Funda Uysal Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    21.11.2011 - 10:51

    Üşüyor musun?


    Kavuşmak için ayrılmıştı onlar
    Çünkü kavuşmak ancak sevenlere yakışırdı
    Aylar sonra ilk görüşme hiç kolay olmadı
    Etrafları çok kalabalıktı
    Sanki konuşamasın bir türlü kavuşamasın sevenler diye
    Bile bile gürültü çıkarıyorlardı bu besbelliydi
    Ama yetmedi
    O derin derin inceden inceye bakan gözlerin önüne geçmeye
    Delikanlı dünden kabul etmişti
    O gözler karşısında eriyip bitmeyi
    Güzel kız öyle bir aşkla baktı ki o kalabalıkta o gürültüde
    O kadar gereksiz ses bile başaramadı
    Böylesine bir sevginin yolunu tıkamayı
    Her şey unutuldu geride kaldı bir anda
    Zaman ihanet ediyor seven gençlere
    Her zamankinden daha da hızlı ilerliyordu
    Koşar adım gidiyordu sonsuzluğa
    Vakit ayrılık vaktiydi
    Uzun yol kısalmıştı bir anda
    Ayrılık korkusu gitgide büyütüyordu bu sevdayı
    Yürüdüler yürüdüler
    Ayrılık köşesine hemencecik geldiler
    Bilmiyorlardı yarın ne olacağını
    Nelerin onları teselli edeceğini
    Kalmamıştı aslında dünkü ayrılığın ağırlığı
    Ama artmaya başlamıştı yarınki uzaklıkların korkusu
    Sevdalı genç bıraktı her şeyi bir tarafa
    Ve topladı cesaretini
    Yolun sonuna gelindiği anda güzel kıza
    Üşüyor musun?
    Söyle üşüdün mü dedi?
    Evet, çok üşüdüm cevabını duymak için günlerdir bekliyordu
    Güzel kız üşüyorum evet hem de çok üşüyorum dedi
    Gel beni sar sarmala al kat içine hiç çıkmayım ömründen der gibi
    Ve genç: ver o zaman ellerini ısıtayım da öyle git dedi
    İlk defa tutuyordu ellerini
    Öyle bir tuttu ki hiç bırakmak istemiyormuş gibi
    Sımsıkı delice
    Bir daha ömrünce bu sıcaklıkla yaşayacaksın der gibi
    Isıttı
    Sanki güzel kızın elleri artık yanacaktı
    Ve bir anda ne olduysa oldu aynı anda sarıldılar birbirlerinin boyunlarına
    Hiç kopmayacak gibi
    İki parçanın birleşmesi gibi
    Böylesine bir sarılma hiç görülmedi
    Göz göze gelindi
    Mahkumiyetin getirdiği ayrılık mecburen kabul edildi
    Elveda sözcükleri yinelendi
    Emanetler bırakıldı
    Güzel kız uzaklaştı
    Gitti
    Delikanlı ardından yine baktı
    Zaten bakmaktan başka çaresi yoktu
    Güzel kız köşeyi döndü kayboldu
    Delikanlı boynu bükük gözleri yere bakarak öylece kaldı
    Bir baktı ki güzel kız son bir kez görmek ümidiyle sokağın sonundan döndü bir kez daha baktı
    Bırakma beni ama gitmeliyim der gibi
    Gençlerin gözlerinden yaşlar aktı
    Güzel kız ayrılık yolunda kayboldu
    Bu sevda yine sevda yolunda heba oldu.



    Ali Demirci

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    20.11.2011 - 21:32

    NE ÇIKAR ATEŞ BÖCEĞİ SANSALAR BİZİ....



    Düşünüyorum da,
    Sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek.
    Yumuşacık kalbimizin fark edilmesi,
    Naif yönlerimizin keşfedilmesi,
    Cesaretsizliğimizin anlaşılması,
    ...Korkularımızın paylaşılması,
    Sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti...

    Kabuklarımızın altında kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız.
    Ve ne kadar güçlu korunuyoruz, kalkanlarımızın ardında.
    Hissedilmeden, el değmeden,sevgimizi göstermeden.
    Deniz minareleri, midyeler,
    kirpiler ve kaplumbağalar gibi..

    Sahi koruyor mu bizi çatlamamış bu sert kabuk?
    Kimse incitemiyor mu duygularımızı, inançlarımızı, benliğimizi?
    Yoksa zarar mı veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize?
    Hissettiklerimizi golgeliyor, yansıtmıyor mu gerçek kimliğimizi?

    Duygularımızı bastırıyor, el ele tutuşmamızı engelliyor mu?
    Eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve bir yıldız kadar parlak,
    Ne çıkar ateşböceği sansalar beni?
    Belki en hoyrat yurek bile ateşböceğinin
    O uçucu, masum, sevimli çocuksuluğuna el kaldırmaya kıyamaz.

