GEL CAN DOSTUM
SORMA BANA AMA SUSKUNLUĞUMUN NEDENİNİ
ANLATMASAM SANA DERDİMİ
BAKSAN BANA
GOZLERİME BAKSAN SADECE
ANLASAN BENİ
HISSETSEN YÜREĞİMDEKİLERİ ESKİSİ GİBİ
KONUŞMAYA MECALİM YOK
ANLATMADAN BENİ ANLAYACAK SANA İHTİYACIM VAR
.....
Ayni işte çalıştığımız, ayni havayı soluduğumuz, ayni ortamı paylaştığımız kişi arkadaşımız olabilir. Arkadaşlık çabuk oluşur. Bir şeyleri orada paylaşırsınız ve biter. Bir daha tekrarlar ya da tekrarlamaz. “görüşmek üzere” der ve gidersiniz. İsiniz düşmediği surece bir daha ne zaman konuşur, görüşürsünüz Allah bilir. Bir düşünün şimdiye kadar kaç arkadasınız oldu. Okuldan, mahalleden, üniversiteden, askerden, isten, servisten kaç arkadaşınızın adini ve yüzünü hatırlıyorsunuz. Kaçıyla halen ne sıklıkla görüşüyorsunuz. Bir kaç isim ancak saydınız değil mi?
Fakat dostlar böyle mi? Az önce saydığınız bir kaç kişi belli ki “dostum” diyebildiğiniz kişiler. Onlarla bir zamanlar bir şeyler paylaştınız. Fakat belli ki orada kalmamış. Kimiyle ayni sırayı paylaşmış, beraber ders çalışmış, beraber gülüp beraber ağlamışsınızdır. Yeri gelmiş bir bardak suyu paylaşmış yeri gelmiş ayni şişeden içmişsinizdir. Kimi zaman ayni kişiye kızmış kimi zaman ayni kişiyi alkışlamışsınızdır. Belki son yemek paranızı beraber yemiş, belki mükellef bir masa donatmışsınızdır. Ölen yakının peşine onunla “elveda”, doğan bebeğine onunla “hoş geldin” demişsinizdir. Yeri gelmiş ağlamak için bir omuz, gülmek için bir neden olmuştur. O, geldiği zaman boşluğu dolduran değil, gittiği zaman yeri dolmayan olmuştur.
Yiğidi bıçak yarası değil, dil yarası öldürürmüş. Belki istenmeden söylenmiş bir söz, belki bir yanlış anlama, belki aranılmamanın verdiği kaygı, belki unutulmanın yol açtığı hüzün yanlış sözler sarf edilmesine yol açmıştır. Dostlarımızla olan kırgınlığımız çok daha fazla koyar. Çünkü o bizi en iyi anlayan kişidir; neden böyle yapmıştır ki... Çünkü o hep istediğiniz gibi konuşan kişidir; neden böyle söylemiştir ki... Çünkü o sizi en iyi dinleyendir; neden arkasını dönmüştür ki...
Neden, nedeni... O da bir insan....herkes gibi onun da hataları olabilir. Hatasız dost arayan dostsuz kalır diye boşuna söylememişler. Eğer hataları karşılıklı konuşarak çözemiyorsanız bu gerçek dostluk değildir. Gerçek dostluk hiç bitmez. (reklam jeneriğindeki gibi) belki bir sure ara verilebilir ama 1,5 yıl,5 yıl hatta 12 yıl suren bir dostluğu bitirmek hiç kolay değildir. Ne kadar bitirmeyi aklınıza getirseniz de bitmez. Dostluğun mayası sinirsiz sevgidir. Siniri olmayan bir şey biter mi? Ancak inatlaşırsanız sadece içinizin cız etmesiyle kalırsınız. O, bir “merhaba” mesafesindeyken siz yüzüne bakamaz, telefon açamaz, nasılsın dostum diyemezsiniz. Çünkü siz haklisiniz. O sizi uzdu. Ama bir düşünün buna değer miydi. Acaba siz de onu uzdunuz mu bir düşünün. Belki bu sefer çok kirildi ve anlamsız da olsa sizden bir merhaba, bir özür bekliyor. Belki bu sefer hiç bir şey olmamış gibi yapmak istemiyor. Hatanızı anlamanızı bekliyor.
