Sustu içimdeki
Yorgun yüzündeki
Düştü elindeki
Öldü
Bir melekti
Sen sen sen giderken
Kalbim burada kalırken
Ellerim sessiz soğuk ve suskun öyle dururken
Yalnızlık gittiğin yoldan bana geri gelirken
Gözlerimden yaş yerine sessiz harfler damlarken
Sen sen sen giderken
Ben ben ben kalırken
Ayak seslerinle bütün camlar pencereler inerken
Bir veda saçlarımdan tutup beni yerlerde sürüklerken
Yüzümde ne acı ne keder
Sana son kez bakarken
Sen sen sen giderken
Bir kalp burada kalırken
Bir şehri bir tekmeyle benim üstüme yıkarken
Bir dua dudaklarından düşüp paramparça olurken
Sen sen sen giderken
Ben ben ben kalırken
Sustu içimdeki
Yorgun yüzündeki
Düştü elindeki
Öldü
Bir melekti
Yağmur gecenin karanlığını gökten söküp atarken
Rüzgar vurup bulutlarına beyaz şimşekler çakarken
Uykusundan uyanmış çocuklar korkmuşlar ağlarlarken
İçlerinden biri neden tanrı çok mu üzgün ki derken
Göç yollarında kuşlar kaybolmuş ölürlerken
Bir deniz kıyısında bir adam hala onu sayıklarken
Gökyüzüne açılmış eller birer birer kapanırken
Sen sen sen giderken
Bir meleği öldürürken!
Veda etmeden gidilmez çocuk
Bu vedadan sayılmaz çocuk
Bir melek ölürken
Böyle sessiz durulmaz
Çocuk
Senin varlığındı kalbimin kapılarını açan, sendin anahtarı kalbimin. Ne kelimeler yeter anlatmaya, ne de kağıt kabul eder kalemden dökülenleri. Sadece yaşadığım anlardan kalan anılarım yetebilir seni anlatmaya…
Aşk yok, aşka inanmam dediğim anlarda çıktın karşıma. Önce gülüşündü seni bana çeken, sonrasında o gülüşün altındaki yaralı yüreğin…
O gün, hani seni gördüğüm ilk gün; tren istasyonunda yağmur altında saatlerce oturduğumuz ilk gün. Sözde tren beklerken onlarcası geçip gitmişti de aldırmamıştık. Yağmur bedenimi ıslatırken, her damlada bir kat daha sana aşık olduğum gün… Yaşama döndüğüm, aşkın varlığının kanıtını gördüğüm gün…
Ve sonra…. Sonu olmayan bir yaşam içinde asla gecesi olmayan bir gün gibi doğdun hayatıma. Oysa senden once “yağmurlar bile isyan ederdi akıttığım yaşlara onlar bile benim kadar ağlayamazdı”. Ya bu ben değilim, yada zaten ben bende değildim… Hayallerde yaşatılabilirdin, bir rüyada yer alabilirdin, belki de bir masal karamanı olabilirdin ama benim olamazdın...
Sen gideli iki gün oldu.. Asırlara bedel iki gün.. Ellerim ceplerimde caddelerde yürüyorum. Birlikte dinlediğimiz şarkılar kulağımda. Ya da odama kapıyorum kendimi, görmek istemiyorum senden başkasını. O kadar çok alışmışım ki sana. Senin üzerine kurulmuş tüm hayallerim. Sen gittin, ben bittim, hayallerim yok artık geleceğe dair...
Bil ki; içimde her zaman sıcacık kanayan bir yara olarak kalacaksın. Sana istediğim zaman söyleyemeyeceğim belki sevgimi ve ulaşamayacak uzattığım ellerim ellerine. Ama ne olursa olsun sana olan sevgim her an artarak yaşayacak bende.'......
İşte bitti; “Vazgeçtim Senden” ve belki de seninle birlikte kendimden…
Delikanlı
kızı çok
seviyordu.Evleneceklerdi.
Ama
sorunları birden
artmıştı.. işte ve evde..
Asabileşmiş sevgilisini üzer olmuştu.
Hatta
ağlatmıştı bir keresinde..
Bir
gün...Mutlu bir gün..
Birbirlerine sarılmışken,
delikanlı sordu:
'Bana neden
katlanıyorsun? ..
Ama hemen
cevap verme..iyi düşün! ..
Ben aynısoruyu senin için
kendime sordum ve
cevabı buldum.
Bakalım
sen ne cevap bulacaksın? ' Kız
düşündü ve yanıt verdi:
'Seni
sevdiğim için'
Delikanlının suratı asılır
gibi oldu.
Kız
Beklenen yanıtı vermediğini hissetti.
Bakalım
doğru cevap
neydi? ..
O da sordu:
'Peki sen
bana neden katlanıyorsun? ..
'Delikanlı sımsıkı sarıldı
kıza...
'Ben sana katlanmıyorum ki! ! ! ..'
Maviye
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgarda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...
İtten aç,
Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille
Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık...
Buyrun, oturun dostlar,
hoş gelip sefalar getirdiniz.
Biliyorum, ben uyurken
hücreme pencereden girdiniz.
Ne ince boyunlu ilâç şişesini
ne kırmızı kutuyu devirdiniz.
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
başucumda durup el ele verdiniz.
Buyrun, oturun dostlar
hoş gelip sefalar getirdiniz.
Neden öyle yüzüme bir tuhaf bakılıyor?
Osman oğlu Hâşim.
Ne tuhaf şey,
hani siz ölmüştünüz kardeşim.
İstanbul limanında
kömür yüklerken bir İngiliz şilebine,
kömür küfesiyle beraber
ambarın dibine...
Şilebin vinci çıkartmıştı nâşınızı
ve paydostan önce yıkamıştı kıpkırmızı kanınız
simsiyah başınızı.
Kim bilir nasıl yanmıştır canınız...
Ayakta durmayın, oturun,
ben sizi ölmüş zannediyordum,
hücreme pencereden girdiniz.
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
hoş gelip sefalar getirdiniz...
Yayalar-köylü Yakup,
iki gözüm,
merhaba.
Siz de ölmediniz miydi?
Çocuklara sıtmayı ve açlığı bırakıp
çok sıcak bir yaz günü
yapraksız kabristana gömülmediniz miydi?
Demek ölmemişsiniz?
Ya siz?
Muharrir Ahmet Cemil?
Gözümle gördüm
tabutunuzun
toprağa indiğini.
Hem galiba
tabut biraz kısaydı boyunuzdan.
Onu bırakın Ahmet Cemil,
vazgeçmemişsiniz eski huyunuzdan,
o ilâç şişesidir
rakı şişesi değil.
Günde elli kuruşu tutabilmek için,
yapyalnız
dünyayı unutabilmek için
ne kadar çok içerdiniz...
Ben sizi ölmüş zannediyordum.
Başucumda durup el ele verdiniz,
buyrun, oturun dostlar,
hoş gelip sefalar getirdiniz...
Bir eski Acem şairi:
«Ölüm âdildir» - diyor,-
«aynı haşmetle vurur şahı fakiri.»
Hâşim,
neden şaşıyorsunuz?
Hiç duymadınız mıydı kardeşim,
herhangi bir şahın bir gemi ambarında
bir kömür küfesiyle öldüğünü? ...
Bir eski Acem şairi:
«Ölüm âdildir» - diyor.
Yakup,
ne güzel güldünüz, iki gözüm.
Yaşarken bir kerre olsun böyle gülmemişsinizdir...
Fakat bekleyin, bitsin sözüm.
Bir eski Acem şairi:
«Ölüm âdil...»
Şişeyi bırakın Ahmet Cemil.
Boşuna hiddet ediyorsunuz.
Biliyorum,
ölümün âdil olması için
hayatın âdil olması lâzım, diyorsunuz...
