© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Onur Bilge Nedire Yazılan Yorumlar Sayfası
23 Şubat 2025 Pazar - 00:59:19
kadın severse
08.03.2009 - 13:13K A D I N L A R. G Ü N Ü N D E. E R K E K L E R İ Ç İ N! ..
EVLİ ERKEKLERİN EVLERİNİN DUVARLARINA ASMALARI İÇİN:
K A D I N. G i B İ. K A D I N! ..
Onur BİLGE
Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.
Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?
Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.
Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..
Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..
“Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.
Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.
“Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.
Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…
Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.
Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!
Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.
Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.
Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.
Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.
Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?
Ya da sevilmekten?
Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?
Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.
Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!
Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.
Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!
Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.
Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.
Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!
SAHİP ÇIKAR!
Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?
Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?
Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?
Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!
Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!
Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın!
Önce sakin olun!
Huzur bulun; huzur verin!
Sonra zarif olun!
Daha sonra da duygusal olun.
Akıllı olun, AKILLI!
Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!
***
Onur BİLGE
31. Sayfadaki 616. yazım.
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=778253&order=oto
kadın severse
08.03.2009 - 13:12K A D I N L A R. G Ü N Ü N D E. E R K E K L E R İ Ç İ N! ..
EVLİ ERKEKLERİN EVLERİNİN DUVARLARINA ASMALARI İÇİN:
K A D I N. G i B İ. K A D I N! ..
Onur BİLGE
Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.
Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?
Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.
Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..
Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..
“Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.
Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.
“Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.
Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…
Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.
Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!
Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.
Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.
Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.
Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.
Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?
Ya da sevilmekten?
Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?
Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.
Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!
Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.
Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!
Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.
Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.
Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!
SAHİP ÇIKAR!
Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?
Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?
Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?
Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!
Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!
Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın!
Önce sakin olun!
Huzur bulun; huzur verin!
Sonra zarif olun!
Daha sonra da duygusal olun.
Akıllı olun, AKILLI!
Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!
***
Onur BİLGE
31. Sayfadaki 616. yazım.
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=778253&order=oto
kadın olmak
08.03.2009 - 13:11K A D I N L A R. G Ü N Ü N D E. E R K E K L E R İ Ç İ N! ..
EVLİ ERKEKLERİN EVLERİNİN DUVARLARINA ASMALARI İÇİN:
K A D I N. G i B İ. K A D I N! ..
Onur BİLGE
Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.
Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?
Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.
Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..
Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..
“Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.
Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.
“Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.
Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…
Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.
Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!
Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.
Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.
Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.
Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.
Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?
Ya da sevilmekten?
Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?
Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.
Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!
Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.
Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!
Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.
Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.
Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!
SAHİP ÇIKAR!
Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?
Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?
Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?
Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!
Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!
Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın!
Önce sakin olun!
Huzur bulun; huzur verin!
Sonra zarif olun!
Daha sonra da duygusal olun.
Akıllı olun, AKILLI!
Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!
***
Onur BİLGE
31. Sayfadaki 616. yazım.
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=778253&order=oto
kadın gibi olmak
08.03.2009 - 13:10K A D I N L A R. G Ü N Ü N D E. E R K E K L E R İ Ç İ N! ..
EVLİ ERKEKLERİN EVLERİNİN DUVARLARINA ASMALARI İÇİN:
K A D I N. G i B İ. K A D I N! ..
Onur BİLGE
Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.
Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?
Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.
Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..
Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..
“Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.
Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.
“Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.
Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…
Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.
Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!
Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.
Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.
Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.
Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.
Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?
Ya da sevilmekten?
Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?
Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.
Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!
Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.
Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!
Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.
Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.
Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!
SAHİP ÇIKAR!
Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?
Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?
Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?
Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!
Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!
Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın!
Önce sakin olun!
Huzur bulun; huzur verin!
Sonra zarif olun!
Daha sonra da duygusal olun.
Akıllı olun, AKILLI!
Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!
***
Onur BİLGE
31. Sayfadaki 616. yazım.
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=778253&order=oto
kadın
08.03.2009 - 13:09K A D I N L A R. G Ü N Ü N D E. E R K E K L E R İ Ç İ N! ..
EVLİ ERKEKLERİN EVLERİNİN DUVARLARINA ASMALARI İÇİN:
K A D I N. G i B İ. K A D I N! ..
Onur BİLGE
Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.
Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?
Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.
Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..
Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..
“Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.
Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.
“Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.
Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…
Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.
Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!
Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.
Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.
Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.
Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.
Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?
Ya da sevilmekten?
Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?
Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.
Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!
Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.
Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!
Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.
Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.
Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!
SAHİP ÇIKAR!
Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?
Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?
Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?
Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!
Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!
Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın!
Önce sakin olun!
