Rukiye Çelik Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkı ...

  • Mehmet Kahvecioğlu
    Mehmet Kahvecioğlu

    20.09.2009 - 15:45

    ... Bayramınız kutlu olsun sevdiklerinizle Nice mutlu bayramlar dilerim. Dil sayesindedir ki insanlar duygularını, düşüncelerini, hayallerini, gördüklerini birbirlerine aktarırlar. Dil, kendimizi anlatmamızı, başkalarını da anlamamızı sağlar. Dil olmasaydı geçmiş nesillerin birikimlerinden yararlanamaz kendi birikimlerimizi de gelecek nesillere aktaramazdık. Üç bin çıvarında olduğu tahmin edilen dil'e gönül isterdi ki ayrı ayrı tebrik ve kutlamalarda bulunabilmek. Ses, harf, resim, mimik kendine göre anlam ifade eden her şey semboldür. Anlaşma aracımız olan dil ses ve harflerden oluşmaktadır. Ses ile Bayramınızı kutlamam mümkün değil, ancak harflerden oluşan sevgi bağı üç kelime ile lütfen kabul edin. Saygılarımla BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.
    Mehmet Kahvecioğlu

  • Serkan Erarslan
    Serkan Erarslan

    24.05.2009 - 13:41

    Değerli ABLAM'a...

    DOSTLUK 'YÜREK BİRLİKTELİĞİ'

    Dostları olmalı insanın hayatta, dostu olmalı... Şöyle okkalı, yalansız, riyasız, çıkarsız... Hiç düşünmemeli gerisini, ilerisini, hesaplarla yormamalı kafasını, kurmamalı içinden... Neyse o olan dümdüz dostlar lazım insana.

    Canın sıkkın olduğunda ya da bir işin düştüğünde acaba demeden, içinde tek bir şüphe olmadan hissettirmeli sana kendini... Beden olarak yalnız bile kalsan uzaktan duyduğun bir ses sana güç ve cesaret vermeli... Yolda yürürken, bir cafede otururken, müzik dinlerken, alışveriş yaparken, soğuk bir şeyler yudumlarken ya da sıcak bir çay boğazından geçerken aklının bir köşesinde yanında onun olmasının temennisi varsa hep yüreğinin gizli bir yerinde, işte sen ona 'dost' demelisin.

    Hani kaçınılmaz yalnızlık vardır ya insanın hayatında... Ne yaparsan yap, kiminle olursan ol aslında hep yalnızsındır durumu. İşte o boşluğu doldurmaktır 'gerçeklik' ve 'biraradalık'... Ağlarsın bir gün, sesin kısılana kadar çığlık atarsın, bardaklar kırılır yüreğine batar cam kırıkları, sonra elin kanar susarsın... Başka bir gün gözlerinden yaş gelinceye kadar kahkahalara boğulursun, o an hiç bitmesin istersin, özlediğin gerçek sevinç nidaları sana eşlik eder... seni terk etmesin, bu huzur hep seninle kalsın istersin.. dolu dolu yaşamaya bakarsın ve yine susarsın.. ama; 'dost kişi' sen anlatmasan bile senin hareketlerinden ve sözlerinden anlar çok zaman ve yine karşındadır ya da yanı başındadır.

    Yalnız olduğunu düşündüğünde hep vardır o... Hiç ummadığın bir zamanda karşına çıkıverir 'BEN GELDİM' diyerek... Şaşırtmayı sever, sürprizleri de ama en çok SENİ sever... Hayatında öncelik sırasında önemli ölçüde başlarda yer alırsın.. Hiçbir zorlama olmadan, kişinin tamamen hür iradesiyle, canı istediği için ve gerçek anlamda yanında olmayı tercih ettiği için adına da 'DOST' demişler ya zaten.

    Yürek birlikteliğidir iki yakın dost olmak... Kadim dostluk yılları birlikte geçirmeyi gerektirir, bazılarıysa yıllar geçmeden önüne çoktan kendince başka sıfatlar eklemişlerdir... Sıkılıyorsa dostun, onun kalbinin bir parçası sendeyse ve mutluysa sen verdiysen bu defa kalbinin bir bölümünü budur işte paylaşmak.

    Ve işte o vakit anlarsın ki sen aslında hiçbir zaman yalnız değilsindir...


    İNADINA GÜLÜMSEYİN HAYATA! ! !

    Saygılarımla...

