Adamın biri gece vakti arabasıyla ilerlerken akıl hastanesinin önünde lastiği patlamış. Değiştirmek için arabadan inmiş. Lastiği söktükten sonra, elinde tuttuğu 4 vidayı yanlışlıkla düşürmüş ve hepsini kaybetmiş. Ne yapacağını bilemez halde bakınırken, başından beri camdan onu izleyen bir deli seslenmiş:
- Heyy ne arıyorsun orda fellik fellik?
- Lastiğin vidalarını kaybettim onları arıyorum!
- Onları bulamazsın. Bence diğer 3 lastikten birer vida söküp monte et, bu seni lastikçiye kadar idare eder.
Adam hemen delinin dediğini uygulamış. Tam yola koyulacakken merak edip deliye sormuş.
- Ya sen bu kadar pratik zekaya sahipsin, ne işin var orda?
- Olum biz delilikten yatıyoruz, salaklıktan değil...
Adamin biri, petshopa giriyor ve kendisine en yakın duran papağanı gösterek;
- Pardon, bunun fiyatı nedir? diyor
- 10.000 lira efendim...
- Neden bu kadar pahalı peki?
- Efendim o 300 tane kelime biliyor...
Adamimiz bu sefer biraz uzaktaki papağanı işaret ederek;
- Peki bunun fiyatı nedir?
- 20.000 lira efendim.
- Bu neden bu kadar pahalı?
- O aynı kelimeleri hem Ingilizce, hem Türkçe söylüyor...
Onu da gecerek hemen sonraki papağanı göstererek;
- Bunun fiyatı nedir?
- 30.000 lira efendim. Bu kelimeleri her dilde söylüyor...
Adam, biraz daha bakındıktan sonra, dükkanın yüksek bir yerinde asılı olan papağanı görüyor ve soruyor:
- Ya bu?
- 100.000 lira efendim...
- Bunun özelliği ne?
- Valla efendim, bu pek konuşmuyo ama ordaki 3 papağan buna 'hocam' diyorlar...
Onlar, idealleri olan, o idealler ugruna mucadele eden, sorusturmalar geciren, hapislere giren, iskenceler goren ve hatta kursuna dizilen, daragaclarinda sallanan insanlarin olusturdugu kusaktir...
Demokratik Toplum Partisi'nin ilk genel baskani ve ayni zamanda kurucularindandir. Derikli'dir (Mardin'in bir ilcesi) . Halen, TBMM'de DTP Mardin Milletvekili olarak bulunmaktadir...
1 - Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet.
2 - Bir şeyin iyi veya kötü oluşu, kalite.
3 - Bireyi, nesne veya yaşantının bir yönünü, ötekilerden ayırt etmeye yarayan ve ölçebilen özellik, keyfiyet olan kavram...
Bir not halindedir. Cin devlet adamlarından Cjan-Ken'in, milattan önce 119 yılında, Cin'e göre batı ülkelerinde yaptığı gezi sonunda gördüklerini ve duydukların yazıp o zamanki Cin Imparatoru'na sunduğu notlan arasında kayıtlıdır. Notu, Abdülkadir Inan'ın, Türk dili araştırmalan yıllığı (1954) ndaki Türk destanlanna genel bir bakış adlı yazısından olduğu gibi alıyoruz:
'Hun ülkesinde bulunduğum zaman duydum ki Usun hanı, gunmo unvanını taşıyor. Gunmo'nun babası, Hunlann batısındaki bir ülkeye sahipti. Gunmo'nun babası bir savaşta Hunlar tarafından öldürüldü. Yeni doğmuş olan Gun-mo'yu kırlara attılar. Kuşlar çocuğu sineklerden koruyor; bir dişi kurt sütüyle besliyordu. Hun hakanı buna şaştı. Bu çocuğu saydı. Onu kendi terbiyesine aldı, büyüttü. Babasının ülkesini ona geri verdi.'
