Necmiye Çakıcı Sarpkaya Çobanyıldızı Adlı Üye ...

  • mevlana

    18.12.2010 - 12:06

    Gönüller Sultanı Hz. Mevlana

    Gönül dünyasının dili gönül deryasının kahramanı, hoşgörü
    Diyalog insanı. O Hz. Mevlana kur’an ve sünnetten biran
    ayrılmayan gerek kal gerek hal diliyle yaşayan büyük düşünürdür.

    Nice sultanlar nice vezirler nice paşalar nice liderler devirlerinin
    Kahramanları unutulup gitmesine rağmen, onun eserleri; onun
    Fikirleri onun sözleri yaşantısı örnek olmuş içimizi ısıtmış ter-ü taze
    Hoş sedalar bırakmış, hoş çağrışımlar yapmış ve halende yapmaktadır..

    Yedi yüzyıl öncesinden çıkıp gelmekte bizi bir halka etrafında toplamakta,
    Yakmış olduğu meşale en parlak en keskin haliyle yanmakta dünya durdukça da
    Yanmaya devam edecektir. Çağlar ötesinden sızan ilim ışıkları gönüllerde birer
    Yıldız, birer güneş gibi parlamakta, ‘gel ne olursan ol yine gel' çağrıları insanları
    cezbetmekte ve çağrıya uymaya zorlamaktadır.

    İnsanlık onu anlamaya onu tanımaya çalışmaktadır. Onu anlayabilmek
    Tanıyabilmek kolay değildir. Hayatını anlatmak yazmak zordur. Onun
    Berrak bir su kadar temiz etrafına baktığımızda anne babasından ve
    Feyz aldığı hocalarına kadar cevherlere rastlamak mümkündür.
    O nurlu, elleri öpülesi annesi Mümine Sultan, etrafını yaydığı ışıkla
    Nurla aydınlatan o mübarek Hatun iman ve nur kaynağıyla geleceğin
    Tefekkür hoşgörü sabır, ilim irfan kaynağı olan büyük düşünürü
    Beslemiş büyütmüştür. ‘’Kadın Hak nurudur, sevgili değil yaratıcıdır
    Yaratılmış değil ‘’ diyerek nadide eser mesnevide annesi ve anneler
    Hakkındaki düşüncelerini belirtmiştir.

    Sultanu’l Ulema (Alimlerin Sultanı) babası Bahaeddin Veled’e
    Üçyüz alimin rüyalarında Hz.Peygamberden almış oldukları emir
    İle bu unvan verilmiştir. İlim,irfan Kur’ana adanan bir hayat geçirmiş
    -Ey Rabbim! Bizi güzel huyla huylandır. Izdıraplara dayanıklı et ‘’
    diye dua eder, gündüzleri mezarlıklarda gezerken geceleri ise yıldızları
    seyreder, bunların yapılmasını tavsiye derdi. Mevlana’ nın ilk mürşidi
    Babasıydı. Daha sonra dokuz yıl Seyyid Burhaneddin-i Tirmizi’ den
    ders almış. İlim irfan merkezi Halep ile Şam da ders görürmüştür. Öyle
    bir alim
    Öyle bir zahit olur ki akıllara durgunluk verir Bilgide keramette, güzel huy
    Güzel davranışta eşi benzeri bulunmaz. Hz. Mevlana’nın vatanı Konya olmuştur.
    Mevlana ile Şems’i Tebriz’inin Konya da buluşup kavuştukları yere ’’İki denizin
    Kavuştuğu ’’yer (Maracel Behreyn) denir. Şems Tebrizi Tebriz’de doğmuş olup,
    adı Şemsettin Muhammed’ dir. Sırlı mucizevi inanılmaz olağanüstü bir insan olan
    ve Hz. Mevlana’yı etkileyen Şems’ten bahsetmeden geçilmez. Onun makamı aşkı vecdi
    hudutlarındaydı. Ondaki olağanüstü yetenekleri ve halleri Mevlana görüp temaşa etmişti.
    Mümin müminin aynasıdır. Hadisi şerifine göre Hz. Şems’ te gördüğü kendi güzelliğine
    Aşık olmuştu. Ondan feyiz almış birbirlerini ilim irfan hakikatler kur’an sünnet bilgilerinde
    Tamamlamışlardı.

    Hz. Mevlana Allahü Tela’nın yarattığı bütün mahlukata derin engin merhamet beslerdi.
    'Bilgi sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyen ise denizlere dalan bir dalgıçtır'.
    'Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden anlamasından kaynaklanır'.
    Onun güzelliklerini özelliklerini anlatmak için kitaplar yetmez, mürekkepler yetmez.

    Eserlerine kısaca göz atarsak; İlahi aşk’ı gönül derdini Divan-ı Kebir’de anlatmış,
    Mesnevi de ise bilgilendirici yaşadığı yılların sonucu anlayış ve tavırlarını anlatmıştır.

