*** DOĞUM GÜNÜNÜZÜ KUTLAR,YAŞAM BOYU BAŞARI VE MUTLULUKLAR DİLERİM..****
HAYAT SEVGİ KADAR GÜZEL AŞK GİBİ GÜÇLÜ OLSUN
DOĞUM GÜNÜNÜZÜN ANISINA**** RÜYA GİBİ *** ŞİİRİMİN ŞARKISINI DİNLEMEK İSTERSENİZ,ANTOLOJİ ANA SAYFAMDA TANITIM YAZISI BÖLÜMÜNDE www.atlassiir.com LİNKİNDEN SİTEME GİREREK ŞARKIYI WEP SİTEMDEKİ EN ÜSTTE MEDIA PLAYER DEN DİNLEYEBİLİRSİNİZ..
VEYA ANTOLOJİDE 1.SAYFAMDAKİ RÜYA GİBİ ŞİİRİMİN SESLİ MP3 DOSYADAN DİNLEYEBİLİRSİNİZ.
TEKRAR NİCE MUTLU VU HUZUR DOLU YILLAR DİLERİM.
AKÇAYDAN SELAM VE SAYGILARIMLA....
İBRAHİM YILMAZ..
** RÜYA GİBİ **
Rüya gibi uçup bitti O güzelim mutlu anlar Bir hayaldi geçip gitti O sevecen tatlı yıllar.
Mazideki o yıllara Şöyle dönüp bir baksana Sarhoş eden duygu gibi Alır bizi kollarına.
Solmaz denen güzellikler Hep yalanmış yalan meğer Hayat denen tüm gerçekler Bir anlık rüyaymış meğer.
Nerde şimdi nerde kaldı Yalan olan çocukluğum Bir yıldızdı kaydı gitti Aşka kanan o gençliğim.
Kutlu olsun doğum günün Mutlu olsun melek yüzün Aşkla gülsün bütün ömrün Sevip sarsın petek gönlün.
Şehirpalas Oteli - 1987
SARIKAMIŞ
Güfte: İbrahim Yılmaz Beste:Ersin Kayışlı - Mustafa Açıkgöz Okuyan: Mustafa Açıkgöz
Not:bu şarkının yasal telif hakları mevcuttur.
Bestekar saygıdeğer Ersin Kayışlı hocama ve şarkıyı okuyan saygıdeğer Mustafa Açıkgöz kardeşime çok teşekkür ederim.
Aşk romanındaki 40 kuralı biraraya getirdik. Aşk romanının ve hayatın bir özeti… 40 kuraldan biri: Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde.
Karşınızda Elif Şafak’ın “Aşk” romanında bahsedilen “40 kural”. Sizce kırk kuralın bu kadar özel olmasının, bizi kalbimizden vurmasının sebebi nedir? Benim zeminimde bunun karşılığı, kendi içimizde özümüze yaptığımız yolculukta karanlıkta kaldığımız anlarda bize ışık tutan kurallar olduğudur. Duygularımızın iki tane ucu varsa biri korku ise diğeri sevgidir. 40 kural içimizdeki Öz’le birleşme, hakikati bulma yolculuğumu karşımızsa çıkan Aşk’ın kurallarıdır.
O en uç noktada öyle büyük bir sevgi vardır ki, olsa olsa adı ilahi sevgi olur. İşte bu ilahi sevginin bir diğer adı da her yerde aradığımız, özellikle karşı cinste buluruz sandığımız “AŞK”tır. Hayat ne ironik değil mi? Dışarda sandığımız şeyler, aslında içimizde durmakta ve bizim onların farkına varmamızı beklemekte. İşte Şemsi Tebrizi’nin Aşk romanında geçen 40 kuralı (biraz uzunca ama emin olun ki kitap gibi kurallar da okunmaya değer) : Gönlü geniş ve ruhu gezgin sufi meşreplilerin kırk kuralı:
GÖNÜL KURALLARI
1. kural: Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok, eğer, tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
2. kural: Hak yolunda ilerlemek yürek işidir,akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun,omzun üstünde ki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil!
3. kural: Kur’an dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri manadır. Sonra ki batıni manadır. Üçüncü batıninin batınisidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
4. kural: Kainattatki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi, onu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa, sonsuza dek O’nda kalır.
5. kural: Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. Aman sakın kendini diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: Bırak kendini, ko gitsin; akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var! 6. kural: Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk konusunda dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur.
7. kural: Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, hakikati keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
8. kural: Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! istediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
9. kural: Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
10. kural: Ne yöne gidersen git, doğu,batı,kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
11. kural: Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Ssenden yepyeni ve taptaze bir sen zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
12. kural: Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
13. kural: Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı, hoca,şeyh, şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.
14. kural:Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
15. kural: Allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. Tek tek her birimiz tamamlanmamış birsanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermek için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.
16. kural:Kusursuzdur ya Allah, onu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde belebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne layıkıyla sevebilirsin.
17. kural: Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
18. kural: Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara, dışında, başkalarında değil ve unutma ki nefsini bilen Rabb’ini bilir. Başkalarıyla değil sadece kendiyle uğraşan insan sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır
19. kural:Başkalarından saygı,ilgi ya da sevgi bekliyorsan önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.
20. kural: Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
21. kural: Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi,hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek,kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
22. kural: Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdimi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.
23. kural: Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz.
Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadırne tefritte. Sufi daima orta yerde…
24. kural: Madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzünde ki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
25. kural: Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an da burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.
26. kural: Kainat yekvücud, tek varlıktır. Herşey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını
yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.
27. kural: Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır, şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır.
Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin herşey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse dünya değişir.
28. kural: Geçmiş zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu anın hakikatini yaşar.
29. kural: Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle”deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin,ne de hayat karşısında çaresizsin.
30. kural: Hakiki sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez. Sufi kusur görmez kusur örter.
31. kural: Hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp… Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bunda ki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise,ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
32. kural: Aranızda ki perdeleri tek tek kaldır ki Allah’a saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma. İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!
33. kural: Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol! Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışında ki biçim değil içinde ki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
34. kural: Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.
35. kural: Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Allah’a inanmayan kişi ise içinde ki inananla. İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
36. kural: Hileden,desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, sana zarar vermek istiyorsa, Allah da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan!
37. kural:Allah kılı kırk yaracak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir aşık olma zamanı vardır; bir de ölmek zamanı.
38. kural: Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım? Diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa,yazık! Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
39. kural: Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz. Her şey yerli yerinde kalır, merkezinde… Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz. Ölen her sufi için bir sufi daha doğar.
40. kural: Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk’ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde..
Doğulacaksa, olacaksa her şey olmuştur doğulduğu zaman. Ne varsa dünya adına. Ne varsa yaşanası, yaşanmıştır doğulduğunda. Hayat kadar, güneş kadar, ay kadar, ölüm kadar, yaşarsın. Sen de; İyi ki varsın gerçeksin hoş geldin.
Aydın Yılmaz
DOGUM GÜNÜNÜZ KUTLU, HER GÜNÜNÜZ BAYRAM HAVASINDA OLSUN...
SAAT 03.30'du. Adamın telefonu çalmaya başladı. Başını gömdüğü yastıktan binbir zorlukla kaldıran adam, yatak ucundaki telefona uzandı: 'Alo! Kimsiniz? ' 'Benim oğlum, annen! ' 'Anne of ya.. Bu saatte ne var Allah aşkına! Yarın ne kadar önemli işlerim olduğunu bir bilsen....' 'Şey oğlum..' 'Ne var anne, beni bu saatte uyandıracak kadar önemli ne var? Sabah arasan olmaz mıydı? ' Anne, oğlundan duyduğu bu kırıcı sözlerden dolayı, çok üzülmüş ve çok incinmişti. Ağlamaklı bir sesle şunları söyleyerek telefonu kapattı: 'Bundan tam otuzbeş yıl önce, böyle bir gece yarısı saat tam 03.30'da sen de beni uyandırmıştın! Doğum günün kutlu olsun evladım
Doğum gününüzü candan kutlarım mutlu olmanı kalben dilerim yeni yaşında mutlulukların en güzelini siz yaşarsınız, başarı merdivenlerini rahatlıkla tırmanırsınız ve dilerim yüzün hep güler, neşeni hiç yitirmezsin. Sevgi dolu kalman ve mutlu olman dileğiyle... Doğum günün kutlu olsun! nice güzel mutlu yıllara sevgilerimle.
Adını bilemediğim bir yalnızlık Adını koyamadığım bir hasretlik Dudaklarımdan dökülürken titreyen kelimelersin Sen adı övülmüş efendimsin Sen güllerin efendisi Ahmetsin, Sen sevgililer sevgilisi Muhammedsin Sen yerin titrediği bir yürüyüş Sen göğün öpmek için eğildiği gülüşsün. Gözlerimden dudağıma yaşlar düşerken Sen dudağımda kokan gizli cennetsin. Bir çocuk eli uzanıyorken damlalarıma Filistinli bir ananın avuçlarında dua oluyorsun Bir bebek ağlıyorken Grozni sokaklarında Sırtını sıvazlayan bir el oluyorsun Bugün doğum günün Ey Nebi! Bir ışık gibi ufkumuzda doğuyorsun. Rengarenk mumlarla süslü pastalar Rengarenk çiçeklerle süslü masalar Cennet kokusu çökmüş buhurdanlar Ve çocuklar... Sudanlı,Bosnalı,İstanbullu çocuklar Kulak ver rüzgara,dinle sesleri Ey Nebi! Filistinli çocukları duyuyor musun Iraklı,Çeçenyalı,Türkistanlı çocukları Melekler el çırpıyor çocuk seslerine Salavatlar getiriyorlar hep bir ağızdan Selam olsun sana Ey Nebi nidalarıyla Küçücük avuçlarında küçücük yürekleriyle. Üfle mumlara soğusun dudaklar Üfle küçük yüreklere sönsün ateşler Gözlerinden gözlerimizi Ellerinden ellerimizi Dudaklarımızdan kokunu silme Efendim Ellerimiz bağrımızda dürülü Yüreğimizde tağuti kilitler varken Bizi bizimle bırakma Efendim Bizi sensiz bırakma Efendim. Bugün doğum günün safalar getirdin Efendim Bugün kutlu gelişin, kutlu olsun Efendim...
Ümmedi MUHAMMED ' in doğum günü kutlu olsun...
Her sabah; güne RESUL'ü anarak başlamak,
O'na olan aşkınızı, diri tuttarak,
O'na olan sevgimizi bir nur misali büyüterek,
Şairinde dediği gibi; kılıcında bir dirhemde taş olabilmek için...
Allahumme Salli Ala Muhammedin ve Ala ali Muhammed Allahumme Salli Ala Muhammedin ve Ala ali Muhammed Allahumme Salli Ala Muhammedin ve Ala ali Muhammed
Söyle o inanmadıkları halde inandık diyenlere: söyle o sana olan kinlerinden parmak ısıranlara söyle ve de ki 'kininizle geberin'(Al-i İmran 119)
ve tanı onları; senin iyi olmanı istemez onlar musibet gelince de sana sevinir, mutlu olurlar sabret ve korun onlardan hilekardır onlar ve fakat Allah'a güvenirsen sana dokunamazlar söyle onlara emin olsunlar, de ki; gebertecek sizi kininiz. ve sizi boğacak öfkeniz düştüğünüz pislik çukurunda çünkü, şüphesiz Allah çepeçevre kuşatmıştır onları ve yaptıklarını (Al-i İmran 120)
şunu da söyle avazın çıktığınca, mü'minleri bırakıp da, izzet arayanlara küfrün sularında: 'bilsinler ki gerçek izzet Allah katında' (Nisa 139)
şunu da söyle korkak müslümanlara: 'size ne oldu da Allah yolunda ve 'Rabbimiz! bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz! İman edenler Allah yolunda savaşır, inanmayanlar tağut yolunda... Öyleyse şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır.' (Nisa 75-76)
benim çok değerli kardeşim ALLAH daima dünya işlerinde rızası doğrusunda yürüyen kullarından eylesin seni ahiret hayatında sevdiklerinle havz-ı kevserin başında efendimize komşu eylesin.
Mümin, bütünüyle faydadan ibarettir. Birlikte yürüdüğünde, sana (güzel şeyler anlatıp) fayda verir. Kendisine akıl danıştığında, (en doğru ve gerekli bilgiyi verip) sana yararlı olur. Ortaklık kurduğunda (hainlik düşünmez) sana kazanç sağlar. O, her şeyiyle, her işinde (tepeden tırnağa) faydadan ibarettir. Hadis-i Şerif (Ebu Nuaym)
ben ne yazıyım sana bilmiyorum ki abla ne desem acaba beni önce arkadaşlarım listene ekleyip sonra sildiğin için birşeyler söylesem ama boşver sen herşeyin en doğrusunu bilirsin sana saygı duyarım
iyiki varsın iyiki tanımışım seni gül yüzlüm narin çiçeğim :) su gibi berrak güneş gibi aydınlık bahar gibi çoşkulusun caaaan harika bir insansın meleğim seni çok seviyorum :)))
Ne zaman çölleşen şu İnsanlık Dünyasında bunalsam; Ruh güzelliği ve duruluğunda ferahladığım bir İnsanlık Vahası :)))) İyi ki varsın Güzel İnsan..ve her zaman güzel düşünce ve dualarımda var olacaksın :))) Selam ve hayır dualarımla Sermet amcan
Gül kokusunu sizden mi almış bilmem Bir ateş attınız içime sönmez yanar her dem Bükülür boynum, bir gariplik çöker Doyulmaz güzelliğinize hasret kaldı bu gözler! Efendim benim güzel efendim Sultanım benim gül sultanım Dilenciyim, kapınıza geldim dayandım İşte bu zalim nefsim işte bunlar günahlarım Size uzattım ellerimi şahidim olun Biz gözyaşı dökemedik, tövbemiz için siz dökün; Efendim benim güzel efendim Sultanım benim gül sultanım Altın bir nesilden geldiniz Hoş geldiniz sefa geldiniz bizlere şeref verdiniz Rabbimizin şahidi, peygamberimizin varisi Gönüllerimizin şifası, aşka susamışların deryası Efendim benim güzel efendim Sultanım benim gül sultanım Dünya’dan eser bulunmaz kalbinizde Misk kokuları eksik olmaz elbisenizde Güzellik sizinle güzelliğini bulur Yürüyünce toprak sizi kıskanır olur Efendim benim güzel efendim Sultanım benim gül sultanım Gelenler kozaydı, kelebek oldu, sonsuza uçtu Bu garip hasretinizle yandı kül oldu Bu tendeki can, can evinden çıkıp size gelmek ister Son nefesinde sizden himmetinizi bekler Efendim benim güzel efendim Sultanım benim gül sultanım
gülüm canım benim yaaa seniiiiiiii çooooook seviyorum :))))) bir insanın yüreği bu kadar güzel olabilir senin yüreğinin güzelliği tarif edilemez kelimeler yetersiz kalır :))) her şeyin gönlünce olması duasıyla meleğim
sözlerin en güzeli varken başka söze sanırım gerek yoktur.buyrun okuyun sözlerin en güzelini....
