Her türlü ayrımcılığa karşı olan hümanist yapıda biriyim..
Her türlü ayrımcılığa karşı olan hümanist yapıda biriyim..
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Osman Aslan Nedire Yazılan Yorumlar Sayfası
1 Mart 2025 Cumartesi - 22:16:24
şiir
13.12.2024 - 22:07ŞİİR VE SEN
Seni şiire böleyim dedim
Sonuç sonsuz çıktı.
Seni şiirden çıkarayım dedim
Şiir şiirlikten çıktı.
Yazan: Şadi Özbay
(Hey / 21 Haziran 1982 / Sayı: 33)
Morgan Fairchild
08.09.2024 - 22:161981 tarihli (Sayı: 1) “Dedektif Billy Biss” dergisinden alıntıdır..
FLAMINGO YOLUNUN YILDIZI MORGAN FAIRCHILD (CONSTANCE) Hollywood'un yeni seks sembolüdür Morgan Fairchild... Ama Marilyn ya da diğerleri gibi melek yüzlü, güzel huylu seks bombası değil tam tersi. Tüm rakiplerini kıskandıran doğuştan kalkık burnu... Kısık göz kapakları ile seksi bakışı ve kusursuz vücut ölçüleri ile Morgan Fairchild bugün geleceği en parlak görülen yıldızı..
KÜÇÜK ŞİŞKO KIZ Küçük Morgan şişko, çirkin bir kızdı. Vücudu lise yıllarında gelişmeye başladı. Serpildikçe güzelleşti. 1966 yılında Dallas'ta "Yılın Genç Kızı” yarışmasında finale kalacak kadar güzelleşmişti.
Hemen bu yıllarda " Bonnie and Clyde” (Bonnie ve Clyde) filminde ünlü yıldız Faye Dunaway'in dublörlüğünü yaptı. Henüz 16 yaşındayken ünlü aktör Warren Beatty ile olan ilişki ile dikkatleri çekti. Ama bu ilişki uzun sürmedi* Evliliğini ise bir reklâm müzikçisi ile yaptı, altı yıl evli kaldı.
ÖNCE NEW YORK Evlilikten aradığını bulamadı. Aklı sahne ışıkları ve New York'ta kalmıştı. Önceleri TV reklâmlarında oynadı. "Search For Tomorrow” (1973-1977) adlı dizide önemli bir rol aldı. Artık adını duyurmuştu. Hollywood'un yolları açılmıştı ona...
“Switch” (1977) dizisinde konuk oyuncu olarak göründü. Bunu “Police Woman” (1978), Barnaby Jones (1978), “Dallas” (1978), Mork ve Mindy (1978-79) ve "A Man Called Sloane” (1979) dizilerinde küçük roller izledi.
Sinemada esas rolünü "Hayal Tacirleri”nde ihtirasları uğruna annesini öldüren kadını oynadığında buldu. İhtirasları için her şeyi göze alan kadın tipini "Flamingo Yolu'nun Constance'ı izledi. Bir fahişeyi oynuyordu. Ve bu rol onun için biçilmiş kaftandı.
MARİLY MONROE HAYRANI Özel yaşamı ile canlandırdığı rol dağlar kadar farklı Fairchild'ın.. Boş zamanlarında Paleontoloji (fosil bilim) ile ilgileniyor ünlü yıldız. Narin, çabuk kırılan mizaçlı olarak tanınıyor. 1.62 cm'lik boyu, 45 kilo gelen fiziğini korumak için sürekli rejim yapıyor. En büyük tutkusu ise hayranı olduğu Marilyn Monroe ile ilgili her şeyin koleksiyonunu yapmak... (‘Dedektif Billy Biss’ dergisi / Basım: 1981 / Sayı: 1)
yasak
25.08.2024 - 14:23Yasaklar her zaman, yasaklanan şeyi daha cazip kılar.
yasaklar
25.08.2024 - 14:22Yasaklar her zaman, yasaklanan şeyi daha cazip kılar.
Clint Eastwood
24.03.2024 - 12:5914 Kasım 1983 (Sayı: 47) tarihli TV'de 7 Gün dergisinden..
SON KOVBOY…
Clint Eastwood'u görünce İnsan şuna inanç getiriyor: Jack Nicholson, Al Pacino ve Dustin Hoffman gibi günümüzün büyükleri yıldız rollerine çıkmaz olduktan sonra, Clint Eastwood hâlâ afişlerde adını, filmin adının yukarısında büyük harflerle yazmayı sürdürecek.