    Mevlana gönle gönül zenginliğine önem vermiş, çözümlerin huzurun kaynağı olarak o
    mübarek yapıyı görmüştür. Köşkler saraylar istemek ahmaklık gönüllere talip olmak ise
    zenginliktir ' der. 'Edep iste edep her edepsize sabretmektir' der. İnsanlık tarihinin ender
    şahsiyetlerinden birisi olan eşi benzeri olmayan, hem yaşarken hem ölümünden sonra
    dünyada pek çok kişiyi etkilemiş büyülemiş, etkilemeye de devam etmektedir....................Büyük düşünür
    Ve devamla, 'Kendi halinde kalırsan bir damlasın; ama bütüne katılırsan derya olursun.'
    'Kalpten kalbe yol vardır. Kardeşlik de düşmanlık da bu gizli yoldan geçer'
    'Izdıraplar insanı güzelleştiren, özelleştiren olgunlaştırandır' der.

    Necmiye Sarpkaya

  • siyonizm

    01.06.2010 - 11:48

    Filistinde Çocuk Doğmak/Çocuk Olmak

    Üzüm moru gözlerle bakıyorum
    Hor görmeyin şaşkınım
    Gönül penceremin camından
    Çoçukluğuma dönüyorum yeniden

    Ben beşikte öğrendim siper almayı
    Tam uzanarak bilmem yatağımda yatmayı
    Biberon tutmadan taş tuttu ellerim
    Bundandır nasırlı ve sert oluşu

    Biraz palazlanınca sapan aldım
    Tankları vurmaya
    Sonra tüfek tuttum gücüm yettiğince
    Bundandır omuz düşüklüğüm

    Duvarlara uçaklara tanklara
    mermilere bombalara
    Sapan atmak aşırı güç değil mi
    Söyleyin teröristlik değil mi

    Ben bilmem ninniyi
    Nazçiçeği olamadım
    El bebek gül bebek de istemedim
    Filistinde doğmayı da

    Neden baba bana siyonizmi tam anlatmadın
    Adaletin adaletsizlik
    Merhametin merhametsizlik
    Vahşetin daha da vahşet olduğunu
    Sen söylemedin ben öğrendim

    Bir soru daha baba
    Hırıstıyanlar neden aşırı hırıstıyan değiller
    Müslümanın aşırısı ne demek
    Kurana sünnete tabiiyet mi

    Biliyor musun baba
    Ben hasretim Mesci Aksaya
    Cuma namazlarında koyamadım alnımı secdeye
    Günde Beş vakit Rahman’a varamadım yüz süremedim
    Üçaylar Ramazan mübarek günleri de bilemedim
    Anlıyor musun baba

    Benimde sesimde çağlardı belki kuş sesleri
    Benimde açardı nefesimde güller laleler
    Belki uçurtmada uçururdum kimbilir
    Baskısız işgalsiz zulümsüz adil bir dünyaya
    Göz açaydım Filistin de çocuk olmayaydım

    Billur pınarlardan kana kana sular içer
    Oyun için kullanırdım sapanları
    Sek sek oynuyordum mayınlar üstünde
    Onu da çok gördüler
    İsrail canavarı
    Ve
    Onun keskin dişleri Amerika

    Bir yanım Şeriada yanıyor
    Bir yanım Gazzede
    Diğer yanım Lübnan da yanıyor
    Oluk oluk akıyor kanlarımız
    Bön bön bakıyor insanlarınız

    Bütün çiçekleri vermek isterdim size
    Ben bilmem çiçek kokmayı çiçek koklamayı
    Kurşun kan barut etrafım
    Ne yana dönsem kan kokar

    Bize terorist diyorlarmış
    Biz teror teroris değiliz inanmayın siz
    İsteğimiz yaşamak sadece evlerimizde topraklarımızda
    Sevdiklerimizle siz olsaydınız ne yapardınız

    Ben renkleri de tanımam ayıplamayın
    Sadece kankırmızısını iyi bilirim
    Bazen de kankardeş oluruz
    Akarken koldan bacaktan kanlarımız

    Hüzünlerim dinmiyor
    Tıpkı bomba yağmurları gibi
    Yüzüm gülmüyor
    Ağlayamıyorum da
    Gözlerime almıştım annemi
    Babamı kardeşimi
    Akıp gitmesinler diye
    Bakamıyorum aynalara
    Silinmez kara alınyazılarımı
    Görürüm diye
    Bakamıyorum
    Utanın
    Utanınnnn

    Necmiye Sarpkaya


    Siyonizmi en iyi çoçuklar anlatır.

  • necip fazıl kısakürek

    26.05.2006 - 13:44

    Üstat Herkesin İçinde Yaşar
    Açlık çeken birisine yiyecek,
    Susayana su verdiğinde,
    Üşüyeni sarıp sarmaladığında,

    Sevgini sunduğun üstattır.

