Öyle Bir ilişkiye tutulursunuz ki
Ne sevebilir ne terkedebilirsiniz
Kör kütük bağlanmışınızdır aslında
En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır;
iç çekişmelerinizin nedeni;
yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur.
Göz yaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkalarınızdadır.
Korkunca saklandığınız bir sığınak,
coşunca öptüğünüz bir bayrak...
Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır.
Sınırsız ve nihayetsiz;
“Ölmek var, dönmek yok”tur.
Gün gelir anlarsınız; içten içe bir şeylerin kanadığını...
Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya Şurasından, burasından eleştirmeye başlarsınız;
“Şöyle görünse, öyle demese, değişse
biraz ya da eskisi gibi olsa...
” Başkalarını örnek göstermeye,
“Bak onlar nasıl yaşıyor” demeye başlarsınız
Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını arasınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık yanlışını görür düzeltmek istersiniz.
“Eskiden böyle miydi ya...” diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirilerin kapısı;
açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından...
Böyle sürmeyeceğini bilirsiniz.
Değişsin istersiniz.
O sevgisizliğinize yorar bunu...
İhanete sayar.
Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür.
“Ya sev böyle ya da terk et” diye gürler...
Bir zamanlar bir gülücüğüyle
alacakaranlığı ısıtan o rüya,
bir kabusa dönüşür birden...
Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size...
Hoyrattır, bakmaz yüzünüze...
Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar,
mahkum eder; mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden...
“İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için...”
dersiniz, dinletemezsiniz.
Ayrılırsanız, yaşayamayacağınızı bilirsiniz,
ama öyle de sevemezsiniz.
İhanetten kırılmıştır kaleminiz;
severek terk edersiniz...
“Madem öyle...”nin çağı başlar ondan sonra...
Madem ki siz böylesine tutkunken,
o hep başkalarını seçmiştir,
madem ki kıymetinizi bilmemiştir,
o halde “Günah sizden gitmiştir”
Lanet ederek bu karşılıksız aşka,
çekip gitmeleri denersiniz.
Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece...
Daha özgür olacağınız limanlara demirlersiniz bir süre...
Ne var ki unutamazsınız, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni...
Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş,
kurda kuşa yem olmuştur.
Delikanlılar, elikanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini...
Gurur duyar onlarla, koynunda besler,
gözünü oysunlar diye... Uğruna kan dökenleri sever,
yoluna gül dökenlerden fazla...
“Bana ne... kendi seçimi” diye
omuz silkmeye çabalarsınız bir süre...
Ama sonra...
Ansızın kulağınıza çalan bir şarkı ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden...
Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi,
yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh şarap içmeyi...
Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız,
sular kulağına fısıldasın diye...
dönüp “Seni hala seviyorum” diye bağırmak geçer içinizden... dönemezsiniz.
Görmedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız.
Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu,
ne onunla, ne de onsuz...
Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu,
Hem “Ne olacak sonunda” kuşkusu...
Böyle sevemezsiniz,
terk de edemezsiniz,
sürünür gidersiniz.
Korkmuyorum Seni Sevmekten
.
Kaçmaya çalistigin gerçek,
Birgün karsina çikacak.
Ve iste o gün Kaçacak yerin olmayacak.
Ben senin varligini seviyorum,
Yoklugunu seviyorum
Sana ulasamadigim dakikalarda.
Seni duymayi Seni özlemeyi
Hiç görmesem bile seninle olmayi seviyorum.
Hiç korkmuyorum seni sevmekten.
Senin gülüsünü seviyorum.
Her bana bakisinda
Gözlerinede okudugum o duyguyu
Gözlerindeki gözlerimi seviyorum.
Gönlünü seviyorum
Özünü seviyorum senin Dudaklarindaki sözlerimi seviyorum Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sendeki o sicakligi Sana olan uzakligi seviyorum. Yanaklarindan akan göz yaslarini
En çok, daginik oldugunda saçlarini
Beni arayan ellerini seviyorum.
Yalnizligimi seviyorum sebebi sensen
Ayriligini seviyorum,
En çok yalniz kaldigimda
Beni bulan gönlünü seviyorum.
Ben en çok senin bana olan Sevgini seviyorum.
Içimden haykirmak geliyor.
Dünyaya sigdiramadigim seni Kalbime sigdirmak geliyor. Aglamak geliyor seni görmezsem
Özlemek geçiyor içimden seni
Sevmek geçiyor. I
çimden sana dogru giden Bin bir türlü yol geçiyor.
Içimden sen mutlu olacaksan Ölmek bile geçiyor gülüm.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben yalnizca seni seviyorum,
Ne o muhtesem güzelligin Ne kalbimdeki özelligin
Ne de sevdigim için degil, Seni yalnizca sen oldugun için, Ruhun için Kalbin için Aklin ve sevgin için seviyorum seni. Ben seni en çok kendim için seviyorum
Belki de ilk defa bencil olusumu Sana borçlu oldugum için. Seni her sey için seviyorum. Ve sahip olmadigim
Hiçbir sey için.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her dakika seninle olmayi seviyorum.
