Bayram Durbilmez Adlı Antoloji.com Üyesinin H ...

  • Bayram Durbilmez
    Bayram Durbilmez

    18.11.2011 - 21:57

    HAKKINDA YAZILANLARDAN KISA KISA SEÇMELER

    * “Lirik şiirleriyle Çağdaş Türk şiirinin yaşayan usta temsilcilerinden biri olan Bayram Durbilmez; Azerbaycan’dan Kazakistan’a, Ukrayna’dan Rusya’ya, Bulgaristan’dan Almanya’ya kadar geniş bir coğrafya-da şiirleri okunan güçlü bir şairdir. Türk halklarının yaşadığı coğrafyada daha çok tanınması ve sevilmesi, şiirlerinin diğer Türk lehçelerinde de yayınlanması, onu yalnızca Türkiye’nin değil bütün Türkî halkların ortak şairi olmaya yaklaştırmaktadır. Bu durum, geleneksel şiirlerinde kullandığı “Ozantürk” imzasına da uygun düşmektedir. Şiirleri Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırım, Tataristan, Bulgaristan, Kosova, Romanya Türklerinin dillerine / şivelerine aktarıldığı gibi İngilizce, Rusça, Almanca, Felemenkçe, Japonca gibi çok değişik dillere de çevrilmiş şair, evrensel duygularla yazdığı şiirleriyle dünya şairleri arasında da yerini almaya başlamıştır.” (Haluk Akbay, Türkiye)

    *“Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk dünyasının seçkin şairlerinden Bayram Durbilmez’in şiir kitabı “Öze Çağrı” (1. baskı, Se-Da yayınları: Ankara, 1993) , özünden kopan Türklere ve Türk boylarına ithaf edilen son derece samimî bir çağrıdır. Özünden kopan, yeryü-zünde kendi yolunu terk edenler, ana-baba yolundan, ecdattan, tarihsel kültür ve mirasından uzaklaşmış, daha doğrusu kimliğinden, benliğinden kopmuş ve mahzun olmuş karanlıklar yolcusudur. İşte bu düşünce-leri şiirlerine işleyen şair, Kayseri’den bütün Türk dünyasına sesleniyor. Onun sevindirici adımlarla yara-tıcılık yolunu sürdürmesine hayranım. Kalemi keskin, zekası zengin, bilinci çok yönlü ve ilhamı çok renkli şairimizin şiirleri nicelere hem örnek, esinlik, hem de ilham kaynağı oluşturmaktadır.
    Bayram Durbilmez, biz Bulgaristan Türklerini hiçbir zaman unutmamış ve unutmamaktadır. Totaliter komunist rejiminin bizlere hakaretini, bir insan, bir şair ve sanatçı olarak dile getiren ve ifşa edenlerdendir. Örneğin “Huzura Hasret- Çileli Hayat” (5. baskı, Geçit yayınları: Kayseri, 1993) adlı şiir kitabında “Zulmün Sonu Hezimettir” (s.32-33) , “Yeniden Doğmak” (s.36-37) gibi şiirleri bizleri manevî bunalımdan kurtarma düşüncesiyle Türk’ün Türk’e kardeşliğini, bağlılığını dile getiren ve duygularıyla dünya kamuoyunu da Bul-garistan Türklerine destek olmaya çağıran eserleridir. “Şiirlerinde vatan, millet ve bayrak sevgisi ile Türk milletinin ıstıraplarını, arzularını, inançlarını idealist bir düşünce ve duygu ışığında dile getiren” şair, bizi “Öze Çağrı”da da unutmamış. 5 temmuz 1989 tarihinde Sorgun’da yazdığı “Kükreyecek Türkler” adlı şiirini Bulgaristan Türklerine adamış. “Eser alev alev bir kızıl rüzgâr / Balkan Dağları’ndan Tuna’ya kadar/ Mutluluğa hasret körpe çiçekler/ Bu kızıl diyârda dert katar katar” dörtlüğüyle başlayan şiirde, Bulgaristan Türklerinin acılarını anlatan şair şöyle haykırmaktadır: “Coşar elbet bir gün hüzünlü Meriç / Dayanır mı sele bir yığın ker-piç/ Komunist uşağı ey gâfil sansar! / Türk anası Bulgar doğurur mu hiç? ” (s.20) .
    Şiir insan düşüncelerini, duygularını, iç yaşantı-larını coşturabiliyorsa, şahlandırabiliyorsa şiirdir. Şiir aşktır, şiir sevdadır, şiir hayat felsefesidir. Bu özellikleri kalemdaşımız Bayram Durbilmez’in şiirlerinde belirgin bir biçimde bulduğumdan dolayı mutluyum. Şiirleri bir başkalarına mutluluk sağlayan şair ve yazarlara, sanatçılara nadir rastlanır. O da onlardan birisidir. İnsanoğlunun niçin dünyaya geldiğini, nasıl yaşaması gerektiğini, tarihî sahnede nasıl tutum alması icap etti-ğini, arkadan gelen kuşaklara öğreten şiirlerin şairidir Durbilmez. Şairimize hayırlı ve uğurlu yolculuklar ve yaratıcılıkta sonsuzluk temennilerimle…” (Sabri Alagöz, Bulgaristan)