    Güçlü kapıların arkasına kilitlemesem kendimi,
    Korkaklığım, sevgi isteğimi
    En insani yönlerimi kayıtsızca sunabilsem,
    Bu sert kabuğun ağırlığından kurtulup
    Bir kuş gibi uçacağım özgürce.
    Anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım karşımdakine.
    O da çözülecek belki,
    Samimi ve güvenliksiz, silahsız biriyle göz göze gelince.

    Oysa bir görebilsek bunu.
    Kalmadı böyle insanlar demesek.
    Güven duygusuna bu kadar muhtaç olmasak.
    Kırılmaktan korkmasak. Yaralansak...

    Ne olur bir darbe daha alsak?
    Yeniden açsak kendimizi, atabilsek kabuğu.
    Denesek.
    Risk alsak.
    Yanılsak.
    Fark etmez.
    Tekrar, tekrar bıkmadan denesek.
    Ve kucaklaşsak yeniden.
    Tıpkı eskisi gibi.
    Ne olduğunu anlayamadığımız o 15 yıldan öncesi gibi.

    O zaman fark edeceğiz.
    Ne kadar özlediğimizi birbirimizi.
    Neler biriktirdiğimizi,
    Kaybolan değerlerimizi ne kadar özledigimizi.
    Beraber geldik beraber gidiyoruz oysa.

    Vakit az, paylaşmak, sarılmak için
    Yaşadığımız coğrafya zor, şartları ağır.
    Yüreği daha fazla küstürmemek lazım.
    Sırtımızda ağır küfeler, her gün katlanan.
    Ve koşullar bir türlü düzelmeyen.
    Sevgiye çok ihtiyacımız var.
    Ufukta kara bir kış görünüyor.
    Ancak birbirimize sokularak atlatırız o günleri.
    Kırın o sert kabuklarınızı.
    Kurtulun bu yükten.
    Korumuyor o kabuklar, aksine zarar veriyor bize.
    Yalnızlığa mahkum ediyor bizleri.
    Hem hepimiz bir yıldızız.
    Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi..?

    RABİNDRANATH TAGORE

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    19.11.2011 - 14:58

    SEVGİ TATLISI

    MALZEMESİ



    1 adet lekesiz gönül,1 adet açık yürek,500 gr güler yüz,250 gr tatlı dil,100 gr hürmet,1 çorba kaşığı sevgi,1 çay kaşığı hoşgörü,1 su bardağı iyi niyet,1 ölçek dürüstlük,Göz kararı saygı



    HAZIRLANIŞI



    Gönülü duygu tasına atıp güler yüz ile karıştır

    Yumuşatılmış tatlı dili üzerine ilave ederken,

    Sevgi ve saygıyı üzerine ince ince üzerine ekle.

    Hürmet, iyi niyet ve hoş görüden meydana gelen

    Şurubu buna kat.

    Samimiyet ölçüsünde parçalara bölerek

    Dürüstçe hayata diz ve yüreğinde pişmesini bekle

    Yüreğinde pişirdiğin bu sevgi tatlısını,

    Karnın acıkınca değil, RUHUN ACIKINCA YE.



    AFİYET OLSUN……...







    SEVGİ TATLISI

    MALZEMESİ



    1 adet lekesiz gönül,1 adet açık yürek,500 gr güler yüz,250 gr tatlı dil,100 gr hürmet,1 çorba kaşığı sevgi,1 çay kaşığı hoşgörü,1 su bardağı iyi niyet,1 ölçek dürüstlük,Göz kararı saygı



    HAZIRLANIŞI



    Gönülü duygu tasına atıp güler yüz ile karıştır

    Yumuşatılmış tatlı dili üzerine ilave ederken,

    Sevgi ve saygıyı üzerine ince ince üzerine ekle.

    Hürmet, iyi niyet ve hoş görüden meydana gelen

    Şurubu buna kat.

    Samimiyet ölçüsünde parçalara bölerek

    Dürüstçe hayata diz ve yüreğinde pişmesini bekle

    Yüreğinde pişirdiğin bu sevgi tatlısını,

    Karnın acıkınca değil, RUHUN ACIKINCA YE.



    AFİYET OLSUN……...






    SEVGİ TATLISI

    MALZEMESİ
    1 adet lekesiz gönül,1 adet açık yürek,500 gr güler yüz,250 gr tatlı dil,100 gr hürmet,1 çorba kaşığı sevgi,1 çay kaşığı hoşgörü,1 su bardağı iyi niyet,1 ölçek dürüstlük,Göz kararı saygı



    HAZIRLANIŞ
    Gönülü duygu tasına atıp güler yüz ile karıştır
    Yumuşatılmış tatlı dili üzerine ilave ederken,
    Sevgi ve saygıyı üzerine ince ince üzerine ekle.
    Hürmet, iyi niyet ve hoş görüden meydana gelen
    Şurubu buna kat.
    Samimiyet ölçüsünde parçalara bölerek
    Dürüstçe hayata diz ve yüreğinde pişmesini bekle
    Yüreğinde pişirdiğin bu sevgi tatlısını,
    Karnın acıkınca değil, RUHUN ACIKINCA YE.