Resulullah (sav) akşam olunca şu duayı okurdu: 'Elhamdülillah geceye erdik. Mülk de, Allah için geceye erdi. Allah'tan başka ilah yoktur. Tektir, ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamdler O'nadır. O, her şeye kadirdir. Rabbim! Bu gecede olacak hayrı, bundan sonra olacak hayrı senden taleb ediyorum. Bu gecede olacak şerden ve bundan sonra olacak şerlerden sana sığınıyorum. Rabbim! Tembellikten, yaşlılığın kötülüklerinden sana sığınıyorum. Rabbim! Cehennem azabından, kabir azabından sana sığınıyorum! ' İbnu Mes'ud (ra) devamla, Resulullah (sav) 'ın sabah olunca şu duayı okuduğunu söyledi: 'Elhamdülillah sabaha erdik. Mülk de Allah için sabaha erdi'.
Kaynak: Müslim, Zikr 75, (2723): Tirmizi, Da'avat 13, (3387): Ebu Davud, Edeb 110, (5071) Ebu Selam, Hz. Enes (ra) 'ten naklediyor: 'Resulullah (sav) 'ın şöyle söylediğini işittim: 'Kim akşama ve sabaha erdiği zaman: 'Rabb olarak Allah'a, din olarak İslama, resul olarak Muhammed (sav) 'e razı olduk' derse onu razı etmek de Allah üzerine bir hak olmuştur'. (Rezin bu duaya: 'Kıyamet günü' ifadesini ilave etmiştir.)
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 110, (5072): İbnu Mace, Dua 14, (3870) Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kim sabaha erdiği zaman: 'Allahım, benimle veya mahlukatından herhangi biriyle hangi nimet sabaha ermişse bu sendendir. Sen birsin, ortağın yoktur, hamdler sanadır, şükür sanadır' derse, o günkü şükür borcunu ödemiştir. Kim de aynı şeyler akşama erince söylerse o da o geceki şükür borcunu eda eder'.
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 110, (5073) Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kim bir belaya uğrayanı görünce şu duayı okursa: 'Seni imtihan ettiği şeyde bana afiyet veren ve birçok yarattığından beni üstün kılan Allah'a hamdolsun! ' Artık yaşadığı müddetçe bu bela ne olursa olsun ona maruz kalmaktan muaf kılınır.' (Ebü Hüreyre (ra) 'nin bir rivayetinde sadece: '...Bu bela ona isabet etmez' denmiştir)
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 38, (3427, 3428): İbnu Mace, Dua 22, (3892) Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: 'Duaların en faziletlisi arefe günü yapılan duadır. Ben ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri en faziletli söz, la ilahe illallahu vahdehu la şerike leh lehü'l'mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve ala külli şey'in kadir. (Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir. O, herşeye kadirdir) sözüdür.'
Kaynak: Muvatta, Kur'an 32, (1, 214, 215): Tirmizi, Da'avat 133, (3579) Ravi: Aişe Tanım: Ey Allah'ın Resulü, dedim, 'şayet Kadir gecesine tevafuk edersem nasıl dua edeyim? ' Şu duayı okumamı söyledi: 'Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu anni. (Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.)
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 89, (3508) Ravi: İbnu Abbas Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Duvarları örtmeyin. Kim kardeşinin mektubuna, onun izni olmadan bakarsa tıpkı ateşe bakmış gibi olur. Allah'tan avuçlarınızın içiyle isteyin, sırtlarıyla istemeyin; duayı tamamlayınca avucunuzu yüzlerinize sürün'
Kaynak: Ebu Davud, Salat 358, (1489, 1490,1491) Ravi: Ömer Tanım: Resulullah (sav) ellerini dua ederken kaldırınca, onları yüzlerine sürmedikçe geri bırakmazlardı.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 11, (3383) Ravi: Selman Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Rabbiniz hayiydir, kerimdir. Kulu dua ederek kendisine elini kaldırdığı zaman, O, ellerini boş çevirmekten istihya eder.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 118, (3551): Ebu Davud, Salat 358, (1488) Ravi: Ebu Hüreyre Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Allah'a duayı, size icabet edeceğinden emin olarak yapın. Şunu bilin ki Allah celle şanuhu (bu inançla olmayan ve) gafletle (başka meşguliyetlerle) oyalanan kalbin duasını kabul etmez.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 66, (3474) Ravi: Ebu Hüreyre Tanım: Resulullah (sav) buyudular ki: 'Acele etmediği müddetçe herbirinizin duasına icabet olunur. Ancak şöyle diyerek acele eden var: 'Ben Rabbime dua ettim duamı kabul etmedi.' (Müslim'in diğer bir rivayeti şöyledir: 'Kul, günah talebetmedikçe veya sıla-i rahmin kopmasını istemedikçe duası icabet görmeye (kabul edilmeye) devam eder.' Tirmizi'nin bir diğer rivayetinde şöyledir: 'Allah'a dua eden herkese Allah icabet eder. Bu icabet, ya dünyada peşin olur, ya da ahirete saklanır, yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek suretiyle olur, yeter ki günah taleb etmemiş veya sıla-ı rahmin kopmasını istememiş olsun, ya da acele etmemiş olsun.')
Kaynak: Buhari, Da'avat 22; Müslim, Zikr 92, (2736): Muvatta, Kurban 29 (1, 213): Tirmizi, Da'avat 146, (360 Ravi: Cabir Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Nefislerinizin aleyhine dua etmeyin, çocuklarınızın aleyhine de dua etmeyin, hizmetçilerinizin aleyhine de dua etmeyin. Mallarınızın aleyhine de dua etmeyin. Ola ki, Allah'ın duaları kabul ettiği saate rastgelir de, istediğiniz kabul ediliverir.'
Kaynak: Ebu Davud, Salat 362, (1532) Ravi: Enes Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 3, (3370): İbnu Mace, Dua 1, (3827) Ravi: İbnu Mes'ud Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Allahu Teala Hazretleri'nin fazlından isteyin. Zira Allah, kendisinden istenmesini sever, ibadetin en efdali de (dua edip) kurtuluşu beklemektir.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 126, (3666) Ravi: Ebu'd-Derda Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kardeşinin gıyabında dua eden hiçbir mü'min yoktur ki melek de: 'Bir misli de sana olsun' demesin.' (Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade vardır: 'Melekler: 'Amin, bir misli de sana olsun! ' derler.')
Kaynak: Müslim, Zikr 86, 88, (2732, 2733): Ebu Davud, Salat 364, (1534) Ravi: Aişe Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Her kim, kendine zulmedene beddua ederse, ondan intikamını (dünyada) almış olur.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 115, (3547) Ravi: Nu'man İbnu Beşir Tanım: Resulullah (sav) : 'Dua ibadetin kendisidir' buyurdular ve sonra şu ayeti okudular. (Mealen) : 'Rabbiniz: 'Bana dua edin ki size icabet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir' buyurdu.' (Gafir 60) . [Metin Tirmizi'ye aittir.]
Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Gafir, (2973): Ebu Davud, Salat 358, (1479) Ravi: İbnu Ömer Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kime dua kapışı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevi şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 112, (3542) Ravi: Ubade İbnu's-Samit Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: Yeryüzünde, masiyet veya sıla-i rahmi koparıcı olmamak kaydıyla Allah'tan bir talepte bulunan bir Müslüman yoktur ki Allah ona dilediğini vermek veya ondan onun mislince bir günahı affetmek suretiyle icabet etmesin.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 126, (3568) Ravi: Ebu'd-Derda Tanım: Resul-i Ekrem (sav) , (bir gün) sordu: 'En hayırlı olan ve derecenizi en ziyade artıran, melikinizin yanında en temiz, sizin için gümüş ve altın paralar bağışlamaktan daha sevaplı, düşmanla karşılaşıp boyunlarını vurmanız veya boyunlarınızı vurmalarından sizin için daha hayırlı olan amelinizin hangisi olduğunu haber vereyim mi? ' 'Evet! Ey Allah'ın Resulü! ' dediler. 'Allah'ın zikridir! ' buyurdu.
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 6, (3374): Muvatta, Kur'an 24 Ravi: Enes Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Allahu Teala hazretleri şöyle seslenir: 'Beni bir gün zikreden veya bir makamda benden korkan kimseyi ateşten çıkarın! '
Kaynak: Tirmizi, Cehennem 9, (2597) Ravi: Muaz Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Akşamdan (abdestli olarak) temizlik üzere zikrederek uyuyan ve geceleyin de uyanıp Allah'tan dünya ve ahiret için hayır taleb eden hiç kimse yoktur ki Allah dilediğini vermesin.'
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 105, (5042) Ravi: Cabir Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Bir kimse evine veya yatağına girince hemen bir melek ve bir şeytan alelacele gelirler. Melek: 'Hayırla aç! ' der. Şeytan da: 'Şerle aç! ' der. Adam, şayet (o sırada) Allah'ı zikrederse melek şeytanı kovar ve onu korumaya başlar. Adam uykusundan uyanınca melek ve şeytan aynı şeyi yine söylerler. Adam, şayet: 'Nefsimi, ölümden sonra bana geri iade eden ve uykusunda öldürmeyen Allah'a hamdolsun. İzniyle yedi semayı arzın üzerine düşmekten alıkoyan Allah'a hamdolsun' dese bu kimse yatağından düşüp ölse şehit olur, kalkıp namaz kılsa faziletler içinde namaz kılmış olur.' [Rezin ilavesidir]
Kaynak: Rezin Ravi: Enes Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Allah'ı zikreden bir cemaatle sabah namazı vaktinden güneş doğuncaya kadar birlikte oturmam, bana İsmail'in oğullarından dört tanesini azad etmemden daha sevgili gelir. Allah'ı zikreden bir cemaatle ikindi namazı vaktinden güneş batımına kadar oturmam dört kişi azad etmemden daha sevgili gelir.'
Kaynak: Ebu Davud, İlm 13, (3667) Ravi: Ebu Hüreyre Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Her gece Rabbimiz gecenin son üçte biri girince, dünya semasına iner ve: 'Kim bana dua ediyorsa ona icabet edeyim. Kim benden bir şey istemişse onu vereyim, kim bana istiğfarda bulunursa ona mağfirette bulunayım' der.' (Rivayetin Müslim'deki bir vechi şöyle: 'Allahu Teala gecenin ilk üçte biri geçinceye kadar mühlet verir. Ondan sonra yakın semaya inerek şöyle der: 'Melik benim. Melik benim. Kim bana dua edecek? ')
Kaynak: Buhari, Tevhid 35, Teheccüd 14, Da'avat 13; Müslim, Salatu'l-Müsafirin 166, (758): Muvatta, Kur'an 3 Ravi: Ebu Ümame Tanım: Derdi ki: 'Ey Allah'ın Resulü! En ziyade dinlenmeye (ve kabule) mazhar olan dua hangisidir? ' 'Gecenin sonunda yapılan dua ile farz namazların ardından yapılan dualardır! ' diye cevap verdi.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 80 Ravi: Enes Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Ezanla kaamet arasında yapılan dua reddedilmez (mutlaka kabule mazhar olur) .' 'Öyleyse,' dendi, 'ey Allah'ın Resulü, nasıl dua edelim? ' 'Allah'tan,' dedi, 'dünya ve ahiret için afiyet isteyin! '
Kaynak: Ebu Davud, Salat 36, (521): Tirmizi, Salat 46, (216) , Da'avat 138, (3588, 3589) Ravi: Sehl İbnu Sa'd Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'İki şey vardır, asla reddedilmezler: Ezan esnasında yapılan dua ile, insanlar birbirine girdikleri savaş sırasında yapılan dua.'
Kaynak: Muvatta, Nida 7, (1, 70): Ebu Davud, Cihad 41, (2540) Ravi: Ebu Hüreyre Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur, öyle ise (secdede) duayı çok yapın.'
Kaynak: Müslim, Salat 215, (482): Ebu Davud, Salat 152, (875) Ravi: Ebu Hüreyre Tanım: Resulullah (sav) anlatıyor: '(Allah'ın kabul ettiği) üç müstecab dua vardır, bunların icabete mazhariyetleri hususunda hiç bir şekk yoktur. Mazlumun duası, müsafirin duası, babanın evladına duası.'
Kaynak: Tirmizi, Birr 7, (1906) , Cennet 2, (2528) , Da'avat 139, (3592): Ebu Davud, Salat 364, (1536): İbnu M Ravi: Abdullah İbnu Amr İbni'l-As Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'İcabete mazhar olmada gaib kimsenin gaib kimse hakkında yaptığı duadan daha sür'atli olanı yoktur.'
