Ölümün kendisi bir varlıktır; Ölüm Yokluk Değildir!
Varlıklar maddi ve manevi olmak üzere iki kı-sımdır. Mesela acıkmak, korkmak, hayal etmek, acı duymak manevi varlıklardır ki bunlar görülmez ve tutulmaz fakat yaptıkları işlerle kendilerini belli ederler. Rüya görmeyen insana, rüyayı anlatmak mümkün olmadığı gibi diş ağrısı çekmeyene de bunu anlatmak mümkün değildir. Bunun için demişler ki 'psikolojik olaylar yaşanmakla bilinir' İşte ölüm de manevi bir varlıktır, Kendisini görmesek de, yaptığı isleri görmekte. Ölüm bir varlık olunca, ölenlerin yokluğa gitmesi mümkün değildir. Ölüm hal değiştirmektir. Mesela biz daha evvel iki defa ölüp dirildik: Ruhlar aleminde ölüp annemizin vücudunda dirildik, annemizin vücudunda öldük dünyada dirildik ve dünyada da öleceğiz, kabir kapısından geçip ahirette dirileceğiz. Ölüm hal değitirmek olunca ağaç ölür çekirdek olur. Çekirdeği de toprağa gömüp sulasak, parçalanıp ve dağılırken sünbüllenir yani genç ve güzel şekilde dirilir. Çekirdeği hiç bir şekilde yok etmek mümkün değildir. Çekirdeği yesek gıda olur, yaksak ısı olur, külleri bile gübre olarak dirilir. Parçalayıp atsak toprağa karışır, toprak da bitkilerin vücudunda dirilir. Kocaman kaysı ağacını küçültüp çekirdek isimli tabuta sokan Allah, çekirdekte ölüm haliyle dirillik halini aynı anda bulundurmaktadır. Mesela masanın üzerine koyduğumuz çekirdek ölüdür, amma bu çekirdek aynı zamanda diridir çünkü toprağa gömünce yeşerecektir. Aynı şekilde tabutta giden insan da dünya cihetiyle ölü, ahiret cihetiyle diridir. Çünkü insan bir tohum, bir çekirdek gibi toprağa girecek, kabir kapısından geçip ahiret hayatına devam edecektir. Ölüm hayatın zıddıdır. Nasıl ki zıdlar birbirini tamamlar, ölüm de hayatı tamamlamaktadır. Midemizde ölen gıdalar, bize hayat olmaktadır. Zaman şeridi üzerinde akan eşyanın halden hale girmesini alternatif elektriğin faz ve nötür periyotlarına benzetebiliriz. İneğin yediği otlar ölüyor, ölen otlar ineğin vücudunda diriliyor. Et, süt ve dana oluyor. İneğin gübresi tekrar otların kökünde dirilip bitki oluyor. Gübrelerin dirildiği şu alemde insanın dirilmeden mezarda yatmasını düşünmek akla ve ilme aykırıdır.
..Biraz uzaktı gecedeki aydınlık bana.. ..Ama uzak kadar yakındı da.. ..Neydi gözüme takılan zifiri karanlıklarda.! ..Belki de aydınlıktı o 'karanlık' bana.. ..Gözüm görmüyor ne 'hiç' ne de 'bir anlık..' ..'Sükût..' diyor, başka da birşey demiyor, karanlıktaki 'aydınlık..
Geçmiş için manasız üzülmekten,gelecek için lüzumsuz kaygılanmaktan bizi muhafaza eyle..! Bugünümüzü dünlerin hüzünlerine ve yarınların endişelerine galip getirme! .. Bugünümüzü deli dolu değil; dolu dolu yaşamayı nasip eyle....
siyah ve beyaz... yalnızlık yakışır ikisine çokça... ya; yalnız ve temiz...ya; bütün ama anlamsız... siyah ve beyaz...en çok ayrılıktır... hüzünlü bir susku... ki beyaz sayfanın rengidir ya hani... siyah onu sıbga eyleyen asil bir kandır... yakışıklı bir çizgi, yılkı bir küheylan... beyaz bir hüznü elleriyle boyayan...
kalem şahittir; tüm yaşananlara..... konuşmamaya yeminli bir sırr-ı katiptir... şehadet sırrını yutmaktır...susmaktır.... kalem; bilendir en çok...hüzün yutmak ne zordur..