    *“Türk Dünyasının ünlü şairi B. Vahapzade’nin bir şiirinde güzel bir ifade var: “İnsan gökte ay gibidir, görünmeyen tarafı var.” Şairler de ay gibidir, şiirleri ise onların görünmeyen taraflarını, yani iç dünyasını gösterir. Bayram Durbilmez’in şiirleri sadece okunmur, su gibi içilir. Ben de öyle yaptım, kitapları elime alanda öğlen idi, bir de baktım ki, gece yarıdan keçip. Şiirler elimden tutup Türkiye’ni karış-karış gezdirdi, şiirler beni Libya’ya götürdü. Susuz sahralarda dilim- dudağım yedi yerden çatladı, alıştı, yandı. Bayramla birge kariplik hayatı yaşadım, gurbet elde çok çalışıp, çok ezilip, az kazanmağın acısını duydum. Orta Asya’ya gittim, Azerbaycan’ı gezdim, Karabağ derdi sele dönüp gözlerimden yanağıma süzüldü. (…) ‘Çileli Hayat’ yaşayıp ‘Huzura Hasret’ kaldım ve sonuçta Türk ve Müselman olmağımla onur duydum. (…) B. Durbilmez Türk Dünyasının kaynayıp-kavuşması için canını feda edebilecek bir insandır. Türk Dünyası ko-nusu onun eserlerinden kırmızı hat gibi geçir desek yanlışlık etmeğiz. Belki de bu konu onun eserlerinde baş konudur. Şair ‘Sitem’ şiirinde dünyanın dört tara-fına serpelenmiş Türklerden konuşur, onların niskilli hayatını dile getirir. Bu hayatın bir parçası da zama-nında Bayramın nasibine düşmüştü. Bayram garibanlık adlı bir derdin ne olduğunu çok güzel anlıyor. Bu acı-lara bakmayarak şair ‘Türk oğlu Türkem’ diyerek onurlanır, Türk Dünyasını, Türklüğü seve-seve, göğsü kabara kabara över: Tanrı Dağları’ndan Azerbay-can’dan/ Yeniden dirilen Ergenekon’dan…/ Bir seda yükselir: Yiğit Türk oğlu! / Bir imtihandır hep bunlar doğrusu…/ Sabret doğacaktır zafer güneşi/ Var mı ki cihanda ırkımın eşi?
    Şair yarınlara umutla bahır, bilir ki, geç-tez Türk Dünyası kaynaşıp- kavuşacaktır. Türk Dünyasının derdiyle ‘Huzura Hasret’ kalan şair de huzurlu bir hayat sürecektir.” (Tamilla Aliyeva, Azerbaycan)

    *“Yazdığı şiirlerle Türk milletinin millî şiir va-disinde adından söz ettirmeye başlayan Durbilmez'i tebrik ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum. 'ÖZE ÇAĞRI'nın Bayram Durbilmez için son şiir kitabı ol-mayacağı inancıyla...” (Tuncer Gülensoy, Türkiye)

