anlamıyorum
bir insan düşününki
kendisine dini allah ı çağrıştıran herşeye düşman kesilsin..
mutlaka geçmişi vardır bu olayın
düşman olmak heleki dine
pek kolay değil
ama bu kadar mı dedirtiyorlar bazen..
çocukluklarına inmek lazım böylelerinin
çıkar birşeyler..
sinirlenince
sinir hücrelerinize bir açık hava ısmarlayın balkonda
otutturun korkuluğun dibine bir sandalye koyarak onları
ve şarkı söyleyin hücrelere..
yatıştırın kendinizi..
Zengin bir Arap kalp ameliyati geçirecekmis.
Doktorlar, ameliyat öncesi bir tedbir olarak bir miktar kan
depolamak istemisler.
Ama bu Arap'in kani çok nadir bir kan imis. Bütün dünyayi arayip
taramislar ve sonunda Kudüs'te yasayan bir yahudide bu kanin
oldugu anlasilmis.
Yahudi kan vermeye razi olmus ve ameliyat da yapilmis.
Ameliyattan sonra zengin Arap, kendisine kan veren Yahudiye
tesekkürleri ile beraber müthis bir otomobil ve bir milyon dolar
para yollamis.....
Bir kaç ay sonra Arap'in bir kere daha ameliyat olmasi icap
etmis.
Doktorlar yine Yahudi'yi aramislar ve Yahudi'de tekrar kan
verecegini
söylemis.Arap yine ameliyat edilmis.
Ancak bu defa kendisine kan veren Yahudiye bir tesekkür notu
ile
bir kutu şam
baklavasi yollamis.
Çok daha kiymetli hediyeler ve para bekleyen Yahudi bu ise çok
bozulmus.
Kan verdigi Arap zenginine bir telefon açip neden bu kadar
cimri
davrandigini
sormus.
Arap kahkahalar atarak su cevabi vermis:
'Ya habibi, gözümün nuru...
Artik damarlarimda Yahudi kanı dolasiyor! '
Ülkede kriz başlayınca iki genç Türk gazeteci atmışlar kendilerini yurtdışına... Bir iki hafta barlarda zaman geçirip, hayatın tadını cıkartmışlar. Sonra iş aramak için kapıları çalmaya başlamışlar.
Bir gün, iki gün, bir hafta, iki derken, ümitleri iyice kırılmaya başlamış. O sırada bir ilanı görünce gözleri parlamış.
'Çiftlikte çalışacak işçi aranıyor.'
Koşarak gitmişler. Çiftlik sahibi, tepeden tırnağa süzmüş bizimkileri, sonra ellerine birer kürek tutuşturmuş, büyükçe bir ahırın kapısına götürmüş. Günde üç öğün yemek, saati 5 Euro karşılığında, ahırdaki gübreyi, 50 metre ilerideki kuyuya taşımalarını istemiş. Yatacak yer de vermiş. Umutsuzluktan umuda ulaşan bizim Genç Türkler bir haftalık işi iki günde bitirivermişler. Ahır pırıl pırıl olmuş. Çiftlik sahibi ağzı kulaklarında, bizimkilerin çalışmalarından son derece memnun, çiftlikte sürekli iş önermiş.
Bizimkiler, bir daha sokaklara düşmemek için kabul etmişler. Adam, bu sefer onları tavuk çiftliğine götürmüş. Makinenin başına gelmişler, anlatmış olayı. 'Düğmeye basın, yürüyen bant çalışmaya başlar. Önünüzde iki kutu var, irileri sağ taraftakine, küçükleri sol taraftakine koyup, kutuları bantlayıp, ait oldukları kolilere yerleştireceksiniz. İş bu kadar basit...”, demiş ve gitmiş.
Geçmişler bizimkiler birer tarafa basmışlar düğmeye, bant hareket etmiş, önlerine bir yumurta gelmiş, almışlar ellerine, bakmışlar, bakmışlar, 'iyi mi, kötü mü, büyük mü, küçük mü? ' tartışmaya başlamışlar. Bu arada bant akıyor ve tabii ki yumurtalar da, bantın ucundan çöp tenekesine düşüyor... Çiftlik sahibi tesadüfen gelmiş yanlarına. Bir bakmış ki onlarca yumurta boşa gidiyor, bizimkiler hala ellerinde bir yumurta tartışıyor. Durdurmuş bantı, 'Ne yapıyorsunuz? ' demiş kızgınlıkla... Gençler şaşkın bakınca,
'Siz Türkiye'de ne iş yapıyordunuz? ' diye sormuş.
bir ihtiyaç..
yalvaran insanlarla dolu memleket
istemenin büyümüş ve kabına sığmayan hali..
biraz acelecilikten
biraz açgözlülükten
biraz yokluğun dayanılmaz sancısından
bazende korkunun ayyuka çıkışından kaynaklansada
itidalli olmalı
ve sınırsız verme yetkisine sahip olana yalvarmalı
sınırsızca
elleri açarak..