Bir eski Acem şairi...
Dostlar beni bırakıp,
dostlar, böyle hışımla
nereye gidiyorsunuz?
Aşk cesaret ister, kocaman bir
yürek ister. Aşk hayata karşı işlenilen en doğru suç ortaklığıdır,
Aşk hayatın tekdüzeliğine, bütün sıradanlığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz.
Ve elbette Aşkı suçlamak, yargılamak, karalamak inkar etmek de
asla yakışık olmaz.
Niçin aşk? Nedir bu aşk denilen şey, elle tutulmaz gözle görülmez bir
şeyse nedir bu yaşanan somut acılar, güzellikler?
Tek başına aşkı tanımlamak herşeyden soyutlamak mümkün mü?
Hayır! Aşk bugünlerde bazılarına göre plastikten bile yeniden yapıldı. Dünyada yaşanan suniliğe doğru gidiş aşkın etrafını sardı.
Nedir şu aşk...? Aşk hayatın bize hazırladığı en güzel sürprizdir,
bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir.
Daha ne olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz. Aşk; en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır o, adı kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek yoktur,
'Aşık oldum'
dediğiniz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlıkla
anlayabilir, çünkü aşkın dili tektir.
Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer ve kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik, aşkın sırrını da çözerdik herhalde.
Ama o zaman da aşkın insanı alıp götüren büyüsü tamamen kaybolurdu.
Aşk hayata karşı işlenen en güzel ve en doğru suç ortakIığıdır,
aşk hayatın bütün tek düzeliğine,
bütün sıradanIığına en soylu başkaldırıdır.
Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette yasanılan aşkı
suçlamak, yargılamak, karalamak, inkar etmek de aşka yakışık kalmaz.
Bu önce haksızlık, kendinize saygısızlık olur. İnsan sonuna kadar savunmalı aşkını, karşılık görmesede, acı çekeceğini hissetsede,
yarın terkedileceğini bilsede, ailesini karşısına alacağını bilsede taviz
vermemeli aşkından, 'Seni Seviyorum' diyebilmeli göğsünü gere gere.
Aşk işte o zaman aşktır. Ve bunun dogrusu yanlışı yoktur, zaten aşkın
kendisi doğrudur, kime karşı duyuluyorsa bu aşk,
doğru insanda işte odur.
Aşkın zamanı yoktur, hep hazırlıksız yakalar insanı.
Evli olmanız, sevgilinizin olması, bir ayrılığın taze yaralarını
kurutmaya çalışmanız, bağlılıktan korkmanız, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umrunda değildir.
İşte aşk bütün bunlara tek başınıza karşı gelebilme yürekliliğidir, belkide yeni hayata geçebilme yolu...
Aşkın ne zaman gelebileceği belli olmadığı gibi, ne zaman gideceği de
hiç belli değildir. Fazla vakti yoktur onun, uzun süre beklemeye ve
bekletilmeye tahammülü de yoktur.
Bir başka göze bakmaya, bir başka tene
dokunmaya başlaması o kadar da zor değildir...
Aşktan değil, onun kaçmasından korkun ve doğruluğuna yanlışlığına bakmadan sonuna kadar savunun aşkınızı.
Biliyor musunuz, hayat zaten kocaman bir yalan, bu kadar sahteligin
içinde gerçek ve doğru olan tek güzellik AŞK.! ! .
Lütfen ona haksızlık etmeyelim..
Bugün sana aşık oluşumun bilmem kaçıncı günü.
Ve bilmem kaçıncı saati şimdi.
Milattan sonra mıydı, yoksa önce mi?
Yoksa milat, aşık olmam mıydı gözyaşlarına?
Gözyaşlarım, kum saatinin kum taneleri.
Aşk, sessiz ve sürekli akışında gizli.
Zaman kadar düzenli,
Aşk kadar, senin kadar gizemli.
Bilmem kaçıncı dakikası sana aşık oluşumun.
Her nedense savruldum saçlarınla,
Vuruldum yalancı bakışlarına.
Yalancı olan sevgi miydi, mestane gözlerin mi bilmem.
Yoksa gerçekler miydi yalan olan?
Güzel yüzünden arta kalan,
Hayalin kadar yalan.
Bilmem kaçıncı saniyesi sana aşık oluşumun.
Kalbimin kaçıncı haykırışı seni?
Kaçıncı duyuşum kapıda sesini?
İşte yine gelmeyişin,
Hayal kırıklığının hangi saniyesi.
Bilmem kaçıncı salisesi sana aşık oluşumun.
Ve alışamadığım yokluğunun.
Ne zamandır hasretim karbeyaz tenine.
Yokluğunda geçen saliseler kadar,
Akıttığım gözyaşları kadar,
Sana olan sevgim kadar çok hasretim sana.
Vuslat bir dua kadar uzak,
Ölüm kadar yakın bana,
Şimdi sessizce ağladığım mezarının başında...
Elin elime degmeden avuclarimi terleten sicakligini taa icimde hissetmek.
Seninle olmanin en kotu yani ne biliyor musun? 'Seni seviyorum'
sozcugu dilimin ucunu isirirken, her bulusmamizda bos yere saatlerce havadan
sudan soz etmek.
Seninle olmanin en heyecanli yani ne biliyor musun? Ayni seyleri seninle ayni
anda dusunmek, birlikte aglamak, gulmek.. Ve yanimdayken seni cilginca
ozlemek.
Seninle olmanin en aci yani ne biliyor musun? Kalabalik ortamlarda seni diger
dostlarinla paylasmak... Telefonda konustugun, yolda hatirini sordugun
insanlari, cocukca kiskanmak.
Yasadigin eski asklari dinlemek.
Seninle birlikte olmanin en mutlu yani ne biliyor musun? Tanidik birileriyle
karsilasma tedirginligi ile yollarda yurumek yanyana...
Elimdeki semsiyeye inat, yagmurda islanmak birlikte.
Elimde kircicegi seni beklemek... Ayni mekanlarda ayni yiyecekleri yemek. Şarap içmek...
Belki de visne votka.
Seninle olmanin en romantik yani ne biliyor musun? Sensiz gecelerde sana
soyleyemediklerimi yildizlara, aya anlatmak...Okudugum kitabin sayfalarinda,
dinledigim sarkilarin, turkulerin, siirlerin her Misrasinda seni bulmak.
Seninle olmanin en zor yani ne biliyor musun? Seni kaybetme korkusuyla, hayatta
ilk kez tattigim o tarifsiz duygularimi, umut denizinin ortasinda kureksiz bir
sandala hapsetmek...
Sevgili yerine yillarca dost kalmayi basarmak. Yalinayak yurumek bicagin en
keskin yerinde.
Kanadikca Tuz yerine gozyaslarimi basmak yuregime.
Seninle olmanin tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hic olmadin ki!
Olsaydin avuclarim terlemezdi...
Isirmazdim dilimin ucunu...
Ozlemezdim seni yanimdayken...
Kiskanmazdim.
Korkmazdim yollarda yurumekten...
Islanmazdim yagmurlarda...
Yildizlara, aya dert yanmaz, boyle her sarkida sarhos olmazdim.
Korkmazdim seni kaybetmekten, ayaklarim kan revan, atlardim sandaldan denize...
Ve her kulacta haykirirdim seni sevdigimi.
Sen hic benimle olmadin ki...
Ya aklin baska yerlerdeydi, ya yuregin!