    Rahmet ve minnetle anıyoruz
    Mekanı cennet bahçesi,
    yeri cennet köşkü olsun

  • kafkas kartalı

    20.05.2006 - 23:16

    Savaşcı,mücadeleci,dostuna dost,düşmanına düşman,onu
    sevmeyen bir insan düşünemiyorum,inançlarına ve prensipleğine son derece bağlı,akılcı,din adamı ve bilim adamı kadar bilgili vefalı ve fedakar
    bir insan

    Kafkas Kartalını anlatmaya çalıştığım
    şiirimi buraya alıyorum..

    Şeyh Şamil


    Her şeyden üstündü senin için
    İzzet ve haysiyet cesaret fedakarlık
    Yiğitlik acı ve hicran
    Gözyaşları katıktı ekmeğine
    Hürriyet ve istiklal denince
    İlk senin adın gelirdi akla

    Hayat sayfan başlar ilim ve savaşla
    Sınavın zor olarak hazırlanmıştı
    Mertlikle devam eder hayat defterin

    Hocan Mevlana Halid-i Bağdadi
    İlim ve irfan yuvası Bağdat dan
    Yetmedi ilimleri tahsil etmek Şeyh olmak
    Edebiyat tarih fen bilimleri ile devam ederdi

    Vazgeçemedin savaş da barış da asla kitaplardan...
    Neydi hayat senin için neydi
    Bazıları için rahat ve tatlı olan hayat
    Savaş kan sıkıntı cefa zulüm çile

    Düşmanların için
    Korku panik ölüm yiğit
    Gözüpek kahraman kararlı ve azimli
    Bir komutan bir ateş parçası bir arslan

    Tehlikedeydi artık vatanın milletin
    Bütün mukaddes değerler

    Asır xıx. asır başları
    Sanayi devriminin ardından
    Yağma sömürge talan
    Sıcak denizlere açılma hayali
    Kafkasları geçerek inmek Anadolu
    Üzerinden Akdenize

    Dikildin dimdik düşmanın karşısına
    Göğsündeki süngü durduramazdı seni asla
    Yirmi beş günlük baygınlıktan sonra
    İlk sorun 'Ana namaz vakti geçti mi 'oldu
    Seni milletini ayakta tutan neydi
    İnanç mıydı azim miydi
    Kararlılık mıydı
    Cesaret miydi
    Kahramanlık mıydı
    Alimlik miydi
    Bunlar sende doğuştan mevcuttu

    Dağıstanlıları Çerkezleri Çeçenleri Avarları
    Topladın tek ülkü etrafında
    Savunma ve Hürriyet
    Birliği beraberliği sağladın.

    Sen zor günlerin zor dönemlerin
    Adamı değil miydin ne olsa

    Kar etmedi sana asrın
    Topu tüfeği süngüsü askeri siyaseti
    Ekonomisi Lojistiği
    Hiçbir şey kar etmedi sana

    Hile kurnazlık entrikalarayak oyunları
    Kar etmedi sana... Satın alınamadın asla
    Hiçbir değerle...

    Sana Hürriyetine milletine
    Karşılık sulh teklifi geldi
    En kıramayacağın anandan yarinden..
    Oysa mecbur bırakılmıştı mübarek
    Eli öpülesi senin gibi evlat yetiştiren
    Şanlı...Ana

    Karar kesin hüküm verildi
    'Annem cezalandırılacak
    Bir tarafta ana can dost..
    Diğer tarafta
    Namus İstiklal Mücadelesi
    Haysiyet ve onur sınavı
    Çözümü buldun pratik müthiş zekan ile
    Gösterdin karlılığını ve azmin zaferini
    Kendini kırbaçlatarak dosta düşmana.

    Medine de uydun son çağrıya
    Ebedi aleme gel çağrısına
    Defnedildin Kahraman asker
    Kahraman Komutan Şeyh Şamil
    Sevgili Peygamberime komşu oldun
    Cennetül Baki Kabristanında
    Sen rahat ol cesur yürek
    Sen rahat ol
    Hala ayaktayız
    Hala Anadolu’ya Birileri inemedi
    Sıcak Denizlere
    Geçilemez Anadolu asla
    Sen rahat ol

    Necmiye Sarpkaya

  • ırak savaşı

    17.01.2006 - 22:16

    IRAK

    Irak bir dramı bir katliyamı kan barut ve gözyaşını bombaları ve bir
    medeniyetin,kültürel zenginliğin talan edilmesini.İnsanlık ayıbı
    geliyor aklıma.