Insanlarin kendi kendilerini tatmin etme olayina denir... Olaya sadece cinsellik acisindan bakmamak gerekir. Cunku cinsellikten baska alanlar da vardir kendi kendimizi tatmin ettigimiz...
Ornegin, bilimsel masturbasyon, sanatsal masturbasyon, politik masturbasyon, teknik masturbasyon, psikolojik masturbasyon...vs...
'Acaba kendine müslüman diyen bir adam, dünyanın bir menfaati için,
bir günde elli kelime Firengî lügatından taallüm ettiği halde; elli senede
ve her günde elli defa tekrar ettiği Sübhanallah, Elhamdülillah ve Lâ ilahe
İllallah ve Allahü Ekber gibi mukaddes kelimeleri öğrenmezse, elli defa
hayvandan daha aşağı düşmez mi?
Böyle hayvanlar için, bu kelimat-ı mukaddese tercüme ve tahrif edilmez
ve tehcir edilmezler! Onları tehcir ve tağyir etmek, bütün mezar taşlarını
hâkketmektir; bu tahkire karşı titreyen mezaristandaki ehl-i kuburu
aleyhlerine döndürmektir...'
Bu baslik altindan kopyaladim bu yaziyi... Bunu yazan bir Musluman. Yazdigini da eminim Muslumanlik adina olsun diye yaziyor. Ve gordugunuz gibi kendisi gibi dusunmeyenlere her turlu hakareti, her turlu kufuru uygun goruyor...
Site yonetiminin yolladigim bazi yazilarimi yayinlamadigi aklima geliyor da, buna nasil izin veriyorlar hayret ediyorum... Iki yaniti vardir. Ya yukardaki yaziyi yazanla ayni kafadadir, ya da bu yazi gozlerinden kacmistir. Ben ikinci sikkin dogru olduguna inanmak istiyorum...
Anasinin bir bag pirasaya verdigi kiz... Babasi ise Kurban'da bu sene iki tane kurban kesecekmis... Ve son bir bilgi, bununla olacak adam, bunu cebinde tasirmis :)
Tıpta erkeklik özellikleri içeren herhangi bir nesneyi tanımlamakta kullanılan kavram; Örneğin bedenin üst kısmında yağ birikiminin egemen olduğu şişmanlık tipi için kullanılır.
Istanbul'da, Fatih Sultan Mehmet Koprusu'nun ayaklari dibinde yerlesmis, Anadoluhisari semtine komsu olan semttir. Bu durum, kendisine hem Anadolu yakasi ve hem de Avrupa yakasina yakinlik gibi konularda buyuk avantaj saglar. Oyle ki, Kavacik'tan Taksim'e yarim saat bile dolmadan ulasilabilinir. Eee, Anadolu yakasindaki yerler de cok uzak degildir haliye...
Hunların bir boyu olan ve adına Aşine denilen Türk boyu Hazar Denizi'nin batı taraflarında yerleşmişti. Türklerin ilk atası olarak biliniyordu. Rahat ve huzur içinde otururlarken bir gün ansızın düşmanların baskınına uğradılar. Baskının sonunda kimse sağ kalmadı.
Her nasılsa küçücük bir çocuk bu baskından sağ kalmış bir köşeye sığınmıştı. Düşmanlar onu da gördüler. Fakat, cılız ve küçük bir çocuk olduğu için kimse ondan korkmadı ve ona aldırmadı. Hattâ içlerinden acıyanlar bile çıktı. Ama düşman yine de her ihtimali düşünüp, çocuğu öldürmektense kolunu bacağını kesip orada öylece bırakmayı uygun gördü; düşündükleri gibi yaptılar.
Kolunu bacağını kesip, yan ölü hâle getirdikleri çocuğu alıp bataklıkta bir sazlığa attılar; bırakıp gittiler. O sırada, nereden çıktığı bilinmeyen bir dişi bozkurt göründü, geldi, çocuğu emzirdi. Yaralarını yalayıp iyi etti. O günden sonra da, avlanıp getirdiği yiyeceklerle çocuğu besleyip büyüttü, Gücünü kuvvetini arttırdı.
