Güneş her akşam batıp hergün doğuyorsa Çiçekler solup solup tekrar açıyorsa
En derin yaralar kapanıyorsa En derin acılar unutuluyorsa
Neden korkulur hayatta söyleyin bana Ben neden hep aynı kalayım söyleyin bana
Elbette bazen çiçek açıp bazen solacağım Elbette daldan dala konup sonra uçacağım Elbette bazen hızla dönüp bazen duracağım Elbette bazen söyleyip bazen susacağım
İnanmadım asla inanamam Herşeyin bir sonu olduğuna
Elbette bugün ağlıyorsam yarın güleceğim Elbette önce çekip gidip sonra döneceğim
CANDAN ERÇETİN
(tskler su anda hayatindan hiç memnun olmayan arkadasima...)
Her kadın gibi; okumaya meraklı biri, Sevimli hoş,birazda gizemli, çaresizlikte çaredir mirmingi...... Günaydın sabah iyi geceler şimdi.
Uyku tutmaz gecelerde bir yanar, bir söner lambalar. Duygu dolu dostluklar adına Resmin fırça izleri,kelimelerde gizli Günaydın sabah iyi geceler şimdi.
Şiir tadında sözler, senin için sana özel. Kutsal çiçek yoluna yapraklarını döker. Her şey çok güzel sevgili Şenel Günaydın sabah İyi gecelere poydos şimdi.
Ti amo, un soldo Ti amo, in aria Ti amo se viene testa vuol dire che basta: lasciamoci. Ti amo, io sono Ti amo, in fondo un uomo che non ha freddo nel cuore, nel letto comando io.
Ma tremo davanti al tuo seno, ti odio e ti amo, e' una farfalla che muore sbattendo le ali. L'amore che a letto si fa prendimi l'altra meta' oggi ritorno da lei primo Maggio,su coraggio! Io ti amo e chiedo perdono ricordi chi sono apri la porta a un guerriero di carta igienica. Dammi il tuo vino leggero che hai fatto quando non c'ero e le lenzuola di lino dammi il sonno di un bambino Che 'ta' sogna cavalli e si gira e un po' di lavoro fammi abbracciare una donna che stira cantando. E poi fatti un po' prendere in giro prima di fare l'amore vesti la rabbia di pace e sottane sulla luce.
Io ti amo e chiedo perdono ricordi chi sono ti amo, ti amo,ti amo ti amo ti amo dammi il tuo vino leggero... che hai fatto quando non c'ero e le lenzuola di lino dammi il sonno di un bambino Che 'ta' sogna cavalli e si gira e un po' di lavoro fammi abbracciare una donna che stira cantando. E poi fatti un po' prendere in giro prima di fare l'amore vesti la rabbia di pace e sottane sulla luce. io ti amo, ti amo, ti amo ti amo, ti amo
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. 'O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. 'O benim.' diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak... CAN YÜCEL
'''Bazen daha fazladır her şey Bi eşikten atlar insan Yüzüne bakmak istemez yaşamın O kadar azalmıştır anlam O zaman hemen git radyoyu aç bi şarkı tut Ya da bi kitap oku mutlaka iyi geliyor Ya da balkona çık bağır bağırabildiğin kadar Zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor Ama fazla da üzülme hayat bitiyor bir gün Ayrılıktan kaçılmıyor Hem çok zor hemde çok kısa bir macera ömür Ömür imtihanla geçiyor Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem Unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir Acının insana kattığı değeri bilirim küsemem Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir Bi şiirden, bi sözden, bi melodiden, bi filmden Geçirip güzelleştirmeden can dayanmıyor Yıldızların o ışıklı fırçası azıcık değmeden Bu şahane hüzün tablosu tamamlanmıyor '''''''''
Bir an için sen su olduğunu düşün. Su denli özel, su denli yararlı ve su denli çok, tükenmez. İnanıyorum ki gerçekten de öylesin. Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın. Unutma daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin, gürültünün parçası olursun yalnızca! ... Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü 'Su nasılsa burada, gerek yok ki suyu kana kana içmeye' diye düşünürler.. Tıpkı, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi! Ormandaki hiçbir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye çalışmadı şimdiye dek. Hepsi, hep sabahın en sakin anini bekledi; suyun durgun yerlerini bulabilmek için. Gittiler ve sakin sakin gereksinimlerini giderdiler. Onlar için en uygun olan kendi istedikleri zamandı. Sen hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi vazgeçilmez... Ve su gibi yasam kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol. Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil! .. Suysan tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme; sana 'felaket' denmesin! Suysan bir bardağa sığabil ki damarlara girebilesin! .. Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi gerekli ve su gibi bitmez tükenmez olduğunu da unutma. Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de 'kıyametler' koparıcı olabileceğini unutma... Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayılabileceğin küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, yasam verirsin çevrene. Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen, korkulan ve kaçılan olursun seller, afetler gibi. Tercih elindeydi hep ve hep 'senin' ellerinde olacak... Ya tutmayı öğreneceksin dilini ya da hiç durmadan konuştuğun için, yalnızca bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara! Ama yapman gereken su değil mi? Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini. Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini, kimin anlayıp anlamadığını. Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini... Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin... Konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az ama en uygun sözcükleri seçmeye çalışacaksın... Yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, zaman yaklaştığında, vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de fikrini bildireceğin kişinin 'kıyıya yanaşmasını' bekleyeceksin! .. Demeyeceksin 'Ben canim isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda! ..' Demeyeceksin 'Ben aklıma geleni geldiği biçimde söylerim. Karşımdaki de değil duymak değil dinlemek, anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda..' Keşke öyle olsaydı. Keşke hakli olsaydın, ama maalesef değil... Ağzını açıp 'Şelaleden dökülen suyu' içmeye çalışan bir tavsan gördün mü hiç? ... Ya da önüne çıkan ağaçları bile sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye uğrasan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler; beyni olan her canlı gibi! Hadi... Sen simdi 'su olduğunu' düşün ve kendini ' su gibi ' hisset... Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı... Su gibi yaşam kaynağı ve su gibi bitmez tükenmez olduğunu anımsa... Ama yine su gibi 'küçük bir bardağın içine' sığdır ki kendini girebilmeyi öğren insanların damarlarına. Yasam ver... Vazgeçilmez ol! ...
Bu kez anladım Kuru dallardan yapma Bi köprüden geçiyorum
Ben ordaydım Erbabı yalnızları Yutan kentler biliyorum
Bu kez anladım Hüzünlerden bozma Mutluluklar yaşıyorum
Ben ordaydım Acemi aşıkları Boğan sular biliyorum
Ne müttefik belli Ne sığınakların yeri
Kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür Sonu yok bunun, boşluklardan boşluk beğendim Vazgeçtim bugün herşeyden halsiz şu kalbim Kan revan içinde hep kanamaz denen yerlerim
Kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür Sonu yok bunun, boşluklardan boşluk beğendim Vazgeçtim bugün herşeyden halsiz şu kalbim Hem suçsuz hem güçsüz hem halsiz...
Bu kez anladım Kartonlardan yapma Siperlere pusuyorum
Ben ordaydım Huzurlu zamanları Yıkan sorular biliyorum
Ne müttefik belli Ne sığınakların yeri
Kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür Sonu yok bunun, boşluklardan boşluk beğendim Vazgeçtim bugün herşeyden halsiz şu kalbim Kan revan içinde hep kanamaz denen yerlerim
Kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür Sonu yok bunun, boşluklardan boşluk beğendim Vazgeçtim bugün herşeyden halsiz şu kalbim Hem suçsuz hem güçsüz hem halsiz...
Meger sanaymis yolculugum... Birgün kendime neden yasadigimi sordum; bir anlami olmaliydi basimdan geçen onca seyin: bir karsiligim olmaliydi hayatta, bu soruyu sordugumda kendime ellerim henüz yaslanmamisti ama soluk soluga kalmis yorgun bir çocuktum, bildigim herseyden, herkesten uzakta...
