Ne kadar küçük şeyler için ağlardık...
Bir tutam saç,bir oyuncak araba,bir bebek...
Şimdi büyüdük...
Çok büyük olaylar bile ağlatamıyor bizleri...
Ölümler,iflaslar savaşlar...
Şimdi daha mı güçlüyüz
Yoksa daha mı alışkın?
Hayatı öğrenmek
Alışmak mı acaba?
Ya gel
Ya gözlerini gönder
Martıların uçuştuğu
Bir tutam mavi gönder
Zümrütlerin oynaştığı
Bir yudum yeşil gönder
Ya da yokluğuna denk
Gri gönder,kurşini gönder
Dedim ya
Ya gel
Ya gözlerini gönder
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
2
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
'Yaşadım' diyebilmen için...
Acıya minnet eden bir cocuğun ellerine tutuşturulmuş ekmek gibi bereketli yüzün..Su gibi aziz, hayat kadar elzem ve nefes kadar sonsuz bir cansın sen...Akşam kuytularında yalnızlığın ayak dibinde düşmüş benliğimin gözlerinde tekrar hayatı kazanmasıydı..Takâtim, dayanağım, sabrımsın sen..Soğuk ve yapay cocuklarla bastırılmamış cocuksu düşlerimin yeniden sabırla örülüşüydü yüzündeki tebessümler..Ezberimsin. evvelim, ezelim ve ebedimsin...Sebebim, nefesim ve ahirim..Sen, çaresizliğin ayak uçunda demlenen yüreğime armağan edilen sonsuzluk hediyesi..Sen, göğsümde taşıdığım eşsiz paye...Sen benim acıya dayanma gücüm, sen benim yüreğime işlenmiş sabrımsın...
Umutsuzlukta kaybettiğim yılların geleceğe giden zamanısın sen..Tozlu yollarımsın sana uzanan...Adımlarımsın bastığım her izinde adını sayıklayan...Rüzgar koynumda sana geliyorum..Dudaklarımda senin en sevdiğin şarkı....Bir de bohçamda sevgi azığım...Kilitledim geçmişimi karanlığa...Ben sana koşuyorum..Hem de yalınayak...Bilirim ki yollardaki dikenlerin çıplak ayaklarımın kanamasından korkarsın sen...Dudaklarınla öpme sakın yollarıma serilmiş dikenleri..Bırak kanasın ayaklarım....Yollarımsın bâd- ı saba ile yıkanmış..Bulut bulut gölgelerinde ilerlediğim varlığının bayram arifesindeyim.. Sana kavuşmak, bir bayram sabahı... Toprak yağmuru sağarken dudaklarıyla sen benim vuslatımsın hasretin omuzlarına vurulmuş...Sen benim yollarımsın adınla onurlandırılmış..Gözlerini mavi ufuklara çevir..Toz bulutuyla sana gelmekteyim...Ellerimde mavi bilyelerim nefes nefese sana koşuyorum.Bekle beni..Daraldı zaman..Yaz yağmuru kadar mesafem kaldı sana..Geliyorum....Kaybolan yılların cilasız zamanlarından senin için yollara koyuldum..Zamansızlığın patikalarını geçmişken bir dağ kaldı aramızda...Üzüm bağlarından geliyorum sana..Az kaldı sevgili..Yollarımsın, adımlarıma ömür diye sunulmuş...
Fecri aydınlatan sözlerimsin sen...Karanlığın odalarına süzme ışıktır gözlerin..Ceplerinde hüzün taşıyan adamın avuçlarında sakladığı mavi bilyelerin içinde yaşayan can...Sen perdelerime düşen günaydınımsın..Sen yarım yamalak sözlerimin tamamlandığı yersin...Durma oralarda, gecemi gündüze çeviren adam..Günebakan çiçekleri gibi yüzünü bana çevir..Soluğunu rüzgar, suskunluğunu bahar yaptım kendime..Gözlerinin sağnaklarındayım bulut bulut düşüyorum Yeşil Cennetin kuruyan topraklara...Kalem oluyorsun yüreğimde demlenen...Yeşil gözlerim gibi yeşil gözlerinle ısık dağıtıyorsun şehrime..Alnıma vuran ışıksın..Cünkü sen günaydınım, sen benim yaşamımsın sabahıma kanatlanan...
bak,Palandöken dağlarında karlar erimiş
teknelerde kol kola bahar sulara inmiş
dağlar için,sular için bana bir gül ver
avuttuğum düşler için bana bir gül ver...
yıllarım sırılsıklam yağmurlar giymiş
günlerin avlusuna yeni yeni çocuklar inmiş
dağlar için, sular için bana bir gül ver
avuttuğum düşler için bana bir gül ver
ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım
sen kendinin ellerinden tut
kendine benim için bir gül ver
Kim senin yasalarını çiğnemedi ki söyle
Günahsız bir ömrün tadı ne ki söyle
Yaptığım kötülüğü, kötülükle ödersen sen
Sen ile ben aramda ne fark kalır ki söyle
Düşlerin parlayıp söndüğü yerde buluşmak seninle bir akşam üstü
Umarsız şarkılar dudağımda bir yarım ezgi
Sığınmak, gözlerine sığınmak bir akşam üstü
Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış...
