Portakal Çiçeği Adlı Antoloji.com Üyesinin Ha ...

  • Luci Lucifer
    Luci Lucifer

    17.07.2010 - 20:11

    o zaman bu şeytanda seni öper
    tabi sonra halin nice olur bilemem :)

  • Luci Lucifer
    Luci Lucifer

    17.07.2010 - 12:42

    emel çokomel.. sen misin yoksaaaa? ?

  • Zıbıdı Gonzalez
    Zıbıdı Gonzalez

    22.06.2010 - 11:26

    Beyaz şehrin akşamından geceye doğru
    Her şeyden vazgeçmenin arifesinde
    Vazgeçilmişliğin ertesinde
    Bir pencerenin altında dikilip kaldığında
    Soğuk, hançer gibi sokulur bağrına.
    Uğultu sarar geceyi, toprak kımıldar; dal kımıldar, damar kımıldar…
    Beklersin,
    Pencereden bir hayal gibi gözüksün.
    Bir peri gibi görünüp kaybolsun perdelerde.
    Soğuk zannetsin. İçi titresin senin gibi.

    Üşürsün…
    Üşüdüğünden ateşin haberi yoktur…

    Vicdanı da yoktur aşkın…
    Kendinden başka yar kabul etmez

    Şehirden çıkamazsın, geceden de
    Ama bir kalpten çıkarılmışsındır, ansızın.
    Sus, diye başlıyor artık adın. İsimlerin bile yok.
    Hiç yaşanmamış gibi
    Bir varmış bir yokmuş gibi
    Her şey’in hiçbir şey’e eşdeğer
    Metruk bir han gibisin.

    İzaha lüzum kalmaz, musibet en iyi öğretmendir.
    Kendini bildirir, uyandırır uykusuz gecelerinden
    Ve bir gece gönül, tüm suretleri çıkarır hevesinden
    Asla rûcu eder.

    Sokağın bittiği yerde, gecenin bittiği yerde,
    Belki de ömrün bittiği yerde
    Bir mescit seni bekler…
    Avlusunda bir çınar, dalları beyaz.
    Avlusunda bir adam, saçları beyaz.
    Tüm mecburiyetlerinden sıyrılır.
    Ellerini açar göğe:
    Elif, lam, mim
    Allah her şeye yeter.

    Kazandığı, kaybettiklerine değmiştir.

  • Sanal Sevişmeler
    Sanal Sevişmeler

    19.06.2010 - 21:48

    Düş'tüm, dedim elinin tersinde. Hayır dedi,kesince.
    Düş olsan, fark etmezdim seni! ...Sevgim sana güç veriyor mu, diye
    sordum. Başını çevirdi, yüzünde kalmamış takatle. Hayır dedi, inatla!
    Öyle olsa, yıkılmazdım her 'SeniSeviyorum' deyişinde! Özledin mi
    beni, dedim. Sustu! Nefesini... en derinden aldı ve, Özlenmez mi...,
    dedi! Git dedim! Git! Sen kalınca genişliyor bu dünya ve
    kayboluyorum uçsuz bucaksızlığında! Hayır, dedi, sertçe! Gidersem,
    kahraman olurum! Kalırsam, senin! Küserim, dedim, kırılgan çocukluğum sitemimde.
    Hayır, dedi gülerek.. Küsmek, susmayı göze almaktır.Ama sen
    korkarsın kendi sessizliğinden ve susamazsın! Gel,dedim, o zaman!
    sesim fısıltı gürültüsünde. Gel.. Durdu! Hayır,dedi, GELİRSEM BİTER
    AŞK!


    bu zeki ve cici kızı tanımak için niçin geç kaldığımı kendime soryordum ki bir anda rumuzumun adı aklıma geldi :))

    bakın buradan söylüyorum ben geç kaldım siz geç kalmayın kesinlikle ve tüm keskinligimle.. diyorum ki.. iki lafın beli bu çiçekle bir başka kırılıyor.. başka bişey var bu çiçekte başka henüz ismini koyamadığım çok başka.. :)

    şimdilik bu kadar... =))

  • Chi Ron
    Chi Ron

    05.06.2010 - 23:01

    ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım.
    sen kendinin ellerinden tut,
    ve kendine benim için bir gül ver...
    kendine bir gül(ü) ver...

  • Like No Other
    Like No Other

    04.06.2010 - 15:13

    Ben ona portakal çiçeği derdim
    Zamansız acılarla yaprakları dökülen
    Portakal çiçeğimsin sen
    Ben bu aşkın uğruna nelerden vazgeçmişim
    Ne haldeyim göِ rebilsen
    Her yerde yokluğun var, nefes alır anılar
    Tutsaksın düşlerime
    Ben seni düşünmeden, su bile içmiyorum
    Sevdanın Pençesinde
    Gel, gel portakal çiçeğim gel
    Gel hadi gel, yalvarırırm
    Portakal çiçeğim gel
    Özlemeye doydum sana, acıktım artık
    Ölümlere doğmakmış bu hasret ayrılık
    Beni yalnız bırakmıyorYALNIZLIK.....
    Çıldırıyor gözlerim, uykularım kaçıyor
    Toprakta suyu bulan
    Kök gibi sarıl bana
    Hasretin acelesiyim
    Biliyormusun beni tek sen gördün ağlarken
    Farklısın öylesinee
    Hadi gel sevişelim,
    Gel portakal çiçeğim
    Bekledim yeterince gel
    Gel, gel, hadi gel
    Portakal çiçeğim gel
    Özlemeye doydum sana, acıktım artık
    Ölümlere doğmakmış bu hasret ayrılık
    Beni yalnız bırakmıyorYALNIZLIK.....



    pek duygusal olmuş hee.)

