Pinar İpek Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkınd ...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    30.07.2011 - 11:30

    Adam hiç ayık gezmezdi...

    Bütün bir köy halkı yaka silkiyordu adamdan
    “Ölse de bir kurtulsak” diyorlardı
    Bir karısı vardı adamın, bir de kendisi.
    ...Hiç çocukları olmamıştı.
    Köy halkı böyle bir adamın zürriyetinin olmadığına memnundu.
    Kadın ise adamın haline üzülse de ses çıkaramazdı.
    Otuz yıldır evliydiler. Döverdi, kızardı, her gün biriyle kavga ederdi.
    Ama kocasıydı işte, evinin erkeği idi.
    Adam iyice yaşlanmıştı artık.
    Öksürük nöbetleri uykusunu bölüyor,
    İki basamak merdiven çıksa nefes nefese kalıyor, titreyen elleriyle sigarayı zor sarıyordu.
    İyice zayıflamış, zaten kısacık olan boyuyla bir çocuk gibi kalmıştı.
    Kadıncağız ellerini açıp dualar ediyor,
    “Ahir ömründe olsun şu adamın hali biraz düzelsin” diye yalvarıyordu Allah’a…
    Adam bir sabah evden çıktı.
    Fakat ertesi sabah oldu dönmedi.
    Tan yeri ağarırken kadın aramaya çıktı kocasını.
    Kim bilir nerede sızıp kalmıştı!
    Köyün üst tarafındaki çeşmenin başına gitti önce,
    Orada içerdi adam, bulamadı.
    Yakındaki tarlaları aradı,
    Köyün dört bir yanına baktı, yoktu.
    “Eve gelmiştir belki” diyerek koşarak geri geldi.
    Hayır, dönmemişti.
    Güneş inmek üzereydi.
    Acele bir abdest aldı, namaza durdu.
    Duası bitmek üzereydi ki, kapının çaldığını duydu.
    Öksürüyor, eliyle göğsünü işaret ediyordu.
    Kadın koluna girdi kocasının, güç bela sedire kadar taşıdı.
    Uzandı adam.
    Karısının yüzüne baktı.
    Ağlıyordu.
    Doğrulmak ister gibi yaptı,
    “Hakkını helal et” diyecekti.
    Lafının sonunu getiremedi,
    Başı yastığa düştü.
    Ölmüştü…
    Kadıncağız, kocasının başında epeyce bir ağlayıp feryat etti.
    Biraz kendine gelince gözlerini sildi, yemenisi bağladı.
    Kalktı, imamın evine gitti.
    -Hocam… diyebildi hıçkırarak… Bizimki…
    Söyleyemiyordu, ama imam efendi durumu anlamıştı.
    Kadının yüzüne baktı,
    “Köylü ne der” diye düşündü, bocaladı…
    -O mendebur, bir kez bile caminin kapısından içeri girmedi,
    Kaldırmam onun cenazesini” diyerek kapattı kapıyı.
    Kahroldu kadın.
    “Nereye gitsem, ne yapsam” diye düşündü.
    Kimseleri yoktu ki…
    Çaresiz, eve döndü.
    Yıkadı kocasını, sandıktan çıkardığı beyaz bir çarşafa sardı,
    Omzuna aldı, mezarlığın yolunu tuttu.
    Caminin köşesinden dönerken, muhtar ve köylülerin
    Kendisine doğru gelmekte olduğunu gördü.
    Bir kez daha düğümlendi boğazı,
    Cenazesi omzundan kayarken
    Dizlerinin üstüne çöktü, ellerini yüzüne kapatıp ağlamaya başladı.
    Hışımla yaklaştı muhtar:
    -Onu nereye götürüyorsun, dedi.
    Mezarlığa gömeyim deme sakın!
    Sağlığında biz çektik,
    Bir de ölülerimiz çekmesin o herifin elinden…
    Kadın gözlerini çarşafın üstüne dikmiş, öylece duruyordu.
    Birden bağırmaya başladı,
    Delirmiş gibiydi sanki.
    Kalabalık yanından korkuyla uzaklaşırken,
    Cenazesini tekrar yüklendi,
    Köyün dışına doğru yürümeye başladı.
    Kan ter içinde kalmıştı kadın,
    Artık adım atacak hâli yoktu.
    Kendi kendine:
    -Şuracığa gömeyim adamımı,
    Kimseler rahatsız olmaz burada, dedi.
    Tam o anda bir ayak sesi duyuldu, irkildi.
    Bir çobandı gelen.
    Kadıncağız her şeyi olduğu gibi anlattı.
    Üzüldü çoban, gözleri doldu.
    -Dert etme, dedi. Ben yardım ederim sana.
    Bir çukur kazıp, cenazeyi gömdüler.
    Çoban başucunda durdu mezarın, ellerini açtı, dua etti.
    Birkaç çiçek buldu kadın,
    Toprağın üstüne serpti.
    Çobana dualar ederek döndü evine,
    Yorulmuştu.
    Camın kenarına oturup, uzaklara daldı.
    Uyuyup kalmıştı oracıkta…
    Ertesi sabah imamın kapısı çaldı telaşla,
    Muhtar, bir yandan tekmeyi vuruyor, bir yandan da;
    -İmam efendi, imam efendi… diye bağırıyordu.
    İmam korkuyla açtı kapıyı.
    -Bir rûya gördüm, dedi muhtar.
    Hocam o berduş, o serseri adam cennetteydi,
    Bana gülüyor, “hakkım sana bile helal olsun”, diyordu.
    Rûyayı duyan imamın benzi attı,
    Kendisi de hemen hemen aynı rûyayı görmüştü.
    -Gel hele içeri gel, demeye kalmadı, köyün delisini gördüler.
    Koşarak geliyor, bir yandan da bağırıyordu.
    -Demedim mi ben, demedim mi size,
    Rûyamda gördüm, rûyamda…
    Birkaç köylü daha benzer rûyalar gördüğünü söyleyince karar verdiler.
    Özür dileyecek, kendilerini affettirmeye çalışacak,
    Bu arada işin aslını öğreneceklerdi.
    Bir şeyler olmuştu ama ne?
    Adamın evine vardıklarında kapıyı açan kadın şaşkındı.
    Kapıyı yüzlerine kapatacak oldu, yapamadı.
    Gelenler olup biteni anlatıp özür diledi,
    Cenazeyi nereye defnettiğini, neler olduğunu sordular.
    Kadıncağız her şeyi anlattı.
    Can kulağı ile dinlediler ve
    Çobanı bulmaya karar verdiler.
    Bir yandan yürüyor,
    Bir yandan aralarında konuşuyorlardı:
    -Bu çoban bir evliyaydı her halde,
    Belki de hızırdı,
    Aslında ölen adam da o kadar kötü bir adam değildi…
    Tarif edilen yere geldiklerinde, çoban koyunlarını otlatıyordu.
    Gelenleri görünce ayağa kalktı,
    “Hayırdır inşAllah” dedi…
    Oturdular.
    Onlara süt ikram etti, konuşmaya başladılar.
    Çoban söylenenlerden hiç bir şey anlamamıştı.
    Cenazeyi nasıl defnettiklerini anlattı.
    -Ben bir garip kulum, dedi.
    “Cenazeyi defnettik,
    Başucunda durup bir dua ettim sadece, hepsi bu…”
    Merakla nasıl bir dua ettiğini sordular,
    Çoban da söyledi:
    -Allahım,
    Ben dağda koyunlarımı otlatırken,
    Kulların gelirler yanıma,
    Selam verirler
    “Senin selamınla gelen,
    Senin misafirindir” der, ağırlarım.
    Süt ikram eder,
    Azığımı paylaşırım…
    Şimdi de,