Güzel günde dost çoktur. Dar günde kaç tane dostun yanında ise iste o kadar gerçek dostun vardır. Bu konu üzerine yazılacak çok şey vardır mutlaka. Ama daha fazla uzatmanın anlamı yok. Bu yazıda herkes için bir mesaj var, isteyen üzerine alınabilir. Asık Veysel ne güzel demiş: "dost dost diye nicelerine sarıldım...." Dostlarınıza sarilin. Onlar bunu hak etmese “dostum” diyebilir miydiniz.
....
GEL OTUR DOSTUM
GEL YANIBAŞIMA
NASIL MUHTACIM KONUŞMADAN BENİ ANLAYACAK BİRİNE
HİÇ KORKMADAN
BENİ ANLAYACAĞINI BİLECEĞİM BİRİNE
NE İYİ ETTİNDE GELDİN CAN DOSTUM
BİR BİLSEN NASIL BİR SEVİNÇ YASADI YÜREĞİM VARLIĞINLA
COCUKLUĞUMA NE KADAR İHTİYACIM VARMIS MEĞERSE
SANA NE KADAR SUSAMIŞIM MEĞERSE
GEL CAN DOSTUM
GEL OTUR YANIBAŞIMA
Rumuzumdan da anlaşıldığı üzere ben bir romantik finansçıyım. Bence ruhun gıdası müzik değil şiirdir. Hoş müziğin de özü şiirdir. Bu yüzden ruhumu doyurmak amacıyla sık sık şiir okurum ve dinlerim. Dostluga çok önem veririm. Dostlukla ilgili ...
dost
05.04.2002 - 15:49GEL CAN DOSTUM
SORMA BANA AMA SUSKUNLUĞUMUN NEDENİNİ
ANLATMASAM SANA DERDİMİ
BAKSAN BANA
GOZLERİME BAKSAN SADECE
ANLASAN BENİ
HISSETSEN YÜREĞİMDEKİLERİ ESKİSİ GİBİ
KONUŞMAYA MECALİM YOK
ANLATMADAN BENİ ANLAYACAK SANA İHTİYACIM VAR
.....
Ayni işte çalıştığımız, ayni havayı soluduğumuz, ayni ortamı paylaştığımız kişi arkadaşımız olabilir. Arkadaşlık çabuk oluşur. Bir şeyleri orada paylaşırsınız ve biter. Bir daha tekrarlar ya da tekrarlamaz. “görüşmek üzere” der ve gidersiniz. İsiniz düşmediği surece bir daha ne zaman konuşur, görüşürsünüz Allah bilir. Bir düşünün şimdiye kadar kaç arkadasınız oldu. Okuldan, mahalleden, üniversiteden, askerden, isten, servisten kaç arkadaşınızın adini ve yüzünü hatırlıyorsunuz. Kaçıyla halen ne sıklıkla görüşüyorsunuz. Bir kaç isim ancak saydınız değil mi?
Fakat dostlar böyle mi? Az önce saydığınız bir kaç kişi belli ki “dostum” diyebildiğiniz kişiler. Onlarla bir zamanlar bir şeyler paylaştınız. Fakat belli ki orada kalmamış. Kimiyle ayni sırayı paylaşmış, beraber ders çalışmış, beraber gülüp beraber ağlamışsınızdır. Yeri gelmiş bir bardak suyu paylaşmış yeri gelmiş ayni şişeden içmişsinizdir. Kimi zaman ayni kişiye kızmış kimi zaman ayni kişiyi alkışlamışsınızdır. Belki son yemek paranızı beraber yemiş, belki mükellef bir masa donatmışsınızdır. Ölen yakının peşine onunla “elveda”, doğan bebeğine onunla “hoş geldin” demişsinizdir. Yeri gelmiş ağlamak için bir omuz, gülmek için bir neden olmuştur. O, geldiği zaman boşluğu dolduran değil, gittiği zaman yeri dolmayan olmuştur.