Cânıma bir merhabâ sundu ezelde çeşm-i yâr Şöyle mest oldum ki gayrın merhabâsını bilmedin..
'Ezel günün de sevgilinin gözü bana bir merhaba lütfetti. O gün bu gündür, o bakışın mestliğiyle başka birinin merhabâsını hiç tanımadım.'
Aşk... Kainatın yaratılış vetiresi, özünü ve esasını oluşturmak bakımından başlangıcı ezel gününe dayanan ve ebede kadar süreceğinde şüphe bulunmayan macera... Gönülleri terbiye eden, ruhlara derinlik katan, dimağlara yükseklik veren bir hüzün ve neşe. Varlıkla birlikte var olan ve varlıkta en son yok olacak olan. Başlangıcı tâ ezel günün de şöyle:
Kur'an'da anlatılır ki (ÂRAF,171-172) Allah, dünyada hiçbirşey yok iken, hata dünya yok iken ruhlar âlemini yarattı. Orada bütün ruhları bir araya toplayıp sordu: 'Elestü bi-Rabbiküm? ' Yani, 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim? ' 'Kâlû Bela! ' Yani 'dediler ki: Evet (şüphesiz Sen bizim Rabbimizsin) '. Bu meclis (ezel bezmi, elest meclisi) , varlığın ilk toplantısı idi ve bütün ruhlar orada birbirlerine şahit tutuldular.; ta ki dünyaya geldikleri vakit bu sözlerinden dönmesizler.. Dönenler olursa, o mecliste rahmet ve merhametiyle kullarına muamele eden Rab Taala'nın rahmet ve merhamet çizgisinin dışına itilsinler...
Ezel bezmi öyle bir meclis idi ki, orada yan yana olanlar, yakın olanlar, birbirlerini görenler, birbirleriyle konuşanlar; bu dünya ya geldiklerinde de birbirleriyle yan yana geldiklerinde de yan yana ve yakın olur, buluşur ve konuşurlar.
Susuşlarında mı saklı çığlıkların tıpkı ben gibi..? Sessiz mi konuşuyorsun sözlerim gibi.. Sükut lehçesine mi büründü diller o gün gibi..? Dost, de bişeyler konuş çınlasın sesin kadife bir çığlık gibi..
Bilirsin susmak çare değil her ne kadar çare deseler de. Noktalarda saklıdır sözlerin bilirim, anlarım, hissederim.. Ama sen konuş susma onun gibi.Yaralama beni daha fazla.. Özledim ne yapayım.. Özlemek suç mu? ve sessizliğin çaresi var mı?
Ben eski ben deil gibiyim. Belki de sözüne özüne can feda birininin sesi sözü beni ben yapmaya yetecek..
BEKLEMEDEYİM..
Döktüm yine sana içimi azizim. Affoluna.. Ne yapayım nazım sana geçiyor.. Seviyorum seni dostum.. Can dediğim candadem.. (=
Sen aşık ben sana aşık Oturup bir kenara sevsem olmuyor Gidecek bir yer var gitmesem olmuyor Gidipte geriye dönesim gelmiyor Herşey bomboş gerçek olan sensin Seni gönlümde sevesim geliyor İçişde soluyorsun göz yaşlarım yetmiyor Yetmiyor haykırışlar bu can sana yetmiyor Bilirim her acı zamansız gelir Gelirde içimi benden alası gelir Sevmekle yetinmek inanki zor gelir Korkarım söylemeye sesinden yas gelir...
Bir dost göz arayışıyla, Saat tıkırtısıyla.... Korkmam, geçinip gideriz biz mutlulukla, Ama; 'Günün aydın, akşamın iyi olsun' diyen biri olmalı. Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
Yoksa, zor değil, hiç zor değil, Demli çayı bardakta karıştırıp, Bir başına yudumlamak doyasıya. Ama; 'Çaya kaç şeker alırsın? ' Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra........
Ezel bezminde solmaz bir figândım Ya RâsûlAllah.. Aklıma geldi bir anda bezminde diyince :) Canım göründüğü gibi mesafeler gönüldeki yakınlığa engel değilmiş..Muhabbetimiz daim olsun EyvaAllah..