Kaynak: Tirmizi, Birr 50, (1981) , Ebu Davud, Salat 364, (1535): Müslim, Zikr 88, (2733): Buhari, Mezalim 9 Ravi: Büreyde Tanım: Resulullah (sav) , bir adamın şöyle söylediğini işitti: 'Allah'ım, şehadet ettiğim şu hususlar sebebiyle senden talep ediyorum: Sen, kendisinden başka ilah olmayan Allah'sın, birsin, samedsin (hiçbir şeye ihtiyacın yok, her şey sana muhtaç) , doğurmadın, doğmadın, bir eşin ve benzerin yoktur.' Bunun üzerine Efendimiz (sav) buyurdular: 'Nefsimi kudret dinde tutan Zat'a yemin olsun, bu kimse, Allah'tan İsm-i Azamı adına talepte bulundu. Şunu bilin ki, kim İsm-i Azamla dua ederse Allah ona icabet eder, kim onunla talepde bulunursa (Allah ona dilediğini mutlaka) verir.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 65, (3471): Ebu Davud, Salat 358, (1493) Ravi: Mihcen İbnu'l-Edra Tanım: Resulullah (sav) bir adamın: 'Ey Allah'ım, bir ve samed olan, doğurmayan ve doğurulmayan, eşi ve benzeri de olmayan Allah adıyla senden istiyorum. Günahlarımı mağfiret et, sen Gafursun, Rahimsin! ' dediğini işitmişti, hemen şunu söyledi: 'O mağfiret edildi. O mağfiret edildi. O mağfiret edildi! '
Kaynak: Ebu Davud, Salat 184, (985): Nesai, Sehv 57, (3, 52) Ravi: Enes Tanım: Bir adam şöyle dua etmiştir 'Ey Allah'ım, hamdlerim sanadır, nimetleri veren sensin, senden başka ilah yoktur. Sen semavat ve arzın celal ve ikram sahibi yaratıcısısın, Hayy ve Kayyumsun (kainatı ayakta tutan hayat sahibisin.) Bu isimlerini şefaatçi yaparak senden istiyorum! ' (Bu duayı işiten) Resulullah (sav) sordu: 'Bu adam neyi vesile kılarak dua ediyor, biliyor musunuz? ' 'Allah ve Resulü daha iyi bilir? ' 'Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim ki, o Allah'a, İsm-i Azam'ı ile dua etti. O İsm-i Azam ki, onunla dua edilirse Allah icabet eder, onunla istenirse verir.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 109 (3538): Ebu Davud, Salat 368, (1495): Nesai, Sehv 57, (3, 52) Ravi: Esma Bintu Yezid Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Allah'ın İsm'i Azam'ı şu iki ayettedir: 1- İlahınız, tek olan ilahdır, ondan başka ilah yoktur, O Rahman ve Rahim'dir.' (Bakara 163) . 2- Al-i İmran süresinin baş kısmı: Elif-Lam-Mim. O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur, O Hayy ve Kayyumdur' (Al-i İmran 1-3) .
Kaynak: Ebu Davud, Salat 358, (1496): Tirmizi, Da'avat 65, (3472) Ravi: Ebu Hüreyre Tanım: Resululah (sav) buyurdular ki: 'Allah'ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever.' (Bir rivayette: 'Kim o isimleri sayarsa cennete girer' buyurmuştur. Buhari hadisi bu lafızla tahric etmiştir. Müslim'de 'tek' kelimesi yoktur) [Tirmizi'nin rivayetinde Resulullah (sav) Allah'ın isimlerini şöyle yazdı: ('O Allah ki O'nda başka ilah yoktur. Rahman'dır. Rahim'dir, El-Meliku'l-Kuddusu, es-Selamu, el-Mü'minu, el-Müheyminu, el-Azizu, el-Cebbaru, el-Mütekebbiru, el-Haliku, el-Bariu, el-Musavviru, el-Gaffaru, el-Kahharu, el-Vehhabu, er-Rezzaku, el-Fettahu, el-Alimu, el-Kabizu, el-Basitu, el-Hafidu, er-Rafiu, el-Muizzu, el-Müzillu, es-Semiu, el-Basiru, el-Hakemu, el-Adlu, el-Latifu, el-Habiru, el-Halimu, el-Azimu, el-Gafuru, eş-Şekuru, el-Aliyyu, el-Kebiru, el-Hafizu, el-Mukitu, el-Hasibu, el-Celilu, el-Kerimu, er-Rakibu, el-Mucibu, el-Vasiu, el-Hakimu, el-Vedudu, el-Mecidu, el-Baisu, eş-Şehidu, el-Hakku, el-Vekilu, el-Kaviyyu, el-Metinu, el-Veliyyu, el-Hamidu, el-Muhsi, el-Mubdiu, el-Muidu, el-Muhyi, el-Mümitu, el-Hayyu, el-Kayyumu, el-Vacidu, el-Macidu, el-Vahidu, el-Ahadu, es-Samedu, el-Kadiru, el-Muktediru, el-Muahhiru, el-Evvelu, el-Ahiru, ez-Zdhiru, el-Batinu, el-Vali, el-Müte'ali, el-Berru, et-Tevvabu, el-Müntekimu, el-Afuvvu, er-Raufu, Maliku'l-Mülki, Zü'l-Celali ve'l-İkram, el-Muksitu, el-Camiu, el-Ganiyyu, el-Muğni, el-Mani', ed-Darru, en-Nafiu, en-Nuru, el-Hadi, el-Bediu, el-Baki, el-Varisu, er-Reşidu, es-Saburu.') İsimleri bu şekilde, sadece Tirmizi saymıştır.]
Kaynak: Buhari, Da'avat 68; Müslim, Zikr 5, (2677): Tirmizi, Da'avat 87, (3502) Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Haberiniz olsun, ben rükü ve secde halinde Kuran okumaktan men edildim. Öyleyse rüküda Rabb Teala'yı tazim edin, secdede ise dua etmeye gayret edin, (zira secdede iken yaptığınız dua) icabet edilmeye layıktır.'
Kaynak: Müslim, Salat 207 (479): Ebu Davud, Salat 152, (876): Nesai, İftitah 98, (2, 189) Ravi: Ebu Hüreyre Tanım: Resulullah (sav) , secdelerinde şunları söylerdi: 'Allahümmagfirli zenbi küllehu, dıkkahu ve cüllehu, evvelehu ve ahirehu, sırrahu ve alaniyyetehu (Allahım! Büyük-küçük birinci-sonuncu, gizli-açık, bütün günahlarımı mağfiret buyur)
Kaynak: Müslim, Salat 216, (483): Ebu Davud, Salat 152, (878) Ravi: Aişe Tanım: Resullulah (sav) rükusunda ve secdelerinde şu duayı çokça okurdu: 'Sübhanekallahumme Rabbena ve bi-hamdike, Allahümmağfirli (Allah'ım, seni takdis ve tenzih ederim. Rabbimiz! Takdisimiz hamdinledir. Ey Allahım, beni mağfiret et.) ' Bu duayı okumakla Ku'ran'a yani Kur'an'nın: 'Rabbini hamd ile tesbih et' (Nasr 3) ayetine uyuyordu. [Müslim, Ebu Davud ve Nesai'de gelen bir rivayette şöyle denir: 'Resullullah (sav) rüku ve secdesinde şöyle derdi: 'Subbühun kuddüsün Rabbü'l-melaiketi ve'r-Ruhi, (Münezzehsin, mukaddessin, meleklerin ve Ruh'un Rabbisin) ' Muvatta, Tirmizi ve Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle denir: 'Resulullah (sav) 'ı yatakta kaybettim ve araştırdım, derken elim ayağının altına rastladı. Secdede idi ve: 'Allahümme inni euzu birızake min sahtike ve euzu bi-muafatike min ukubetike ve euzu bike minke La uhsi senaen aleyke. Ente kema esneyte ala nefsike. (Allahım! Senin rızanı şefaatçi kılarak öfkenden sana sığınıyorum. Affını şefaatçi yaparak cezandan sana sığınıyorum. Senden de sana sığınıyorum. Sana layık olduğun senayı yapamam. Sen kendini sena ettiğin gibisin) ' diyordu.]
Kaynak: Buhari, Ezan 123, 139, Meğazi 50, Tefsir, İzacae nasrullahi vel-Feth; Müslim, Salat 217, (484): Ebu Ravi: İbnu Mes'ud Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Sizden biri rükü edince üç kere 'Sübhane rabbiyel azim (Büyük Rabbim (her çeşit kusurdan) münezzehdir' desin. Bu, en az miktardır. Secde yapınca da üç kere 'Sübhane Rabbiye'l a'la (Ulu Rabbim (her çeşit kusurdan) münezzehdir' desin. Bu da en az miktardır.'
Kaynak: Ebu Davud, Salat 154, (886): Tirmizi, Salat 194, (261) Ravi: Cabir Tanım: Resulullah (sav) , rüku yaptığı zaman: 'Allahümme leke reka'tu ve bike amentü ve leke eslemtü ve aleyke tevekkeltü ente Rabbiye, haşaa semi ve basari ve lahmi ve demi ve izami lillahi Rabbi'l'alemin, (Ey Allahım sana rüku yapıyorum, sana inandım, sana teslim oldum, sana tevekkül ettim. Sen Rabbimsin, kulağım, gözüm, etim, kanım ve kemiklerim Alemlerin Rabbi olan Allah önünde haşyette, tezellüldedir.' [Bu rivayet Müslim'de gelen uzun bir rivayetin bir parçasıdır (Salatul-Müsafirin) 201, (771) ]
Kaynak: Nesai, İftitah 104, (2,192) Ravi: İbnu Ebi Evfa Tanım: Resulullah (sav) sırtını rükudan kaldırdığı zaman: 'Semiallahu limen hamideh, Allahümme Rabbena leke'l-hamdü mil'es-semavati ve mil'el'arzi ve mil'e ma şi'te min şey'in ba'du. (Allah, kendisine hamd edeni işitir. Ey Allahım, ey Rabbimiz, semalar doluşu, arz doluşu ve bunlardan başka istediğin her şey doluşu hamdler sana olsun) ' derdi.
Kaynak: Müslim, Salat 204, (476): Ebu Davud, Salat 144, (846) Ravi: İbnu Abbas Tanım: Resulullah (sav) iki secde arasında: 'Allhümme'ğfir li ve'rhamni ve'cbürni, ve'hdini ve'rzukni. (Allahım bana mağfiret et, merhamet et, beni zengin kıl, bana hidayet ver, bana rızık ver) ' derdi.
Kaynak: Ebu Davud, Salat 145, (850): Tirmizi, Salat 211, (284): İbnu Mace, Salat 23, (898) Ravi: Ali Tanım: Hz. Peygamber (sav) secde ettiği vakit şöyle dua okurdu: 'Allah'ım sana secde ettim, sana inandım, sana teslim oldum. Yüzüm de, kendisini yaratıp şekillendiren, ona kulak, göz takan yaradanına secde etmiştir. Yaratanların en güzeli olan Allah ne yücedir' (Hacc 14) . Resulullah (sav) 'ın teşehhüdle selam arasında okuduğu en son duası: 'Allahümmağfir li ma kaddemtü ve ma ahhartü ve mü esrertü ve ma a'lentü ve ma esreftü ve ma ente a'lemu bihi minni ente'l-mükaddim ve ente'l-muahhir. La ilahe illa ente. (Allahım, geçmiş ömrümde yaptıklarımı, gelecekte yapacaklarımı, gizli işlediklerimi, aleni yaptıklarımı, israflarımı, benim bilmediğim fakat senin bildiğin kusurlarımı affet. İlerleten sen, gerileten de sensin, senden başka ilah yoktur) '.
Kaynak: Müslim, Salatul-Müsafirin 201, (771): Tirmizi, Da'avat 32, (3417, 3418, 3419): Ebu Davud, Salat 121, Ravi: Abdullah İbnu Amr İbni'l-As Tanım: Resulullah (sav) 'a Hz. Ebu Bekir (ra) gelerek: 'Bana namazda okuyacağım bir dua öğret' dedi. Resulullah (sav) ona şu duayı okumasını söyledi: 'Allahümme inni zalemtü nefsi zulmen kesiran ve la yağfiru'z-zünube illa ente fa'ğfir li mağfireten min indike verhamni inneke ente'l-ğafuru'r-rahim. (Allahım ben nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen affedersin. Öyle ise beni, şanına layık bir mağfiretle bağışla, bana merhamet et. Sen affedici ve merhamet edicisin) '
Kaynak: Buhari, Sıfatu's-Salat 149, Da'avat 17, Tevhid 9; Müslim, Zikr 48, (2705): Tirmizi, Da'avat 98, (352 Ravi: Ebu Mes'ud el Bedri Tanım: Biz Sa'd İbnu Ubade'nin meclisinde otururken Resulullah (sav) yanımıza geldi. Kendisine, Beşir İbnu Sa'd: 'Ey Allah'ın Resulü! Bize Allah Teala Hazretleri, sana salat okumamızı emretti. Sana nasıl salat okuyabiliriz? ' diye sordu. Efendimiz şu cevab verdi: 'Şöyle söyleyin 'Allahümme salli ala Muhammedin ve ala al-i Muhammed, kema salleyte ala İbrahime ve barik ala Muhammedin ve ala al-i Muhammedin kema barekte ala al-i İbrahime inneke hamidun mecid (Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in aline rahmet kıl tıpkı İbrahim'e rahmet kıldığın gibi. Muhammed'i ve Muhammed'in alini mübarek kıl. Tıpkı İbrahim'in alini mübarek kıldığın gibi.' (Resulullah ilaveten şunu söyledi) : 'Selam da bildiğiniz gibi olacak' [Tirmizi dışındaki Kütüb-i Sitte kitaplarında, Ebu Humeyd es-Saidi (ra) 'den gelen bir rivayet şöyle: 'Ashab sordu: 'Ey Allah'ın Resulü sana nasıl salat okuyalım? ' Resulullah (sav) : 'Şöyle söyleyin,' dedi: 'Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ezvacihi ve zürriyyetihi kema salleyte ala İbrahime ve barik ala Muhammedin ve ala ezvacihi ve zürriyyetihi kema barekte ala İbrahime inneke hamidun mecid (Allahım! Muhammed'i zevcelerine ve zürriyetine rahmet kıl, tıpkı İbrahim'e rahmet kıldığın gibi, Muhammed'i zevcelerini ve zürriyetini mübarek kıl, tıpkı İbrahim'i mübarek kıldığın gibi. Sen övülmeye layıksın? şerefi yücesin) .' Ka'b İbnu Ucre'den gelen bir rivayet de şöyle: 'Resulullah (sav) yanımıza gelmişti: 'Ey Allah'ın Resulü,' dedik, 'sana nasıl selam vereceğimizi öğrendik. Ama, sana nasıl salat okuyacağız (bilmiyoruz) ? ' 'Şöyle söyleyin! ' dedi: 'Allahümme salli ala Muhammed'in ve ala al-i Muhammedin kema salleyte ala İbrahime inneke hamidun mecid, Allahümme barik ala Muhammedin ve ala al-i Muhammed, kema barekte ala ali İbrahime inneke hamidun mecid.']