Gözlerimi her açtigimda Aklima gelisini seviyorum.
Her gece uyumadan önce
Seni sevdigim aklima gelince
Sensiz uyumayi bile seviyorum
Uyumadan önce seni düsününce.
Ben seni en çok Umutsuzlugumda beni buldugun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben seni bu sehirde oldugun için degil
Benimle ayni topraga ayak bastigin için
Benimle ayni gökyüzünü paylastigin için seviyorum.
Geceleri benim yüzüme vuran ay isigi
Senin de gözlerine vurdugu için seviyorum.
Benim kemiklerimi isitan yaz günesi
Sana da sicaklik veriyor diye seviyorum seni.
Bes bin yasindaki bu dünyada
Benimle ayni zamani paylastigin için seviyorum.
Ben seni benimle yasadigin için
Benden hiç gitmedigin için seviyorum
Beni hiç terketmedigin için.
Ellerini seviyorum tanriya açildiginda
Kalbini seviyorum kapilari açildiginda
Ve gözlerini seviyorum Her karsimda kapanip açildiginda. Bana baktiginda Içimde yakaladigin coskumu seviyorum,
Her bana baktiginda Seni sevdigimi hatirlamayi seviyorum. Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her kibrit çaktigimda Alevin içinde seni görmeyi seviyorum. Her sigara yaktigimda
Dumanin seklinde seni görmeyi seviyorum.
Her bana baktiginda O kadar çok seviyorum ki seni sevmeyi Yalnizca sen oldugun için hayatimda Kendimi bile seviyorum Sen olunca aklimda. Kalbimi seviyorum seni seviyor diye Gözlerimi seviyorum seni görüyor diye.
Ruhumu seviyorum, seni ruhuna Bu kadar yakin diye. Varligimi seviyorum, Sirf sana borçlu oldugum için
Mutlugumu seviyorum.
Gülümsememi seviyorum seni düsününce
Ayakta kalisimi seviyorum sebebi sen olunca
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sana olan sevgimi yazan Kalemimi seviyorum.
Senin adini yazdigim kagidi seviyorum.
Sana olan sevgime benzettigim Her sevgiyi seviyorum.
Bana seni hatirlatan herseyi Sana giden yollari seviyorum.
O kadar çok seviyorum ki seni
Seni kaybetmek korkusunu bile, Içinde yalnizca,
sen oldugun için Sana karsi duydugum bir duygu oldugu için Korkumun sebebinde sen oldugun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Seni seviyorum.
.
Murat Apaydin
.
.
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Hep yüreğini göstermek istedin bana
senin yüreğin ne işe yarar.
Hep sevdiğim derdin bana
nerede o seviyorum diyişlerin.
Bak yoksun arık
neye yarar.
Ne senin yüreğin var
nede sevdan.
Sen sadece kadınlığını yaşamak istedin
Gerçek sevgi
senin ne işine yarar...
Ben hep sevdim
sevginin ayak sesleridir duyduğun.
Seninle aşkı yaşadım
ruhunla meşk eyledim.
Ben hiç korkmadımki hayattan
o hayatki bana seninle aşkı verdi.
Gerçek sevgi bu işte, sen varkende yaşadım,
yok olsanda yaşarım....
Chat odasinda tanisirsin onunla
Devam eder konusmalariniz
Gun gelir biryerde bulusursunuz
Belki hayal kirikligi...
Belki de yeni bir umudun yesermesi
Söylerken o tatli yalanlarin
Mumu yatsiya kadar mi yanmisti ne
Ayriliyormuyduk yoksa
Amaaan bosver canim yenisini buluruz
Bu duygu böyle mi atilmali bir kenara
Onca içinde bir alev gibi baslar
Sonra küllenir söndürürsün
Bir iki bardak su atarsin
Ciiiiizzzz COoazzz eder sonra
Belki senin yüregin
Belki de o küller içindeki kor...
Nerden aklıma geldi bilmiyorum:
Seni bir başkasıyla aldatsam,
Kızarmısın bana sevdiğim?
Bu mülkiyetsiz ilişkimizde,
zaten sahipli hayatlarımızı,
Bir başkasıyla daha paylaşsam,
Kızarmısın bana?
Terk mi edersin beni yaşlı gözlerle?
O suskun, acımasız bakışlarına bürünüp,
Yavaş yavaş öldürürmüsün beni yoksa gün be gün...
Peki, kızmaktan öte,
Böyle olmaması için birşeyler yaparmısın?
Çabalarmısın beni kaybetmemek için sevdiğim?
Aşkınla gözlerimi kör edermisin?
Ellerimi hiç bırakmamacasına tutar,
Birşeyleri göze alabilirmisin?
Yoksa zaten,
Bu yıkıntılara alışkınmısın sevdiğim, söylesene?
Ya sen,
Sen birtanem,
Sen beni aldatırmısın bir başkasıyla daha?
Öyle sırf canın çekiverdi diye,
Bana kızdın diye,
Sana uzak kaldım diye,
Şundan diye, bundan diye...
Yaparmısın sevdiğim söylesene?