Cânıma bir merhabâ sundu ezelde çeşm-i yâr Şöyle mest oldum ki gayrın merhabâsını bilmedin..
'Ezel günün de sevgilinin gözü bana bir merhaba lütfetti. O gün bu gündür, o bakışın mestliğiyle başka birinin merhabâsını hiç tanımadım.'
Ezel bezmi öyle bir meclis idi ki, orada yan yana olanlar, yakın olanlar, birbirlerini görenler, birbirleriyle konuşanlar; bu dünya ya geldiklerinde de birbirleriyle yan yana geldiklerinde de yan yana ve yakın olur, buluşur ve konuşurlar.
Biz de seninle ezel bezmin de çok mu yakındık dersin :)
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, Sevmekten korkuyor. Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve yaşamaktan korkuyor, kendisi için değil, başkalarına göre yaşadığı için. ’’W Shaspeare’’
Ölebilirim bu genç yaşımda, En güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim. Şimdi kavakyelleri esiyorken başımda, Sevgilim, Seni bir akşam-üstü düşündürebilirim.
Elfü elfi amin.. BENİMLE GELEN PİŞMAN OLMAZ, BENİMLE GELEN PİŞMAN OLURSA, RUZ-İ MAHŞERDE SIRTIMIN YÜKÜ OLSUN, AN ŞART Kİ BU DAVAYA KARŞI SEBAT VE SADAKATİNİ BOZMASIN! (üstad)
11.11.2009 - 23:52
Yağmur var, çok sevdiğim rüzgar da.. ve ben seni çok özledim =(
09.10.2009 - 14:39
Ölümün kendisi bir varlıktır; Ölüm Yokluk Değildir!
Varlıklar maddi ve manevi olmak üzere iki kı-sımdır. Mesela acıkmak, korkmak, hayal etmek, acı duymak manevi varlıklardır ki bunlar görülmez ve tutulmaz fakat yaptıkları işlerle kendilerini belli ederler. Rüya görmeyen insana, rüyayı anlatmak mümkün olmadığı gibi diş ağrısı çekmeyene de bunu anlatmak mümkün değildir. Bunun için demişler ki 'psikolojik olaylar yaşanmakla bilinir' İşte ölüm de manevi bir varlıktır, Kendisini görmesek de, yaptığı isleri görmekte.
Ölüm bir varlık olunca, ölenlerin yokluğa gitmesi mümkün değildir. Ölüm hal değiştirmektir. Mesela biz daha evvel iki defa ölüp dirildik: Ruhlar aleminde ölüp annemizin vücudunda dirildik, annemizin vücudunda öldük dünyada dirildik ve dünyada da öleceğiz, kabir kapısından geçip ahirette dirileceğiz.
Ölüm hal değitirmek olunca ağaç ölür çekirdek olur. Çekirdeği de toprağa gömüp sulasak, parçalanıp ve dağılırken sünbüllenir yani genç ve güzel şekilde dirilir.
Çekirdeği hiç bir şekilde yok etmek mümkün değildir. Çekirdeği yesek gıda olur, yaksak ısı olur, külleri bile gübre olarak dirilir. Parçalayıp atsak toprağa karışır, toprak da bitkilerin vücudunda dirilir.
Kocaman kaysı ağacını küçültüp çekirdek isimli tabuta sokan Allah, çekirdekte ölüm haliyle dirillik halini aynı anda bulundurmaktadır. Mesela masanın üzerine koyduğumuz çekirdek ölüdür, amma bu çekirdek aynı zamanda diridir çünkü toprağa gömünce yeşerecektir. Aynı şekilde tabutta giden insan da dünya cihetiyle ölü, ahiret cihetiyle diridir. Çünkü insan bir tohum, bir çekirdek gibi toprağa girecek, kabir kapısından geçip ahiret hayatına devam edecektir.
Ölüm hayatın zıddıdır. Nasıl ki zıdlar birbirini tamamlar, ölüm de hayatı tamamlamaktadır. Midemizde ölen gıdalar, bize hayat olmaktadır. Zaman şeridi üzerinde akan eşyanın halden hale girmesini alternatif elektriğin faz ve nötür periyotlarına benzetebiliriz. İneğin yediği otlar ölüyor, ölen otlar ineğin vücudunda diriliyor. Et, süt ve dana oluyor. İneğin gübresi tekrar otların kökünde dirilip bitki oluyor. Gübrelerin dirildiği şu alemde insanın dirilmeden mezarda yatmasını düşünmek akla ve ilme aykırıdır.