Huzur bulun; huzur verin!
Sonra zarif olun!
Daha sonra da duygusal olun.
Akıllı olun, AKILLI!
Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!
***
Onur BİLGE
31. Sayfadaki 616. yazım.
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=778253&order=oto
adım adım kötü kızlarla flört rehberi
08.03.2009 - 10:36ADIM ADIM
................................İki koltulk değneği
.....................................Arasındaki inciye...
Bu akşam
Denizin derinliklerinde
Bir midyeyi araladım, bütün gücümle! ..
Bir inciyi seyrettim, doyasıya
Kum tanesini düşledim
Geçmişinde.
Sonra
Pırıl pırıl tutsaklığını
İki kapak arasında...
Sedefi kat kat giyinişini gördüm
Ufuklara özlemini, gözlerinin
Bakışlarının nemini...
Sonra
Çaresizliğini, ellerinin
Bembeyaz kıvranışını, sessizce...
Gözlerinde çırpınan duygular
Sorular; düzene, bugüne
Haksızlıklara isyan…
Ellerimin arasındaki yürekten
Kâinat dışına haykırış...
Feryat! .. Feryat! ..
Alabildiğine...
Denizin tuzu, damağında
Acısı boğazında…
Hayatın yazında serzeniş...
Çığlık çığlık sesleniş
Uzaklara...
Çaresizlik, kabulleniş…
Yorgun bir sükût, nihayetinde...
Bu akşam
Denizi seyrettim
Bir incinin gözlerinde
Saatlerce...
Ruhun esaretini izledim
Bedenin içinde...
Hareketsiz çırpınışını
Ruhunun ötesinde...
Çağırdım:
“Gel! ..” dedim, “Gel! ..
Bir adım dostluğa…
Bir adım arkadaşlığa…
Sevgiye bir adım…
Ve
Adım adım mutluluğa...”
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=0&sira=6&order=baslik
yankı
08.03.2009 - 10:34ACIM YANKI YANKI
Acım yankı yankı, kulaklarımda
Ben erimekteyim, göremiyorsun.
Israr ediyorum, tüm haklarımda
İsyanıma göğüs geremiyorsun.
Ya silip, yeniden başlayacağız
Ya birbirimizi haşlayacağız
Ya da karşılıklı taşlayacağız
Önüme seçenek seremiyorsun.
Kurabilir miyiz; bir hayal, bir düş?
En güzel düş olup, yüreğime düş!
Yakışır mı bize; kızıp, kin güdüş?
Sevgi çiçekleri deremiyorsun.
Onur çırpınıyor, anılarında! ..
Hâlâ bir yol bulma sanılarında.
Sevgi ve hoşgörü kanılarında...
Doyulmaz tadına eremiyorsun.
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=0&sira=5&order=baslik
yoğun düşünceler
08.03.2009 - 10:27DÜŞÜNCEL
..........İsterse ömrümüzün bir anı kalsın
.................Yaşansın olabildiğince
.......................Alabildiğine yaşansın
Bir şiir oku bana
Sessizliği bozmadan
Dağıtmadan romantizmi
Ürkütmeden ıssızlığı
Hissede hissede
Şöyle hakkını vere vere
Heyecanlı boğuk yumuşacık
Okşayan sesinle
Duygular yerlerini bulsun
Uzaklarda çok uzaklarda yanan
Geçmişin buruk ıslığının soğuk fonunda
Ölümüne bir aşkı anlatan
Hüzünlü bir söz büyüsü olsun
Ve kavuşmaya dair bir umut sonunda
Ellerim terlesin erisin kaybolsun ellerinde
Gözlerim gözlerinde donsun
Derinde en derinde
Yüreğimden hızla yayılan ürperti
Üzerinde limon çiçeği kokusu bahçelerin
Derinde derinin her yerinde
Bir ay gülümsemesi bembeyaz dupduru
İçimize huzur yayan
Karanlık yüzünde ışıyan gecenin
Bir de senin
Bakışlarının ışıltısıyla uyumlu
İncimsi dişlerin
Yanık teninde
Mehtabın serinliği oynaşırken beyaz giysinde
Dans ederken gecenin serptiği çiğ taneleri
Dalga dalga siyah saçlarında
Melteminde çam kokusu kentin
Suyunda yosun kokusu
Cildinde ıslak buğusu denizin
