Uzaklarda aramaya gerek yok..
Bir tane patatesi alıyorsunuz ve toprağı hafif kazarak itinayla yerleştiriyorsunuz.
Ve toprağı kapatıyorsunuz.
Bir daha ki seneye kazdığınızda
ektiğiniz patatesin çoklanmış olarak; (en az üç tane)
önünüzde durduğunu görüyorsunuz..
Zaman mefhumunu ortadan kaldırın ve sebepleride..
İşte o bakış açısıyla bakabiliyorsanız
ân itibariyle bir mucizeye şahit olmuşsunuz demektir...
Burnun gözyaşları..
Ağlamak nasıl rahatlatırsa insanı sümkürmekte öyle rahatlatır..
Her iki durumda da mendil vazgeçilmez materyaldir..
Bazen her iki akıntı kafa kafaya verirler ki;
buna 'salya sümük ağlamak' denilir..
Ancaaak..; !
sümük yükte ağır pahada hafif olsada
gözyaşı bazen paha biçilemeyecek kadar kıymetlidir..
bknz.
gribal ve tribal enfeksiyon..
Saat ölçüsü. saatin 1/60 ı..
'dikkat' kelimeside aynı kökten. Kılı kırk yarmak, ince elekten geçirmek anlamlarına gelir arapça'da..
Saniye ve Salise'nin icâd edilmediği günlerden kalma.
O günden bu güne dakika bir hayli elekten daha geçmiş..
Arapçada konum; sosyal konum, statü anlamına gelir.
'hayse' (nerede) manasında bir soru kelimesidir.
ve haysiyet bu sorunun cevabı niteliğindedir bir nev'i..
Dolayısıyla 'haysiyetsiz', insanlar arasında gerek ahlakı,yaşayışı ile gerekse meşgul olduğu iş, makamı, mevkisi ile bir statü elde etmiş birinin
bu duruma halel getirmesinin sonucu olarak kullanılan bir sıfat olsa gerek..
Arapça anlamını baz alırsak böyle bir tanım çıkıyor karşımıza..
Paris'te işi bırakan eylemcilerin belediye binasının bulunduğu Grève meydanında toplanması
ve bu meydanın
Fransa'da sembol haline gelmesinden dolayı bu ismini almıştır.
Aslı itibariyle 'çakıl taşı, kum' anlamına gelir..
Zaten meydana bu ismin verilmesi
o zamanların Fransa'sının en kalabalık meydanı olmasından dolayı
insanlara yapılan teşbihtir..
sağ ve sol hakikati maskelemeye yarayan uydurma mefhumlardır, sağ ile sol bir bütündür. Solu tayin eden sağ, sağı tayin eden soldur. Biz hakikatin sadece bir tarafını görmeye mahkum edilmişizdir. Oysa yalnız bir tarafını görmek, hiçbir şey görmemektir.
Köşeye çekilme, saklanma anlamlarına gelir.
'zâviye' kelimesinden türemiştir ki
'zâviye' köşe anlamına gelmekle beraber
ibadet için çekinilen köşe anlamınada gelir...
ayrıca inziva bireysel arayış metodlarındandır; tarihe ismini yazdıran büyük insanların kendi mazilerinde
bir inziva merhalesi mutlaka vardır.. iyidir inzivâya çekilmek.. iyiliğinden öte elzemdir; kendini kendiyle başbaşa bırakmalı insan..
Farsçada 'destûr' ferman, ruhsat, izin anlamına gelir.
Türkçede ünlem olarak kullanımı ferman taşıyan ulakların
'çekilin yoldan' mealindeki bağırışından türemiştir.
Destur de breh! ! berduşa name yakma çek git; ilerle milim milim..
buda sagodan..
'dest' kelimesi farsçada (el) anlamına gelir.
'deste' ise bir elin tuttuğu, avuca sığan miktardır.