Zamanla bozkurt'un beslediği çocuk gürbüzleşti.
Günlerden sonra bir gün, baskın yapıp Asine soyunu yok eden düşman başbuğu, kolunu bacağını keserek sazlığa attıkları çocuğun yaşadığını öğrendi. Adamlar gönderip durumu öğrenmek, sağ kaldı ise öldürtmek istedi. Düşman başbuğunun gönderdiği asker geldiğinde, kolu bacağı kesik gencin yanında bir dişi bozkurt gördü. Dişi bozkurt tehlikeyi sezmişti, dişleriyle genci yakaladığı gibi denizin öte yanına geçirdi; orada da durmayıp Altay dağlarına doğru götürdü. Orada, her tarafı yüksek dağlarla çevrili bir yaylada bir mağaraya yerleştirdi, onunla evlendi; on oğlan doğurdu!
Mağaranın bulunduğu yayla yeşillikti; serin gür suları, meyve ağaçlan, av hayvanları vardı. Oğlanlar orada büyüdüler, orada evlendiler. Her birinden bir boy türedi. Bunlardan birinin adı da Asine boyu idi.
Asine, kardeşlerinin içinde en akıllı, en gözü pek, en yiğit olanı idi. Bu yüzden Türk hakanı o oldu. Soyunu unutmadı. Cadırının önüne her zaman, tepesinde bir kurt başı bulunan bir tuğ dikti.
Aradan çok yıllar geçti. Aşine boyuna Asençe adlı bir başka yiğit hakan oldu. Bunun zamanında ise Aşine boyu, bulundukları yerden çıkıp daha güzel yurtlara yerleştiler.
Hun ülkesinin kuzeyinde so adı verilen bir ülke vardı. Burada, Hunlarla aynı soydan olan Göktürkler otururdu. Bir gün Göktürkler So ülkesinden ayrıldılar. Bu sırada başlarında Kağan Pu adlı bir yiğit vardı. Kağan Pu'nun onaltı kardeşi bulunuyordu. Onaltı kardeşten birinin annesi bir kurttu.
Annesi Göktürklerce en kutsal yaratıklardan biri olarak bilinen ve böyle kabul edilen bir kurt olduğu için delikanlı, rüzgârlara ve yağmura söz geçirir, bu iki kuvveti buyruğu altında tutardı.
Bununla beraber, So ülkesindeki yurtlarından ayrılan Göktürkler düşmanlarının baskınına uğradılar. Bu baskında düşmanlar bütün Goktürkler'i yok ettikleri gibi on altı kardeşten sadece birisi kurtulabildi. Kurtulan delikanlı annesi kurt olan idi.
Bu delikanlının da, birisi yaz diğeri de kış ilâhının kızı olan iki karısı vardı. Baskından sonra her ikisinden ikişer oğlu oldu. Zamanla kalabalıklaşıp çoğalan halk, çocuklardan en büyüğünü kendilerine hakan seçtiler; o zamanki adı Göktürk dilinde değildi. Hakan seçilir seçilmez Göktürkçe olmayan bu adını bıraktı ve Türk adını aldı.
Ondan sonra Türk on kadınla evlendi, bir çok çocukları oldu. Içlerinden Asena adını taşıyan biri hakanlık tahtına geçince boyun adı da Aşine oldu...
Bilinen en önemli iki Gokturk destanindan birisidir. Bir bakima, MS altinci yuzyildan sekizinci yuzyil ortalarina kadar egemen olmus bu Turk devletinin, Gokturkler'in soy kutugu ve var olma hikayesidir.