Kıskanılan ve arkasından iş çevrilen insan olmak iyi mi yoksa kötü müdür? Bir de desteğin olduğunu düşündüğün kişinin, seni gerçekten sevdiğini söyleyen kişinin de bunlara inanması nasıldır? Senin yüzüne bakıp, seni sevdiğini söyleyip diğerlerine de aynı şekilde davranması....
Bunları daha yeni görüyorum... ne zaman biliyor musunuz? yalancıların mumu söndüğünde ve herşey ortaya çıktığında... yalancılar hayatta hep vardır ve olmalıdır da, kişi kendisinin ve hayata bakışının değerini ve anlamını o zaman görebiliyor
Kalbinin derinliklerinde bir sızı yapan şey ise yanındakinin bunlarda parmağının olduğunu görmektir.
İnsanın kendisinden başka dostu yoktur bunu hayatımda bir kez daha anladım. İçinden gelen ve gibi hissetiğin doğrudur, başkaları ne derse desin. Anlamsız da olsa o doğrudur. Anlamlı olacağı zaman gelecektir. Anlamsız olduğunu söyleyenler sadece yalanlarının ortaya çıkmaması için seni kandırıyorlardır.
İçindeki sesi dinler ve ona güvenirsen herşeyi başarabilirsin. Çevrendeki yalanları daha net görürsün... Bu acı verse de inanmak istemesen de bunları görmek senin daha da başarılı olmanı sağlar.
Eğer iç sesini dinleyip ona göre yaşarsan hayatını, ne kadar üzülsen de iç huzurun hep olur. Acıları film izler gibi izlersin ve biter. Sızı hissedersin, geçer.
Başkalarının desteğine değil sadece ve sadece kendine güvenerek... Ben bunu öğrendim, yanımdakilerin destek olduklarını düşündüklerimin aslında gerçek olmadıklarını gördüm.
İçindeki ses tek dostundur. Öyle ki, gerçeklerin farkına vardığım zaman adalet yerini bulmuştu, beni korumuş zor dönemlerde bir de gerçekleri görüp daha da zorlanmamı engellemiş, dayanabileceğim ve mücadele edebileceğim zaman görmeme yardım etmiş.
Kendinize güvenin ve içinizden geldiği gibi davranın herşeyin dengesi vardır ve yolunu bulacaktır. İç huzuru ve güveni hiç kaybetmeden sadece bekleyebilmektir zorlukları yenmek. beklemek. farkındalığını koruyarak beklemek. hazırlığını yaparak beklemek, sabretmek. Zamanı geldiğinde taşlar öyle güzel yerine oturuyor ki.. Gücünü öyle güzel gösteriyorsun ki çevrene.. Başarının resmidir bu.. Yaşamla barışık olmanın ödülüdür bu..
Kendinize saygınızı kaybetmeden, zor dönemlerde iç huzurla bekleyerek herşeyin üstesinden gelebilir, başarılarınızın resmini görebilirsiniz.
zaman
05.11.2008 - 16:55Yine akşam oldu..
Ama bu defa başka…
Zaman haşmetli,
Zaman sessiz ve temkinli..
dost
10.06.2008 - 10:51Bakmayıp kendi çaresizliğine,
Seni düşünüyorsa,
Ellerinden tutmak,
Sana uzanmak istiyorsa,
Şanslısın dostum;
O da senin dostun.
-Özcan Günergök-
aşk
09.06.2008 - 22:02Bir demet çiçekti aşk,
Rengarenkti,
Uzattı adam kadına
Al tüm çiçeklerimi dedi.
Sardı odayı kokusu aşkın
Buram buram çiçek koktu bedenler
Kadın bir çiçek verdi adama
Adam mutlu mesut kucakladı
Sevdi, öptü, kokladı.
Kadın hep kendi çiçeğini sevdi
Adamın verdiklerini unuttu.
Ve o çiçekleri kuruttu
Sonra böceklendi çiçekler
Kadın kaldırdı ortalıktan
Ve çiçekler esir edildiler.