Kaynak: Buhari, Da'avat 33, Enbiya 8; Müslim, Salat 65, 66, 69 (406, 407): Muvatta, Kasru's-Salat 66, 67, (1 Ravi: Enes Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kim bana (bir kere) salat okursa Allah da ona on salat okur ve on günahını affeder, (mertebesini) on derece yükseltir.' (Yine Nesai'de Ebu Talha (ra) 'dan gelen bir rivayet şöyle: 'Bir gün Resulullah (sav) , yüzünde bir sevinç olduğu halde geldi. Kendisine: 'Yüzünüzde bir sevinç görüyoruz! ' dedik. 'Bana melek geldi ve şu müjdeyi verdi: 'Ey Muhammed! Rabbin diyor ki: 'Sana salavat okuyan herkese benim on rahmette bulunmam, selam okuyan herkese de benim on selam okumam sana (ikram olarak) yetmez mi? ')
Kaynak: Nesai, Sehv 55, (3, 50) Ravi: İbnu Mes'ud Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salavat okuyandır.' (Yine Tirmizi'de Hz. Ali (ra) 'den kaydedilen bir rivayette şöyle denir: 'Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Gerçek cimri, yanında zikrim geçtiği halde bana salavat okumayandır.')
Kaynak: Tirmizi, Salat 357, (484) , Da'avat 110, (3540) Ravi: İbnu Mes'ud Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Yeryüzünde Allah'ın seyyah melekleri vardır. Onlar ümmetimin selamını (anında) bana tebliğ ederler.'
Kaynak: Nesai, Sehv 46, (3, 43) Ravi: Amr İbnu Rebia Tanım: Resulullah (sav) 'ın arkasında namaz kılan birisi, namazda hapşırdı ve şu duayı okudu: 'Mübarek (hayrı bol) , ihlaslı ve çok hamdle Allah'a hamdederiz, ta Rabbimiz razı oluncaya kadar; dünya ve ahiret işindeki rızasından sonra da (hamdimize devam ederiz) .' Resulullah (sav) namazdan çıktıktan sonra: 'Namazda dua okuyan kimdi? ' diye sordu. Ancak okuyan kişi sükut etti. Resulullah (sav) tekrar sordu: 'Duayı kim okudu? Zira fena bir şey söylemedi' Bunun üzerine adam: 'Bendim, bu dua ile sadece hayır murad ettim' dedi. Efendimiz: '(Duanız) Rahmanın Arşına kadar yükseldi' buyurdu.
Kaynak: Ebu Davud, Salat 121, (770, 774): Tirmizi, Salat 296, (404): Buhari, Ezan 115, (muhtasaran): Muvatta Ravi: Ebu Hüreyre Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Sizden biri hapşırınca 'Elhamdülillah ala külli hal' (Her hal için elhamdülillah) desin. Kardeşi de -yahut arkadaşı da- ona 'Yerhamükallah' diye cevap versin. (Kardeşi bunu) kendisi için söyleyince, hapşıran da Yehdikümullah ve yuslih baleküm (Allah size de hidayet versin ve işinizi düzeltsin) desin.'
Kaynak: Buhari, Edeb 126; Ebu Davud, Edeb 99, (5033) Ravi: Ebu Hüreyre Tanım: Resulullah (sav) namaz için tahrime tekbirini alınca kıraate geçmezden önce bir müddet sükut buyurmuştur. Ben: 'Ey Allah'ın Resulü', dedim, 'anam babam sana feda olsun, tekbir ile kıraat arasındaki sükut esnasında ne okuyorsunuz? ' Bana şu cevabı verdi: 'Ey Allahım, beni hatalarımdan öyle temizle ki, kirden paklanan beyaz elbise gibi olayım. Allahım beni, hatalarımdan su, kar ve dolu ile yıka' diyorum.' (Ebu Davud, Nesai (ve Buhari'nin) rivayetlerinin başında şu ziyade vardır: 'Allahım, benimle hatalarımın arasını doğu ile batının arası gibi uzak kıl.')
Kaynak: Buhari, Ezan 89; Müslim, Mesacid 147, (598): Ebu Davud, Salat 123, (781): Nesai, İftitah 15, (2, 128 Ravi: İbnu Ömer Tanım: Biz, Resulullah (sav) ile birlikte namaz kılarken, cemaatten biri aniden: 'Allahu ekber kebiri, velhamdülillahi kesira, subhanallahi bükraten ve asila (Allah, büyükte büyüktür, Allah'a hamdimiz çoktur, sabah akşam tesbihimiz Allaha'dır! ' dedi. Resulullah (sav) efendimiz: 'Bu sözleri kim söyledi? ' diye sordu. Söyleyen adam: 'Ben, ey Allah'ın Resulü' dedi. Resulullah (sav) efendimiz: 'O sözler hoşuma gitti. Sema kapıları onlara açıldı' buyurdu. İbnu Ömer (ra) der ki: 'Söylediği günden beri o zikri okumayı hiç terketmedim.' (Nesai, bir rivayette şu ziyadede bulunmuştur: 'On iki adet meleğin, bu sözleri (yükseltmek üzere) koşuştuklarını gördüm.')
Kaynak: Müslim, Mesacid 150, (601): Tirmizi, Da'avat 137, (3586): Nesai, İftitah 8, (2,125) Ravi: Enes Tanım: Resulullah (sav) namaz kılarken nefes nefese bir adam geldi ve: 'Allahu ekber, Elhamdülillahi hamden kesiran tayyiben mubareken fihi. (Allah büyüktür, çok temiz ve mübarek hamdler Allah'adır!) ' dedi. Resulullah (sav) namazı bitirince: 'Şu kelimeleri hanginiz söyledi? ' diye sordu. Cemaat bir müddet sessiz kaldı, Resulullah (sav) : '(Kim söylediyse çekinmesin, benim desin) , Zira fena bir şey söylemiş değil' dedi. Bunun üzerine adam: 'Ben, ey Allah'ın Resulü! ' dedi. Resulullah (sav) da: 'Ben on iki melek gördüm. Her biri, bu kelimeleri (Allah'ın huzuruna) kendisi yükseltmek için koşuşmuşlardı.'
Kaynak: Müslim, Mesacid 149, (600): Ebu Davud, Salat 121, (763): Nesai, İftitah 19, (2,132, 133) Ravi: Cabir Tanım: Resulullah (sav) namaza başlarken tekbir getirir, sonra (bazan) şunu okurdu: 'İnne salati ve nüsüki ve mahyaye ve memati lillahi Rabbi'l-alemin. La şerike lehu ve bi-zalike ümirtü ve ene evvelü'l-müslimin. Allahümmehdini li-ahseni'l a'mali ve ahseni'l-ahlaki. La yehdi li-ahseniha illa ente. Ve kıni seyyie'l-a'mal ve seyyie'l-ahlak. La yaki seyyieha illü ente. (Namazım, ibadetim hayatım ve ölümüm alemlerin şeriksiz Rabbi Allah içindir. Ben bununla emrolundum. Ben bu emre teslim olanların ilkiyim. Ey Allah'ım, beni amellerin ve ahlakın en iyisine şevket. Bunların en iyisine senden başka sevkeden yoktur. Beni kötü amellerden ve kötü ahlaktan koru, bunların kötülerinden ancak sen korursun.'
Kaynak: Nesai, İftitah 16, (2,129) Ravi: Muhammed İbnu Mesleme Tanım: Resulullah (sav) nafile namaz kılmak için kalktığı vakit (bazan) şunu okurdu: 'Allahu ekber veccehtü vechiye li'llezi fatara's-Semavati ve'l-arza hani-fen müslimen ve ma ene mine'l-müşrikin...' (Allah büyüktür. Yüzümü Ha-nif ve Müslüman olarak semavat ve arzı yaratan Allah'a yönelttim. Ben müşriklerden değilim) ...' (Devamını Hz. Cabir (ra) 'in rivayetinde olduğu şekilde zikretti. Sonra şunu okudu: 'Allahümme ente'l-Meliku. La ilahe illa ente sübhaneke ve bi-hamdike (Allahım (kainatın gerçek) Meliki sensin. Senden başka ilah yoktur. Seni hamdinle takdis ederim) ' Sonra kıraata geçti.)
Kaynak: Nesai, İftitah 17, (2,131) Ravi: Aişe Tanım: Resulullah (sav) namaza (iftitah tekbiri ile) başlayınca şunu okurdu: 'Subhaneke Allahümme ve bi-hamdike ve tebareke'smüke ve teala ceddüke ve la ilahe gayruke. (Allah'ım seni her çeşit noksan sıfatlardan takdis ederim, hamdim sanadır. Senin ismin mübarek, azametin yücedir, senden başka ilah da yoktur) .'
Kaynak: Tirmizi, Salat 179, (243): Ebu Davud, Salat 122, (776): İbnu Mace, İkameti's-Salat 1, (804) Ravi: Ebu'd-Derda Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Hz. Davud (as) 'un duaları arasında şu da vardır: 'Allahım! Senden sevgini ve seni sevenlerin sevgisini ve senin sevgine beni ulaştıracak ameli taleb ediyorum. Allah'ım! Senin sevgini nefsimden, ailemden, malımdan, soğuk sudan daha sevgili kıl.' Ebu'd-Derda der ki: 'Resulullah (sav) Hz. Davud'u zikredince, onu 'insanların en abidi (yani çok ve en ihlaslı ibadet yapanı) olarak tavsif ederdi.'
Dostluk, müsbet veya menfî vasıflardaki müştereklikten kaynaklanır.
İki din kardeşi, birbirini yıkayan iki el gibidir. Tıpkı Muhâcir ve Ensar gibi… Dostluk, iki gönül arasındaki cereyan hattıdır. Bu cereyanla, yâni muhabbet neticesinde sevilenin her hâli, sevgisi nisbetinde sevene sirâyet eder.
Bir kimsenin sevdiğiyle beraber olması demek; onunla sözde, özde ve davranışta aynı duyuş, düşünüş, hissediş ve yaşayış hâlinde olması, yâni “sevdiğini” gösterecek aynîlikler ve beraberliklerin mevcut bulunması demektir.
Allâh için gerçek dostluk, bedenleri ayrı olan iki varlığın bir kalbde yaşamasıdır.
Dostlar insanı süsleyen hazinelerdir.
gülüm sende gerçek dostsun ALLAHIM yolunda adımlarını sabit kısın MUHAMMEDİMİN (S.A.V.) mis kokulu gülü
Vedûdsun bana ki, beni kimse sevmezken Sen sevdin, sevdiklerime beni Sen sevdirdin; Seni sevmekle sevineyim, Seni sevenleri seveyim, beni sevenlere Seni sevdireyim
05.10.2010 - 17:00
SEVGİLİ ARKADAŞIM;
*** DOĞUM GÜNÜNÜZÜ KUTLAR,YAŞAM BOYU BAŞARI VE MUTLULUKLAR DİLERİM..****
HAYAT SEVGİ KADAR GÜZEL AŞK GİBİ GÜÇLÜ OLSUN
DOĞUM GÜNÜNÜZÜN ANISINA**** RÜYA GİBİ *** ŞİİRİMİN ŞARKISINI DİNLEMEK İSTERSENİZ,ANTOLOJİ ANA SAYFAMDA TANITIM YAZISI BÖLÜMÜNDE www.atlassiir.com LİNKİNDEN SİTEME GİREREK ŞARKIYI WEP SİTEMDEKİ EN ÜSTTE MEDIA PLAYER DEN DİNLEYEBİLİRSİNİZ..
VEYA ANTOLOJİDE 1.SAYFAMDAKİ RÜYA GİBİ ŞİİRİMİN SESLİ MP3 DOSYADAN DİNLEYEBİLİRSİNİZ.
TEKRAR NİCE MUTLU VU HUZUR DOLU YILLAR DİLERİM.
AKÇAYDAN SELAM VE SAYGILARIMLA....
İBRAHİM YILMAZ..
** RÜYA GİBİ **
Rüya gibi uçup bitti
O güzelim mutlu anlar
Bir hayaldi geçip gitti
O sevecen tatlı yıllar.
Mazideki o yıllara
Şöyle dönüp bir baksana
Sarhoş eden duygu gibi
Alır bizi kollarına.
Solmaz denen güzellikler
Hep yalanmış yalan meğer
Hayat denen tüm gerçekler
Bir anlık rüyaymış meğer.
Nerde şimdi nerde kaldı
Yalan olan çocukluğum
Bir yıldızdı kaydı gitti
Aşka kanan o gençliğim.
Kutlu olsun doğum günün
Mutlu olsun melek yüzün
Aşkla gülsün bütün ömrün
Sevip sarsın petek gönlün.
Şehirpalas Oteli - 1987
SARIKAMIŞ
Güfte: İbrahim Yılmaz
Beste:Ersin Kayışlı - Mustafa Açıkgöz
Okuyan: Mustafa Açıkgöz
Not:bu şarkının yasal telif hakları mevcuttur.
Bestekar saygıdeğer Ersin Kayışlı hocama ve şarkıyı okuyan saygıdeğer Mustafa Açıkgöz kardeşime çok teşekkür ederim.
İBRAHİM YILMAZ
************************************************************************
SEVGİLİ ARKADAŞIM;
** ATLAS **
Şiir ve şarkı sitesi eserlerinizi paylaşmak için sizi bekliyor.
** ŞİİRLERİNİZİ
** ŞARKILARINIZI
** SESLİ ŞİİRLERİNİZİ
** VİDEOLARINIZI
** RESİMLERİNİZİ
** VE DİĞER TÜM ESERLERİNİZİ
Sitemize KAYIT OLUP, DUYURULARI okuduktan sonra paylaşabilirsiniz.
Eğer sanat miziği severseniz radyosunu çok seveceksiniz.
www.atlassiir.com
http://www.atlassiir.com/atlas
************************************************************
GÖNÜL KURALLARI
Elif Şafak’tan Aşk’ın 40 kuralı
Aşk romanındaki 40 kuralı biraraya getirdik. Aşk romanının ve hayatın bir özeti… 40 kuraldan biri: Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde.
Karşınızda Elif Şafak’ın “Aşk” romanında bahsedilen “40 kural”. Sizce kırk kuralın bu kadar özel olmasının, bizi kalbimizden vurmasının sebebi nedir?
Benim zeminimde bunun karşılığı, kendi içimizde özümüze yaptığımız yolculukta karanlıkta kaldığımız anlarda bize ışık tutan kurallar olduğudur. Duygularımızın iki tane ucu varsa biri korku ise diğeri sevgidir. 40 kural içimizdeki Öz’le birleşme, hakikati bulma yolculuğumu karşımızsa çıkan Aşk’ın kurallarıdır.