Ayrica, Turk soyunun yeni bir boy halinde dirilisi de diyebilecegimiz bozkurt destani, Bilge Kagan'ın Orhun Abidelerindeki unlu vasiyetinin ilk cumlesi olan: 'Ben tanriya benzer, tanridan olmus Turk Bilge Kagan, tanri irade ettigi icin, kaganlik tahtina oturdum' cumlesi ile birlikte dusunulecek olursa, soyun ve ırkın nasıl bir şekilde ilahilestirilmek istenildigini de anlatmaktadırlar.
Destan Cin kaynaklarında kayıtlıdır. Degisik soyleyişler durumunda ise de, cizgileri aynı fakat isimler üzerinde, anlatistan dogma veya Cinlilerce yazilirken isimlerin Cince soylenmesinden meydana gelme degisikler yuzunden ayrı gorunen uc soylenti seklinde yazılmıştır.
fıkra
28.10.2008 - 12:06Adamın biri gece vakti arabasıyla ilerlerken akıl hastanesinin önünde lastiği patlamış. Değiştirmek için arabadan inmiş. Lastiği söktükten sonra, elinde tuttuğu 4 vidayı yanlışlıkla düşürmüş ve hepsini kaybetmiş. Ne yapacağını bilemez halde bakınırken, başından beri camdan onu izleyen bir deli seslenmiş:
- Heyy ne arıyorsun orda fellik fellik?
- Lastiğin vidalarını kaybettim onları arıyorum!
- Onları bulamazsın. Bence diğer 3 lastikten birer vida söküp monte et, bu seni lastikçiye kadar idare eder.
Adam hemen delinin dediğini uygulamış. Tam yola koyulacakken merak edip deliye sormuş.
- Ya sen bu kadar pratik zekaya sahipsin, ne işin var orda?
- Olum biz delilikten yatıyoruz, salaklıktan değil...
Yuzunuzden gulumseme hic eksilmesin efendim :)
fıkra
28.10.2008 - 11:58Adamin biri, petshopa giriyor ve kendisine en yakın duran papağanı gösterek;
- Pardon, bunun fiyatı nedir? diyor
- 10.000 lira efendim...
- Neden bu kadar pahalı peki?
- Efendim o 300 tane kelime biliyor...
Adamimiz bu sefer biraz uzaktaki papağanı işaret ederek;
- Peki bunun fiyatı nedir?
- 20.000 lira efendim.
- Bu neden bu kadar pahalı?
- O aynı kelimeleri hem Ingilizce, hem Türkçe söylüyor...
Onu da gecerek hemen sonraki papağanı göstererek;
- Bunun fiyatı nedir?
- 30.000 lira efendim. Bu kelimeleri her dilde söylüyor...
Adam, biraz daha bakındıktan sonra, dükkanın yüksek bir yerinde asılı olan papağanı görüyor ve soruyor:
- Ya bu?
- 100.000 lira efendim...
- Bunun özelliği ne?
- Valla efendim, bu pek konuşmuyo ama ordaki 3 papağan buna 'hocam' diyorlar...
Yuzunuzdeki gulumseme hic eksilmesin efendim...
zanaat
28.10.2008 - 11:38Meslek...
68 kuşağı
28.10.2008 - 11:30Onlar, idealleri olan, o idealler ugruna mucadele eden, sorusturmalar geciren, hapislere giren, iskenceler goren ve hatta kursuna dizilen, daragaclarinda sallanan insanlarin olusturdugu kusaktir...
ahmet türk
28.10.2008 - 11:17Demokratik Toplum Partisi'nin ilk genel baskani ve ayni zamanda kurucularindandir. Derikli'dir (Mardin'in bir ilcesi) . Halen, TBMM'de DTP Mardin Milletvekili olarak bulunmaktadir...
öğretmen
28.10.2008 - 11:07Eylul 1975 - Ekim 1986 arasi yaptigim meslek...
keloğlan
27.10.2008 - 14:28Kesinlikle Rustu Asyali geliyor aklima...
düşünmek
27.10.2008 - 14:24Var olmanin gostergesi...
nitelik
27.10.2008 - 14:15Turk Dil Kurumu'na gore:
1 - Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet.