Adam umutsuzca aradı onları
Sönmüş, solgun ve tutsak
Baktı ki kendi tutsak.
Silkindi mahkumiyeti reddederek
Koştu tükeninceye dek nefesi.
Sonra bir bahçe buldu.
Adı özgürlük bahçesi
Ve hep kır çiçekli.
Adam sevdi kırları
Umarsız kucakladı onları.
Açıyordu bahçesinde bin çiçek
Sevgiyle gülümseyerek
Nergisler,Güller, Çiğdemler
Merhaba diyorlardı severek.
Doldu dünyası özgürlük kokusuyla
Yarı sarhoş yudum yudum içti sevdayı
O günden beri adamın
Çiçekler ruhunda açar
Vermez hiç kimseye
Bir demet papatya bile
Esir olmasınlar diye.
Dalında seyreder aşkı
Kırlarında gezinerek.
alışmak
09.06.2008 - 21:46Ne kadar küçük şeyler için ağlardık...
Bir tutam saç,bir oyuncak araba,bir bebek...
Şimdi büyüdük...
Çok büyük olaylar bile ağlatamıyor bizleri...
Ölümler,iflaslar savaşlar...
Şimdi daha mı güçlüyüz
Yoksa daha mı alışkın?
Hayatı öğrenmek
Alışmak mı acaba?
sevgi
09.06.2008 - 18:29SEVGI
ciceklerin buyumesini izlemektir
mektup yazmaktir
hep O'nu dusunmektir
birlikte vakit gecirmektir
dalgalarin sesidir SEVGI
kuslarin kirintilari yiyisini izlemektir
birlikte AYNI yone bakmaktir
esit olmaktir
vahsi dalgalara yelken acmaktir
yagmura aldirmadan yurumektir
ucurmaktir sevdigini
piknik yapmaktir
yanagini oksamaktir
ve kucuk bir busedir SEVGI...
şiir
09.06.2008 - 11:48Ya gel
Ya gözlerini gönder
Martıların uçuştuğu
Bir tutam mavi gönder
Zümrütlerin oynaştığı
Bir yudum yeşil gönder
Ya da yokluğuna denk
Gri gönder,kurşini gönder
Dedim ya
Ya gel
Ya gözlerini gönder
nazım hikmet
08.06.2008 - 23:42YAŞAMAYA DAİR (1-2-3)
1
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
2
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
'Yaşadım' diyebilmen için...
1948
NAZIM HİKMET
sevgili
08.06.2008 - 09:53Sevgili! ..
Kapına geldik; aşkı öğret bize; ve aşkını ver yüreklerimize...
istanbul
08.06.2008 - 09:42'Bu şehr-i Sitanbul ki bi misl-ü behâdır.
Bir sengine yek pâre Acem mülkü fedâdır'
-Nedim-
hayat
07.06.2008 - 23:17“Hayat bir bisiklete binmek gibidir.
Pedalı çevirmeye devam ettiğiniz sürece düşmezsiniz.”
Claude Peppeer
sabır
07.06.2008 - 17:21SABRIM' sın..
Acıya minnet eden bir cocuğun ellerine tutuşturulmuş ekmek gibi bereketli yüzün..Su gibi aziz, hayat kadar elzem ve nefes kadar sonsuz bir cansın sen...Akşam kuytularında yalnızlığın ayak dibinde düşmüş benliğimin gözlerinde tekrar hayatı kazanmasıydı..Takâtim, dayanağım, sabrımsın sen..Soğuk ve yapay cocuklarla bastırılmamış cocuksu düşlerimin yeniden sabırla örülüşüydü yüzündeki tebessümler..Ezberimsin. evvelim, ezelim ve ebedimsin...Sebebim, nefesim ve ahirim..Sen, çaresizliğin ayak uçunda demlenen yüreğime armağan edilen sonsuzluk hediyesi..Sen, göğsümde taşıdığım eşsiz paye...Sen benim acıya dayanma gücüm, sen benim yüreğime işlenmiş sabrımsın...
yol
07.06.2008 - 17:20YOLLARIM'sın...