    Necmiye SARPKAYA

  • ırak savaşı

    17.01.2006 - 22:14

    Savaş değil bir işgal bir katliam kan barut gözyaşı haksızlık ve soykırım
    sebeplerini ise bir masalımsı şiirle anlattım.Aşağıya alıyorum

    Büyüklere Masallar (Yalan Rüzgarları) (1)

    2003 Mart ayını gösterir tarihler
    Devletlerden bir devlet
    Kitle imha silahı bulundurur
    Süper güçler tehlikeye düşer
    Yetmiyormuş gibi kafa da tutar
    Gelin gelin geleceğiniz varsa
    Göreceğiniz de var
    Sizi çöle saplayalım da
    Görün gününüzü

    Çağrıya uyulur gidilir
    Oraya kadar gidilmişken işgal edilir
    Diktatörlerin heykelleri halkla el ele
    Davul zurna ve halk oyunları eşliğinde
    Kırılır parçalanır devrilir
    Halk conolarla elele gönül gönüle
    ne de olsa özgürler
    Masal bu ya

    Aniden ciddi devlet adamları
    Sahtekar dolandırıcı yalancı
    Oluverir...
    Maskeler düşer kel görünür
    Akşam söyler sabah yalanlar
    Haçlı Seferleri mi kim çıkarıyor bu
    Yalanları kim söylüyor
    Devlet devlet değil
    Halk da halk değil
    Masal bu ya
    Yalan rüzgarı devam eder eder

    Kitle imha silahları bulunmaz
    Oysa alet edavat zırzavat
    Onlardan gitmiş
    Bedeli nakit tahsil edilmiş
    Faturaları saklanmış
    Elma dersem çık
    Armut dersem çıkma
    Ne söylenirse söylensin
    Muzur silahlar çıkmaz ortaya
    Oyun bozan ya koca koca devletlerin
    Oyunlarını bozacak
    Kafaya koymuş bir kere
    Ne çare......
    El Kaide Örgütünden
    Eser yok kıyı köşe bucak aranır
    Taşların tepelerin altlarına bile bakılır
    Ne gezer yeller esiyor yerlerinde
    Buhar olur uçar masal bu ya

    O arada hesap da olmayan birşey olur
    Diktatör yakalanır perişan bitkin
    Yorgun hasta zavallı bir şekil de
    Güzelce saç baş
    Tepeden aşağı muayene edilir
    Medeni doktorlara emanet edilir
    Avukatlar tutulur özel adalar alınır
    Yatlar katlar e..e...e insan hakları malum
    İnsanlık öldü mü adil özgür demokrat insanlar
    Elinde emniyette ne de olsa
    O erer mutluluğa biz çıkalım kerevetine

    Masal bu ya her şey iyiye giderken
    Yalan rüzgarları tersten esmeye başlar
    İşler bozulur zaman bu durur mu yerli yerinde
    Hızla akar 2004 Ramazan ayı gelir çatar
    Beyaz bembeyaz pembe pespembe saraylarda
    İftarlar verilir kardeşlik dostluk oyunları oynanır
    Derken bin aydan hayırlı kadir gecesi gelir
    İşte tam o gece kadir gecesi
    Top tüfek medeniyet icadı ne varsa kullanılır
    Genç yaşlı çoluk çocuk ne çıkarsa katledilir
    Yetmez camiler kurşunlanır insanlar öldürülür
    Ölenler sokak köpeklerine yem edilir
    Kalanlar bin pişman her tür eziyet düşmanın başı ezilir
    Kendilerini Fırat'a atanlar öldürülür al kanlara boyanır
    Masal devam eder masal içinde hepimiz hepiniz
    Bütün dünya yar alır rol alır

    Kanlar donmuş
    Diller susmuş
    Gönüller kararmış
    Gözyaşları taşlaşmış
    Eller semaya açılmış
    Bir daha kapanmamış
    Masal burada kesilir
    Naziler Hitler
    Gelmiş geçmiş bütün bildik tanıdık
    Diktatörler aranır aranır
    Rahmet okunmak için aranır
    Masal burada biter
    Zahmetin Rahmete
    Acının tatlıya ulaşacağı günler
    Beklenir beklenir dilenir dilenir

    Necmiye Sarpkaya

    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

    Felluce bir kentin acımasızca gökten yağan bombalarla medeniyet adına
    dostluk adına barış adına katledilmesi,yok edilmesi,baskı zulüm ve her tür şiddet olaylarını hatırlatıyor malesef.

    Bahtı Kara Felluce(insan hak.sav.larına ithaf olunur)

    Ölümlerden ölüm beğen felluce
    Gamlı yaslı bahtı kara felluce
    Muhammed Abbud anlatıyor
    Yüreği yanarak kan kusarak
    'Şafak vakti evimiz bombalandı
    Oğlum karnından yaralandı
    Evden çıkamadım hastaneye
    Göteremedim gözümün önünde
    Kıvranarak can verdi
    Dokuz yaşındaki oğlumu
    Ellerimle bahçeye gömdüm'

    İşte geliyor asrımız Firavunlar'ı
    Dolu dizgin geliyor
    Asrın topu tüfeği uçakları
    Haçlar takılmış tankları
    Havan topları ile omuz omuza
    Geliyorlar 'Felluce'

