Şaire arkadaşımız Bayan Nilüfer Ucuk << DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN >> - Ayrıca sizi bu saygın gruplarımızda görmek dileklerimizle esen kalın. * Antoloji Yetkili Şairleri * Evrensel Sanatçılar * Şarkı Sözü Yazarları * * Çağdaş Şairler * Gizler Dünyası * Özgür Şair-Yazarlar * Antoloji Üyeleri *
En içten güzel dileklerimle Doğum gününüzü kutlar nice mutlu yıllar dilerim. Ayrıca Kurban Bayramını canı gönülden kutlar, sevdiklerinle beraber Kurban Bayramını hayırlarla geçirmeni dilerim. Saygı ve sevgilerimle.
Dileğim bugün dilediğin tüm dileklerin gerçek olması Geleceğini oluşturarak yaşamını belirleyen her yeni günün bir öncekinden daha güzel, arzularına uygun ve mutluluk getirecek şekilde olmasını dilerim.. Nice güzel doğum günlerine..
günaydın dogum gününüz kutlu olsun yeni yaşın tüm güzelliklerini sağlık mutluluk içinde sevdiklerinizlr geçirmeniz dileğimle yazılarınızın devamı yeni yıldada sürmesini temenni ederim iyi günler
Tarzın Olsun... Gözlerin baktığı Evren içinde, Fikrin de akıllı ibretlik olsun. Bilinen duyulan mana giçinde, Hakiki güzellik olsun.
Sözlerin mantıkda her ne birine, Övgüden uzakca sâdeden olsun. Yabancı düşünce tarzlar sirine, Saygı sevgi dolu olsun.
Çalışıp her işte çalıştırdığın, Doğru saneatkar maharet olsun. Tuttuğun hakları salıştırdığın, Hile değil temiz olsun.
Zenginsen âleme kralım deme, Yaratıcı Hâk var hor görme; olsun. Hayatta kul kula muhtaçtır emme, Hakk'a şükür rızan olsun.
Sevdiğin olursa âşkla birine, Yaratılana değil Hakk için olsun. Hitablar eylerim nefsin kirine. Fani der ki, tarzın olsun! .. Aydın Suyak Selam ve du'a ile hoş kalın.
AŞKIN DERYASI Kitabımdan Damlalar GURUBU Isparta Sevdalıları Grubu NE MUTLU BEN TÜRKÜM DİYENLER grubu Saygıdeğer ÜSTADLAR,SANATKARLAR grubu TÜRKİYE Yazarlar,Ozanlar, Bestekarlar,Şairler Gurubu
Saygıdeğer gönül dostlarım profilimden üye olduğum grupları tıklayarak mavi yıldızlı olanların bu gruba üye ol yazısını tıklayın tamam.saygılar,selamlar size.
Aklımın kırıntılarını kurcalayan ayrıntıları gözden geçirince Tanımlamaz oldu hiçbir duygu bizim sahiden yaşadığımızı Hala neden okşar rüzgâr zaten dağınık olan saçlarımızı Gündüzü karartan sessiz çan sesleri düşünce sayfalara Dağların hücrelerini parçalar kayalarda mekanik manzara.
Gördüğün bir menekşe ölüsünü kokluyor caddelerde kediler Seni beklerken gölgeleri titreten yalnızlığa açar siyah laleler.
Bir gün ansızın çöküverdi zaman üstümüze gecenin Dağ devrildi ayın altında kaldı akşam cesurca Aslında biz sadece hayatın renklerini özleriz Damarlarımızda çiçekler özgürlüğe açınca.
Şehrin merhametini sessiz çan sesleri dağlar Karşılayamazdı zeytinlerin beklentilerini Bir türlü dağları doyuramayan esmer yağmurlar İçimi yıkayan senin adındı şehrin karanlık yüzünde Nazlı bir gelin gibi inerdi dağlardan şehre bulutlar Sen merhametin ta kendisiydin Her sabah kapımızı çalan güneş bizi sahiden öptüğünde.
Susuz bir yaz akşamı dökülürdü yapraklar ağlayan rıhtıma Solgun bir vefaydı içimizi aydınlatan lambada ismin Ayın harelerini resmeden gözlerinde İçimde biriken güneşin kaybolacağını hiç bilmezdin.
Saltanatımın gölgesinde intiharımın resmi var Kucaklamazdı beni geceleri özgürlük naraları Zamanın nefesi kirlenmeden çok önceleri Değirmenler vardı köyümün derelerinde bereketi öğüten bize ait değirmenler Şimdi yalan kutsandı Şehri boğan sessiz çan seslerinde.
O kırmızı bisikletli kızı gördüm Ağlıyordu asmaları solmuş şehrin çıkmaz sokaklarında Umuda ayna tutan renkli gözleri kaldı yalnızca aklımda Sessiz bir çıra gibi yanıyor kalbimi çelen içimdeki o sesi Ansızın elimden düşüverdi yerlere sardunyaların renkleri.
Kelebekleri ürküten gürültüydü beni korkutan Onaylamazdım sahte öpüşlerin öfke kusan namlusunu kirlenmiş zamanları silkeledim ruhumu sızlatan vicdanımdan Şirpençe gibi inerdim özümde dayanılmaz acılara Sen aklımda olmasan uyanmazdım bu şehrin derin gecelerinden Sessiz çan sesleridir şehrin ayıbını derinden kanatan Uyanmak yalan bir zamanı utandırmaksa Uyanalım artık gürültüsü bizi boğan sessiz çan seslerinden.
AKÇAY - TEMMUZ / 2008
İbrahim Yılmaz
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
-
Bu şiirin hikayesi:
BİZ NE DEN BU HALE GELDİK
** OSMANLI DEVLETİ **
Osmanlı Devleti 1299 yılında Söğüt ve Domaniç dolaylarında Bizans’a komşu bir uç beyliği olarak kuruldu. Osmanlı Devletinin kuruluşundan İstanbul'un fethi olan 1453 yılına kadar Balkanlarda ve Anadolu da topraklarını genişletti. 1453 yılında İstanbul'un alınmasıyla ve başkent olmasıyla imparatorluk haline geldi. Fatih Sultan Mehmet ten sonra başa geçen padişahlar gerek 2. Beyazıt ve bilhassa Yavuz Sultan Selim Osmanlı devletinin sınırlarını doğuda ve güneyde alabildiğine genişlettiler. Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise Osmanlı Devleti hem karalarda hem denizlerde en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Kuruluş döneminden Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar geçen süreçteki tüm padişahlar devleti insan haklarına hukuka ve adalete en uygun bir şekilde yönetmişlerdir.
PEKİ KOSKOCAMAN OSMANLI DEVLETİ NEDEN YIKILDI?
15. ve 16. yüzyılda Avrupa da çok önemli gelişmeler oldu.