Sonra, hiç bir şey olmamış gibi,
Yorgun ruhlarımıza yüklenen bütün rolleri,
Oynayabilirmisin tüm rahatlığınla sevdiğim?
Zaten yılgın, zaten üşümüş bedenlerimizi,
Gömermisin yaşamın soğuk yoz okyanuslarına bir kez daha?
Bonkörce, umarsızda tüketilmiş sevdalara, umutlara,
Eklermisin bir yenisini daha?
Sen gülerken
Yanındakilerde güler
Ama ağlarken
Yalnız ağlarsın
Onun için öyle bir
Ağaca yaslan ki!
Asla yıkılmasın...
Öyle bir dost edinki!
Seni asla bırakmasın...
Korkmayın.Ben korktum siz korkmayın.Neler yaşayabileceğinizi, neler verebileceğinizi, neleri kaçırdığınızı düşünün ve korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Susmak yerine 'seni seviyorum' ları rahatça, umarsızca söyleyebileceğinizi düşünün korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Aynı masada karşılıklı değil, yanyana oturacağınızı düşünün, korkmayın.Hayatı 'bir' başına değil, 'biz' başına yaşayacağınızı düşünün, korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Bilmediğiniz şeyleri yaşamaktan korkmayın.Nerden bileceksiniz ki..Kim bilebilir ki.. Ben korktum; siz korkmayın...
Paylaşın; korkmayın.Sözlerinizi, günlerinizi, güllerinizi..Acınızı, alınızı, aşkınızı... Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Paylaşacağınız renkleri düşünün korkmayın.Yüzünüze vuran gün ışığının, ıslandığınız yağmurun, kar gibi yağan karın nasıl olabileceğini düşünün.Korkmayın.Denizin sesinin, ağacın kokusunun, kahvenin tadının onunla nasıl olacağını düşünün.Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Beklentisiz, yarınsız yaşayın ve sevin.Saklamayın; sevdiğinizi söyleyin.Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Karşılıksız kalmaktan, hayallerinizi kırmaktan, utanmaktan, riske girmekten korkmayın.Doğruları hesaplayıp, yanlışlardan korkmayın, Mücadeleden, hayattan, hayata asılmaktan korkmayın.Güvensizliğin, korkunun önünüze geçmesine izin vermeyin.Korkmayın.Hayatın sizi yaşamasına izin vermeyin; siz hayatı yaşayın.Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Bilemezsiniz.Bilmiyorsunuz zaten.Bilmiyordum...
Dinleyin.Arasıra da kendinizi dinleyin.Kafanızı değil, yüreğinizi dinleyin.Kendiniz olmaktan korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Yaptıklarınızdan değil, yapabilecekken yapmadıklarınızdan korkun.Kaçırıyosanız birşeyleri korkun..Susuyorsanız, anlatamıyorsanız korkun..Herşey 'ben' se korkun...Paylaşamıyorsanız, saklıyorsanız, sadece kendinize biriktiriyorsanız korkun...Hesap kitap yapıyorsanız eğer mutluluğunuzun üzerine korkun...Hayat size uzaktan bakıp dalga geçiyorsa korkaklığınızla, korkun...Seslerin, kokuların, tatların keyfini çıkartamayacaksanız korkun..Kendi kendinize 'neden' diye sorup, nedensiz kalıyorsanız....İşte o zaman korkun...
Deniz, durgun göl gibi gitgide genişliyor
Sular kayalıklarda nur'dan izler işliyor,
Engine sarkan gökler, baştan başa yıldızlı..
Şimdi göğsümde kalbim, çarpıyor hızlı hızlı.
Göklerden bir yıldızın gölgesi düşmüş suya
Dalmış suyun koynunda bir gecelik uykuya.
Bazan uzunlaşıyor, bazan da kıvranıyor,
Durgun suyun altında bir mum gibi yanıyor.
Yakın olayım diye bu gökten gelen ize
Öyle eğilmişim ki, kayalardan denize
Alnımdan düşen saçlar yorulmuş suya değdi
Baktım geniş ufuklar başımın üstündeydi.
Bilemem nasıl oldu, geldi ki öyle bir an
Yenilmez bir haz duyup denize atılmaktan
Kurtulmak ne kolaymış faniliğimden dedim
Doğruldum atılırken bir dakika titredim.
Bir dakika sonsuzluk doldu, taştı gönlümden
Bir dakika, bir ömrü kurtarmıştı ölümden.
SENİ SEVİYORUM!
Sadece kim olduğun değil, sen olduğun için ve seninle
beraberken kim olduğumu, benliğimi anladığım için.
SENİ SEVİYORUM!
Sadece kendine yaptıkların için değil,
bana kattığın güzellikler için.
SENİ SEVİYORUM!
İçimdeki çocuğu, saklı kalmış ben'i yeryüzüne
çıkardığın ve sana ihtiyacım olduğu her an tüm
duyarlılığınla yanı başımda olduğun için.
SENİ SEVİYORUM!
Elini kalbimin üzerinde hissettiğim zaman,
üzüntülerimi alıp, onların yerine şimdiye kadar
hiç kimsenin başaramadığı o sıcaklığı, o içtenlik
ışığını bana duyurmayı başardığın için.