Yalnizlik, yabancilik, haksizlik dünya kederleri bir olup yüklenmislerdi bir gece kalbime. Balkona çiktim, 3. kattaydim, soguk bir kis gecesiydi. Demirleri tuttum, caddeyi seyrettim aglayarak. Göreceksin insan nasil acir kendine böyle anlarda...
Büyük kararlardan önce mutlaka beklemeli bir gece, eger sabah ayniysa hersey o zaman düsünmeli bitirmeyi bir hikayeyi.. Ertesi gün günesli bir sabahti; çoktan düsmüstü ruhumun ve kederimin atesi... O günden sonra neler oldu bir bilsen... Sana anlatacak o kadar çok seyim var ki, çok korkuyorum acaba sever misin beni? Iyi bir anne olabilecek miyim? Koruyabilecek miyim seni? ? Kalbimde ve zihnimde biriktirdiklerimi eksiksiz iletebilecek miyim sana?
Annen sonbaharda dogmus bir bebekti. Bu mevsim hüzünlüdür ve çok sever günesi. Su anda minicik tekmelerinle ben burdayim diyorsun...Nasil mutlu ediyorsun beni bir bilsen...
Ben babasini çok özleyen bir çocuktum dilerim sen ayri kalmazsin seni sevinçle bekleyen babandan....
Ve Ask'i taniyacaksin birgün, kalbin kirilicak ve belki kalp kiricaksin... Iyi bir tamirci ol, çabuk onar kirdigin kalpleri ve çaresiz kalma kendi kirik kalbine. Sen simdi kendi öykünü yazmaya geliyorsun....
Hayat iki seçenek sunuyor; ya payina düsen kederi parlatacaksin; ya da ömrünle iyi geçinmeyi bileceksin. Ikincisini tercih edersin umarim.
Bana ögretildigi gibi bebisim; ögrendigin çiçek adlarini unutma, kelebekleri kitap arasinda kurutma, kin büyütme kalbinde ve incitme kimseyi.
Dilerim dünyaya gelis nedenini çabuk bulursun, yolun açik olsun....
aşk emek sevgi tatmasını bilene yaşamayı yaşatmak gönlünce sevene aldatma hillekarlık yok bende insanım sevgim insan diye.sevgiler genç şair arkadaşa başarılar temeni
aslında ilk defa birinin hakkında bir şeyler yazıyorum bu sitete amacım zaten senin nasıl biri oldugun yada sana iltifat etmek değil anlayamadığım şey neden sustuğun? .
merhaba ağaçlar ayakta ölür linkli kişiyi ne kadar tanıyorsun benmle paylaşırmısın mümkünse şeyyy çünkü aşık oluyorum sanırım ben gökhana:(lütfen cevap yaz nolurrrrrrr
Maddenin esaretinden kendini kurtarabilen tek sığınağıdır sevgi,görülmez hissedilir,duyulmaz algılanır, koklayamaz ve tadınada bakamazsın aslında.Ancak yaşam gücü insanın insan olabilmenin ürünüdür, Nasıl bulunur Nasıl hissedilir Nasıl algılanır_? ? ? Eğer aşk denilen duygu, bizi olduğumuz noktadan bir adım öteye taşımıyor ve gecemizi gündüzümüzü aynı uzunlukda sabit kılıyorsa, hislerimizin sahiciliğini yoklamalıyız tükenmek,gerilemek,deprosyona girip girip çıkmak değildir aşk; cesur olmaktır sadece... Kalbine batan gözünde akan yaşa 'eyvallah' ben istedim ben yaşadım ve ben katlanıyorum demektir. Kısacası kendine saygı duymak sevdiğine sahip çıkmaktır.
Günümüz insani aska asik asiga degil. Asklarin kisa süreli askerlik gibi kisa sürmesinin nedeni de budur herhalde...Zaplanan asiklar dönemi bu dönem! ! ! Kanaldan kanala geçer gibi asiktan asiga geçiliyor...Peki neden bu böyle? çünkü insan insana sevgisiz, insan insana tahammülsüz, insan insan için fedakarlik duygusunu yitirmis, insan insana kendini adamaktan kaçiyor...Emek harcamadan yasamak istedigi gibi, emek harcamadan ask yasamak istiyor. Sevmeden sevilmek, vermeden almak istiyor. Hiç degilse bir koyup üç almak...iliskiler çokar menfaat üzerine kurulu. Elektriklenmeler kisa devre. Bir günlük elektriklenmeler, bir gecelik sevismeler ask saniliyor. Sevgili bayanlar baylar aska ayip oluyor....