-COĞRAFYA KEŞİFLERİ: Dünyanın bilinmeyen yerlerinin Avrupalılarca paylaşılıp sömürge alanı haline getirilmesi.
-RÖNESANS: Avrupa da edebiyat,sanat ve bilimdeki değişme ve gelişmelerdir.
-REFORM: Hıristiyanlığın Katolik mezhebinde yapılan değişiklikler ve düzeltmelerdir.Ve bu mezhebe tepkisel olarak Protestanlık mezhebinin doğuşu..
-SANAYİ DEVRİMİ: insan ve hayvan gücünün yerini buharla çalışan makinelerin alması.
1-Osmanlı Devleti en güçlü olduğu Kanuni Sultan Süleyman döneminde üzerinde bulunduğu coğrafya bana yeter mantığıyla içe kapanarak denizlerde ve karalarda çok güçlü olduğu halde coğrafya keşiflerine katılmamıştır.Osnamlının ilk hatası budur..Dünyayı emperyalist Avrupalıların kaderine terk etmiştir.
2-Avrupa’daki Rönesans hareketini anlayamamış ve Osmanlı topraklarında sanat ve bilimdeki gelişmeleri çağı okuyarak yeterince geliştirememiş ve desteklememiştir..Bu da ikinci hatasıdır.
3-Coğrafya keşifleriyle maddi yönden çok zenginleşen Avrupalılar Rönesans’a paralel olarak bilim ve sanat alanındaki birikimleriyle pozitif bilimlere önem vererek sanayi devrimini gerçekleştirmişlerdir. Osmanlı Devleti ise çağın bu ileri koşullarını anlayamamış,algılayamamış ve ayak uyduramayarak bilimsel gelişmeleri ve sanayi devrimini kendi ülkesinde gerçekleştirememiştir.Sanayi devrimiyle çağ atlayan Avrupa karşısında kırsallığın hakim olduğu feodal köylü toplumu olarak geride kalarak,güçlenen Avrupa karşısında zayıf kalmıştır.. Bu da üçüncü hatasıdır. . 4-Yine Kanuni Sultan Süleyman döneminde karalarda ve denizlerde Dünyanın bir numaralı gücüydü Osmanlı devleti.. Fakat Kanuni Sultan Süleyman gereksiz bir şekilde Avrupanın içlerine kadar peş peşe seferler yaparak Osmanlının gücünü Avrupa’nın bataklıklarında boşuna harcamıştır. Halbuki karalarda ve denizlerde çok güçlü olan Osmanlı devleti gücünü coğrafya keşiflerine ve Orta Asya ya doğru yönlendirmiş olsaydı Hazarın öbür tarafındaki Çin Seddi ne kadar uzanan Ata Yurdumuzdaki öz Türk kardeşlerimizle yani Orta Asya’daki Türk kardeşlerimizle Anadolu’daki Türk kardeşlerimiz arasındaki tarihi bir fırsat olan entegrasyonu sağlamış olacaktı..Osmanlı devletinin üzerine sürekli haçlı ittifakı ile gelen Avrupalılar karşısında daha sonraki yıllarda zorlanmayacaktı..Maddi ve insanı güç olarak Osmanlı Devleti daha güçlü olacaktı. Bu da Osmanlı Devletinin dördüncü hatasıdır..
Eğer Anadolu Türkleri ile Ata yurdumuzdaki Orta Asya Türkleri arasında tarihi entegrasyon sağlanmış olsaydı,Orta Asya’daki Türk kardeşlerimiz Rusya'nın ve Çin'in sömürge alanı haline gelmeyecekti.Yıllarca acılar çekmeyeceklerdi.. Biz Anadolu Türkleri de Osmanlı yıkılınca yurdumuz işgal edildiği için bir istiklal savaşı yapmak zorunda kalmayacaktık... Halbuki Anadolu ve Orta Asya Türk entegrasyonu sağlanmış olsaydı ne Anadolu Türkleri ne Orta Asya Türkleri bu acıları çekmeyeceklerdi ve biz bugün dünyanın hala bir numaralı gücü olacaktık.Ve şu anda emperyalist ABD ve ve müttefikleri olan Avrupa ülkeleri Irakta ve Afganistan da olmayacaktı..Zalim İsrail Devleti kurulmayacaktı..Balkanlarda Bosnalı kardeşlerimiz ve Kafkaslarda başta Çeçenler,Ahıskalılar,Kırım ve Kazan Tatar kardeşlerimiz ve diğer kardeşlerimiz bu hak etmedikleri acıları çekmeyeceklerdi..Bugün Osmanlının hakim olduğu coğrafyada çekilen acılar o yıllarda devleti idare edenlerin basiretsizliklerinden kaynaklanan tamiri mümkün olmayan hatalarının eseridir.
İşte yukarıdaki nedenlerden dolayı Osmanlı Devleti çağdaki gelişmelerden koptuğu ve anlayamadığı için modern Avrupa’nın karşısında tarım ve hayvancılıkla geçinen feodal bir toplum olarak geri kalmıştır. Belirli bir zaman diliminden sonra da yani 1. dünya savaşının sonucunda yıkılmıştır. Kısacası Osmanlı Devletinin yıkılmasının sebebi kendi hatalarından dolayıdır. Ve biz bugün ve tüm Dünya sömürgeci Avrupa’nın coğrafya keşifleri ile palazlanan sömürme duyguları,Rönesans ve sanayi inkılabı ile kurmuş olduğu askeri ve sanayi gücüne dayanan ve günümüzde ise emperyalist Avrupanın yerini alan zalim ABD nin dayatmacı bir kültür emperyalizminin etkisi altında yaşamaktayız. Anadolu da bize ait ne kadar öz değerlerimiz var ise Avrupa’nın emperyalist, yayılmacı,dayatmacı ve sömürgeci kültürü karşısında gücünü koruyamayarak erimiştir. Halbuki o kadar güzel bize ait değerlerimiz var iken her gün birer birer bu değerlerimiz kaybolup gitmektedir.geriye dönüp baktığımızda batılılaşma sanayi alanında değilde taklide dayanan kültürel alanda olduğunu görüyoruz..halbuki bize Avrupanın sanayisi gerkliydi..Haçlı ruhunun öncü temsilcisi olan misyonerler Anadolu da evlerimizi kapı kapı gezerek haçlı savaşlarının diğer bir versiyonunu yapmaktadırlar..ve bizi içimizden kuşatmaya çalışmaktadırlar. Biz şu anda bize ait değerler kültürüne dayalı bir hayatı değil,ısmarlama bir hayatı yaşıyoruz..halbuki bir toplumu ayakta tutan kendine ait olan maddi ve manevi değerleridir.
