Turgut Yıldız - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


Turgut Yıldız KEŞKE
.
.
Hani söylemiştim ya sana
Kolumun üstünde yatarken
Okşarken saçlarını
Demiştim ya
“Sevmem ben keşke demeyi”
Sevmem gerçektende...
.
.
Yaşarken ne güzeldir
Düşünmeden,sadece yaşamak,
Gönlünce...
Bu sebeptendir sevgili
Doğru değildir ’keşke’
.
.
Ama yinede
Ne olurdu sanki
Tanısaydım seni daha önce,
Yada hiç tanımasaydım keşke...
Keşke...
.
.

VASİYET
.
.
Hey taş!
Ne dikilirsin öyle soğuk soğuk
İsmimi de kazımışsın ruhsuz bedenine
Hadi git başımdan
Gölge etme
.
Bir testi koysunlar
Senin yerine
Dibi delik olsun
Mayalansın sevgi şarabı
içtikçe tekrar dolsun...
.
NergaL
Ağustos 2004


'Baba' ma

Sevgili babacığım
Hiç böyle olmamıştım...

En dertli günlerinde bile
Hep içine atardın biliyorum...
Hiç söylemezdin
Hani o telefonda
“iyi değilim oğlum”
dedin ya...
Baba,seni öyle seviyormuşum ki...

oysa sana söyleyemediklerimi
bir bilsen....
emek’tin babacım sen
tepeden tırnağa emek
sevgiydin sen
iliklerime kadar insan sevgisi...

sevgili babacığım
bunları ben sana
neden hiç söylemedim,
neden söyleyemedim
eksik olan neydi....

babacığım
seni öyle çok seviyorum ki...
bir kez daha yardım et
sen olmak istiyorum....
.
NergaL haziran 2004
.
Sokaklar beniM

Sokaklar benimdi
Kediler köpekler kıskansın
En kuytusuna kadar benim.
Hüznüm çökmüş her köşeye
Bilmeyenler gece sansın...

Aklımda şarap niyetine sen
Kırk dolandım sokakları
Hepsinde sen varsın
Kara sevdalı gölgeler
Gecem sarhoşluğa kansın...

Hiç gülmeyin düşmanlar
Ağlamayın dostlarım,
Kara sevda değil benimkisi
Bilebile girdim ladese
Attım kendimi acımadan
Salyangoz döngülü kodese...

Kadehimde sevda...
Acılar hoş bir meze...
Bu gece yine bendenim ben
Sokaklar benim
Gecem sarhoşluğa kansın....

NergaL
Haziran 2004



SEVDA

Toprak olupta,

Sevşiriken karıncalarla
Aceleci tavırları içinde…

Yada köklerinden ağacı
sarmalarken sıkı sıkı
devrilmemesi için…

yukardaki çocukların
seslerini dinlerken
cıvıl cıvıl…

en büyük özlemim
ekmeğini arayan çiftçinin
çapası olacak,sevgilim…
toprağınla karışmak için…

Haziran 2004 NergaL

.
.

NOEL BABA
.
doğurdu şeytan...
kendinden de şeytanı...
sığmadı kabuğuna genç olanı
'özgürlük' dü sloganı...
.
peh peh peh...
Kim görmüş ki özgürlük dağıtanı
dağıtıldığını...
kanlar dökmedikmi
canlar vermedikmi kazanmak için
özgürlüğü...
.
çıktı yola
Mr Noel baba...
çuvalında kendi açlığıyla
acımasızlığı ve azrailin tırpanıyla
geyikde çok arkasında...
özgürlük dağıtacaktı ya....
.
ve vardı sonunda
peygamberler diyarı ve
dinlerin beşiği topraklara,
ne varsa döktü
kıyıda köşede kalmışlarınıda...
işkence ve arsızlıkda çıktı çuvalından...
.
yaşadı toprakların yüz..
ikiyüz
ikibin yüz yıllık insanları,
çuvaldaki Noel babaları...
yaşadı
hiç görmediği işkenceyi
ve görmediği arsızlığı....
.
gerçek bir çöl olsaydı
Noel babanın çok mu umurundaydı...
çöl insanları
ve kadınları
ve çocukları...
.
heeeey dünya...
her yeniyıl hatırla,
Noel babanın neler var çuvalında...
.
.Haziran 2004 NergaL
.
.

ANKARA'DA YAĞMUR YAĞIYOR
.
yağmur yağıyor...
kurtuluş parkında bir şarapçı,
saklıyor yağmurdan yıkanası ayaklarını,
sırılsıklam vücudu ve sisler içindeki ruhu,
farkında değil yağmurun...
lambalarda bir çocuk,
farkında değil yağmurun,
buğulanmış camın arkasındaki gözleri arıyor.
'satabilecekmi elindeki mendili... '
yağmur yağıyor...
otomobilde ki kadın
farkında değil,
ne giderken sıçrattığı suyun,
nede geride bıraktığı kavşakta
mendil satan çocuğun...
sunturlu bir küfür sallıyor,
kaldırımdaki şemsiyeli
görünüşde beyefendi...
sallamazdı küfrü,
bilseydi otomobildekini,
rol gereği bir gülümser,
belki teşekkürde ederdi...
.
güvenparkta iki sevgili,
yüzleri yağmura dönük,aheste,
sevgililer yağmurun farkında...
parkın kenarında,işçi,memur,öğreci
ellerinde pankartlar...
yağmur yağıyor,
işçi farkında
memur farkında
öğrenci farkında
makyajı akmış,bozulmuş pankart,farkında...
sakaryada kimsesiz çocuklar kaçışıyor,
gece için yer ararken,
çamurlu, çıplak,küçücük ayaklar,farkında...
.
Ankarada yağmur,
şehir hüzünlü...
şehir acıya,aşka,umarsızlığa
yalana,talana,tefeye doymazlık içinde...
yağıyor yağmur,
Ankara farkında....
-
NergaL
8 Mart 2004
.
.
'Yaşasın' dı..
.
Ben ağladım,Anam sızladı...
Ruhum yüreğim ve bedenim
Artık dünyadaydı...
Babam,adımı kulağıma fısıldadı...
“Hoşgeldin”di...

