'arkadaşlarımı da çok severim
yeryüzüne biterim
eve portakal alınca sandıkla alıyorum:Dayanamayanlar çürüyor,bayım! '
haklısın üstad insan ancak,gizemli cümlelerle özgür olur.
birden,on milyon kilometrekarelik o büyük devletimizi düşündüm.yapıyı dimdik ayakta tutan 'ortadirek'neydi? 'din' bağlamından başka bir şey miydi bu ortadirek? bu bağlamın sarsıntı geçirmeye başlatıldığı dönemlerden itibaren oluşmadı mı 'parçalanma','çatışma','bölünme','kimliksizleşme','yabancılaşma','dar kalıplar içinde tutuklanma','sonuç olarak evrensel konumumuzu yitirme'? türkiye genelinde,bu bağlamın yeniden,dinç bir bilinçle evrensel yöneliş gerkliliği olarak serinkanlılıkla irdelenmesi,usavurulması mantıksal olamaz mı? hatta,bugün,türkiye sorunsalının temelinde,-çok ciddi bir düzlemde bakıldığında-bu bağlamdan koparılışın sonuçları yokmudur? batılılaşma,dışladığı bu bağlamın yerine,bir bağlam koyabilmiş midir? evrensel bir bağlam getiremeyen,ulusuyla kesinlikle bütünleşememiş; tersine ulusunun tarihsel birikimiyle çelişen bir yönelişin; evrensel oluşumlara hızla kayılan yeryüzü genelinde,kendi kendini çok ciddi bir özeleştiriden geçirmesi,kendi konumunu irdelemesi zorunlu değilmidir?
büyük doğu-diriliş silsilesinin son halkası onun edebiyat dergisidir.1934 te maraşta doğmuştur.yeni bir dil kendine göre bir dil oluşturmaya çabalamış,bilinen kavramların derinliğine sorgulanmasına girişmiştir.dili ağırdır.hamur misali yoğurur yepyeni şekiller verir okuyucusuna.edebiyat dergisi sayfasından bulduğum bir alıntıyıda ekleyeyim tam olsun:
hiram abasın eski dostu olan derin adam.1. ve 2. mit raporlarını yazmış ve kendi başına bela açmıştır ki bu her babayiğidin harcı değildir.
1.mit raporundan sonra mitten ayrılmış 1994 te tekrar kontraespiyonaj dairesine girmiştir.1998 de işinin başındayken amerikaya gitmiştir ve halen orada ikamet etmektedir.1988 den beri sitesinde yayınladığı belgeler türk haber dünyasında epeyce ses getirmiştir.türkiyeye dönmeyi düşünmemektedir.
günümüz türk şiirinin miladı haşim ve yahya kemalle olmuştur.muhayyilesi alabildiğine geniş,dili oldukça incedir.sanatı sanat için yapmıştır.haşim ve akifi hep karşılaştırmışlar,haşim cemiyetten bihaberdir demişlerdir.bence akifin şiirlerindeki lezzet haşimin şiirlerinde yoktur aynı zamanda haşimin şiirlerindeki lezzet akifin şiirlerinde yoktur! ikiside iyiki varmış.
aynı zamanda haşimin seyahat ve sanat hakkındaki kitaplarıda çok değerlidir.
efendim yavuz sultan selimin annesi gülbahar hatundur,dulkadiroğulları beyliğindendir ve özbe öz türktür.
fatih trabzon'u fethettiğinde sara isimli rum kızı oğlu 2.beyazıd'a cariye olarak verilir.yavuzun annesinin pontus rum kızı olduğunu düşünenler,yavuzun trabzonda annesinin ölümü üzerine yaptırdığı hatuniyye camiinin bu sara-sonradan ayşe-için yapıldığını zannetmektedirler.bu zevat bilsin ki hatuniyye camii yavuzun özbe öz türk olan annesi gülbahar hatunun trabzonda 1514 de ölümü üzerine yaptırılmıştır.(yavuzun uzun yıllar trabzonda şehzadeliğini geçirdiği unutulmasın)
yavuzdan bir şiirle noktalayalım:
GEÇME NAMERT KÖPRÜSÜNDEN SELLER ALIRSA ALSIN SENİ
YATMA ÇAKAL YATAĞINDA BIRAK KURT YERSE YESİN SENİ
beynimi çağıran bir sese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız mekansız nefese doğru...