SENİ SEVİYORUM!
Hayatımı kutsal bir sevgi tapınağına çevirdiğin
ve her günümü yaşam şenliğine, unutulmayan
şiirlere dönüştürdüğün için.
SENİ SEVİYORUM!
Çünkü, sen, şimdiye kadar hiç başaramadığım şeyleri,
kendimle dost ve barışık olmayı ve hiç bir zaman
tadamadığım kadar mutlu olmamı sağlıyorsun.
ve bütün bunları yalnızca sözlerinle, dokunuşunla
yada işaretle değil, kendin olmakla yapıyorsun.
Papatya tarlası...
Bir papatya tarlası düşün..
İlkbahar ayı..
Ve sen, onun yanından geçen yolda
yürüyorsun... Ve o papatya tarlasında
bir papatya dikkatini çeker..
Binlercesinden birisidir ama sen,
onun yanına gidersin..
Onda seni çeken bir seyler vardır..
O papatyayı olduğu yerden koparırsın..
Sadece senin olsun istersin, sadece senin..
Öleceğini düşünmeden. Ve gidersin o tarladan...
İçindeki şiddetin durduramadığı bir bencillik
ama bir o kadar güzel ve hapsedici.
İşte bu TUTKU...
Yine o tarlanın
kenarındaki yolda yürüyorsundur..
Yine milyonlarcası arasında
bir tanesi seni çeker..
Yaklaşırsın, yanına gidersin o papatyanın..
Gözlerin başkasını görmez olur o an.
Onun için herşeyi yapmak istersin...
Dokunmak istersin.. Dokunamazsın,
orda, onunla ölmek istersin.
Ama birden hafif bir rüzgar eser ve
bir başka güzel çiçek kokusu gelir burnuna..
Dayanamazsın onun kokusuna..
Unutturur herşeyi bir anda
ve o kokunun geldiği yöne gidersin..
O papatya orda kalmıştır,
yüreğinin bir kenarında..
Paylaşılmamıştır bi çok şey..
Unutulmaz belki
ama geri de dönülmez ona..
İşte bu AŞK...
Yine o yoldasın..
Papatya tarlasının yanından geçen..
Ve yine bir papatya...
Milyonlarcasının içinde seni çeker..
Gidersin yanına..
Orda kalakalırsın..
O hiç ölmesin diye her şeyi yaparsın..
Tüm gücünle onunla olmak istersin..
Oradan seni koparacak hiç
bir güç olmadığına inanırsın..
Ve orda onunla ölene kadar birlikte kalırsın...
İşte bu da SEVGİ...
aşk; ulaşıldıkça kaybolan bi duygu
ben hep inanmışımdırki leyla-mecnun, kerem-aslı, tahir-zühre kavuşamadıkça daha da çok aşıktılar, belkide kavuşsalardı öyle büyük bir aşk yaşayamayacaklardı... tıpkı evlenince aşkın yokolması gibi!
Çoğumuzun korkuları vardır ve onların konuşulması gerekir.
Mesela benim deprem korkum var, bir başkasının karanlık korkusu, aldatılma korkusu, yükseklik korkusu...
Onlarla yaşamak zor, en azından benim için zor.
dost
27.03.2003 - 11:29Bir gece yarısı çalınsa kapım
Tamda kaçmışken uykularım
Bir gülümseyen yüz görsem
Bir dost ele varken ihtiyacım
Dost dediğin davetsiz gelmeli
Geceyi gündüzü bir görmeli
Ne zaman yansa yüreğim
Göz yaşlarımı o silmeli
Umut Gül
nazım hikmet
27.03.2003 - 11:14Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
NE DENİR Kİ?
O BİR EFSANE!
aşk
27.03.2003 - 11:11Yeraltına çekilme günü..
Taşımalı doğanın coşkun gizini,
Yaşamın tedirginliklerini de.
Aşksa..
Mutlaka yasadışı olmalı.
aşk
15.03.2003 - 19:18Aşka ve Terke Dair
Öyle Bir ilişkiye tutulursunuz ki
Ne sevebilir ne terkedebilirsiniz
Kör kütük bağlanmışınızdır aslında
En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır;
iç çekişmelerinizin nedeni;
yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur.
Göz yaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkalarınızdadır.
Korkunca saklandığınız bir sığınak,
coşunca öptüğünüz bir bayrak...
Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır.
Sınırsız ve nihayetsiz;
“Ölmek var, dönmek yok”tur.
Gün gelir anlarsınız; içten içe bir şeylerin kanadığını...
Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya Şurasından, burasından eleştirmeye başlarsınız;
“Şöyle görünse, öyle demese, değişse
biraz ya da eskisi gibi olsa...
” Başkalarını örnek göstermeye,
“Bak onlar nasıl yaşıyor” demeye başlarsınız
Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını arasınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık yanlışını görür düzeltmek istersiniz.
“Eskiden böyle miydi ya...” diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirilerin kapısı;
açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından...
Böyle sürmeyeceğini bilirsiniz.
Değişsin istersiniz.
O sevgisizliğinize yorar bunu...
İhanete sayar.
Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür.
“Ya sev böyle ya da terk et” diye gürler...
Bir zamanlar bir gülücüğüyle
alacakaranlığı ısıtan o rüya,
bir kabusa dönüşür birden...
Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size...
Hoyrattır, bakmaz yüzünüze...
Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar,
mahkum eder; mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden...
“İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için...”
dersiniz, dinletemezsiniz.
Ayrılırsanız, yaşayamayacağınızı bilirsiniz,
ama öyle de sevemezsiniz.
İhanetten kırılmıştır kaleminiz;
severek terk edersiniz...
“Madem öyle...”nin çağı başlar ondan sonra...
Madem ki siz böylesine tutkunken,
o hep başkalarını seçmiştir,
madem ki kıymetinizi bilmemiştir,
o halde “Günah sizden gitmiştir”
Lanet ederek bu karşılıksız aşka,
çekip gitmeleri denersiniz.
Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece...
Daha özgür olacağınız limanlara demirlersiniz bir süre...
Ne var ki unutamazsınız, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni...
Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş,
kurda kuşa yem olmuştur.
Delikanlılar, elikanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini...
Gurur duyar onlarla, koynunda besler,
gözünü oysunlar diye... Uğruna kan dökenleri sever,
yoluna gül dökenlerden fazla...
“Bana ne... kendi seçimi” diye
omuz silkmeye çabalarsınız bir süre...
Ama sonra...
Ansızın kulağınıza çalan bir şarkı ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden...
Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi,
yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh şarap içmeyi...
Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız,
sular kulağına fısıldasın diye...
dönüp “Seni hala seviyorum” diye bağırmak geçer içinizden... dönemezsiniz.
Görmedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız.
Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu,
ne onunla, ne de onsuz...
Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu,
Hem “Ne olacak sonunda” kuşkusu...
Böyle sevemezsiniz,
terk de edemezsiniz,
sürünür gidersiniz.
Can Dündar
sevgi
08.03.2003 - 13:01Korkmuyorum Seni Sevmekten
.
Kaçmaya çalistigin gerçek,
Birgün karsina çikacak.
Ve iste o gün Kaçacak yerin olmayacak.
Ben senin varligini seviyorum,
Yoklugunu seviyorum
Sana ulasamadigim dakikalarda.
Seni duymayi Seni özlemeyi
Hiç görmesem bile seninle olmayi seviyorum.
Hiç korkmuyorum seni sevmekten.
Senin gülüsünü seviyorum.
Her bana bakisinda
Gözlerinede okudugum o duyguyu
Gözlerindeki gözlerimi seviyorum.
Gönlünü seviyorum
Özünü seviyorum senin Dudaklarindaki sözlerimi seviyorum Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sendeki o sicakligi Sana olan uzakligi seviyorum. Yanaklarindan akan göz yaslarini
En çok, daginik oldugunda saçlarini
Beni arayan ellerini seviyorum.
Yalnizligimi seviyorum sebebi sensen
Ayriligini seviyorum,
En çok yalniz kaldigimda
Beni bulan gönlünü seviyorum.
Ben en çok senin bana olan Sevgini seviyorum.
Içimden haykirmak geliyor.
Dünyaya sigdiramadigim seni Kalbime sigdirmak geliyor. Aglamak geliyor seni görmezsem
Özlemek geçiyor içimden seni
Sevmek geçiyor. I
çimden sana dogru giden Bin bir türlü yol geçiyor.
Içimden sen mutlu olacaksan Ölmek bile geçiyor gülüm.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben yalnizca seni seviyorum,
Ne o muhtesem güzelligin Ne kalbimdeki özelligin
Ne de sevdigim için degil, Seni yalnizca sen oldugun için, Ruhun için Kalbin için Aklin ve sevgin için seviyorum seni. Ben seni en çok kendim için seviyorum
Belki de ilk defa bencil olusumu Sana borçlu oldugum için. Seni her sey için seviyorum. Ve sahip olmadigim
Hiçbir sey için.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her dakika seninle olmayi seviyorum.
Gözlerimi her açtigimda Aklima gelisini seviyorum.
Her gece uyumadan önce
Seni sevdigim aklima gelince
Sensiz uyumayi bile seviyorum
Uyumadan önce seni düsününce.
Ben seni en çok Umutsuzlugumda beni buldugun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben seni bu sehirde oldugun için degil
Benimle ayni topraga ayak bastigin için
Benimle ayni gökyüzünü paylastigin için seviyorum.
Geceleri benim yüzüme vuran ay isigi
Senin de gözlerine vurdugu için seviyorum.
Benim kemiklerimi isitan yaz günesi
Sana da sicaklik veriyor diye seviyorum seni.
Bes bin yasindaki bu dünyada
Benimle ayni zamani paylastigin için seviyorum.
Ben seni benimle yasadigin için
Benden hiç gitmedigin için seviyorum
Beni hiç terketmedigin için.