Şu anda Anadolu insanımızın öz benliğindeki erozyon,Anadolu topraklarındaki erozyondan bin kat daha fazladır..İşte devletler ve fertler çağdan ve çağın gerçeklerinden koparsa gidecekleri yer tarihin çöplüğüdür..Bundan dolayı birey,toplum ve devlet içinde bulunduğu çağı ve geleceği çok iyi okuması gerekir.eğer okuyamayıp maddi ve manevi olarak kendi ayakları üzerinde duramaz ise başka milletlerin maddi ve manevi boyunduruğu altına girmesi kaçınılmazdır..
Peki bugün durumumuz nasıl? Ülkemizin ve dünyanın caddelerinde,evlerinde ve iş yerlerinde Almanya,İtalya,Fransa ve Güney Kore gibi sanayi ülkelerinin kendi icatları olan ürünleri boy gösterirken,maalesef bize ait markalarımız hala dünya piyasalarında yoktur.Yabancıların ürünlerinin bayiliğini yapan sanayicilerimiz ve fabrikalarımız vardır.Bu fakir millet ülkeyi sömüren iç ve dış güçlere hafta da 1 milyar dolar faiz adı altında para ödemektedir.yılda 52 milyar dolar yapar..Son 25 yılda bu fakir millet iç ve dış sülüklere 1 trilyon dolar faiz adı altında para ödemiştir.Birde PKK ile mücadele etmek adı altında 25 yılda silah alımları dahil harcanan para 1 trilyon dolar olduğu TV kanallarından duyuyoruz..Bu paralar Anadolu insanının kalkınması için harcansa neler yapılmazdı ki.? Ve Türkiye dünyada güç olarak nerelere gelirdi acaba? ..Ya PKK belası olur muydu..? Aşı ve işi olan insanın terörle ne işi olur ki? . Peki bilimsel gelişmelere ve argeye sanayicilerimiz ve devlet yılda ne kadar para harcıyor acaba..çok komik,veriler net değil ama T.C devletimizin 2 haftada faizcilere ödediği parayı geçmez. Demek hala çağın bir yarış olduğunu anlayamamışız..
Son olarak Dünyada yerimizin nerede olduğunu anlamamız ve algılamamız bakımından yeni açıklanan ve gelişmişliğin ve güçlü bir ülke olmanın bir göstergesi olarak kabul edilen çok önemli bir veriyle yazıma son veriyorum..Türkiye’nin 2009 yılı ihracatı 100 milyar dolar..Almanya’nın 2009 da ihracatı ise 1 trilyon dolar. Yaklaşık aynı nüfusa sahip olduğumuz halde adamlar bizlerden kaç kat daha fazla mal ve hizmet üretmişler ve Dünyaya satmışlar..işte milliyetçi ve güçlü olmanın sırrı burada yatıyor,sloganlarda veya sokaklarda nara atmakla olmuyor,icraatlarla,devasa projelerle ve Türk bayrağını Marsa dikmekle olur...Demek hala ayakta ve yatakta uyuyoruz.Tembel ve kavga eden bir toplum değil,sevgi ortamında düşünen,hoşgörü sahibi ve her alanda üreten bir toplum olmak zorundayız...Hala mı aklımız başımıza gelmedi..Eğer tarihten ders alınsaydı acaba tarih tekerrür eder miydi? ..Bence etmezdi..Bir ülkeyi veya devleti dışarıdaki düşmanlardan önce içimizdeki ruhsuzluk yıkar.
Sahipsiz kalan vatanın batması haktır Sen sahip çıkarsan vatan batmayacaktır
Ülkemin dürüst, namuslu, cefakar,, fedakar, kadınlarına..... AZİZE KADINLARINA, KARA FATMALARINA,,,,
%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%
ÜLKEME BENZER GÖZLERİN
Ülkeme benzer gözlerin Bazen ahulu Bazen buğulu Deler geçer yüreğimi Kirpiklerin ağulu
Ülkeme benzer gözlerin Bakışın Bir direnişin manifestosu Kapama gözlerini Kaybederim sevdamı Ben sensiz şaşarım Şaşırırım yolu
Ülkeme benzer gözlerin Denizlerince bilge Toprağınca üretken Dağlarınca uslu
Nehrince çılgın Güneşince sıcak Baharınca coşkulu
Kaşların Kafkas kartalı Fırat’tır coşar deli dolu Yeşilinde Dicle akar Dağlar dayanmaz bakışına Çeliği büker Bir işmarınla Bin yiğit baştan çıkar
Ülkeme benzer gözlerin Gâh düşlü Gâhı telaşlı Sevgi dolu Güzünce yaşlı Çiçeğe durmuş papatya gibi gülüşlü Umut dolu gözlerin maviye çalar Ondördünde ay gibi bakar Anadolu gibi asil ağırbaşlı
Ülkeme benzer gözlerin Bazen eser bir deli rüzgar Türküye durur Yemyeşil bir selvi bir çınar Kimi zaman kine Dirence kesmiş yüreğin Belli ki için için kanar Belli ki kendini Kökünü kökenini Belli ki geçmişini Yitmişini arar
Ülkeme benzer gözlerin Kavgan sınıfsal Acın cinsel Her yanda kin Örselenmiş sevdan Harami Hoyrat ellerde Dişlenmiş memelerin Kan kokar
Bilirim Bu sahte Bu eğreti Bu düzmece Bu bet bu beter Bu lanet düzeni O bakışların utancı yakar
Bilirim Cinselliğin Sınıfsallığın Köleliğin zincirini Yine sevdan kırar Bir umudum sende Bu dokuz kapılı zulmün kalesini Yıkarsa Bu gözlerin hıncı yıkar
Sen ki asi Sen ki asil Sen ki güzel narin, Sen tertip sen düzen Sen güllerce kibar Sen ki nazlı nazenin Sen cilve işve cazibe Ve sen ki dilber
Kolay değil Durman duyarsız kalman öylesine Kolay değil Asiye, anne Soyulana Sövülene yar olmak kolay değil Ezilene sözcü Direnene dövülene gözcü olmak da öyle
Havva Anamız ki Bedelinin cennet Bedelinin sürgün İblis Ve nefisle kavga Olduğunu bile bile İsyan etmişken Gelmezken ipe sapana sen Örgütlemişken Adem Baba'yı yasağa yulara
Korkağa, yalakaya Yalağa yalamığa helalli olmak Hırsıza haine hanım olmak Hele ki sülüğe sümsüğe nikahlı olmak Ölümden de beter
Ülkeme benzer gözlerin, Sen ki
Gördes’li Makbule Sultanahmet’te Halide, Nakiye Erzurum’ da Nene Hatun İzmir de Asker Saime
Amasyalı Adil kızı Zeynep Tarsuslu Kara Fatma Osmaniy’de Kılavuz Hatice, Tayyar rahmiye, Erzincanlı Osman kızı Emine Binbaşı Ayşe Kadın