Niçin ml?
Clint'te öbürlerinde olmayan bir özellik, bir yıldız sihri var olduğu için. Sinemada önemli olan da bu. Spencer Tracy, Clark Gable ve Gary Cooper'ı ölmezleştiren de aynı özellik olmuştur.
1.93 m. boyundaki demir bilekli yıldız bugün sinema dünyasının en çok para kazanan aktörleri arasında yer alıyor.
İfadesiz yüzüne, az konuşmasına ve tavırlarındaki katılığa rağmen hemen tüm kadınları etkiliyor Clint Eastwood. Bazıları Robert Redford'u, Paul Newman'ı, James Caan'ı tercih edebilirler, ama istisnasız herkes Clint Eastwood'u beğenir.
Beyazperdedeki imajını kendisi, "Tüm soruların cevaplarını bilen, toplumun ve toplumun polis kuvvetlerinin yardımının varlığında da yokluğunda da olabilen olağanüstü soğukkanlı, adeta insanüstü bir tip" olarak tanımlıyor.
Filmlerini bir gözden geçirince, bu tanımın ne kadar yerinde olduğunu anlıyorsunuz. Aynı tanım Clint Eastwood'un bunca yıldır yıldızının niçin sönmediğini de anlatıyor. Katı ve şiddetli olabilir, ama güvenilir bir tip o. Tam ideal bir Amerikalı. Aynen çok kez benzetildiği Gary Cooper gibi...
Clint ise, "Yıldız olmamın bir nedeni de sokakta rastlayabileceğiniz milyonlarca tipten biri oluşum” diyor. Buna şunu eklemek gerek: Clint Eastwood filmin yıldızdan daha önemli olduğu kanısında.
Clint o kadar meşhur bir yıldız oldu ki, Yirmi beş yılı aşkın bir süredir sinema Işinde olduğunu unutuyoruz.
Bir süre cankurtaran, oduncu, asker, yüzme hocası olarak çalıştıktan sonra Universal stüdyoları hesabına kamyonculuk yaptı. Bu arada stüdyoda çalışan ordudaki eski bir arkadaşı artist olmak için bir deneme filmi çevirmesini sağladı. Sonuç olarak Universal hesabına 18 ayın içinde 14 film çevirdi. Bunların arasında "Konuşan Katır" filmleri olduğu gibi, "Tarantula" gibi dehşet kurdeleleri de var. Rolleri bazen öylesine önemsizdi ki, artist listesine adının yazılmasını bile gereksiz kılıyordu.
İşler hiçbir zaman düzelmeyecekmiş gibi gözüktüğü bir sırada televizyonun "Rawhide" adlı bir westem dizisi Clint'i göz açıp kapayana kadar yıldız yaptı. Clint Eastwood bundan sonraki yedi buçuk yıl boyunca cam perdenin kovboylarından biri oldu.
Bu süre içinde pop alanında da kendini denedi Clint. Fakat, birkaç plak ve bir albüm doldurduktan sonra, tüm başarısına rağmen, bu işten caydı.
Sekiz yıl boyunca "Rawhide" adına at koşturduktan sonra, aktör Avrupa'ya geçerek gelmiş geçmiş on şiddetli westernlerden birini çevirdi. Sergio Leone'nin yönetimindeki “Bir Avuç Dolar” (A Fistful of Dollars)dı bu. Birisi, film boyunca Clint'ln tam 42 kişiyi vurduğunu hesaplamıştır.
Clint artık süperstarlık sınıfına girmişti.
Başarısı onu zengin bir adam yapmıştır ama hiçbir zaman Hollywood'un o kendini beğenmiş tiplerinden biri olmadı. Son zamanlarda film yapımcılığıyla da ilgilenerek aralarında “Play Misty For Me” gibi bir heyecan filmi ve tatlı bir aşk öyküsü olan "Breezzy” de bulunan mükemmel dört film yönetmiştir.
Güveninirlik ve devamlılık da Clint Eastwood'un kalıcı özelliklerinden. Eski bir manken olan Maggie ile evliliği çeyrek yüzyılı çoktan aşmış ve ona biri erkek, ikincisi kız iki çocuk kazandırmıştır.
