Ümit İmbat - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


Ümit İmbat yalova da bir aksamüstü.. sahilini özlemisim çiçekkokulu sehir..isiklari bir yanip bir sönüyor karsi kiyilarin..istanbul gözkirpiyor kendinden ayrilip onun gibi metropol olmaya umutetmiş bu sirin yavrusuna...
büyüme küçügüm diyor sanki..zinhar! ..büyürsen yitiririsin güzelliklerini..
kiyilarina ölü baliklar vurur benim gibi..
fabrikalar ölümkarasi sularla kirletir denizinin güzelligini..
zehir tasir gemiler baska limanlardan..
üzülür aglarsin...keder gelip oturur içine..
özlersin o küçüklük halini..martilarinin coskuyla umutla uçustugu
o masmavi günleri..özlersin..
küçük bir çocukken aksam gezmelerine çiktigim her vakit kartal in isiklarina bakardim..istanbul derdim..içimden..gözlerim isikla
kalbim bir serüvenin adini söylemenin heyecaniyla dolardi..ordan gözlerime vuran her isik ayri bir anlamdi içimde.her isik baska bir dünyanin,her renk farkli bir umudun karsiligiydi bende.
denize giden yolu tek basima bulabilecek kadar büyüdügümde,gizlice sahile inerdim...o sonu denize çikan gizli kaçislardan aldigim hazlar hala heyecanlandirir beni..çünkü o kaçislarimin sonu farkli bir yasamin kenarina tasirdi sanki.baliklarin yengeçlerin,denizyildizlarinin ve denizin öteki halklarinin yasami..suyun içinde bir dünya...hava habarciklariyla, bastigin zaman ayakalatindan kayip giden kumlarin yumusakligi kadar toleransli..dayimin oksijen tüpü,dalgiç elbiseleri,zipkini filan vardi..arada marmara kenarinda kesfedilmemis insansiz kiyilar bulur çadir kurardi...beni de götürdügü olurdu..bir defasinda deniz yildizi avlamisti.yanibasina çöküp saatlerce dokunmustum ona..gökteki yildizlara dair benzer yanlar arayip durmustum..hay benim çocuk aklim..tüm çocuklar kadar çocuktum ben de..gökteki yildizin suya dairligi..galiba ikisinin arasindaki tek benzerlik resim defterimde gök yaparken yildiz diye çizdigim sekillerdi....dayanamayıp sormuştum
dayıma.O da bana,aydede yaramazlık yapan yıldızları ceza olsun diye denize atarmış bu da o yaramazlık yapan yıldızlardan biriymiş..diye uyduruk bir hikaye anlatmıştı bende.yaramaz yıldız yaramaz yıldız! diye bir çubukla dürtüp durmuştum zavallı yaratığı..bir de şu deniz kestaneleri..dayim kabuklarini çikarip kültablasi yapardi onlardan..o kabuklari çok severdim...küçük oyuncaklarimi içine sigdirmaya çalisirdim ha bire...sanki o küçük dünyami sigdirmaya çalisirdim kestanekabuklarina minik parmaklarimla..
Dedim ya o gizli kaçislarda,gider iskelede durur...vapurdan inen insanlarin yüzünde, suyun öte yakasinda kalmis tebessümlerden bir belirti yakalamaya çalisirdim...sanirdim ki oraya gitmek hazlarin sevinçlerin görkemli bulutlarina degmek gibi bişeydi....oraya gitmek rengarenk
ebruli günlere yürümek gibiydi.. gözleri Istanbul a degmis her insan artık mutluluktu..artık kimse onu mutsuz edemezdi sonsuza dek...gözlerindeki o ısık hiç sönmezdi..bir gün bende dokunur muydum Istanbulun bir yerlerine bir yerlerimle..bir gün su giden vapurlar beni tasirken bagirir miydi.-daaaat daaaat-diye..
belki de dilegelirdi vapur...-
hazirlan ve süslen ya sehri-istanbul
bir çocuk getiriyorum sana
onu sev bagrina,bas onu...
onu saraylarina al.gizli kapilarini aç; mutluluklar yasat ona-
kimbilir birini severdim belki karsi kiyidan kartal dan..adı veraa olurdu belki..özge belki de.. ya da nilay.. belki de yalnizca su...kimbilir..bir mektup yazar bir siseye koyar agzini da tipalardim..