    *“ Bayram Durbilmez, aşk ve sevgi şairidir. Bunlara bağlı olarak millî ve manevî değerlerimize son derece bağlı ve saygılıdır. (…) Kendine özgü şiirler yazıyor. Güzelin, iyinin peşinde koşmayı tercih ediyor. Kelimelerini seçerken ve şiir kozasını örerken acele etmiyor, ince eleyip sık dokuyor. Akıcı, çarpıcı, yalın, duru ve yaşayan bir Türkçe ile yazıyor. (…) Yozgat’ın bağrından çıkan ve Türk kültürüne önem veren değerli şair, yazar ve bilim adamı Bayram Durbilmez, henüz yakası açılmadık lirik şiirlerle bizlere merhaba diyor. Türk edebiyatı coğrafyasında kendine özgü ayrı bir yeri vardır. Türkçesi güzel, kelime hazinesi zengin, adeta sözcüklerle dans eder gibi şiirler yazıyor. O kolaya kaçmıyor. Zor şiirin kıyısında açık ve gerçek şiirin masmavi denizlerine kulaç açıyor.” (Abdulkadir Gü-ler, Türkiye)

    * “Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Bayram Durbilmez iyi bir şairdir. (…) Durbilmez, daha çok millî ve manevî şiirleriyle dikkati çekiyor. (…) Bay-ram Durbilmez söylediğim gibi usta bir şair. Onu yürekten kutluyorum. Belli ki ondan çok iç açıcı böyle şiirler alabileceğiz.” (Hayrettin İvgin, Türkiye)

    * “Bayram Durbilmez, gelenekten yararlanarak geleceğe uzanan çağdaş bir şair, bir dil ustası.” (Akmaral Nogaybayeva, Kazakistan)

    * “Durbilmez, şiirle akademik çalışmaları at başı yürüten bir bilim ve sanat adamı. Zengin bir ilhamla çok genç yaşlardan itibaren şiire emek veren şairin ilk şiir kitabı 1984’te çıkan Vatanımın Bağrında-Şiir To-murcukları’dır. Daha sonra 1988 yılında Çileli Hayat-Huzura Hasret, 1992 yılında ise Öze Çağrı-Şiirler adlı kitapları yayımlanmıştı.”. (Nevzat Özkan, Türkiye)

    * “Bilim adamı ve şair olan Bayram Durbilmez’in şiirlerinde, yapı olarak Türk Halk Edebi-yatı biçimleri, muhteva bakımından da Dîvân şiirinin çizgileri etkindir. (…) Dîvân şiirinin temel mazmunları ile halk şiirimizin motiflerini günümüz şiirine uygula-mada, dikkatleri çekebilecek derecede, bu sanattaki hüner ve kabiliyetini ortaya koymuştur. Edebiyatımızın şiir dalında söyleyiş ve üslûpta zirve sahiplerinden yararlanmayı bilmiştir. Şiirin dış yapısı olan şekil, vezin ve kafiye ile muhtevasının oluşmasında sağlam adımlar atmıştır.” (Mustafa Parlak, Türkiye)

    * “Bir halk bilimi araştırmacısı / öğretim elemanı / şair olarak sanatkâr duyarlılığı ile bilim adamlığının müşahhas gerçekçiliği arasında kendisine yol bulmuş bir ‘genç usta’. Çok erken yaşlarda başladığı şiir vadisindeki yolculuğu yirmi yıllık bir gönül macerası olmuş. Bu sürece sığdırılmış dört kitap var. (…) Şiir geleneğe en çok ihtiyaç duyan sanatlardan biridir ve geleneği en eski olan sanat dalıdır. Ozantürk, Türk şiir geleneğinin en eski kolunun modern bir temsilcisi olarak kaleme aldığı eserlerinde geleneğin dilini gü-nümüze söyleten bir şairdir.” (Mümtaz Sarıçiçek, Türkiye)