SEVILECEK BIRI OLMADIGIN ZAMANLARDA BILE SENI SEVMELI
SARILACAK BIRI OLMADIGIN ZAMANLARDA BILE SANA SARILMALI
DAYANILMAZ OLDUGUN ZAMANLARDA BILE SANA DAYANMALI
DOST DEDIGIN FANATIK OLMALI
BUTUN DUNYA SENI UZDUGUNDE SANA MORAL VERMELI
GUZEL HABERLER ALDIGINDA SENINLE DANS ETMELI
VE AGLADIGINDA SENINLE AGLAMALI
AMA HEPSINDEN DAHA COK
DOST MATEMATIKSEL OLMALI
SEVINCI CARPMALI
UZUNTUYU BOLMELI
GECMISI CIKARMALI
YARINI TOPLAMALI
KALBININ DERINLIKLERINDEKI IHTIYACI HESAPLAMALI
VE HER ZAMAN BUTUN PARCALARDAN DAHA BUYUK OLMALI
ISI BITINCE SENI BIR TARAFA ATMAMALI
Biliyor musun seven insan hassas oluyor
Sahte Sözler, Sahte gülüşler
Delicesine benliğini verdiğin o sevdalar
Kimsesiz öksüz çocuk gibi bırakıyor çaresiz
İnanmak istemedim yasak yalan aşklara
İlk defa bocaladım saflığımdan
Kurtulamadım bu aşk takıntılarından
Yüzüne bile bakamadım utandığımdan
İnsanlar iş, ekmek, özgürlük beklerken
Bunca dertlerin arasında umutsuz bir aşk
Hep sana gönülden inandığımdan
Yalan söylensin diyemi var bu sözcükler
İnsanın aklını karıştıran başını döndüren
Evde, işte, telefonda öpüşler, öpüşmeler
Başkasının kollarında gezişler, sevişmeler
Akıl erdiremediğim aşk böyle mi?
Yılmadan, yıkılmadan, yalan aşklara
Dokuz köyden kovulsam da
Aşağılanıp hep enayi ol samda
Seni sabırla beklediğime değecek
İşte o gün gerçek sevgi galip gelecek
Sakın unutma!
Sen gerçek sen oluncaya dek
Bekliyorum seni ölünceye dek
Madde 1- Herkes aşık olabilir.
Madde 2- Hiç kimsenin aşkına mani olunamaz.
Madde 3- İyiyi kötüyü ayıramayan kimse aşık olamaz.
Madde 4- Aşık sevgilisini kendini sevmeye zorlayamaz.
Madde 5- Aşık olduğunu iddia eden kimse bunu ispata mecburdur.
Madde 6- Aşkın karşılıklı olması şart değildir.
II- İlan-ı Aşk
Madde 7- İlan-ı aşk, tek taraflı yönetilmesi gerekli bir irade
beyanıdır. Bu ilan bir şekli mahsusa tabi değildir.
Madde 8- İlan-ı aşk, yazılı şekilde olursa buna 'Aşk Mektubu' denir.
Madde 9- İmzasız aşk mektupları hiçbir hüküm ifade etmez. Meğer ki
Muhtevası yazarının hüviyetini sevgiliye haber vere.
Madde 10- Aşk ilan-ı sarih (belirgin) olabileceği gibi zimni de
olabilir.
Madde 11- Aşk mektubunun yırtılarak mursile(gönderene) iadesi sarih bir redveye yeni bir icaba davet mahiyetindedir.
Madde 12- Sarih veya zimmen reddedilmemiş bir icaba mahiyetindedir.
III- Aşk Birliği
Madde 13- Tarafların karşılıklı olarak ilan-ı aşk etmeleriyle 'aşk
akdi' doğar.
Madde 14- Birliğin devamı ve sariyeti için sevgililer hüsnüniyetle her çareye başvurabilir.
Madde 15- Bu maddelerin uygulanmasında A.K'nın 2.madesi kıyasen tatbik
edilir.
IV- Birliğin Sona Ermesi
Madde 16- Taraflardan biri, diğerinin aşkını istismar ederse kusursuz
taraf, birliği her zaman ve tek taraflı bir irade beyanı ile feshedebilir.
Madde 17- Aşıklardan birinin ölümü, ihaneti, yeni bir aşk birliği
kurması gibi hallerin her birinin vukuunda birlik kendiliğinden fesih
olur.
Madde 18- Taraflar karşılıklı olarak anlaşaraktan birliği feshedebilirler. Madde 19- Bir maşuk aynı zamanda bir kaç aşığı idare ediyorsa 'hüsnüniyet' iddiasında bulunamaz.
V- Sona Ermenin Neticeleri
Madde 20- Birlik taraflardan birinin ölümü ile sona erirse, diğer
taraf sevmekte devam edebilir.
Madde 21- Bir tarafın ihaneti halinde, kusursuz taraf, örf ve adete göre dilediği müeyyideyi tatbik etmekte serbesttir.
Madde 22- Bu kanunda, hakkında hüküm bulunmayan meselelerde örf ve adet, o dahi yoksa, Aşkın Kanunu'nun umumi hükümleri tatbik olunur.
Sakin, sessiz, usulca geldi kapıma.
Hiç anlamadım bile orada olduğunu.
Sessizce geldi, yerleşti yüreğime.
Öylesine kırılgandı ki görmeliydiniz, öylesine narindi. Bakmaya doyamazdınız, baktıkça bakasınız gelirdi.
Sonra günün birinde kalktı gitti yüreğimden.
Nasıl üzüldüm bilemezsiniz, nasıl eksikliğini hissettim.
Meğer oymuş yaşama sevincim, mutluluğum.
Sonra bir baktım ki yine geliyor.
Eskisi gibi güzel. Yeri belliydi zaten.
Hemen geldi yerleşti.
Ama bende önüne geçilmez bir 'yine gider mi? ' korkusu...
Ey aşk!
Bu sefer benimle kalmaya mı geldin, yoksa yine ziyarete mi?
Sevdi o hep, yürekten sevdi,
Ihanete ugradi;
Birakti tek kalemde boynunu egdi,
Parasi yoktu belki,
Parasiyla degil yüregiyle sevdi, sevildi,
Hemde çok sevildi...
Belki sevdigini cafeler götüremedi,
Ama satmadi sevdasini yüregine ekti,
Haklinin yaninda idi,
Haksiza demir bir yürekti yikilmadi,
Delikanliydi o...
Üç seyini çok sevdi, birakamadi;
Yarini, sigarasini, birde silahini...
Kisa Camel içerdi parasi varken, yani nadiren,
Yokende maltepe, Iki mekani çok sevdi;
Biri her zamanki gittigi çay ocagi,
Biri O' nunla oturdugu agacin alti...
Dostlari vardi delikanlinin,
Belki kendinden çok daha delikanlilardi onlar,
Çok severdi dostlarini...
Yagmurda yürümeyi birde
O' nu çok sevdi,
O iki aliskanligini hiç birakamdi,
Duygusaldi, aglamayi çok severdi,
Ama hep yalniz aglardi,
O' ndan baska kimse görmedi delikanlinin agladigini,
O' ndan baskasi silmedi, gözlerinden dökülen yaslari,
Onun için hep
O vardi,
Öyle büyük bir askla seviyordu ki unutamadi,
Ne birkaç günlük, nede birkaç aylikti onunki,
Bir ömür adini kalbine kazimisti, S
atmadi asla sevdasini,
Çok aci çekti ama hiç ezilmedi,
Belki boynu bükük gezerdi,
Ama yüregi hiç bükülmedi,
Her zaman dimdik ayakta idi,
Dik yürüyüp yüreksiz olmaktansa,
Boynu bükük yürüyüp,
Demir bir yürek tasimayi arzu etti,
Ve hep unutulmak korkusu ile yasadi,
Hep sevdigini düsünüp agladi;
Yapayalniz...
Korkma delikanli O seni unutmadi,
Hiç unutmayacak,
Çünkü O' da seni sevdi, sevecek,
O büyük askini kalbinden hiç silmeyecek..