26.03.2008 - 12:02
Elbette
Güneş her akşam batıp hergün doğuyorsa
Çiçekler solup solup tekrar açıyorsa
En derin yaralar kapanıyorsa
En derin acılar unutuluyorsa
Neden korkulur hayatta söyleyin bana
Ben neden hep aynı kalayım söyleyin bana
Elbette bazen çiçek açıp bazen solacağım
Elbette daldan dala konup sonra uçacağım
Elbette bazen hızla dönüp bazen duracağım
Elbette bazen söyleyip bazen susacağım
İnanmadım asla inanamam
Herşeyin bir sonu olduğuna
Elbette bugün ağlıyorsam yarın güleceğim
Elbette önce çekip gidip sonra döneceğim
CANDAN ERÇETİN
(tskler su anda hayatindan hiç memnun olmayan arkadasima...)
20.03.2008 - 23:32
Merhaba
Her kadın gibi;
okumaya meraklı biri,
Sevimli hoş,birazda gizemli,
çaresizlikte çaredir mirmingi......
Günaydın sabah iyi geceler şimdi.
Uyku tutmaz gecelerde
bir yanar, bir söner lambalar.
Duygu dolu dostluklar adına
Resmin fırça izleri,kelimelerde gizli
Günaydın sabah iyi geceler şimdi.
Şiir tadında sözler,
senin için sana özel.
Kutsal çiçek yoluna yapraklarını döker.
Her şey çok güzel sevgili Şenel
Günaydın sabah İyi gecelere poydos şimdi.
18.03.08/BURSA/01.30
03.03.2008 - 21:03
Ti amo, un soldo
Ti amo, in aria
Ti amo se viene testa
vuol dire che basta:
lasciamoci.
Ti amo, io sono
Ti amo, in fondo un uomo
che non ha freddo nel cuore,
nel letto comando io.
Ma tremo
davanti al tuo seno,
ti odio e ti amo,
e' una farfalla che muore
sbattendo le ali.
L'amore che a letto si fa
prendimi l'altra meta'
oggi ritorno da lei
primo Maggio,su coraggio!
Io ti amo
e chiedo perdono
ricordi chi sono
apri la porta
a un guerriero di carta igienica.
Dammi il tuo vino leggero
che hai fatto quando non c'ero
e le lenzuola di lino
dammi il sonno di un bambino
Che 'ta' sogna cavalli e si gira
e un po' di lavoro
fammi abbracciare una donna
che stira cantando.
E poi fatti un po' prendere in giro
prima di fare l'amore
vesti la rabbia di pace
e sottane sulla luce.
Io ti amo e chiedo perdono
ricordi chi sono
ti amo, ti amo,ti amo
ti amo ti amo
dammi il tuo vino leggero...
che hai fatto quando non c'ero
e le lenzuola di lino
dammi il sonno di un bambino
Che 'ta' sogna cavalli e si gira
e un po' di lavoro
fammi abbracciare una donna
che stira cantando.
E poi fatti un po' prendere
in giro
prima di fare l'amore
vesti la rabbia di pace
e sottane sulla luce.
io ti amo,
ti amo, ti amo
ti amo, ti amo
03.03.2008 - 20:12
Yıllar mı hızlandı yoksa?
Ne çabuk geçiyor upuzun günler geceler
Daha dün gibi derler ya hani
Meğer herkes kurarmış böyle cümleler...
Vakit geçmek bilmezdi oysa
Hangi ara koptu yaprak yaprak takvimler?
Akarken biriktir derler ya
Kasam boş, kalbim kırık, elde yine hüzünler...