yillarca karsi kiyidan görürüm diye baktigim kiz bulurdu o mektubu...alip okur sinesine basardi koynunda saklardi onu..
burdan giden her vapur benden selam söylerdi ona...
köpüklenen her dalga özlem olur büyür, içime vururdu..
mektuplasirdik sonra.adreslesir bulusurduk bir sabah belki kartal da bir cafede,kadiköy iskelesinin giseönlerinde...
beyazit ta o kadim çinardibinde...
ah nooolur geç kalmasa...saate bakmasam yillarca..simdiki gibi..yillarca o sehir bu sehir aramasam onu..bir bulup hiç yitirmesem..bir bulup mavi olsam yesil olsam...renkler sabahina uyansam...bir günü daha aksam etti ömrüm...deniz kizildi..içimde ona dairligin rengi..üsüyorum..karsi kiyiya bakiyorum yine...kimi mi..
elbette onu bekliyorum....13 mart 2005/18.15/yalova

sonra...
uyanırsın bir sabah..bir piyano çalar..
dudağında nerden geldiğini bilmediğin bir tebessüm..
gözlerinde sevdiğim o sonsuz ışık..
parıltısı düşer
bakışlarınla dokunduğun her varlığa..
çok uzun zamandır beklediğin gelir diye umut ettiğin..
gözlerini yatırp uzaklara beklediğin gökkuşağı umutlar..
çiçeklerle örülmüş sürpriz paketleri..beyazın en ak
mavinin en umutmavisi olduğu bir sabah..
sanırsın ki ölmüşsün de doğmuşsun yeniden...
günahlarından arınmış cennete aralamışsın gözbebeklerini...
iyilikden bir vücuda bürünmüşsün.
kötülük kirlilik ve öteki iyilikdışı şeyleri ne görecek ne de rastlıyacaksın hiçbiryerde..
yüzünde iğrenme mimikleriyle bakacağın bir enstantane olmayacağından unutacaksın
öyle bakmayı bile..
o sabah elinden tutacak adı umut olan mavi bir varoluş..
kalkıp aynaya bakacaksın..
yüzün yeni bir yüz..
bakışların arınmış..
zihnin duru,mavi bir ırmak berraklığında
çeşmeyi açınca kutsal bir suyla dolacak avuçların...
yüzünü ıslayacaksın....
nasıl serin nasıl hayata çağıran bir albeniyle..
bu yüz sanki hiç görmediğin,bu su hiç tatmadığın bir su..
bu sabah hiç yaşamadığın bir sabahtır..
ne gözgörmüş ne kulak işitimiş..
bir şarkı duyacaksın..pencereyi açınca..daha da aralayacaksın panjuru..
daha çok duymak için o şarkının her tınısını..
her tınısı ruhunda ayrı bir haz..
her notasında farklı duygular çiçeklenecek içinde..derin bir nefes alacaksın...
mis gibi bir hava varolmuş tüm çiçeklerin karışımından müteşekkil bir koku..
hücrelerine dolacak o mis koku..
bahçede dünya çiçekleri..gördüğün,hiç görmediklerin..elinin erişemedikleri..
ruhun erişilmemiş göklerin tanımsız hazzında..
bu sabah öyle bir sabah ki..günaydın diyecek
herkes sana ilk defa günaydın denen şeyin ne anlama geldiği damlayacak usuna..
kuşlar şarkılarını
gün ışıklarını
rüzgar serinliğini
deniz dalgasını yollayacak sana selam olsun diye..
yaratılmışlar arasındaki insana dair o padişah tahtına kurulacaksın
büyük bir içsaygı ve tevazuyla..
sevginin yeryüzündeki o göksel kucaklayışıyla saracaksın evreni..
merhaba diyeceksin mavi gök
merhaba yeryüzü..heey adını bilmediğim kuşlar..
heeey durmadan bana gülümseyen çiçekler..
hoşgeldin kanatçırpışıyla uçuşan rengarenk kelebekler..
hepinize merhaba..benim adım umut..
sizi aşka çağıryorum sevginin o kutlu akşamüstlerine
kıyılarda kızıllaşan o günbatımı sözlerine..
sizi düşlerin ötesinde
pastoral bir rapsodiye çağırıyorum....: :)))
gelir misiniz............