    Serkan ERARSLAN

  • Nuray Ulusu Şanlısoy
    Nuray Ulusu Şanlısoy

    21.03.2009 - 23:42

    Mart ayının yedisinde Ankaraya düştü yolum..Misafir olduğum evde..bir konuğun daha geleceği söylendi..Daha o gelmeden övgülerle anılan bu kadın Sevgili Rukiye Çelikti..
    Daha ilk görüşte kanım ısınıverdi..Öylesine saf öylesine sevgi doluydu ki..kaynaşıverdik sanırım aynı sevgi hamuruyla yoğurulmuştuk..
    Çok mutlu iki gün geçirdim Ankara da..Bu mutluluğu bana yaşatan ev sahibi Sevgili Sibelciğime ve Rukiyeciğime..Sevgili Filizime (Kılınç'a) ..Şair İrfan Özcan Bey'e ve tabiki..Sevgili Ramazan Topoğluna..
    Rukiyeyi benimle tanıştırdıkları için..
    Hepsine sevgi ve selamlarımı gönderiyorum..
    İyiki varsınız..

  • Mehmet Kahvecioğlu
    Mehmet Kahvecioğlu

    20.02.2009 - 23:35

    Başarılı çalışmalarınızı, dostluğunuzu, şiir desteğinizi, yüreğinizin mütevazılığını ve hiçbir zaman unutmadığınız seviyeli ama can’dan sevginizi yürekten kutlarım. İyi ki varsınız ve ben sizi iyi ki tanıdım. Saygı ve sevgilerimle
    Mehmet Kahvecioğlu

  • Serkan Erarslan
    Serkan Erarslan

    15.01.2009 - 03:05

    RUKİYE ÇELİK hanımefendi antolojide tanıdığım seçkin ve saygın dostlarım arasındadır...Şiirlerini beğeniyle takip ediyorum...Şiirlerinde toplumsal olaylara son derece duyarlı olmasını ve sorumluluk bilinciyle yaklaşım göstermesini alkışlıyorum...Kendisinden çok şey öğrendim ve daha öğreneceğim çok şey olduğuna inanıyorum...

    Değerli ABLAM...

    KÜLTÜR EDEBİYAT VE ŞİİR grubumuzun aydın kalemi...

    Kendisini tanımaktan ve böylesine değerli bir ABLAM olmasından onur ve mutluluk duyuyorum...

    Saygılarımla...

  • Yüksel Önaçan
    Yüksel Önaçan

    25.11.2008 - 03:51

    NE LİSAN BİLİR MİLLETİZ

    1. Ulusal WC bilgi şöleninde profesörler, def-i hacet yapılan yere tuvalet-ayakyolu densin, denmesin hususunda tartışma yapmışlar. Ama söz konusu yere TSE damgalı bir isim bulamamışlar.

    Zamanın dilbaz aydınları, Fransa’da bu yer için söylenilen sans numera sözcüğünü duyunca hoşlarına gitmiş ve yurda döndüklerinde bunu kısır Fransızcaları’yla yüz numara olarak tercüme edip, mayalamışlar ve o zamandan bu yana bu maya tutmuş. Oysa bu sözcüğün Fransızca aslı numarasız olup, kelimenin ithalini yapanlar oradaki sans’ı, yüz anlamına gelen cent (her iki kelimenin de okunuşu aynı) zannederek kelimenin içine etmişler...

    Söz konusu yerden -.bu yer- diye söz ediyorum. Çünkü kenef, abdeshane, memişhane, suyolu, ayakyolu, hela, hacethane, çişhane, tahrathane, sidikyolu, sıfır sıfır, lavabo, tuvalet, WC sözcükleri henüz TSE’de onay için (!) sıradalar...

    TİKA (Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı) tarafından düzenlenen “Avrasya Cumhuriyetlerinin Kalkınmada Karşılaştıkları Finansal Sorunlar konulu sempozyumda da, Türk konuşmacılar, Türk cumhuriyetlerinden gelen konuklarını İngilizce okumuşlar. İngilizce bilmeyen Türk konuklar da, Türk konuşmacıların sözlerini kulaklıklarla dinlemişler...

    Osmanlı döneminin son zamanlarında artan batı hayranlığından kaynaklanan lisan bilirlik havası günümüze kadar taşmış. Sokaklara varıncaya kadar da İngilizce tabelaların işyerlerine asılmış olması bunun kanıtı. Baksanıza, buna karşı olan ben bile, yarım-yamalak Fransızcamla Fransız dilini tahlil etmeye kalktım.

    Bizdeki bu kompleksin kaynağı batı dillerine olan hayranlığımızdan mı, yoksa kendi dilimizi kullanması gerektiği gibi kullanamadığımızdan mı? ..