Pişman çok pişmanım esasen
Ama çok korkuyorum ya reddersen
Gururdan mı nedendir artık
E sen gel kendini alt edersen
Evimi ocağımı, yuvamın sıcağını
Yarimin kucağını bıraktım
Her günahın tadına, dünyanın batağına
Batacağım kadar battım...
Meğer herkes tanışıyormuş birgün
Mutlaka gerçeğin ta kendisiyle
İnsan buna da alışıyormuş
İnsan dayanıyormuş bütün gücüyle
Pişman çok pişmanım esasen
Ama çok korkuyorum ya reddedersen
Gururdan mı nedendir artık
Sen gel kendini alt edersen
Evimi ocağımı yuvamın sıcağını
Yarimin kucağını bıraktım
Her günahın tadına dünyanın batağına
Batacağım kadar battım
(Sezen Aksu)
04.02.2008 - 15:44
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
'O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
'O benim.' diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak... CAN YÜCEL
25.12.2007 - 22:37
'''Bazen daha fazladır her şey
Bi eşikten atlar insan
Yüzüne bakmak istemez yaşamın
O kadar azalmıştır anlam
O zaman hemen git radyoyu aç bi şarkı tut
Ya da bi kitap oku mutlaka iyi geliyor
Ya da balkona çık bağır bağırabildiğin kadar
Zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor
Ama fazla da üzülme hayat bitiyor bir gün
Ayrılıktan kaçılmıyor
Hem çok zor hemde çok kısa bir macera ömür
Ömür imtihanla geçiyor
Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
Unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir
Acının insana kattığı değeri bilirim küsemem
Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir
Bi şiirden, bi sözden, bi melodiden, bi filmden
Geçirip güzelleştirmeden can dayanmıyor
Yıldızların o ışıklı fırçası azıcık değmeden
Bu şahane hüzün tablosu tamamlanmıyor '''''''''
08.12.2007 - 22:22
Bir an için sen su olduğunu düşün. Su denli özel, su denli yararlı ve su denli çok, tükenmez. İnanıyorum ki gerçekten de öylesin. Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın. Unutma daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin, gürültünün parçası olursun yalnızca! ... Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü 'Su nasılsa burada, gerek yok ki suyu kana kana içmeye' diye düşünürler.. Tıpkı, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi! Ormandaki hiçbir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye çalışmadı şimdiye dek. Hepsi, hep sabahın en sakin anini bekledi; suyun durgun yerlerini bulabilmek için. Gittiler ve sakin sakin gereksinimlerini giderdiler. Onlar için en uygun olan kendi istedikleri zamandı. Sen hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi vazgeçilmez... Ve su gibi yasam kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol. Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil! .. Suysan tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme; sana 'felaket' denmesin! Suysan bir bardağa sığabil ki damarlara girebilesin! .. Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi gerekli ve su gibi bitmez tükenmez olduğunu da unutma. Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de 'kıyametler' koparıcı olabileceğini unutma... Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayılabileceğin küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, yasam verirsin çevrene. Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen, korkulan ve kaçılan olursun seller, afetler gibi. Tercih elindeydi hep ve hep 'senin' ellerinde olacak... Ya tutmayı öğreneceksin dilini ya da hiç durmadan konuştuğun için, yalnızca bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara! Ama yapman gereken su değil mi? Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini. Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini, kimin anlayıp anlamadığını. Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini... Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin... Konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az ama en uygun sözcükleri seçmeye çalışacaksın... Yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, zaman yaklaştığında, vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de fikrini bildireceğin kişinin 'kıyıya yanaşmasını' bekleyeceksin! .. Demeyeceksin 'Ben canim isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda! ..' Demeyeceksin 'Ben aklıma geleni geldiği biçimde söylerim. Karşımdaki de değil duymak değil dinlemek, anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda..' Keşke öyle olsaydı. Keşke hakli olsaydın, ama maalesef değil... Ağzını açıp 'Şelaleden dökülen suyu' içmeye çalışan bir tavsan gördün mü hiç? ... Ya da önüne çıkan ağaçları bile sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye uğrasan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler; beyni olan her canlı gibi! Hadi... Sen simdi 'su olduğunu' düşün ve kendini ' su gibi ' hisset... Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı... Su gibi yaşam kaynağı ve su gibi bitmez tükenmez olduğunu anımsa... Ama yine su gibi 'küçük bir bardağın içine' sığdır ki kendini girebilmeyi öğren insanların damarlarına. Yasam ver... Vazgeçilmez ol! ...
