Malatya - Darende, Darılı (Çörmü) köyünde doğdum. Yılı 1954 olarak nüfusa gıyaben kayıt ettirilmiş. Gerçeği 1952 olabilir. İlkokulu köyümde bitirip, ortaokulu birinci sınıfta Mersin’de maddi imkansızlık yüzünden terk ettim. Ve iki çocuk babasıyım.
Köyümün dağlarında keklik Derelerinde balık avlandım Söğüt dallarının zulasında yıkandım Bütün ağaçlarının başlarından Mayhoş çağala ve yetmişini de topladım. Daha çocukluğumda, Temmuz sıcaklarında Irgattan sayıldım pırnat tuttum Yorgun argın ter döktüm Ekin ettiğim tarlalarına köyümün!
Tezek, kav, çaldı, kaçtı, çalı, tapan, göcek, höllük, gelin güvey, malamat, Ve dörtnala bayırlar koşturduğum at Yaşanmışlıklar ölçüsüyle dillenir kitap
Ve gurbetliği inşaat köşelerinde Fizan çöllerinde kentleri betonlaştırarak Tel yırtığı, ayası patlak, nasırlı ellerimde İnşa ettim memleket hasretliğini çekerek
Ağır acılar avuçlamışlığımı hastane köşelerinde Hayata, sevecen bakarak serpiştirmişim Yaşamı sürdürmüşlüğün keyfiyle, of çekmeden!
Ve petrolün, camın, can yakan, cam kesiği sızılarını! Her depremde yıkılan evlerin Çöpte ekmek arayan her insanın Penceresinden bakar hayata kalemim Ve ezenin karşısında, ezilenin dilidir Yalnızlığımın dört duvarını kırar Siz okurlara ulaştırır düşünlerimi şiirlerim.
HEY HAYAT
Hayat seni tanıyana kadar Süründü durdu peşinde bu can Yürüdüm biliyor musun? ........Kimse elimden tutmadan Ayağımdan korkunun pabuçlarını ................................çıkardığım an!
Ah! Düştüm sevdama Kendimi kanıtlamak için Ne aklar ne karalar seçtim ..................Zor koşullarda Tırpana masat çaldım Kazma kürekle yatar kalkardım Baltayı biledim Budadım kavakları Dal dal dikme diktim Yeniden çoğalttım!
Pencereyi ayna yapıp Usturayla tıraş olduğumda Ne kadarcık adamdım?
Yaşamın çaresiz kalıbı içinde Yürüdüm uçurumlu yollardan Karanlığı ay dolu gecelerde ................Korkusuz parçaladım
Dileğime sahip oldum İnan Henüz askere gitmeden Ve anlaşıldı ki Dört duvar arasına demirledi Acılarla yüklü bu gemi
Bu can şilebi yüzdürmek için Tersanelerine uğradım Bütün hastanelerine İstanbul’un Ve Cerrahpaşa’da 85 de kızağa aldılar 90 da rektefe etti durdular Biraz yamultarak bahşettiler .........Hâlâ hicran kusan bu başı Güldürerek yürütmeye çalışıyorum Tutuyor ya elim ayağım Bu cana daha ne lazım!
Malatya - Darende, Darılı (Çörmü) köyünde doğdum. Yılı 1954 olarak nüfusa gıyaben kayıt ettirilmiş. Gerçeği 1952 olabilir. İlkokulu köyümde bitirip, ortaokulu birinci sınıfta Mersin’de maddi imkansızlık yüzünden terk ettim. Ve iki çocuk babasıyım.
Köyümün dağlarında keklik
Derelerinde balık avlandım
Söğüt dallarının zulasında yıkandım
Bütün ağaçlarının başlarından
Mayhoş çağala ve yetmişini de topladım.
Daha çocukluğumda, Temmuz sıcaklarında
Irgattan sayıldım pırnat tuttum
Yorgun argın ter döktüm
Ekin ettiğim tarlalarına köyümün!
Çalınan emeğin farkına okuyarak vardım.
Mayısın, ellerimizde tezekleşmesini
Buruk ve yoksul hazla yaşadım.
Köylülüğün kutsallığını anlatır
Farkına varmadan öldürdüğümüz dillerimiz
Omurgasını oluşturur, birer başlığıdır şiirlerimin.
Tezek, kav, çaldı, kaçtı, çalı, tapan,
göcek, höllük, gelin güvey, malamat,
Ve dörtnala bayırlar koşturduğum at
Yaşanmışlıklar ölçüsüyle dillenir kitap
Ve gurbetliği inşaat köşelerinde
Fizan çöllerinde kentleri betonlaştırarak
Tel yırtığı, ayası patlak, nasırlı ellerimde
İnşa ettim memleket hasretliğini çekerek
Ağır acılar avuçlamışlığımı hastane köşelerinde
Hayata, sevecen bakarak serpiştirmişim
Yaşamı sürdürmüşlüğün keyfiyle, of çekmeden!
Ve petrolün, camın, can yakan, cam kesiği sızılarını!
Her depremde yıkılan evlerin
Çöpte ekmek arayan her insanın
Penceresinden bakar hayata kalemim
Ve ezenin karşısında, ezilenin dilidir
Yalnızlığımın dört duvarını kırar
Siz okurlara ulaştırır düşünlerimi şiirlerim.
HEY HAYAT
Hayat seni tanıyana kadar
Süründü durdu peşinde bu can
Yürüdüm biliyor musun?
........Kimse elimden tutmadan
Ayağımdan korkunun pabuçlarını
................................çıkardığım an!
Ah! Düştüm sevdama
Kendimi kanıtlamak için
Ne aklar ne karalar seçtim
..................Zor koşullarda
Tırpana masat çaldım
Kazma kürekle yatar kalkardım
Baltayı biledim
Budadım kavakları
Dal dal dikme diktim
Yeniden çoğalttım!
Pencereyi ayna yapıp
Usturayla tıraş olduğumda
Ne kadarcık adamdım?
Taşla toprakla güreştim
Ev yaptım evler yaptım
Tarlalarda yattım kalktım
Ekinleri harman yaptım
Yaşamın çaresiz kalıbı içinde
Yürüdüm uçurumlu yollardan
Karanlığı ay dolu gecelerde
................Korkusuz parçaladım
Dileğime sahip oldum İnan
Henüz askere gitmeden
Ve anlaşıldı ki
Dört duvar arasına demirledi
Acılarla yüklü bu gemi
Bu can şilebi yüzdürmek için
Tersanelerine uğradım
Bütün hastanelerine İstanbul’un
Ve Cerrahpaşa’da
85 de kızağa aldılar
90 da rektefe etti durdular
Biraz yamultarak bahşettiler
.........Hâlâ hicran kusan bu başı
Güldürerek yürütmeye çalışıyorum
Tutuyor ya elim ayağım
Bu cana daha ne lazım!
Dilek kızım
İnan oğlum