Ey Yaha’yı (a.s) kurbanlık koç gibi kesenler! Ey Zekariya’yı (a.s) kör testereyle biçenler! Ey Musa’nın (a.s) Tur-i Sinadan dönmesini beklemeyip, Harun’un (a.s) sözünü dinlemeyip, puta tapanlar! Siz ki; her firsatta içinizdeki küfrü kustunuz. Siz ki; Hak’tan kopup, şerre daldınız. Siz ki; Tevrat’ı tahrif ettiniz. Siz ki; yeryüzünü kendinize ait sandınız. Siz ki; tüm insanlığı küçük gördünüz. Siz ki; kana doymadınız, doymuyorsunuz...
Unutmayın, unutmayın ki:Eceli gelen it, Cami duvarına bevledermiş. Atın bakalım atın, topunuzu, gürlenizi... Fırlatın bütün füzelerinizi... Taş üstünde taş, Omuz üstünde baş bırakmayın, Gücünüz yeterse, Topyekün bir halkı şehit edin. Lakin şunuda hatırlayın ey koca kafirler!
Hani bir zamanlar Yemen’de bir vali vardı, Ebrehe isimli koca kafir. Bildiniz mi? Hani büyükçe bir fil ordusu hazırlatmıştıya, Hani Kabe’yi yıkmak için yola çıkmış, Geçtiği her yeri yağmalamış, Hayvan sürülerini toplatmıştıya.. En nihayetinde Kabe’yi görmüştüde kafir, Zafer kazanmış ahmak edasında sırıtmıştıya. Tam o sırada Abdülmüttalip çıkagelmiş, Kaşlarını çatarak: Ey Ebrehe! Ey Koca kafir! Ey Allah’ın düşmanı! Duydum ki develerime el koymuşsun; Onları istemeye geldim. demiştide, Bed yüzlü, şeytan sözlü, Ebrehe sırıtarak: Ne yani, sen şimdi yalvarmaya gelmedin mi? Ne olur Kabe’yi yıkmayın, diye, aman dilemeyecek misin? Sadece develerini mi istiyorsun? Sorularına, Abdülmüttalip şu tarihi vecizeyle cevap vemiştiya:
Ben develerin sahibiyim, develerimi istiyorum, Kabe’nin sahibi Allahtır (c.c) , O, Kabe’sini korur
Sonra giderek Kabe’nin örtüsüne sarılmış, ağlamış, ağlamış... Ve Ya Rabbi! Bu Beyt’in sahibi sensin, Elbette Beyt’ini muhafaza edersin, Şayet yıkmalarına müsaade edersen, Bunda da bir hikmet vardır derim, sabrederim. Diye iltica ederek, dağın ardına yürümüştüya... İşte tam o sırada Ebrehe saldırıya geçmişti ki, Allah (c.c) Gayb Ordularından Ebabil Kuşlarını, Pençelerinde ve gagalarında, Topraktan pişirilmiş taşlar oldugu halde göndermiştide, Ebrehe’nin ordusunu yenilmiş ekin yaprağına çevirmiştiya... *
Evet hatırladınız değil mi? Kimbilir, belkide korkudan titremeye başladınız? Zira gün gelecek, ardına saklandığınız taşlar, Arkasında gizlendiğiniz ağaçlar, dile gelecek: Arkamızda bir yahudi var, Gelin öldürün diyecek... diye Haber veriyor Hz.Muhammed (s.a.v) . *
Ey Bizi yoktan var eden Allah’ım (c.c) ! Sen ki, kalplerden geçenleri bilensin, Sen ki her halimizi görensin. Ey Ulu Rabb’im (c.c) ! Görüyorsun ki; O, peygamber katilleri, O kirli ellerini, senin, mü’min kullarına uzattılar. Atıyorlar... Vuruyorlar... Yıkıyorlar.. Çoluk-çocuk demeden, Yaşlı-genç demeden, Kadın-erkek demeden, Asker-sivil demeden, Şehit ediyorlar...
Öyle azdılar ki Allah’ım (c.c) Senin Beyt’inin (Kabe) şubeleri olan Camileride, bir bir yıkıyorlar… Ey ulu Rabb’im (c.c) ! Sen ki, Ebrehe kafirine Beyt’ini yıktırmadın, Bu kafirlerede onun şubelerini yıktırma! O gün, Mekke halkını korduğun gibi, Bugün de Filistin halkını koru Allah’ım (c.c) ! *
O yıkık camilerde ezan okuyanlar hürmetine; Kelime-i Şehadetler getirerek Ruhlarını teslim edenler hürmetine; Öksüz, yetim kalan sabiler hürmetine; Bağrı yanık, gözü yaşlı analar hürmetine, Cephede can veren babalar hürmetine; Taşla, sapanla, sopayla cihada koşan Yiğit gençlerin hürmetine; Dünyanın her yerinde ellerini semaya açmış Dua eden mü’min, mü’minelerin hürmetine; Ehl-i naz olan seçkin kulların hürmetine; Habib’in Muhammed Mustafa (s.a.v) hürmetine; O zalimleri, Sana havale ettik, Bildiğin gibi yap Ya Rabbi (c.c) ! Onlara Celal sıfatınla muamele et Allah’ım(c.c) ! O zalimerin zulmünden, mazlum kullarını kurtar Allah’ım(c.c) ! O zalimlerin üzerine, gayb ordularindan bir ordu göndererek, Ebrehe’nin ordusunu helak ettiğin gibi, Onlarıda helak eyle Allah’ım(c.c) !
Yusuf Akkaya'dan
Filistine Dua
Ey Yaha’yı (a.s) kurbanlık koç gibi kesenler!