Ellerini seviyorum tanriya açildiginda
Kalbini seviyorum kapilari açildiginda
Ve gözlerini seviyorum Her karsimda kapanip açildiginda. Bana baktiginda Içimde yakaladigin coskumu seviyorum,
Her bana baktiginda Seni sevdigimi hatirlamayi seviyorum. Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her kibrit çaktigimda Alevin içinde seni görmeyi seviyorum. Her sigara yaktigimda
Dumanin seklinde seni görmeyi seviyorum.
Her bana baktiginda O kadar çok seviyorum ki seni sevmeyi Yalnizca sen oldugun için hayatimda Kendimi bile seviyorum Sen olunca aklimda. Kalbimi seviyorum seni seviyor diye Gözlerimi seviyorum seni görüyor diye.
Ruhumu seviyorum, seni ruhuna Bu kadar yakin diye. Varligimi seviyorum, Sirf sana borçlu oldugum için
Mutlugumu seviyorum.
Gülümsememi seviyorum seni düsününce
Ayakta kalisimi seviyorum sebebi sen olunca
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sana olan sevgimi yazan Kalemimi seviyorum.
Senin adini yazdigim kagidi seviyorum.
Sana olan sevgime benzettigim Her sevgiyi seviyorum.
Bana seni hatirlatan herseyi Sana giden yollari seviyorum.
O kadar çok seviyorum ki seni
Seni kaybetmek korkusunu bile, Içinde yalnizca,
sen oldugun için Sana karsi duydugum bir duygu oldugu için Korkumun sebebinde sen oldugun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Seni seviyorum.
.
Murat Apaydin
.
.
ölüm
28.02.2003 - 10:49Ölümlü Dünya
Ben yaşamak istiyorum
Gencim daha
Söyleyecek çok şeylerim var
İnsanlara ve Allaha
Ben yaşamak istiyorum
Hayata doymadım henüz
Bir gün yarıda kalmış bir film gibi
Bitecek mi ömrümüz?
Ben yaşamak istiyorum
Şu ölümlü dünyada
Ölüm güzel olsa da
Ben yaşamak istiyorum
Hayat dolu ellerim, kalbim, başım
Yaşamak için yaratılmışım
Ümit Yaşar Oğuzcan
nazım hikmet
22.02.2003 - 11:56Tahir'le Zühre Meselesi...
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
1949
Nazım Hikmet Ran
bir varmış, bir yokmuş
21.02.2003 - 13:12Bütün öyküler böyle başlar :)
sevgi
21.02.2003 - 13:10Sevginin Ayak Sesleri
Hep yüreğini göstermek istedin bana
senin yüreğin ne işe yarar.
Hep sevdiğim derdin bana
nerede o seviyorum diyişlerin.
Bak yoksun arık
neye yarar.
Ne senin yüreğin var
nede sevdan.
Sen sadece kadınlığını yaşamak istedin
Gerçek sevgi
senin ne işine yarar...
Ben hep sevdim
sevginin ayak sesleridir duyduğun.
Seninle aşkı yaşadım
ruhunla meşk eyledim.
Ben hiç korkmadımki hayattan
o hayatki bana seninle aşkı verdi.
Gerçek sevgi bu işte, sen varkende yaşadım,
yok olsanda yaşarım....
Cahit İpekoğlu
aşk
21.02.2003 - 13:09Asla Uğraşma: Aşkını Anlatmaya
asla uğraşma aşkını anlatmaya,
aşk varolur yalnızca dile gelmeden;
nasıl hareket ederse soylu rüzgar
sessizce, görünmeden.
anlattım aşkımı, anlattım aşkımı,
anlattım ona tüm yüreğimdekileri;
titreyerek dehşetli korkularla, buz gibi,
ah! yanımdan ayrıldı.
uzaklaştıktan az sonra benden,
bir gezgin onu elde etti,
sessizce, görünmeden:
ah, bu inkar edilmezdi.
William Blake
dost
21.02.2003 - 13:04Sanal Dostluk
Chat odasinda tanisirsin onunla
Devam eder konusmalariniz
Gun gelir biryerde bulusursunuz
Belki hayal kirikligi...
Belki de yeni bir umudun yesermesi
Söylerken o tatli yalanlarin
Mumu yatsiya kadar mi yanmisti ne
Ayriliyormuyduk yoksa
Amaaan bosver canim yenisini buluruz
Bu duygu böyle mi atilmali bir kenara
Onca içinde bir alev gibi baslar
Sonra küllenir söndürürsün
Bir iki bardak su atarsin
Ciiiiizzzz COoazzz eder sonra
Belki senin yüregin
Belki de o küller içindeki kor...
Kadir Güven
ölüm
19.02.2003 - 11:41Ölümü Tarif
çaresizlğidir insanın ölüm
süregitmesidir insanlığın ölüm
hiç olmasaydı ölüm
varolmak mümkün müydü gülüm
Oğuzkan Bölükbaşı
aldatmak
19.02.2003 - 11:37Aldatmak Üzerine Sorular
Nerden aklıma geldi bilmiyorum:
Seni bir başkasıyla aldatsam,
Kızarmısın bana sevdiğim?
Bu mülkiyetsiz ilişkimizde,
zaten sahipli hayatlarımızı,
Bir başkasıyla daha paylaşsam,
Kızarmısın bana?