Clint Eastwood her gün idman yaparak formunu korumaktadır. Jimnastikhanede bir saat çalıştıktan sonra Carmel'deki evinin yakınındaki kumsalda kilometrelerce koşmaktadır.
Birkaç yıl önce, sinema sahiplerinin, hangi yıldızların daha çok bilet sattırdığını saptamak için düzenledikleri ankette birinci olarak, 1932'den beri 23 kere birinci olan John Wayne'i tahtından indirmişti. Hiç de kolay bir İş değildi bu. Clint Eastwood'un daha uzun yıllar zirvede kalacağının şüphesi yok. TV'de 7 Gün / 14 Kasım 1983 / Sayı: 47)
Masrafa girmek
29.02.2024 - 02:31"Küçük masraflardan kaçmayın. Bazen küçük bir delik koca bir gemiyi batırır..." -Benjamin Franklin
sevgi
18.02.2024 - 13:59"İnsan ne denli derin düşünebiliyorsa, sevgisi o denli derindir.
-Tezer Özlü
huzur
14.01.2024 - 14:18Bir süre sonra insanlar pek de umrunda olmuyor.. Kimseyi değiştirmeye çalışmıyorsun.. Kimin ne düşündüğünü, kimin ne yaptığını umursamıyorsun.. Yorulunca kendi kabuğuna çekilip o küçük dünyanda yalnız yaşamayı öğreniyorsun.. Anlık mutluluklar yaşayıp derin hüzünleri tek başına atlatmayı öğrendiğin vakit kimseye de ihtiyacın olmuyor..
Siz buna yalnızlık diyorsunuz, ben ise huzur.
yalnızlık
14.01.2024 - 14:18Bir süre sonra insanlar pek de umrunda olmuyor.. Kimseyi değiştirmeye çalışmıyorsun.. Kimin ne düşündüğünü, kimin ne yaptığını umursamıyorsun.. Yorulunca kendi kabuğuna çekilip o küçük dünyanda yalnız yaşamayı öğreniyorsun.. Anlık mutluluklar yaşayıp derin hüzünleri tek başına atlatmayı öğrendiğin vakit kimseye de ihtiyacın olmuyor..
Siz buna yalnızlık diyorsunuz, ben ise huzur.
insan olmak
13.01.2024 - 08:35İnsan olmak, kendimize hak gördüğümüzü başkası için de hak olarak görmeyi, kendimize yapılmasını istemediğimizi başkalarına reva görmemeyi gerektirir.
John Erik Hexum
12.01.2024 - 17:5830 Ocak 1984 (Sayı: 6) tarihli TV’de 7 Gün dergisi, Jon-Erik Hexum’ın ölümünden sadece 9 ay önce genç sanatçıyı haklı olarak, öve öve bitirememiş ve bu ismin uzun süre belleklerden çıkmayacağını yazmış. Zira kendisi o dönemlerde geleceğin Hollywood starı olarak görülüp, John Travolta’nın yerini alacağı konuşuluyordu. Ne yazık ki bunların hiç biri olmadı zira genç oyuncu “Gizli Görevli” (Cover Up) dizisi çekimlerinde, set arasında silahla şakalaşırken trajik şekilde hayatını kaybetti. Gönül isterdi ki belleklerimizde bu üzücü olay ile değil de, çevireceği filmlerle aklımızda kalsaydı. Şimdi gelin aşağıya eklediğim “Bu Delikanlıya Herkes Hayran” başlıklı TV’de 7 Gün’de yayınlanan yazıyı okuyalım..
BU DELİKANLIYA HERKES HAYRAN
Bazen bir "kahraman” çıka gelir uzaklardan. İşte MCA TV International'in dizisi orijinal adıyla “Voyagers!” "Zamanda Yolculuk"un yıldızı Jon-Erik Hexum'un durumu da böyle. Dizideki "Phineas Bogg” rolü, onun için biçilmiş kaftan: Fantezi, serüven ve heyecan, tam uzun boylu, sarışın Jon-Erik’in oynamak istediği rol. Ömrü boyunca sıradan yaşamak yerine, olağanüstü bir yaşam arzulayan sanatçı, lise ve kolej öğreniminden sonra, müzikal komedilere merak salmıştı.