22.09.2009 - 02:35
Diyelim ki âşık öldürmek, güzelin güzellik hakkıdır. Peki de, âşıkı ayrılık denen kılıca mahkûm ederek canını almak,kimin fermanı......
03.09.2009 - 22:42
Elfü Elfi âmin.. Gül yüzlüm varolasın..Gönülden kocaman EyvâAllah..
24.08.2009 - 18:10
gönül yoldaşım
sevincim tasam
yüreğinde rahat ettiğim can dost;
envarına gelmesin tebahi...
11.07.2009 - 16:11
Yoldaki ışık, karanlıktaki âşık..
..Biraz uzaktı gecedeki aydınlık bana..
..Ama uzak kadar yakındı da..
..Neydi gözüme takılan zifiri karanlıklarda.!
..Belki de aydınlıktı o 'karanlık' bana..
..Gözüm görmüyor ne 'hiç' ne de 'bir anlık..'
..'Sükût..' diyor, başka da birşey demiyor, karanlıktaki 'aydınlık..
03.07.2009 - 12:01
Rabbimiz!
Geçmiş için manasız üzülmekten,gelecek için lüzumsuz kaygılanmaktan bizi muhafaza eyle..!
Bugünümüzü dünlerin hüzünlerine ve yarınların endişelerine galip getirme! ..
Bugünümüzü deli dolu değil; dolu dolu yaşamayı nasip eyle....
ELFÜ ELFİ Âmîn...
01.07.2009 - 22:29
Her gün bir yerden göçmek, ne güzel
Her gün bir yere konmak, ne güzel
Bulanmadan, durmadan akmak ne güzel
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
MEVLÂNA
19.06.2009 - 01:00
siyah ve beyaz...
yalnızlık yakışır ikisine çokça...
ya; yalnız ve temiz...ya; bütün ama anlamsız...
siyah ve beyaz...en çok ayrılıktır...
hüzünlü bir susku...
ki beyaz sayfanın rengidir ya hani...
siyah onu sıbga eyleyen asil bir kandır...
yakışıklı bir çizgi, yılkı bir küheylan...
beyaz bir hüznü elleriyle boyayan...
kalem şahittir; tüm yaşananlara.....
konuşmamaya yeminli bir sırr-ı katiptir...
şehadet sırrını yutmaktır...susmaktır....
kalem; bilendir en çok...hüzün yutmak ne zordur..
25.05.2009 - 23:37
Cânıma bir merhabâ sundu ezelde çeşm-i yâr
Şöyle mest oldum ki gayrın merhabâsını bilmedin..
'Ezel günün de sevgilinin gözü bana bir merhaba lütfetti. O gün bu gündür, o bakışın mestliğiyle başka birinin merhabâsını hiç tanımadım.'
Aşk... Kainatın yaratılış vetiresi, özünü ve esasını oluşturmak bakımından başlangıcı ezel gününe dayanan ve ebede kadar süreceğinde şüphe bulunmayan macera... Gönülleri terbiye eden, ruhlara derinlik katan, dimağlara yükseklik veren bir hüzün ve neşe. Varlıkla birlikte var olan ve varlıkta en son yok olacak olan. Başlangıcı tâ ezel günün de şöyle:
Kur'an'da anlatılır ki (ÂRAF,171-172) Allah, dünyada hiçbirşey yok iken, hata dünya yok iken ruhlar âlemini yarattı. Orada bütün ruhları bir araya toplayıp sordu: 'Elestü bi-Rabbiküm? ' Yani, 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim? ' 'Kâlû Bela! ' Yani 'dediler ki: Evet (şüphesiz Sen bizim Rabbimizsin) '. Bu meclis (ezel bezmi, elest meclisi) , varlığın ilk toplantısı idi ve bütün ruhlar orada birbirlerine şahit tutuldular.; ta ki dünyaya geldikleri vakit bu sözlerinden dönmesizler.. Dönenler olursa, o mecliste rahmet ve merhametiyle kullarına muamele eden Rab Taala'nın rahmet ve merhamet çizgisinin dışına itilsinler...
