“Bay Godot bu akşam gelmeyeceğini söylememi istedi size, ama yarın kesin gelecek” (S. Beckett). Beklemek yok mu, kahrediyor bizi. Ah, bir vazgeçebilsek beklemekten ve işimize gücümüze baksak! Ama olmuyor. Hesiodos, “İşler ve Günler” kitabında yapılacak işlerin listesini çıkarmış. Ne kadar da çok şey var yapılacak. Ama hep bekliyoruz, göklerden birilerinin inmesini ve bir dokunuşta şeyleri değiştirmesini. Bu zamana kadar yukarıdan gelenler, haritalandırdıkları bir düzlem üzerine, yine kendilerinin tasarladığı bir düzene göre yerleştirmişlerdir şeyleri ve burası aynı zamanda neyi yapıp neyi yapmayacağımızı söyleyen egemenin ve aşılmaması gereken sınırların alanıdır. Ama sınırları aşmazsak gücümüze nasıl bakabiliriz ki?
Bir şey, dile gelmişse, mutlaka aklımıza da düşmüştür; arzular, mantık duvarını aşmış ve düşünceyi de yaralamışlardır. Akıllı uslu adamların işi değil, arzularını dile getirmek. Yapılacak ödevleri ve söylenecek replikleri vardır. Ödevler ve replikler, bedenin gücünü askıya almaya yarıyor sadece. Ve askıdaki bir bedenle, bir bedenin neler yapabileceğini asla bilemeyiz. O yüzden yaşamsaldır, çizgiyi aşmak ve etiğin alanına adım atmak. Ahlak hat çeker ve haddimizi bildirir, etik ise hattı aşmak ve Spinoza’nın tabiriyle, “bir bedenin nelere muktedir olacağını” keşfetmek içindir. İşin tuhafı, deneyimin kristalleşmiş hâli olan ahlak, bize deneyimsizliği öneriyor, etik ise deneyimi. Ve deneyim derken, kudretimizi birbirimizin üzerinde denemekten değil, birlikte deneyimlemek ve birlikte kudretlenmekten söz ediyorum.
Rahmi Öğdül/Birgün/
..
nasılsın
24.09.2023 - 00:46Yorgun, kalabalık, ağır, pasaklı ,denizde unutulmuş kaya gibiyim dostum... Dalgaların şamarından afallamış, içi yosunlu dışı ıslak bir kaya gibi...
İncir Reçeli
06.08.2016 - 19:23İnsanların en kolay harcayabildikleri şeydir, önyargıları
şu an ne dinliyorum
06.08.2016 - 15:43Edith Piaf/La vie En Rose
Toplam 10 mesaj bulundu