem,
Belayı niye verirsin.
Bilmem ki sana ne desem,
Çileyi niye verirsin.

Yaşar mıyım ölü müyüm,
Akıllı mı deli miyim.
Ben Fellah’ın kulu muyum,
Köleyi niye verirsin.

Yaşamak hak değil midir,
Benim işim “Eğil “midir.
Benim yerim Ağıl mıdır,
Villayı niye verirsin.

Niye beni yakacaksın,
Seyre çıkıp bakacaksın.
Hemi de kulp takacaksın,
Dolayı niye verirsin.

Seni gidi kurnaz seni,
Niye alet ettin beni?
İnce yapmadı bedeni,
Elayı niye verirsin.
18-01-2001
Sabit İNCE
GÖRÜRSÜN

Beni nerde arar isen ordayım,
Sevgi neredeyse ben oradayım.
Aşkın kervanında ön sıradayım,
Aç gönül gözünü orda görürsün.





SEN BEN

Sen cennet istersin ben cehennemi,
Seçiyorsam seçerim ben sana ne?
Attığım ok delip geçer sinemi,
Açıyorsam açarım ben sana ne?

Aşkın gömleğini bu bedenime,
Biçiyorsam biçerim ben sana ne?
Diyorlar ki yakışır mı sin’ine,
İçiyorsam içerim ben sana ne?

Aşkın tohumunu ben bu aleme,
Saçıyorsam saçarım ben sana ne?
İnce bir bayrağı kendi kaleme,
Dikiyorsam dikerim ben sana ne?
18-01-2001 –Kayseri
Sabit İNCE



BİR HAZARDAN BİR HAZAR’A

-Abbas Abdulla’ya-
Bir Hazardan bir Hazar’a,
Uzanıp tuttum elini.
Doğduğundan taa mezara,
Konuşursun Türk dilini.

Gözlerinde acı yaşlar,
Yüreğinde gamlı daşlar,
Bir olup bütün Gardaşlar,
Konuştuk biz Türk dilini.

Bakü’de Türkçe ararsın,
Hara gitsen Türk sorarsın.
Niye bağrımı yararsın,
Konuşuruz Türk dilini.

Göz yaşın dönmüş deryaya,
Bağlanmışsın bu sevdaya.
Gençler yetişti kavgaya,
Yüceltecek Türk dilini.

Abbas beyim derdim açma,
İnce koş davadan kaçma.
Heç kanatlanmadan uçma,
Bildirecek Türk Dilini.

BAKÜ 2.6.2001 Sabit İNCE













GAZANFER’İM

-Gazanfer PAŞAYEV’e-

Gazan mübarek eylesin,
Gazanfer’im, yiğit beyim.
Diller adını söylesin,
Gazanfer’im yiğit beyim.

Gönlünden ateş sönmesin,
Yansın, ateşin dinmesin.
Çalış, bayrağın inmesin,
Gazanfer’im, yiğit beyim.

Azerbaycan evin oldu,
İnce’de gardaşın buldu.
İnan gözüm yaşla doldu,
Gazanfer’im, yiğit beyim.

BAKÜ- 2.6.2001 Sabit İnce













İSTEMEM

İstemem kimse gelmesin mezarımın başına,
İstemem yazık etmesin gözündeki yaşına.
Sakın adımı yazmayın mezardaki taşıma,
Bu bir handa konaklayan yolculardan biriyim.

Bu alemde bir an idik yaşadık gidiyoruz,
Buharlaşan sıvı gibi tükenip bitiyoruz.
Bu gün bulunmuşuz amma, yarında yitiyoruz,
Ete kemiğe bürünmüş mevcudattan biriyim.

Bir gönülün esiriydim herşey ister doymazdı,
Bir hanesi var idi ki, kimseleri koymazdı,
İnce bir sergisi vardı asla serip, yaymazdı,
Konuşmayı pek sevmedim, sessizliğin piriyim.

19-8-2001 Ankara yolu Sabit İNCE







NEDİR Kİ...

On sekiz bin alem nedir ki bana,
Ararım Leyla’mı bulana kadar.
Bulamazsam niye geldim cihana,
Kararım son nefes kalana kadar.

Sevgi şerbetinden mayamız kardı,
Mevcudat yoğ iken tek sevgi vardı.
Ferhat ki uğruna dağları yardı,
Vazgeçmem Şirin’im bulana kadar.

Madem sevgi ile yaratılmışız,
Sevda silahıyla donatılmışız,
Çakır dikenlerle kanatılmışız,
Koklarım gülümü solana kadar.

Çirkinlik bizdedir dünyada değil,
Sev ki mevcudatı, kul gibi eğil.
İnce sevdiğince sayıl ve sevil,
Evrende bir insan kalana kadar.

5.9.2001 Kayseri Sabit İnce










SENDENDİR

Bühtan etme yaradana,
Başına gelen sendendir.
Ortak arama gadana,
Dermanı bil ki fendendir.

Diyorsun muradım çoktur,
Tembellik var, gayret yoktur.
Amellerin sana haktır,
Her oluş bir nedendendir.

İbadet insana hizmet,
Hak kuluna vermez zulmet.
Tembelce beklenen himmet,
Ne alırsan o sendendir.

Düşünürsen İnce ince,
Nefsin kendini bilince.
Etler kemiğe girince,
Yok oluş bu bedendendir.

5.9.2001 Kayseri Sabit İnce




KALIR
Keramet kendinden menkul sananın,
Dünyada ne izi, ne adı kalır.
Aşkın ateşiyle kor kor yananın,
Ateşte ne közü, ne yad’ı kalır.
5.9.2001 Kayseri - Sabit İnce




NE BİLİR

Sevgi denizine girip yüzmeyen,
Dalgıçlık ne bilir, yüzme ne bilir.
Aşk atına binip alem gezmeyen,
Bilgiçlik ne bilir, sezme ne bilir.

Nefsini bilmeden bildim sananlar,
İnsanı ne bilir, kulu ne bilir.
Aşkın deryasına daldım sananlar,
İrfanı ne bilir, hali ne bilir.

Mecnun bir leyla’ya yandı sananlar,
Yanmayı ne bilir, çölü ne bilir.
Kendini kandırıp, kandı sananlar,
Yunmayı ne bilir, gölü ne bilir.

Dostu hatırlayıp andı sananlar,
Vefayı ne bilir, ahdi ne bilir.
İnce bir ateşte yandı sananlar,
Cefayı ne bilir, cehdi ne bilir.
5-9-2001 Kayseri Sabit İNCE