BIR MARTI MASALI
Bir sırrım vardı benim,
Kimselere diyemediğim
Bir martı yaşardı kaçak..
En kuytusunda yüreğimimim..
İzin almamıştı benden orada yerleşmek için
Vurdum kilidi üstüne,
Ne su verdim, ne besledim, ölsün diye bekledim!
Gün oldu,
Çok ağladı..
Özgürlüğe yalvardı
Biraz tuhaftı
Git dedim,
Kaldı..
Tek isteği sana doğru uçmaktı
Olmazdı..olmamalıydı
Vurdum kilidi üstüne,
Ölsün diye bekledim! ..
Bir gün.
Sana gelirken aleleacele,
Açık unuttuğum kapıdan sızıverip gizlice
Hiç beklemediğim bir anda
Dudaklarımın arasından kanatlandı aniden..
Bir çığlık attı;
Öyle bir çığlıktı ki,
Sen irktün,
Ben utandım..
Yıldızlar ayağımın altında
Birer birer ufalandı
Başımdan aşağı dökülen,
Kaynamış sular değil,
Düpedüz hayatımdı
Ah işte o martı,
Bana ne yaptığını hiç anlamadı.
Çünkü o da dünyadan en güzel şeyin,
Sevilmek olduğunu sandı
Bense hayatımda ilk defa,
Sevmeyi tatmıştım yeni.
Sana hissettiğim aşkta!
Hesapsız kitapsız..hiç karşılıksız
Sevmeyi öğrenmiştim
Bir martı..bir hata..
Seni kaybettim!
Martıya ne mi oldu sonra?
Suçluydu..kızgındım
Bir kurşun sıktım alnının ortasına
Vurdum kilidi üstüne,
Ölsün diye bekledim!
Son bir gayret seslendi
Bir garip baktı yüzüme
'Tamam dedi..özür dilerim
Bir hataydı kabul..affet ölmek üzereyim
Fakat hemen şimdi söyle..merak ederim..
Madem sevilmek değil, sevmekti istediğin,
Onu kaybettin diye sevemez misin? '
Sustum cevap veremedim.
Açtım kilitleri
Sardım yaralarını..
Yaşasın diye dua ettim.
Bir sırrım var hala benim,
Kimselere demediğim.
Bir martı yaşıyor hür,
En kuytusunda yüreğimin!
BIR MARTI MASALI
Bir sırrım vardı benim,
Kimselere diyemediğim
Bir martı yaşardı kaçak..
En kuytusunda yüreğimimim..
İzin almamıştı benden orada yerleşmek için
Vurdum kilidi üstüne,
Ne su verdim, ne besledim, ölsün diye bekledim!
Gün oldu,
Çok ağladı..
Özgürlüğe yalvardı
Biraz tuhaftı
Git dedim,
Kaldı..
Tek isteği sana doğru uçmaktı
Olmazdı..olmamalıydı
Vurdum kilidi üstüne,
Ölsün diye bekledim! ..
Bir gün.
Sana gelirken aleleacele,
Açık unuttuğum kapıdan sızıverip gizlice
Hiç beklemediğim bir anda
Dudaklarımın arasından kanatlandı aniden..
Bir çığlık attı;
Öyle bir çığlıktı ki,
Sen irktün,
Ben utandım..
Yıldızlar ayağımın altında
Birer birer ufalandı
Başımdan aşağı dökülen,
Kaynamış sular değil,
Düpedüz hayatımdı
Ah işte o martı,
Bana ne yaptığını hiç anlamadı.
Çünkü o da dünyadan en güzel şeyin,
Sevilmek olduğunu sandı
Bense hayatımda ilk defa,
Sevmeyi tatmıştım yeni.
Sana hissettiğim aşkta!
Hesapsız kitapsız..hiç karşılıksız
Sevmeyi öğrenmiştim
Bir martı..bir hata..
Seni kaybettim!
Martıya ne mi oldu sonra?
Suçluydu..kızgındım
Bir kurşun sıktım alnının ortasına
Vurdum kilidi üstüne,
Ölsün diye bekledim!
Son bir gayret seslendi
Bir garip baktı yüzüme
'Tamam dedi..özür dilerim
Bir hataydı kabul..affet ölmek üzereyim
Fakat hemen şimdi söyle..merak ederim..
Madem sevilmek değil, sevmekti istediğin,
Onu kaybettin diye sevemez misin? '
Sustum cevap veremedim.
Açtım kilitleri
Sardım yaralarını..
Yaşasın diye dua ettim.
Bir sırrım var hala benim,
Kimselere demediğim.
Bir martı yaşıyor hür,
En kuytusunda yüreğimin!
Şarkılar Türküler Şiirler
25.07.2015 - 12:34Unutursun
Sus, sessiz ol çocuk.
Şarkı henüz bitmedi.
Kalbine, hakim ol çocuk,
Umut daha tükenmedi.
Yürü, yolları çocuk,
Yollar henüz, bitmedi.
İnan, sakin ol çocuk,
Tanrı seni terk etmedi.
Bir masal biter,
Sessizlik başlar.
Kalbini okşar,
Uyutursun, uyutursun.
Gözlerin dolar,
Avuçların terler.
Bir yalan söyler,
Avutursun, avunursun.
Yerle bir olmuş bu,
Yıkık dökük şehre.
Bir şarkı söyler,
Susturursun, susturursun.
Acıya acıya, acıta acıta,
Kendini acıya, dolaya dolaya.
Bir kalbi, kanata kanata,
Unutursun, unutursun..
Gökyüzünde batarken güneş,
Yeryüzünde sessizliğin.
Ateşe aşık yanarken sen,
Unutursun, unutursun..
Bir masalda ölürken kahraman,
Bir şehir düşerken içinde.
İzlerken gözyaşlarınla,
Unutursun, unutursun..
Bir yalan devrilirken önünde,
Maskesi düşerken mucizelerin.
Korkmadan koşarak katilinin üstüne,
Unutursun, unutursun..
Düştüğün o çukurun dibinde,
Silkinerek tozdan, topraktan.
Sanki, hiç olmamış gibi..
Unutursun, unutursun..
Bir masal biter,
Sessizlik başlar.
Kalbini okşar,
Uyutursun, uyutursun..
Gözlerin dolar,
Avuçların terler.
Bir yalan söyler,
Avutursun, avunursun..
Yerle bir olmuş bu,
Yıkık dökük şehre.
Bir şarkı söyler,
Susturursun, susturursun..
Acıya acıya, acıta acıta,
Kendini acıya, dolaya dolaya.
Bir kalbi, kanata kanata,
Unutursun, unutursun..
Unutursun, unutursun...
Unutursun, unutursun...
Sanki hiç olmamış gibi..
Unutursun, unutursun...
Sanki hiç olmamış gibi....
Cem Adrian
şu an ne dinliyorum
25.07.2015 - 12:29Bir Melek Ölürken - Cem Adrian
Sustu içimdeki
Yorgun yüzündeki
Düştü elindeki
Öldü
Bir melekti
Sen sen sen giderken
Kalbim burada kalırken
Ellerim sessiz soğuk ve suskun öyle dururken
Yalnızlık gittiğin yoldan bana geri gelirken
Gözlerimden yaş yerine sessiz harfler damlarken
Sen sen sen giderken
Ben ben ben kalırken
Ayak seslerinle bütün camlar pencereler inerken
Bir veda saçlarımdan tutup beni yerlerde sürüklerken
Yüzümde ne acı ne keder
Sana son kez bakarken
Sen sen sen giderken
Bir kalp burada kalırken
Bir şehri bir tekmeyle benim üstüme yıkarken
Bir dua dudaklarından düşüp paramparça olurken
Sen sen sen giderken
Ben ben ben kalırken
Sustu içimdeki
Yorgun yüzündeki
Düştü elindeki
Öldü
Bir melekti
Yağmur gecenin karanlığını gökten söküp atarken
Rüzgar vurup bulutlarına beyaz şimşekler çakarken
Uykusundan uyanmış çocuklar korkmuşlar ağlarlarken
İçlerinden biri neden tanrı çok mu üzgün ki derken
Göç yollarında kuşlar kaybolmuş ölürlerken
Bir deniz kıyısında bir adam hala onu sayıklarken
Gökyüzüne açılmış eller birer birer kapanırken
Sen sen sen giderken
Bir meleği öldürürken!