Bimem ki hangi sayfaya sığar Her dağa Bir karış toprağa Batarsa güneş seninle doğar Ögürlüğe,azatlığa Her güzlliğe Mührünü vurmuş adın
Sen yar Sen ana Sen ki Kadeş’e mürünü vuran kadın Tavana
Üretken Kibele Sen özgür kadın amazon Sen ki İsa’ya Musa’ya Mustafa Kemale Yani sen Güneşe Güzele Gülüşe gebe
Troyalı Helen’den Aslı’ya Şirine Şu çile çeken annene; Sevdasını taşır nice aşkların Güvercin gibi barışın Bir salkım üzüm gibi kardeşliğin Hasrettir sevgiye Çalışmaya ve bilgiye
Yaprak gibi bölüşmeye Bahara durmuş toprak gibi üretmeye O olmayası O kahrolası İlk aletin keşfinden bu güne Kalmışsın Gücün merhametine Susamışsın hürriyetine
Bilmez misin Bu zehri Bu kahrı Bu çamur çepel nehri Bu cünüp, bu cenabet şehri Yıkayıp yursa Göz yaşların yıkar
Başağa durmuş buğday benizli Karanfil gibi esmer Gül gibi pembe Çiğdem gibi beyaz tenli Bir nice güzelin Özlemini taşır Hakkın adaletin Aşkın sevginin Eğersiz amasızının Hesapsız kitapsızının En basit bir canlı kadar özgür olmanın
Ülkeme benzer gözlerin Gözlerinde görürüm Haini laini Riyayı yalanı Gözerinle gülerim Sevdanın Sevişin Sevincin Sevginin En safını En yalınını En özelini
Gözlerinde yaşarım Devrimin Değişimin Eytişimin en hasını En güzelini
Can demişim sana Canan demişim Yar demiş yanmışım Yaren etmişim Adını anmışım Ayağım taşa takılsa
Gülüşünü gül Ninnini türküme dil Saçını sazıma tel Yüreğini sevdama yol etmişim
Bilirim Kanını Cananını Sevdanı Her şeyini Her yanını verdin Ölümüne sevdin bilirim
Sen ki asi Sen ki asil Sen ki güzel narin, Sen erenler evliyalar Nice yiğitler anası Sen vefa, Sen cefa Sen Meryem Sen Havva Kanını can etmişsin Kara sevdalısına En acılısına yavrunun En belalısına yârin
Gelmişim kapına Son umudum yeşilinde Gök mavisinde Gözlerinin Zeytin karasında
Üçlerin Kırkların yedilerin Yüzü suyu hürmetine
Göklerin Denizlerin Toprağın ve yıldızların Havada uçan Dalda açanların Yerde bitenlerin sevdasına Düşenlerin Düşünenlerin Hakkına hatırasına Tut da elini Al götür sevdanı yarınlara Sen veririsin bilirim Aşkın da acının da en güzelini
Çocukların Çiçeklerin Kuşların böceklerin hatırına Ne olur Allah aşkına Ülkene sevdana ve özgürlüğüne Kapama gözlerini
Nilüfer Uçuk kardeş i can dostu eskiden tanırım,şiirleride kendisi gibi güzel gönül dostu bir arkadaşımız.Allah her şeyi gönlüne göre versin.İlerde birşeyler yapacağını biliyordum ve yapıyorda daha çok şeyler yapar inanıyorum.Herkese selam.Nilüferciğim sanada ömür boyu başarılar..
İNSAN DEDİKMİ ÖNCE AKLA DÜŞÜNMEK GELİR ARDINDAN SEVMEK GELİR DAHA DAHADA ÖNEMLİSİ DUYARLI OLMAK GELİR.MİZAHİ VE SANAT ANLAYIŞINA EN ÖNEMLİSİ DUYARLI BİR İNSAN OLDUĞUN İÇİN TEŞEKÜRLER EY GÖNÜL İNSANI.OZAN FECRİ ŞAYİRDEN GÖNÜL DOLUSU SEVGİ VE SAYGILAR
05.10.2024 - 22:39
Şaire arkadaşımız Bayan Nilüfer Ucuk
<< DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN >>
- Ayrıca sizi bu saygın gruplarımızda görmek dileklerimizle esen kalın.
* Antoloji Yetkili Şairleri * Evrensel Sanatçılar * Şarkı Sözü Yazarları *
* Çağdaş Şairler * Gizler Dünyası * Özgür Şair-Yazarlar * Antoloji Üyeleri *
20.04.2020 - 09:08
Başarılarınızın devamını diliyorum
05.10.2018 - 20:43
Site arkadaşımız Bayan Nilüfer Ucuk
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...**
05.10.2017 - 20:36
Şaire arkadaşımız Bayan Nilüfer Ucuk
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...**
- Ayrıca sizi sitemizdeki bu saygın grubumuzda görmek dileklerimizle esen kalın...
* Antoloji Sitesi Yetkili Şairler Grubu *
05.10.2014 - 20:58
Şaire arkadaşımız Bayan Nilüfer Ucuk
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...**
* Mustafa Kemal Atatürk Birliği MKAB - Dr.Jivago - Işık German Ersoy *
05.10.2014 - 14:52
En içten güzel dileklerimle Doğum gününüzü kutlar nice mutlu yıllar dilerim. Ayrıca Kurban Bayramını canı gönülden kutlar, sevdiklerinle beraber Kurban Bayramını hayırlarla geçirmeni dilerim. Saygı ve sevgilerimle.
05.10.2012 - 09:15
Merhaba sevgili dost
:-)))
Yine diyorum ki! ! ! ! !
Her ne kadar sizi şahsen tanımasamda, siz değerli şiir sever dostun;
sevdikleriyle birlikte, sağlıklı mutlu ve umutlu nice yaşlar ve yıllar kutlaması dileğiyle;
** Doğum gününü kutlarım **
Ve;
en güzel hayat,
en güzel çiçek,
en güzel yıldız,
en güzel şans,
en güzel sevgi, mutluluk ve en güzel aşk seninle olsun
Kalan ömrün şimdiye kadar geçen yıllarından ve ömründen daha güzel,, acı ve hüzünlerden uzak ve anlamlı olsun..
Aldığınız duyduğunuz tüm haberler
Yüzünüzü güldürsün......
Başarılar sağlığınızın en yakın dostu olsun....
Sevdiklerinizin sesi her yerde sizinle beraber olsun...
Bu dileklerde benden sana doğum günü hediyem olsun
Sevgili ve değerli dostum İnsanların birbirleriyle acılarını ve mutluluklarını paylaşmak kadar güzel ne olabilir ki.
Kucak dolusu saygı sevgiler ve çiçeklerle
Sağlık ve Mutluluğuna
:)))))
05.10.2012 - 08:03
Dileğim bugün dilediğin tüm dileklerin gerçek olması Geleceğini oluşturarak yaşamını belirleyen her yeni günün bir öncekinden daha güzel, arzularına uygun ve mutluluk getirecek şekilde olmasını dilerim.. Nice güzel doğum günlerine..