    AFİYET OLSUN……...











    SEVGİ TATLISI

    MALZEMESİ



    1 adet lekesiz gönül,1 adet açık yürek,500 gr güler yüz,250 gr tatlı dil,100 gr hürmet,1 çorba kaşığı sevgi,1 çay kaşığı hoşgörü,1 su bardağı iyi niyet,1 ölçek dürüstlük,Göz kararı saygı



    HAZIRLANIŞI



    Gönülü duygu tasına atıp güler yüz ile karıştır

    Yumuşatılmış tatlı dili üzerine ilave ederken,

    Sevgi ve saygıyı üzerine ince ince üzerine ekle.

    Hürmet, iyi niyet ve hoş görüden meydana gelen

    Şurubu buna kat.

    Samimiyet ölçüsünde parçalara bölerek

    Dürüstçe hayata diz ve yüreğinde pişmesini bekle

    Yüreğinde pişirdiğin bu sevgi tatlısını,

    Karnın acıkınca değil, RUHUN ACIKINCA YE.



    AFİYET OLSUN……...

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    19.11.2011 - 12:41

    YOLU YARILAYAN KADIN

    *Yolu yarılayan kadın sevgisinde ve öfkesinde cömerttir.
    *Onunla olan erkeğin her şeye hazır olması gerekir.
    *'Yaş otuz beş, yolun yarısı eder' deyince şair, yolu
    yarılayan kadınlar aklıma gelir.
    *Ne aradığını ya da ne aramadığını bilen kadınlar.
    *Aşkı, sevdayı mutlaka tatmış olurlar.
    *Bu nedenle onları yüzeysel duygularla kandırmak
    mümkün değildir.
    *Aşkın da aşksızlığın da kokusu bu kadınlara sizden
    önce gelir.
    *Ömrünün diğer yarısını kendini geliştirmeye adayacağından bilinçleri doruğa yükselir.
    *Akıl ve bedenle birlikte girdiği ortama renk ve
    ışık verir.
    *Yolu yarılayan kadınlarla kolay ve zor bir hayat iç
    içedir.
    *Sevgisinde de, öfkesinde de cömerttir.
    *Evet anlamına gelen kadınsı hayırlarla kapris
    yapılmayacağını çoktan öğrenmiştir.
    *Erkeğin ne ardından gelir, ne de ilerisinde olmak
    için didinir.
    *Yan yana,can cana duruşlar tercihidir.
    *Bazen bir anne şefkati, bazen de bir aslan kükremesi
    ile şaşkınlığa çevirir.
    *Onunla birlikte olan erkeğin her şeye hazır olması
    gerekir.
    *Yolu yarılayan kadınlar duygularını yaşamasını
    bilir.
    *Davranışları sebepsiz değildir.
    *Kalbi kırıldıysa ağlar, ağlayışının sebebi erkeğin
    ona sunacağı sevgi değildir.
    *Mutluysa kahkahalar atar, gülüşünün sebebi dikkat
    çekmek değildir.
    *Seviyorsa kıskanır, kıskanç oluşunun sebebi kendine
    güvensizlik değildir.
    *Üzgünse omuz arar, destek istemesi çaresizliğinden
    değildir.
    *Suskunsa sebebi vardır, kendi haline bırakılması
    gerekir.
    *Yolu yarılayan kadınların hissiyatı kuvvetlidir.
    *Aldatıldığını sezgilerini kullanarak gün ışığına
    çıkarır.
    *Veda vakti geldi demenize bile gerek yoktur.
    O verdiğiniz mesajı çoktan anlayıp kendi yolunu
    tutmuştur.
    *Her gidiş kadını daha da kadınlaştırır.
    *Gidenin ardından bakacak kadar hayatın uzun
    olmadığını anlamıştır.
    *Ve gizem kadına en çok bu yaşlarda yakışır.

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    18.11.2011 - 23:29

    Taşın Hikayesi


    Genç bir Yönetici, yeni Jaguarı içinde kurulmuş, biraz da hızlıca, bir mahalleden geçiyordu. Park etmiş arabaların arasından yola fırlayan bir çocuk olabilir düşüncesiyle dikkatini daha çok yol kenarına vermişti. Bir şeyin yola fırladığını görünce hemen fren yaptı ama aracı durana kadar geçen mesafede yola çocuk fırlamadı. Bunun yerine, yepyeni arabasının yan kapısına büyükçe bir taş çarptı. Adam hızlıca frene yüklendi ve taşın fırlatıldığı boşluğa doğru geri geri gitti.