'-meli' 'malı'...
gerçekler ne kadar güzel duruyor yazıda..
yap 'malı'..
ahhh!
serkanın 42 misketi vardır ve cimrinin tekidir
buna rağmen hasanın misket sayısı sadece 13 tür ve kıskançtır hasan
olayın birde geçmişi var
serkan 42 misketlik koca servetini
hasanı oynadıkları oyunda kökleyerek elde etmiştir
ve hasan serkanın yanına gider
gözleri %20 kısıktır
ve saçları yaklaşık %5 oranında dikenleşmiştir
nabzı 90 a vurmuştur
serkana gidip misketlerini geri ister..
SORU: bu problemde hasanın serkanı dövme OLABİLİTEsini
hesaplayarak söyleyiniz..
az önce
siyah ve demirden yaklaşık 80x120 ebatlarında
üzerine sarı puntolarla
'asker gitmesin'
yazılı pankartı bir elinde
alışveriş poşetleride diğer elinde olan
50 li yaşlarda bir bayan gördüm..
görüntülemek isterdim
o anı..
siyasi bir yorumum yok
ama ntv deki klişeleşmiş
o anlar geliverdi aklıma..
hani bombalar arasında oynayan çocuklar
asker miğferleriyle kafasını yıkayan insanlar falan filan..
çelişkili olmayıp
çelişkiye benzeyen manzaralar..
bir insanı tanımak
bir kitabı okumak gibi bir şey..
hatta orta yaşın üstünde evli bir çiftin
tartışırken
birinin diğerine
-ben seni kaç kere hatim ettim
dediğine şahit olmuştum..
çok benzerlikler var
mesela bir insanı tanırken
sadece kendi pencerenizden gördüğünüz tarafını seyredip ben bunu tanıyorum deriz.
halbuki kendisine sorulsa daha başka ifadelendirecek tanımlayacaktır okunan insan..
tıpkı yazarın anlatmak istediğiyle okurun anladığı arasındaki farklar gibi..
herkelime farklı şeyler çağrıştırır okura
ama yazar
yazarken farklı tasavvurlar içindedir..
bir de rumuzunu değiştirip yazan yazarlar var nedirde
tanınıyorlar yazdıklarından hemen..
ama onların bu konuyla alakası yok..
insanın ta kendisi..
maddi manevi bubi tuzakları kuruyor kendi yolunun üstüne
bilerek..
ve kurduğu tuzaklardan geçerken
bana bir şey olmaz diyor
diyor ve insana bir şeyler oluyor o anda..
her insan patlattıkça kendi fünyesini
dünyada sarsılıyor diğer insanlarda..
insanın kendisine..
içerideki feryad eder!
-hey hiç mi hatırım yok benim dönüp bakmıyorsun bile bana
önceleri çıkmazdın içimden
şimdi büyüdün ve unuttun beni!
çocukken odamın yanındaki ceviz ağacında
her sabah çığırtkanlık yapan bir karga vardı
nefret ediyordum ondan..
bir capon yapıştırıcısıyla
gagasını yapıştırmak istedim
ama yapamadım..
kanatları vardı onun çünkü..
elime aldığım uğur böceğinin kulağına
-senden gittiğin yere benide götürmeni diliyorum
ayaklarına tutunarak
diye fısıldadım
o da uçtu gitti
beni almadan..
gökhan birben
06.09.2006 - 09:07dere beni boğamaz
denizemi dalayim
oldunuz iki tane
hanginizi alayim...
bknz: dinlenilesi karadeniz müziği
çıkmak
06.09.2006 - 09:04raydan çıktım
sana doğru geliyorum
önümde setler sira sira
ve
ben bu treni uçururum diyorum
insan
05.09.2006 - 22:11anlamıyorum
bir insan düşününki
kendisine dini allah ı çağrıştıran herşeye düşman kesilsin..
mutlaka geçmişi vardır bu olayın
düşman olmak heleki dine
pek kolay değil
ama bu kadar mı dedirtiyorlar bazen..
çocukluklarına inmek lazım böylelerinin
çıkar birşeyler..
sinir
05.09.2006 - 19:52sinirlenince
sinir hücrelerinize bir açık hava ısmarlayın balkonda
otutturun korkuluğun dibine bir sandalye koyarak onları
ve şarkı söyleyin hücrelere..
yatıştırın kendinizi..
fıkra
05.09.2006 - 19:05Zengin bir Arap kalp ameliyati geçirecekmis.
Doktorlar, ameliyat öncesi bir tedbir olarak bir miktar kan
depolamak istemisler.
Ama bu Arap'in kani çok nadir bir kan imis. Bütün dünyayi arayip
taramislar ve sonunda Kudüs'te yasayan bir yahudide bu kanin
oldugu anlasilmis.