Yiğidi bıçak yarası değil, dil yarası öldürürmüş. Belki istenmeden söylenmiş bir söz, belki bir yanlış anlama, belki aranılmamanın verdiği kaygı, belki unutulmanın yol açtığı hüzün yanlış sözler sarf edilmesine yol açmıştır. Dostlarımızla olan kırgınlığımız çok daha fazla koyar. Çünkü o bizi en iyi anlayan kişidir; neden böyle yapmıştır ki... Çünkü o hep istediğiniz gibi konuşan kişidir; neden böyle söylemiştir ki... Çünkü o sizi en iyi dinleyendir; neden arkasını dönmüştür ki...
Neden, nedeni... O da bir insan....herkes gibi onun da hataları olabilir. Hatasız dost arayan dostsuz kalır diye boşuna söylememişler. Eğer hataları karşılıklı konuşarak çözemiyorsanız bu gerçek dostluk değildir. Gerçek dostluk hiç bitmez. (reklam jeneriğindeki gibi) belki bir sure ara verilebilir ama 1,5 yıl,5 yıl hatta 12 yıl suren bir dostluğu bitirmek hiç kolay değildir. Ne kadar bitirmeyi aklınıza getirseniz de bitmez. Dostluğun mayası sinirsiz sevgidir. Siniri olmayan bir şey biter mi? Ancak inatlaşırsanız sadece içinizin cız etmesiyle kalırsınız. O, bir “merhaba” mesafesindeyken siz yüzüne bakamaz, telefon açamaz, nasılsın dostum diyemezsiniz. Çünkü siz haklisiniz. O sizi uzdu. Ama bir düşünün buna değer miydi. Acaba siz de onu uzdunuz mu bir düşünün. Belki bu sefer çok kirildi ve anlamsız da olsa sizden bir merhaba, bir özür bekliyor. Belki bu sefer hiç bir şey olmamış gibi yapmak istemiyor. Hatanızı anlamanızı bekliyor.
Güzel günde dost çoktur. Dar günde kaç tane dostun yanında ise iste o kadar gerçek dostun vardır. Bu konu üzerine yazılacak çok şey vardır mutlaka. Ama daha fazla uzatmanın anlamı yok. Bu yazıda herkes için bir mesaj var, isteyen üzerine alınabilir. Asık Veysel ne güzel demiş: "dost dost diye nicelerine sarıldım...." Dostlarınıza sarilin. Onlar bunu hak etmese “dostum” diyebilir miydiniz.
....
GEL OTUR DOSTUM
GEL YANIBAŞIMA
NASIL MUHTACIM KONUŞMADAN BENİ ANLAYACAK BİRİNE
HİÇ KORKMADAN
BENİ ANLAYACAĞINI BİLECEĞİM BİRİNE
NE İYİ ETTİNDE GELDİN CAN DOSTUM
BİR BİLSEN NASIL BİR SEVİNÇ YASADI YÜREĞİM VARLIĞINLA
COCUKLUĞUMA NE KADAR İHTİYACIM VARMIS MEĞERSE
SANA NE KADAR SUSAMIŞIM MEĞERSE
GEL CAN DOSTUM
GEL OTUR YANIBAŞIMA
sevgi
21.03.2002 - 12:47Sevgi bağımlılıktır, umuttur, paylaşmaktır, acısıyla tatlısıyla yaşamaktır. Sevgi sınırsız olursa herşeye değer. Yeter ki sev, sevmeyi bil....
Toplam 2 mesaj bulundu