  • Yüksel Önaçan
    Yüksel Önaçan

    31.10.2008 - 23:59

    Öyle bir ruh var ki, sanırım herkes o ruhtaki kavram ve değerleri anlayamayac...

  • Mehmet Kahvecioğlu
    Mehmet Kahvecioğlu

    05.09.2008 - 16:32

    BEŞ DUYU İLE KAVRANAN YANİ ANLAŞMAYI SAĞLAYAN BÜTÜN İŞARETLERİ İNÇELEYEN BİLİM DALININ ADI SEMİYOLOJİ VEYA İŞARET BİLİMİDİR. İNSANOĞLUNUN BİLDİRİŞİM OLANAKLARI VE YÖNTEMLERİ SINIRSIZ DENECEK KADAR ÇOKTUR.
    SİZİN BU YÖNTEMLERİ BAŞARI İLE ŞİİRLERİNİZE YANSITTIGINIZI VE BİR OKADARDA MÜTEVAZİ VE BAŞARILI BULDUGUMU AYDIN KİŞİLİGİNİZİN, YAPINIZIN TAKDİRE ŞAYAN OLDUGUNU BELİRTMEK İSTİYORUM.
    DİL SESLERDEN KURULMUŞ BİR YAPI BİRİMİDİR. İnsanoğlunun bildirişim olanakları ve yöntemleri sınırsız denecek kadar çoktur. Şair, Aydın, Çağdaş güzel insan:
    Ben sizi iyi ki tanımışım, sizin pir, pak tertemiz kalbinizin, çandan yüreğinizin, şiir dostlarınıza birikimlerinizi öğretecek o kadar güzel ve saygın yöntemleriniz var ki şahsen ben bu yöntemlerinizle başarılı olaçağınıza inanıyorum. İyi ki varsınız. saygı ve sevgilerimle, esen kalın.
    MEHMET KAHVECİOĞLU

  • Süleyman Ekmiş
    Süleyman Ekmiş

    31.05.2008 - 14:32

    Yüreğinin aydınlığı doğaya armağan insan. Bilirim ki, yeryüzüne insanlar eşit geldi. Biliyorum ki, atalarımız doğanın verdiği güçle, kendilerini birbirlerinden ayrı görmediler. Gel gör ki, bir yerde erk, yerini değiştirdi.
    Biliyorum ki, başparmak insanlara eşit verildi ve bize doğanın üstün varlığı olmamızı sağladı.
    Biliyorum ki, iki nokta arası, yivli bir fırlatıcının arasındaki zamanla ölçülen bir kavram değildir.
    Ortadoğuda 'öz'ü yaşamak zordur. Öz, kendi içerisinde nesne olarak var olmak istemez. Kalıplara uymaz. Hangi kalıba sığdırmak isterseniz, o diğer anlamda zincirlenmiş bir ölümdür.
    Dr. Alexis Carrel'e Nobel edebiyat ödülünü veren ve birçok bilginin görüşüne yer verdiği kitaba adını veren 'insan denen meçhul' görüşüne artık pek katılmıyorum.
    Gıyabında da değer verdiğimiz insanları düşündüğümüzde, hassasiyetler görürüz. Yaşamıma armağan gelen iki önemli değer biliyorum. Ayrıntıların insanlarını hemen tanımlayabildiğimi farkettim. Yanılmadım. Sevgili Ramazan Topoğlu için de buna benzer bir not düşmüştüm. Ayrıntıların adamı diye.
    Ayrıntılar ki, pratik sonuçlarını gördüğümüzde, yaşamı kolaylaştırır.

    Sevgi saygı ve selamalrımla; Kişiliği önünde saygıyla eğiliyor, izinleri ile elllerinden öpüyorum.

  • Yüksel Önaçan
    Yüksel Önaçan

    18.04.2008 - 17:15

    Dilerim o isigin onune çok dost bildigi birisi ufacik da olsa golge dusurmez.

    'Insanin ôzûndeki isigi sondurenler, ES ve DOST BILDIKLERIDIR...'
    -Yuksel Onaçan-

  • Selami Tıraşlar Elazığ
    Selami Tıraşlar Elazığ

    04.10.2007 - 22:59

    Saygınlığı dürüstlüğü,kişiliği bir çok insana örnek gösterilecek ve genç nesillerin çok şey öğreneceği,yüreği iylik ve güzelliklerden başka hiç bir şeye yer vermeyen bir hanımefendilerin hanımefendisi kendisine saygı duyuyor şairliğine dolayısıyla kişiliğine hayranlığımı belirtmek istiyorum.

    selami

Toplam 59 mesaj bulundu