Türkçe de bir destenin '10' rakamına karşılık gelmesinin nedeni
iki elin parmak sayılarının '10' olması hasebiyledir.
Bazı spor müsabakalarında faul olarak addedilmesinin yanısıra
serbest güreş, jüdo gibi bazı sporların vazgeçilmez hareketidir.
Ayrıca siyasilerin ve ekonomi ile iştigal edenlerin kendi kendilerine çelme takmak gibi bir stratejileri vardır. (kınıyorum)
Ancak ayakkabı bağına basıpta düşenler 'çelme takma' statüsüne girmezler.
Birde karıncaya çelme takma sevdalıları vardır ki; komiktir.
Fillere çelme takmak isteyenlerin hali trajikomiktir.
Tüm bunların dışında
Hareket halindeki trene kafa atma hayalleri kuranlar var ki onların konumuzla bir alakası yok.
Çocukken
ilk denemelerimizde başaramadığımız şeyler için
'Tanrının hakkı üçtür'
der
kendi kendimize 3 hak verirdik.. Hatta oyunlarda dînî bir ortamda büyümüş olan çocuklar
'Tanrının hakkı üçtür' sözündeki çelişkiyi fark eder ve
'Tanrının hakkı sonsuzdur' deyip sonsuza kadar haklarını kullanma sevdasına düşerlerdi..
Önyargısız, iyi niyetli ve meraklı bir gözlem adamı: Şeyh Battuta
bu tarif müslümanlara ait değil
müsteşrikler öyle tanıtmış ibn-i batutayı..
faslı bir seyyah
gezmiş dolaşmış o günün 'dünya' sını..
osmanlı topraklarında henüz beylikler kuruluyken hemen hemen her beyliğin reisiyle sofraya oturmuş..
okuyun derim seyehatnamesini..
Ahilik ten bir bahsedişi var
'ben ömrümde böyle müspet bir teşkilat görmedim' diyor mesela..
Anadolu kadınlarıda dikkatini çekmiş;
bizim oraların kadınlarından farkı
yabancı erkeklerden kaçmayıp
onlarla misafirperverlikle ilgilendiklerini söylüyor.
örneğin
yola çıkacağı zaman kendisini uğurlamaya gelen
ve hediye nev'inden yiyecek veren türk kadınlarına
çok şaşırdığını söylüyor...
Allah rahmet eylesin..
mucize
15.11.2006 - 17:26Uzaklarda aramaya gerek yok..
Bir tane patatesi alıyorsunuz ve toprağı hafif kazarak itinayla yerleştiriyorsunuz.
Ve toprağı kapatıyorsunuz.
Bir daha ki seneye kazdığınızda
ektiğiniz patatesin çoklanmış olarak; (en az üç tane)
önünüzde durduğunu görüyorsunuz..
Zaman mefhumunu ortadan kaldırın ve sebepleride..
İşte o bakış açısıyla bakabiliyorsanız
ân itibariyle bir mucizeye şahit olmuşsunuz demektir...
istimlak
15.11.2006 - 17:17'mülk' edinme.
mülkü üzerine alma. kamulaştırma.
sümük
15.11.2006 - 15:33Burnun gözyaşları..
Ağlamak nasıl rahatlatırsa insanı sümkürmekte öyle rahatlatır..
Her iki durumda da mendil vazgeçilmez materyaldir..
Bazen her iki akıntı kafa kafaya verirler ki;
buna 'salya sümük ağlamak' denilir..
Ancaaak..; !
sümük yükte ağır pahada hafif olsada
gözyaşı bazen paha biçilemeyecek kadar kıymetlidir..
bknz.
gribal ve tribal enfeksiyon..
salise
15.11.2006 - 15:18'salisen'. buda arapçada (üçüncül) anlamına gelir.
bknz.
Dakika, sâniye, sâlise hiyerarşisi..
saniye
15.11.2006 - 15:17'saniyen' arapçada 'ikincil' anlamına gelir.