Jon-Erik 5 Kasım 1957 'de New Jersey'in Englewood şehrinde, İsveç asıllı ana-babadan dünyaya geldi. Daha küçük yaşlarda piyano, şarkı
ve dans dersleri aldı, tiyatroya gitti: Klasik edebiyata merakı dolayısıyla Michigan Devlet Üniversitesi'nde "felsefe' ve "ekonomi” öğrenimi yapmaya hak kazandı. Başarılı bir öğrenci olduğu gibi, lise ve üniversite
yıllarında güreş ve futbol takımına girdi.
Dolu ve mutlu bir çocukluktan sonra (Jon'un Boston'da yaşayan Gunnar adındı bir de ağabeyi vardır), başlıca merakı ola "felsefe”de karar kılmadan önce, biyolojik tıp mühendisliğinde şansını denemeye
kalktı. Ancak sonunda ilk tutkusu olan aktörlükte karar. kıldı. İlk kez lisedeyken “Carousel” adlı müzikalde rol aldı. Bunu "Penzance Korsanları"' “Adamlar ve Bebekler", "Batı Yakasının Hikâyesi" ve "Pippin”deki rolleri izledi.
Mezuniyetten sonra, Jon-Erik New York'taki Bond's adlı ünlü diskoda barmen olarak çalıştı. Bazı operalarda küçük rollere çıktı, reklam filmleri çevirdi. Ancak müzikal komediye olan tutku ve sevgisiyle New York'ta bir yaz tiyatrosuna kâpağı atıp, "Batmayan Molly Brown”da Johnnt Brown rolünü yüklendi. Bu arada yönetmen Randal Kleiser “Yaz Âşıkları” adlı filminin kadrosunu kuruyordu. Jon-Erik'e bir deneme filmi çevirtmeye karar verdi.
Jon-Erik bu rolü alamadı, ama menajerinin önerisiyle, mesleğine de devam etmek üzere, Los Angeles'a yerleşti.
Olumlu girişimlerden sonra, Jon-Erik'e “Zamanda Yolculuk" senaryosunu okumasını önerdiler. Hikâye, hemen kendisini cezbetti ve Phineas Bogg rolü de kendisine çok uygun geldi. Ayrıca 12 yaşındaki rol arkadaşı Meeno Peluce'ye de büyük yakınlık duydu.
Aslında Phineas rolü Meeno'nun babası olarak düşünülmüştü. Ancak 40 yaşındaki bir baba rolü, 24 yaşındaki Jon-Erik'e önerilince, bazı tereddütler doğdu. Sonunda “Zamanda Yolculuk"un yaratıcısı James Parricott, Jon-Erik'i Phineas Bogg rolü için biçilmiş kaftan olarak görünce, rol kendisine önerildi. Meeno ile arasındaki yakınlık da, ikisinin de bu dizinin yıldızları olmalarına yetti.
Böylece her hafta bir devirden ötekine, orijinal giysilerle atlayan öykü, ekranlara geldi.
Jon-Erik çok sağlıklı bir yaşam sürer Kaliforiya'da: yakışıklı bekâr, sık sık yüzerken ve sörf yaparken görülür. Başlıca uğraşları, tiyatroya ve sinemaya gitmek, piyano çalmak, şarkı söylemek ve okumaktır. Dizi bir süre sonra sona erecek... Ancak sanıyoruz ki Jon-Erik, uzun süre belleklerde kalacak... (TV’de 7 Gün / 30 Ocak 1984 / Sayı: 6)
Falco
09.09.2023 - 11:31"20 yaşında bir pop şarkıcısı olmak istiyordum. 25'imde milyoner, 30'umda iyi bir aile babası, 40'ımda yine pop yıldızı, 50-60 arasında Avusturya'nın temiz orman havasında yaşamak, 70'imi Viyana'da geçirmek, 80'imde ise, bu dünya üzerinde unutulmadığımı göstermek isterdim." - Falco (Milliyet Çocuk / 16 Şubat 1987 / Sayı: 7)
Ne yazık ki bu sözlerin sahibi Avusturyalı ünlü şarkıcı Falco, 6 Şubat 1998 tarihinde trajik bir şekilde, 41. doğum gününe günler kala Mitsubishi Pajero marka aracıyla Dominik Cumhuriyeti'nde bulunan Villa Montellano'ya sürerken bir otobüs ile çarpışarak, hayatını kaybetmiştir. Çarpıştığı otobüs sürücüsü, sağ kurtulmasının ardından 3 yıl hapis cezasına çarptırılırken, Falco ise Viyana'da gömülerek sonsuzluğa uğurlanmıştır.