Varoş koymuşlardı adını,
Serpme sokaklara attım
Yalınayak ilk adımı...
“Yürüsün”dü...

Ve çocuk
O sokaklarda yaşadı,
Her türlü hastalığı...
Muhtemelen bu yüzdendi
Dokuz canlılığı...
“Büyüsün” dü...

Kirli beyaz badanalı,
Haykıran gecekondu duvarları
Karatahtadan çabuk davrandı
Ve çocuk keşfetti yazıyı...
Okuyamasa da biliyordu
Yaşıyordu duvar yazılarını...
“Yaşasın” dı...

Ortaokula kadar tanımadı
Tek odalı hücreevleri,halkevleri
Kalın kabanlı uzun atkılı abileri...
İlk mitinginde,önde sevimli ablalar vardı...
Omuzun da boya sandığı,
Mitingi,boykotu tanıdı...
“Tanısın” dı...

Geceleri silah seslerinde ürkek
Gündüz polis kovalamacasında titrek
Evlere kurulmuş karakollara düşerek
Küçücük yüreğinde cesaret topladı...
Lisede militan olacaktı...
“Olsun” du...

Bölge kurtulmuştu,kurtarılmıştı,
Tabelalara,yiten canların adı kazındı...
Yıllar sonra öğrendi Mahir Çayan’ı
Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan,Hüseyin İnan’ı...
Kimi AMERİKAN bezi kafasında,darağacında...
Kimi ihanete uğramış,basmıştı faka...
“Ölsün” dü...

Liseye başlamadan kahroldu,yıkıldı
Onikisi sabahı radyoda çalan askeri marştı
Babası anladı,altmışlı yıllardan tecrübesi vardı
Ordu yönetime el koymuştu...
“Koysun” du
“eh artık bundan sonra,n’olacak sa olsun” du
.
NergaL
Nisan 2004




.
.


VUSLAT
nehre verdim kendimi...
ulaşmak için denize
nehirle yürüdüm en güzel günlerimde
döküldüğü yere döküleyim
kavuşalım sonsuza dek diye.....
Beraber yürüdük, nehirle.
sabırla...
yürüdükçe eridi,
engelleri gördükçe
dayanamadı
inancı yoktu vuslata...
yoktu denize özlemi...
eridi eridi eridi
ben denize kavuştum
tüm hayallerimle
umudumla...
ama o,
kayboldu...
NergaL.......2003
.
.
- OYUN-
“Düşmüştü bir kez aklına,
’acaba’...
Acaba kenarındamıydım hayatın
Ne oluyordu bana
Etim gevşemiş,
yüreğim tutmuyor kimseyi
ruhum sıkılıyor…
kimse görmüyormu beni
acaba ben…”
Diyordun kendine,
Çıktığında karşıma...
.
Denedin bende kendini
-Kenardamıydın değilmiydin-
Çok sürmedi
Çabuk öğrendin,
Hala sevilebilirdin.
aşık olurdu sana,
elini salladığın…
ellincimiydim gerçekten…
-Nasılda farkedemedim!
.
Böyleydi,benim 'aşkım',
Bir oyun yazar gibi,
Başlattın,
Perde perde araladın,
Şimdi kaçıncı perde arası bilmiyorum,
Sonunu da sen yazacaksın…
.
Ama,eyy sevgili
Göremediğin bir şey var,
Ben rolümü yaşarım….
.
NergaL
5 mart 2004
02.50
(perde arası)
-
-
-BİR DAMLA YETER-
Yüreğimi eritip
Avucuna döktüm,
Bir falcı edasıyla
İşleyesin diye...
Kapa parmaklarını sevgilim
Dökülmesin bir damlası,
Yakar gider mağmayı bile...
.
.
.
.
SORGU
.
aşkı yaşadınmı sen,
aşkı anlatmak kolaymı,
bu kadar ucuz ve uçuk dizelerle...
aşkı yaşadınmı,uçarcasına...
eriterek yüreğini,akıtarak sevgiliye...
sevgilinin yüreğini aldınmı hiç,
koydunmu göğüs kafesine,
yaşadınmı en güzel anını sevgilinin yüreğiyle...
sen aşkı yaşadınmı hiç...
yaşattınmı...
...................................................NergaL
..
SEVGİLİYE
-1-
uç uç böceğim,
ateşime konacaksın...
yanmayı,
ayakların sevecek önce,
sonra tenin,
belki yüreğinde....
uç böceğim...
yanmayı seveceksin,
hep ateşe uç,
uç uç böceğim...
-2-
kanadı kırık böceğim
öğreneceksin,
sıcaklığı,
belki,yürek nedir bilmeyi...
kanadı kırık böceğim,
öğreneceksin ateşe uçmayı
yanan bir kısrak gibi koşmayı...
kanadı kırık böceğim,
ateşe geleceksin
ama en önce ‘yanmayı’ öğreneceksin,
öğ-re-ne-cek-sin...
NergaL