Dakika baz alınarak verilmiş bu isim. dakikadan sonra;
ikinci sırada gelmesine atfen..
dakika
15.11.2006 - 15:14Saat ölçüsü. saatin 1/60 ı..
'dikkat' kelimeside aynı kökten. Kılı kırk yarmak, ince elekten geçirmek anlamlarına gelir arapça'da..
Saniye ve Salise'nin icâd edilmediği günlerden kalma.
O günden bu güne dakika bir hayli elekten daha geçmiş..
berduş
15.11.2006 - 15:09'ber' (farsçada üzerinde anlamına gelen ek)
+
'dûş' (omuz) ..
evi omuzunda; evsiz, barksız anlamına gelir..
Bu gece meyhânede içerken bir hoş oldum
Sarhoş olmam diyordum ben şimdi berduş oldum*..
*Ferdi Tayfur.. ibretlik şarkı. sarhoş olursan berduş olursun.. :)
tatil
15.11.2006 - 13:48durdurma, özellikle işi durdurma, paydos..
'atalet' (tembellik) kelimesi ile aynı kökten..
yoga
15.11.2006 - 13:45bir yogist, yogalara atfettiği bir şiirinde şöyle der;
Bir şey yapmadan sakin sakin otur,
Nasıl olsa bahar gelir, otlar da büyür..
anlayan beri gelsin.. :)
haysiyet
15.11.2006 - 12:29Arapçada konum; sosyal konum, statü anlamına gelir.
'hayse' (nerede) manasında bir soru kelimesidir.
ve haysiyet bu sorunun cevabı niteliğindedir bir nev'i..
Dolayısıyla 'haysiyetsiz', insanlar arasında gerek ahlakı,yaşayışı ile gerekse meşgul olduğu iş, makamı, mevkisi ile bir statü elde etmiş birinin
bu duruma halel getirmesinin sonucu olarak kullanılan bir sıfat olsa gerek..
Arapça anlamını baz alırsak böyle bir tanım çıkıyor karşımıza..
grev
15.11.2006 - 11:57Paris'te işi bırakan eylemcilerin belediye binasının bulunduğu Grève meydanında toplanması
ve bu meydanın
Fransa'da sembol haline gelmesinden dolayı bu ismini almıştır.
Aslı itibariyle 'çakıl taşı, kum' anlamına gelir..
Zaten meydana bu ismin verilmesi
o zamanların Fransa'sının en kalabalık meydanı olmasından dolayı
insanlara yapılan teşbihtir..
sağ ve sol
15.11.2006 - 11:31sağ ve sol hakikati maskelemeye yarayan uydurma mefhumlardır, sağ ile sol bir bütündür. Solu tayin eden sağ, sağı tayin eden soldur. Biz hakikatin sadece bir tarafını görmeye mahkum edilmişizdir. Oysa yalnız bir tarafını görmek, hiçbir şey görmemektir.
der; ve noktayı koyar Cemil Meriç
inziva
15.11.2006 - 10:32Köşeye çekilme, saklanma anlamlarına gelir.
'zâviye' kelimesinden türemiştir ki
'zâviye' köşe anlamına gelmekle beraber
ibadet için çekinilen köşe anlamınada gelir...
ayrıca inziva bireysel arayış metodlarındandır; tarihe ismini yazdıran büyük insanların kendi mazilerinde
bir inziva merhalesi mutlaka vardır.. iyidir inzivâya çekilmek.. iyiliğinden öte elzemdir; kendini kendiyle başbaşa bırakmalı insan..
kahraman
15.11.2006 - 10:22Düşmanlarını 'kahr'eden, yenen anlamına gelir farsçada..
'kahır' kelimesinden türemiştir.
korna
15.11.2006 - 10:19Latincede 'cornu' boynuz anlamına gelir.