Veda etmeden gidilmez çocuk
Bu vedadan sayılmaz çocuk
Bir melek ölürken
Böyle sessiz durulmaz
Çocuk
vazgeçtim senden
18.01.2006 - 15:09Senin varlığındı kalbimin kapılarını açan, sendin anahtarı kalbimin. Ne kelimeler yeter anlatmaya, ne de kağıt kabul eder kalemden dökülenleri. Sadece yaşadığım anlardan kalan anılarım yetebilir seni anlatmaya…
Aşk yok, aşka inanmam dediğim anlarda çıktın karşıma. Önce gülüşündü seni bana çeken, sonrasında o gülüşün altındaki yaralı yüreğin…
O gün, hani seni gördüğüm ilk gün; tren istasyonunda yağmur altında saatlerce oturduğumuz ilk gün. Sözde tren beklerken onlarcası geçip gitmişti de aldırmamıştık. Yağmur bedenimi ıslatırken, her damlada bir kat daha sana aşık olduğum gün… Yaşama döndüğüm, aşkın varlığının kanıtını gördüğüm gün…
Ve sonra…. Sonu olmayan bir yaşam içinde asla gecesi olmayan bir gün gibi doğdun hayatıma. Oysa senden once “yağmurlar bile isyan ederdi akıttığım yaşlara onlar bile benim kadar ağlayamazdı”. Ya bu ben değilim, yada zaten ben bende değildim… Hayallerde yaşatılabilirdin, bir rüyada yer alabilirdin, belki de bir masal karamanı olabilirdin ama benim olamazdın...
Sen gideli iki gün oldu.. Asırlara bedel iki gün.. Ellerim ceplerimde caddelerde yürüyorum. Birlikte dinlediğimiz şarkılar kulağımda. Ya da odama kapıyorum kendimi, görmek istemiyorum senden başkasını. O kadar çok alışmışım ki sana. Senin üzerine kurulmuş tüm hayallerim. Sen gittin, ben bittim, hayallerim yok artık geleceğe dair...
Bil ki; içimde her zaman sıcacık kanayan bir yara olarak kalacaksın. Sana istediğim zaman söyleyemeyeceğim belki sevgimi ve ulaşamayacak uzattığım ellerim ellerine. Ama ne olursa olsun sana olan sevgim her an artarak yaşayacak bende.'......
İşte bitti; “Vazgeçtim Senden” ve belki de seninle birlikte kendimden…
VAZGEÇTİM SENDEN
unutmak
10.12.2005 - 14:01unutmaya çalışmak ne kötü bi kaderdir,senin olan şeyleri çöpe atmak gibi...
EREN
01.11.2005 - 19:22Sadece bir şey, Belki her şey...
sevgi
19.05.2004 - 19:35SEVGİ BUDUR
Delikanlı
kızı çok
seviyordu.Evleneceklerdi.
Ama
sorunları birden
artmıştı.. işte ve evde..
Asabileşmiş sevgilisini üzer olmuştu.
Hatta
ağlatmıştı bir keresinde..
Bir
gün...Mutlu bir gün..
Birbirlerine sarılmışken,
delikanlı sordu:
'Bana neden
katlanıyorsun? ..
Ama hemen
cevap verme..iyi düşün! ..
Ben aynısoruyu senin için
kendime sordum ve
cevabı buldum.
Bakalım
sen ne cevap bulacaksın? ' Kız
düşündü ve yanıt verdi:
'Seni
sevdiğim için'
Delikanlının suratı asılır
gibi oldu.
Kız
Beklenen yanıtı vermediğini hissetti.
Bakalım
doğru cevap
neydi? ..
O da sordu:
'Peki sen
bana neden katlanıyorsun? ..
'Delikanlı sımsıkı sarıldı
kıza...
'Ben sana katlanmıyorum ki! ! ! ..'
kadıköy
11.02.2004 - 12:50O bir...
O bir...
O bir...
Kadıköy bir tanedirrrrrrr :)))
ada
07.12.2003 - 12:55O ada senin bu ada benim, yelkovan kuşlarının peşisıra :)
ahmed arif
25.11.2003 - 02:30Ay Karanlık
Maviye
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgarda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...
İtten aç,
Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille
Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık...
Ahmed Arif
ölüm
25.11.2003 - 02:06Ölüme Dair
Buyrun, oturun dostlar,
hoş gelip sefalar getirdiniz.
Biliyorum, ben uyurken
hücreme pencereden girdiniz.
Ne ince boyunlu ilâç şişesini
ne kırmızı kutuyu devirdiniz.
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
başucumda durup el ele verdiniz.
Buyrun, oturun dostlar
hoş gelip sefalar getirdiniz.
Neden öyle yüzüme bir tuhaf bakılıyor?
Osman oğlu Hâşim.
Ne tuhaf şey,
hani siz ölmüştünüz kardeşim.
İstanbul limanında
kömür yüklerken bir İngiliz şilebine,
kömür küfesiyle beraber
ambarın dibine...
Şilebin vinci çıkartmıştı nâşınızı
ve paydostan önce yıkamıştı kıpkırmızı kanınız
simsiyah başınızı.
Kim bilir nasıl yanmıştır canınız...
Ayakta durmayın, oturun,
ben sizi ölmüş zannediyordum,
hücreme pencereden girdiniz.
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
hoş gelip sefalar getirdiniz...
Yayalar-köylü Yakup,
iki gözüm,
merhaba.
Siz de ölmediniz miydi?
Çocuklara sıtmayı ve açlığı bırakıp
çok sıcak bir yaz günü
yapraksız kabristana gömülmediniz miydi?
Demek ölmemişsiniz?
Ya siz?
Muharrir Ahmet Cemil?
Gözümle gördüm
tabutunuzun
toprağa indiğini.
Hem galiba
tabut biraz kısaydı boyunuzdan.
Onu bırakın Ahmet Cemil,
vazgeçmemişsiniz eski huyunuzdan,
o ilâç şişesidir
rakı şişesi değil.
Günde elli kuruşu tutabilmek için,
yapyalnız
dünyayı unutabilmek için
ne kadar çok içerdiniz...
Ben sizi ölmüş zannediyordum.
Başucumda durup el ele verdiniz,
buyrun, oturun dostlar,
hoş gelip sefalar getirdiniz...
Bir eski Acem şairi:
«Ölüm âdildir» - diyor,-
«aynı haşmetle vurur şahı fakiri.»
Hâşim,
neden şaşıyorsunuz?
Hiç duymadınız mıydı kardeşim,
herhangi bir şahın bir gemi ambarında
bir kömür küfesiyle öldüğünü? ...
Bir eski Acem şairi:
«Ölüm âdildir» - diyor.
Yakup,
ne güzel güldünüz, iki gözüm.
Yaşarken bir kerre olsun böyle gülmemişsinizdir...
Fakat bekleyin, bitsin sözüm.
Bir eski Acem şairi:
«Ölüm âdil...»
Şişeyi bırakın Ahmet Cemil.
Boşuna hiddet ediyorsunuz.
Biliyorum,
ölümün âdil olması için
hayatın âdil olması lâzım, diyorsunuz...
Bir eski Acem şairi...