05.10.2011 - 19:35
Saygın şaire arkadaşımız Bayan Nilüfer Ucuk
* Doğum gününüz kutlu olsun...*
05.10.2011 - 08:11
günaydın dogum gününüz kutlu olsun yeni yaşın tüm güzelliklerini sağlık mutluluk içinde sevdiklerinizlr geçirmeniz dileğimle yazılarınızın devamı yeni yıldada sürmesini temenni ederim iyi günler
30.08.2010 - 23:34
Tarzın Olsun...
Gözlerin baktığı Evren içinde,
Fikrin de akıllı ibretlik olsun.
Bilinen duyulan mana giçinde,
Hakiki güzellik olsun.
Sözlerin mantıkda her ne birine,
Övgüden uzakca sâdeden olsun.
Yabancı düşünce tarzlar sirine,
Saygı sevgi dolu olsun.
Çalışıp her işte çalıştırdığın,
Doğru saneatkar maharet olsun.
Tuttuğun hakları salıştırdığın,
Hile değil temiz olsun.
Zenginsen âleme kralım deme,
Yaratıcı Hâk var hor görme; olsun.
Hayatta kul kula muhtaçtır emme,
Hakk'a şükür rızan olsun.
Sevdiğin olursa âşkla birine,
Yaratılana değil Hakk için olsun.
Hitablar eylerim nefsin kirine.
Fani der ki, tarzın olsun! ..
Aydın Suyak
Selam ve du'a ile hoş kalın.
22.04.2010 - 23:21
ÜSTADIM BAŞARILI ÇALIŞMALARINIZI KUTLARIM, SİZİN GİBİ DUYARLI
YÜREKLERE GRUPLARIMIN KAPISI AÇIKTIR PAYLAŞIMA BUYURUNUZ.
AŞKIN DERYASI Kitabımdan Damlalar GURUBU
Isparta Sevdalıları Grubu
NE MUTLU BEN TÜRKÜM DİYENLER grubu
Saygıdeğer ÜSTADLAR,SANATKARLAR grubu
TÜRKİYE Yazarlar,Ozanlar, Bestekarlar,Şairler Gurubu
Saygıdeğer gönül dostlarım profilimden üye olduğum grupları tıklayarak mavi yıldızlı olanların bu gruba üye ol yazısını tıklayın tamam.saygılar,selamlar size.
27.03.2010 - 11:04
En güzel paylaşımlarda saf olabilmek adına aramıza hoşgeldiniz...
21.01.2010 - 03:43
SAYGIDEĞER ARKADAŞIM;
2008 YILINDA YAZDIĞIM ** ÇAN SESLERİ ** ŞİİRİMİ VE HİKAYESİNİ OKUYUP YORUM YAZMAK İSTERSENİZ 1. SAYFAMDA GÖRÜŞLERİNİZE SUNMUŞ BULUNMAKTAYIM..ŞİMDİDEN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.
wep sitemi gezmeniz bana onur ve mutluluk verir.
www.atlassiir.com
AKÇAYDAN SELAM VE SAYGILARIMLA..
İBRAHİM YILMAZ..
*** ÇAN SESLERİ ***
Aklımın kırıntılarını kurcalayan ayrıntıları gözden geçirince
Tanımlamaz oldu hiçbir duygu bizim sahiden yaşadığımızı
Hala neden okşar rüzgâr zaten dağınık olan saçlarımızı
Gündüzü karartan sessiz çan sesleri düşünce sayfalara
Dağların hücrelerini parçalar kayalarda mekanik manzara.
Gördüğün bir menekşe ölüsünü kokluyor caddelerde kediler
Seni beklerken gölgeleri titreten yalnızlığa açar siyah laleler.
Bir gün ansızın çöküverdi zaman üstümüze gecenin
Dağ devrildi ayın altında kaldı akşam cesurca
Aslında biz sadece hayatın renklerini özleriz
Damarlarımızda çiçekler özgürlüğe açınca.
Şehrin merhametini sessiz çan sesleri dağlar
Karşılayamazdı zeytinlerin beklentilerini
Bir türlü dağları doyuramayan esmer yağmurlar
İçimi yıkayan senin adındı şehrin karanlık yüzünde
Nazlı bir gelin gibi inerdi dağlardan şehre bulutlar
Sen merhametin ta kendisiydin
Her sabah kapımızı çalan güneş bizi sahiden öptüğünde.
Susuz bir yaz akşamı dökülürdü yapraklar ağlayan rıhtıma
Solgun bir vefaydı içimizi aydınlatan lambada ismin
Ayın harelerini resmeden gözlerinde
İçimde biriken güneşin kaybolacağını hiç bilmezdin.
Saltanatımın gölgesinde intiharımın resmi var
Kucaklamazdı beni geceleri özgürlük naraları
Zamanın nefesi kirlenmeden çok önceleri
Değirmenler vardı köyümün derelerinde
bereketi öğüten bize ait değirmenler
Şimdi yalan kutsandı
Şehri boğan sessiz çan seslerinde.
O kırmızı bisikletli kızı gördüm
Ağlıyordu asmaları solmuş şehrin çıkmaz sokaklarında
Umuda ayna tutan renkli gözleri kaldı yalnızca aklımda
Sessiz bir çıra gibi yanıyor kalbimi çelen içimdeki o sesi
Ansızın elimden düşüverdi yerlere sardunyaların renkleri.
Kelebekleri ürküten gürültüydü beni korkutan
Onaylamazdım sahte öpüşlerin öfke kusan namlusunu
kirlenmiş zamanları silkeledim ruhumu sızlatan vicdanımdan
Şirpençe gibi inerdim özümde dayanılmaz acılara
Sen aklımda olmasan uyanmazdım bu şehrin derin gecelerinden
Sessiz çan sesleridir şehrin ayıbını derinden kanatan
Uyanmak yalan bir zamanı utandırmaksa
Uyanalım artık gürültüsü bizi boğan sessiz çan seslerinden.
AKÇAY - TEMMUZ / 2008
İbrahim Yılmaz
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
-
Bu şiirin hikayesi:
BİZ NE DEN BU HALE GELDİK
** OSMANLI DEVLETİ **
Osmanlı Devleti 1299 yılında Söğüt ve Domaniç dolaylarında Bizans’a komşu bir uç beyliği olarak kuruldu. Osmanlı Devletinin kuruluşundan İstanbul'un fethi olan 1453 yılına kadar Balkanlarda ve Anadolu da topraklarını genişletti. 1453 yılında İstanbul'un alınmasıyla ve başkent olmasıyla imparatorluk haline geldi. Fatih Sultan Mehmet ten sonra başa geçen padişahlar gerek 2. Beyazıt ve bilhassa Yavuz Sultan Selim Osmanlı devletinin sınırlarını doğuda ve güneyde alabildiğine genişlettiler. Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise Osmanlı Devleti hem karalarda hem denizlerde en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Kuruluş döneminden Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar geçen süreçteki tüm padişahlar devleti insan haklarına hukuka ve adalete en uygun bir şekilde yönetmişlerdir.
