Onur Bilge Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antol ...

  • kadın severse

    08.03.2009 - 13:13

    K A D I N L A R. G Ü N Ü N D E. E R K E K L E R İ Ç İ N! ..

    EVLİ ERKEKLERİN EVLERİNİN DUVARLARINA ASMALARI İÇİN:

    K A D I N. G i B İ. K A D I N! ..

    Onur BİLGE

    Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.

    Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?

    Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.

    Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..

    Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..

    “Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.

    Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.

    “Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
    Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.

    Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…

    Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.

    Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!

    Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.

    Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
    Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.

    Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.

    Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.

    Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?

    Ya da sevilmekten?

    Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?

    Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.

    Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!

    Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.

    Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!

    Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.

    Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.

    Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!

    SAHİP ÇIKAR!

    Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?

    Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?

    Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?

    Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!

    Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!

    Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın!
    Önce sakin olun!

    Huzur bulun; huzur verin!

    Sonra zarif olun!

    Daha sonra da duygusal olun.

    Akıllı olun, AKILLI!

    Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!

    ***

    Onur BİLGE

    31. Sayfadaki 616. yazım.

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=778253&order=oto

  • kadın severse

    08.03.2009 - 13:12

    K A D I N L A R. G Ü N Ü N D E. E R K E K L E R İ Ç İ N! ..

    EVLİ ERKEKLERİN EVLERİNİN DUVARLARINA ASMALARI İÇİN:

    K A D I N. G i B İ. K A D I N! ..

    Onur BİLGE

    Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.

    Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?

    Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.

    Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..

    Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..

    “Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.

    Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.

    “Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
    Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.

    Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…

    Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.

    Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!

    Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.

    Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
    Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.

    Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.

    Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.

    Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?

    Ya da sevilmekten?

    Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?

    Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.

    Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!

    Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.

    Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!

    Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.

    Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.

    Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!

    SAHİP ÇIKAR!

    Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?

    Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?

    Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?

    Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!

    Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!

    Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın!
    Önce sakin olun!

    Huzur bulun; huzur verin!

    Sonra zarif olun!

    Daha sonra da duygusal olun.

    Akıllı olun, AKILLI!

    Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!

    ***

    Onur BİLGE

    31. Sayfadaki 616. yazım.

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=778253&order=oto

  • kadın olmak

    08.03.2009 - 13:11

    K A D I N L A R. G Ü N Ü N D E. E R K E K L E R İ Ç İ N! ..

    EVLİ ERKEKLERİN EVLERİNİN DUVARLARINA ASMALARI İÇİN:

    K A D I N. G i B İ. K A D I N! ..

    Onur BİLGE

    Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.

    Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?

    Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.

    Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..

    Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..

    “Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.

    Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.

    “Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
    Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.

    Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…

    Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.

    Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!

    Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.

    Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
    Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.

    Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.

    Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.

    Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?

    Ya da sevilmekten?

    Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?

    Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.

    Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!

    Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.

    Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!

    Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.

    Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.

    Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!

    SAHİP ÇIKAR!

    Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?

    Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?

    Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?

    Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!

    Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!

    Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın!
    Önce sakin olun!

    Huzur bulun; huzur verin!

    Sonra zarif olun!

    Daha sonra da duygusal olun.

    Akıllı olun, AKILLI!

    Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!

    ***

    Onur BİLGE

    31. Sayfadaki 616. yazım.

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=778253&order=oto

  • kadın gibi olmak

    08.03.2009 - 13:10

    K A D I N L A R. G Ü N Ü N D E. E R K E K L E R İ Ç İ N! ..

    EVLİ ERKEKLERİN EVLERİNİN DUVARLARINA ASMALARI İÇİN:

    K A D I N. G i B İ. K A D I N! ..

    Onur BİLGE

    Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.

    Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?

    Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.

    Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..

    Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..

    “Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.

    Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.

    “Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
    Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.

    Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…

    Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.

    Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!

    Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.

    Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
    Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.

    Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.

    Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.

    Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?

    Ya da sevilmekten?

    Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?

    Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.

    Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!

    Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.

    Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!

    Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.

    Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.

    Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!

    SAHİP ÇIKAR!

    Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?

    Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?

    Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?

    Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!

    Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!

    Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın!
    Önce sakin olun!

    Huzur bulun; huzur verin!

    Sonra zarif olun!

    Daha sonra da duygusal olun.

    Akıllı olun, AKILLI!

    Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!