O en uç noktada öyle büyük bir sevgi vardır ki, olsa olsa adı ilahi sevgi olur. İşte bu ilahi sevginin bir diğer adı da her yerde aradığımız, özellikle karşı cinste buluruz sandığımız “AŞK”tır. Hayat ne ironik değil mi? Dışarda sandığımız şeyler, aslında içimizde durmakta ve bizim onların farkına varmamızı beklemekte.
İşte Şemsi Tebrizi’nin Aşk romanında geçen 40 kuralı (biraz uzunca ama emin olun ki kitap gibi kurallar da okunmaya değer) :
Gönlü geniş ve ruhu gezgin sufi meşreplilerin kırk kuralı:
GÖNÜL KURALLARI
1. kural: Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok, eğer, tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
2. kural: Hak yolunda ilerlemek yürek işidir,akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun,omzun üstünde ki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil!
3. kural: Kur’an dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri manadır. Sonra ki batıni manadır. Üçüncü batıninin batınisidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
4. kural: Kainattatki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi, onu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa, sonsuza dek O’nda kalır.
5. kural: Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. Aman sakın kendini diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği:
Bırak kendini, ko gitsin; akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
6. kural: Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk konusunda dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur.
7. kural: Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, hakikati keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
8. kural: Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! istediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
9. kural: Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
10. kural: Ne yöne gidersen git, doğu,batı,kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
11. kural: Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Ssenden yepyeni ve taptaze bir sen zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
12. kural: Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
13. kural: Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı, hoca,şeyh, şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.
14. kural:Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
15. kural: Allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. Tek tek her birimiz tamamlanmamış birsanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermek için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.
16. kural:Kusursuzdur ya Allah, onu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde belebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne layıkıyla sevebilirsin.
17. kural: Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
18. kural: Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara, dışında, başkalarında değil ve unutma ki nefsini bilen Rabb’ini bilir. Başkalarıyla değil sadece kendiyle uğraşan insan sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır
19. kural:Başkalarından saygı,ilgi ya da sevgi bekliyorsan önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.
20. kural: Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
21. kural: Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi,hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek,kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
22. kural: Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdimi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.
23. kural: Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz.
Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadırne tefritte. Sufi daima orta yerde…
24. kural: Madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzünde ki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
25. kural: Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an da burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.
26. kural: Kainat yekvücud, tek varlıktır. Herşey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını
yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.
27. kural: Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır, şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır.
Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin herşey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse dünya değişir.
28. kural: Geçmiş zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima
şu anın hakikatini yaşar.
29. kural: Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle”deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin,ne de hayat karşısında çaresizsin.
30. kural: Hakiki sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez.
Sufi kusur görmez kusur örter.
31. kural: Hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp… Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bunda ki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise,ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
32. kural: Aranızda ki perdeleri tek tek kaldır ki Allah’a saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma. İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!
33. kural: Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol! Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışında ki biçim değil içinde ki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
34. kural: Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.
35. kural: Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Allah’a inanmayan kişi ise içinde ki inananla. İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
36. kural: Hileden,desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, sana zarar vermek istiyorsa, Allah da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan!
37. kural:Allah kılı kırk yaracak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir aşık olma zamanı vardır; bir de ölmek zamanı.
38. kural: Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım? Diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.
Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa,yazık!
Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
39. kural: Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz. Her şey yerli yerinde kalır, merkezinde… Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz.
Ölen her sufi için bir sufi daha doğar.
40. kural: Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk’ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde..
05.10.2010 - 16:20
∞ DoĞuMCa∞
Doğulacaksa,
olacaksa her şey
olmuştur
doğulduğu zaman.
Ne varsa
dünya adına.
Ne varsa yaşanası,
yaşanmıştır doğulduğunda.
Hayat kadar,
güneş kadar,
ay kadar,
ölüm kadar,
yaşarsın.
Sen de;
İyi ki varsın
gerçeksin
hoş geldin.
Aydın Yılmaz
DOGUM GÜNÜNÜZ KUTLU,
HER GÜNÜNÜZ BAYRAM HAVASINDA OLSUN...
05.10.2010 - 10:04
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN NİCE SENELERE
SAAT 03.30'du. Adamın telefonu çalmaya başladı. Başını gömdüğü
yastıktan binbir zorlukla kaldıran adam, yatak ucundaki telefona uzandı:
'Alo! Kimsiniz? '
'Benim oğlum, annen! '
'Anne of ya.. Bu saatte ne var Allah aşkına! Yarın ne kadar
önemli işlerim olduğunu bir bilsen....'
'Şey oğlum..'
'Ne var anne, beni bu saatte uyandıracak kadar önemli ne var?
Sabah arasan olmaz mıydı? '
Anne, oğlundan duyduğu bu kırıcı sözlerden dolayı, çok üzülmüş
ve çok incinmişti. Ağlamaklı bir sesle şunları söyleyerek telefonu kapattı:
'Bundan tam otuzbeş yıl önce, böyle bir gece yarısı saat tam 03.30'da
sen de beni uyandırmıştın! Doğum günün kutlu olsun evladım
ALINTI
05.10.2010 - 07:23
Not:Telif Hakki bana ait...Lütfen kopyalamayın.
________(¯`v´¯)
_______(¯`(● ;) ´¯) _ (¯`v´¯)
________(_.^._) __(¯`(● ;) ´¯)
__________(¯`v´¯) ´(_.^._)
_________(¯`(● ;) ´¯) (¯`v´¯)
__________(_.^._) (¯`(● ;) ´¯)
_____(¯`v´¯) ______(_.^._) __(¯`v´¯)
____(¯`(● ;) ´¯) __(¯`v´¯) __(¯`(● ;) ´¯)
_____(_.^._) __(¯`(● ;) ´¯) __(_.^._)
___$___(¯`v´¯) ´(_.^._) ___ (¯`v´¯)
__$$$_(¯`(● ;) ´¯) _$____(¯`(● ;) ´¯)
__$$$$$(_.^._) ___$____(_.^._)
_$$$$$$$$$$______$
_$$$$_$$$$$$$$____$
$$$$$$_$$$$$$$$____$
$$$$$$_$$$$$$_$$___$
$$$$$$$$_$$$_$$$__$
_$$$$$$$$$_$$_$$_$
___$$$$$$(¯`v´¯) $$__(¯`v´¯)
_____$$$(¯`(● ;) ´¯) $(¯`(● ;) ´¯)
_______$$$(_.^._) $$__(_.^._)
______$___$$$(¯`v´¯)
_____$$____$(¯`(● ;) ´¯)
_____$$$____$(_.^._) $
_____$$$$___$$$$__$___$
_____$$$$$___$$__ $____$$
_____$$$$$$__$$__$_____$$$
______$$$$$$_$$_$_____$$$$
_______$$$$$_$$ $___$$$$$$
________$$$$_$$ $_$$$$$$$
_________$$$$ $$_$$$$$$
__________$$$$$ $$$$$
___________$$$$$$$$
____________$$$$$
Gülümsüyor bahar gibi Güldeste'm :))
İçimde tatlı bir huzur var
yeninden canlanıyor ağaçlar
dallarda kıpırtılar, şakıyan neşeli kuşlar
içim içime sıgmıyor sabah vakitlerinde
sarıyor ruhumu nazlı bir bahar
tarifi imkansız bir mutluluk var
dal sürgünü yeşilin renginde umut
ve patlıyan tomurcuklarda sürur
içimde başka bir huzur aşkın nihaven makamı var
yeniden canlanıyor coşuyor doğa
bütün bu olup bitenlerin ardında Rabbim var
en elâ ışıklarıyla gülümsüyor...
Fatima Hümeyra Kavak
Gül yüreklim dogum günün kutlu olsun nice senelere hep birlikte :)
Rabbimden her iki âlemde sevdiklerin ile birlikte saadetler diliyorum...Amin...
Bu vesile ile Güldeste siir grubuma bekliyorum...
Selam ve muhabbetlerimle..
05.10.2010 - 02:39
Doğum gününüzü candan kutlarım mutlu olmanı kalben dilerim yeni yaşında mutlulukların en güzelini siz yaşarsınız, başarı merdivenlerini rahatlıkla tırmanırsınız ve dilerim yüzün hep güler, neşeni hiç yitirmezsin. Sevgi dolu kalman ve mutlu olman dileğiyle... Doğum günün kutlu olsun! nice güzel mutlu yıllara sevgilerimle.
//////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
05.10.2009 - 17:18
Doğum** **Gününüzü** **Kutlarım! .***
Doğum Gününüzü Kutlarım! ...
En güzel günler sizin olsun..
nice senelere...
bu vesile ile sizi kurucusu olduğum Osmanlı Torunları adlı grubu/N/muza bekliyorum....
grup adresi: http://gruplar.antoloji.com/osmanli-torunlari/
selam ve dua ile..
Doğum Günü Hediyesi Olarak Şiirimi Kabul Buyurun.
selam ve dua ile..
Ölümsüz Değilim…(Doğum Günüm Anısına...)
ölümsüz değilim, bir faniyim, ben,
benliğin en ücra köşesindeyim...
faili meçhuldüm bilmem ki neden...
fukara telaşı, endişesiyim...
leş yiyen kargalar, kondu başıma,
ve bana anlattı, leş olduğumu...
isterseniz yazın mezar taşıma,
benim nasıl bir kalleş olduğumu...
hayır, hayır kalleş değilim hayır...
suçumu anlatan dili kestiler
gövdemden kellemi istersen ayır,
kalleş değilim ben, kalleş dediler...
insan olmak hüznü, kucaklamaktır…
ellerin kor alev gibi yansa da…
küllerini umarsız savurmaktır…
geride bulanık düşler kalsa da…
sonra sokak yanar, evler tutuşur,.
kara bulut dolar göğüme benim…
beyazlar içinde giden kavuşur.
kimse inanmaz öldüğüme benim…
Kenan YÖRDAN.
**Doğum Günüm Anısına(21 Temmuz)
16.07.2008; Çarşamba.
08.03.2009 - 19:16
Adını bilemediğim bir yalnızlık
Adını koyamadığım bir hasretlik
Dudaklarımdan dökülürken titreyen kelimelersin
Sen adı övülmüş efendimsin
Sen güllerin efendisi Ahmetsin,
Sen sevgililer sevgilisi Muhammedsin
Sen yerin titrediği bir yürüyüş
Sen göğün öpmek için eğildiği gülüşsün.
Gözlerimden dudağıma yaşlar düşerken
Sen dudağımda kokan gizli cennetsin.
Bir çocuk eli uzanıyorken damlalarıma
Filistinli bir ananın avuçlarında dua oluyorsun
Bir bebek ağlıyorken Grozni sokaklarında
Sırtını sıvazlayan bir el oluyorsun
Bugün doğum günün Ey Nebi!
Bir ışık gibi ufkumuzda doğuyorsun.
Rengarenk mumlarla süslü pastalar
Rengarenk çiçeklerle süslü masalar
Cennet kokusu çökmüş buhurdanlar
Ve çocuklar...
Sudanlı,Bosnalı,İstanbullu çocuklar
Kulak ver rüzgara,dinle sesleri Ey Nebi!
Filistinli çocukları duyuyor musun
Iraklı,Çeçenyalı,Türkistanlı çocukları
Melekler el çırpıyor çocuk seslerine
Salavatlar getiriyorlar hep bir ağızdan
Selam olsun sana Ey Nebi nidalarıyla
Küçücük avuçlarında küçücük yürekleriyle.
Üfle mumlara soğusun dudaklar
Üfle küçük yüreklere sönsün ateşler
Gözlerinden gözlerimizi
Ellerinden ellerimizi
Dudaklarımızdan kokunu silme Efendim
Ellerimiz bağrımızda dürülü
Yüreğimizde tağuti kilitler varken
Bizi bizimle bırakma Efendim
Bizi sensiz bırakma Efendim.
Bugün doğum günün safalar getirdin Efendim
Bugün kutlu gelişin, kutlu olsun Efendim...
Ümmedi MUHAMMED ' in doğum günü kutlu olsun...
Her sabah; güne RESUL'ü anarak başlamak,
O'na olan aşkınızı, diri tuttarak,
O'na olan sevgimizi bir nur misali büyüterek,
Şairinde dediği gibi; kılıcında bir dirhemde taş olabilmek için...
Allahumme Salli Ala Muhammedin ve Ala ali Muhammed
Allahumme Salli Ala Muhammedin ve Ala ali Muhammed
Allahumme Salli Ala Muhammedin ve Ala ali Muhammed
04.02.2009 - 12:59
Selam olsun Aksa'ya...
Selam olsun eli taş tutan çocuklara...
Selam olsun Kudüs davasını kendi davası edinenlere...
15.03.2008 - 05:19
Söyle o inanmadıkları halde inandık diyenlere:
söyle o sana olan kinlerinden parmak ısıranlara
söyle ve de ki 'kininizle geberin'(Al-i İmran 119)
ve tanı onları;
senin iyi olmanı istemez onlar
musibet gelince de sana sevinir, mutlu olurlar
sabret ve korun onlardan
hilekardır onlar
ve fakat Allah'a güvenirsen sana dokunamazlar
söyle onlara emin olsunlar,
de ki; gebertecek sizi kininiz.
ve sizi boğacak öfkeniz
düştüğünüz pislik çukurunda
çünkü, şüphesiz Allah çepeçevre kuşatmıştır onları
ve yaptıklarını (Al-i İmran 120)
şunu da söyle avazın çıktığınca,
mü'minleri bırakıp da, izzet arayanlara küfrün sularında:
'bilsinler ki gerçek izzet Allah katında' (Nisa 139)
şunu da söyle korkak müslümanlara:
'size ne oldu da Allah yolunda
ve
'Rabbimiz! bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar,
bize tarafından bir sahip gönder,
diyen zavallı erkekler,
kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!
İman edenler Allah yolunda savaşır,
inanmayanlar tağut yolunda...
Öyleyse şeytanın dostlarına karşı savaşın;
şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır.' (Nisa 75-76)
19.05.2007 - 12:29
benim çok değerli kardeşim ALLAH daima dünya işlerinde rızası doğrusunda yürüyen kullarından eylesin seni ahiret hayatında sevdiklerinle havz-ı kevserin başında efendimize komşu eylesin.