Ponderosa Çiftligi
25.08.2023 - 11:23'Bonanza' dizisinde baba Cartwright rolünü canlandıran ABD'li oyuncu Lorne Greene, 1960 yılında dizideki Ponderosa Çiftliginin aynısını dinlenmek için Arizona'da yaptırmıştır..
Ponderosa Çiftligi
25.08.2023 - 11:20'Bonanza' dizisinde Cartwright ailesinin sahibi olduğu çiftliğin adı.
mister no
25.08.2023 - 11:16Mister No, asıl adı Jerry Drake olan Amerikalı eski bir pilottur. II. Dünya Savaşı sırasında önce Filipinler'de ve Pasifik'te, sonra da Avrupa cephesinde savaşa katılmıştır. Önceleri savaşta pilotken, askeri emirlere karşı geldiği için piyade sınıfına indirilmiştir. Mister No lakabı da, Çin'de esir düştüğünde kendisine soru soran Japon subaya verdiği sürekli 'No' cevapları neticesinde düşman subay tarafından takılmıştır.
Mister No savaş sonrası bir dönem New York'un salaş birahanelerinde sürttükten sonra Amerikan hayat tarzının kendine göre olmadığını, ülkesinin değerleriyle bütünleşemeyeceğini anlayıp, 1940'ların ikinci yarısında önce İtalya'ya, sonra da Güney Amerika'ya geçmiştir. Küçük piper uçağı ile Amazon bölgesinde pilotluk ve rehberlik yapar.
Birçok yönüyle bir anti-kahramandır. Bunun yanı sıra başka çizgi romanlarda rastlanmayacak derecede ilginç politik ve entelektüel yanları da vardır. Bir kere tavizsiz bir çevrecidir. Daha 1940'larda Amazon ormanlarının başına neler gelebileceğini kestirmiş ve gerek ormanları yok etmeye çalışan gerek avlanmak isteyen zenginlere karşı mücadele etmekten geri durmamıştır.
Maceraların arasında ciddi ciddi, kısa ama etkili felsefeler yapmaktan geri durmaz. Örneğin bir defasında "kahraman olmak şartların getirdiği bir durumdur, yapacak başka bir şeyiniz olmadığından kahraman olursunuz. aynı hırsız olmak gibi.." demiş ve hepimizi derinden etkilemiştir. Zaten Mister No bir macerasında Jack Kerouac ile karşılaşmış ve hoşbeş etmiştir.
Amerikalıdır ama en çok da Amerikan emperyalizmi ile karşı karşıya gelir. "Eski bir hesaptan" dolayı şirket dediği CIA ile arası pek yoktur. Ara sıra maceralarına Kübalı arkadaşları katılır. Yerlilerle iyi anlaşır, Pek çok zaman beyaz adama karşı yerlilerin yanında yer alır.
Mister No sosyal bir adamdır, sık sık dışarı çıkar; barlarda arkadaşlarıyla sohbet etmeyi, içki (cachaça) ve sigarayı sever, çok tüketir. Aynı zamanda bir caz sevdalısıdır. "When the Saints Go Marching In" ve "Body And Soul" favori parçalarıdır. Kızlarla dansa gitmeyi, her seferinde farklı kızlarla dansa gitmeyi sever, boogie-woogie ve rock'n'roll sevdiği danslardır, aynı zamanda Sambada da gayet başarılıdır Mister No.
Çizgi romanlarda kahramanın geçmişindeki sırların anlatılması reytingi artırması sebebiyle sık rastlanılan bir durumdur. Mister No senaristleri de bu akıma ayak uydurmuş arada sırada geçmiş ile ilgili gizlerin aydınlatıldığı senaryolar yazagelmişlerdir. "Adı olmayan asker" adlı macera Mister No’nun ruh halini, neden Manaus’a gittiğini anlamak açısından önemli bir maceradır.
Savaştan dönen Mister No, Amerika’da uyum sorunu çekmiş (Bkz: First Blood) para kazanmak için çeşitli işler yapmaya başlamıştır. Bir şekilde kuryelik yapıp lüks bir arabayı başka bir eyalete götürdüğü sırada (Uçağı yok henüz ortada) çöle geldiğinde, az önce solladığı bir banka arabasını soymak isteyen soyguncular onu da durdururlar.