Dudaklarında tuzu
Kum yorgunu çıplak ayaklarımızdan dökülsün
Geçmişin ısrarla yapışan birikimi
Kıyıya paralel kumsal boyunca
Birbirine oldukça yakın ve uyumlu uzayan
Yalnız kimsesiz ayak izlerimiz
Sabitlensin belleklerimizde
Bengi bir aşk kilitlensin bileklerimizde
Çağlarken bendini yıksın hislerimiz
Özgürce raksetsin sessizliğe sinen seslerimiz
Çağlardan çağlara aktarılsın
Okunsun şiirimiz
Bilinsin hikâyemiz
Bir gece yarısı birbirine dayanan
Falezlerde baş başa kalan
Sabahlayan biz
Aslında kimiz
Kimleriz
Gel otur şu kayaya yanıma
Şöyle arkaya
Daya sırtını güvenle sırtıma
Hızla nefes alışlarını
Kalp atışlarını duyayım
Ritmine uyayım
Başını omzuma koy
Saçların karışsın saçlarıma
Duyguların duygularıma
Yakınlığına doyayım
Soy tüm karanlık düşüncelerden belleğini
Yerine güzellikler koyayım
Bir şarkı söyle bana
Şöyle yıldızları seyrede seyrede
Heyecanlı boğuk yumuşacık
Okşayan sesinle
Sessizliği bozmadan
Dağıtmadan romantizmi
Hissede hissede
Hakkını vere vere
Duygular yerlerini bulsun
Uzaklarda çok uzaklarda kıvranan
Geçmişin buruk ıslığının soğuk fonunda
Ölümüne bir aşkı anlatan
Hüzünlü bir söz büyüsü olsun
Ve kavuşmaya dair bir umut sonunda
Gözlerin gecede
Derinde en derinde
Ellerim kenetli ellerinde
Derinde gecenin serin buğusu
Şiirin hüznü şarkının melankolisi gözlerinde
Dudaklarında denizin tuzu
Her nefeste çiçek yosun ya da çam kokusu
Gidebildiğin en uzak yıldızlardan kopar al
Özenle topla yok sayılan umutları
Tüm ulaşılmazlıklara inat
Getir yüreğime say
Uzaklardan hissetsin kötü ruhlar
Kıskançlıktan çatlasın
Onları yok say
Her şeye şahit olsun
Sevinçle onaylasın ay
İyice tanısın parmaklarım ellerini
Ellerim ellerine doysun
Erisin avuçlarım avuçlarında
Ter olup aksın
Gözüm dalsın bakışlarının ışığına
Hayran hayran baksın
Bakakalsın aşığına
Yıkansın ruhumun çiçekleri
Gülümsesin canlansın
Tüm tomurcukları açsın
Kansın özüne özüm
Haydi köpürt gecenin saçlarını
Durula tel tel tara kirpiklerinle
Nefesinle kurut
Süsle çiçeklerimle
Olumsuz ne varsa unut
Yaşanmışlıklara dair
Geçmişi bitir
Karanlıkları soy
Renkleri geri getir
Yerli yerine koy
Doysun evren ışığına
Sıcaklığına kansın
İsterse ömrümüzün bir anı kalsın
Yaşansın olabildiğince
Alabildiğine yaşansın
Falezlerde hayattan çalıntı
Mutlu bir anı kalsın
Onur Bilge
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=840693&order=oto
akla zarar düşünceler
08.03.2009 - 10:25AKLIMA ZARARSIN
Yollar yenilendi, taşlar döşendi
Belki de gelirsin, ararsın diye.
Şehir sana bir kez daha süslendi
Sokak sokak beni sorarsın diye.
Takvimler eridi, on birler geldi
Rüyalar görüldü, tabirler geldi
İçime yöneldim, şiirler geldi
İçimin içinde sen varsın diye.
Öyle feryat figan görmedi dağlar
Gözümde tazecik bir gelin ağlar
Hangi insafsızlar yolları bağlar?
Beklerim, dağları yararsın diye.
Toroslardan akan kanlı yaşındı
Kayalar yarıldı, dağlar aşındı!
Güneş değil yanan, dertli başındı
Doğunca, sıcacık sararsın diye.
Görün, hasret kaldı tüm cihan, sana
Nerede kavuşur arayan, sana?
Nasıl da özenmiş Yaratan, sana! ...
Bakınca, gözlerim kararsın diye.
Onurumsun, bahar seninle gelir
Buzullar çözülür, aşkımı bilir
Ne olursun, artık ufukta belir! ..