  • Gün Ağarır Yeniden
    Gün Ağarır Yeniden

    01.06.2010 - 21:22

    bahsettiği meleklerden bir taneside kendisidir...

  • Canan Özyürek
    Canan Özyürek

    31.05.2010 - 15:59

    Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür; ........


    Özdemir ASAF

  • me®nn
    me®nn

    29.05.2010 - 12:38

    senin gece
    ve dalgaların
    şiddeti ile ilgili
    adların da var
    hatta adlardan ibaretsin
    bazı zamanlar
    bulut dilinde

  • Çuka Bask Şkesti
    Çuka Bask Şkesti

    27.05.2010 - 14:52

    PORTAKAL ÇİÇEĞİ

    Kara bulutlar yağmurlarını getirmişti. Kara bulutlar gözyaşlarını yüklenmişti insanların. Karakoçan derin bir uykudaydı. Binbir gece masallarından pasajları dinliyorlardı belki de rüyalarında Şehrazat'ın ağzından. Ya da sonelerini Sheakespeare'in. Ya da Hayyam'ın rubailerini. Ya da Hasan Sabah'ın fedailerinin yalancı cennetler uğruna işledikleri cinayetleri fısıldıyorlardı bitimsiz karanlıklarda. � ir gün seni kaybedersem; ne hale geleceğimi ne halde olacağımı ne hallere düşeceğimi öğrenmen için bunu yazdım. Bu yazılanlar sadece ve sadece hayal. Çünkü seni kaybetmem imkânsız.� /FONT]diye başlıyordu hikâyemiz. Karakoçan'ın yalnız ve de karanlık tarafında.
    Sana Portakal Çiçeği diyorum! Tamam mı? Yazgıyı değiştirememenin çaresizliği üzerine.
    � aragüller sarmış etrafını.
    Karagüller.
    Bulutlar sarmış etrafını
    Kara bulutlar.
    Bir çıkış yok bu mahpustan.
    Bir ışık yok dört duvardan.
    Karagüller bitmiş mezarının başında
    Karagüller bitmiş ak teninde.� BR] Masal havası katalım sözün başlangıcına. Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde bir Portakal Çiçeği varmış. Adı Portakal Çiçeği imiş ama bütün bahar çiçeklerinin rengi ve kokusu onda toplanmış.
    Güldükçe bütün ülkelerdeki savaşlar biter barış ilan olunurmuş. Amerika'ya duyurulur bilhassa. Aşkın ve güzelliğin kudreti sadece kâğıtta kalmasın. Ağladıkça gökyüzünden yeryüzüne pırlantalar düşermiş sağanak sağanak. Tek taşlı hem de. Gelinlik kızlara ilanen duyurulur. Kızdıkça öfkelendikçe yer yerinden oynarmış. Fay hatları harekete geçermiş. Barışçı tüm uluslar yeniden savaşırlarmış barış için.
    Portakal Çiçeği'nin güzelliği kâğıda kaleme gelmezmiş. Şiirlere türkülere şarkılara çizgilere gölgelere sığmazmış gözlerinin rengi. Saçları her mevsim taze lale kokarmış. Endamı diğer bütün çiçekleri fideleri kızdıracak denli ince imiş. Gül bahçesine çıktığı vakit bütün güller onun güzelliği karşısında mahcup bir şekilde kıpkırmızı olurlarmış. Meğer bülbülün kanı değilmiş güle rengini veren. Portakal Çiçeği'nin gülzârda dolaşmasının mahcubiyeti imiş bütün hikâye. Çok güzel bir sandalı varmış Portakal Çiçeği'nin. İnce mi ince hafif mi hafif; her yanı elmaslarla yakutlarla işlenmiş sandalın. Her sabah gün doğmadan sandalına biner gök mavisi süt köpüğü denizlerde dolaşırmış. Sandalın kürekleri yokmuş ama kanatlarına kurdeleler bağlanmış kuğular çekermiş sandalı.
    O hangi denizin üstünde geçerse denizin dibinde bayram yaparmış balıklar. Akdeniz ondan dolayı Akdeniz olmuştur. Karadeniz Portakal Çiçeği uğramadığından Karadeniz olmuştur. Kızıldeniz kıskandığı için sinirden kızıl olmuştur.