Terk mi edersin beni yaşlı gözlerle?
O suskun, acımasız bakışlarına bürünüp,
Yavaş yavaş öldürürmüsün beni yoksa gün be gün...
Peki, kızmaktan öte,
Böyle olmaması için birşeyler yaparmısın?
Çabalarmısın beni kaybetmemek için sevdiğim?
Aşkınla gözlerimi kör edermisin?
Ellerimi hiç bırakmamacasına tutar,
Birşeyleri göze alabilirmisin?
Yoksa zaten,
Bu yıkıntılara alışkınmısın sevdiğim, söylesene?
Ya sen,
Sen birtanem,
Sen beni aldatırmısın bir başkasıyla daha?
Öyle sırf canın çekiverdi diye,
Bana kızdın diye,
Sana uzak kaldım diye,
Şundan diye, bundan diye...
Yaparmısın sevdiğim söylesene?
Sonra, hiç bir şey olmamış gibi,
Yorgun ruhlarımıza yüklenen bütün rolleri,
Oynayabilirmisin tüm rahatlığınla sevdiğim?
Zaten yılgın, zaten üşümüş bedenlerimizi,
Gömermisin yaşamın soğuk yoz okyanuslarına bir kez daha?
Bonkörce, umarsızda tüketilmiş sevdalara, umutlara,
Eklermisin bir yenisini daha?
Can Akın
dost
19.02.2003 - 11:32Sen gülerken
Yanındakilerde güler
Ama ağlarken
Yalnız ağlarsın
Onun için öyle bir
Ağaca yaslan ki!
Asla yıkılmasın...
Öyle bir dost edinki!
Seni asla bırakmasın...
korkularımız
19.02.2003 - 11:29Ben Korktum Siz Korkmayın
Korkmayın.Ben korktum siz korkmayın.Neler yaşayabileceğinizi, neler verebileceğinizi, neleri kaçırdığınızı düşünün ve korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Susmak yerine 'seni seviyorum' ları rahatça, umarsızca söyleyebileceğinizi düşünün korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Aynı masada karşılıklı değil, yanyana oturacağınızı düşünün, korkmayın.Hayatı 'bir' başına değil, 'biz' başına yaşayacağınızı düşünün, korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Bilmediğiniz şeyleri yaşamaktan korkmayın.Nerden bileceksiniz ki..Kim bilebilir ki.. Ben korktum; siz korkmayın...
Paylaşın; korkmayın.Sözlerinizi, günlerinizi, güllerinizi..Acınızı, alınızı, aşkınızı... Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Paylaşacağınız renkleri düşünün korkmayın.Yüzünüze vuran gün ışığının, ıslandığınız yağmurun, kar gibi yağan karın nasıl olabileceğini düşünün.Korkmayın.Denizin sesinin, ağacın kokusunun, kahvenin tadının onunla nasıl olacağını düşünün.Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Beklentisiz, yarınsız yaşayın ve sevin.Saklamayın; sevdiğinizi söyleyin.Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Karşılıksız kalmaktan, hayallerinizi kırmaktan, utanmaktan, riske girmekten korkmayın.Doğruları hesaplayıp, yanlışlardan korkmayın, Mücadeleden, hayattan, hayata asılmaktan korkmayın.Güvensizliğin, korkunun önünüze geçmesine izin vermeyin.Korkmayın.Hayatın sizi yaşamasına izin vermeyin; siz hayatı yaşayın.Korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Bilemezsiniz.Bilmiyorsunuz zaten.Bilmiyordum...
Dinleyin.Arasıra da kendinizi dinleyin.Kafanızı değil, yüreğinizi dinleyin.Kendiniz olmaktan korkmayın.Ben korktum; siz korkmayın.Yaptıklarınızdan değil, yapabilecekken yapmadıklarınızdan korkun.Kaçırıyosanız birşeyleri korkun..Susuyorsanız, anlatamıyorsanız korkun..Herşey 'ben' se korkun...Paylaşamıyorsanız, saklıyorsanız, sadece kendinize biriktiriyorsanız korkun...Hesap kitap yapıyorsanız eğer mutluluğunuzun üzerine korkun...Hayat size uzaktan bakıp dalga geçiyorsa korkaklığınızla, korkun...Seslerin, kokuların, tatların keyfini çıkartamayacaksanız korkun..Kendi kendinize 'neden' diye sorup, nedensiz kalıyorsanız....İşte o zaman korkun...
Sonradan Şair
Sonradan Şair e teşekkürler ne güzel anlatmış
nazım hikmet
19.02.2003 - 11:24BİR DAKİKA
Deniz, durgun göl gibi gitgide genişliyor
Sular kayalıklarda nur'dan izler işliyor,
Engine sarkan gökler, baştan başa yıldızlı..
Şimdi göğsümde kalbim, çarpıyor hızlı hızlı.
Göklerden bir yıldızın gölgesi düşmüş suya
Dalmış suyun koynunda bir gecelik uykuya.
Bazan uzunlaşıyor, bazan da kıvranıyor,
Durgun suyun altında bir mum gibi yanıyor.