    ***

    Onur BİLGE

    31. Sayfadaki 616. yazım.

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=778253&order=oto

  • kadın

    08.03.2009 - 13:09

    K A D I N L A R. G Ü N Ü N D E. E R K E K L E R İ Ç İ N! ..

    EVLİ ERKEKLERİN EVLERİNİN DUVARLARINA ASMALARI İÇİN:

    K A D I N. G i B İ. K A D I N! ..

    Onur BİLGE

    Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.

    Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?

    Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.

    Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..

    Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..

    “Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.

    Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.

    “Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
    Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.

    Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…

    Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.

    Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!

    Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.

    Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
    Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.

    Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.

    Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.

    Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?

    Ya da sevilmekten?

    Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?

    Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.

    Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!

    Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.

    Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!

    Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.

    Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.

    Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!

    SAHİP ÇIKAR!

    Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?

    Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?

    Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?

    Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!

    Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!

    Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın!
    Önce sakin olun!

    Huzur bulun; huzur verin!

    Sonra zarif olun!

    Daha sonra da duygusal olun.

    Akıllı olun, AKILLI!

    Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!

    ***

    Onur BİLGE

    31. Sayfadaki 616. yazım.

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=778253&order=oto

  • adım adım kötü kızlarla flört rehberi

    08.03.2009 - 10:36

    ADIM ADIM

    ................................İki koltulk değneği
    .....................................Arasındaki inciye...

    Bu akşam
    Denizin derinliklerinde
    Bir midyeyi araladım, bütün gücümle! ..
    Bir inciyi seyrettim, doyasıya
    Kum tanesini düşledim
    Geçmişinde.
    Sonra
    Pırıl pırıl tutsaklığını
    İki kapak arasında...

    Sedefi kat kat giyinişini gördüm
    Ufuklara özlemini, gözlerinin
    Bakışlarının nemini...

    Sonra
    Çaresizliğini, ellerinin
    Bembeyaz kıvranışını, sessizce...

    Gözlerinde çırpınan duygular
    Sorular; düzene, bugüne
    Haksızlıklara isyan…
    Ellerimin arasındaki yürekten
    Kâinat dışına haykırış...
    Feryat! .. Feryat! ..
    Alabildiğine...

    Denizin tuzu, damağında
    Acısı boğazında…
    Hayatın yazında serzeniş...

    Çığlık çığlık sesleniş
    Uzaklara...
    Çaresizlik, kabulleniş…
    Yorgun bir sükût, nihayetinde...

    Bu akşam
    Denizi seyrettim
    Bir incinin gözlerinde
    Saatlerce...
    Ruhun esaretini izledim
    Bedenin içinde...
    Hareketsiz çırpınışını
    Ruhunun ötesinde...

    Çağırdım:
    “Gel! ..” dedim, “Gel! ..
    Bir adım dostluğa…
    Bir adım arkadaşlığa…
    Sevgiye bir adım…
    Ve
    Adım adım mutluluğa...”

    Onur BİLGE

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=0&sira=6&order=baslik

  • yankı

    08.03.2009 - 10:34

    ACIM YANKI YANKI

    Acım yankı yankı, kulaklarımda
    Ben erimekteyim, göremiyorsun.
    Israr ediyorum, tüm haklarımda
    İsyanıma göğüs geremiyorsun.

    Ya silip, yeniden başlayacağız
    Ya birbirimizi haşlayacağız
    Ya da karşılıklı taşlayacağız
    Önüme seçenek seremiyorsun.

    Kurabilir miyiz; bir hayal, bir düş?
    En güzel düş olup, yüreğime düş!
    Yakışır mı bize; kızıp, kin güdüş?
    Sevgi çiçekleri deremiyorsun.

    Onur çırpınıyor, anılarında! ..
    Hâlâ bir yol bulma sanılarında.
    Sevgi ve hoşgörü kanılarında...
    Doyulmaz tadına eremiyorsun.