bir yüreği sürçen gördüğümde gönlümden çağlayan sonra inceden süzülen bu sarsıcı mısralar onun.
tanışmak nasib olmuştu feshanede,acaba hatırlar mı honçalı navroz'un manasını soran bu garibi?
şair-yönetmen-oyuncu-koreograf ve stand-up...tavsiyem iyi bir yere gelmek isterse bunlardan yalnız biri üzerine eğilsin.şiir istisna çünkü şiirlerini okuduğumda yalnızca otlu peynir yemek istiyorum.bana verebildiği yegane haz bu.
vakitte mustafa sarıgül ve yaşar nuriye 'anadolunun has evlatları' kıyağı çekmesi ve böylesi güzide(?) chp lilerin sayısının artmasını murat ettiği beyannamesinden sonra kafayı yediğine artık emin olduğum eski silahşör.
derler ki; veyselin önünde ayağa kalkıp ceket iliklediği tek kişi mahsuni şerifmiş.ama olmasına rağmen sorulduğunda:'pir sultan abdal geldi sandım' a benzer bişeyler söylemiştir.
sinemanın tüm dallarında yetkin eserler vermiştir.bunları halihazırda sıralayacak olursak:
savaş:full metal jacket
bilimkurgu:uzay macerası 2001
korku-gerilim:shining,eyes wide shut
komedi:dr.strangelove
ve yukarıdaki türleri kapsayan otomatik portakal.
filmlerinde herşeyden önce sağlam bir felsefe hakimdir.seyredeni sıkmaya yönelik durgun çekimler,filmin temasına uyan kıyafet ve mekan seçimleri,oyuncu seçimi ve daha birçok şeyi kendisi bizzat yapar.kanımca başarılı olmasına sebepte budur.
general patton'un senaryosuda coppolaya aittir.ayrıca bram stokers dracula,rumble fish,the outsiders gibi artık efsane haline gelen filmlerde onundur.
kendisi har vurup harman savurmayı,yüksek bütçeli yapımları alıp riske girmeyi pek severmiş.bu yüzden satın aldığı film şirketini batırmıştır.
ayrıca nicholas cage coppola beyin kardeşinin oğludur.soyadını sonradan değiştirmiş,kendi olmaya çalışmıştır vede başarmıştır bunu...
coppola bey buradan bizi duyuyorsa yeni filmler çekmesi temennilerimiz dikkate alır umarım,zira kalmadı artık onun gibiler... :)
eğer oscar ödülü bir kriter olsaydı; kurosawanın her filmine verilmesi gerekirdi.rashamon ve ran(kral lear uyarlaması) kanaatimce daha öne çıkanlardır.
c.zarifoğlu bakınız maraşa nasıl bakıyor:
...
Buruşmaz entarisi İstanbulun entarisi buruşmaz entarisi
Maraşın seferde
Fakat İstanbul ve Maraş
Fakat Maraşın
Her kurban arayışında
Fazla davrandım ben
Yangına uğradım ben
Kara bir moloza uğradım
Bazen marsık sanıldım
Maraşın her kurban arayışında
Ve bulup sunuşunda
Mutlaka bir işareti vardı
Bayram çöreklerini tuzundan yağından anlayışın
Sertçe düşmanca gibi tokça kucaklanışın
Harbeder gibi sevişin
...
efendim unutmadan maraşın herşeyinden çok çıkardığı şairleri,yazarları ünlüdür.bunun sebebi şehrin o büyülü atmosferindendir.şehre iner inmez başlar,ayrılana dek yanıbaşınızdan ayrılmaz.bu hissi bilen bilir ya 'kendini sorgulama' diyebiliriz kısaca.geçmiş-gelecek diyalektiğinden başlar tezatlar kompleksine doğru yelken açarsınız.bunu en iyi maraş dışında bir şehri görenler,başka şehirlerde yaşayanlarda bulabilirsiniz.