Korkarım, aklıma zararsın, diye! ..
Korkarım, aklıma zararsın, diye! ..
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=594795&order=baslik
içi acımak
08.03.2009 - 10:08ACIR SIZLARIM
Ben, her gün, her gece acır, sızlarım
Güneş batar; batar, tüm yıldızlarım!
Bayram geldi geçti, yılbaşı yakın…
Nerdesiniz, nerde, canım kızlarım! ?
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=0&sira=622&order=baslik
Şirinlik Abidesi
08.03.2009 - 10:05ABİDE GÖZLER
Şişir yelkenleri, sevgi rüzgârı! ..
Kaybolan yolcumu kıyıma çıkar! ..
Anlamsız ömrümün yegâne kârı
Abide gözleri dünyamı yıkar! ..
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=599747&order=oto
alüvyon
08.03.2009 - 10:04ALÜVYON
‘Irmağın zararı, yatağınadır.’
Akar, yiye yiye bitirir, onu!
İhtirası, hıncı, batağınadır
Deniz kenarında yitirir, onu.
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=599761&order=oto
akdeniz antalya
08.03.2009 - 10:00AKDENİZ
....................................Kumsal Çiçeği’msin
..........................................Silinmez İz'imsin
..............................................Akdeniz'imsin
Aşkla çalkalanan gönlün ne güzel!
Deli mavi, derin gözlerin, deniz.
Çağıl çağıl çağlar, ünün ne güzel!
Yazımızda serin sözlerinden iz
Sana koşuyoruz hep biz, Akdeniz! ..
Sahile sevgiler taşıyorsun, sen
Çılgınca oynuyor, coşuyorsun, sen
Düşüyor, kalkıyor, koşuyorsun, sen
Silinir gider mi dizlerinden, iz?
Koynunda yaşayan biziz, Akdeniz! ..
Güneyin güneşi, yıldızı sensin
Dağların Mavili Ak Kız'ı, şensin
“Âşık yüreklerde bir sızı! ..” densin!
Her an ardındaki izlerindeniz
Cennet uzantısı bir iz, Akdeniz! ..
Onurla enerji saçıyorsun, yak! ..
Kumsal Çiçeği'msin, açıyorsun, bak!
Hepimize kucak açıyorsun, çak! ..
Her zamanki gibi yine sendeniz! ..
En ılık, en temiz deniz, Akdeniz! ..
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=642513&order=oto
açık mektup
08.03.2009 - 09:58MEKTuP
Kur’an, hepimize gelen bir mektup…
Açmadan iade etmek olur mu?
Okuyup, yürüyüp, sonra unutup
Hedeften geriye dönmek olur mu?
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=600818&order=oto
acı çekerek güzelleşmek
08.03.2009 - 09:56ACI
Acıma acıyan yürek yaşını
Serperek, harını çoğaltmışsın, vay! ..
Acıma! .. Sen de vur! .. Al git başını!
“Hiç tanımadım...” de, beni yoktan say!
Karanlıklarımı yararcasına
Bağrına basarak sararcasına
Tüm kemiklerimi kırarcasına
Üstüme gelmekten usan artık, cay! ..
Kalbim sıkışıyor; çatma, kaşını!
Çatlattım, sabrımla sabır taşını! ..
Anlayamıyorum, bu telâşını
Sakin ol, ruhuma bir ferahlık yay!
Ayakta pranga, bilekte demir…
Demire hükmeden, hep aynı Emir…
Yeter ki: “Ol! ..” desin, buyursun emir! ..
Kararı veren O! .. Hâkim, Kayyum, Hay! ..
O Nur olmasaydı, yoktu tesellim! ..
Yoktu, tek bir umut, dumandı hâlim! ..
Kırılsın, imzayı atan şu elim! ..
Kahrolacağıma yok olsaydım, hay! ..
Kahrolacağıma yok olsaydım, hay! ..
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=636408&order=oto
yalnızız
08.03.2009 - 09:51YALNIZıZ
Yalnızız sevgisiz kalınca, yalnız
Mutlaka yüreği yaracak, biri!
Yalnız, başkaları için yaşarız
Kalpteki yarayı saracak, biri!
Tekrar hayat bulup, sanki teninle
Baştan yaratılıp, senin geninle
Aşk ile alaşım olup, seninle
Sevda kozasını saracak biri!