    Onur BİLGE


    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=0&sira=5&order=baslik

  • yoğun düşünceler

    08.03.2009 - 10:27

    DÜŞÜNCEL

    ..........İsterse ömrümüzün bir anı kalsın
    .................Yaşansın olabildiğince
    .......................Alabildiğine yaşansın

    Bir şiir oku bana
    Sessizliği bozmadan
    Dağıtmadan romantizmi
    Ürkütmeden ıssızlığı
    Hissede hissede
    Şöyle hakkını vere vere
    Heyecanlı boğuk yumuşacık
    Okşayan sesinle
    Duygular yerlerini bulsun
    Uzaklarda çok uzaklarda yanan
    Geçmişin buruk ıslığının soğuk fonunda
    Ölümüne bir aşkı anlatan
    Hüzünlü bir söz büyüsü olsun
    Ve kavuşmaya dair bir umut sonunda

    Ellerim terlesin erisin kaybolsun ellerinde
    Gözlerim gözlerinde donsun
    Derinde en derinde
    Yüreğimden hızla yayılan ürperti
    Üzerinde limon çiçeği kokusu bahçelerin
    Derinde derinin her yerinde

    Bir ay gülümsemesi bembeyaz dupduru
    İçimize huzur yayan
    Karanlık yüzünde ışıyan gecenin
    Bir de senin
    Bakışlarının ışıltısıyla uyumlu
    İncimsi dişlerin
    Yanık teninde

    Mehtabın serinliği oynaşırken beyaz giysinde
    Dans ederken gecenin serptiği çiğ taneleri
    Dalga dalga siyah saçlarında
    Melteminde çam kokusu kentin
    Suyunda yosun kokusu
    Cildinde ıslak buğusu denizin
    Dudaklarında tuzu

    Kum yorgunu çıplak ayaklarımızdan dökülsün
    Geçmişin ısrarla yapışan birikimi
    Kıyıya paralel kumsal boyunca
    Birbirine oldukça yakın ve uyumlu uzayan
    Yalnız kimsesiz ayak izlerimiz
    Sabitlensin belleklerimizde
    Bengi bir aşk kilitlensin bileklerimizde
    Çağlarken bendini yıksın hislerimiz
    Özgürce raksetsin sessizliğe sinen seslerimiz
    Çağlardan çağlara aktarılsın
    Okunsun şiirimiz
    Bilinsin hikâyemiz
    Bir gece yarısı birbirine dayanan
    Falezlerde baş başa kalan
    Sabahlayan biz
    Aslında kimiz
    Kimleriz

    Gel otur şu kayaya yanıma
    Şöyle arkaya
    Daya sırtını güvenle sırtıma
    Hızla nefes alışlarını
    Kalp atışlarını duyayım
    Ritmine uyayım
    Başını omzuma koy
    Saçların karışsın saçlarıma
    Duyguların duygularıma
    Yakınlığına doyayım
    Soy tüm karanlık düşüncelerden belleğini
    Yerine güzellikler koyayım

    Bir şarkı söyle bana
    Şöyle yıldızları seyrede seyrede
    Heyecanlı boğuk yumuşacık
    Okşayan sesinle
    Sessizliği bozmadan
    Dağıtmadan romantizmi
    Hissede hissede
    Hakkını vere vere
    Duygular yerlerini bulsun
    Uzaklarda çok uzaklarda kıvranan
    Geçmişin buruk ıslığının soğuk fonunda
    Ölümüne bir aşkı anlatan
    Hüzünlü bir söz büyüsü olsun
    Ve kavuşmaya dair bir umut sonunda
    Gözlerin gecede
    Derinde en derinde
    Ellerim kenetli ellerinde

    Derinde gecenin serin buğusu
    Şiirin hüznü şarkının melankolisi gözlerinde
    Dudaklarında denizin tuzu
    Her nefeste çiçek yosun ya da çam kokusu

    Gidebildiğin en uzak yıldızlardan kopar al
    Özenle topla yok sayılan umutları
    Tüm ulaşılmazlıklara inat
    Getir yüreğime say

    Uzaklardan hissetsin kötü ruhlar
    Kıskançlıktan çatlasın
    Onları yok say
    Her şeye şahit olsun
    Sevinçle onaylasın ay
    İyice tanısın parmaklarım ellerini
    Ellerim ellerine doysun
    Erisin avuçlarım avuçlarında
    Ter olup aksın