2 - Bir şeyin iyi veya kötü oluşu, kalite.
3 - Bireyi, nesne veya yaşantının bir yönünü, ötekilerden ayırt etmeye yarayan ve ölçebilen özellik, keyfiyet olan kavram...
hababam sınıfı üç buçuk
27.10.2008 - 13:40Hababam Sinifi ismine golge dusuren bir film...
ergenekon destanı
27.10.2008 - 13:15Son aylarda bolca gundeme gelen ve hatta hic gundemden inmeyen Ergenekon Davasi ile uzaktan yakindan bir ilgisi olmayan destandir...
ergenekon destanı
27.10.2008 - 13:14Uçüncü söyleyiş:
Bir not halindedir. Cin devlet adamlarından Cjan-Ken'in, milattan önce 119 yılında, Cin'e göre batı ülkelerinde yaptığı gezi sonunda gördüklerini ve duydukların yazıp o zamanki Cin Imparatoru'na sunduğu notlan arasında kayıtlıdır. Notu, Abdülkadir Inan'ın, Türk dili araştırmalan yıllığı (1954) ndaki Türk destanlanna genel bir bakış adlı yazısından olduğu gibi alıyoruz:
'Hun ülkesinde bulunduğum zaman duydum ki Usun hanı, gunmo unvanını taşıyor. Gunmo'nun babası, Hunlann batısındaki bir ülkeye sahipti. Gunmo'nun babası bir savaşta Hunlar tarafından öldürüldü. Yeni doğmuş olan Gun-mo'yu kırlara attılar. Kuşlar çocuğu sineklerden koruyor; bir dişi kurt sütüyle besliyordu. Hun hakanı buna şaştı. Bu çocuğu saydı. Onu kendi terbiyesine aldı, büyüttü. Babasının ülkesini ona geri verdi.'
ihlas suresi
27.10.2008 - 13:07Kuran'daki 112. surenin adi. Mekke'de inmis. 4 ayettir...
1. De ki: O, Allah birdir.
2. Allah sameddir.
3. O, doğurmamış ve doğmamıştır.
4. O'nun hiçbir dengi yoktur.
mastürbasyon
27.10.2008 - 13:01Insanlarin kendi kendilerini tatmin etme olayina denir... Olaya sadece cinsellik acisindan bakmamak gerekir. Cunku cinsellikten baska alanlar da vardir kendi kendimizi tatmin ettigimiz...
Ornegin, bilimsel masturbasyon, sanatsal masturbasyon, politik masturbasyon, teknik masturbasyon, psikolojik masturbasyon...vs...
müslüman
27.10.2008 - 12:54'Acaba kendine müslüman diyen bir adam, dünyanın bir menfaati için,
bir günde elli kelime Firengî lügatından taallüm ettiği halde; elli senede
ve her günde elli defa tekrar ettiği Sübhanallah, Elhamdülillah ve Lâ ilahe
İllallah ve Allahü Ekber gibi mukaddes kelimeleri öğrenmezse, elli defa
hayvandan daha aşağı düşmez mi?
Böyle hayvanlar için, bu kelimat-ı mukaddese tercüme ve tahrif edilmez
ve tehcir edilmezler! Onları tehcir ve tağyir etmek, bütün mezar taşlarını
hâkketmektir; bu tahkire karşı titreyen mezaristandaki ehl-i kuburu
aleyhlerine döndürmektir...'
Bu baslik altindan kopyaladim bu yaziyi... Bunu yazan bir Musluman. Yazdigini da eminim Muslumanlik adina olsun diye yaziyor. Ve gordugunuz gibi kendisi gibi dusunmeyenlere her turlu hakareti, her turlu kufuru uygun goruyor...