    Sinirlenmiş olan genç adam arabasından fırladı ve taşı atan çocuğu kaptığı gibi yakında park etmiş olan bir arabanın gövdesine sıkıştırdı. Bunu yaparken de bağırıyordu: Sen ne yaptığını sanıyorsun serseri? Bu yaptığın ne demek oluyor? O gördüğün yepyeni ve pahalı bir araba ve attığın o taşın mahvettiği yeri düzelttirmek için kaportacıya bir sürü para ödemek zorunda kalacağım. Neden yaptın bunu?

    ”Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavır içindeydi. “Lütfen, amca, lütfen kızmayın. Ben çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim, bilemedim. Taşı attım çünkü işaret etmeme rağmen diğer arabalar durmadı. Çocuk, gözlerinden süzülen yaşları elinin tersiyle silerek park etmiş bir aracın arkasına işaret etti. “abim orada. Yokuştan aşağı yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü ve ben onu kaldıramıyorum.”

    Çocuğun şimdi hıçkırıklardan omuzları sarsılıyordu ve şaşkın adama sordu: “Onu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturtmama yardım edebilir misiniz? Sanırım abim yaralandı ve benim için çok ağır.
    Ne diyeceğini bilemez halde, genç yönetici boğazındaki düğümden yutkunarak kurtulmaya çalıştı. Yerde yatan sakat çocuğu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturttu, cebinden temiz ve ütülü mendilini çıkartıp, çeşitli yerlerinde oluşmuş ve kanayan yara ve sıyrıkları dikkatlice silmeye çalıştı.

    Bir şeyler söyleyemeyecek kadar duygulanmış olan genç adam, abisinin tekerlekli sandalyesini iterek yavaş yavaş uzaklaşan çocuğun ardından bakakaldı. Jaguar marka arabasına geri dönüşü yavaş yavaş oldu ve yol ona çok uzun geldi.
    Arabanın yan kapısında taşın bıraktığı iz çok derin ve net görülür şekildeydi ama adam orayı hiçbir zaman tamir ettirmedi. Oradaki izi, şu mesajı hiç unutmamak için sakladı:

    Hiçbir zaman yaşamın içinden, seni durdurmak ve dikkatini çekmek için birilerinin taş atmasına mecbur kalacağı kadar hızlı geçme.
    Yaratıcı ruhumuza fısıldar ve kalbimizle konuşur. Bazen, onu dinlemek için vaktimiz olmuyorsa, bize taş fırlatmak zorunda kalır.

    Fısıltıyı dinle… veya taşı bekle.
    Seçim senin.

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    17.11.2011 - 22:44

    Öğrendim ki...
    Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
    Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
    Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.

    Öğrendim ki...
    Güveni geliştirmek yıllar alıyor,
    Yıkmak bir dakika.


    Öğrendim ki...
    Hayatında nelere sahip olduğun değil
    Kiminle olduğun önemli.

    Öğrendim ki...
    Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
    Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.

    Öğrendim ki...
    Kendini en iyilerle kıyaslamak değil
    Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.

    Öğrendim ki...
    İnsanların başına ne geldiği değil
    O durumda ne yaptıkları önemli.

    Öğrendim ki...
    Ne kadar küçük dilimlersen dilimle
    Her işin iki yüzü var.

    Öğrendim ki...
    Olmak istediğim insan olabilmem
    Çok vakit alıyor.

    Öğrendim ki...
    Karşılık vermek
    Düşünmekten çok daha basit.

    Öğrendim ki...
    Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek
    Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.

    Öğrendim ki...
    'Bittim' dediğin andan itibaren
    Pilinin bitmesine daha çok var.

    Öğrendim ki...
    Sen tepkilerini kontrol edemezsen
    Tepkilerin hayatını kontrol eder.

    Öğrendim ki...
    Kahraman dediğimiz insanlar
    Bir şey yapılması gerektiğinde
    Yapılması gerekeni
    Şartlar ne olursa olsun yapanlar.

    Öğrendim ki...
    Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

    Öğrendim ki...
    Bazı insanlar sizi çok seviyor
    Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.

    Öğrendim ki...
    Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
    Bazıları hiç karşılık vermiyor.

    Öğrendim ki...
    Para ucuz bir başarı.

    Öğrendim ki...
    En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.

    Öğrendim ki...
    Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları
    Kaldırmak için elini uzatır.

    Öğrendim ki...
    İki insan aynı şeye bakıp
    Tamamen farklı şeyler görebilir.

    Öğrendim ki...
    Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.

    Öğrendim ki...
    Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar
    Daha uzun yol yürüyor.


