Refik Recep Pelit Antoloji.com

1970 yılında İstanbulda doğdu.İlkokulu bitirdikten sonra, Ortaokulu Üsküdar İmam Hatip lisesinde bitirdi. Küçükköy Teknik Endüstri Meslek Lisesinden mezun olduktan sonra , Uludağ Üniversitesi İşletme Fakültesinde bir yıl okudu ve ayrıldı, Antalya Turizm ve Otelcilik Yüksek Okulunda okurken Askere gitti , Askerliğini Diyarbakır Silvanda Jandarma olarak yaptı. Askerlik Sonrası Eskişehir Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Dış Ticaret bölümünde okurken okuldan tekrar ayrılarak, Özel bir Şirkette İthalat-İhracat ile ilgili görev aldı ve 2007 yılı sonuna kadar bu göreve devam etti. Profesyonel olarak bilardo ile ilgilenmekte olan yazar�a ait şiirler iki ayrı kitapda yayınlandı, Ölü Aşklar Derneği adlı şiir ağırlıklı,Başkanlığını Ayşenur Yazıcı Hanfendinin yaptığı derneğin Kurucuları arasında yer aldı.Türk Sanat Müziği dinlemek en büyük zevklerinden birisidir . Refik Recep Pelit halen İstanbulda yaşamaktadır .İngilizce , Osmanlıca ve Arapça bilen yazar ticaret ile uğraşmaktadır .Evli ve iki çocuk babasıdır .
..

Devamını Oku
  • İcem
    İcem 18.02.2004 - 10:53

    benden daha kısa ve benden daha şişko olduğu için onu çok seviyorum. bide konuşurken mamafih demiyormu. işte beni oraya gömsünler. bu arada kitap parasını öde kardeşim.

    seni tanımak çok güzel. sevgiler sana

  • Oğuzkan Bölükbaşı
    Oğuzkan Bölükbaşı 10.02.2004 - 10:16

    tanımaktan mutlu olduğum bir insandır sevgili pelit, hayata bakışta bir çok ortak noktamız olduğunu biliyorum, şiirlerini zevkle okuyorum

  • Hakkı Hakan Kaya
    Hakkı Hakan Kaya 09.02.2004 - 11:39

    Refik Recep Pelit, Can yoldaşım can dostum, dostluk kelimesinin tüm anlamını ihtiva eden değerli şahsiyet, mümtaz insan, bir elmanın iki yarısı, abimin arkadaşı kardeşinin dostu, şiirlerinde kendimi bulduğum, beni anlayan, bana anlatan... SENSEİ... :))

Toplam 3 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR


Toplam 209 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR
  • metamorfoz

    04.01.2008 - 10:39

    Başkalaşım (Metamorfoz)

