Cevat Şakir Hamitoğlu Adlı Antoloji.com Üyesi ...

  • Eylül
    Eylül

    13.06.2007 - 19:33

    sabah uykusu yaşamın içinden çalınan en kıymetli dakikalar olmuyor mu? kuşlar bile en güzel sabah öterler...

  • Cevat Şakir Hamitoğlu
    Cevat Şakir Hamitoğlu

    17.09.2004 - 17:16

    Yapılan yolsuzluklara ve yolsuzluk yapanlara bakınca, “acaba biz millet olarak mı iflas etmişiz? ” sorusu aklımıza geliyor. İnsanlar nasıl bir psikoloji içersine giriyorlar da, kendilerinin de şikayet ettiği bir suça bulaşıyorlar, gerçekten tez konusu olabilecek ilginç bir davranış… Peki nedir yolsuzluk; yolsuzluk sadece siyasetçilere, bankacılara, işadamlarına özgü bir suç mu, nedir bu yolsuzluğun altyapısı, insanlar bu suçun verdiği vicdan azabından nasıl kurtulabiliyorlar, nasıl rahat uyuyabiliyorlar nasıl koltuklarını kabarta kabarta yürüyebiliyorlar... Bugün sokakta yürüyen her vatandaşın şiddetle şikayetçi olduğu bir konu yolsuzluk. Özellikle sadece siyasetçilere özgüymüş gibi bir imajı olan bu suça aslında toplumun her kesiminden bulaşmayan insan yok gibi. Çiftçisinden tutun öğretmenine hatta hatta din adamına kadar herkes bu suça bir şekilde bulaşmış.Peki herkes, bu suçu işleyenlere lanet okuduğu halde nasıl oluyor da fırsat kendisine geçince hiç düşünmeden bu suçu işleyebiliyor. İnsanlar mantığa bürüme taktiğiyle bu suçun vereceği vicdan azabından kurtarmaya çalışıyorlar kendilerini. Çalınan bir şeyin küçüklüğü, o fiili hırsızlık olmaktan çıkarmaz, bir bankayı hortumlamakla öğrenci olunmağı halde otobüse binilirken öğrenci bileti kullanmak arasında hiçbir fark yoktur, belki o eylemi yapan insan “Bunda ne var ki insanlar bankaları hortumluyor, bir biletten kim zarar eder ki”... Yüklü miktarda zimmetine para geçiren insanlar da herhalde yaptığı hizmetin karşılığını alamadığını düşünerek veya “herkes bunu yapıyor, kim olsa aynı şeyi yapar” deyip kendilerini rahatlatıyorlardır... İşin ilginç tarafı marketlerden küçük bir çikolata çalanların da benzer bir psikoloji içine girmesi “her kes yapıyor, koskoca market bir çikolatadan ne çıkar ki”... Bir okul müdürü okulun kasasından cebine bir şeyler aktardığında da, ister istemez kendisini rahatlatmak için kendi mantığına göre kendini aklıyor “Devlet bana hakkım olanı vermiyor,ben herkesten fazla çalışıyorum bunlar da benim hakkım”... Köyde yaşayan bir vatandaş da benzer mantıkla kaçak elektrik kullanabiliyor, ofise verdiği ürünlere hile karıştırabiliyor ve o da çok rahat bir şekil vicdanını rahatlatıyor “devlet malı deniz yemeyen....” Ve esnafımız, fırıncımız, simitçimiz “böyle olmazsa kurtarmıyor” deyip kendisinin bile yemeyeceği ürünleri bize yediriyor; fakat o da rahat ve huzurlu... İnsanlar aslında kimin hakkını yediğinin farkında değil. Kaçak elektrik kullanan insan, yanı başındaki her ay düzenli olarak faturasını ödeyen komşusunun hakkını yediğinin farkında değil, devletin malını yediğini zannediyor; ama bilmiyor ki unun faturasını da tüm dürüst insanlar ödüyor. Marketten çikolata çalan insan da zannediyor ki bir taneyle patron zarar etmez, doğru patron zarar etmiyor zaten, çalınan malın parasını çalışandan kesiyor ve çalan da dolayısıyla garibandan çalmış oluyor.

Toplam 2 mesaj bulundu