Eskiden borazanların (bugünün kornaları) boynuzdan yapılıyor olmasına atfen..
destur
15.11.2006 - 10:16Farsçada 'destûr' ferman, ruhsat, izin anlamına gelir.
Türkçede ünlem olarak kullanımı ferman taşıyan ulakların
'çekilin yoldan' mealindeki bağırışından türemiştir.
Destur de breh! ! berduşa name yakma çek git; ilerle milim milim..
buda sagodan..
deste
15.11.2006 - 10:11'dest' kelimesi farsçada (el) anlamına gelir.
'deste' ise bir elin tuttuğu, avuca sığan miktardır.
Türkçe de bir destenin '10' rakamına karşılık gelmesinin nedeni
iki elin parmak sayılarının '10' olması hasebiyledir.
çelme takmak
14.11.2006 - 18:55Bazı spor müsabakalarında faul olarak addedilmesinin yanısıra
serbest güreş, jüdo gibi bazı sporların vazgeçilmez hareketidir.
Ayrıca siyasilerin ve ekonomi ile iştigal edenlerin kendi kendilerine çelme takmak gibi bir stratejileri vardır. (kınıyorum)
Ancak ayakkabı bağına basıpta düşenler 'çelme takma' statüsüne girmezler.
Birde karıncaya çelme takma sevdalıları vardır ki; komiktir.
Fillere çelme takmak isteyenlerin hali trajikomiktir.
Tüm bunların dışında
Hareket halindeki trene kafa atma hayalleri kuranlar var ki onların konumuzla bir alakası yok.
destursuz bağa girenler
14.11.2006 - 13:52Amerika... hiç destur almaz, bağda meyve olsun yeterki..
uygar
14.11.2006 - 13:301935 yılında 'medenî' kelimesinin karşılığı olarak türetilmesinin
yanısıra
Eski bir Türk kavmi olan 'Uygurlar' dan esinlenerek bu isim konulmuştur.
parazit
14.11.2006 - 12:53'parasitos' başkasının sofrasında yemek yiyen.
Eski Yunanca.
slogan
14.11.2006 - 12:32'sluagh gairm' kelimelerinin birleşimi.
eski İskoçlarda aşiret narası manasına geliyor.
her aşiretin kendiyle özdeş sloganları var imiş o zamanlar..
üç
14.11.2006 - 12:02Çocukken
ilk denemelerimizde başaramadığımız şeyler için
'Tanrının hakkı üçtür'
der
kendi kendimize 3 hak verirdik.. Hatta oyunlarda dînî bir ortamda büyümüş olan çocuklar
'Tanrının hakkı üçtür' sözündeki çelişkiyi fark eder ve
'Tanrının hakkı sonsuzdur' deyip sonsuza kadar haklarını kullanma sevdasına düşerlerdi..
doğru okumak ve doğru anlamak varken..
ibn i batuta
14.11.2006 - 11:55Önyargısız, iyi niyetli ve meraklı bir gözlem adamı: Şeyh Battuta
bu tarif müslümanlara ait değil
müsteşrikler öyle tanıtmış ibn-i batutayı..
faslı bir seyyah
gezmiş dolaşmış o günün 'dünya' sını..
osmanlı topraklarında henüz beylikler kuruluyken hemen hemen her beyliğin reisiyle sofraya oturmuş..
okuyun derim seyehatnamesini..
Ahilik ten bir bahsedişi var
'ben ömrümde böyle müspet bir teşkilat görmedim' diyor mesela..
Anadolu kadınlarıda dikkatini çekmiş;
bizim oraların kadınlarından farkı
yabancı erkeklerden kaçmayıp
onlarla misafirperverlikle ilgilendiklerini söylüyor.
örneğin
yola çıkacağı zaman kendisini uğurlamaya gelen
ve hediye nev'inden yiyecek veren türk kadınlarına
çok şaşırdığını söylüyor...
Allah rahmet eylesin..
Toplam 3332 mesaj bulundu