    Bir kristal gibi gün ışığı vurdu mu Portakal Çiçeği'ne ondan yansıyan ışıklar deniz altı ülkesindeki onca canlıya renk olurmuş. Kırmızılar sarılar maviler turuncular eflatunlar yeşiller lilalar ilk defa Portakal Çiçeği'nden yansımış buralara. Her şey rengini ondan almış güzellik adına. İnciler onun güzelliğinden korkup kaçmışlar istiridyelerine içine. Mercanlar tek başlarına kaldıramamışlar bu güzelliği yan yana gelip mercan adaları oluşturmuşlar. Ahtapotlar o benimdir diye kollarını çoğaltmış ki kimse kendisinden alamasın diye. Balinalar onu kaptırmamak için büyümüş de büyümüş. Deniz tanrısı Poseidon bile o benimdir diye onun yoluna çıkan her şeyi batırmış. Ama nafile tüm bunlar. Portakal Çiçeği yüreğinin sesini arıyormuş. Ruh ikizini ya da güncel bir ifade ile.
    Çok erken saatlerde denizin içi pırıl pırılmış. Portakal Çiçeği altın çerçeveli sırlı camlara küsmüş. Denizin kendisin gösteren berraklığında taramaya başlamış ipek saçlarını. Saçlarından denizin derinliklerine sarkan teller aradığı prensin bileklerine takılmış. İnci avcısı prens yakışıklı mı yakışıklı imiş. Sanırsınız ki onu gören herkes Züleyha kesilir Züleyha gibi bileklerini keser şaşkınlığından. Sürüklenivermiş sandalın peşinden prens. Kader ağlarını örmüş bir kere. Portakal Çiçeği ayaklarına kadar gelen kaderi fark ettiğinde ellerini uzatmış ak köpüklü sulara. Su birden bire gül kokmaya başlamış. Dokunduğu her şey onu gibi oluyormuş masal bu ya. Peşi sıra sürüklenen delikanlıyı sandalına almış. Gözleri sevinçten deliye dönmüş prensi görünce. Aradığını bulmuş neticede. Yavrusunun üstüne kanat geren kuşlar gibi kalkan olmuş prense onu tüm kötülüklerden korumuş kem gözlerden ırak tutmuş yıllarca. Susadıkça aşkın sütünü içirmiş masal ülkesinde prense acıktıkça kalbini sunmuş dilim dilim gümüş tepside.
    Az gitmişler uz gitmişler. Dalga dalga köpük köpük sahil sahil düz gitmişler. Kuğuların çektiği sandalın içinde tatmadık mutluluk bırakmamışlar. Her güzel hikâyenin acı sonu vardır ey okuyucu. Türk Filmi gibi.
    Bir gün acı bir rüzgâr esmiş uzak iklimlerden. Portakal Çiçeği'nin sandalı devrilmiş. Ak kuğular yitip gitmiş köpüklü dalgalar içinde. Portakal Çiçeği hastalanmış yataklara düşmüş. Sonra gözlerini kapatmış ve kaybolmuş ansızın.
    Denizin dibindeki balıklar göğün üstündeki melekler ağlaşıvermiş. İnsanlar sahil boyunca boşuna beklemişler. Masalın en güzel yerinde yapayalnız kalmış prens. Hem de Ümit Yaşar'ın Acılar Denizi şiiri gibi. Gözyaşını içine akıtmış gönül ağrısını defter sayfalarına. Ağlamalarını kimseye duyuramamış ama çağlamalarını sayfa sayfa iletmiş sevda dolu yüreklere. Rivayet olunur ki Deniz Tanrısı Poseidon kaçırıp götürmüş Portakal Çiçeği'ni. Hem de karanlıklar ülkesine. Yani okyanusların en dibine. İnsan teknolojisinin bile ulaşamayacağı diyarlara. Bir tek sevgi yolunda gidenlere yardımcı olmak üzere gün yüzüne çıkarmış. Bir de geride bıraktığı prensi görmek için 14 Şubat'ta.
    Okyanusun kalbi o imiş. Titanik falan hep hikâyeymiş. Bütün insanların yüreğinin Titaniğiymiş artık.
    Şiir olmuş hayal olmuş rüya olmuş hikâye olmuş Portakal Çiçeği.
    Portakal Çiçeği'nin okyanusun ta derinlerinden: � rensim prensim� /FONT] diye bağırışları derinden derine gelen dalgaların arasında yitip gidermiş her seferinde.
    Prens ise bir sahil kasabasında her saat kulağı okyanusta kendini teselli etmekte imiş. Midye kabuklarını kulağına götürür orada Portakal Çiçeği'nin sesini bulmaya çalışırmış. Millet delirdiğini zannetmekte imiş. Oysa gelen her dalga prense; Portakal Çiçeği'nin sevgi dolu sözcüklerini fısıldıyormuş � eni seviyoruuuuuuuuuuuuuuuuuuuuum

  • me®nn
    me®nn

    27.05.2010 - 14:47

    neden kimse bişii yazmamış, bu güzel akıl hakkında

Toplam 11 mesaj bulundu