şehrin coğrafi yapısıda buna müsaittir.arkasını ahir dağlarına yaslıyan şehrin önünde geniş maraş ovası ve dört bir yanını kaplayan barajlar,nehirler...
efendim maraş ili akdeniz bölgesi sınırları içerisindedir ancak doğu anadolu,güney doğu anadolu ve iç anadolu bölgesindede topraklarının bulunması hasebiyle türkiyenin kompleks dokusunu bağrında harmanlamıştır.
nuri pakdil
15.04.2004 - 02:14'arkadaşlarımı da çok severim
yeryüzüne biterim
eve portakal alınca sandıkla alıyorum:Dayanamayanlar çürüyor,bayım! '
haklısın üstad insan ancak,gizemli cümlelerle özgür olur.
nuri pakdil
15.04.2004 - 01:55birden,on milyon kilometrekarelik o büyük devletimizi düşündüm.yapıyı dimdik ayakta tutan 'ortadirek'neydi? 'din' bağlamından başka bir şey miydi bu ortadirek? bu bağlamın sarsıntı geçirmeye başlatıldığı dönemlerden itibaren oluşmadı mı 'parçalanma','çatışma','bölünme','kimliksizleşme','yabancılaşma','dar kalıplar içinde tutuklanma','sonuç olarak evrensel konumumuzu yitirme'? türkiye genelinde,bu bağlamın yeniden,dinç bir bilinçle evrensel yöneliş gerkliliği olarak serinkanlılıkla irdelenmesi,usavurulması mantıksal olamaz mı? hatta,bugün,türkiye sorunsalının temelinde,-çok ciddi bir düzlemde bakıldığında-bu bağlamdan koparılışın sonuçları yokmudur? batılılaşma,dışladığı bu bağlamın yerine,bir bağlam koyabilmiş midir? evrensel bir bağlam getiremeyen,ulusuyla kesinlikle bütünleşememiş; tersine ulusunun tarihsel birikimiyle çelişen bir yönelişin; evrensel oluşumlara hızla kayılan yeryüzü genelinde,kendi kendini çok ciddi bir özeleştiriden geçirmesi,kendi konumunu irdelemesi zorunlu değilmidir?
nuri pakdil
15.04.2004 - 01:39büyük doğu-diriliş silsilesinin son halkası onun edebiyat dergisidir.1934 te maraşta doğmuştur.yeni bir dil kendine göre bir dil oluşturmaya çabalamış,bilinen kavramların derinliğine sorgulanmasına girişmiştir.dili ağırdır.hamur misali yoğurur yepyeni şekiller verir okuyucusuna.edebiyat dergisi sayfasından bulduğum bir alıntıyıda ekleyeyim tam olsun:
mehmet eymür
15.04.2004 - 00:18hiram abasın eski dostu olan derin adam.1. ve 2. mit raporlarını yazmış ve kendi başına bela açmıştır ki bu her babayiğidin harcı değildir.
1.mit raporundan sonra mitten ayrılmış 1994 te tekrar kontraespiyonaj dairesine girmiştir.1998 de işinin başındayken amerikaya gitmiştir ve halen orada ikamet etmektedir.1988 den beri sitesinde yayınladığı belgeler türk haber dünyasında epeyce ses getirmiştir.türkiyeye dönmeyi düşünmemektedir.
ahmet haşim
15.04.2004 - 00:13günümüz türk şiirinin miladı haşim ve yahya kemalle olmuştur.muhayyilesi alabildiğine geniş,dili oldukça incedir.sanatı sanat için yapmıştır.haşim ve akifi hep karşılaştırmışlar,haşim cemiyetten bihaberdir demişlerdir.bence akifin şiirlerindeki lezzet haşimin şiirlerinde yoktur aynı zamanda haşimin şiirlerindeki lezzet akifin şiirlerinde yoktur! ikiside iyiki varmış.