    * “Bayram Durbilmez’i üniversitede öğrenci iken tanıdım. Mütevazı, edepli, soyadına yakışır şekilde çalışkan bir gençti. Bu vasıfları onu, okuduğu üni-versitede öğretim üyesi yaptı. İlk defa şiirlerini okudu-ğum zaman sevmiş, üniversiteye intisap ettiğini du-yunca da, “Eyvah, ilim adamı olma kaygısı yine bir şiir kanalını kurutacak galiba? ” diye bir kaygı duymuştum. Öyle ya, bugün üniversitelerimizde “Edebiyat Fakülteleri” yanında, birçok üniversitemizin olmazsa olmazlarından sayılan “Fen - Edebiyat Fakülteleri” de bulunmaktadır. Buralarda yüzlerce öğretim üyesi var. Bunlar, başkalarının çalışmalarını işlerler de kendile-rinden nedense pek fazla bir edebî eser çıkmaz. Çıkan-lar da parmakla gösterilecek kadar azdır. İşte Durbilmez bu kaygımı yıktı, bunlardan birisi oldu ve ilimle edebiyatı bugüne kadar birlikte getirmeyi başar-dı. Hatta, onun Halkbilimcisi olması, halk edebiyatı tarzını çok rahat ve ustalıkla kullanmasına da zemin hazırladı ve bugün karşımıza iyi bir şair kimliği çıkardı. (…) Bayram Durbilmez’i bu kesimden farklı yapan özelliği ise, zeka ile gönlü, aşk ile bilgiyi birleştiren zengin kelime dünyasına sahip olmasıdır. Geleneksel şiirimizi bu koridordan kurtaracak olanlar bu tarzda yazan entelektüel şairler olacaktır.” (Muhsin İlyas Subaşı, Türkiye)

    * “Vatanımın Bağrında / Şiir Tomurcukları adlı kitabı ile şiir dünyasına adım atan şair, Huzura Hasret ve Öze Çağrı’da topladığı şiirleri ile bütün Türk dün-yasına hitap ederek ve kendi üslubunu oluşturarak “Türk Dünyası Şairi” olmayı hak etmiştir. Durbilmez’in “Türk Dünyası Şairi” olarak tanınmaya başlamasında, Türk dünyası konulu şiirlerinin etkisi olduğu kadar, şiirlerinin Rusça’ya ve değişik Türk lehçelerine çevrilip Avrasya’daki kimi ülkelerde çıkan çeşitli antoloji, dergi ve gazetelerde yayımlanmasının da payı büyüktür. Dördüncü şiir kitabı olan Yârnâme’de, Ahmet Yesevî- Yunus Emre felsefesinden beslenen şiirleriyle birlikte beşeri aşk konusunu da başarıyla işleyen şair “Sevgi Şairi” olarak da anılmaya başladı. Yârnâme’de dildeki ustalığı iyice belirginleşen şair, özellikle cinaslı şiirlerin-den dolayı “Cinas Şairi” olarak da edebiyat dünyasın-daki yerini aldı. Şiirleri Rusça ve değişik Türk lehçelerine çevrildikten sonra İngilizce, Almanca, Japonca, Flemenkçe gibi dillere de çevrildikçe daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan şair, “Cinas Şairi”, “Sevgi Şairi” ve “Türk Dünyası Şairi” olarak geniş bir coğrafyada kendisinden söz ettirmeyi başardı.” (Yusuf Şahin, Türkiye)