    Öğrendim ki...
    Hiç tanımadığın insanlar,
    iki saat içinde,
    senin hayatını değiştirir.

    Öğrendim ki...
    Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.

    Öğrendim ki...
    Duvarda asılı diplomalar
    İnsanı insan yapmaya yetmez.

    Öğrendim ki...
    Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

    Öğrendim ki...
    Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin
    nereden geçtiğini bulmak zor.

    Öğrendim ki...
    Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
    Gerçek aşkların da!

    Öğrendim ki...
    Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
    Ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

    Öğrendim ki...
    Aile hep insanın yanında olmuyor.
    Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
    Aile her zaman biyolojik değil.

    Öğrendim ki...
    Ne kadar yakın olursa olsunlar
    En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
    Onları affetmek gerekir.

    Öğrendim ki...
    Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
    Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

    Öğrendim ki...
    Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
    Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

    Öğrendim ki...
    Şartlar ve olaylar,
    Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
    Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

    Öğrendim ki...
    İki kişi münakaşa ediyorsa,
    Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
    Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

    Öğrendim ki...
    Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
    Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

    Öğrendim ki...
    Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.
    ATAOL BEHRAMOĞLU

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    16.11.2011 - 00:25

    Bilirim, ÇOK OLURUM...

    ne zaman gözlerimi kapatsam ben,
    kendimi bir kumsalda yürüken bulurum
    sıcak hava,parmaklarımın arasına dolan kumlar
    tüm bedenimde hissederim...ılık ılık esen meltemi
    burnuma gelen deniz kokusu...
    her gün bir kayığı bırakırım ipinden
    dalgalara inat, özgürlüğün peşine.
    ne zaman gözlerimi kapatsam ben,
    yada bir dağın eteğinde uzanıp çiçeklerle
    yabani kokular çekerim içime derin derin,
    otların üzerine atarım yorgun bedenimi
    gökyüzüne bakarım duru maviye
    güneşi yüzümde yakalarım
    toprağı hissederim ve o nemi,
    ne zaman gözlerimi kapatsam ben,
    kendimi bir şehrin manzarasını gören çatı katına hapsederim
    gecenin dans ettiği sokakları görürüm
    yada yıldızlara meydan okumuş evlerdeki ışıkları,
    derinden gelen sesleri dinlerim
    siyah siyah toplarım geceyi avuçlarıma
    ve saçlarıma sürerim.
    ne zaman gözlerimi kapatsam ben,
    huzuru düşlerim
    duygularımı çırılçıplak bırakıp,arındırıp herşeyden
    kendi dünyama giderim
    olmazlarım yoktur orda
    ruhum yada özgürdür bedenim
    ne zaman gözlerimi kapatsam ben,
    düş kurmazsam yok olurum..
    ne zaman gözlerimi kapatsam ben,
    bilirim, ÇOK OLURUM...

    Saliha Yıldız

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    15.11.2011 - 22:43

    Bazen bir kelebeğin ömrü kadardır hayat... Ne kırmaya gelir; Ne de kırılmaya (^_^)

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    15.11.2011 - 21:15

    Sende mi yalancı oldun?
    Hani göremesem de yanımda olacaktın?
    Ben olmasam da hep benimle kalacaktın?
    Hiçbir şey ve hiç kimse seni alıp götüremeyecekti benden….

    Yaralarım vardı aşka dair …
    Tamam dedim işte dedim…
    Sever dedim, bırakıp gitmez dedim
    Herkese ve her şeye inat sapasağlam yanımda kalır dedim ….
    Sende onlar gibiydin bilemedim …

    Sende mi yalancı çıktın?
    Giderken ışığı kalsaydı gözlerimin?
    Hatırlayacağım güzel sözlerin!
    Hepsini alıp gittin …..bilemedim …

    Ne cok yazdırır aşklar ve ne kadar can yakar..
    Anlatamazsın sadece yaşarsın...
    Kime yazıldıgının bir önemi kalmaz
    Adı aşk olur adı sevgi olur kazınır yureğimizin bir köşesine
    şiirler yazdıracak kadar guzel aşklar yaşanması dileğimle....


    Umutsuzluğu yaşadın mı hiç?
    Ya da hayal kırıklıkların oldu mu?
    Canın yandı mı yarini görmediğin zaman?
    Kelimelerin yetersiz kaldığı anlar da ne yaptın?

    Ya uykusuz gecelerin …
    Hayallerine gözyaşlarıyla eşlik ettin mi?

    Olmayacağını bile bile istedin mi?

    Bilemezsin ki …
    Sen sevgiyi bildiğini sanan
    Sen aşktan hiç anlamayan….

    Yorulma …
    Sevmeye calişma bile…
    Aşk yürek ister, sadakat ister….