    Medeniyet adına (!)
    Özgürlük adına (!)
    Mutluluk adına(!)
    Demokrasi adına (!)
    İnsanlık adına (!)
    Hak savunma adına (!)
    Adalet adına(!)
    Geliyorlar taş üstünde taş
    Bırakmamaya ant ederek
    Geliyor Nemrut'lar geliyor
    Geliyor Kazıklı Voyvoda'lar
    Tarihin tozlu sayfalarını
    Aralayarak geliyorlar

    Büyük bir felaket yaşanıyor
    Yanı başımızda görülmemiş
    Duyulmamış bir katliam
    Bir dram yaşanıyor

    Kulaklarınız çınlasın
    İnsan hakları savunucuları
    Nerelerdesiniz nerelerde
    Neden sesiniz soluğunuz çıkmıyor
    Dut yemiş bülbüllere mi döndünüz
    Üzerinize ölü toprağı mı serpildi
    Mangallarınızda hiç mi kül kalmadı

    Savun ma sen canını malını
    Namusunu vatanını
    Bırak bombalasınlar
    Bırak yağmalansın
    Bırak talan edilsin
    Sen özgür olacaksın (!)
    Nasılsa demokrasi gelecek (!)
    Ülkene sana çocuklarına
    Ölsün çoluk çocuk
    Genç ihtiyar bebeler ana karnında
    Onların tatlı aşı kaynıyor şimdi

    Sami El Cumali Iraklı bir doktor
    Ağlıyor bağırıyor
    Sesini hiç kimse duymuyor
    Yaralı ziyaretine gittiği evden
    Dış dünyaya telefon ediyor
    'Bir ambulansım vardı vuruldu
    Dokorum yaralandı
    Onlarca yaralı evlerinde çaresiz
    Elimiz kolumuz bağlı
    Onüç yaşındaki kız çocuğuna
    Ulaşamadık vakitlice
    Ellerimde öldü' diyor

    Binlerce ölü Felluce sokaklarında
    Tekmelenen dövülen sürüklenen
    Iraklı komşularımız kapı komşularımız
    Korkunç görüntüleri seyrediyoruz
    Sadece seyrediyoruz

    Oluk oluk akan kan nasıl durdurulacak
    Yaralar nasıl sarılacak
    İnsanlık suçunu kim
    Engelleyecek ağla bahtı kara
    Felluce ağla
    Ne Ramazan durdurabilir onları
    Ne Kadir Gecesi
    Ne Bayram durdurabilir
    Taşlanmış kara gönülleri kara dilleri
    Kara elleri kirli elleri kanlı elleri
    Ölümlerden ölüm beğen Felluce
    Elbet uzanır Hakk'ın eli
    Doğar ak günler

    Necmiye Sarpkaya

  • özlem

    04.10.2005 - 16:24

    Özlemmm


    Özlemmmmm; nedir özlem hep kendi kendime bunu sorar dururdum. Bugün yine aklımda özlem sorusu vardı. Sabah karar verdim uzun uzun düşündüm. Sahi özlem nedir? Ben neleri özlüyorum arkadaşlarım dostlarım neleri özlüyor diğer insanlar neleri özleyebilir. Bir dostu, bir arkadaşı,bir sırdaşı anneyi babayı ve çocukları bu listeyi oldukça uzatabilir ve genişletebiliriz. O halde nedir özlem; bir insanı bir yeri kısacası neyi istiyorsak onu görmek,ona kavuşmak onunla beraber olmak isteğidir,desem, bu kez şöyle bir soru akla gelir,özlem insanı çok mu yakar kavurur içi içine sığmaz bir heyecan mı duyar yerinde duramaz özlediği her ne ise hep gözlerinin önünde baktığı gözünün iliştiği, her yerde, kıyıda Bazen seraplar görür, onu görür gibi olur ellerini uzatır, tam yaklaştım, buldum, yakaladım,derken kayboluverir. Gözlerimizin önünde, canımızda kalbimizde,gönlümüzde,duygu duygu ve düşüncelerimizde özlemlerimiz ve yakıcı yıkıcı gücü vardır.Neleri özleriz konusuna yeniden dönersek:Sevgilimizi,canımızı,kendimizden canımızdan
    daha çok sevdiğimiz nadide varlığımızı,ucsuz bucaksız kırları,çayır ve bayırları,mini minicik yeni doğmuş bir kuzuyu,yeni doğmuş bir bebeği,minicik bir serçeyi, hep insanoğluna dost olmuş bembeyaz bir güvercini,kumruyu,flamingoları minicik Arı kuşlarını ve kırların özgür rengarenk kelebeklerini,hacı leylekleri özlemez misiniz? Kıpkırmızı gelincikleri minicik günaydınnnnn diye bağıran papatyaları,şırıl şırıl dereleri,gürül gürül ırmakları çarşaf gibi uzanan denizi gümüş
    rengi bayırları,masmavi gökyüzünü davudi bir sesle okunan ezanları enfes gözüken dalından kopartarak yiyebileceğiniz bir meyveyi,ormanları,bin bir renkli bin bir kokulu kır çıçeklerini,yağmur sonrası gökkuşağını ve güzelim toprak kokusunu,ramazan ayında iftara yakın saatlerde mis
    ekmek kokusunu hiç özlemediniz mi?
    Özlemeyenimiz var mıdır? .
    Buraya kadar tamam peki ya elimizde bulunan,yanımız da bulunan,etrafımızdaki dostlarımızın
    dostlarımızın,arkadaşlarımızın,kardeşlerimizin,canlarımızın,komşularımızın,çocuklarımızın
    anne ve babalarımızın,sevdiklerimizin kıymetlerini gerçekten biliyor muyuz? yoksa zamana ve alışkanlıklarımıza mı yeniliyoruz.
    Lütfen, hayat çok kısa etrafımıza alıcı gözle şöyle bir bakalım,kendimizi benliğimizi unutarak egodan sıyrılarak,telaşlardan ve koşturmacalar dan bir an olsun başımızı kaldırarak sükünetle sühuletle fakat atalete düşmeden etrafımıza bakalım.Kimi kimleri özlüyoruz? Kimi veya kimleri
    özlemeliyiz elimizdekilerin değerlerini gerçekten biliyor muyuz? Şükrünü eda edebiliyor muyuz? Lütfen birazcık daha dikkat ve özen.