Kulak verip, dar zamanda çağrına
Derman olup, yürekteki ağrına
Gece gündüz sevgi dolu bağrına
Basarak, sımsıkı saracak biri!
Gururu ateşe atarcasına
Kovsan da eşiğe yatarcasına
Geceyi gündüze katarcasına
Onurla Allah’a varacak biri…
Onur Bilge
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=626416&order=oto
yanlızlık
08.03.2009 - 09:50YALNIZLıK
Yine yalnızım gecede
On birde…
Bir, ay yalnız
Bir, deniz
Sonra ben, bir de.
Mehtap varmış
Herkes balkonlardaymış
Gözler bir denizde
Bir aydaymış
Yakamozlar ışıldarmış
Göz alırmış...
Neler paylaşırdık seninle!
Neleri çoğaltırdık, paylaşa paylaşa!
Yanımda olabilseydin
Gelebilseydin...
Seni haritalarda aramak da varmış! ..
Mehtabı paylaşabilseydik!
Çoğaltsaydık, paylaştıkça
Ay ışığını, yakamozları...
Rengârenk olsaydı, denizin yüzü
Belirginleşseydi, ayın gülüşü...
Herkesin bir beklentisi vardır
Bir hülyası, bir düşü...
Benimki, seninle bana kadardır.
Biliyorum, imkânsızdır
Ya da çoooook zaman vardır.
Biraz daha serin esseydi, rüzgar
Bakışlar daha sıcak, sıcacık...
Buharlar yükselseydi bardaklardan
Sigaralar unutulabilseydi.
Dalıp dalıp çıkabilseydik, denize taaa buradan.
Ayda, bir kahve içimi kalabilseydik
Güneşe el sallasaydık, geceden.
Şiirler okusaydık, sevgiye dair
Mutluluğa dair
Yıldızlara, aya, iri gözlere
Ve hep, aşkımıza dair.
Kimsenin anlayamayacağı yoğunluktaki sevgilerden
Yüreklere sığmayan duygulardan oluşan
Şiirler okusaydık!
Her yıldızda birer tane...
Birinde benden
Benim yüreğimden
Yanan gönlümden.
Birinde senden
Hasret Ağacı’ndan…
Dilinden, gözlerinden
Çaresiz dolanan ellerinden…
Derinden, derinden…
Yüreğinin derinliklerinden...
Sabaha kadar dolaşsaydık
O yıldız senin
Bu yıldız benim! ..
Neden uzaklardasın, sevgilim?
Neden, yalnızlıklar hep benim?
Nasıl bir bütün olurum, uzakken senden?
Ne anlarım, müzikten, şiirden, geceden
Ve saire den? ..
Oysa
Senden gelirdi, tüm güzellikler.
Sesinden
Sevincinden
Gözlerinden
Ellerinden
Yüreğinden
Senden…
Büyülü bir gizem değerdi, yere
Nereye baksam
Neye baksam
Başım dönerdi! ..
Neye, nereye baksam! ..
Bir bütün olurdu, mutluluk
Böyle, parça parça arayıp durmazdık
Telefondaki, radyodaki seslerde
Anılarımızdaki yerlerde
Düşlerde...
Vurmazdık duvarlara, kapılara…
Atmazdık kendimizi
Yardan yarlara...
Neden gidersin oralara
Bilmediğim diyarlara?
Bari her saat başı ara! ..
Sen yoksan
Mehtap da kara
Yakamozlar da
Gece de
Karanlıklar da
Yalnızlıklar da...
Hasret Ağacı’m
Gönül Güneşi’m
Eşim…
Işık ver onlara!
Renk ver onlara! ..
Bari ara, ara!
Beni hep ara!
Hep ara!
Bulsan da ara
Kaybetsen de!
Bin kere bulsan, yine ara!
Yine ara! ..
Tekrar tekrar ara! ..
Yanındayken de…
Canındayken de…
Canının içindeyken de…
Canının içiyken de! ..
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=617455&order=oto
anne
08.03.2009 - 09:44.ANNE
…………………….Sen Beni Hiç Sarmadın Öyle! ..
Anne, sen beni hiç sarmadın, öyle
Mezarın, ölüyü sardığı gibi! ..
Taş gibi dolanıp,durmadın, öyle
Mermerin, kabrimi sardığı gibi! ..
Anne, asıl anam toprakmış, benim! ..
Mermerim, sen gibi ap akmış, benim!
Konfetim, sararmış yaprakmış, benim!
Duvağın, gelini sardığı gibi! ..