    Ben seni sevdim ya…
    Sen boşver, bu ikimizde yeter ……



    HOŞÇAKAL HERBİŞEYİM

    alıntı

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    14.11.2011 - 23:23

    Süveyda

    Afrika gülü
    Kar beyazı
    Kara kalbimin ak noktası
    Süveyda
    Gün görmemiş ay parçası
    Payitahtlar sultanı süveyda
    Ve iftira
    Hep iftiradır sana vurulan damga
    Kara Kara Kara!
    Ah süveyda!
    Kalbimde sancılar var şairlere özgü
    Söylenmemiş mısralar var içimde
    Dudaklarıma kadar gelen
    Bir şair ölüyor içimde süveyda
    Öyle narin öyle sessiz öyle kimsesiz
    Ve bir şair doğuyor aydınlığında
    Yalnız sana adanan bir şair
    Doğuyor süveyda /gün gibi
    Duydum ki
    Meçhul bir şairin şiirinde
    Komşu kızı olmuşsun süveyda
    Aman!
    Aman süveyda
    Kendinden öte olma
    Sen
    Kalbimde açan beyaz bir zambaksın
    Yüreğimde yed-i beyzasın
    Gül-i Meryemsin sen
    Süveyda
    Gönlümün güneşi
    Dilimin zikri süveyda
    Sen Cezayir menekşesi
    Bir de Mona Roza mürebbiyesisin
    Unutma
    Namluya sürülmüş kurşunlar misali
    Mısralar var içimde süveyda
    Senin eteğinde aşk kıvılcımları
    Benimse yüreğimde şerareler var
    Dolanıp durma kapımda süveyda
    Komşumun dilinde koca bir ben var
    Süveyda yasta
    Süveyda hasta
    Süveyda aşk sehpasında
    Bilmez misin tarih tekerrürdür
    Ve ifk geri döner bir gün
    Bilmez misin süveyda
    Sen ağlarsan
    Ateş çanağı gözlerinden
    Kor şerareleri dökülür
    Sen ağlarsan
    Ben ölürüm süveyda
    Bir pervane adına
    Mumyalayıp ruhumu
    Yakarım her gece
    Yeter ki
    Yeter ki sen ağlama süveyda
    Bir şair tanırım süveyda
    Hüzün sokağında oturan
    Ve geceleri bıçak sırtında yatan
    Bir şair tanırım
    Yüreğinde kızıl hançerlerin bilendiği
    Bir şair
    Unutma süveydam
    İfk geri döner bir gün
    Ve kurar yüreklerimize kara çadırlarını
    Kara çadırlarını
    Kurar bir gün süveyda
    Gönlümün güneşi
    Dilimin zikri süveyda
    Sen Cezayir menekşesi
    Bir de Mona Roza mürebbiyesisin
    Unutma
    Sensiz hasret gülleri göverdi göğsümde
    Süveyda
    Sensiz sedeften güller büyüttüm içimde
    Nerdesin
    Süveyda sokağında
    Kelimelerin kıyısındayım
    İki yanımda yar
    Boşluktayım
    Süveyda sokağında
    Çılgın nilüfer kokuları
    Ve beyaz zambaklar arasında
    Sarhoşum, avareyim
    Süveyda sokağında
    Kendimi vurdum
    Katilim de maktulüm de
    Süveyda!
    Gönlümün güneşi
    Dilimin zikri süveyda
    Sen Cezayir menekşesi
    Bir de Mona Roza mürebbiyesisin
    Unutma! ...

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    14.11.2011 - 21:52

    İyi geçinmek, iki kişinin kusursuz olmasıyla değil, Birbirlerinin kusurlarını hoş görmesiyle olur..!
    ‎ '

    - Oğuz Atay -

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    14.11.2011 - 09:08

    Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
    Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
    Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
    Tıkandığım o an,
    elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
    ... aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.

    Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
    Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.

    Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
    bitti artık hepsi...
    Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
    Bakış açım belli oldu yine.
    Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
    Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
    Dağlara çarptım her esişimde.
    Yollara küfrettim her gidişinde.

    Demiştim sana hatırlarsan:
    'Önemli olan
    'zamana bırakmak' değil,
    'zamanla bırakmamak'tır...'
    Şimdi bana, geçen o zamanın
    Unutulmaz sancısı kalır.

    Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
    Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...

    Nazım Hikmet Ran

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    13.11.2011 - 23:26

    Gündüzün aydınlığında seviyorum,
    Leyl'i süveydam'ı..
    Hani hasretin rengi karanlıktı ya bizim için..
    Gölgemin karanlığına aldanmayasın sakın..
    Sen ki gölgemsin..
    Ben ki leyl'im farzet..
    Sen ki umut kokan beyazımsın..
    Ben ki siyahın leyl'iyim..
    Sen ki leyl'ü neharsın,
    Ben ki leyl'i süveyda..
    Sen ki topraksın..
    Ben ki bir TAŞım..