aynı zamanda haşimin seyahat ve sanat hakkındaki kitaplarıda çok değerlidir.
yavuz sultan selim
15.04.2004 - 00:02efendim yavuz sultan selimin annesi gülbahar hatundur,dulkadiroğulları beyliğindendir ve özbe öz türktür.
fatih trabzon'u fethettiğinde sara isimli rum kızı oğlu 2.beyazıd'a cariye olarak verilir.yavuzun annesinin pontus rum kızı olduğunu düşünenler,yavuzun trabzonda annesinin ölümü üzerine yaptırdığı hatuniyye camiinin bu sara-sonradan ayşe-için yapıldığını zannetmektedirler.bu zevat bilsin ki hatuniyye camii yavuzun özbe öz türk olan annesi gülbahar hatunun trabzonda 1514 de ölümü üzerine yaptırılmıştır.(yavuzun uzun yıllar trabzonda şehzadeliğini geçirdiği unutulmasın)
yavuzdan bir şiirle noktalayalım:
GEÇME NAMERT KÖPRÜSÜNDEN SELLER ALIRSA ALSIN SENİ
YATMA ÇAKAL YATAĞINDA BIRAK KURT YERSE YESİN SENİ
nurullah genç
11.04.2004 - 02:50beynimi çağıran bir sese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız mekansız nefese doğru...
bir yüreği sürçen gördüğümde gönlümden çağlayan sonra inceden süzülen bu sarsıcı mısralar onun.
tanışmak nasib olmuştu feshanede,acaba hatırlar mı honçalı navroz'un manasını soran bu garibi?
mustafa islamoğlu
11.04.2004 - 01:51cifr konusunda bizleri aydınlatan nuyevba şiirini bugünlerde daha bir gönülden okuduğumuz'akabeli' zat-ı muhterem.
yılmaz erdoğan
11.04.2004 - 01:45şair-yönetmen-oyuncu-koreograf ve stand-up...tavsiyem iyi bir yere gelmek isterse bunlardan yalnız biri üzerine eğilsin.şiir istisna çünkü şiirlerini okuduğumda yalnızca otlu peynir yemek istiyorum.bana verebildiği yegane haz bu.
osman yüksel serdengeçti
08.04.2004 - 03:58rasih yılmazın serdengeçtiyi anlattığı toros yüzlü adam herkese tavsiyemdir,başlangıç için iyi bir kitap.
hüseyin üzmez
08.04.2004 - 03:47vakitte mustafa sarıgül ve yaşar nuriye 'anadolunun has evlatları' kıyağı çekmesi ve böylesi güzide(?) chp lilerin sayısının artmasını murat ettiği beyannamesinden sonra kafayı yediğine artık emin olduğum eski silahşör.
turgut uyar
08.04.2004 - 03:43artık ölmüş olan bir ata şarkılar söylüyecek kadar muhayyilesi geniş şair.
salah birsel
08.04.2004 - 03:42paf ve puf adındaki enfes deneme kitabını-üstelik kendi imzasıyla-geçenlerde sahaflardan aldığım yazar,şair ve aksiyon(?) adamı.
aşık veysel
08.04.2004 - 03:34derler ki; veyselin önünde ayağa kalkıp ceket iliklediği tek kişi mahsuni şerifmiş.ama olmasına rağmen sorulduğunda:'pir sultan abdal geldi sandım' a benzer bişeyler söylemiştir.
yengeç burcu
08.04.2004 - 03:26en kral burç.yürüyüşüme kadar etkilemiş.var mı daha ötesi?
stanley kubrick
31.03.2004 - 04:12sinemanın tüm dallarında yetkin eserler vermiştir.bunları halihazırda sıralayacak olursak:
savaş:full metal jacket
bilimkurgu:uzay macerası 2001
korku-gerilim:shining,eyes wide shut
komedi:dr.strangelove
ve yukarıdaki türleri kapsayan otomatik portakal.