    Gözüm dalsın bakışlarının ışığına
    Hayran hayran baksın
    Bakakalsın aşığına
    Yıkansın ruhumun çiçekleri
    Gülümsesin canlansın
    Tüm tomurcukları açsın
    Kansın özüne özüm

    Haydi köpürt gecenin saçlarını
    Durula tel tel tara kirpiklerinle
    Nefesinle kurut
    Süsle çiçeklerimle
    Olumsuz ne varsa unut
    Yaşanmışlıklara dair
    Geçmişi bitir
    Karanlıkları soy
    Renkleri geri getir
    Yerli yerine koy

    Doysun evren ışığına
    Sıcaklığına kansın
    İsterse ömrümüzün bir anı kalsın
    Yaşansın olabildiğince
    Alabildiğine yaşansın
    Falezlerde hayattan çalıntı
    Mutlu bir anı kalsın

    Onur Bilge

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=840693&order=oto

  • akla zarar düşünceler

    08.03.2009 - 10:25

    AKLIMA ZARARSIN

    Yollar yenilendi, taşlar döşendi
    Belki de gelirsin, ararsın diye.
    Şehir sana bir kez daha süslendi
    Sokak sokak beni sorarsın diye.

    Takvimler eridi, on birler geldi
    Rüyalar görüldü, tabirler geldi
    İçime yöneldim, şiirler geldi
    İçimin içinde sen varsın diye.

    Öyle feryat figan görmedi dağlar
    Gözümde tazecik bir gelin ağlar
    Hangi insafsızlar yolları bağlar?
    Beklerim, dağları yararsın diye.

    Toroslardan akan kanlı yaşındı
    Kayalar yarıldı, dağlar aşındı!
    Güneş değil yanan, dertli başındı
    Doğunca, sıcacık sararsın diye.

    Görün, hasret kaldı tüm cihan, sana
    Nerede kavuşur arayan, sana?
    Nasıl da özenmiş Yaratan, sana! ...
    Bakınca, gözlerim kararsın diye.

    Onurumsun, bahar seninle gelir
    Buzullar çözülür, aşkımı bilir
    Ne olursun, artık ufukta belir! ..
    Korkarım, aklıma zararsın, diye! ..
    Korkarım, aklıma zararsın, diye! ..

    Onur BİLGE

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=594795&order=baslik

  • içi acımak

    08.03.2009 - 10:08

    ACIR SIZLARIM

    Ben, her gün, her gece acır, sızlarım
    Güneş batar; batar, tüm yıldızlarım!
    Bayram geldi geçti, yılbaşı yakın…
    Nerdesiniz, nerde, canım kızlarım! ?

    Onur BİLGE

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=0&sira=622&order=baslik

  • Şirinlik Abidesi

    08.03.2009 - 10:05

    ABİDE GÖZLER

    Şişir yelkenleri, sevgi rüzgârı! ..
    Kaybolan yolcumu kıyıma çıkar! ..
    Anlamsız ömrümün yegâne kârı
    Abide gözleri dünyamı yıkar! ..

    Onur BİLGE

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=599747&order=oto

  • alüvyon

    08.03.2009 - 10:04

    ALÜVYON

    ‘Irmağın zararı, yatağınadır.’
    Akar, yiye yiye bitirir, onu!
    İhtirası, hıncı, batağınadır
    Deniz kenarında yitirir, onu.

    Onur BİLGE

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=599761&order=oto

  • akdeniz antalya

    08.03.2009 - 10:00

    AKDENİZ

    ....................................Kumsal Çiçeği’msin
    ..........................................Silinmez İz'imsin
    ..............................................Akdeniz'imsin

    Aşkla çalkalanan gönlün ne güzel!
    Deli mavi, derin gözlerin, deniz.
    Çağıl çağıl çağlar, ünün ne güzel!
    Yazımızda serin sözlerinden iz
    Sana koşuyoruz hep biz, Akdeniz! ..

    Sahile sevgiler taşıyorsun, sen
    Çılgınca oynuyor, coşuyorsun, sen
    Düşüyor, kalkıyor, koşuyorsun, sen
    Silinir gider mi dizlerinden, iz?
    Koynunda yaşayan biziz, Akdeniz! ..