Soyguncular Mister No gibi eski askerlerdir. Çıkan çatışmada biri dışında tüm soyguncular ölür. Bu biri, Mister No’ya hem sima, hem de boy pos olarak çok benzemekte ayrıca üzerinde kollarında yonca deseni olan siyah (okuyucuların yakından tanıdığı) bir kazak giymektedir.
Bu adam bir kızı da rehin alır ve kaçarlar.. kaçarlar.. kaçarlar. Bu sırada soyguncunun rehine ile konuşmalarından ve kıstırıldığında Mister No ile olan konuşmalarından, kimseyi öldürmek niyetinde olmayan naif bir adam olduğunu anlarız. Mister No da biz okuyucular da adamı çok severiz. Hatta rehinesi aşık bile olur. Mister No adamı kendisiyle özdeşleştirir. Adam da aynısını yapar. Sonuçta adamımız Mister No ve kızı dinleyerek teslim olup kıstırıldığı yerden çıktığında, işgüzar bir eski polis tarafından çakmağı silah zannedilerek vurulur ve son nefesini verirken, Mister No’dan bir sigara ister. Mister No da hemen bu naif adamın son arzusunu yerine getirir ve akabinde kendisine paraları ne yapmayı planladığını sorar. Adam da “Güney Amerika’ya, Brezilya’ya” gideceğini “bir adamın orada özgür olabileceğini” söyler ve ölür.
Sarsılan Mister No bir süre sonra adamın kazağından bir terziye yarım düzine diktirerek (Yonca uğur getirsin diye) soluğu Brezilya Manaus’ta alır.
güzel insan
17.08.2023 - 23:05İnsanlara faydalı olabilmek için emek harcayanlar, özel ve güzel insanlardır.
başarının sırrı
17.08.2023 - 11:31Başarının sırrı meraktan geçer..
flamingo yolu
17.08.2023 - 10:11"Dallas”ın reyting rekorları kırdığı sıralarda rakip yapımcılar yeni bir dizi arayışına girerler. En az Dallas kadar İhanet, kıskançlık ve entrikalarla dolu olmasını istedikleri dizi olarak sonunda “Flamingo Yolu”na karar kılarlar.
Dizinin oyuncu kadrosunda; John Beck, Woody Brown, Morgan Fairchild, Peter Donat, Howard Duff, Mark Harmon, Kevin McCarthy, Cristina Raines, Barbara Rush ve Stella Stevens gibi dönemin önemli isimlerine yer verilir.
"Eski TRT zamanı dizileri” diye adlandırabileceğimiz dönemin vazgeçilmezlerinden olan bu diziyi, pek çoğumuz, gölden havalanan pembe flamingolarla hatırlar. Öyle ki, dizi sayesinde o zamana kadar Flamingo kuşunun varlığından haberi bile olmayan pek çok kişi, bu pembe renkli zarif kuşla tanışır.
Günümüzde, genelde lüks semtlerde, pahalı binaların olduğu caddelere, kenarları ağaçlı, romantik yollara verilen isim olan Flamingo Yolu, Mersin'de bir cadde de ve Kınalıada'da, iskele ile havuz arasındaki sahildeki caddeye adalılarca verilen isim olarak kayıtlara geçmiştir.
Flamingo Yolu, annelerin çocuklarını “geç oldu” bahanesiyle yatağa gönderdikleri, sonrasında hararetle izleyip diğer bölüme kadar izlenen bölümün kritiklerini yaptıkları bir dizidir.
Dizide, akıllarda en çok kalan birkaç karakterden de kısaca bahsetmek gerekirse. Dizideki kötü adamlardan biri kasabadaki kurnaz ve güler yüzlü bir iş adamı olan Michael Tyrone 'du, onu Cahit Şaher seslendirmişti. Dizinin sonlarına doğru yanarak öldüğü gösterilse de, sonradan ölmediği anlaşılmıştı.
“Şerif Titus” (Taytıs) karakteri ise kötülükte Dallas’taki JR'a rakipti! Zira her türlü entrika ve yasadışı işe bulaşmış, yozlaşmış bir şerifti. Gülümsemesi manalarla yüklü, çirkin, şişman, bıyıklı olan bu adam diziyi seyreden kadınların az bedduasını almamıştı! Türk izleyicisi üzerinde onun bu denli etkili olmasında, seslendiren İstemi Betil'in eşsiz ses tonunun büyük etkisi olmuştu. Şerif Taytıs’ın dizi boyunca bulaştığı bazı kirli eylemlere örnek olarak; Lane Ballou'yu fahişe olarak ayarlayıp tutuklatmak, sigorta dolandırıcılığından Weldon Mill yangınını düzenlemek, Field ve Constance'ı uyuşturucu satıcıları tarafından kaçırmak ve patlamaya neden olmayı verebiliriz.
Dizideki bir başka kötü karakter de, güzel oyuncu Morgan Fairchild’ın canlandırdığı Constance’dı. Kendisi Senatör Fielding "Field" Carlyle’ın entrikacı eşiydi.
Unutulmaz karakterlerinden biri de şarkıcı Lane Ballou’du. Kendisi Sam Curtis ile evlenmeden önce bir dönem senatörün Field’ın metresliğini yapmıştı.
Sam Curtis’e gelince, eski bir Playboy olan kendi adını taşyan bir inşaat şirketi patronuydu. Dizi boyunca, Senatör Field'ın kampanya yöneticiliğini yürütmüş, Lane'e sadık bir koca olmadan önce Constance ile kısa bir aşk yaşamıştı..
Halka mal olmak
13.08.2023 - 08:35"Ne kadar ünlü olursanız, halka mal olmanız o kadar zorlaşıyor." Bridget Fonda
politika
10.08.2023 - 11:05"En iyi politikacı oyunculardan çıkar." -Kemal Sunal
ceyar
08.08.2023 - 14:18'Dallas' dizisinde kötü adam J.R.'ı oynayan Larry Hagman, dizinin en yüksek ücreti alan yıldızıydı. Dizide bölüm başına 50.000 $ alan ABD'li oyuncu, ilerleyen yıllarda ücretine sürekli zam talep etmiş ve 1991'de dizi sona erdiğinde bölüm başına 200.000$ alıyor olmuştu.
Dallas Dizisi
04.08.2023 - 11:46Dallas dizisine ilginin dorukta olduğu 1981/82 sezonunda, 70'ten fazla ülkede 300 milyon insan "Dallas"ı izledi. (Hürriyet Magazin / 26 Mayıs 1991 / Sayı: 8)
Bonanza
30.07.2023 - 10:04Bonanza, insandaki yaşama mücadelesi ve iç güdüsünü esas alarak, hakkını ve haklıyı korumak, zayıfı tutmak, kötüyü cezalandırmak gibi insan karakterinin iyi taraflarını ön plana alarak çevrilmiş bir TV dizisiydi. Dizinin yapımcısı David Dortort, filmdeki Baba Ben ve oğulları Hoss, Adam ve Küçük Joe için: "Onlar Amerikan tarihinin temsilcileridir." demiştir. Vahşi Batı'yı geliştiren, imar eden hırslı, güçlü, kabiliyetli ama iyi niyetli kişiler. Onların arasında kalleş yoktu..
Eski ABD başkanlarından Eisenhower da, Bonanza dizisinin en samimi seyircilerindendi. "Cartwright'lar düzgün bir ailedir. Hiç bir zaman arkadan ateş etmezler." beyanında bulunmuştu..
ABD'nin tanınmış kadın birliklerinden birinin başkanı olan Margaret Thompson da şunları söylemiştir. "Biz kadınlar, pek kadın dizisi olmadığı Bonanza'yı niçin beğeniyoruz biliyor musunuz? Baba Cartwright ve oğullarında, hayatımızdaki bütün erkekleri görüyoruz. Adam'da gençlik heyecanlarımızı tadıyoruz. Hoss'da bizi koruyan erkek arkadaşımızı görüyoruz. Baba Ben'in dul oluşu, bize ümit veriyor. Küçük Joe'yu da evladımız gibi gibi bağrımıza basasımız geliyor." (TV'de 7 Gün / 10 Şubat 1975 / Sayı: 1)
ilhan irem
28.07.2023 - 12:42"Anlasana", "Boşver Arkadaş", "Konuşamıyorum", "Ben Değilim", "Son Selam", "İşte Hayat", gibi bir çok şarkısıyla müzikseverlerin sevgisini kazanan usta sanatçı İlhan İrem, geçen yıl bugün aramızdan ayrılmıştı.. Ruhu şâd..mekânı cennet olsun.
Toplam 5292 mesaj bulundu