19.01.2007 - 23:33
Mümin, bütünüyle faydadan ibarettir. Birlikte yürüdüğünde, sana (güzel şeyler anlatıp) fayda verir. Kendisine akıl danıştığında, (en doğru ve gerekli bilgiyi verip) sana yararlı olur. Ortaklık kurduğunda (hainlik düşünmez) sana kazanç sağlar. O, her şeyiyle, her işinde (tepeden tırnağa) faydadan ibarettir.
Hadis-i Şerif (Ebu Nuaym)
07.01.2007 - 20:20
ben ne yazıyım sana bilmiyorum ki abla ne desem acaba beni önce arkadaşlarım listene ekleyip sonra sildiğin için birşeyler söylesem ama boşver sen herşeyin en doğrusunu bilirsin sana saygı duyarım
27.12.2006 - 03:03
_888888888_____888888888 - BU
_8888888888888_8888888888888
88888888888888888888888888888- KALP
88888888888888888888888888888
_888888888888888888888888888- SENİ
_ 888888888888888888888888
___8888888888888888888888
____8888888888888888888- UNUTURMU
______888888888888888
________88888888888- çilekli
__________8888888
____________8888- pastam
_____________88 :)))
iyiki varsın iyiki tanımışım seni gül yüzlüm narin çiçeğim :)
su gibi berrak güneş gibi aydınlık bahar gibi çoşkulusun caaaan harika bir insansın meleğim seni çok seviyorum :)))
26.12.2006 - 17:44
Ne zaman çölleşen şu İnsanlık Dünyasında bunalsam;
Ruh güzelliği ve duruluğunda ferahladığım bir İnsanlık Vahası :))))
İyi ki varsın Güzel İnsan..ve her zaman güzel düşünce ve dualarımda var olacaksın :)))
Selam ve hayır dualarımla
Sermet amcan
23.12.2006 - 22:25
ben teşekkür ederim...hıı bu arada yeni rumuzun hayırlı olsun...allah yar ve yardımcın olsun...allaha emanet ol...
selam ve dua ile...
17.12.2006 - 23:13
Gül Sultanım
Gül kokusunu sizden mi almış bilmem
Bir ateş attınız içime sönmez yanar her dem
Bükülür boynum, bir gariplik çöker
Doyulmaz güzelliğinize hasret kaldı bu gözler!
Efendim benim güzel efendim
Sultanım benim gül sultanım
Dilenciyim, kapınıza geldim dayandım
İşte bu zalim nefsim işte bunlar günahlarım
Size uzattım ellerimi şahidim olun
Biz gözyaşı dökemedik, tövbemiz için siz dökün;
Efendim benim güzel efendim
Sultanım benim gül sultanım
Altın bir nesilden geldiniz
Hoş geldiniz sefa geldiniz bizlere şeref verdiniz
Rabbimizin şahidi, peygamberimizin varisi
Gönüllerimizin şifası, aşka susamışların deryası
Efendim benim güzel efendim
Sultanım benim gül sultanım
Dünya’dan eser bulunmaz kalbinizde
Misk kokuları eksik olmaz elbisenizde
Güzellik sizinle güzelliğini bulur
Yürüyünce toprak sizi kıskanır olur
Efendim benim güzel efendim
Sultanım benim gül sultanım
Gelenler kozaydı, kelebek oldu, sonsuza uçtu
Bu garip hasretinizle yandı kül oldu
Bu tendeki can, can evinden çıkıp size gelmek ister
Son nefesinde sizden himmetinizi bekler
Efendim benim güzel efendim
Sultanım benim gül sultanım
Erkan KARANFİL
26.11.2006 - 14:30
Yüreğinin güzelliğini, kalbinin temizliğini veren.. seni bana en safi en sağlam dostluğunla lutfeden Rabbime sonsuz Şükürler... :))))
19.11.2006 - 12:24
gülüm canım benim yaaa seniiiiiiii çooooook seviyorum :)))))
bir insanın yüreği bu kadar güzel olabilir senin yüreğinin güzelliği tarif edilemez kelimeler yetersiz kalır :)))
her şeyin gönlünce olması duasıyla meleğim
12.11.2006 - 21:19
diyecek bişi bulamıyorum ama en azından şunu diye bilirim yüreğin kalemi yok olsa idi belki bişiler derdi oo..
02.10.2006 - 18:19
acaba ne yazsam güzel insana güzel yazmak gerek ama ben sadece bir havadis vereyim
abla ben enes osmanlı1299a diğer isimden değil de bundan gireceğim inşallah...
bu arada dün hacı bayram velinin kabrindeydim sana da dua ettim
allaha emanet ol ablacım
17.09.2006 - 15:28
sözlerin en güzeli varken başka söze sanırım gerek yoktur.buyrun okuyun sözlerin en güzelini....
Resulullah (sav) akşam olunca şu duayı okurdu: 'Elhamdülillah geceye erdik. Mülk de, Allah için geceye erdi. Allah'tan başka ilah yoktur. Tektir, ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamdler O'nadır. O, her şeye kadirdir. Rabbim! Bu gecede olacak hayrı, bundan sonra olacak hayrı senden taleb ediyorum. Bu gecede olacak şerden ve bundan sonra olacak şerlerden sana sığınıyorum. Rabbim! Tembellikten, yaşlılığın kötülüklerinden sana sığınıyorum. Rabbim! Cehennem azabından, kabir azabından sana sığınıyorum! ' İbnu Mes'ud (ra) devamla, Resulullah (sav) 'ın sabah olunca şu duayı okuduğunu söyledi: 'Elhamdülillah sabaha erdik. Mülk de Allah için sabaha erdi'.
Kaynak: Müslim, Zikr 75, (2723): Tirmizi, Da'avat 13, (3387): Ebu Davud, Edeb 110, (5071)
Ebu Selam, Hz. Enes (ra) 'ten naklediyor: 'Resulullah (sav) 'ın şöyle söylediğini işittim: 'Kim akşama ve sabaha erdiği zaman: 'Rabb olarak Allah'a, din olarak İslama, resul olarak Muhammed (sav) 'e razı olduk' derse onu razı etmek de Allah üzerine bir hak olmuştur'. (Rezin bu duaya: 'Kıyamet günü' ifadesini ilave etmiştir.)
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 110, (5072): İbnu Mace, Dua 14, (3870)
Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kim sabaha erdiği zaman: 'Allahım, benimle veya mahlukatından herhangi biriyle hangi nimet sabaha ermişse bu sendendir. Sen birsin, ortağın yoktur, hamdler sanadır, şükür sanadır' derse, o günkü şükür borcunu ödemiştir. Kim de aynı şeyler akşama erince söylerse o da o geceki şükür borcunu eda eder'.
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 110, (5073)
Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kim bir belaya uğrayanı görünce şu duayı okursa: 'Seni imtihan ettiği şeyde bana afiyet veren ve birçok yarattığından beni üstün kılan Allah'a hamdolsun! ' Artık yaşadığı müddetçe bu bela ne olursa olsun ona maruz kalmaktan muaf kılınır.' (Ebü Hüreyre (ra) 'nin bir rivayetinde sadece: '...Bu bela ona isabet etmez' denmiştir)
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 38, (3427, 3428): İbnu Mace, Dua 22, (3892)
Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: 'Duaların en faziletlisi arefe günü yapılan duadır. Ben ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri en faziletli söz, la ilahe illallahu vahdehu la şerike leh lehü'l'mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve ala külli şey'in kadir. (Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir. O, herşeye kadirdir) sözüdür.'
Kaynak: Muvatta, Kur'an 32, (1, 214, 215): Tirmizi, Da'avat 133, (3579)
Ravi: Aişe
Tanım: Ey Allah'ın Resulü, dedim, 'şayet Kadir gecesine tevafuk edersem nasıl dua edeyim? ' Şu duayı okumamı söyledi: 'Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu anni. (Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.)
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 89, (3508)
Ravi: İbnu Abbas
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Duvarları örtmeyin. Kim kardeşinin mektubuna, onun izni olmadan bakarsa tıpkı ateşe bakmış gibi olur. Allah'tan avuçlarınızın içiyle isteyin, sırtlarıyla istemeyin; duayı tamamlayınca avucunuzu yüzlerinize sürün'
Kaynak: Ebu Davud, Salat 358, (1489, 1490,1491)
Ravi: Ömer
Tanım: Resulullah (sav) ellerini dua ederken kaldırınca, onları yüzlerine sürmedikçe geri bırakmazlardı.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 11, (3383)
Ravi: Selman
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Rabbiniz hayiydir, kerimdir. Kulu dua ederek kendisine elini kaldırdığı zaman, O, ellerini boş çevirmekten istihya eder.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 118, (3551): Ebu Davud, Salat 358, (1488)
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Allah'a duayı, size icabet edeceğinden emin olarak yapın. Şunu bilin ki Allah celle şanuhu (bu inançla olmayan ve) gafletle (başka meşguliyetlerle) oyalanan kalbin duasını kabul etmez.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 66, (3474)
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) buyudular ki: 'Acele etmediği müddetçe herbirinizin duasına icabet olunur. Ancak şöyle diyerek acele eden var: 'Ben Rabbime dua ettim duamı kabul etmedi.' (Müslim'in diğer bir rivayeti şöyledir: 'Kul, günah talebetmedikçe veya sıla-i rahmin kopmasını istemedikçe duası icabet görmeye (kabul edilmeye) devam eder.' Tirmizi'nin bir diğer rivayetinde şöyledir: 'Allah'a dua eden herkese Allah icabet eder. Bu icabet, ya dünyada peşin olur, ya da ahirete saklanır, yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek suretiyle olur, yeter ki günah taleb etmemiş veya sıla-ı rahmin kopmasını istememiş olsun, ya da acele etmemiş olsun.')
Kaynak: Buhari, Da'avat 22; Müslim, Zikr 92, (2736): Muvatta, Kurban 29 (1, 213): Tirmizi, Da'avat 146, (360
Ravi: Cabir
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Nefislerinizin aleyhine dua etmeyin, çocuklarınızın aleyhine de dua etmeyin, hizmetçilerinizin aleyhine de dua etmeyin. Mallarınızın aleyhine de dua etmeyin. Ola ki, Allah'ın duaları kabul ettiği saate rastgelir de, istediğiniz kabul ediliverir.'
Kaynak: Ebu Davud, Salat 362, (1532)
Ravi: Enes
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 149, (3607, 3608)
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Allah Teala Hazretleri kendisinden istemeyene gadap eder.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 3, (3370): İbnu Mace, Dua 1, (3827)
Ravi: İbnu Mes'ud
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Allahu Teala Hazretleri'nin fazlından isteyin. Zira Allah, kendisinden istenmesini sever, ibadetin en efdali de (dua edip) kurtuluşu beklemektir.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 126, (3666)
Ravi: Ebu'd-Derda
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kardeşinin gıyabında dua eden hiçbir mü'min yoktur ki melek de: 'Bir misli de sana olsun' demesin.' (Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade vardır: 'Melekler: 'Amin, bir misli de sana olsun! ' derler.')
Kaynak: Müslim, Zikr 86, 88, (2732, 2733): Ebu Davud, Salat 364, (1534)
Ravi: Aişe
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Her kim, kendine zulmedene beddua ederse, ondan intikamını (dünyada) almış olur.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 115, (3547)
Ravi: Nu'man İbnu Beşir
Tanım: Resulullah (sav) : 'Dua ibadetin kendisidir' buyurdular ve sonra şu ayeti okudular. (Mealen) : 'Rabbiniz: 'Bana dua edin ki size icabet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir' buyurdu.' (Gafir 60) . [Metin Tirmizi'ye aittir.]
Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Gafir, (2973): Ebu Davud, Salat 358, (1479)
Ravi: İbnu Ömer
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kime dua kapışı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevi şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 112, (3542)
Ravi: Ubade İbnu's-Samit
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: Yeryüzünde, masiyet veya sıla-i rahmi koparıcı olmamak kaydıyla Allah'tan bir talepte bulunan bir Müslüman yoktur ki Allah ona dilediğini vermek veya ondan onun mislince bir günahı affetmek suretiyle icabet etmesin.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 126, (3568)
Ravi: Ebu'd-Derda
Tanım: Resul-i Ekrem (sav) , (bir gün) sordu: 'En hayırlı olan ve derecenizi en ziyade artıran, melikinizin yanında en temiz, sizin için gümüş ve altın paralar bağışlamaktan daha sevaplı, düşmanla karşılaşıp boyunlarını vurmanız veya boyunlarınızı vurmalarından sizin için daha hayırlı olan amelinizin hangisi olduğunu haber vereyim mi? ' 'Evet! Ey Allah'ın Resulü! ' dediler. 'Allah'ın zikridir! ' buyurdu.
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 6, (3374): Muvatta, Kur'an 24
Ravi: Enes
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Allahu Teala hazretleri şöyle seslenir: 'Beni bir gün zikreden veya bir makamda benden korkan kimseyi ateşten çıkarın! '
Kaynak: Tirmizi, Cehennem 9, (2597)
Ravi: Muaz
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Akşamdan (abdestli olarak) temizlik üzere zikrederek uyuyan ve geceleyin de uyanıp Allah'tan dünya ve ahiret için hayır taleb eden hiç kimse yoktur ki Allah dilediğini vermesin.'
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 105, (5042)
Ravi: Cabir
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Bir kimse evine veya yatağına girince hemen bir melek ve bir şeytan alelacele gelirler. Melek: 'Hayırla aç! ' der. Şeytan da: 'Şerle aç! ' der. Adam, şayet (o sırada) Allah'ı zikrederse melek şeytanı kovar ve onu korumaya başlar. Adam uykusundan uyanınca melek ve şeytan aynı şeyi yine söylerler. Adam, şayet: 'Nefsimi, ölümden sonra bana geri iade eden ve uykusunda öldürmeyen Allah'a hamdolsun. İzniyle yedi semayı arzın üzerine düşmekten alıkoyan Allah'a hamdolsun' dese bu kimse yatağından düşüp ölse şehit olur, kalkıp namaz kılsa faziletler içinde namaz kılmış olur.' [Rezin ilavesidir]
Kaynak: Rezin
Ravi: Enes
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Allah'ı zikreden bir cemaatle sabah namazı vaktinden güneş doğuncaya kadar birlikte oturmam, bana İsmail'in oğullarından dört tanesini azad etmemden daha sevgili gelir. Allah'ı zikreden bir cemaatle ikindi namazı vaktinden güneş batımına kadar oturmam dört kişi azad etmemden daha sevgili gelir.'