    Güneyin güneşi, yıldızı sensin
    Dağların Mavili Ak Kız'ı, şensin
    “Âşık yüreklerde bir sızı! ..” densin!
    Her an ardındaki izlerindeniz
    Cennet uzantısı bir iz, Akdeniz! ..

    Onurla enerji saçıyorsun, yak! ..
    Kumsal Çiçeği'msin, açıyorsun, bak!
    Hepimize kucak açıyorsun, çak! ..
    Her zamanki gibi yine sendeniz! ..
    En ılık, en temiz deniz, Akdeniz! ..

    Onur BİLGE

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=642513&order=oto

  • açık mektup

    08.03.2009 - 09:58

    MEKTuP

    Kur’an, hepimize gelen bir mektup…
    Açmadan iade etmek olur mu?
    Okuyup, yürüyüp, sonra unutup
    Hedeften geriye dönmek olur mu?

    Onur BİLGE

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=600818&order=oto

  • acı çekerek güzelleşmek

    08.03.2009 - 09:56

    ACI

    Acıma acıyan yürek yaşını
    Serperek, harını çoğaltmışsın, vay! ..
    Acıma! .. Sen de vur! .. Al git başını!
    “Hiç tanımadım...” de, beni yoktan say!

    Karanlıklarımı yararcasına
    Bağrına basarak sararcasına
    Tüm kemiklerimi kırarcasına
    Üstüme gelmekten usan artık, cay! ..

    Kalbim sıkışıyor; çatma, kaşını!
    Çatlattım, sabrımla sabır taşını! ..
    Anlayamıyorum, bu telâşını
    Sakin ol, ruhuma bir ferahlık yay!

    Ayakta pranga, bilekte demir…
    Demire hükmeden, hep aynı Emir…
    Yeter ki: “Ol! ..” desin, buyursun emir! ..
    Kararı veren O! .. Hâkim, Kayyum, Hay! ..

    O Nur olmasaydı, yoktu tesellim! ..
    Yoktu, tek bir umut, dumandı hâlim! ..
    Kırılsın, imzayı atan şu elim! ..
    Kahrolacağıma yok olsaydım, hay! ..
    Kahrolacağıma yok olsaydım, hay! ..

    Onur BİLGE

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=636408&order=oto

  • yalnızız

    08.03.2009 - 09:51

    YALNIZıZ

    Yalnızız sevgisiz kalınca, yalnız
    Mutlaka yüreği yaracak, biri!
    Yalnız, başkaları için yaşarız
    Kalpteki yarayı saracak, biri!

    Tekrar hayat bulup, sanki teninle
    Baştan yaratılıp, senin geninle
    Aşk ile alaşım olup, seninle
    Sevda kozasını saracak biri!

    Kulak verip, dar zamanda çağrına
    Derman olup, yürekteki ağrına
    Gece gündüz sevgi dolu bağrına
    Basarak, sımsıkı saracak biri!

    Gururu ateşe atarcasına
    Kovsan da eşiğe yatarcasına
    Geceyi gündüze katarcasına
    Onurla Allah’a varacak biri…

    Onur Bilge

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=626416&order=oto

  • yanlızlık

    08.03.2009 - 09:50

    YALNIZLıK

    Yine yalnızım gecede
    On birde…
    Bir, ay yalnız
    Bir, deniz
    Sonra ben, bir de.

    Mehtap varmış
    Herkes balkonlardaymış
    Gözler bir denizde
    Bir aydaymış
    Yakamozlar ışıldarmış
    Göz alırmış...

    Neler paylaşırdık seninle!
    Neleri çoğaltırdık, paylaşa paylaşa!
    Yanımda olabilseydin
    Gelebilseydin...

    Seni haritalarda aramak da varmış! ..

    Mehtabı paylaşabilseydik!
    Çoğaltsaydık, paylaştıkça
    Ay ışığını, yakamozları...
    Rengârenk olsaydı, denizin yüzü
    Belirginleşseydi, ayın gülüşü...