Dostlar beni bırakıp,
dostlar, böyle hışımla
nereye gidiyorsunuz?
Nazım Hikmet Ran
sevgi
25.11.2003 - 02:03Sevgi Neydi?
Sevgi neydi
dalda çiçek
denizde kum
petekte arı mıydı
Tutmak mıydı
sımsıcak bir eli
Çözmek miydi
lal olmuş dili
Sezmek miydi
bugünden dünü
sevgi neydi
Anne mama diyen
bir çocuk sesi miydi
Kar beyaz sütlü
anne memesi miydi
ya da kapalı gözlerle
bebenin memeyi emmesi miydi
sevgi neydi
Bir tas ayran mıydı
söğüt gölgesinde
Tütün basmak mıydı
kanayan yaraya
Gökleri kucaklayıp
halay çekmek miydi
Ağıtlar dinleyip
gözyaşı dökmek miydi
sevgi neydi
Gizlemek miydi
kalpteki volkanı
Söylemek miydi
bin türlü yalanı
Özlem gitmek miydi
bir merhabaya
Fal tutmak mıydı
yıldıza, aya
sevgi neydi.
Yaşlı bir nineyi
kolundan tutmak mıydı
Deliler gibi sevişip
dost gibi yatmak mıydı
Buluttan boşalırcasına
özgürce akmak mıydı
sevgi neydi
Sevgi neydi
güneşten parlak
ataşlardan sıcak
pamuktan yumuşak
yıldızlardan ırak
daha ırak mıydı
sevgi neydi?
Hıdır Çam
aşk
24.11.2003 - 13:38Aşk cesaret ister, kocaman bir
yürek ister. Aşk hayata karşı işlenilen en doğru suç ortaklığıdır,
Aşk hayatın tekdüzeliğine, bütün sıradanlığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz.
Ve elbette Aşkı suçlamak, yargılamak, karalamak inkar etmek de
asla yakışık olmaz.
Niçin aşk? Nedir bu aşk denilen şey, elle tutulmaz gözle görülmez bir
şeyse nedir bu yaşanan somut acılar, güzellikler?
Tek başına aşkı tanımlamak herşeyden soyutlamak mümkün mü?
Hayır! Aşk bugünlerde bazılarına göre plastikten bile yeniden yapıldı. Dünyada yaşanan suniliğe doğru gidiş aşkın etrafını sardı.
Nedir şu aşk...? Aşk hayatın bize hazırladığı en güzel sürprizdir,
bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir.
Daha ne olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz. Aşk; en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır o, adı kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek yoktur,
'Aşık oldum'
dediğiniz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlıkla
anlayabilir, çünkü aşkın dili tektir.
Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer ve kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik, aşkın sırrını da çözerdik herhalde.
Ama o zaman da aşkın insanı alıp götüren büyüsü tamamen kaybolurdu.
Aşk hayata karşı işlenen en güzel ve en doğru suç ortakIığıdır,
aşk hayatın bütün tek düzeliğine,
bütün sıradanIığına en soylu başkaldırıdır.
Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette yasanılan aşkı
suçlamak, yargılamak, karalamak, inkar etmek de aşka yakışık kalmaz.
Bu önce haksızlık, kendinize saygısızlık olur. İnsan sonuna kadar savunmalı aşkını, karşılık görmesede, acı çekeceğini hissetsede,
yarın terkedileceğini bilsede, ailesini karşısına alacağını bilsede taviz
vermemeli aşkından, 'Seni Seviyorum' diyebilmeli göğsünü gere gere.
Aşk işte o zaman aşktır. Ve bunun dogrusu yanlışı yoktur, zaten aşkın
kendisi doğrudur, kime karşı duyuluyorsa bu aşk,
doğru insanda işte odur.
Aşkın zamanı yoktur, hep hazırlıksız yakalar insanı.
Evli olmanız, sevgilinizin olması, bir ayrılığın taze yaralarını
kurutmaya çalışmanız, bağlılıktan korkmanız, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umrunda değildir.
İşte aşk bütün bunlara tek başınıza karşı gelebilme yürekliliğidir, belkide yeni hayata geçebilme yolu...
Aşkın ne zaman gelebileceği belli olmadığı gibi, ne zaman gideceği de
hiç belli değildir. Fazla vakti yoktur onun, uzun süre beklemeye ve
bekletilmeye tahammülü de yoktur.
Bir başka göze bakmaya, bir başka tene
dokunmaya başlaması o kadar da zor değildir...
Aşktan değil, onun kaçmasından korkun ve doğruluğuna yanlışlığına bakmadan sonuna kadar savunun aşkınızı.
Biliyor musunuz, hayat zaten kocaman bir yalan, bu kadar sahteligin
içinde gerçek ve doğru olan tek güzellik AŞK.! ! .
Lütfen ona haksızlık etmeyelim..
Alper AYGÜN
hasret
04.08.2003 - 10:44HASRET ZAMANLARI
Bugün sana aşık oluşumun bilmem kaçıncı günü.
Ve bilmem kaçıncı saati şimdi.
Milattan sonra mıydı, yoksa önce mi?
Yoksa milat, aşık olmam mıydı gözyaşlarına?
Gözyaşlarım, kum saatinin kum taneleri.
Aşk, sessiz ve sürekli akışında gizli.
Zaman kadar düzenli,
Aşk kadar, senin kadar gizemli.
Bilmem kaçıncı dakikası sana aşık oluşumun.
Her nedense savruldum saçlarınla,
Vuruldum yalancı bakışlarına.
Yalancı olan sevgi miydi, mestane gözlerin mi bilmem.
Yoksa gerçekler miydi yalan olan?
Güzel yüzünden arta kalan,
Hayalin kadar yalan.
Bilmem kaçıncı saniyesi sana aşık oluşumun.
Kalbimin kaçıncı haykırışı seni?
Kaçıncı duyuşum kapıda sesini?
İşte yine gelmeyişin,
Hayal kırıklığının hangi saniyesi.
Bilmem kaçıncı salisesi sana aşık oluşumun.
Ve alışamadığım yokluğunun.
Ne zamandır hasretim karbeyaz tenine.
Yokluğunda geçen saliseler kadar,
Akıttığım gözyaşları kadar,
Sana olan sevgim kadar çok hasretim sana.
Vuslat bir dua kadar uzak,
Ölüm kadar yakın bana,
Şimdi sessizce ağladığım mezarının başında...
Erdem Demirkol26.02.2001
sevgi
04.08.2003 - 10:38Seninle olmanin en guzel yani ne biliyor musun?
Elin elime degmeden avuclarimi terleten sicakligini taa icimde hissetmek.
Seninle olmanin en kotu yani ne biliyor musun? 'Seni seviyorum'
sozcugu dilimin ucunu isirirken, her bulusmamizda bos yere saatlerce havadan
sudan soz etmek.
Seninle olmanin en heyecanli yani ne biliyor musun? Ayni seyleri seninle ayni
anda dusunmek, birlikte aglamak, gulmek.. Ve yanimdayken seni cilginca
ozlemek.
Seninle olmanin en aci yani ne biliyor musun? Kalabalik ortamlarda seni diger
dostlarinla paylasmak... Telefonda konustugun, yolda hatirini sordugun
insanlari, cocukca kiskanmak.
Yasadigin eski asklari dinlemek.
Seninle birlikte olmanin en mutlu yani ne biliyor musun? Tanidik birileriyle
karsilasma tedirginligi ile yollarda yurumek yanyana...
Elimdeki semsiyeye inat, yagmurda islanmak birlikte.
Elimde kircicegi seni beklemek... Ayni mekanlarda ayni yiyecekleri yemek. Şarap içmek...
Belki de visne votka.