PEKİ KOSKOCAMAN OSMANLI DEVLETİ NEDEN YIKILDI?
15. ve 16. yüzyılda Avrupa da çok önemli gelişmeler oldu.
-COĞRAFYA KEŞİFLERİ: Dünyanın bilinmeyen yerlerinin Avrupalılarca paylaşılıp sömürge alanı haline getirilmesi.
-RÖNESANS: Avrupa da edebiyat,sanat ve bilimdeki değişme ve gelişmelerdir.
-REFORM: Hıristiyanlığın Katolik mezhebinde yapılan değişiklikler ve düzeltmelerdir.Ve bu mezhebe tepkisel olarak Protestanlık mezhebinin doğuşu..
-SANAYİ DEVRİMİ: insan ve hayvan gücünün yerini buharla çalışan makinelerin alması.
1-Osmanlı Devleti en güçlü olduğu Kanuni Sultan Süleyman döneminde üzerinde bulunduğu coğrafya bana yeter mantığıyla içe kapanarak denizlerde ve karalarda çok güçlü olduğu halde coğrafya keşiflerine katılmamıştır.Osnamlının ilk hatası budur..Dünyayı emperyalist Avrupalıların kaderine terk etmiştir.
2-Avrupa’daki Rönesans hareketini anlayamamış ve Osmanlı topraklarında sanat ve bilimdeki gelişmeleri çağı okuyarak yeterince geliştirememiş ve desteklememiştir..Bu da ikinci hatasıdır.
3-Coğrafya keşifleriyle maddi yönden çok zenginleşen Avrupalılar Rönesans’a paralel olarak bilim ve sanat alanındaki birikimleriyle pozitif bilimlere önem vererek sanayi devrimini gerçekleştirmişlerdir. Osmanlı Devleti ise çağın bu ileri koşullarını anlayamamış,algılayamamış ve ayak uyduramayarak bilimsel gelişmeleri ve sanayi devrimini kendi ülkesinde gerçekleştirememiştir.Sanayi devrimiyle çağ atlayan Avrupa karşısında kırsallığın hakim olduğu feodal köylü toplumu olarak geride kalarak,güçlenen Avrupa karşısında zayıf kalmıştır.. Bu da üçüncü hatasıdır.
.
4-Yine Kanuni Sultan Süleyman döneminde karalarda ve denizlerde Dünyanın bir numaralı gücüydü Osmanlı devleti.. Fakat Kanuni Sultan Süleyman gereksiz bir şekilde Avrupanın içlerine kadar peş peşe seferler yaparak Osmanlının gücünü Avrupa’nın bataklıklarında boşuna harcamıştır. Halbuki karalarda ve denizlerde çok güçlü olan Osmanlı devleti gücünü coğrafya keşiflerine ve Orta Asya ya doğru yönlendirmiş olsaydı Hazarın öbür tarafındaki Çin Seddi ne kadar uzanan Ata Yurdumuzdaki öz Türk kardeşlerimizle yani Orta Asya’daki Türk kardeşlerimizle Anadolu’daki Türk kardeşlerimiz arasındaki tarihi bir fırsat olan entegrasyonu sağlamış olacaktı..Osmanlı devletinin üzerine sürekli haçlı ittifakı ile gelen Avrupalılar karşısında daha sonraki yıllarda zorlanmayacaktı..Maddi ve insanı güç olarak Osmanlı Devleti daha güçlü olacaktı. Bu da Osmanlı Devletinin dördüncü hatasıdır..
Eğer Anadolu Türkleri ile Ata yurdumuzdaki Orta Asya Türkleri arasında tarihi entegrasyon sağlanmış olsaydı,Orta Asya’daki Türk kardeşlerimiz Rusya'nın ve Çin'in sömürge alanı haline gelmeyecekti.Yıllarca acılar çekmeyeceklerdi.. Biz Anadolu Türkleri de Osmanlı yıkılınca yurdumuz işgal edildiği için bir istiklal savaşı yapmak zorunda kalmayacaktık... Halbuki Anadolu ve Orta Asya Türk entegrasyonu sağlanmış olsaydı ne Anadolu Türkleri ne Orta Asya Türkleri bu acıları çekmeyeceklerdi ve biz bugün dünyanın hala bir numaralı gücü olacaktık.Ve şu anda emperyalist ABD ve ve müttefikleri olan Avrupa ülkeleri Irakta ve Afganistan da olmayacaktı..Zalim İsrail Devleti kurulmayacaktı..Balkanlarda Bosnalı kardeşlerimiz ve Kafkaslarda başta Çeçenler,Ahıskalılar,Kırım ve Kazan Tatar kardeşlerimiz ve diğer kardeşlerimiz bu hak etmedikleri acıları çekmeyeceklerdi..Bugün Osmanlının hakim olduğu coğrafyada çekilen acılar o yıllarda devleti idare edenlerin basiretsizliklerinden kaynaklanan tamiri mümkün olmayan hatalarının eseridir.
İşte yukarıdaki nedenlerden dolayı Osmanlı Devleti çağdaki gelişmelerden koptuğu ve anlayamadığı için modern Avrupa’nın karşısında tarım ve hayvancılıkla geçinen feodal bir toplum olarak geri kalmıştır. Belirli bir zaman diliminden sonra da yani 1. dünya savaşının sonucunda yıkılmıştır. Kısacası Osmanlı Devletinin yıkılmasının sebebi kendi hatalarından dolayıdır. Ve biz bugün ve tüm Dünya sömürgeci Avrupa’nın coğrafya keşifleri ile palazlanan sömürme duyguları,Rönesans ve sanayi inkılabı ile kurmuş olduğu askeri ve sanayi gücüne dayanan ve günümüzde ise emperyalist Avrupanın yerini alan zalim ABD nin dayatmacı bir kültür emperyalizminin etkisi altında yaşamaktayız. Anadolu da bize ait ne kadar öz değerlerimiz var ise Avrupa’nın emperyalist, yayılmacı,dayatmacı ve sömürgeci kültürü karşısında gücünü koruyamayarak erimiştir. Halbuki o kadar güzel bize ait değerlerimiz var iken her gün birer birer bu değerlerimiz kaybolup gitmektedir.geriye dönüp baktığımızda batılılaşma sanayi alanında değilde taklide dayanan kültürel alanda olduğunu görüyoruz..halbuki bize Avrupanın sanayisi gerkliydi..Haçlı ruhunun öncü temsilcisi olan misyonerler Anadolu da evlerimizi kapı kapı gezerek haçlı savaşlarının diğer bir versiyonunu yapmaktadırlar..ve bizi içimizden kuşatmaya çalışmaktadırlar. Biz şu anda bize ait değerler kültürüne dayalı bir hayatı değil,ısmarlama bir hayatı yaşıyoruz..halbuki bir toplumu ayakta tutan kendine ait olan maddi ve manevi değerleridir.