    Herkesin bir beklentisi vardır
    Bir hülyası, bir düşü...
    Benimki, seninle bana kadardır.
    Biliyorum, imkânsızdır
    Ya da çoooook zaman vardır.

    Biraz daha serin esseydi, rüzgar
    Bakışlar daha sıcak, sıcacık...
    Buharlar yükselseydi bardaklardan
    Sigaralar unutulabilseydi.
    Dalıp dalıp çıkabilseydik, denize taaa buradan.
    Ayda, bir kahve içimi kalabilseydik
    Güneşe el sallasaydık, geceden.

    Şiirler okusaydık, sevgiye dair
    Mutluluğa dair
    Yıldızlara, aya, iri gözlere
    Ve hep, aşkımıza dair.
    Kimsenin anlayamayacağı yoğunluktaki sevgilerden
    Yüreklere sığmayan duygulardan oluşan
    Şiirler okusaydık!
    Her yıldızda birer tane...

    Birinde benden
    Benim yüreğimden
    Yanan gönlümden.

    Birinde senden
    Hasret Ağacı’ndan…
    Dilinden, gözlerinden
    Çaresiz dolanan ellerinden…
    Derinden, derinden…
    Yüreğinin derinliklerinden...

    Sabaha kadar dolaşsaydık
    O yıldız senin
    Bu yıldız benim! ..

    Neden uzaklardasın, sevgilim?
    Neden, yalnızlıklar hep benim?

    Nasıl bir bütün olurum, uzakken senden?
    Ne anlarım, müzikten, şiirden, geceden
    Ve saire den? ..

    Oysa
    Senden gelirdi, tüm güzellikler.
    Sesinden
    Sevincinden
    Gözlerinden
    Ellerinden
    Yüreğinden
    Senden…

    Büyülü bir gizem değerdi, yere
    Nereye baksam
    Neye baksam
    Başım dönerdi! ..
    Neye, nereye baksam! ..

    Bir bütün olurdu, mutluluk
    Böyle, parça parça arayıp durmazdık
    Telefondaki, radyodaki seslerde
    Anılarımızdaki yerlerde
    Düşlerde...

    Vurmazdık duvarlara, kapılara…
    Atmazdık kendimizi
    Yardan yarlara...

    Neden gidersin oralara
    Bilmediğim diyarlara?
    Bari her saat başı ara! ..

    Sen yoksan
    Mehtap da kara
    Yakamozlar da
    Gece de
    Karanlıklar da
    Yalnızlıklar da...

    Hasret Ağacı’m
    Gönül Güneşi’m
    Eşim…
    Işık ver onlara!
    Renk ver onlara! ..

    Bari ara, ara!
    Beni hep ara!
    Hep ara!

    Bulsan da ara
    Kaybetsen de!
    Bin kere bulsan, yine ara!
    Yine ara! ..
    Tekrar tekrar ara! ..
    Yanındayken de…
    Canındayken de…
    Canının içindeyken de…
    Canının içiyken de! ..

    Onur BİLGE

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=617455&order=oto

  • anne

    08.03.2009 - 09:44

    .ANNE

    …………………….Sen Beni Hiç Sarmadın Öyle! ..

    Anne, sen beni hiç sarmadın, öyle
    Mezarın, ölüyü sardığı gibi! ..
    Taş gibi dolanıp,durmadın, öyle
    Mermerin, kabrimi sardığı gibi! ..

    Anne, asıl anam toprakmış, benim! ..
    Mermerim, sen gibi ap akmış, benim!
    Konfetim, sararmış yaprakmış, benim!
    Duvağın, gelini sardığı gibi! ..

    Anne, burda darlık, keder bile yok!
    Kimseden kötülük, riya, hile yok!
    Kefenim, gelinlik; artık çile yok!
    Kundağın, bebeği sardığı gibi! ..

    Güneş, hep geliyor, beni arıyor
    Su, yeri deliyor, bana varıyor.
    Servi gölgeliyor, toprak sarıyor
    Mecnun’un, Leylâ’yı sardığı gibi! ..

    Kuşlar şarkı söyler, meltemler arar
    Böcekler üşüşmüş, gelmiyor, zarar!
    Akrepler, karınca, yılanlar sarar
    Kemerin, belimi sardığı gibi! ..

