Evrim Kepenek Adlı Üyenin Nedir Yazıları - An ...

  • dido

    03.07.2005 - 09:44

    kazım abimizin lazcasını volkan konak'ın türkçesini söylediği artık daha da hüzülü olan karadeniz türküsü..

  • şeytan ayrıntıda gizlidir

    28.06.2005 - 18:00

    tam bir kitap adı belki de vardır ben bilmiyorum.

  • he-man

    28.06.2005 - 17:49

    80'ler ve dolayısıyla çocukluğum.

  • ağlarken gülebilmek

    28.06.2005 - 17:43

    psikolojik bozukluk.bende de olur arasıra.

  • kazım koyuncu

    28.06.2005 - 17:41

    karardi karadeniz doldi bu yana taşti haber verun yaruma gözlerim doldi taşti

  • kalleş

    28.06.2005 - 17:38

    ölüm

  • kampüs

    28.06.2005 - 17:38

    tükçesi yerleşke, evren kent.

  • kazım koyuncu

    26.06.2005 - 14:01

    abim Harbiye'de yanında değilim malesef şehir dışındayım şu an, hep çoşarken seninleydik, tsira'da hayde hayde derken, harbiye'de Bostncı'da beraberdik abim.. hele istiklal'de seni gördüğümüzde heo o köy çocuğu doğal halinle senle konuşmak.. çok güzeldi abimiz şarkında ağlama karakuşum düşmanın inadına diyorsunya ağlanmayacak gibi bırakıp gittin bizi... abimiz ar tanemiz, yüreğimizin diğe köşesi, sadece karadenizlilerin değil tüm türkü sevenlerin gönlünde taht kuran sevgi kralı seni unutmayacağız.

    içim acıyor abim

    aşağıdaki sana yazmıştım seni 15 HAziran'da Amerikan hastanesinde ziyart etmiştik. Sıcak bunlatısı İstanbul'da olan karadenizli biri için iğrenç bir gündü... sınav vardı üstelik ama abimin yanında olmakda bir sınavdı ani kararla atlayıp gelmiştim hastaneye şans demişti hemşirelerden biri şu an aşağıda dinleniyor gidip görebilirsiniz asansörü bile bekleyemedik 3 5 adımda koşa indik merdiveler seni gördüm ama görmedim abimiz inş bu kazım abi değil dedim ama sendin abimiz. gözlerinle gözlerime öyle bir baktınki orda vedalaştık seninle biz. sesın kısılmıştı üzgündün ama nasılda güçlü görünüüyordun kazım abim. çok özleyeceğiz seni.. ruhun şad olsun..harbi laz uşağı

    AR* TANESİ MASALI

    Masal bu ya gidenlerin kolay kolay geri dönmediği, ufku olmayan
    denizlere ve tepesi gökyüzündeki dağlara sahip bir ülkenin yeşil mi
    yeşil bir kasabasında, insanların 'uyyy, muncurina kesilduğum, uyy
    kuiz kiyamet etma bakayim, deşurduğunuz** çayleyi satabildunuz mi'
    dilinde konuştukları, herkesin birbirini tanıdığı, balkondan balkona
    çamaşır iplerinin asılı olduğu, komşuya tuz almaya gidildiği, bakkal
    amcadan ‘parasını babam verecek şekerleri’nin alındığı, yukarı
    mahalleye erik basmaya gidildiği zamanlarda; 1970'lerde
    tanıştık aslında Kazım Koyuncu'yla. O dönemler, adı sanı bilinmeyen
    ülkede ne kral vardı ne prens, ne de prenses… İlk ve orta öğrenimini
    yaptıktan sonra, ülkesindeki sorunları çözmek, insanlara faydalı
    olabilmek adına, babası onu büyük şehire kaymakam olmaya gönderdi... Onun hayalinde bambaşka bir krallık vardı oysa... herkesin eşit şartlara sahip olduğu, sınırlarının
    müzikle çizildiği bir yer... Bu nedenle okumak için gittiği büyük
    şehirde Zuğaşi Berepe adlı prensliğini kurdu önce. Hani bir prenslik
    kurmuş, horon sesiyle sarhoş olanların varlığını da keşfetmişti ya
    yolunda ilerliyordu. Hırçınlığını, inatçlığını, harbi ‘laz uşağu’
    diye tabir edilen özelliklerini adı sanı bilinmeyen o yerden mi almış
    olduğu bilinmez ama durdurabilene aşk olsun denizin çocuğu Kazım’ı.
    Ne televoleler yolunu kesti, ne sevgili(leriyle) siyle bar kapılarında
    yakalananlar barikatı olabildi; aldığı güç sadece baktığı gökyüzünden
    ve tabii ki müziğini yapma sevdasından geliyordu. Asıl onu yolundan
    döndürmek isteyenler vardı ki; onlar o güzel yörenin müziklerini
    piyasa şartları bu deyip şortlu bikinili kızlarla sunanlardı. onlar adı bu masalda
    hiç geçmeyen ülkenin değerlerini tüketmeye yönelenlerdi.. Oysa o üretendi… Zuğaşi Berepe Krallığı'nın ardından 3 şarkısıyla 2000 yılında
    Salkım Söğüt projesinde yer aldı, 2001'de ilk ise esas toprak parçası
    solo krallık Viya** eklendi krallığıa.

    Krallığın sınırları genişliyor derken TV dizilerine müzikler yapmaya başladı.
    Artık masal mı gerçek mi pek de belli olmayan bu dünyada, devrimci,
    dediğim dedik, haklıdan yana tavırlarıyla tanınır olmuştu.
    Krallıklarındaki kimi vatandaşları onu kazım abimiz diye tanıyor,
    kimisi arkadaşım dostum diyor, kimisi onu yöre müziğine katkısından
    dolayı tebrik ediyordu….O ise tüm sevenlerine en yakın olduğu yerlerde
    büyük şehrin en bilindik caddelerinde görünebiliyor -hem de kocaman
    arabalar içinde olmadan ve yanında bir sürü koruması bulunmazken! ! -
    konserlerinde hayali viyasıyla dinleyenlerine gerçek bir müzik
    ziyafeti çekiyordu. Viya derken sevip de kavuşamayanların halinin
    yaman olduğu, hayde hayde kraliyetini kurdu… Sadece müziğiyle değil,
    sevenlerin hayatında, karadeniz sahil yoluna hayır diyerek,
    çernobilden etkilenenlerin yanında olduğunu
    binlerce kez gösterdi. krallığının vatandaşları,Kazımın sevenleri onun
    Krallığını ilan etti her bir konserde.

    Bir haber sayfasında, bir radyo programında, büyük şehrin sokaklarında geziniriken, horon tepen,hayali viya inen, hiç duymadığınız ama emin olun yemyeşil dağlarda
    söylenerek var olan türkülerin ezgilerine rastlarsanız şaşırmayın..
    bilin ki onlar hayali bir ülkenin gerçek kralı sevgili Kazım Koyuncuyla
    birlikte sevgi krallığının kurucularıdır!

    * Lazcada bir anlamına gelen kelime burada hem onurlu gururlu hem de birtanesi anlamında kullanılmıştır.

    ** Karadeniz yöresine ait bir kelimedir ekin toplamayı ifade eder.

Toplam 8 mesaj bulundu