Ey Zekariya’yı (a.s) kör testereyle biçenler!
Ey Musa’nın (a.s) Tur-i Sinadan dönmesini beklemeyip,
Harun’un (a.s) sözünü dinlemeyip, puta tapanlar!
Siz ki; her firsatta içinizdeki küfrü kustunuz.
Siz ki; Hak’tan kopup, şerre daldınız.
Siz ki; Tevrat’ı tahrif ettiniz.
Siz ki; yeryüzünü kendinize ait sandınız.
Siz ki; tüm insanlığı küçük gördünüz.
Siz ki; kana doymadınız, doymuyorsunuz...
Unutmayın, unutmayın ki:Eceli gelen it,
Cami duvarına bevledermiş.
Atın bakalım atın, topunuzu, gürlenizi...
Fırlatın bütün füzelerinizi...
Taş üstünde taş,
Omuz üstünde baş bırakmayın,
Gücünüz yeterse,
Topyekün bir halkı şehit edin.
Lakin şunuda hatırlayın ey koca kafirler!
Hani bir zamanlar Yemen’de bir vali vardı,
Ebrehe isimli koca kafir. Bildiniz mi?
Hani büyükçe bir fil ordusu hazırlatmıştıya,
Hani Kabe’yi yıkmak için yola çıkmış,
Geçtiği her yeri yağmalamış,
Hayvan sürülerini toplatmıştıya..
En nihayetinde Kabe’yi görmüştüde kafir,
Zafer kazanmış ahmak edasında sırıtmıştıya.
Tam o sırada Abdülmüttalip çıkagelmiş,
Kaşlarını çatarak:
Ey Ebrehe!
Ey Koca kafir!
Ey Allah’ın düşmanı!
Duydum ki develerime el koymuşsun;
Onları istemeye geldim. demiştide,
Bed yüzlü, şeytan sözlü, Ebrehe sırıtarak:
Ne yani, sen şimdi yalvarmaya gelmedin mi?
Ne olur Kabe’yi yıkmayın, diye, aman dilemeyecek misin?
Sadece develerini mi istiyorsun? Sorularına,
Abdülmüttalip şu tarihi vecizeyle cevap vemiştiya:
Ben develerin sahibiyim, develerimi istiyorum,
Kabe’nin sahibi Allahtır (c.c) , O, Kabe’sini korur
Sonra giderek Kabe’nin örtüsüne sarılmış, ağlamış, ağlamış...
Ve Ya Rabbi! Bu Beyt’in sahibi sensin,
Elbette Beyt’ini muhafaza edersin,
Şayet yıkmalarına müsaade edersen,
Bunda da bir hikmet vardır derim, sabrederim.
Diye iltica ederek, dağın ardına yürümüştüya...
İşte tam o sırada Ebrehe saldırıya geçmişti ki,
Allah (c.c) Gayb Ordularından Ebabil Kuşlarını,
Pençelerinde ve gagalarında,
Topraktan pişirilmiş taşlar oldugu halde göndermiştide,
Ebrehe’nin ordusunu yenilmiş ekin yaprağına çevirmiştiya...
*
Evet hatırladınız değil mi?
Kimbilir, belkide korkudan titremeye başladınız?
Zira gün gelecek, ardına saklandığınız taşlar,
Arkasında gizlendiğiniz ağaçlar, dile gelecek:
Arkamızda bir yahudi var,
Gelin öldürün diyecek... diye
Haber veriyor Hz.Muhammed (s.a.v) .
*
Ey Bizi yoktan var eden Allah’ım (c.c) !
Sen ki, kalplerden geçenleri bilensin,
Sen ki her halimizi görensin.
Ey Ulu Rabb’im (c.c) ! Görüyorsun ki;
O, peygamber katilleri,
O kirli ellerini, senin, mü’min kullarına uzattılar.
Atıyorlar...
Vuruyorlar...
Yıkıyorlar..
Çoluk-çocuk demeden,
Yaşlı-genç demeden,
Kadın-erkek demeden,
Asker-sivil demeden,
Şehit ediyorlar...
Öyle azdılar ki Allah’ım (c.c)
Senin Beyt’inin (Kabe) şubeleri olan
Camileride, bir bir yıkıyorlar…
Ey ulu Rabb’im (c.c) ! Sen ki,
Ebrehe kafirine Beyt’ini yıktırmadın,
Bu kafirlerede onun şubelerini yıktırma!
O gün, Mekke halkını korduğun gibi,
Bugün de Filistin halkını koru Allah’ım (c.c) !
*
O yıkık camilerde ezan okuyanlar hürmetine;
Kelime-i Şehadetler getirerek
Ruhlarını teslim edenler hürmetine;
Öksüz, yetim kalan sabiler hürmetine;
Bağrı yanık, gözü yaşlı analar hürmetine,
Cephede can veren babalar hürmetine;
Taşla, sapanla, sopayla cihada koşan
Yiğit gençlerin hürmetine;
Dünyanın her yerinde ellerini semaya açmış
Dua eden mü’min, mü’minelerin hürmetine;
Ehl-i naz olan seçkin kulların hürmetine;
Habib’in Muhammed Mustafa (s.a.v) hürmetine;
O zalimleri, Sana havale ettik,
Bildiğin gibi yap Ya Rabbi (c.c) !
Onlara Celal sıfatınla muamele et Allah’ım(c.c) !
O zalimerin zulmünden, mazlum kullarını kurtar Allah’ım(c.c) !
O zalimlerin üzerine, gayb ordularindan bir ordu göndererek,
Ebrehe’nin ordusunu helak ettiğin gibi,
Onlarıda helak eyle Allah’ım(c.c) !
10.01.2009
y.akkaya