Ramazan Topoğlu Adlı Antoloji.com Üyesinin Ş ...

Bazı şiirler düz yazımsı gibi olsa da sakin akan suyun büyüsünü taşır, şiirimsiliği yoğun dizeler o sakin dizeler kadar etkili olamaz. Ruhun o anki molası böyle fısıldar gibidir. Fısıldayanın gözleri dalıp gitmiştir. Bu şiirde böyle bir dinlendiricilik var.

Gülce geliş... Sevimli şiir.
Beğenerek okudum.

Yürekten dizeler.

İbret dolu güzellikler..

Rahmetli babam ne çok severdi böyle şiirleri. Ben okurdum o dinlerdi. Sıradan değil, zor değil, anlatılanlar şiir tadıyla güzel...Gönlünüze ve yeteneğinize sağlık.

Şiirleriniz usta işi..
Anlattığınız duygu ve düşünceleri içtenlikli ve inançlı veriyorsunuz.
Ozan Mikdat Bal, kutlarız.

Öykümsü, destansı şiirin güzel bir örneği.
Bu tür şiirlerin bir başka tadı var.
Kafiyeli ve kafiye uysun diye zorlama yok.
Güzel.

Kısa sözcüklerle yazılmış güzel bir şiir örneği.
Serçeleri zıplayışı ritminde.
O yüzden sevdim.

Başlayınca kendini okutan güzel şiir.

Şiirdeki iki kahramanın büyüdüğü sokakları hayelde şekillendiren bir şiirmiş gibi geldi bana nedense..
O yüzden sevdim. Şiirin okuyanda yarattıkları şairinin düşündüklerinden daha önemli oluyor bazen.

Sevdim.

Karacaoğlan tadında... Sevda ozanı tadında...
Ustaca... Zorlanmasız....
Ramazan topoğlu

Bazı dizeler tek başına etkileyicidir, hemen varlığını hissettirir, bazıları tümüyle okunup bitirlidiğinde kanda etkisi sonradan başlayan bir aşı gibi kendini hissettirmeye başlar. Bu şiir de bütünselliğinde insanda burukluk bırakıyor.

Şiirin çağladığı yer:
Türkü kahretmiş kendine diller de
T ...

İhanet diz boyu gergefte dokunurken,
Sevgi menfaatlara takılmışsa,
Ölerim geçmiş acı günleri.
Kuşlar tutsak olmuşsa,
Sazın telleri kırılmışsa,
Türkü dillerde unutulmuş,
Mühürlenmiş mektup

Bu bölümle dolaştım, başka yerlere uğradım,

Çorak damlı, iki odalı bir ev. Eski bir büfe, ahşap radyo, köhne bir dolap, dört köşe bir masa.....

.. güzel de,, ardından gelenler keder ve hüzün..
Keşke o eski büfe üstendeki ahşap radyodan dinlenilmiş olan şarkılar türküler ve onun güzellikleri olsaydı... Hayat hep güzel akmıyor... hayat herk ...

Büyüklerin çirkinliklerinde ders veren küçüklerin konçertosu gibi....

İyilik merdivenlerinden hızla tırmanın çocuğun masumi temizlikleri....

Elde bir ödünç alınan yıldız.
Tılsımlı bir kareografide sessiz devinimlerle dağıtan, veren el hareketiyle dans ediliyor...Dans edenin giysileri beyaz, dökümlü... İşte öylesi bir çağrışım...

Ve eskiden ağlardım istediğim zaman,
Oysa göz yaşlarımı bile kuruttu yanlızlığım,
İstersem güneşi indirebilirdim toprağa eskiden,
Oysa şimdi yıldızlar bile takmıyor beni,

Şiirin ruhu bu dizelerde toplanmış kanımca ve iki kez daldım bu dizelere.

Hayatın kulağından yakalayıp yola getirmeye çalışan bir zaman duyguları... Duygu kamaşmasının gezinirliği zor yakalanır şekilde jimnastik yaptırıyor...Kıtalara bölünmemesinin anlamı var...

İlerlemiş gece vaktinde, pencerelerden sızan ışıkların anlattığı güzelliklerle, orda olduğu hissedilen bir insanın yaşam tadı estirdiği bir şiir. İşte öylesi duygular... Şiirin çilbiri elinde...

Natürel kareler şiirde yerli yerinde işlenmiş.
Öteki duygularla tümleşince şiir çiçek gibi kokuyor.
Ve anne olgusuyla birlikte yağmurumsulaşıyor. Kalp yıkıyor.

Ay güzelliklerinin duyarlı şairi..... şiiriii...
Şiirleştirirken zorlanmasızlığın yalınlığı hoş mıknasıs oluşturuyor. O yüzden severek okudum.
Sevdim.

Bakışları ürkek, elleri titrek bir küçük kız insanı...
Yüreğinizin müthiş gözlemciği..