Anne, burda darlık, keder bile yok!
Kimseden kötülük, riya, hile yok!
Kefenim, gelinlik; artık çile yok!
Kundağın, bebeği sardığı gibi! ..
Güneş, hep geliyor, beni arıyor
Su, yeri deliyor, bana varıyor.
Servi gölgeliyor, toprak sarıyor
Mecnun’un, Leylâ’yı sardığı gibi! ..
Kuşlar şarkı söyler, meltemler arar
Böcekler üşüşmüş, gelmiyor, zarar!
Akrepler, karınca, yılanlar sarar
Kemerin, belimi sardığı gibi! ..
Böylesi bir sevinç, böylesi huzur
Anne, şu dünyada nerde bulunur? !
Mutluluk sarıyor, uçuyor, Onur! ..
‘Sevgi’nin, içimi sardığı gibi! ..
Sevginin, içimi sardığı gibi! ..
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=0&sira=33&order=baslik
acı
08.03.2009 - 09:39ACı
Acıma acıyan yürek yaşını
Serperek, harını çoğaltmışsın, vay! ..
Acıma! .. Sen de vur! .. Al git başını!
“Hiç tanımadım...” de, beni yoktan say!
Karanlıklarımı yararcasına
Bağrına basarak sararcasına
Tüm kemiklerimi kırarcasına
Üstüme gelmekten usan artık, cay! ..
Kalbim sıkışıyor; çatma, kaşını!
Çatlattım, sabrımla sabır taşını! ..
Anlayamıyorum, bu telâşını
Sakin ol, ruhuma bir ferahlık yay!
Ayakta pranga, bilekte demir…
Demire hükmeden, hep aynı Emir…
Yeter ki: “Ol! ..” desin, buyursun emir! ..
Kararı veren O! .. Hâkim, Kayyum, Hay! ..
O Nur olmasaydı, yoktu tesellim! ..
Yoktu, tek bir umut, dumandı hâlim! ..
Kırılsın, imzayı atan şu elim! ..
Kahrolacağıma yok olsaydım, hay! ..
Kahrolacağıma yok olsaydım, hay! ..
Onur Bilge
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=636408&order=oto
af diliyorum
08.03.2009 - 09:37AF DİLEDiM
Aka aka iz etmişsin gönlümde
Nasıl derin yer etmişsin, gördün mü!
Kulun sana kavuşacak, ölümde
Balın hazır, peteğini ördün mü?
Aşkın beni bir kovar, bin çağırır!
Buna nasıl dayanırım, sordun mu?
Çocuklarım “Annem! ” diye bağırır! ..
Şu Azrail, şu da melek ordun mu?
Bugün çağır, “Gelmem! ” demem, yanına
Resulün nurunu bana koydun mu?
Aşk özünü akıtmışsın, kanıma
Beni, bütün kötülükten soydun mu?
Tüm kulların huzurunda, senada
Diz çökmüşler, zikirdeler, duydun mu?
Katılıyor meleklerin, semada
Sorma bana: “Farz, sünnete uydun mu? ”
Emanetin Resul’deymiş, duymuşuz
Bir avuçla ambarımız doldu mu?
Kitabını okumuşuz, uymuşuz
Bilmeyerek, kusurumuz oldu mu?
Af dilemek, yanlışını bilmektir
Kullarını reddettiğin oldu mu?
Onur’unki, günahını silmektir
Af diledim Rabb’im, kabul oldu mu?
Onur Bilge
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=600785&order=oto
onur
08.03.2009 - 09:21Onur BİLGE'dir.
Akıl Vahiy İlişkisi
08.03.2009 - 09:15AKILLI: Nerede daha fazla kalacaksa, oraya yatırım yapandır. Dünya hayatı sınırlı, ahiret hayatı sonsuzdur. AKILLI ahiret için daha çok çalışandır. 'Dünya hayatı bir oyun, bir eğlenceden ibarettir.' AYET (08.03.2009 09:13)
akıllı
08.03.2009 - 09:14AKILLI OLUN! ..
akıllı
08.03.2009 - 09:13AKILLI: Nerede daha fazla kalacaksa, oraya yatırım yapandır. Dünya hayatı sınırlı, ahiret hayatı sonsuzdur. AKILLI ahiret için daha çok çalışandır. 'Dünya hayatı bir oyun, bir eğlenceden ibarettir.' AYET
Toplam 272 mesaj bulundu