    Olumlu ve yapıcı yakıcı kavurucu özlemlere

    Necmiye Sarpkaya


    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

  • ramazan

    04.10.2005 - 14:28

    Kutsal mübarek bereket ve rahmet dolu
    ışıl ışıl bir ay bünyesinde bin aydan hayırlı kadir gecesini barındıran
    Yıldız gözlü bir ay nurlu ve efsunlu mübarek olsun.Bütün insanlığa huzur barış ve kardeşlik gelmesine vesile olsun.Bugün yazmış olduğum şiirimi
    aşağıya alıyorum.

    Hoş Geldi Ya Şehr-i Ramazan


    Ruhlarımızı yücelten
    Bedenlere şifa
    Gönüllere safa
    Rahmet bereket mağfiret yüklü
    Efsunlu yıldız gözlü Ramazan

    Başımızda miraç tacı
    Aşımızda cennet lezzeti
    Gül benizlere elmas pırıltısı
    Sadaka ödüllü gülüşlere pırlanta ışıltısı

    Aydınlatır kainatı kur'an nuru
    Patlar toplar
    Vurulur davullar
    Söylenir maniler

    Sırma,kasnak anavata,dival işlemeli
    İpek arakiye yazma seccadeler
    Her iki rekatta salavat getiren
    Davudi müezzinler

    Merhamet rahmet kuşanırken alemler
    Zenginlikten soyutlanırken zenginler
    Yoksullukları kaybolurken yoksulların
    Herkesin müsavi sayıldığı
    Efsunlu Yıldız Gözlü Ramazan

    Sabır metanet coşarken kalplerden
    Irmaklar dolu dizgin
    Gönüller meleklere eş uhrevi
    Renkler solgun nurani

    Hesaba çekerken içimdeki kürsi
    Ağlar tevbeler
    Taşar pişmanlıklar
    Asumana kavuşur

    Çörekli simitli börekli
    Davullu dümbelekli
    Meddahlı karagözlü
    Çaylı kahveli nargileli
    Şuruplu şerbetli
    Kandilli fenerli
    Eski Ramazanlar

    Gök kubbeyi çınlatan tekbirler
    Asumana yükselen asude gönüller
    İhya olan müminler mümineler
    Secdeye kapanan pak alınlar
    Yeniden yeşeren kardeşlik
    Barış güven,coşkunun mimarı
    Hoş Geldin Şehr-i Ramazan

    Suçlunun tevbeleri
    Suçun utancı
    Sevabın kazancı
    Müminin miracı
    Teravih zekat fıtır
    İlahi Ferman
    Gönüllere derman
    On bir ayın sultanı
    Hoş Geldin hoş geldin

    Necmiye Sarpkaya

  • veda hutbesi

    07.09.2005 - 20:22

    Veda Hutbesi:Hz.Muhammet Mustafa (s.a.v) efendimizin en son hutbesidir.Bütün zamanların en manidar ve güncelliğini koruyan muhteşem bir hitabetidir.Aşağıya alıyorum.Okuyanlar okutanlar
    şefaatine nail olsunlar inş.

    VEDA HUTBESİ

    Ey insanlar!

    Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi

    olarak bir daha birlesemeyecegim.

    Ashabim!

    Bugünleriniz nasil mukaddes bir gün ise, bu aylariniz nasil mukaddes bir ay ise,

    bu sehriniz (Mekke) nasil mübarek bir sehir ise, canlariniz, mallariniz,

    namuslariniz da öyle mukaddestir; her türlü tecavüzden korunmustur.

    Ey Ashabim!