    Bilesin ki;
    Eyy ketûm benliğim..
    Dilsizliğim..
    Aydınlığa şavkıyan sözsüzlüğüm..
    Gündüzümün şahidi,
    Gölgemin hasret olduğu kadar aydınlığıma..
    Bilki;
    Ben de hasretim leyl'i süveyda'ma.

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    13.11.2011 - 16:11

    BABAYA SARILMAK..

    Küçük kız, annesiyle yürürken birden durdu.

    Yağmur damlacıklarıya ıslanan gözlüğünü çıkartarak baktığı şey, babasıyla birlikte bisiklette giden bir başka kız çocuğuydu.
    ...
    Bisikletin arka tarafındaki minder üzerine oturan kız, düşmemek için babasına sıkı sıkı sarılmış ve soğuktan pembeleşen yanaklarını onun sırtına dayamıştı.Adamın ara sıra dönerek söylediği sözler, küçük kızı kıkır kıkır güldürüyordu.

    Kaldırımdaki kız bisikletin arkasından bakarken, annesi durumu fark edip:
    Evdekiler yetmiyormuş gibi gözün hala bisikletlerde, diye çıkıştı.Ama eğer beğendiysen, baban ondan da alır.

    Küçük kız, yumuşak bir sesle:

    Bisiklete değil kıza bakmıştım, dedi. Babası o vaziyette bile kendisiyle sohbet ediyor da…
    Annesi, küçük kızı duymamış gibiydi. Onun kürklerle çevrili şapkasını düzeltirken:
    Arkadaşların, bu havada bile okula yürüyerek geliyor,dedi. Halbuki baban, işe giderken de olsa, birkaç dakikasını ayırıp seni mersedesiyle getiriyor.
    Kızın gözü yine bisikletteydi.Kadın alaycı bir ifadeyle:
    İstersen baban da seni bisikletle getirsin, diye devam etti. Ne de güzel yakışır, öyle değil mi?
    Küçük kız, inci taneleri gibi süzülen gözyaşlarını annesinden saklamaya çalışırken:

    Çok isterdim,diye cevap verdi. Belki de öylelikle, babama sarılırdım…dedi küçük kız...............

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    13.11.2011 - 14:47

    Aptallar, akıllılardan pek az şey öğrenirler;

    ama akıllılar, aptallardan çok şey öğrenirler.
    Cato

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    11.11.2011 - 23:51

    Ey insan kaf dağı kadar yüksekte olsanda, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma;
    Herşeyin bir hesabı var, üzdüğün kadar üzülürsün! ' yunus emre

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    10.11.2011 - 12:39

    Erkek adam ağlamaz denir ya, sakın inanma! Unutma ki, erkek adam ağlamayan değil, bir kadını ağlatmayandır aslında..
    [Can Dündar]

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    09.11.2011 - 10:19

    ÖZLEDİM SENİ..

    özledim seni...
    ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
    beynimi uyuşturuyor özlemin...
    çok sık birlikte olmasak bile
    benimle olduğunu bilmenin
    bunca zamandır içimi ısıttığını
    yeni yeni anlıyorum
    Yokluğun,
    Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
    mütemadiyen bir boşluğa
    Sabahları seni okşayarak başlamaları
    aksamları her isi bir kenara koyup
    seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
    oynaşmalarımızı,
    yürüyüşlerimizi,
    sevimli haşarılığını,
    çocuksu küskünlüğünü...
    Nasılda serttin başkalarına karşı
    beni savunurken;
    ve ne kadar yumuşak
    bir çift kısık gözle kendini
    ellerimin okşayışına bırakırken
    Gitmeni asla istemediğim halde
    buna mecbur olduğunu görmek
    ve sana bunları söylemeden
    'git artık' demek
    'beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
    kavuşacaksın mutluluğa'
    demek sana nede zor
    seni görmemek ve belki yıllar sonra
    karsılaştığımızda
    bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
    yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....Yazar: CAN YÜCEL

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    08.11.2011 - 23:30

    ADAM OLMAK Çevrende herkes şaşırsa, Bunu da senden bilse, Sen aklı başında kalabilirsen eğer, Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır, Hem kendine güvenirsen eğer, Bekleyebilirsen usanmadan, Yalanla karşılık vermezsen yalana, Kendini evliya sanmadan Kin tutmayabilirsen kin tutana, Düşlere kapılmadan düş k...urabilir, Yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer, Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir, İkisine de vermeyebilirsen değer, Söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz, Kandırabilir diye safları, dert edinmezsen, Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz, Koyulabilirsen işe yeniden, Döküp ortaya varını yoğunu, Bir yazı turada yitirsen bile Yitirdiklerini dolamaksızın dile Baştan tutabilirsen yolunu Yüreğine, sinirine dayan diyecek Direncinden başka bir şeyin kalmasa da, Herkesin bırakıp gittiği noktada, Sen dayanabilirsen tek Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen, Unutmayabilirsen halkı, krallarla gezerken Dost da düşman da incitmezse seni Ne küçümser ne büyültürsen çevreni Her saatin her dakikasına Emeğini katarsan hakçasına Her şeyi ile dünya önüne serilir Üstelik oğlum, ADAM oldun demektir... RUDYARD KİPLİNG

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    08.11.2011 - 22:12

    Kırkında deqiL farkında başLar hayat..!