Site yonetiminin yolladigim bazi yazilarimi yayinlamadigi aklima geliyor da, buna nasil izin veriyorlar hayret ediyorum... Iki yaniti vardir. Ya yukardaki yaziyi yazanla ayni kafadadir, ya da bu yazi gozlerinden kacmistir. Ben ikinci sikkin dogru olduguna inanmak istiyorum...
rumuz(lar)
27.10.2008 - 12:42Rumuz, insanlarin ozellikle de sanal ortamlarda kendi kisisel bilgilerini saklama adina, alip kullandiklari isimlerdir...
asiye
27.10.2008 - 12:38Anasinin bir bag pirasaya verdigi kiz... Babasi ise Kurban'da bu sene iki tane kurban kesecekmis... Ve son bir bilgi, bununla olacak adam, bunu cebinde tasirmis :)
ANDROİT
27.10.2008 - 12:34Tıpta erkeklik özellikleri içeren herhangi bir nesneyi tanımlamakta kullanılan kavram; Örneğin bedenin üst kısmında yağ birikiminin egemen olduğu şişmanlık tipi için kullanılır.
türkçe öğretmenliği
27.10.2008 - 11:52Egitim - ogretim dalinda bir meslek...
fetva.net
27.10.2008 - 11:49Bir internet sitesi oldugunu dusunuyorum...
kavacık
27.10.2008 - 11:45Istanbul'da, Fatih Sultan Mehmet Koprusu'nun ayaklari dibinde yerlesmis, Anadoluhisari semtine komsu olan semttir. Bu durum, kendisine hem Anadolu yakasi ve hem de Avrupa yakasina yakinlik gibi konularda buyuk avantaj saglar. Oyle ki, Kavacik'tan Taksim'e yarim saat bile dolmadan ulasilabilinir. Eee, Anadolu yakasindaki yerler de cok uzak degildir haliye...
Beykoz'a baglidir...
ergenekon destanı
26.10.2008 - 14:40Ikinci söyleyiş:
Hunların bir boyu olan ve adına Aşine denilen Türk boyu Hazar Denizi'nin batı taraflarında yerleşmişti. Türklerin ilk atası olarak biliniyordu. Rahat ve huzur içinde otururlarken bir gün ansızın düşmanların baskınına uğradılar. Baskının sonunda kimse sağ kalmadı.
Her nasılsa küçücük bir çocuk bu baskından sağ kalmış bir köşeye sığınmıştı. Düşmanlar onu da gördüler. Fakat, cılız ve küçük bir çocuk olduğu için kimse ondan korkmadı ve ona aldırmadı. Hattâ içlerinden acıyanlar bile çıktı. Ama düşman yine de her ihtimali düşünüp, çocuğu öldürmektense kolunu bacağını kesip orada öylece bırakmayı uygun gördü; düşündükleri gibi yaptılar.
Kolunu bacağını kesip, yan ölü hâle getirdikleri çocuğu alıp bataklıkta bir sazlığa attılar; bırakıp gittiler. O sırada, nereden çıktığı bilinmeyen bir dişi bozkurt göründü, geldi, çocuğu emzirdi. Yaralarını yalayıp iyi etti. O günden sonra da, avlanıp getirdiği yiyeceklerle çocuğu besleyip büyüttü, Gücünü kuvvetini arttırdı.
Zamanla bozkurt'un beslediği çocuk gürbüzleşti.
Günlerden sonra bir gün, baskın yapıp Asine soyunu yok eden düşman başbuğu, kolunu bacağını keserek sazlığa attıkları çocuğun yaşadığını öğrendi. Adamlar gönderip durumu öğrenmek, sağ kaldı ise öldürtmek istedi. Düşman başbuğunun gönderdiği asker geldiğinde, kolu bacağı kesik gencin yanında bir dişi bozkurt gördü. Dişi bozkurt tehlikeyi sezmişti, dişleriyle genci yakaladığı gibi denizin öte yanına geçirdi; orada da durmayıp Altay dağlarına doğru götürdü. Orada, her tarafı yüksek dağlarla çevrili bir yaylada bir mağaraya yerleştirdi, onunla evlendi; on oğlan doğurdu!