Şu anda Anadolu insanımızın öz benliğindeki erozyon,Anadolu topraklarındaki erozyondan bin kat daha fazladır..İşte devletler ve fertler çağdan ve çağın gerçeklerinden koparsa gidecekleri yer tarihin çöplüğüdür..Bundan dolayı birey,toplum ve devlet içinde bulunduğu çağı ve geleceği çok iyi okuması gerekir.eğer okuyamayıp maddi ve manevi olarak kendi ayakları üzerinde duramaz ise başka milletlerin maddi ve manevi boyunduruğu altına girmesi kaçınılmazdır..
Peki bugün durumumuz nasıl? Ülkemizin ve dünyanın caddelerinde,evlerinde ve iş yerlerinde Almanya,İtalya,Fransa ve Güney Kore gibi sanayi ülkelerinin kendi icatları olan ürünleri boy gösterirken,maalesef bize ait markalarımız hala dünya piyasalarında yoktur.Yabancıların ürünlerinin bayiliğini yapan sanayicilerimiz ve fabrikalarımız vardır.Bu fakir millet ülkeyi sömüren iç ve dış güçlere hafta da 1 milyar dolar faiz adı altında para ödemektedir.yılda 52 milyar dolar yapar..Son 25 yılda bu fakir millet iç ve dış sülüklere 1 trilyon dolar faiz adı altında para ödemiştir.Birde PKK ile mücadele etmek adı altında 25 yılda silah alımları dahil harcanan para 1 trilyon dolar olduğu TV kanallarından duyuyoruz..Bu paralar Anadolu insanının kalkınması için harcansa neler yapılmazdı ki.? Ve Türkiye dünyada güç olarak nerelere gelirdi acaba? ..Ya PKK belası olur muydu..? Aşı ve işi olan insanın terörle ne işi olur ki? . Peki bilimsel gelişmelere ve argeye sanayicilerimiz ve devlet yılda ne kadar para harcıyor acaba..çok komik,veriler net değil ama T.C devletimizin 2 haftada faizcilere ödediği parayı geçmez. Demek hala çağın bir yarış olduğunu anlayamamışız..
Son olarak Dünyada yerimizin nerede olduğunu anlamamız ve algılamamız bakımından yeni açıklanan ve gelişmişliğin ve güçlü bir ülke olmanın bir göstergesi olarak kabul edilen çok önemli bir veriyle yazıma son veriyorum..Türkiye’nin 2009 yılı ihracatı 100 milyar dolar..Almanya’nın 2009 da ihracatı ise 1 trilyon dolar. Yaklaşık aynı nüfusa sahip olduğumuz halde adamlar bizlerden kaç kat daha fazla mal ve hizmet üretmişler ve Dünyaya satmışlar..işte milliyetçi ve güçlü olmanın sırrı burada yatıyor,sloganlarda veya sokaklarda nara atmakla olmuyor,icraatlarla,devasa projelerle ve Türk bayrağını Marsa dikmekle olur...Demek hala ayakta ve yatakta uyuyoruz.Tembel ve kavga eden bir toplum değil,sevgi ortamında düşünen,hoşgörü sahibi ve her alanda üreten bir toplum olmak zorundayız...Hala mı aklımız başımıza gelmedi..Eğer tarihten ders alınsaydı acaba tarih tekerrür eder miydi? ..Bence etmezdi..Bir ülkeyi veya devleti dışarıdaki düşmanlardan önce içimizdeki ruhsuzluk yıkar.
Sahipsiz kalan vatanın batması haktır
Sen sahip çıkarsan vatan batmayacaktır
Saygılarımla
İbrahim Yılmaz
10.01.2010 - 08:33
o bir alakada ciddiyet
bir nezaket
bir samimiyet abidesi kardeşimdir..
iftihar kaynağımdır..
gönlünce güzelliklerde olmasını candan dilerim
09.01.2010 - 08:51
canım güzel yorumun için çok teşekkür ederim.sevgilerimi selamlarımı bırakıyorum sayfana...
25.12.2009 - 17:54
%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%
Ülkemin dürüst, namuslu, cefakar,, fedakar, kadınlarına..... AZİZE KADINLARINA, KARA FATMALARINA,,,,
%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%
ÜLKEME BENZER GÖZLERİN
Ülkeme benzer gözlerin
Bazen ahulu
Bazen buğulu
Deler geçer yüreğimi
Kirpiklerin ağulu
Ülkeme benzer gözlerin
Bakışın
Bir direnişin manifestosu
Kapama gözlerini
Kaybederim sevdamı
Ben sensiz şaşarım
Şaşırırım yolu
Ülkeme benzer gözlerin
Denizlerince bilge
Toprağınca üretken
Dağlarınca uslu
Nehrince çılgın
Güneşince sıcak
Baharınca coşkulu
Kaşların Kafkas kartalı
Fırat’tır coşar deli dolu
Yeşilinde Dicle akar
Dağlar dayanmaz bakışına
Çeliği büker
Bir işmarınla
Bin yiğit baştan çıkar
Ülkeme benzer gözlerin
Gâh düşlü
Gâhı telaşlı
Sevgi dolu
Güzünce yaşlı
Çiçeğe durmuş papatya gibi gülüşlü
Umut dolu gözlerin maviye çalar
Ondördünde ay gibi bakar
Anadolu gibi asil ağırbaşlı
Ülkeme benzer gözlerin
Bazen eser bir deli rüzgar
Türküye durur
Yemyeşil bir selvi bir çınar
Kimi zaman kine
Dirence kesmiş yüreğin
Belli ki için için kanar
Belli ki kendini
Kökünü kökenini
Belli ki geçmişini
Yitmişini arar
Ülkeme benzer gözlerin
Kavgan sınıfsal
Acın cinsel
Her yanda kin
Örselenmiş sevdan
Harami
Hoyrat ellerde
Dişlenmiş memelerin
Kan kokar
Bilirim
Bu sahte
Bu eğreti
Bu düzmece
Bu bet bu beter
Bu lanet düzeni
O bakışların utancı yakar
Bilirim
Cinselliğin
Sınıfsallığın
Köleliğin zincirini
Yine sevdan kırar
Bir umudum sende
Bu dokuz kapılı zulmün kalesini