Yahudi kan vermeye razi olmus ve ameliyat da yapilmis.
Ameliyattan sonra zengin Arap, kendisine kan veren Yahudiye
tesekkürleri ile beraber müthis bir otomobil ve bir milyon dolar
para yollamis.....
Bir kaç ay sonra Arap'in bir kere daha ameliyat olmasi icap
etmis.
Doktorlar yine Yahudi'yi aramislar ve Yahudi'de tekrar kan
verecegini
söylemis.Arap yine ameliyat edilmis.
Ancak bu defa kendisine kan veren Yahudiye bir tesekkür notu
ile
bir kutu şam
baklavasi yollamis.
Çok daha kiymetli hediyeler ve para bekleyen Yahudi bu ise çok
bozulmus.
Kan verdigi Arap zenginine bir telefon açip neden bu kadar
cimri
davrandigini
sormus.
Arap kahkahalar atarak su cevabi vermis:
'Ya habibi, gözümün nuru...
Artik damarlarimda Yahudi kanı dolasiyor! '
gazetecilik
05.09.2006 - 18:53Ülkede kriz başlayınca iki genç Türk gazeteci atmışlar kendilerini yurtdışına... Bir iki hafta barlarda zaman geçirip, hayatın tadını cıkartmışlar. Sonra iş aramak için kapıları çalmaya başlamışlar.
Bir gün, iki gün, bir hafta, iki derken, ümitleri iyice kırılmaya başlamış. O sırada bir ilanı görünce gözleri parlamış.
'Çiftlikte çalışacak işçi aranıyor.'
Koşarak gitmişler. Çiftlik sahibi, tepeden tırnağa süzmüş bizimkileri, sonra ellerine birer kürek tutuşturmuş, büyükçe bir ahırın kapısına götürmüş. Günde üç öğün yemek, saati 5 Euro karşılığında, ahırdaki gübreyi, 50 metre ilerideki kuyuya taşımalarını istemiş. Yatacak yer de vermiş. Umutsuzluktan umuda ulaşan bizim Genç Türkler bir haftalık işi iki günde bitirivermişler. Ahır pırıl pırıl olmuş. Çiftlik sahibi ağzı kulaklarında, bizimkilerin çalışmalarından son derece memnun, çiftlikte sürekli iş önermiş.
Bizimkiler, bir daha sokaklara düşmemek için kabul etmişler. Adam, bu sefer onları tavuk çiftliğine götürmüş. Makinenin başına gelmişler, anlatmış olayı. 'Düğmeye basın, yürüyen bant çalışmaya başlar. Önünüzde iki kutu var, irileri sağ taraftakine, küçükleri sol taraftakine koyup, kutuları bantlayıp, ait oldukları kolilere yerleştireceksiniz. İş bu kadar basit...”, demiş ve gitmiş.
Geçmişler bizimkiler birer tarafa basmışlar düğmeye, bant hareket etmiş, önlerine bir yumurta gelmiş, almışlar ellerine, bakmışlar, bakmışlar, 'iyi mi, kötü mü, büyük mü, küçük mü? ' tartışmaya başlamışlar. Bu arada bant akıyor ve tabii ki yumurtalar da, bantın ucundan çöp tenekesine düşüyor... Çiftlik sahibi tesadüfen gelmiş yanlarına. Bir bakmış ki onlarca yumurta boşa gidiyor, bizimkiler hala ellerinde bir yumurta tartışıyor. Durdurmuş bantı, 'Ne yapıyorsunuz? ' demiş kızgınlıkla... Gençler şaşkın bakınca,
'Siz Türkiye'de ne iş yapıyordunuz? ' diye sormuş.
Bizimkiler 'Gazeteciydik! ' deyince, “Belli' demiş adam,
'B.... atmayı çok iyi beceriyorsunuz ama, iyiyle kötüyü ayırt etmeyi bir türlü beceremiyorsunuz! '
tarihi sözler
05.09.2006 - 18:30'arputhanun hutpunun diz het het hitpunun'
-anonim-
iş
05.09.2006 - 17:46bende yarın oradayım?
bugünde
biliyor musunuz
dünde orada
o eylemi yapıyordum..
yalvarmak
05.09.2006 - 17:44bir ihtiyaç..
yalvaran insanlarla dolu memleket
istemenin büyümüş ve kabına sığmayan hali..
biraz acelecilikten
biraz açgözlülükten
biraz yokluğun dayanılmaz sancısından
bazende korkunun ayyuka çıkışından kaynaklansada
itidalli olmalı
ve sınırsız verme yetkisine sahip olana yalvarmalı
sınırsızca
elleri açarak..