Mağaranın bulunduğu yayla yeşillikti; serin gür suları, meyve ağaçlan, av hayvanları vardı. Oğlanlar orada büyüdüler, orada evlendiler. Her birinden bir boy türedi. Bunlardan birinin adı da Asine boyu idi.
Asine, kardeşlerinin içinde en akıllı, en gözü pek, en yiğit olanı idi. Bu yüzden Türk hakanı o oldu. Soyunu unutmadı. Cadırının önüne her zaman, tepesinde bir kurt başı bulunan bir tuğ dikti.
Aradan çok yıllar geçti. Aşine boyuna Asençe adlı bir başka yiğit hakan oldu. Bunun zamanında ise Aşine boyu, bulundukları yerden çıkıp daha güzel yurtlara yerleştiler.
ergenekon destanı
26.10.2008 - 14:35Birinci soyleyis:
Hun ülkesinin kuzeyinde so adı verilen bir ülke vardı. Burada, Hunlarla aynı soydan olan Göktürkler otururdu. Bir gün Göktürkler So ülkesinden ayrıldılar. Bu sırada başlarında Kağan Pu adlı bir yiğit vardı. Kağan Pu'nun onaltı kardeşi bulunuyordu. Onaltı kardeşten birinin annesi bir kurttu.
Annesi Göktürklerce en kutsal yaratıklardan biri olarak bilinen ve böyle kabul edilen bir kurt olduğu için delikanlı, rüzgârlara ve yağmura söz geçirir, bu iki kuvveti buyruğu altında tutardı.
Bununla beraber, So ülkesindeki yurtlarından ayrılan Göktürkler düşmanlarının baskınına uğradılar. Bu baskında düşmanlar bütün Goktürkler'i yok ettikleri gibi on altı kardeşten sadece birisi kurtulabildi. Kurtulan delikanlı annesi kurt olan idi.
Bu delikanlının da, birisi yaz diğeri de kış ilâhının kızı olan iki karısı vardı. Baskından sonra her ikisinden ikişer oğlu oldu. Zamanla kalabalıklaşıp çoğalan halk, çocuklardan en büyüğünü kendilerine hakan seçtiler; o zamanki adı Göktürk dilinde değildi. Hakan seçilir seçilmez Göktürkçe olmayan bu adını bıraktı ve Türk adını aldı.
Ondan sonra Türk on kadınla evlendi, bir çok çocukları oldu. Içlerinden Asena adını taşıyan biri hakanlık tahtına geçince boyun adı da Aşine oldu...
ergenekon destanı
26.10.2008 - 14:31Bilinen en önemli iki Gokturk destanindan birisidir. Bir bakima, MS altinci yuzyildan sekizinci yuzyil ortalarina kadar egemen olmus bu Turk devletinin, Gokturkler'in soy kutugu ve var olma hikayesidir.
Ayrica, Turk soyunun yeni bir boy halinde dirilisi de diyebilecegimiz bozkurt destani, Bilge Kagan'ın Orhun Abidelerindeki unlu vasiyetinin ilk cumlesi olan: 'Ben tanriya benzer, tanridan olmus Turk Bilge Kagan, tanri irade ettigi icin, kaganlik tahtina oturdum' cumlesi ile birlikte dusunulecek olursa, soyun ve ırkın nasıl bir şekilde ilahilestirilmek istenildigini de anlatmaktadırlar.
Destan Cin kaynaklarında kayıtlıdır. Degisik soyleyişler durumunda ise de, cizgileri aynı fakat isimler üzerinde, anlatistan dogma veya Cinlilerce yazilirken isimlerin Cince soylenmesinden meydana gelme degisikler yuzunden ayrı gorunen uc soylenti seklinde yazılmıştır.
Toplam 936 mesaj bulundu