Umutsuzlukta kaybettiğim yılların geleceğe giden zamanısın sen..Tozlu yollarımsın sana uzanan...Adımlarımsın bastığım her izinde adını sayıklayan...Rüzgar koynumda sana geliyorum..Dudaklarımda senin en sevdiğin şarkı....Bir de bohçamda sevgi azığım...Kilitledim geçmişimi karanlığa...Ben sana koşuyorum..Hem de yalınayak...Bilirim ki yollardaki dikenlerin çıplak ayaklarımın kanamasından korkarsın sen...Dudaklarınla öpme sakın yollarıma serilmiş dikenleri..Bırak kanasın ayaklarım....Yollarımsın bâd- ı saba ile yıkanmış..Bulut bulut gölgelerinde ilerlediğim varlığının bayram arifesindeyim.. Sana kavuşmak, bir bayram sabahı... Toprak yağmuru sağarken dudaklarıyla sen benim vuslatımsın hasretin omuzlarına vurulmuş...Sen benim yollarımsın adınla onurlandırılmış..Gözlerini mavi ufuklara çevir..Toz bulutuyla sana gelmekteyim...Ellerimde mavi bilyelerim nefes nefese sana koşuyorum.Bekle beni..Daraldı zaman..Yaz yağmuru kadar mesafem kaldı sana..Geliyorum....Kaybolan yılların cilasız zamanlarından senin için yollara koyuldum..Zamansızlığın patikalarını geçmişken bir dağ kaldı aramızda...Üzüm bağlarından geliyorum sana..Az kaldı sevgili..Yollarımsın, adımlarıma ömür diye sunulmuş...
aydınlık
07.06.2008 - 17:19AYDINLIĞIM'sın...
Cemaline sinen nurlu gözlerine esir düşüm ben..Esrik bir rüyayım karanlıktan aydınlığına saçılan..Tut sevgili..Mihrabına al beni..Gökyüzüne kanatlandır beni.Kutsa beni yüreğinle..Kutsal mabedinde yaşamama izin ver...Duam olsun nefesin..Nefesim olsun gözlerin..Katılaşmış karanlığımı erit yüzünde soluklanan güneşle..İlmekle beni ışığına..Kollarına al cocuksu sevinçlerımi...Ört üzerimi ışığınla...Saçlarımın köklerinde doğsun gözlerin..Alnı pak sevdalara kazılsın adın..Tıpkı karanlıklarıma bırakılan aydınlık gibi...Sen hep burada kal.Gecemin sabaha gebe kalan aydınlığı ol...Kuşluk vaktim olsun sözlerin..Perdelerim seninle gülümsesin...Şehrim seninle ısınsın..Sen geleceğe yürüdüğüm yollara mevzilenmiş çiçeklerin gökyüzüne bakan yanısın...Sen pencerelerime süzülmüş apaydınlığımsın....
günaydın
07.06.2008 - 17:16GÜNAYDINIM' sın...
Fecri aydınlatan sözlerimsin sen...Karanlığın odalarına süzme ışıktır gözlerin..Ceplerinde hüzün taşıyan adamın avuçlarında sakladığı mavi bilyelerin içinde yaşayan can...Sen perdelerime düşen günaydınımsın..Sen yarım yamalak sözlerimin tamamlandığı yersin...Durma oralarda, gecemi gündüze çeviren adam..Günebakan çiçekleri gibi yüzünü bana çevir..Soluğunu rüzgar, suskunluğunu bahar yaptım kendime..Gözlerinin sağnaklarındayım bulut bulut düşüyorum Yeşil Cennetin kuruyan topraklara...Kalem oluyorsun yüreğimde demlenen...Yeşil gözlerim gibi yeşil gözlerinle ısık dağıtıyorsun şehrime..Alnıma vuran ışıksın..Cünkü sen günaydınım, sen benim yaşamımsın sabahıma kanatlanan...
yaşamak
07.06.2008 - 12:36yaşamak ne güzel şey...
Anlıyarak bir usta kitap gibi
bir sevda şarkısı gibi duyup
bir çocuk gibi şaşarak yaşamak...
-Nazım Hikmet-
yılmaz odabaşı
06.06.2008 - 22:37KENDİNE BENİM İÇİN BİR GÜL VER
kendimin ellerinden tutunca
içimden nehirler gibi akmak geliyor
yollara çıkmak,yolculuklara bakmak geliyor
geberesiye içip salaş meyhanelerde
buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor
bak,Palandöken dağlarında karlar erimiş
teknelerde kol kola bahar sulara inmiş
dağlar için,sular için bana bir gül ver
avuttuğum düşler için bana bir gül ver...
yıllarım sırılsıklam yağmurlar giymiş
günlerin avlusuna yeni yeni çocuklar inmiş
dağlar için, sular için bana bir gül ver
avuttuğum düşler için bana bir gül ver
ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım
sen kendinin ellerinden tut
kendine benim için bir gül ver
Yılmaz ODABAŞI
sen
06.06.2008 - 22:29Bazen dönülmez kararlar almaya çok yakında duruyorsam
Anla anla aşksın sen
Cansın sen
Uykusuzluğum dalgınlığım hep bu yüzden
Aşksın sen, cansın sen..
