Enfal Dilek Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Enfal Dilek
    Enfal Dilek

    10.08.2007 - 16:54

    Genç bir adamdım
    Tren uğurlardım

    Eski ve yeni efendileri
    Taç giyen şehzadenin karpuz gibi
    Ya da gemilere açılan çelik bir köprü gibi
    Serin kırmızı ve sıcağını bırakarak
    İkiye bölüneceği haberini
    Büyük olayları hava limanlarında zonklayan
    Trenlerle ben yolladım

    Parklarım vardı akşamları
    Kapatırdım
    Saati vurunca trenlerin beklenip gelmeyenlerin

    Bıldırcın tüneli ve bir açık bir örtülü tren
    Akşamsa hemen
    Korkardım-bir kızeline tutunarak
    Karşı komadan sarışın-onu dökülmüş yapraklara yayarak
    Çıkarırdım yanağından ürkek şapkalı
    Ve çantalı adamı
    Yaklaşırdı ve sorardı
    -Oralı mısınız oralıyım
    -alın ve okuyun incil ve yohannaya göre
    -misyoner misin değilim
    -O hah ha
    -Değilim ve okuyun yohannaya göre
    İnsana olan sevgim-bodurluğuna kurnazlığına
    Birden bilerek
    İstasyon bir boşluk
    Çünkü bir yok bir var
    Trenler çehreler
    *
    Üçüncü hat koş üçüncü hat
    Katlan elele katlandık ey Anna taş içinde heykelim
    Yonttum yonttum taş bitti sen çıkmadın
    Yanıldım avrupalanmakla çün bizde
    Kadını kelimeyle kurarlar saklarlar örtülerle
    Derken katar üstümüzdeki katardan çoğaldı
    Sen burgu oldun içimin dağlarına tünele girdin
    Strasburg akşamın karnında
    Uslu çocuk olarak bekledi
    Bianka boğazlanan boğanın önünde kaldı
    İstersek durduruldu diyelim
    Çünkü halklar vardı
    Güvercin halkı
    Meydan
    Göz halkı
    İnce doğranmış fransız halkı
    Ey anna sen kalkan balığı
    Kafa vurmayan fakat gövde vuran
    Ağzın karnından biraz yukarda
    Karnında bir anne yeni kız doğuruyor işaretleri
    Kan gidişmeleri
    Açık göğün önünde açık meydan halkları
    Bianka kıvılcım
    Ucu kendine kıvrılmış kılınç

    Öpüşümüz gizli olmalı
    Öpebilirsek uzanıp kaderlerimizden öpmeli
    Sıcak gözyaşı ve şikayetle
    Ağzı konuşmaz kılan
    Ağzımızda
    Dilimizi şişiren ayrılık bademi
    *
    Senin elin söyler
    Avucunun toprağa değip donan çizgileri
    Anlatır
    İstasyon çayevini dolduran gebeyi
    Dumanlı ve biraz her şey kokan gebeyi
    Aşkın
    Şişen bir yara gibi gelişip
    İçimizden iki yolcu gibi gideceğini

    Venedik birdenbire kavruldu
    Nedensiz ve niçin
    Çün korkunç
    Ve savaşla gidiyorsun
    Ama ancak sen
    Vurulduktan sonra ve kurşun
    Benden ayrıldı
    Ve gittin
    Ve dağ çöktü
    ...
    a.c.z.

  • Ercan Çelik
    Ercan Çelik

    08.08.2007 - 23:41

    '- Ne konuşmuştuk en son?
    -.............................
    - Hatırlamak istemiyorum. Eylül oluyor...'

    S.B.

  • Enfal Dilek
    Enfal Dilek

    26.02.2007 - 00:27

    Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedür
    Men kimem sâkî olan kimdür mey û sahbâ nedür

    Gerçi cânândan dil-i seydâ içün kâm isterem
    Sorsa cânân bilmezem kâm-i dil-i seydâ nedür

    artık kar yağmayacak mı!
    sakarya ya hatta meşrutiyet e kar yağardı.basardınız,ayaklarınızın izi çıkardı,ezerdiniz,erimesini beklerdiniz pikniğe gitmek için.kaymayı ve düşmeyi sevmezdiniz.sakardınız.çok düşerdiniz.kabahat karda olurdu.
    sakarya ya kar yağardı.ellerim nasıl üsürse öyle üşürdü balıkçıların çığlığı.kar, zamanla kararırdı..kar, zamandan kar-ar ırdı..
    sakar yaya kararırdı..kardan adam burnunda havucuyla sırıtır, kömürlerini ısıtır ısıtır..

    amin..

  • Ercan Çelik
    Ercan Çelik

    20.12.2006 - 18:56

    'söz vermiştim kendi kendime: yazı bile yazmayacaktım. yazı yazmak da hırstan başka ne idi? burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim. hırs hiddet neme gerekti? yapamadım. koştum tütüncüye, kağıt kalem aldım oturdum. ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. kalemi yonttum. yonttuktan sonra tuttum öptüm. yazmasam deli olacaktım.'

    Sait Faik Abasıyanık-- Haritada Bir Nokta

Toplam 4 mesaj bulundu