Kaynak: Ebu Davud, İlm 13, (3667)
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Her gece Rabbimiz gecenin son üçte biri girince, dünya semasına iner ve: 'Kim bana dua ediyorsa ona icabet edeyim. Kim benden bir şey istemişse onu vereyim, kim bana istiğfarda bulunursa ona mağfirette bulunayım' der.' (Rivayetin Müslim'deki bir vechi şöyle: 'Allahu Teala gecenin ilk üçte biri geçinceye kadar mühlet verir. Ondan sonra yakın semaya inerek şöyle der: 'Melik benim. Melik benim. Kim bana dua edecek? ')
Kaynak: Buhari, Tevhid 35, Teheccüd 14, Da'avat 13; Müslim, Salatu'l-Müsafirin 166, (758): Muvatta, Kur'an 3
Ravi: Ebu Ümame
Tanım: Derdi ki: 'Ey Allah'ın Resulü! En ziyade dinlenmeye (ve kabule) mazhar olan dua hangisidir? ' 'Gecenin sonunda yapılan dua ile farz namazların ardından yapılan dualardır! ' diye cevap verdi.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 80
Ravi: Enes
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Ezanla kaamet arasında yapılan dua reddedilmez (mutlaka kabule mazhar olur) .' 'Öyleyse,' dendi, 'ey Allah'ın Resulü, nasıl dua edelim? ' 'Allah'tan,' dedi, 'dünya ve ahiret için afiyet isteyin! '
Kaynak: Ebu Davud, Salat 36, (521): Tirmizi, Salat 46, (216) , Da'avat 138, (3588, 3589)
Ravi: Sehl İbnu Sa'd
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'İki şey vardır, asla reddedilmezler: Ezan esnasında yapılan dua ile, insanlar birbirine girdikleri savaş sırasında yapılan dua.'
Kaynak: Muvatta, Nida 7, (1, 70): Ebu Davud, Cihad 41, (2540)
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur, öyle ise (secdede) duayı çok yapın.'
Kaynak: Müslim, Salat 215, (482): Ebu Davud, Salat 152, (875)
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) anlatıyor: '(Allah'ın kabul ettiği) üç müstecab dua vardır, bunların icabete mazhariyetleri hususunda hiç bir şekk yoktur. Mazlumun duası, müsafirin duası, babanın evladına duası.'
Kaynak: Tirmizi, Birr 7, (1906) , Cennet 2, (2528) , Da'avat 139, (3592): Ebu Davud, Salat 364, (1536): İbnu M
Ravi: Abdullah İbnu Amr İbni'l-As
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'İcabete mazhar olmada gaib kimsenin gaib kimse hakkında yaptığı duadan daha sür'atli olanı yoktur.'
Kaynak: Tirmizi, Birr 50, (1981) , Ebu Davud, Salat 364, (1535): Müslim, Zikr 88, (2733): Buhari, Mezalim 9
Ravi: Büreyde
Tanım: Resulullah (sav) , bir adamın şöyle söylediğini işitti: 'Allah'ım, şehadet ettiğim şu hususlar sebebiyle senden talep ediyorum: Sen, kendisinden başka ilah olmayan Allah'sın, birsin, samedsin (hiçbir şeye ihtiyacın yok, her şey sana muhtaç) , doğurmadın, doğmadın, bir eşin ve benzerin yoktur.' Bunun üzerine Efendimiz (sav) buyurdular: 'Nefsimi kudret dinde tutan Zat'a yemin olsun, bu kimse, Allah'tan İsm-i Azamı adına talepte bulundu. Şunu bilin ki, kim İsm-i Azamla dua ederse Allah ona icabet eder, kim onunla talepde bulunursa (Allah ona dilediğini mutlaka) verir.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 65, (3471): Ebu Davud, Salat 358, (1493)
Ravi: Mihcen İbnu'l-Edra
Tanım: Resulullah (sav) bir adamın: 'Ey Allah'ım, bir ve samed olan, doğurmayan ve doğurulmayan, eşi ve benzeri de olmayan Allah adıyla senden istiyorum. Günahlarımı mağfiret et, sen Gafursun, Rahimsin! ' dediğini işitmişti, hemen şunu söyledi: 'O mağfiret edildi. O mağfiret edildi. O mağfiret edildi! '
Kaynak: Ebu Davud, Salat 184, (985): Nesai, Sehv 57, (3, 52)
Ravi: Enes
Tanım: Bir adam şöyle dua etmiştir 'Ey Allah'ım, hamdlerim sanadır, nimetleri veren sensin, senden başka ilah yoktur. Sen semavat ve arzın celal ve ikram sahibi yaratıcısısın, Hayy ve Kayyumsun (kainatı ayakta tutan hayat sahibisin.) Bu isimlerini şefaatçi yaparak senden istiyorum! ' (Bu duayı işiten) Resulullah (sav) sordu: 'Bu adam neyi vesile kılarak dua ediyor, biliyor musunuz? ' 'Allah ve Resulü daha iyi bilir? ' 'Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim ki, o Allah'a, İsm-i Azam'ı ile dua etti. O İsm-i Azam ki, onunla dua edilirse Allah icabet eder, onunla istenirse verir.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 109 (3538): Ebu Davud, Salat 368, (1495): Nesai, Sehv 57, (3, 52)
Ravi: Esma Bintu Yezid
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Allah'ın İsm'i Azam'ı şu iki ayettedir: 1- İlahınız, tek olan ilahdır, ondan başka ilah yoktur, O Rahman ve Rahim'dir.' (Bakara 163) . 2- Al-i İmran süresinin baş kısmı: Elif-Lam-Mim. O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur, O Hayy ve Kayyumdur' (Al-i İmran 1-3) .
Kaynak: Ebu Davud, Salat 358, (1496): Tirmizi, Da'avat 65, (3472)
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resululah (sav) buyurdular ki: 'Allah'ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever.' (Bir rivayette: 'Kim o isimleri sayarsa cennete girer' buyurmuştur. Buhari hadisi bu lafızla tahric etmiştir. Müslim'de 'tek' kelimesi yoktur) [Tirmizi'nin rivayetinde Resulullah (sav) Allah'ın isimlerini şöyle yazdı: ('O Allah ki O'nda başka ilah yoktur. Rahman'dır. Rahim'dir, El-Meliku'l-Kuddusu, es-Selamu, el-Mü'minu, el-Müheyminu, el-Azizu, el-Cebbaru, el-Mütekebbiru, el-Haliku, el-Bariu, el-Musavviru, el-Gaffaru, el-Kahharu, el-Vehhabu, er-Rezzaku, el-Fettahu, el-Alimu, el-Kabizu, el-Basitu, el-Hafidu, er-Rafiu, el-Muizzu, el-Müzillu, es-Semiu, el-Basiru, el-Hakemu, el-Adlu, el-Latifu, el-Habiru, el-Halimu, el-Azimu, el-Gafuru, eş-Şekuru, el-Aliyyu, el-Kebiru, el-Hafizu, el-Mukitu, el-Hasibu, el-Celilu, el-Kerimu, er-Rakibu, el-Mucibu, el-Vasiu, el-Hakimu, el-Vedudu, el-Mecidu, el-Baisu, eş-Şehidu, el-Hakku, el-Vekilu, el-Kaviyyu, el-Metinu, el-Veliyyu, el-Hamidu, el-Muhsi, el-Mubdiu, el-Muidu, el-Muhyi, el-Mümitu, el-Hayyu, el-Kayyumu, el-Vacidu, el-Macidu, el-Vahidu, el-Ahadu, es-Samedu, el-Kadiru, el-Muktediru, el-Muahhiru, el-Evvelu, el-Ahiru, ez-Zdhiru, el-Batinu, el-Vali, el-Müte'ali, el-Berru, et-Tevvabu, el-Müntekimu, el-Afuvvu, er-Raufu, Maliku'l-Mülki, Zü'l-Celali ve'l-İkram, el-Muksitu, el-Camiu, el-Ganiyyu, el-Muğni, el-Mani', ed-Darru, en-Nafiu, en-Nuru, el-Hadi, el-Bediu, el-Baki, el-Varisu, er-Reşidu, es-Saburu.') İsimleri bu şekilde, sadece Tirmizi saymıştır.]
Kaynak: Buhari, Da'avat 68; Müslim, Zikr 5, (2677): Tirmizi, Da'avat 87, (3502)
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Haberiniz olsun, ben rükü ve secde halinde Kuran okumaktan men edildim. Öyleyse rüküda Rabb Teala'yı tazim edin, secdede ise dua etmeye gayret edin, (zira secdede iken yaptığınız dua) icabet edilmeye layıktır.'
Kaynak: Müslim, Salat 207 (479): Ebu Davud, Salat 152, (876): Nesai, İftitah 98, (2, 189)
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) , secdelerinde şunları söylerdi: 'Allahümmagfirli zenbi küllehu, dıkkahu ve cüllehu, evvelehu ve ahirehu, sırrahu ve alaniyyetehu (Allahım! Büyük-küçük birinci-sonuncu, gizli-açık, bütün günahlarımı mağfiret buyur)
Kaynak: Müslim, Salat 216, (483): Ebu Davud, Salat 152, (878)
Ravi: Aişe
Tanım: Resullulah (sav) rükusunda ve secdelerinde şu duayı çokça okurdu: 'Sübhanekallahumme Rabbena ve bi-hamdike, Allahümmağfirli (Allah'ım, seni takdis ve tenzih ederim. Rabbimiz! Takdisimiz hamdinledir. Ey Allahım, beni mağfiret et.) ' Bu duayı okumakla Ku'ran'a yani Kur'an'nın: 'Rabbini hamd ile tesbih et' (Nasr 3) ayetine uyuyordu. [Müslim, Ebu Davud ve Nesai'de gelen bir rivayette şöyle denir: 'Resullullah (sav) rüku ve secdesinde şöyle derdi: 'Subbühun kuddüsün Rabbü'l-melaiketi ve'r-Ruhi, (Münezzehsin, mukaddessin, meleklerin ve Ruh'un Rabbisin) ' Muvatta, Tirmizi ve Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle denir: 'Resulullah (sav) 'ı yatakta kaybettim ve araştırdım, derken elim ayağının altına rastladı. Secdede idi ve: 'Allahümme inni euzu birızake min sahtike ve euzu bi-muafatike min ukubetike ve euzu bike minke La uhsi senaen aleyke. Ente kema esneyte ala nefsike. (Allahım! Senin rızanı şefaatçi kılarak öfkenden sana sığınıyorum. Affını şefaatçi yaparak cezandan sana sığınıyorum. Senden de sana sığınıyorum. Sana layık olduğun senayı yapamam. Sen kendini sena ettiğin gibisin) ' diyordu.]
Kaynak: Buhari, Ezan 123, 139, Meğazi 50, Tefsir, İzacae nasrullahi vel-Feth; Müslim, Salat 217, (484): Ebu
Ravi: İbnu Mes'ud
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Sizden biri rükü edince üç kere 'Sübhane rabbiyel azim (Büyük Rabbim (her çeşit kusurdan) münezzehdir' desin. Bu, en az miktardır. Secde yapınca da üç kere 'Sübhane Rabbiye'l a'la (Ulu Rabbim (her çeşit kusurdan) münezzehdir' desin. Bu da en az miktardır.'
Kaynak: Ebu Davud, Salat 154, (886): Tirmizi, Salat 194, (261)
Ravi: Cabir
Tanım: Resulullah (sav) , rüku yaptığı zaman: 'Allahümme leke reka'tu ve bike amentü ve leke eslemtü ve aleyke tevekkeltü ente Rabbiye, haşaa semi ve basari ve lahmi ve demi ve izami lillahi Rabbi'l'alemin, (Ey Allahım sana rüku yapıyorum, sana inandım, sana teslim oldum, sana tevekkül ettim. Sen Rabbimsin, kulağım, gözüm, etim, kanım ve kemiklerim Alemlerin Rabbi olan Allah önünde haşyette, tezellüldedir.' [Bu rivayet Müslim'de gelen uzun bir rivayetin bir parçasıdır (Salatul-Müsafirin) 201, (771) ]
Kaynak: Nesai, İftitah 104, (2,192)
Ravi: İbnu Ebi Evfa
Tanım: Resulullah (sav) sırtını rükudan kaldırdığı zaman: 'Semiallahu limen hamideh, Allahümme Rabbena leke'l-hamdü mil'es-semavati ve mil'el'arzi ve mil'e ma şi'te min şey'in ba'du. (Allah, kendisine hamd edeni işitir. Ey Allahım, ey Rabbimiz, semalar doluşu, arz doluşu ve bunlardan başka istediğin her şey doluşu hamdler sana olsun) ' derdi.
Kaynak: Müslim, Salat 204, (476): Ebu Davud, Salat 144, (846)
Ravi: İbnu Abbas
Tanım: Resulullah (sav) iki secde arasında: 'Allhümme'ğfir li ve'rhamni ve'cbürni, ve'hdini ve'rzukni. (Allahım bana mağfiret et, merhamet et, beni zengin kıl, bana hidayet ver, bana rızık ver) ' derdi.
Kaynak: Ebu Davud, Salat 145, (850): Tirmizi, Salat 211, (284): İbnu Mace, Salat 23, (898)
Ravi: Ali
Tanım: Hz. Peygamber (sav) secde ettiği vakit şöyle dua okurdu: 'Allah'ım sana secde ettim, sana inandım, sana teslim oldum. Yüzüm de, kendisini yaratıp şekillendiren, ona kulak, göz takan yaradanına secde etmiştir. Yaratanların en güzeli olan Allah ne yücedir' (Hacc 14) . Resulullah (sav) 'ın teşehhüdle selam arasında okuduğu en son duası: 'Allahümmağfir li ma kaddemtü ve ma ahhartü ve mü esrertü ve ma a'lentü ve ma esreftü ve ma ente a'lemu bihi minni ente'l-mükaddim ve ente'l-muahhir. La ilahe illa ente. (Allahım, geçmiş ömrümde yaptıklarımı, gelecekte yapacaklarımı, gizli işlediklerimi, aleni yaptıklarımı, israflarımı, benim bilmediğim fakat senin bildiğin kusurlarımı affet. İlerleten sen, gerileten de sensin, senden başka ilah yoktur) '.