08.12.2007 - 13:08
''Seni Seviyordum
Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...
Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi
İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri
SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu
Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesten başkaydı işte...
Güldüğü zaman yukarıya bakardı;
Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...
Ne güzeldiler sen bilmiyordun...
BEN SENİ SEVİYORDUM...
Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler
Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu
Geri dönüyordu, çoğalarak
Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteleyişim oluyordun
Kalp ağrısı oluyordun,
Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,
Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk
Cesurduk...
Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller...
Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...
Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun
Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra
Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları
Derken bir gün uzaktan gördüm seni...
Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı
Kalbimi acıttı her zamanki gibi...
Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun
Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi...''
08.12.2007 - 13:02
Salut Eleni,
je savais que j'aurai pu te trouver ici :)
08.12.2007 - 12:34
Bu kez anladım
Kuru dallardan yapma
Bi köprüden geçiyorum
Ben ordaydım
Erbabı yalnızları
Yutan kentler biliyorum
Bu kez anladım
Hüzünlerden bozma
Mutluluklar yaşıyorum
Ben ordaydım
Acemi aşıkları
Boğan sular biliyorum
Ne müttefik belli
Ne sığınakların yeri
Kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür
Sonu yok bunun, boşluklardan boşluk beğendim
Vazgeçtim bugün herşeyden halsiz şu kalbim
Kan revan içinde hep kanamaz denen yerlerim
Kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür
Sonu yok bunun, boşluklardan boşluk beğendim
Vazgeçtim bugün herşeyden halsiz şu kalbim
Hem suçsuz hem güçsüz hem halsiz...
Bu kez anladım
Kartonlardan yapma
Siperlere pusuyorum
Ben ordaydım
Huzurlu zamanları
Yıkan sorular biliyorum
Ne müttefik belli
Ne sığınakların yeri
Kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür
Sonu yok bunun, boşluklardan boşluk beğendim
Vazgeçtim bugün herşeyden halsiz şu kalbim
Kan revan içinde hep kanamaz denen yerlerim
Kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür
Sonu yok bunun, boşluklardan boşluk beğendim
Vazgeçtim bugün herşeyden halsiz şu kalbim
Hem suçsuz hem güçsüz hem halsiz...
04.12.2007 - 15:48
Meger sanaymis yolculugum...
Birgün kendime neden yasadigimi sordum; bir anlami olmaliydi basimdan geçen onca seyin: bir karsiligim olmaliydi hayatta, bu soruyu sordugumda kendime ellerim henüz yaslanmamisti ama soluk soluga kalmis yorgun bir çocuktum, bildigim herseyden, herkesten uzakta...
Yalnizlik, yabancilik, haksizlik dünya kederleri bir olup yüklenmislerdi bir gece kalbime. Balkona çiktim, 3. kattaydim, soguk bir kis gecesiydi. Demirleri tuttum, caddeyi seyrettim aglayarak. Göreceksin insan nasil acir kendine böyle anlarda...
Büyük kararlardan önce mutlaka beklemeli bir gece, eger sabah ayniysa hersey o zaman düsünmeli bitirmeyi bir hikayeyi.. Ertesi gün günesli bir sabahti; çoktan düsmüstü ruhumun ve kederimin atesi... O günden sonra neler oldu bir bilsen... Sana anlatacak o kadar çok seyim var ki, çok korkuyorum acaba sever misin beni? Iyi bir anne olabilecek miyim? Koruyabilecek miyim seni? ? Kalbimde ve zihnimde biriktirdiklerimi eksiksiz iletebilecek miyim sana?
Annen sonbaharda dogmus bir bebekti. Bu mevsim hüzünlüdür ve çok sever günesi. Su anda minicik tekmelerinle ben burdayim diyorsun...Nasil mutlu ediyorsun beni bir bilsen...