    Böylesi bir sevinç, böylesi huzur
    Anne, şu dünyada nerde bulunur? !
    Mutluluk sarıyor, uçuyor, Onur! ..
    ‘Sevgi’nin, içimi sardığı gibi! ..
    Sevginin, içimi sardığı gibi! ..

    Onur BİLGE

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=0&sira=33&order=baslik

  • acı

    08.03.2009 - 09:39

    ACı

    Acıma acıyan yürek yaşını
    Serperek, harını çoğaltmışsın, vay! ..
    Acıma! .. Sen de vur! .. Al git başını!
    “Hiç tanımadım...” de, beni yoktan say!

    Karanlıklarımı yararcasına
    Bağrına basarak sararcasına
    Tüm kemiklerimi kırarcasına
    Üstüme gelmekten usan artık, cay! ..

    Kalbim sıkışıyor; çatma, kaşını!
    Çatlattım, sabrımla sabır taşını! ..
    Anlayamıyorum, bu telâşını
    Sakin ol, ruhuma bir ferahlık yay!

    Ayakta pranga, bilekte demir…
    Demire hükmeden, hep aynı Emir…
    Yeter ki: “Ol! ..” desin, buyursun emir! ..
    Kararı veren O! .. Hâkim, Kayyum, Hay! ..

    O Nur olmasaydı, yoktu tesellim! ..
    Yoktu, tek bir umut, dumandı hâlim! ..
    Kırılsın, imzayı atan şu elim! ..
    Kahrolacağıma yok olsaydım, hay! ..
    Kahrolacağıma yok olsaydım, hay! ..

    Onur Bilge

    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=636408&order=oto

  • af diliyorum

    08.03.2009 - 09:37

    AF DİLEDiM

    Aka aka iz etmişsin gönlümde
    Nasıl derin yer etmişsin, gördün mü!
    Kulun sana kavuşacak, ölümde
    Balın hazır, peteğini ördün mü?

    Aşkın beni bir kovar, bin çağırır!
    Buna nasıl dayanırım, sordun mu?
    Çocuklarım “Annem! ” diye bağırır! ..
    Şu Azrail, şu da melek ordun mu?

    Bugün çağır, “Gelmem! ” demem, yanına
    Resulün nurunu bana koydun mu?
    Aşk özünü akıtmışsın, kanıma
    Beni, bütün kötülükten soydun mu?

    Tüm kulların huzurunda, senada
    Diz çökmüşler, zikirdeler, duydun mu?
    Katılıyor meleklerin, semada
    Sorma bana: “Farz, sünnete uydun mu? ”

    Emanetin Resul’deymiş, duymuşuz
    Bir avuçla ambarımız doldu mu?
    Kitabını okumuşuz, uymuşuz
    Bilmeyerek, kusurumuz oldu mu?

    Af dilemek, yanlışını bilmektir
    Kullarını reddettiğin oldu mu?
    Onur’unki, günahını silmektir
    Af diledim Rabb’im, kabul oldu mu?

    Onur Bilge


    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=600785&order=oto

  • onur

    08.03.2009 - 09:21

    Onur BİLGE'dir.

  • Akıl Vahiy İlişkisi

    08.03.2009 - 09:15

    AKILLI: Nerede daha fazla kalacaksa, oraya yatırım yapandır. Dünya hayatı sınırlı, ahiret hayatı sonsuzdur. AKILLI ahiret için daha çok çalışandır. 'Dünya hayatı bir oyun, bir eğlenceden ibarettir.' AYET (08.03.2009 09:13)

  • akıllı

    08.03.2009 - 09:14

    AKILLI OLUN! ..

  • akıllı

    08.03.2009 - 09:13

    AKILLI: Nerede daha fazla kalacaksa, oraya yatırım yapandır. Dünya hayatı sınırlı, ahiret hayatı sonsuzdur. AKILLI ahiret için daha çok çalışandır. 'Dünya hayatı bir oyun, bir eğlenceden ibarettir.' AYET

Toplam 272 mesaj bulundu