Ezel bezmi öyle bir meclis idi ki, orada yan yana olanlar, yakın olanlar, birbirlerini görenler, birbirleriyle konuşanlar; bu dünya ya geldiklerinde de birbirleriyle yan yana geldiklerinde de yan yana ve yakın olur, buluşur ve konuşurlar.
İskender Pala
27.02.2009 - 17:36
Benden Sana Yol Çikarmi Ey Yar...
Benden sana yol çıkar mı ey Yar?
Ben beni benle toplasam sen çıkar mı?
Ben beni benden çıkarsam elde sen kalır mı?
olmadı; ben beni bana bölsem,yine sen çıkar mı?
Ben beni benle çarpsam sen olur mu?
Benden yana hep küsürat ve küsürat...
hesaplar tutmuyor; dört işlemin dördüde beni sana getirmiyor
denklemlerin beri yanındayım hep; sana denk gelmiyor
yanımda ki hiçbirşey.
eşitlik hep senden yana bozuluyor
ben bana kalıyorum; sıfırlanıyorum.
yok oluyorum; hesaplar bensiz tamam oluyor
Senai DEMİRCİ
26.02.2009 - 21:13
Susuşlarında mı saklı çığlıkların tıpkı ben gibi..?
Sessiz mi konuşuyorsun sözlerim gibi..
Sükut lehçesine mi büründü diller o gün gibi..?
Dost, de bişeyler konuş çınlasın sesin kadife bir çığlık gibi..
Bilirsin susmak çare değil her ne kadar çare deseler de. Noktalarda saklıdır sözlerin bilirim, anlarım, hissederim.. Ama sen konuş susma onun gibi.Yaralama beni daha fazla..
Özledim ne yapayım.. Özlemek suç mu? ve sessizliğin çaresi var mı?
Ben eski ben deil gibiyim. Belki de sözüne özüne can feda birininin sesi sözü beni ben yapmaya yetecek..
BEKLEMEDEYİM..
Döktüm yine sana içimi azizim. Affoluna.. Ne yapayım nazım sana geçiyor.. Seviyorum seni dostum.. Can dediğim candadem.. (=
21.02.2009 - 19:12
Bunun üzerine ne denilebilir ki.. Cân..
Ben sustum noktalar konuşsun:=)
.....................................................................!
20.02.2009 - 22:50
Sen aşık ben sana aşık
Oturup bir kenara sevsem olmuyor
Gidecek bir yer var gitmesem olmuyor
Gidipte geriye dönesim gelmiyor
Herşey bomboş gerçek olan sensin
Seni gönlümde sevesim geliyor
İçişde soluyorsun göz yaşlarım yetmiyor
Yetmiyor haykırışlar bu can sana yetmiyor
Bilirim her acı zamansız gelir
Gelirde içimi benden alası gelir
Sevmekle yetinmek inanki zor gelir
Korkarım söylemeye sesinden yas gelir...
Demiş birileri..
Ne dersin Dost..? ? ?
23.01.2009 - 19:37
Tek Hece (Aşk)
Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim...
Bülbül benim lisanımla ötüştü.
Bir gül için can evinden tutuştu.
Yüreğine Toroslar'dan çığ düştü.
Yangınımı söndürmedi kar benim...
Niceler sultandı, kraldı, şahtı.
Benimle değişti talihi bahtı,
Yerle bir eylerim taç ile tahtı,
Akıl almaz hünerlerim var benim...
Kamil iken cahil ettim alimi,
Vahşi iken yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken zebun ettim Selim'i,
Her oyunu bozan gizli zor benim...
Yeryüzünde ben ürettim veremi.
Lokman Hekim bulamadı çaremi.
Aslı için kül eyledim Kerem'i.
İbrahim'in atıldığı kor benim...
Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di.
Hat'rım için yüce dağlar delindi.
Bilek gücüm Ferhat ile bilindi.
Kuvvet benim, kudret benim, fer benim...
İlahimle Mevlana'yı döndürdüm.
Yunus'umla öfkeleri dindirdim.