    Bazi canlilar yasamlarinin farkli dönemlerinde, bulunduklari ortamin sartlarina uyum göstermelerini saglayacak fiziksel degisimler geçirirler. Bu farklilasma sürecine biyolojide metamorfoz (BASKALASIM) adi verilir. Bu süreç, biyoloji ve evrimin iddialari konusunda fazla bilgi sahibi olmayan çevreler tarafindan zaman zaman evrim teorisine delil gibi gösterilmeye çalisilir. Metamorfozu 'evrim örnegi' gibi gösteren kaynaklar, konu hakkinda bilgisiz kesimleri yaniltmaya yönelik dar kapsamli, yüzeysel propaganda kitaplaridir. Evrim konusunda otorite sayilan, dolayisiyla evrimin temel açmazlari ve çeliskileri konusunda ayrintili bilgi sahibi olan bilim adamlari ise bu tür iddialari gündeme getirmekten çekinirler. Ne kadar temelsiz bir iddia oldugunu konusunda hemfikirlerdir çünki.
    Kelebek, sinek, ari gibi canlilar metamorfoz geçiren canlilardan bazilaridir. Hayati suda baslayan daha sonra karada devam eden kurbagalar da metamorfoza bir örnektir. Bu farklilasmanin evrimle hiçbir ilgisi yoktur. Çünkü evrim teorisi canliliktaki farklilasmalari tesadüflerle gerçeklesen mutasyonlarla açiklamaya çalisir. Oysa metamorfoz evrimin bu temel iddiasi ile hiçbir benzerlik tasimayan, tesadüfle, mutasyonla ilgisi olmayan, önceden planlanmis bir süreçtir. Metamorfozu gerçeklestiren etken tesadüf degil, o canlida daha dogdugu andan itibaren bulunan genetik bilgidir. Örnegin kurbagada, bu canli henüz sudaki hayatini devam ettirirken, daha sonra karada sürecek yasamiyla ilgili bilgi, genetik yapisinda mevcuttur. Sivrisinegin de pupa ve eriskin hallerindeki yapisi ve fonksiyonlari daha larva asamasindayken genetik sifresinde bulunmaktadir. Bu durum metamorfoz geçiren tüm canlilar için geçerlidir.Metamorfoz bir yaratilis delilidir.Son yillarda metamorfoz hakkinda yapilan bilimsel arastirmalar, metamorfozun farkli genler tarafindan kontrol edilen kompleks bir süreç oldugunu göstermistir. Örnegin kurbaganin baskalasiminda sadece kuyruk ile ilgili islemler 'bir düzineden fazla gen' tarafindan kontrol edilmektedir. Bunun anlami bu sürecin, birçok parçanin birbiriyle uyumu sayesinde gerçeklesebildigidir. Bu özelligiyle metamorfoz yaratilisin delili olan 'indirgenemez komplekslik' özelligi tasiyan biyolojik bir süreçtir. 'Indirgenemez komplekslik', evrim teorisinin geçersizligini gösteren çalismalariyla ünlenen biyokimyaci Prof. Dr. Michael Behe tarafindan bilim literatürüne kazandirilan bir kavramdir. Anlami, kompleks biyolojik organ ve sistemlerin kendilerini meydana getiren parçalarin her birinin katilimi ve uyumuyla isleyebildigi ve içlerinden en küçük bir parçanin çikmasiyla dahi söz konusu sistem ya da organin is görememesidir. Buradan çikan sonuç, bu tip kompleks yapilarin evrimin iddia ettigi gibi tesadüfler neticesinde yasanan kademeli küçük degisimlerle meydana gelmesinin mümkün olmadigidir. Metamorfozda yasanan da budur. Metamorfoz süreci, farkli genlerin etkiledigi hormonlarin son derece hassas ölçü ve zamanlamalariyla gerçeklesir. Olusabilecek en küçük hata ise canlinin yasamiyla ödenecektir. Bu derece kompleks bir sürecin tesadüfle ve kademeli olarak olustugunu iddia etmek ise mümkün degildir. Küçücük bir hatanin bile o canlinin hayatina mal oldugu gerçegi ortadayken, evrim teorisinin öne sürdügü dogal seleksiyonla 'deneme yanilma' mekanizmasindan bahsedilemez. Canli milyonlarca sene diger eksik parçalarinin 'tesadüflerle' olusmasini bekleyemez.Bu gerçek dikkate alindiginda ise metamorfoz geçiren canlilarin konu hakkinda yeterince bilgisi olmayan bazilarinin zannettigi gibi evrime delil olusturmalarinin söz konusu olmadigi görülür. Kaldıki mikro evrimlede doğrudan veya uzaktan yakından bır ılgısı yoktur.Tam aksine, metamorfoz geçiren canlilar, bu sürecin ve süreci kontrol eden sistemlerinin kompleksligi düsünüldügünde, kusursuz bir yaratilisin delilidirler.
    Filozoflar, her seyi olusum nedenini açiklayabilecek bir ana maddenin var olmasi gerektigini düsünerek, Thales bunu su, Anaximenes hava, Heraklitos ates olarak kabul ettiler.Kisaca heraklitosunda evrimle bir ilgisi yoktur.canlilarin var olma sebebplerinin bir nedene bagli oldugu felsefesinden yola çikmis ve bunu atese baglamistir sadece.kisaca evrim ile ilgili bir destekleyici bir durum söz konusu degildir.Empedokles, tek ana maddeyle yola çikarak seylerin ve olaylarin çesitliligini açiklamakta güçlügünden kurtulmak amaciyla, bircilikten ilk olarak çogulculuga geçen kisi oldu ve toprak, su, ates ve hava olmak üzere dört ana eleman kabul etti.Anaxagoras sonsuz derecede küçük tohumlardan bahsederek, olusum mekanizmasinin temelinde bunlarin oldugunu ortaya atarak, modern atom bilimine bir yaklasim yaratmistir. Sonradan Leukippos ve Demokritos maddenin sadece dolgunluktan degil bosluktan ve bos uzaydan da olustugu fikrini ortaya atarak atomist filozoflar olarak kabul edilmislerdir.Platon atomist bir felsefeci degildi, Demokritos`a öylesine karsiydi ki tüm kitaplarinin yakilmasini bile istedigi söylenir. Fakat düsünceleri, Pitagoras okulunun ögretileri için temel olusturmustur. Bu ögretideki, enteresan nokta din ile matematik arasinda dikkate deger bir iliski kurulmasi olmustur. Matematiksel biçimlendirme gücü ile, temelinde yatan o yaratici kuvvet arasindaki iliski, o zamandan bu yana insan düsünü üzerinde en güçlü etki yapan bir iliski oluvermistir. Sanıldıgının aksine hiç bir islam alimide ne makro nede mikro evrimi destekler bir eser bırakmamışlardır

  • ölüm

    17.12.2004 - 13:37

    Ölüm,esrarı silen şifrenin ta kendisi
    Ölüm,gerçeğin,veche soğuk esintisi!

  • ateist

    20.11.2004 - 15:23

    Ateist: Bütün varlık tezahürlerini maddeye bağlayan, ruh olgusunun varlığına inanmayan varsa bile bunları maddeye irca eden, maddeden başka bir gerçeğin olmadığını kabul eden, Tek gerçeğin Madde ile bağlantılı olarak vuku bulduğunu esas alan maddeyi ve enerjiyi tek gerçek kabul eden bir inanışa mensup kişilerin geneline verilen isim
    Allahın varlığını reddeden,inandığı değerlerle illada örtüşmesi gereken bir tanrı var ise oda yine maddesel olarak algıladığımız doğanın ta kendisidir diyen bir inanışın mensupları.Maddenin bagimsiz bir varlik olmasi sebebiyle bütün bilgilerin kaynaginin da esya olduguna inanan,Dini inançlara olabildiğince karşı ve yabancı,Allahın varlığını kabul etmeyen bir inanç sahipleri diye özetlenebilir.

    Yokluk mutlak degildir, bizim algilarimizla baglantılıdır, varlik ise surekli ama mutlakligin mahiyeti ve konumu ile ilgili bir sey soyleyemiyoruz. Daha once de yazmistim, Allah hic bir sekilde insana verilen duyularla (5 duyu) algilanamaz ve kendisine hic bir referans verilemez olandir.Bir ateist gözü ile bakıldığında elle tutulur gözle görülür olmayan her şey mantık dışı ve yanlıştır. Zaman ve mekanı kendi algılarının sınırları ile algılayan ve kabul eden inancın inanlılarıdır Ateist'ler.

Toplam 8 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR