Ormia Falan Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • başörtüsü

    27.02.2008 - 10:53

    Sosyal Psikoloji Laboratuvarında Başörtüsü_Prof. Dr. Nevzat TARHAN

    Başını örtenler:

    Eğer inanmadan örtünüyorsanız, başörtüsünü çıkarınız.

    Eğer siyasi simge olarak örtüyorsanız, çıkarınız.

    Eğer mahalle baskısı ile örtüyorsanız çıkarınız.

    Eğer babanızın baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız.

    Eğer kocanızın baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız.

    Eğer ağabeyinizin baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız.

    Eğer yaşadığınız ortamda prim yaptığı için örtüyorsanız, başörtünüzü çıkarınız.

    Eğer gelenek olduğu için örtüyorsanız, çıkarınız.

    Eğer sizi güzelleştirdiği için başınızı örtüyorsanız, çıkarınız.

    Eğer Allah için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz.

    Eğer inandığınız için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz.

    Eğer dini gereklilik için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz devam ediniz. Ancak artık özgür olmadığınızı unutmayın. Başörtüsü ile sakız çiğneyerek dolaşamazsınız. Karşı cinsle sarmaş dolaş olamazsınız. Artık temsil ettiğiniz bazı değerlerin var olduğunu unutmayınız. Eğer inandığınız için örtünüyorsanız içini doldurunuz. Dürüstlüğünüz, çalışkanlığınız, hoşgörünüzle örnek olurken; ahlakî anlayışınız, oturup kalkışınızda da daha dikkatli olmalısınız.

    Çünkü başörtüsü sizin için hem bir hak hem bir değerdir.

    Haktır; çünkü sonradan çıkarılmış bir kavram değildir. 1400 yıllık bir geçmişi vardır. O halde örtündüğünüz gibi yaşayın. Yaşadığınız gibi örtünün.

    Karşı çıkanlar:

    Başörtüsüne size ölümü hatırlattığı için karşıysanız, vazgeçiniz. Ölüm vardır ve gerçektir.

    Başörtüsüne din karşıtlığınız sebebiyle muhalifseniz, vazgeçiniz. Dinin teselli etme ve hayata anlam katma gücünü yok edemezsiniz.

    Başörtüsüne korktuğunuz için karşıysanız, korkunuzu analiz ediniz.

    Korkunuz dini bir veriden kaynaklanıyorsa, o veriyi tartışınız.

    Korkunuz dinin yanlış yorumlarından kaynaklanıyorsa, doğru yorum bulmak ya da oluşturmak için mücadele ediniz.

    Korkunuz küçük kentler ve Anadolu’daki mahalle baskısı ile insanlarla diyologa giriniz. Birlikte yaşama bilincini oluşturmak gibi bir misyon üstleniniz. Yasağı yasakla gidermek çözüm olamaz.

    Korkunuz İran gibi olmaktan kaynaklanıyorsa, başörtüsüne karşı çıkmak yerine radikalliğe karşı çıkınız.

    Korkunuz Atatürkçülüğün tehlikede olmasından kaynaklanıyorsa hangi Atatürk’ü savunduğunuzu sorgulayınız.

    Korkunuz Cumhuriyetin tehlikede olmasından kaynaklanıyorsa “Tek Parti Cumhuriyeti”ni mi, “Çok Partili Cumhuriyeti” mi savunduğunuzu sorgulayınız.

    Korkunuzun sebebi özgürlüklerin kaybolması ise, ise herkese özgür yaşayacağı ortam sağlayacak çözümler üretiniz.

    Korkunuz laikliğin tehlikede olmasından ileri geliyorsa, laiklikle din karşıtlığını karıştırıp karıştırmadığınızı sorgulayınız.

    Korkunuz sahip olduklarınızı yitirmekse, elde ettiğiniz varlıklara “düşünceye karşı düşünce” yöntemiyle mi mücadele ediyorsunuz, bunu sorgulayınız.

    Başörtülü birini gördüğünüzde size ‘dinsiz’ denildiğini hissediyorsanız, vazgeçiniz. Çünkü bu sizin algınız olabilir. Niyet okuyarak hükme varmak, insanı realite körlüğüne götürür.

    Başörtülü bir kadını gördüğünüzde, ‘dinde böyle bir uygulama yok’ diye düşünüyorsanız, bırakınız onu konunun uzmanları söylesin. Bilimsel cahillik yapmayınız.

    Başörtüsünü ‘gericilik’ olarak değerlendiriyorsanız, asıl gericiliğin öğrenme hakkını engelleme olduğunu görünüz. Gericilikle mücadele cehaletle mücadeledir; dinle mücadele değildir.

    Başörtülüleri ‘kendilerini kısıtlayan insanlar’ olarak görüyorsanız, inandığı değerler için zevklerinden vazgeçenlere saygı duyunuz.

    Başörtülüler size ‘Usame Bin Ladin’i hatırlatıyorsa, zihin haritanızı değiştiriniz. Radikal din anlayışının, İslam dininin ilk doğuşunda üç halifeyi öldürdüğünü unutmayınız.

    Başörtüsünü görünce ‘dinî faşizm’den korkuyorsanız, Hitler’den hareketle ‘bütün Almanlar faşisttir’ deme adaletsizliğini yapmayınız.

    Başörtülüler, size ‘tehdit altında olduğunuz’ izlenimini veriyorlarsa, kendinize konuyu kişiselleştirip kişiselleştirmediğinizi sorunuz. Başörtülülerle konuşmayı deneyiniz. Önyargıları, diyaloglar aydınlatır.

    Bir insanın başının zorla kapatılmasından yana iseniz, ceberutsunuz. İslam tarihinde selefi, harici radikalizm yorumu bunu öngörmüştür.

    Bir insanın başını zorla açtırıyorsanız yine ceberutsunuz. Bu durum, din karşıtlığını dogma haline getirdiğinizin ispatıdır: Kendinizle yüzleşiniz. Belki de ‘Modern Tiran’lığı savunuyorsunuz.

    Güç kullanarak kendi dogmalarınızı kabul ettirmek istiyorsanız, siz Ortaçağ’a aitsiniz. Dinî görünümlü ya da modern görünümlü olmanız fark etmez.

    Siyasî talebi olmayan bir genç kızın inançlarının gereğine göre yaşamasına karşı çıkıyorsanız, laikliğe de karşı çıkıyorsunuz demektir.

    Siyasî talebi olmayan bir ailelerin çocuklarına dinin öngördüğü ahlakî normları öğretmeyi, din dersi vermelerini laikliğe aykırı görüyorsanız; bu davranış bilimsel, çağdaş, ilerleme ve aydınlanmaya uygun değildir. Alternatif üretiniz.

    Siyasî talebi olmayan ama dinini yaşamak isteyen doktora, mühendise, subaya karışmayınız. Aydınlanmanın Descartes döneminde takılıp kalmışsınız demektir. Allah’a hesap verme duygusu yaşayan bir subay ya da doktor ülke için şanstır.

    Siyasî talebi olmayan ama dinin teselli gücünü, yaşama anlam katma özelliğini ve ölümden sonraki hayatı öngörme fikrini bilimle birleştirenlere karşıysanız, bilimsel gelişmeye ve düşüncenin ilerlemesine de karşısınız demektir.

    Başörtüsüne ‘bazı siyasîler sahip çıkıyor’ diye karşıysanız, demokratlığınızı sorgulayınız.

    ‘Başörtüsü istismar ediliyor’ diye düşünerek muhalefet ediyorsanız, istismar edenle etmeyeni anlamanın en iyi yolunu deneyiniz.

    Bu konuyu istismar edeni etmeyenden, önyargılı olanı olmayandan ayıran laboratuar, sosyal alanlardır. Üniversitelerde serbest bırakın. Üç, beş sene gözlemleyin. Eğer kamu düzeni bozulursa ve başı açıkların hakları ellerinden alınırsa, aptallık yapmayın; mücadelenizi verin.

    Eğer askerseniz ve sezgileriniz, Türkiye’nin geleceğini tehdit edecek bir tehlikeyi haber veriyorsa; üniversiteler sizin için birer sosyal psikoloji laboratuarı olacak. Böylece siz de deneyecek ve göreceksiniz: Kamu düzeni, provokasyonlara rağmen bozuluyor mu bozulmuyor mu?

    İnsan davranışlarının dilini, yalan söylenip söylenmediğini, niyetleri anlamayı ve korkuları yenmeyi gösterecek en iyi yol, deneme sınamadır.

    Deneme-sınama yöntemi her zaman risklidir, ancak radikalliği önlemek için bu riski göze almak gerekir.

    Adalet, cesaret istediği gibi doğruları bulmakta, risk almayı gerektirir.

    Özgürlük ve barış tarihte hiç kolay elde edilmemiştir.

    Bazıları başının dışını örtüyor, bazıları içini örtüyor. Bunun için sosyal psikoloji laboratuarı en etkili bilimsel deney ve gözlem yeridir.

    Türkiye kendi modernizmini geliştirmek dünyaya model olma şansını yakalayabilir.

    Bu konuda da rehberimiz akıl ve bilim olmalıdır.

    Bilim inancı taklit etmez ama tehdit de etmez. İnceler, rapor eder ve tarih sahnesine sunar. Özellikle üniversiteler hiçbir fikre kapısını kapamazlar. Analiz ederler, yorumlarlar. Evrensel yaklaşım bu olmalıdır.

    İnanç bilimsel kategoridir. Üniversitelerin sosyal psikolojik laboratuvar olması fırsatını kaçırmayalım. Türkiyemiz bu sınavı dünyaya örnek olacak şekilde aşması dileğiyle…

  • nazım hikmet

    21.11.2007 - 16:09

    'sen yanmasan
    ben yanmasam
    biz yanmasak
    nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..'

    hitabeti çok güçlü şairlerimizden...

  • aa ile geçmek

    10.06.2007 - 22:14

    üç senedir iki kere görebildiğim ender nott..

  • askıda yaşamak

    05.01.2007 - 21:12

    öylesine...

  • şiir

    28.12.2006 - 18:32

    'şuur 'kökünden gelir,öyle büyülü gelir ki kulağınıza eğer,şiirse sözler,şuurunuzu bile uçurabilir...

  • karanlık

    28.12.2006 - 18:29

    görmek istemediğimde gerçeklerii bağırıyorum sana, nerdesin ey karanlık!

  • Bir şiire sığınmak

    18.11.2006 - 15:41

    Karanlık bir gecenin, aydınlık bir yansıması kimi zaman...

  • jacques derrida

    16.11.2006 - 18:18

    Ürettiği decounstructıon terimini Türkçeye tam oalrak çevirmediık bile...yapı çözüm mü yapı söküm mü yapı bozum mu? diğer eserlerinin tercümeleri de tam bir fiyasko.Anlaşılamamaktan dert yanarak gitti buralardan..hala anlaşılamıyorsun Derrida ne yazık ki...

  • uğultulu tepeler

    29.10.2006 - 10:45

    ya da 'rüzgarlı bayır'...Emily Bronte'nin tek eseri.Şah eser...

  • hayal

    30.09.2006 - 17:20

    bir hayal cinsinden kabul görür mü acaba :) hayaller gerçek olsa ya da biz hayal olsak...

  • gitmek

    30.09.2006 - 17:16

    bir an olsun geriye dönüp bakmadan..

  • ve insan

    24.09.2006 - 12:15

    hikayesinin sonunu baştan yaşamaya çalıştı,kendisini ortada buldu..

  • lethe

    22.09.2006 - 14:52

    ...
    'lethe! yeşil bellek!
    sen de unuttundu yurdunu
    ve birdenbire
    kendi suyunu terk eden
    bir ırmak gibi aktındı
    şiirden şiire '
    Hilmi Yavuz

  • mektup arkadaşı

    20.09.2006 - 19:01

    bi zarfa en fazla ne sığdırılabilir çabasına bi dostu sığdırabilmek...mektubun değerini ancak yazan bilir,emek işidir,yürek ister.

  • lady in the water / sudaki kız

    20.09.2006 - 18:50

    bir eski zaman masalı,dinleyenleri uyutmuyor ama,'değişim'e zorluyor...'the villlage' filminin felsefesini de taşıyor.izlenmeye değer...

  • Yalnız

    16.09.2006 - 22:18

    omzuna dostça dokundum,meğer yarası ordaymış...

  • selvi boylum al yazmalım

    09.09.2006 - 23:28

    bıçak gibi saplanmış bir kalp ağrısı...

  • ölmeden önce söylenen son sözler

    08.09.2006 - 22:29

    benim yerime de yaşayın ey insanlık!

  • kendi kendine tuzak kurup kendini öldüren kişi

    06.09.2006 - 22:15

    kıvrak zeka ürünü :)

  • yaşamaya mecbursun

    04.09.2006 - 23:21

    denizde boğulursan,şimdiden düşün son sözlerini...ya kürek çekmeyi bırak ya da denize.tutunmayı...ellerin titredi,ayakların birbirine mi dolaştı.anla artık yaşamaya mecbursun

  • yaşamaya mecbursun

    04.09.2006 - 23:05

    her saniye ölerek...

  • sevdaya inamışsan eğer

    01.09.2006 - 18:09

    ayrılığı da göze almışsınıdr..

  • gurur

    11.08.2006 - 14:02

    GURUR

    Çağırdığım balık,
    yemi çıkar, dedi,
    Oltayı görmeden gelmem.

    Özdemir Asaf.

  • rüya

    11.08.2006 - 11:37

    'Rüya, bütün çektiğimiz.
    Rüya kahrım, rüya zindan.'
    a.a

Toplam 81 mesaj bulundu