Seninle olmanin en romantik yani ne biliyor musun? Sensiz gecelerde sana
soyleyemediklerimi yildizlara, aya anlatmak...Okudugum kitabin sayfalarinda,
dinledigim sarkilarin, turkulerin, siirlerin her Misrasinda seni bulmak.
Seninle olmanin en zor yani ne biliyor musun? Seni kaybetme korkusuyla, hayatta
ilk kez tattigim o tarifsiz duygularimi, umut denizinin ortasinda kureksiz bir
sandala hapsetmek...
Sevgili yerine yillarca dost kalmayi basarmak. Yalinayak yurumek bicagin en
keskin yerinde.
Kanadikca Tuz yerine gozyaslarimi basmak yuregime.
Seninle olmanin tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hic olmadin ki!
Olsaydin avuclarim terlemezdi...
Isirmazdim dilimin ucunu...
Ozlemezdim seni yanimdayken...
Kiskanmazdim.
Korkmazdim yollarda yurumekten...
Islanmazdim yagmurlarda...
Yildizlara, aya dert yanmaz, boyle her sarkida sarhos olmazdim.
Korkmazdim seni kaybetmekten, ayaklarim kan revan, atlardim sandaldan denize...
Ve her kulacta haykirirdim seni sevdigimi.
Sen hic benimle olmadin ki...
Ya aklin baska yerlerdeydi, ya yuregin!
dost
04.08.2003 - 10:35DOST DEDIGIN
SEVILECEK BIRI OLMADIGIN ZAMANLARDA BILE SENI SEVMELI
SARILACAK BIRI OLMADIGIN ZAMANLARDA BILE SANA SARILMALI
DAYANILMAZ OLDUGUN ZAMANLARDA BILE SANA DAYANMALI
DOST DEDIGIN FANATIK OLMALI
BUTUN DUNYA SENI UZDUGUNDE SANA MORAL VERMELI
GUZEL HABERLER ALDIGINDA SENINLE DANS ETMELI
VE AGLADIGINDA SENINLE AGLAMALI
AMA HEPSINDEN DAHA COK
DOST MATEMATIKSEL OLMALI
SEVINCI CARPMALI
UZUNTUYU BOLMELI
GECMISI CIKARMALI
YARINI TOPLAMALI
KALBININ DERINLIKLERINDEKI IHTIYACI HESAPLAMALI
VE HER ZAMAN BUTUN PARCALARDAN DAHA BUYUK OLMALI
ISI BITINCE SENI BIR TARAFA ATMAMALI
HZ.MEVLANA
yasak aşk
04.08.2003 - 10:28Sakın Unutma
Biliyor musun seven insan hassas oluyor
Sahte Sözler, Sahte gülüşler
Delicesine benliğini verdiğin o sevdalar
Kimsesiz öksüz çocuk gibi bırakıyor çaresiz
İnanmak istemedim yasak yalan aşklara
İlk defa bocaladım saflığımdan
Kurtulamadım bu aşk takıntılarından
Yüzüne bile bakamadım utandığımdan
İnsanlar iş, ekmek, özgürlük beklerken
Bunca dertlerin arasında umutsuz bir aşk
Hep sana gönülden inandığımdan
Yalan söylensin diyemi var bu sözcükler
İnsanın aklını karıştıran başını döndüren
Evde, işte, telefonda öpüşler, öpüşmeler
Başkasının kollarında gezişler, sevişmeler
Akıl erdiremediğim aşk böyle mi?
Yılmadan, yıkılmadan, yalan aşklara
Dokuz köyden kovulsam da
Aşağılanıp hep enayi ol samda
Seni sabırla beklediğime değecek
İşte o gün gerçek sevgi galip gelecek
Sakın unutma!
Sen gerçek sen oluncaya dek
Bekliyorum seni ölünceye dek
Mustafa Hatipoğlu
aşk
04.08.2003 - 10:20Aşkın Kanunu
I- Umumi Hükümler
Madde 1- Herkes aşık olabilir.
Madde 2- Hiç kimsenin aşkına mani olunamaz.
Madde 3- İyiyi kötüyü ayıramayan kimse aşık olamaz.
Madde 4- Aşık sevgilisini kendini sevmeye zorlayamaz.
Madde 5- Aşık olduğunu iddia eden kimse bunu ispata mecburdur.
Madde 6- Aşkın karşılıklı olması şart değildir.
II- İlan-ı Aşk
Madde 7- İlan-ı aşk, tek taraflı yönetilmesi gerekli bir irade
beyanıdır. Bu ilan bir şekli mahsusa tabi değildir.
Madde 8- İlan-ı aşk, yazılı şekilde olursa buna 'Aşk Mektubu' denir.
Madde 9- İmzasız aşk mektupları hiçbir hüküm ifade etmez. Meğer ki
Muhtevası yazarının hüviyetini sevgiliye haber vere.
Madde 10- Aşk ilan-ı sarih (belirgin) olabileceği gibi zimni de
olabilir.
Madde 11- Aşk mektubunun yırtılarak mursile(gönderene) iadesi sarih bir redveye yeni bir icaba davet mahiyetindedir.
Madde 12- Sarih veya zimmen reddedilmemiş bir icaba mahiyetindedir.
III- Aşk Birliği
Madde 13- Tarafların karşılıklı olarak ilan-ı aşk etmeleriyle 'aşk
akdi' doğar.
Madde 14- Birliğin devamı ve sariyeti için sevgililer hüsnüniyetle her çareye başvurabilir.
Madde 15- Bu maddelerin uygulanmasında A.K'nın 2.madesi kıyasen tatbik
edilir.
IV- Birliğin Sona Ermesi
Madde 16- Taraflardan biri, diğerinin aşkını istismar ederse kusursuz
taraf, birliği her zaman ve tek taraflı bir irade beyanı ile feshedebilir.
Madde 17- Aşıklardan birinin ölümü, ihaneti, yeni bir aşk birliği
kurması gibi hallerin her birinin vukuunda birlik kendiliğinden fesih
olur.
Madde 18- Taraflar karşılıklı olarak anlaşaraktan birliği feshedebilirler. Madde 19- Bir maşuk aynı zamanda bir kaç aşığı idare ediyorsa 'hüsnüniyet' iddiasında bulunamaz.
V- Sona Ermenin Neticeleri
Madde 20- Birlik taraflardan birinin ölümü ile sona erirse, diğer
taraf sevmekte devam edebilir.
Madde 21- Bir tarafın ihaneti halinde, kusursuz taraf, örf ve adete göre dilediği müeyyideyi tatbik etmekte serbesttir.
Madde 22- Bu kanunda, hakkında hüküm bulunmayan meselelerde örf ve adet, o dahi yoksa, Aşkın Kanunu'nun umumi hükümleri tatbik olunur.
aşk
04.08.2003 - 10:16Ey Aşk!
Sakin, sessiz, usulca geldi kapıma.
Hiç anlamadım bile orada olduğunu.
Sessizce geldi, yerleşti yüreğime.
Öylesine kırılgandı ki görmeliydiniz, öylesine narindi. Bakmaya doyamazdınız, baktıkça bakasınız gelirdi.
Sonra günün birinde kalktı gitti yüreğimden.
Nasıl üzüldüm bilemezsiniz, nasıl eksikliğini hissettim.
Meğer oymuş yaşama sevincim, mutluluğum.
Sonra bir baktım ki yine geliyor.
Eskisi gibi güzel. Yeri belliydi zaten.
Hemen geldi yerleşti.
Ama bende önüne geçilmez bir 'yine gider mi? ' korkusu...
Ey aşk!
Bu sefer benimle kalmaya mı geldin, yoksa yine ziyarete mi?
aşk
30.06.2003 - 13:19Aşk ki beni sana anlatan,
Aşk ki yaşamama sebep olan,
Aşk ki sadece sana duyulan,
O en yüce duygudur yüreğimde.