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    07.11.2011 - 10:48

    Bir insanin yaşamından değerli bir şeyi yoksa, o insanin yaşamının da değeri yoktur...

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    06.11.2011 - 16:08

    Hepimiz kaybettiğimiz yada ulaşamadığımız her şey için zamanı suçlarız. Oysa unutma ki; Zaman konuşacak olsa, hepimiz utanırız.

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    01.11.2011 - 12:09

    SERVETİ GÖNÜLDE YAŞAMAK
    Her sabah hesabınıza 86.400 Dolar yatıran bir banka düşünün.
    Gün boyu istediğiniz kadar parayı harcamakta veya harcamamakta
    serbestsiniz. Parayı istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz

    Oyunun sadece tek bir koşulu var:
    Harcamayı başaramadığınız meblağ ertesi güne devretmez ve akşam
    hesabınızdan geri çekilir.

    Ve bu paranın hiçbir bölümünü ne sebeble olursa olsun saklayamazsınız.

    Bir önceki günün tutarının tamamını harcamış veya hiçbir bölümünü
    harcamamış da olsanız ertesi sabah hesabınızda yine 86,400 dolar bulacaksınız.

    Nasıl keyifli değil mi?

    Farkında olsanız da olmasanız da aslında, hepimizin böyle bir bankası var.

    Adı ZAMAN.

    Her sabah 86.400 sn
    hesabınıza yatıyor ve o gün daha fazlasını
    asla harcayamıyorsunuz.
    Kullanamadığınız
    kısım ise akıp gidiyor ve hesabınızdan
    siliniyor..
    Hiç devretmiyor.
    Her gün
    size yeni bir hesap açılıyor.
    Her akşam günün
    bakiyesi siliniyor.
    Eğer günlük
    hesabınızı kullanmadıysanız, bu zarar
    sizindir.
    Geriye dönüş yok, Yarından
    avans çekmek yok.
    Bugünü, bugünkü
    hesaptan yaşamalısınız.
    Ona yatırım yapın ki,
    size sağlık, mutluluk ve başarı olarak
    geri dönsün.
    Zaman akıp gidiyor gününüzü gün
    etmeye bakın
    BİR SENE'nin değerini
    anlayabilmek için sınıfta kalan bir
    öğrenciye sorun.
    BİR AY'ın değerini
    anlayabilmek için, prematüre bir bebeği
    dünyaya getiren anneye sorun.

    BİR HAFTA'nın
    değerini anlayabilmek için, haftalık
    derginin aditörüne sorun.
    BIR DAKIKA'nın
    değerini anlayabilmek için, treni henüz
    kaçırmış bir kişiye sorun.
    BİR
    SANIYE'nin değerini anlayabilmek için, bir
    kazayı kılpayı atlatmış bir kişiye
    sorun.
    BİR MILISANIYE'nin değerini
    anlayabilmek için, olimpiyatlarda gümüş
    madalya kazanan kişiye sorun
    Şunu
    unutmayın ki zaman hiç kimseyi
    beklemez.
    Dün artık mazi oldu.
    Yarın
    ise muamma.
    Bugün ise avuçlarımızın
    içinde bize sunulmuş bir
    armağandır.

  • Funda Uysal
    Funda Uysal

    01.11.2011 - 10:28

    her zaman çözümün bir parçasıdır,
    KAYBEDEN her zaman problemin bir parçasıdır.

    KAZANANın her zaman bir programı vardır,
    KAYBEDENin her zaman bir özürü vardır.

    KAZANAN “Bu işi senin için yaparım” der,
    KAYBEDEN “Benim işim değil ki” der.

    KAZANAN her sorunda bir çözüm bulur,
    KAYBEDEN her çözümde bir sorun görür.

    KAZANAN “uzak ama yolu biliyorum” der,
    KAYBEDEN “yakın ama yolu bilmiyorum” der.

    KAZANAN çakılların yanındaki çimeni görür,
    KAYBEDEN çimenin yanındaki çakılları görür.

    KAZANAN “zor olabilir ama mümkün” der,
    KAYBEDEN “mümkün ama çok zor” der.

    KAZANAN konuşmak yerine yapar,
    KAYBEDEN yapmak yerine konuşur.

Toplam 318 mesaj bulundu