'-meli' 'malı'...
gerçekler ne kadar güzel duruyor yazıda..
yap 'malı'..
ahhh!
olabilite
05.09.2006 - 17:26serkanın 42 misketi vardır ve cimrinin tekidir
buna rağmen hasanın misket sayısı sadece 13 tür ve kıskançtır hasan
olayın birde geçmişi var
serkan 42 misketlik koca servetini
hasanı oynadıkları oyunda kökleyerek elde etmiştir
ve hasan serkanın yanına gider
gözleri %20 kısıktır
ve saçları yaklaşık %5 oranında dikenleşmiştir
nabzı 90 a vurmuştur
serkana gidip misketlerini geri ister..
SORU: bu problemde hasanın serkanı dövme OLABİLİTEsini
hesaplayarak söyleyiniz..
oğul
05.09.2006 - 17:19'oğul'
dedi
'sev' dedi insanları
ömrüne ömür katar..
o an
05.09.2006 - 15:28az önce
siyah ve demirden yaklaşık 80x120 ebatlarında
üzerine sarı puntolarla
'asker gitmesin'
yazılı pankartı bir elinde
alışveriş poşetleride diğer elinde olan
50 li yaşlarda bir bayan gördüm..
görüntülemek isterdim
o anı..
siyasi bir yorumum yok
ama ntv deki klişeleşmiş
o anlar geliverdi aklıma..
hani bombalar arasında oynayan çocuklar
asker miğferleriyle kafasını yıkayan insanlar falan filan..
çelişkili olmayıp
çelişkiye benzeyen manzaralar..
hayat
05.09.2006 - 13:05çalkantılı
dengeler değişiyor sürekli..
bir yanda yapılan ismailağa cami yorumu
ve
üstünde
bodrum geceleri...
alınmayın ilginç geldi sadece
sipariş
05.09.2006 - 12:43-arkadaşa bir urfa dürüm bende bir adana alayım ama acısız olsun
-? ....
sipariş
05.09.2006 - 12:42-bir yarım ekmek arası çeyrek ekmek alabilirmiyim
-tabi efendim hem... pardon?
bir insanı tanımak
05.09.2006 - 12:33bir insanı tanımak
bir kitabı okumak gibi bir şey..
hatta orta yaşın üstünde evli bir çiftin
tartışırken
birinin diğerine
-ben seni kaç kere hatim ettim
dediğine şahit olmuştum..
çok benzerlikler var
mesela bir insanı tanırken
sadece kendi pencerenizden gördüğünüz tarafını seyredip ben bunu tanıyorum deriz.
halbuki kendisine sorulsa daha başka ifadelendirecek tanımlayacaktır okunan insan..
tıpkı yazarın anlatmak istediğiyle okurun anladığı arasındaki farklar gibi..
herkelime farklı şeyler çağrıştırır okura
ama yazar
yazarken farklı tasavvurlar içindedir..
bir de rumuzunu değiştirip yazan yazarlar var nedirde
tanınıyorlar yazdıklarından hemen..
ama onların bu konuyla alakası yok..
kendi kendine tuzak kurup kendini öldüren kişi
05.09.2006 - 11:52insanın ta kendisi..
maddi manevi bubi tuzakları kuruyor kendi yolunun üstüne
bilerek..
ve kurduğu tuzaklardan geçerken
bana bir şey olmaz diyor
diyor ve insana bir şeyler oluyor o anda..
her insan patlattıkça kendi fünyesini
dünyada sarsılıyor diğer insanlarda..
yabancılamak
05.09.2006 - 10:57insanın kendisine..
içerideki feryad eder!
-hey hiç mi hatırım yok benim dönüp bakmıyorsun bile bana
önceleri çıkmazdın içimden
şimdi büyüdün ve unuttun beni!
cevap
-tanışıyormuyuz?
istediklerim ve yapamadıklarım
05.09.2006 - 10:52çocukken odamın yanındaki ceviz ağacında
her sabah çığırtkanlık yapan bir karga vardı
nefret ediyordum ondan..
bir capon yapıştırıcısıyla
gagasını yapıştırmak istedim
ama yapamadım..
kanatları vardı onun çünkü..
zor soru
05.09.2006 - 10:38-neden ölüyorsun anne!
pesimist
05.09.2006 - 10:35beni bırakın kendi halime
çok bitkinim ve de yorgunum
terapi ordularınızı geri çekin artık
son günler durgunum...
mahlası kaf kef..
sagocuyum artık ben karar verdim
uğur böceği
05.09.2006 - 10:30elime aldığım uğur böceğinin kulağına
-senden gittiğin yere benide götürmeni diliyorum
ayaklarına tutunarak
diye fısıldadım
o da uçtu gitti
beni almadan..
ve insan
05.09.2006 - 10:21.. görmezden geldi ve unutkanlığı oynadı!
ve insan
05.09.2006 - 10:20.. hatırladı!
Toplam 3332 mesaj bulundu