Kaynak: Müslim, Salatul-Müsafirin 201, (771): Tirmizi, Da'avat 32, (3417, 3418, 3419): Ebu Davud, Salat 121,
Ravi: Abdullah İbnu Amr İbni'l-As
Tanım: Resulullah (sav) 'a Hz. Ebu Bekir (ra) gelerek: 'Bana namazda okuyacağım bir dua öğret' dedi. Resulullah (sav) ona şu duayı okumasını söyledi: 'Allahümme inni zalemtü nefsi zulmen kesiran ve la yağfiru'z-zünube illa ente fa'ğfir li mağfireten min indike verhamni inneke ente'l-ğafuru'r-rahim. (Allahım ben nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen affedersin. Öyle ise beni, şanına layık bir mağfiretle bağışla, bana merhamet et. Sen affedici ve merhamet edicisin) '
Kaynak: Buhari, Sıfatu's-Salat 149, Da'avat 17, Tevhid 9; Müslim, Zikr 48, (2705): Tirmizi, Da'avat 98, (352
Ravi: Ebu Mes'ud el Bedri
Tanım: Biz Sa'd İbnu Ubade'nin meclisinde otururken Resulullah (sav) yanımıza geldi. Kendisine, Beşir İbnu Sa'd: 'Ey Allah'ın Resulü! Bize Allah Teala Hazretleri, sana salat okumamızı emretti. Sana nasıl salat okuyabiliriz? ' diye sordu. Efendimiz şu cevab verdi: 'Şöyle söyleyin 'Allahümme salli ala Muhammedin ve ala al-i Muhammed, kema salleyte ala İbrahime ve barik ala Muhammedin ve ala al-i Muhammedin kema barekte ala al-i İbrahime inneke hamidun mecid (Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in aline rahmet kıl tıpkı İbrahim'e rahmet kıldığın gibi. Muhammed'i ve Muhammed'in alini mübarek kıl. Tıpkı İbrahim'in alini mübarek kıldığın gibi.' (Resulullah ilaveten şunu söyledi) : 'Selam da bildiğiniz gibi olacak' [Tirmizi dışındaki Kütüb-i Sitte kitaplarında, Ebu Humeyd es-Saidi (ra) 'den gelen bir rivayet şöyle: 'Ashab sordu: 'Ey Allah'ın Resulü sana nasıl salat okuyalım? ' Resulullah (sav) : 'Şöyle söyleyin,' dedi: 'Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ezvacihi ve zürriyyetihi kema salleyte ala İbrahime ve barik ala Muhammedin ve ala ezvacihi ve zürriyyetihi kema barekte ala İbrahime inneke hamidun mecid (Allahım! Muhammed'i zevcelerine ve zürriyetine rahmet kıl, tıpkı İbrahim'e rahmet kıldığın gibi, Muhammed'i zevcelerini ve zürriyetini mübarek kıl, tıpkı İbrahim'i mübarek kıldığın gibi. Sen övülmeye layıksın? şerefi yücesin) .' Ka'b İbnu Ucre'den gelen bir rivayet de şöyle: 'Resulullah (sav) yanımıza gelmişti: 'Ey Allah'ın Resulü,' dedik, 'sana nasıl selam vereceğimizi öğrendik. Ama, sana nasıl salat okuyacağız (bilmiyoruz) ? ' 'Şöyle söyleyin! ' dedi: 'Allahümme salli ala Muhammed'in ve ala al-i Muhammedin kema salleyte ala İbrahime inneke hamidun mecid, Allahümme barik ala Muhammedin ve ala al-i Muhammed, kema barekte ala ali İbrahime inneke hamidun mecid.']
Kaynak: Buhari, Da'avat 33, Enbiya 8; Müslim, Salat 65, 66, 69 (406, 407): Muvatta, Kasru's-Salat 66, 67, (1
Ravi: Enes
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kim bana (bir kere) salat okursa Allah da ona on salat okur ve on günahını affeder, (mertebesini) on derece yükseltir.' (Yine Nesai'de Ebu Talha (ra) 'dan gelen bir rivayet şöyle: 'Bir gün Resulullah (sav) , yüzünde bir sevinç olduğu halde geldi. Kendisine: 'Yüzünüzde bir sevinç görüyoruz! ' dedik. 'Bana melek geldi ve şu müjdeyi verdi: 'Ey Muhammed! Rabbin diyor ki: 'Sana salavat okuyan herkese benim on rahmette bulunmam, selam okuyan herkese de benim on selam okumam sana (ikram olarak) yetmez mi? ')
Kaynak: Nesai, Sehv 55, (3, 50)
Ravi: İbnu Mes'ud
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salavat okuyandır.' (Yine Tirmizi'de Hz. Ali (ra) 'den kaydedilen bir rivayette şöyle denir: 'Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Gerçek cimri, yanında zikrim geçtiği halde bana salavat okumayandır.')
Kaynak: Tirmizi, Salat 357, (484) , Da'avat 110, (3540)
Ravi: İbnu Mes'ud
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Yeryüzünde Allah'ın seyyah melekleri vardır. Onlar ümmetimin selamını (anında) bana tebliğ ederler.'
Kaynak: Nesai, Sehv 46, (3, 43)
Ravi: Amr İbnu Rebia
Tanım: Resulullah (sav) 'ın arkasında namaz kılan birisi, namazda hapşırdı ve şu duayı okudu: 'Mübarek (hayrı bol) , ihlaslı ve çok hamdle Allah'a hamdederiz, ta Rabbimiz razı oluncaya kadar; dünya ve ahiret işindeki rızasından sonra da (hamdimize devam ederiz) .' Resulullah (sav) namazdan çıktıktan sonra: 'Namazda dua okuyan kimdi? ' diye sordu. Ancak okuyan kişi sükut etti. Resulullah (sav) tekrar sordu: 'Duayı kim okudu? Zira fena bir şey söylemedi' Bunun üzerine adam: 'Bendim, bu dua ile sadece hayır murad ettim' dedi. Efendimiz: '(Duanız) Rahmanın Arşına kadar yükseldi' buyurdu.
Kaynak: Ebu Davud, Salat 121, (770, 774): Tirmizi, Salat 296, (404): Buhari, Ezan 115, (muhtasaran): Muvatta
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Sizden biri hapşırınca 'Elhamdülillah ala külli hal' (Her hal için elhamdülillah) desin. Kardeşi de -yahut arkadaşı da- ona 'Yerhamükallah' diye cevap versin. (Kardeşi bunu) kendisi için söyleyince, hapşıran da Yehdikümullah ve yuslih baleküm (Allah size de hidayet versin ve işinizi düzeltsin) desin.'
Kaynak: Buhari, Edeb 126; Ebu Davud, Edeb 99, (5033)
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) namaz için tahrime tekbirini alınca kıraate geçmezden önce bir müddet sükut buyurmuştur. Ben: 'Ey Allah'ın Resulü', dedim, 'anam babam sana feda olsun, tekbir ile kıraat arasındaki sükut esnasında ne okuyorsunuz? ' Bana şu cevabı verdi: 'Ey Allahım, beni hatalarımdan öyle temizle ki, kirden paklanan beyaz elbise gibi olayım. Allahım beni, hatalarımdan su, kar ve dolu ile yıka' diyorum.' (Ebu Davud, Nesai (ve Buhari'nin) rivayetlerinin başında şu ziyade vardır: 'Allahım, benimle hatalarımın arasını doğu ile batının arası gibi uzak kıl.')
Kaynak: Buhari, Ezan 89; Müslim, Mesacid 147, (598): Ebu Davud, Salat 123, (781): Nesai, İftitah 15, (2, 128
Ravi: İbnu Ömer
Tanım: Biz, Resulullah (sav) ile birlikte namaz kılarken, cemaatten biri aniden: 'Allahu ekber kebiri, velhamdülillahi kesira, subhanallahi bükraten ve asila (Allah, büyükte büyüktür, Allah'a hamdimiz çoktur, sabah akşam tesbihimiz Allaha'dır! ' dedi. Resulullah (sav) efendimiz: 'Bu sözleri kim söyledi? ' diye sordu. Söyleyen adam: 'Ben, ey Allah'ın Resulü' dedi. Resulullah (sav) efendimiz: 'O sözler hoşuma gitti. Sema kapıları onlara açıldı' buyurdu. İbnu Ömer (ra) der ki: 'Söylediği günden beri o zikri okumayı hiç terketmedim.' (Nesai, bir rivayette şu ziyadede bulunmuştur: 'On iki adet meleğin, bu sözleri (yükseltmek üzere) koşuştuklarını gördüm.')
Kaynak: Müslim, Mesacid 150, (601): Tirmizi, Da'avat 137, (3586): Nesai, İftitah 8, (2,125)
Ravi: Enes
Tanım: Resulullah (sav) namaz kılarken nefes nefese bir adam geldi ve: 'Allahu ekber, Elhamdülillahi hamden kesiran tayyiben mubareken fihi. (Allah büyüktür, çok temiz ve mübarek hamdler Allah'adır!) ' dedi. Resulullah (sav) namazı bitirince: 'Şu kelimeleri hanginiz söyledi? ' diye sordu. Cemaat bir müddet sessiz kaldı, Resulullah (sav) : '(Kim söylediyse çekinmesin, benim desin) , Zira fena bir şey söylemiş değil' dedi. Bunun üzerine adam: 'Ben, ey Allah'ın Resulü! ' dedi. Resulullah (sav) da: 'Ben on iki melek gördüm. Her biri, bu kelimeleri (Allah'ın huzuruna) kendisi yükseltmek için koşuşmuşlardı.'
Kaynak: Müslim, Mesacid 149, (600): Ebu Davud, Salat 121, (763): Nesai, İftitah 19, (2,132, 133)
Ravi: Cabir
Tanım: Resulullah (sav) namaza başlarken tekbir getirir, sonra (bazan) şunu okurdu: 'İnne salati ve nüsüki ve mahyaye ve memati lillahi Rabbi'l-alemin. La şerike lehu ve bi-zalike ümirtü ve ene evvelü'l-müslimin. Allahümmehdini li-ahseni'l a'mali ve ahseni'l-ahlaki. La yehdi li-ahseniha illa ente. Ve kıni seyyie'l-a'mal ve seyyie'l-ahlak. La yaki seyyieha illü ente. (Namazım, ibadetim hayatım ve ölümüm alemlerin şeriksiz Rabbi Allah içindir. Ben bununla emrolundum. Ben bu emre teslim olanların ilkiyim. Ey Allah'ım, beni amellerin ve ahlakın en iyisine şevket. Bunların en iyisine senden başka sevkeden yoktur. Beni kötü amellerden ve kötü ahlaktan koru, bunların kötülerinden ancak sen korursun.'
Kaynak: Nesai, İftitah 16, (2,129)
Ravi: Muhammed İbnu Mesleme
Tanım: Resulullah (sav) nafile namaz kılmak için kalktığı vakit (bazan) şunu okurdu: 'Allahu ekber veccehtü vechiye li'llezi fatara's-Semavati ve'l-arza hani-fen müslimen ve ma ene mine'l-müşrikin...' (Allah büyüktür. Yüzümü Ha-nif ve Müslüman olarak semavat ve arzı yaratan Allah'a yönelttim. Ben müşriklerden değilim) ...' (Devamını Hz. Cabir (ra) 'in rivayetinde olduğu şekilde zikretti. Sonra şunu okudu: 'Allahümme ente'l-Meliku. La ilahe illa ente sübhaneke ve bi-hamdike (Allahım (kainatın gerçek) Meliki sensin. Senden başka ilah yoktur. Seni hamdinle takdis ederim) ' Sonra kıraata geçti.)
Kaynak: Nesai, İftitah 17, (2,131)
Ravi: Aişe
Tanım: Resulullah (sav) namaza (iftitah tekbiri ile) başlayınca şunu okurdu: 'Subhaneke Allahümme ve bi-hamdike ve tebareke'smüke ve teala ceddüke ve la ilahe gayruke. (Allah'ım seni her çeşit noksan sıfatlardan takdis ederim, hamdim sanadır. Senin ismin mübarek, azametin yücedir, senden başka ilah da yoktur) .'
Kaynak: Tirmizi, Salat 179, (243): Ebu Davud, Salat 122, (776): İbnu Mace, İkameti's-Salat 1, (804)
Ravi: Ebu'd-Derda
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Hz. Davud (as) 'un duaları arasında şu da vardır: 'Allahım! Senden sevgini ve seni sevenlerin sevgisini ve senin sevgine beni ulaştıracak ameli taleb ediyorum. Allah'ım! Senin sevgini nefsimden, ailemden, malımdan, soğuk sudan daha sevgili kıl.' Ebu'd-Derda der ki: 'Resulullah (sav) Hz. Davud'u zikredince, onu 'insanların en abidi (yani çok ve en ihlaslı ibadet yapanı) olarak tavsif ederdi.'
Kaynak: Tirmizi, Da'avat 74, (3485)
24.08.2006 - 23:02
petunya hanım gerçekten çok güzel yazılar vede dualar.resimler allah razı olsun fakat şunu anlayamadım neden mesaj yazılmasına izin vermiyon
25.07.2006 - 01:02
Dostluk, müsbet veya menfî vasıflardaki müştereklikten kaynaklanır.
İki din kardeşi, birbirini yıkayan iki el gibidir. Tıpkı Muhâcir ve Ensar gibi…
Dostluk, iki gönül arasındaki cereyan hattıdır. Bu cereyanla, yâni muhabbet neticesinde sevilenin her hâli, sevgisi nisbetinde sevene sirâyet eder.
Bir kimsenin sevdiğiyle beraber olması demek; onunla sözde, özde ve davranışta aynı duyuş, düşünüş, hissediş ve yaşayış hâlinde olması, yâni “sevdiğini” gösterecek aynîlikler ve beraberliklerin mevcut bulunması demektir.
Allâh için gerçek dostluk, bedenleri ayrı olan iki varlığın bir kalbde yaşamasıdır.
Dostlar insanı süsleyen hazinelerdir.
gülüm sende gerçek dostsun ALLAHIM yolunda adımlarını sabit kısın
MUHAMMEDİMİN (S.A.V.) mis kokulu gülü
hayırla huzurla kal gülüm
16.07.2006 - 22:40
hocam bazı zamanlarda söz biter ya işte o anlardan birisi daha
sen müthişsin bravo yani....
Toplam 26 mesaj bulundu