    Yarin Rabbinize kavusacaksiniz ve bugünkü her hal ve hareketinizden

    muhakkak sorulacaksiniz. Sakin benden sonra eski sapikliklara dönüp de

    birbirinizin boynunu vurmayiniz! Bu vasiyetimi burada bulunanlar,

    bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunupta isitenden

    daha iyi anlayarak, muhafaza etmis olur.

    Ashabim!

    Cahiliyet devrinde güdülen kan davalari da tamamen kaldirilmistir. Kaldirdigim

    ilk kan davasi Abdulmuttalib'in torunu Rebia'nin kan davasidir.

    Ey Ashabim!

    Bugün seytan sizin su topraklarinizda yeniden tesir ve hakimiyetini kurmak

    gücünü ebedi surette kaybetmistir. Fakat siz; bu kaldirdigim seyler disinda,

    kücük gördügünüz islerde ona uyarsaniz, bu da onu memnun edecektir. Dininizi

    korumak için bunlardan da sakininiz!

    Ey insanlar!

    Kadinlarin haklarini gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanizi tavsiye

    ederim. Siz kadinlari, Allah emaneti olarak aldiniz; onlarin namuslarini ve

    iffetlerini Allah adina söz vererek helal edindiniz. Sizin kadinlar üzerinde

    hakkiniz, onlarin da sizin üzerinizde haklari vardir. Sizin kadinlar üzerindeki

    hakkiniz, onlarin aile yuvasini, sizin hoslanmadiginiz

    hiçbir kimseye çignetmemeleridir. Eger razi olmadiginiz herhangi bir kimseyi aile

    yuvaniza alirlarsa, onlari hafifce dövüp, sakindirabilirsiniz. Kadinlarin da sizin

    üzerinizdeki haklari mesru bir sekilde, hertürlü yiyim ve giyimlerini temin

    etmenizdir.

    Ey Mu'minler!

    Size bir emanet birakiyorum ki, ona*****i sarildikça yolunuzu hiç sasirmazsiniz. O

    emanet Allah kitabi Kur'an'dir.

    Ey Mu'minler!

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman müslümanin kardesidir;

    böylece bütün

    müslümanlar kardestir. Din kardesinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz

    baskasina helal degildir. Meger ki, gönül hoslugu ile kendisi vermis olsun.

    Ey Ashabim!

    Kendinize de zulmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakki vardir.

    Ey Insanlar!

    Cenab-i Hak her hak sahibine, hakkini (Kur'an'da) vermistir. Varise vasiyet

    etmege lüzum yoktur. Çocuk kimin döseginde dogmussa, ona aittir. Zina eden

    için mahrumiyet vardir. Babasindan baskasina ait soy iddia eden soysuz, yahut

    efendisinden baskasina intisaba kalkan nankör, Allah'in gazabina, meleklerin

    lanetine ve bütün müslümanlarin ilencine ugrasin. Cenab-i Hak, bu gibi

    insanlarin ne tevbelerini, ne de adalet ve sahadetlerini kabul eder.

    Ey Ashabim!

    Rabbiniz birdir. Babaniz da birdir; hepiniz Adem'in çocuklarisiniz, Adem ise

    topraktandir.

    Allah yaninda en kiymetli olaniniz, ona en çok saygi göstereninizdir. Arabin

    Arab olmayana

    takva ölçüsünden baska bir üstünlügü yoktur.

    Ey Ashabim!

    Yarin beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? 'Allah'in elçiligini ifa ettin,

    vazifeni yerine

    getirdin, bize vasiyet ve ögütte bulundun diye sahadet ederiz! '

    (bunun üzerine Resul-i Ekrem, mübarek sahadet parmagini göge dogru

    kaldirarak, sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek söyle buyurdu :)

    Sahit ol ya Rab! Sahit ol ya Rab! Sahit ol ya Rab!

    Hz.Muhammet Mustafa (S.A.V)

  • miraç

    07.09.2005 - 16:49

    Yedi Kat Göklerde ihtişamlı ve sonderece anlamlı büyülü,büyüleyici
    hiçkimseye kısmet olmayacak kutlu bir yolculuk.Gece yürüyüşü
    İsra da deniyor.


    Miraç

    Gurbet hiç değişmez
    Gül benizlim
    Sen masum sen mazlum
    Yerlerin göklerin nadide çiçeği
    Gül yüzlüm güzel sözlüm
    Sevgililer sevgilisi
    Yine mahsun yine mazlum
    Hüzün yılları gelir çatar
    Dayanak dost can amca
    Ebu Talip
    Gözbebeği baştacı iffet sadakat
    Abidesi örnek hatun Hz.hatice
    Dünya süsü dünya meyvesi
    Ebu Kasım arkasından Abdullah
    Ahirete göçer
    Tertemiz kalp buruk
    Mubarek gözler yaşlarla dolu