Ben babasini çok özleyen bir çocuktum dilerim sen ayri kalmazsin seni sevinçle bekleyen babandan....
Ve Ask'i taniyacaksin birgün, kalbin kirilicak ve belki kalp kiricaksin... Iyi bir tamirci ol, çabuk onar kirdigin kalpleri ve çaresiz kalma kendi kirik kalbine. Sen simdi kendi öykünü yazmaya geliyorsun....
Hayat iki seçenek sunuyor; ya payina düsen kederi parlatacaksin; ya da ömrünle iyi geçinmeyi bileceksin. Ikincisini tercih edersin umarim.
Bana ögretildigi gibi bebisim; ögrendigin çiçek adlarini unutma, kelebekleri kitap arasinda kurutma, kin büyütme kalbinde ve incitme kimseyi.
Dilerim dünyaya gelis nedenini çabuk bulursun, yolun açik olsun....
31.10.2007 - 14:06
bu kız ciddi ciddi fransada yaşıyor. inanmayanın alnını karışlıyorum karşısında beni bulur. dar kafalara duyurulur.
21.07.2007 - 22:16
aşk emek sevgi tatmasını bilene yaşamayı yaşatmak gönlünce sevene aldatma hillekarlık yok bende insanım sevgim insan diye.sevgiler genç şair arkadaşa başarılar temeni
25.04.2007 - 17:27
seni anlatabilecek en güzel dörtlük
Yoksul bir çocuk görsem,
yağmur altında üşüyen
köprü olmak geçer
hiç değilse içimden...
28.03.2007 - 15:33
aslında ilk defa birinin hakkında bir şeyler yazıyorum bu sitete amacım zaten senin nasıl biri oldugun yada sana iltifat etmek değil anlayamadığım şey neden sustuğun? .
28.02.2007 - 13:09
merhaba ağaçlar ayakta ölür linkli kişiyi ne kadar tanıyorsun benmle paylaşırmısın mümkünse şeyyy çünkü aşık oluyorum sanırım ben gökhana:(lütfen cevap yaz nolurrrrrrr
30.11.2006 - 09:57
Maddenin esaretinden kendini kurtarabilen tek sığınağıdır sevgi,görülmez hissedilir,duyulmaz algılanır, koklayamaz ve tadınada bakamazsın aslında.Ancak yaşam gücü insanın insan olabilmenin ürünüdür, Nasıl bulunur Nasıl hissedilir Nasıl algılanır_? ? ?
Eğer aşk denilen duygu, bizi olduğumuz noktadan bir adım öteye taşımıyor ve gecemizi gündüzümüzü aynı uzunlukda sabit kılıyorsa, hislerimizin sahiciliğini yoklamalıyız tükenmek,gerilemek,deprosyona girip girip çıkmak değildir aşk; cesur olmaktır sadece...
Kalbine batan gözünde akan yaşa 'eyvallah' ben istedim ben yaşadım ve ben katlanıyorum demektir. Kısacası kendine saygı duymak sevdiğine sahip çıkmaktır.
29.11.2006 - 17:08
Günümüz insani aska asik asiga degil. Asklarin kisa süreli askerlik gibi kisa sürmesinin nedeni de budur herhalde...Zaplanan asiklar dönemi bu dönem! ! ! Kanaldan kanala geçer gibi asiktan asiga geçiliyor...Peki neden bu böyle? çünkü insan insana sevgisiz, insan insana tahammülsüz, insan insan için fedakarlik duygusunu yitirmis, insan insana kendini adamaktan kaçiyor...Emek harcamadan yasamak istedigi gibi, emek harcamadan ask yasamak istiyor. Sevmeden sevilmek, vermeden almak istiyor. Hiç degilse bir koyup üç almak...iliskiler çokar menfaat üzerine kurulu. Elektriklenmeler kisa devre. Bir günlük elektriklenmeler, bir gecelik sevismeler ask saniliyor. Sevgili bayanlar baylar aska ayip oluyor....
Toplam 114 mesaj bulundu