    Ben sana bir misafir yolluyorum,onu da sen ağırla...

    Her isteyen bu hikayeden kendine bir pay çıkarırsa kör olan vicdanlar belki biraz yumuşar..!

  • Ali Rıza Karataş
    Ali Rıza Karataş

    30.07.2011 - 10:56

    BIR KADINI SEVMEK

    Bir kadını sevmek onu saraylarda yasatmak degildir. Bir kadını sevmek ona zümrütler pırlantalar almakta degildir..bir kadını sevmek güzel bir yerde kariyer sahibi olmakta degildir…bir kadını sevmek 2-3 yabanci dil bilmek güzel araba kullanmak
    Adaleli bir vücuda sahip olmak hic degildir..

    -Bir kadını sevmek: dağ başında kış ortasinda aynı battaniyenin altinda onu sararak ısıtmak bu da yetmiyorsa nefesinle ısıtabilmektir…bir kadını sevmek ona altın pırlanta almak degil en güzel kır ciceklerinden ona taç yapabilmektir..kariyer sahibi degil çoban olsan onu sahiplenebilmektir. taşıyabilmektir bir kadini sevmek …2-3 yabanci dil bilsen ne yapar bir kadına bildigin en iyi dilde sevgini ifade edemiyorsan 32 dil bil istersen kuş dilide bil bişeye yaramaz bir kadını severken gerekirse bülbül olacaksin bir kadını seviyorsan …
    en kuvvetli ve sportif bir yapin olsada bir kadına gereken ilgiyi gösteremiyorsan onun istedigi zaman yanında olamıyorsan sarıldııin zaman kemiklerinden ses gelmiyorsa sevme bir kadını kardesim günahina girme ….

    Bir kadını seviyorsan sadakatle seveceksen sev baska bir kadını düsleyeceksen dahi sevme üzmeeee…
    Bir kadını seviyorsan kısaca onunla doğmasan da onunla öleceksin ölmesin ide bileceksin onun icin
    Bir kadını seviyorsan ruhunu bedenini ona bırakacaksın kayıtsız şartsız teslim olacaksin o senden emin olacak..
    Bir kadini seviyorsan ona asla sirtini dönmeyeceksin
    Bir kadını seviyorsan sakada olsa ona asla seni sevmiyorum demiyeceksin
    Birkadını seviyorsan ne yaparsa yapsin kızmayacaksın küsmeyeceksin
    Bir kadını seviyorsan hosuna gitmeyen haraketler yapsada ona bunu ödetmeye kalkmayacaksin her zaman müşfik olacak ve hemen affedeceksin..

  • Wushu Sanda
    Wushu Sanda

    28.07.2011 - 10:23

    çok gülmek kalbi karartır derler

  • Tuba Vural
    Tuba Vural

    13.07.2011 - 10:28

    Merhaba! Sizi kurucusu bulunduğum bayanlara yönelik olan Şiir kolikler adlı grubuma davet ediyorum. Gelirseniz çok sevinirim. Katılırsanız güzel paylaşımlarda buluşuruz. Sizi de aramızda görmekten mutluluk duyarız.
    Not: Bu linki girerekte ulaşabilirsiniz: http://www.gruplar.antoloji.com/siir-kolikler

Toplam 4 mesaj bulundu