Yıkarsa
Bu gözlerin hıncı yıkar
Sen ki asi
Sen ki asil
Sen ki güzel narin,
Sen tertip sen düzen
Sen güllerce kibar
Sen ki nazlı nazenin
Sen cilve işve cazibe
Ve sen ki dilber
Kolay değil
Durman duyarsız kalman öylesine
Kolay değil
Asiye, anne
Soyulana Sövülene
yar olmak kolay değil
Ezilene sözcü
Direnene dövülene gözcü olmak da öyle
Havva Anamız ki
Bedelinin cennet
Bedelinin sürgün
İblis
Ve nefisle kavga
Olduğunu bile bile
İsyan etmişken
Gelmezken ipe sapana sen
Örgütlemişken Adem Baba'yı yasağa yulara
Korkağa, yalakaya
Yalağa yalamığa helalli olmak
Hırsıza haine hanım olmak
Hele ki sülüğe sümsüğe nikahlı olmak
Ölümden de beter
Ülkeme benzer gözlerin,
Sen ki
Gördes’li Makbule
Sultanahmet’te Halide, Nakiye
Erzurum’ da Nene Hatun
İzmir de Asker Saime
Amasyalı Adil kızı Zeynep
Tarsuslu Kara Fatma
Osmaniy’de Kılavuz Hatice, Tayyar rahmiye,
Erzincanlı Osman kızı Emine
Binbaşı Ayşe Kadın
Bimem ki hangi sayfaya sığar
Her dağa
Bir karış toprağa
Batarsa güneş seninle doğar
Ögürlüğe,azatlığa
Her güzlliğe
Mührünü vurmuş adın
Sen yar
Sen ana
Sen ki
Kadeş’e mürünü vuran kadın Tavana
Üretken Kibele
Sen özgür kadın amazon
Sen ki
İsa’ya
Musa’ya
Mustafa Kemale
Yani sen
Güneşe
Güzele
Gülüşe gebe
Troyalı Helen’den
Aslı’ya Şirine
Şu çile çeken annene;
Sevdasını taşır nice aşkların
Güvercin gibi barışın
Bir salkım üzüm gibi kardeşliğin
Hasrettir sevgiye
Çalışmaya ve bilgiye
Yaprak gibi bölüşmeye
Bahara durmuş toprak gibi üretmeye
O olmayası
O kahrolası
İlk aletin keşfinden bu güne
Kalmışsın
Gücün merhametine
Susamışsın hürriyetine
Bilmez misin
Bu zehri
Bu kahrı
Bu çamur çepel nehri
Bu cünüp, bu cenabet şehri
Yıkayıp yursa
Göz yaşların yıkar
Başağa durmuş buğday benizli
Karanfil gibi esmer
Gül gibi pembe
Çiğdem gibi beyaz tenli
Bir nice güzelin
Özlemini taşır
Hakkın adaletin
Aşkın sevginin
Eğersiz amasızının
Hesapsız kitapsızının
En basit bir canlı kadar özgür olmanın
Ülkeme benzer gözlerin
Gözlerinde görürüm
Haini laini
Riyayı yalanı
Gözerinle gülerim
Sevdanın
Sevişin
Sevincin
Sevginin
En safını
En yalınını
En özelini
Gözlerinde yaşarım
Devrimin
Değişimin
Eytişimin en hasını
En güzelini
Can demişim sana
Canan demişim
Yar demiş yanmışım
Yaren etmişim
Adını anmışım
Ayağım taşa takılsa
Gülüşünü gül
Ninnini türküme dil
Saçını sazıma tel
Yüreğini sevdama yol etmişim
Bilirim
Kanını
Cananını
Sevdanı
Her şeyini
Her yanını verdin
Ölümüne sevdin bilirim
Sen ki asi
Sen ki asil
Sen ki güzel narin,
Sen erenler evliyalar
Nice yiğitler anası
Sen vefa,
Sen cefa
Sen Meryem
Sen Havva
Kanını can etmişsin
Kara sevdalısına
En acılısına yavrunun
En belalısına yârin
Gelmişim kapına
Son umudum yeşilinde
Gök mavisinde
Gözlerinin
Zeytin karasında
Üçlerin
Kırkların yedilerin
Yüzü suyu hürmetine
Göklerin
Denizlerin
Toprağın ve yıldızların
Havada uçan
Dalda açanların
Yerde bitenlerin sevdasına
Düşenlerin
Düşünenlerin
Hakkına hatırasına
Tut da elini
Al götür sevdanı yarınlara
Sen veririsin bilirim
Aşkın da acının da en güzelini
Çocukların
Çiçeklerin
Kuşların böceklerin hatırına
Ne olur
Allah aşkına
Ülkene sevdana ve özgürlüğüne
Kapama gözlerini
Mahmut NAZİK 13.04.2009 Mersin
21.12.2009 - 00:12
♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ ..♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ ..♥ .♥ .♥ .♥
Değer verdiğimiz kardeşimiz saygıdeğer bir şahsiyettir
Etkili ve seviyeli paylaşım atmosferi
İHVANİ PAYLAŞIM PLATFORMU –Değerli bir üyesidir
Kendisiyle paylaşım yapmaktan onur duyarız
♥ ♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ ..♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ ..♥ .♥ .♥
16.12.2009 - 08:25
Nilüfer Uçuk kardeş i can dostu eskiden tanırım,şiirleride kendisi gibi güzel gönül dostu bir arkadaşımız.Allah her şeyi gönlüne göre versin.İlerde birşeyler yapacağını biliyordum ve yapıyorda daha çok şeyler yapar inanıyorum.Herkese selam.Nilüferciğim sanada ömür boyu başarılar..
04.12.2009 - 22:04
Taa uzaklardan okunup yorumlanmak ne güzel hoşça ve dostça kalın yüzünüzünde gönlünüz kadar aydınlık olduğu aşikardır...
27.11.2009 - 11:14
MERHABALAR :)
ŞİİR BAHÇENİZDE GEZİNMEM SİZİ TANIMAMA YETERLİ OLDU KANISINDAYIM... SİZİ TANIDIĞIMA MEMNUN OLDUM NİLÜFER HANIM ŞİİR İLE KALIN...
ŞEKER TADINDA BİR BAYRAM GEÇİRMEZİ DİLEĞİLE HOŞÇA KALIN...
10.11.2009 - 10:33
İNSAN DEDİKMİ ÖNCE AKLA DÜŞÜNMEK GELİR ARDINDAN SEVMEK GELİR DAHA DAHADA ÖNEMLİSİ DUYARLI OLMAK GELİR.MİZAHİ VE SANAT ANLAYIŞINA EN ÖNEMLİSİ DUYARLI BİR İNSAN OLDUĞUN İÇİN TEŞEKÜRLER EY GÖNÜL İNSANI.OZAN FECRİ ŞAYİRDEN GÖNÜL DOLUSU SEVGİ VE SAYGILAR
Toplam 22 mesaj bulundu