Günahımla çok ocaklar söndürdüm.
Mevla'danım, hayır benim, şer benim...
Benim için yaratıldı Muhammet!
Benim için yağdırıldı o rahmet!
Evliyanın sözündeki muhabbet,
Enbiyanın yüzündeki nur benim...
Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
Görünmezim cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim...
Cemal Safi
05.01.2009 - 21:40
Ben razı değilem hicrana gama
Garip gönlüm haldan hala salan var
Sebavetten beri bir yol gözlerim
El zanneder uzaklarda kalan var
Akıttım gözümden kanlı yaşımı
Kasavetten kurtulmadım başımı
Gönül kalesinin mermer taşını
Hicran kalemiyle kırıp delen var
Sümmanîyem ya Rab gönlüm hoş eyle
Ya sabır ver yada bağrım taş eyle
Ya bir çift kanat ver ya bir kuş eyle
Tez ulaşam yâr bağında talan var..
01.01.2009 - 21:07
ELİ BOŞ GİDİLMEZ GİDİLEN YERE..
RABBİM BEN BOŞ GELMEDİM, BEN SUÇ GETİRDİM..
DAĞLARIN TAŞLARIN ÇEKEMEYECEĞİ YÜKÜ..
İKİ KAT SIRTIMDA PEK GÜÇ GETİRDİM..! ! !
28.12.2008 - 20:30
Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla,
Yaşlanmak hoş değil, duvarlara baka baka.
Bir dost göz arayışıyla,
Saat tıkırtısıyla....
Korkmam, geçinip gideriz biz mutlulukla,
Ama; 'Günün aydın, akşamın iyi olsun' diyen biri olmalı.
Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
Yoksa, zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta karıştırıp, Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama; 'Çaya kaç şeker alırsın? '
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra........
CAN YÜCEL
16.12.2008 - 22:11
ERİHNA YA BİLAL! ´
Hüsnünün karşısında bülbül olamadım da
Yine de gül lütfundan şu sineme hâr düşer
Derdime sema ağlar,tek tek yıldızlar düşer
Çözdüğün zaman hani zülfün dudak büker ya
Kalbimin en sıcak noktasına kar düşer
Sual ederler benden 'seviyor musun hâlâ'
Dudağımdan cevaben sükûtla ikrar düşer
14.12.2008 - 23:00
Ezel bezminde solmaz bir figândım Ya RâsûlAllah..
Aklıma geldi bir anda bezminde diyince :)
Canım göründüğü gibi mesafeler gönüldeki yakınlığa engel değilmiş..Muhabbetimiz daim olsun EyvaAllah..
14.12.2008 - 22:53
Cânıma bir merhabâ sundu ezelde çeşm-i yâr
Şöyle mest oldum ki gayrın merhabâsını bilmedin..
'Ezel günün de sevgilinin gözü bana bir merhaba lütfetti. O gün bu gündür, o bakışın mestliğiyle başka birinin merhabâsını hiç tanımadım.'
Ezel bezmi öyle bir meclis idi ki, orada yan yana olanlar, yakın olanlar, birbirlerini görenler, birbirleriyle konuşanlar; bu dünya ya geldiklerinde de birbirleriyle yan yana geldiklerinde de yan yana ve yakın olur, buluşur ve konuşurlar.
Biz de seninle ezel bezmin de çok mu yakındık dersin :)
11.12.2008 - 20:21
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için,
Sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.
Ve yaşamaktan korkuyor, kendisi için değil, başkalarına göre yaşadığı için.
’’W Shaspeare’’
10.12.2008 - 20:13
MESAJ
Ölebilirim bu genç yaşımda,
En güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim.
Şimdi kavakyelleri esiyorken başımda,
Sevgilim,
Seni bir akşam-üstü düşündürebilirim.
Özdemir Asaf
05.11.2008 - 18:16
Elfü elfi amin..
BENİMLE GELEN PİŞMAN OLMAZ, BENİMLE GELEN PİŞMAN OLURSA, RUZ-İ MAHŞERDE SIRTIMIN YÜKÜ OLSUN, AN ŞART Kİ BU DAVAYA KARŞI SEBAT VE SADAKATİNİ BOZMASIN! (üstad)
Toplam 34 mesaj bulundu