-Yalın-
kötülük
06.06.2008 - 21:09Kim senin yasalarını çiğnemedi ki söyle
Günahsız bir ömrün tadı ne ki söyle
Yaptığım kötülüğü, kötülükle ödersen sen
Sen ile ben aramda ne fark kalır ki söyle
Ömer Hayyam
var olmak
05.06.2008 - 13:50Hissetmek
Yaşamak
Sevgilide can bulmak...
gözler
04.06.2008 - 17:49Düşlerin parlayıp söndüğü yerde buluşmak seninle bir akşam üstü
Umarsız şarkılar dudağımda bir yarım ezgi
Sığınmak, gözlerine sığınmak bir akşam üstü
Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış...
özlem
03.06.2008 - 18:26Ardından öylece bakmak var ya
Yanında durup sana uzak olmak
Nefesini hissedip dokunamamak
En ağır acıdır bana..
sevgi
03.06.2008 - 17:03Sevgi Tıpkı Birgül Gibidir, Rastgele Tutarsan Dikenleri Eline Batar, Yaprakları Açarsan Içindeki Duyguları Akar, Tutmasını Bilirsen O Gül Sana Tapar..
Abi
03.06.2008 - 10:52Anne min ve Baba mın bana verdikleri en değerli hediye..
iç ses
02.06.2008 - 15:25Kıskanılan ve arkasından iş çevrilen insan olmak iyi mi yoksa kötü müdür? Bir de desteğin olduğunu düşündüğün kişinin, seni gerçekten sevdiğini söyleyen kişinin de bunlara inanması nasıldır? Senin yüzüne bakıp, seni sevdiğini söyleyip diğerlerine de aynı şekilde davranması....
Bunları daha yeni görüyorum... ne zaman biliyor musunuz? yalancıların mumu söndüğünde ve herşey ortaya çıktığında... yalancılar hayatta hep vardır ve olmalıdır da, kişi kendisinin ve hayata bakışının değerini ve anlamını o zaman görebiliyor
Kalbinin derinliklerinde bir sızı yapan şey ise yanındakinin bunlarda parmağının olduğunu görmektir.
İnsanın kendisinden başka dostu yoktur bunu hayatımda bir kez daha anladım. İçinden gelen ve gibi hissetiğin doğrudur, başkaları ne derse desin. Anlamsız da olsa o doğrudur. Anlamlı olacağı zaman gelecektir. Anlamsız olduğunu söyleyenler sadece yalanlarının ortaya çıkmaması için seni kandırıyorlardır.
İçindeki sesi dinler ve ona güvenirsen herşeyi başarabilirsin. Çevrendeki yalanları daha net görürsün... Bu acı verse de inanmak istemesen de bunları görmek senin daha da başarılı olmanı sağlar.
Eğer iç sesini dinleyip ona göre yaşarsan hayatını, ne kadar üzülsen de iç huzurun hep olur. Acıları film izler gibi izlersin ve biter. Sızı hissedersin, geçer.
İçindeki enerjini kullanmaktır bu. İçindeki başarabilme, mutlu olabilme, huzuru bulabilme, zorlara dayanabilme, çözüm bulabilme gücünü kullanabilirsin.
Başkalarının desteğine değil sadece ve sadece kendine güvenerek... Ben bunu öğrendim, yanımdakilerin destek olduklarını düşündüklerimin aslında gerçek olmadıklarını gördüm.
İçindeki ses tek dostundur. Öyle ki, gerçeklerin farkına vardığım zaman adalet yerini bulmuştu, beni korumuş zor dönemlerde bir de gerçekleri görüp daha da zorlanmamı engellemiş, dayanabileceğim ve mücadele edebileceğim zaman görmeme yardım etmiş.
Kendinize güvenin ve içinizden geldiği gibi davranın herşeyin dengesi vardır ve yolunu bulacaktır. İç huzuru ve güveni hiç kaybetmeden sadece bekleyebilmektir zorlukları yenmek. beklemek. farkındalığını koruyarak beklemek. hazırlığını yaparak beklemek, sabretmek. Zamanı geldiğinde taşlar öyle güzel yerine oturuyor ki.. Gücünü öyle güzel gösteriyorsun ki çevrene.. Başarının resmidir bu.. Yaşamla barışık olmanın ödülüdür bu..
Kendinize saygınızı kaybetmeden, zor dönemlerde iç huzurla bekleyerek herşeyin üstesinden gelebilir, başarılarınızın resmini görebilirsiniz.
Toplam 81 mesaj bulundu