Yakın olayım diye bu gökten gelen ize
Öyle eğilmişim ki, kayalardan denize
Alnımdan düşen saçlar yorulmuş suya değdi
Baktım geniş ufuklar başımın üstündeydi.
Bilemem nasıl oldu, geldi ki öyle bir an
Yenilmez bir haz duyup denize atılmaktan
Kurtulmak ne kolaymış faniliğimden dedim
Doğruldum atılırken bir dakika titredim.
Bir dakika sonsuzluk doldu, taştı gönlümden
Bir dakika, bir ömrü kurtarmıştı ölümden.
Nazım Hikmet Ran
sevgi
19.02.2003 - 11:22SENİ SEVİYORUM!
Sadece kim olduğun değil, sen olduğun için ve seninle
beraberken kim olduğumu, benliğimi anladığım için.
SENİ SEVİYORUM!
Sadece kendine yaptıkların için değil,
bana kattığın güzellikler için.
SENİ SEVİYORUM!
İçimdeki çocuğu, saklı kalmış ben'i yeryüzüne
çıkardığın ve sana ihtiyacım olduğu her an tüm
duyarlılığınla yanı başımda olduğun için.
SENİ SEVİYORUM!
Elini kalbimin üzerinde hissettiğim zaman,
üzüntülerimi alıp, onların yerine şimdiye kadar
hiç kimsenin başaramadığı o sıcaklığı, o içtenlik
ışığını bana duyurmayı başardığın için.
SENİ SEVİYORUM!
Hayatımı kutsal bir sevgi tapınağına çevirdiğin
ve her günümü yaşam şenliğine, unutulmayan
şiirlere dönüştürdüğün için.
SENİ SEVİYORUM!
Çünkü, sen, şimdiye kadar hiç başaramadığım şeyleri,
kendimle dost ve barışık olmayı ve hiç bir zaman
tadamadığım kadar mutlu olmamı sağlıyorsun.
ve bütün bunları yalnızca sözlerinle, dokunuşunla
yada işaretle değil, kendin olmakla yapıyorsun.
papatya
19.02.2003 - 11:19TUTKU-AŞK-SEVGİ
Papatya tarlası...
Bir papatya tarlası düşün..
İlkbahar ayı..
Ve sen, onun yanından geçen yolda
yürüyorsun... Ve o papatya tarlasında
bir papatya dikkatini çeker..
Binlercesinden birisidir ama sen,
onun yanına gidersin..
Onda seni çeken bir seyler vardır..
O papatyayı olduğu yerden koparırsın..
Sadece senin olsun istersin, sadece senin..
Öleceğini düşünmeden. Ve gidersin o tarladan...
İçindeki şiddetin durduramadığı bir bencillik
ama bir o kadar güzel ve hapsedici.
İşte bu TUTKU...
Yine o tarlanın
kenarındaki yolda yürüyorsundur..
Yine milyonlarcası arasında
bir tanesi seni çeker..
Yaklaşırsın, yanına gidersin o papatyanın..
Gözlerin başkasını görmez olur o an.
Onun için herşeyi yapmak istersin...
Dokunmak istersin.. Dokunamazsın,
orda, onunla ölmek istersin.
Ama birden hafif bir rüzgar eser ve
bir başka güzel çiçek kokusu gelir burnuna..
Dayanamazsın onun kokusuna..
Unutturur herşeyi bir anda
ve o kokunun geldiği yöne gidersin..
O papatya orda kalmıştır,
yüreğinin bir kenarında..
Paylaşılmamıştır bi çok şey..
Unutulmaz belki
ama geri de dönülmez ona..
İşte bu AŞK...
Yine o yoldasın..
Papatya tarlasının yanından geçen..
Ve yine bir papatya...
Milyonlarcasının içinde seni çeker..
Gidersin yanına..
Orda kalakalırsın..
O hiç ölmesin diye her şeyi yaparsın..
Tüm gücünle onunla olmak istersin..
Oradan seni koparacak hiç
bir güç olmadığına inanırsın..
Ve orda onunla ölene kadar birlikte kalırsın...
İşte bu da SEVGİ...
papatya
19.02.2003 - 11:16Ne olurdu?
Bir Yaprağın daha olsa
Bak!
Sevmiyor çıktı
Yine Falımda...
aşk
18.02.2003 - 20:01aşk; ulaşıldıkça kaybolan bi duygu
ben hep inanmışımdırki leyla-mecnun, kerem-aslı, tahir-zühre kavuşamadıkça daha da çok aşıktılar, belkide kavuşsalardı öyle büyük bir aşk yaşayamayacaklardı... tıpkı evlenince aşkın yokolması gibi!
korkularımız
18.02.2003 - 19:55korkarımki herkez bişeylerden korkuyor; buraya yazmak bile zor yani yüzleşmek korkuyla birazda :)
korkularımız
18.02.2003 - 14:26Çoğumuzun korkuları vardır ve onların konuşulması gerekir.
Mesela benim deprem korkum var, bir başkasının karanlık korkusu, aldatılma korkusu, yükseklik korkusu...
Onlarla yaşamak zor, en azından benim için zor.
Toplam 46 mesaj bulundu