filmlerinde herşeyden önce sağlam bir felsefe hakimdir.seyredeni sıkmaya yönelik durgun çekimler,filmin temasına uyan kıyafet ve mekan seçimleri,oyuncu seçimi ve daha birçok şeyi kendisi bizzat yapar.kanımca başarılı olmasına sebepte budur.
hallac-ı mansur
31.03.2004 - 03:49EDVAR-I NEVA-YI GAM PERVANEDE KALMIŞTIR
MANSUR O PEŞREVDE SERHANEDE KALMIŞTIR
francis ford coppola
31.03.2004 - 03:45general patton'un senaryosuda coppolaya aittir.ayrıca bram stokers dracula,rumble fish,the outsiders gibi artık efsane haline gelen filmlerde onundur.
kendisi har vurup harman savurmayı,yüksek bütçeli yapımları alıp riske girmeyi pek severmiş.bu yüzden satın aldığı film şirketini batırmıştır.
ayrıca nicholas cage coppola beyin kardeşinin oğludur.soyadını sonradan değiştirmiş,kendi olmaya çalışmıştır vede başarmıştır bunu...
coppola bey buradan bizi duyuyorsa yeni filmler çekmesi temennilerimiz dikkate alır umarım,zira kalmadı artık onun gibiler... :)
akira kurosawa
31.03.2004 - 03:30eğer oscar ödülü bir kriter olsaydı; kurosawanın her filmine verilmesi gerekirdi.rashamon ve ran(kral lear uyarlaması) kanaatimce daha öne çıkanlardır.
zeki müren
31.03.2004 - 03:27türkçeyi en iyi kullanan,tonlayan sanatçıdır.kahır mektubu ve bir muhabbet kuşu mutlaka dinlenilmelidir kendisinden.
kıraç
15.03.2004 - 19:32yeni kasedi mükemmel olan ve şu ana kadar müzikalitesini hep ama hep yükselten kayıp şehrin sakini...
bob dylan
15.03.2004 - 19:21m.pfeiferın dangereous minds filminde mr.thumbering man diye bir parçası vardı tek bildiğm eseri odur.
maraş
15.03.2004 - 19:10c.zarifoğlu bakınız maraşa nasıl bakıyor:
...
Buruşmaz entarisi İstanbulun entarisi buruşmaz entarisi
Maraşın seferde
Fakat İstanbul ve Maraş
Fakat Maraşın
Her kurban arayışında
Fazla davrandım ben
Yangına uğradım ben
Kara bir moloza uğradım
Bazen marsık sanıldım
Maraşın her kurban arayışında
Ve bulup sunuşunda
Mutlaka bir işareti vardı
Bayram çöreklerini tuzundan yağından anlayışın
Sertçe düşmanca gibi tokça kucaklanışın
Harbeder gibi sevişin
...
maraş
02.03.2004 - 02:01efendim unutmadan maraşın herşeyinden çok çıkardığı şairleri,yazarları ünlüdür.bunun sebebi şehrin o büyülü atmosferindendir.şehre iner inmez başlar,ayrılana dek yanıbaşınızdan ayrılmaz.bu hissi bilen bilir ya 'kendini sorgulama' diyebiliriz kısaca.geçmiş-gelecek diyalektiğinden başlar tezatlar kompleksine doğru yelken açarsınız.bunu en iyi maraş dışında bir şehri görenler,başka şehirlerde yaşayanlarda bulabilirsiniz.
şehrin coğrafi yapısıda buna müsaittir.arkasını ahir dağlarına yaslıyan şehrin önünde geniş maraş ovası ve dört bir yanını kaplayan barajlar,nehirler...
efendim maraş ili akdeniz bölgesi sınırları içerisindedir ancak doğu anadolu,güney doğu anadolu ve iç anadolu bölgesindede topraklarının bulunması hasebiyle türkiyenin kompleks dokusunu bağrında harmanlamıştır.
Toplam 102 mesaj bulundu