    * “Şair Bayram Durbilmez, babası Yozgatlı Âşık Türkmenoğlu (Bahri Durbilmez) ’ndan miras aldığı şairlik yeteneğini, Türk dili ve edebiyatı dalında yüksek öğrenim alınca, usta şair / iyi şair düzeyine yükseltmesini bilen çok şanslı bir sanatçıdır. (…) Hu-zura Hasret, şairin lise ve üniversite birinci sınıf yılla-rında yazdığı şiirlerden oluşuyor. İlk altı baskısı Çileli Hayat-Huzura Hasret adıyla yayımlanmış. Şiirle yeni tanışılan, yeteneğin yavaş yavaş dürttüğü yılların ürün-leri. (…) İçlerinde öyle şiirler var ki, “Ben geleceğin ünlü bir şairi olacağım.” yargısını gözler önüne seriyor şairi için. Söz gelişi; Ümit Güvercinim, Köyden Haber-ler, Türk’çe Hoyratlar, Huzura Hasret gibi. Söz konusu ilk şiirlerden şairin; Durbilmez, Bayramî mahlaslarını kullandığını öğreniyoruz. Daha sonra âşık tarzı şiirlerinde Ozantürk mahlasını benimsediği görüldü. Huzura Hasret, şairin sanat hayatına başlangıç nokta-sıdır. Bazı şairler, bu ilk şiirleri yayımlamaktan utan-mışlardır. Üstadım, değerli ağabeyim rahmetli Orhan Şaik Gökyay, Kastamonu Lisesinde, Ankara Öğretmen Okulunda yazdığı ve dönemin gazete ve dergilerinde yer almış şiirlerini Bu Vatan Kimin adlı tek şiir kitabına koydurmamıştı sağlığında. Bayram, bu kaygıyı aşmış, hatta daha önce yazdıklarını da Vatanımın Bağrında-Şiir Tomurcukları kitabında (1984) yayımlamıştır.
    Öze Çağrı şairin üçüncü, ama okuduğum ikinci şiir kitabı. Üniversitedeki son yıllarla bitirdikten sonraki ilk yılların ürünü şiirler. Düşüncelerde açılım başlamış; tasavvufî derinlik hissedilir duruma gelmiş, kafiyeler sağlam, hece ölçüsünde ustalığa yükseliş gerçekleşmiş. Biçimde yenilik arayışları belirginleşmiş. Şiirlerinde işlediği konular, temalar aynen devam ediyor. Vatanını, milletini, bayrağını, geleneğini-göreneğini seven bir Türk gencinin duyması gereken duyguları, düşünmesi gereken düşünceleri şiirleştirmiş şair. Ozantürk mahlasında karar kılınmış. Benim Şiirim’deki altılıklar içinden son dörtlüğü yaratan buluş, klasik edebiyatımızdan ilhamla yazılan beyit ve dörtlükler, Sevda şiirindeki a.b.a.b kafiye düzenini şiir boyunca sürdürme ısrarı, şiirde kalıpları kırıp yenilik arama tutkusunu gözler önüne seriyor şairin. Bölüm başlıkları; Gözlerim Ufuklarda, Öze Dönüş, İrfan Pınarı, İlhamım Çiçek Açar. Ozantürk, cinasa bayılıyor. Her kitabında cinaslı kafiyenin güzel örnekleriyle karşılaşıyoruz.
    Bu kitaptan çok beğendiğim bir örneği sunma-dan geçemeyeceğim:

    BUYRUK
    Buyurdu
    Çok severim bu yurdu
    Ol nebîler nebîsi
    “Vatan kutlu” buyurdu. (s. 19) (…) Türk ede-biyatı tarihinin şiir bölümünde yer almayı alnının teriyle hak etmiştir.” (Nail Tan, Türkiye)

    * “Şairimizin “Öze Çağrı” kitabı, millî duygu-ların çınar gibi büyüyen formasıdır. Soyadı Durbilmez olduğu gibi, onun bu duyguları da bütün Türk dünya-sında yayılacak ve dur durak bilmeyecek.”(…) “Türkiý eli şahır Türkmenoglunıň goşgularını halk ay-dım edip aydyan dövründe täze bir şahır yetişdi. Ol Türkmenoglunıň oglı 1968-nci yılda Yozgatda doglan Bayram Durbilmez. Bayram şıgır äleminde hem atası-nıň , hem-de özüne layık täze bir yol tapdı. Goşgularını bir gezek okan okıcı Bayram şahırı hiç unutmayar. (…) Beyle ussatlıga henize çenli yeten yok.
    Şahır ömründe bir şıgır yazyar diyilyär. Bayram Durbilmez şol arzuvlı bir şıgrı eyyäm yazaydı öydyän.
    Berekella, ussat şahır! ” (Orazdurdı Yağmurov, Türkmenistan)

Toplam 1 mesaj bulundu