Aşk ki seninle hayat bulan,
Aşk ki yalnızlığımı paylaşan,
Aşk ki hayatımı aydınlatan,
O kudretli bakıştır gözlerimde.
Aşk ki beni yoktan vareden,
Aşk ki sensiz anlamı kaybolan,
Aşk ki güzel hayaller kurduran,
O sevimli dokunuştur ellerimde.
Aşk ki Ferhat'a dağları deldiren,
Aşk ki Mecnun'a çölleri geçirten,
Aşk ki Burak'a geceyi gündüz eden,
O en güzel mutluluktur düşlerimde.
Burak Akay
ben
09.05.2003 - 02:19Aynaya Baktım Gördüm
Sizde bakın göreceksiniz :)
sevgi
09.05.2003 - 02:12Sevdi o hep, yürekten sevdi,
Ihanete ugradi;
Birakti tek kalemde boynunu egdi,
Parasi yoktu belki,
Parasiyla degil yüregiyle sevdi, sevildi,
Hemde çok sevildi...
Belki sevdigini cafeler götüremedi,
Ama satmadi sevdasini yüregine ekti,
Haklinin yaninda idi,
Haksiza demir bir yürekti yikilmadi,
Delikanliydi o...
Üç seyini çok sevdi, birakamadi;
Yarini, sigarasini, birde silahini...
Kisa Camel içerdi parasi varken, yani nadiren,
Yokende maltepe, Iki mekani çok sevdi;
Biri her zamanki gittigi çay ocagi,
Biri O' nunla oturdugu agacin alti...
Dostlari vardi delikanlinin,
Belki kendinden çok daha delikanlilardi onlar,
Çok severdi dostlarini...
Yagmurda yürümeyi birde
O' nu çok sevdi,
O iki aliskanligini hiç birakamdi,
Duygusaldi, aglamayi çok severdi,
Ama hep yalniz aglardi,
O' ndan baska kimse görmedi delikanlinin agladigini,
O' ndan baskasi silmedi, gözlerinden dökülen yaslari,
Onun için hep
O vardi,
Öyle büyük bir askla seviyordu ki unutamadi,
Ne birkaç günlük, nede birkaç aylikti onunki,
Bir ömür adini kalbine kazimisti, S
atmadi asla sevdasini,
Çok aci çekti ama hiç ezilmedi,
Belki boynu bükük gezerdi,
Ama yüregi hiç bükülmedi,
Her zaman dimdik ayakta idi,
Dik yürüyüp yüreksiz olmaktansa,
Boynu bükük yürüyüp,
Demir bir yürek tasimayi arzu etti,
Ve hep unutulmak korkusu ile yasadi,
Hep sevdigini düsünüp agladi;
Yapayalniz...
Korkma delikanli O seni unutmadi,
Hiç unutmayacak,
Çünkü O' da seni sevdi, sevecek,
O büyük askini kalbinden hiç silmeyecek..
aşk
23.04.2003 - 15:05Aşk Kendi İsteğinle Tutsak Olmaktır :)
aşk
12.04.2003 - 16:35BIR MARTI MASALI
Bir sırrım vardı benim,
Kimselere diyemediğim
Bir martı yaşardı kaçak..
En kuytusunda yüreğimimim..
İzin almamıştı benden orada yerleşmek için
Vurdum kilidi üstüne,
Ne su verdim, ne besledim, ölsün diye bekledim!
Gün oldu,
Çok ağladı..
Özgürlüğe yalvardı
Biraz tuhaftı
Git dedim,
Kaldı..
Tek isteği sana doğru uçmaktı
Olmazdı..olmamalıydı
Vurdum kilidi üstüne,
Ölsün diye bekledim! ..
Bir gün.
Sana gelirken aleleacele,
Açık unuttuğum kapıdan sızıverip gizlice
Hiç beklemediğim bir anda
Dudaklarımın arasından kanatlandı aniden..
Bir çığlık attı;
Öyle bir çığlıktı ki,
Sen irktün,
Ben utandım..
Yıldızlar ayağımın altında
Birer birer ufalandı
Başımdan aşağı dökülen,
Kaynamış sular değil,
Düpedüz hayatımdı
Ah işte o martı,
Bana ne yaptığını hiç anlamadı.
Çünkü o da dünyadan en güzel şeyin,
Sevilmek olduğunu sandı
Bense hayatımda ilk defa,
Sevmeyi tatmıştım yeni.
Sana hissettiğim aşkta!
Hesapsız kitapsız..hiç karşılıksız
Sevmeyi öğrenmiştim
Bir martı..bir hata..
Seni kaybettim!
Martıya ne mi oldu sonra?
Suçluydu..kızgındım
Bir kurşun sıktım alnının ortasına
Vurdum kilidi üstüne,
Ölsün diye bekledim!
Son bir gayret seslendi
Bir garip baktı yüzüme
'Tamam dedi..özür dilerim
Bir hataydı kabul..affet ölmek üzereyim
Fakat hemen şimdi söyle..merak ederim..
Madem sevilmek değil, sevmekti istediğin,
Onu kaybettin diye sevemez misin? '
Sustum cevap veremedim.
Açtım kilitleri
Sardım yaralarını..
Yaşasın diye dua ettim.
Bir sırrım var hala benim,
Kimselere demediğim.
Bir martı yaşıyor hür,
En kuytusunda yüreğimin!
sevgi
12.04.2003 - 16:31BIR MARTI MASALI
Bir sırrım vardı benim,
Kimselere diyemediğim
Bir martı yaşardı kaçak..
En kuytusunda yüreğimimim..
İzin almamıştı benden orada yerleşmek için
Vurdum kilidi üstüne,
Ne su verdim, ne besledim, ölsün diye bekledim!
Gün oldu,
Çok ağladı..
Özgürlüğe yalvardı
Biraz tuhaftı
Git dedim,
Kaldı..
Tek isteği sana doğru uçmaktı
Olmazdı..olmamalıydı
Vurdum kilidi üstüne,
Ölsün diye bekledim! ..
Bir gün.
Sana gelirken aleleacele,
Açık unuttuğum kapıdan sızıverip gizlice
Hiç beklemediğim bir anda
Dudaklarımın arasından kanatlandı aniden..
Bir çığlık attı;
Öyle bir çığlıktı ki,
Sen irktün,
Ben utandım..
Yıldızlar ayağımın altında
Birer birer ufalandı
Başımdan aşağı dökülen,
Kaynamış sular değil,
Düpedüz hayatımdı
Ah işte o martı,
Bana ne yaptığını hiç anlamadı.
Çünkü o da dünyadan en güzel şeyin,
Sevilmek olduğunu sandı
Bense hayatımda ilk defa,
Sevmeyi tatmıştım yeni.
Sana hissettiğim aşkta!
Hesapsız kitapsız..hiç karşılıksız
Sevmeyi öğrenmiştim
Bir martı..bir hata..
Seni kaybettim!
Martıya ne mi oldu sonra?
Suçluydu..kızgındım
Bir kurşun sıktım alnının ortasına
Vurdum kilidi üstüne,
Ölsün diye bekledim!
Son bir gayret seslendi
Bir garip baktı yüzüme
'Tamam dedi..özür dilerim
Bir hataydı kabul..affet ölmek üzereyim
Fakat hemen şimdi söyle..merak ederim..
Madem sevilmek değil, sevmekti istediğin,
Onu kaybettin diye sevemez misin? '
Sustum cevap veremedim.
Açtım kilitleri
Sardım yaralarını..
Yaşasın diye dua ettim.
Bir sırrım var hala benim,
Kimselere demediğim.
Bir martı yaşıyor hür,
En kuytusunda yüreğimin!
Toplam 46 mesaj bulundu