    Bir yanında Hz.Ebubekir
    Diğer yanında H.Osman
    Ebu Cehil kıralası ellerini
    Mübarek yakaya atar
    Yetmez müşriklere
    İşkembeler atılır
    Taif de çıkış yolu olmaz
    Müminler taşlanır
    Acılar üst üste
    İmtihanlar zor
    Sınanacaklar
    Denenecekler

    Bir gece ansızın Mekkeden
    Mescid-i Aksaya
    Yedi Kat Göklere
    Gül yüzlüm Göz Bebeğim
    Feza aleminden beka alemine
    Melekler selama durur
    Mirac’ın Sultanı
    Gönüller Sultanı
    Hakk’ın davetine mazhar olur
    Ne gözler görmüş
    Ne kulaklar işitmiş
    Ne gönüllere doğmuş
    Cennet saltanat mülk
    Arş’ı Azam
    Kab’ı Kavseyn Makamına
    Zat’ı Celil-i Zül Cemal ile görüşme
    Efendim Gül yüzlüm Gözbebeğim

    İhtişamlı yolculuk
    Yedi Kat Göklerde
    Arş,kürsi Leyh-u Mahfuz
    Sidre-i Munteha
    Cennetler inciden sedeften yakuttan
    Misk amber kokulu toprağı
    Şırıl şırıl akar suları
    Süt ve bal ırmakları
    Cennetleri gösterir Rahman
    Habibine kuluna peygamberine

    Hiçbir kula nasip olmaz
    Gezmek tanımak tanıtmak
    Anlatmak şerefine erdirdin
    Ya Zül Celal
    Habibini mirac ile
    Burak binit
    Cibril üzengi
    Mikail yular tutar
    Berk sürati ile yol alınır
    Göklerin misafiri var bu gece
    Herkes çekilsin yol versin
    Büyük gece bu gece
    Mübarek gece bu gece
    Menzilden menzile
    Mertebeden mertebeye
    Yükseltilmiş Cemal’e erdirilmiş

    Çağrı kutlu çağrı büyük yerden
    Eşsiz emsalsiz davet
    Huşu ile icabet
    Habibine Gülyüzlüme
    İzzet ikram refref döşek
    Zaman ahir zaman
    Ömürler kısa
    Görevler fazla
    Boş dönmez Gül Yüzlüm
    Kutlu mutlu mirac dan
    Cin ile ins peygamberi
    Seçilmişler seçilmişi
    Övülmüşler övülmüşü
    Son peygamberim
    Hatemül Embiya
    Kıyamete dek
    Tek mürşit
    Tek müjdeci
    Kurtarıcım Peygamberim
    Sultanım Gül benizlim
    Kainatın şerefi
    Gözdeler gözdesi
    Alemlerin Fahrı
    İnsanlığın Efendisine
    Saltanat şeksiz şüpesiz
    Açık şekilde gösterilir

    Boş dönmez mirac dan
    Ümmeti ümmeti diyen
    Müberek diller mübarek eller
    Beş Vakit Namaz
    Amenerresülü
    Tehıyyat
    Müjdeler
    Mevlanın Cemalini gören
    Sohbetine mazhar olan
    Kutlu peygamberim
    Gül Yüzlüm
    Sultanımmmmm
    Boş Dönmez

    Necmiye Sarpkaya

    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

  • ırak savaşı

    17.07.2005 - 19:31

    Savaş değil bir işgal bir katliam kan barut gözyaşı haksızlık ve soykırım
    sebeplerini ise bir masalımsı şiirle anlattım.Aşağıya alıyorum

    Büyüklere Masallar (Yalan Rüzgarları) (1)


    2003 Mart ayını gösterir tarihler
    Devletlerden bir devlet
    Kitle imha silahı bulundurur
    Süper güçler tehlikeye düşer
    Yetmiyormuş gibi kafa da tutar
    Gelin gelin geleceğiniz varsa
    Göreceğiniz de var
    Sizi çöle saplayalım da
    Görün gününüzü

    Çağrıya uyulur gidilir
    Oraya kadar gidilmişken işgal edilir
    Diktatörlerin heykelleri halkla el ele
    Davul zurna ve halk oyunları eşliğinde
    Kırılır parçalanır devrilir
    Halk conolarla elele gönül gönüle
    ne de olsa özgürler
    Masal bu ya

    Aniden ciddi devlet adamları
    Sahtekar dolandırıcı yalancı
    Oluverir...
    Maskeler düşer kel görünür
    Akşam söyler sabah yalanlar
    Haçlı Seferleri mi kim çıkarıyor bu
    Yalanları kim söylüyor
    Devlet devlet değil
    Halk da halk değil
    Masal bu ya
    Yalan rüzgarı devam eder eder

    Kitle imha silahları bulunmaz
    Oysa alet edavat zırzavat
    Onlardan gitmiş
    Bedeli nakit tahsil edilmiş
    Faturaları saklanmış
    Elma dersem çık
    Armut dersem çıkma
    Ne söylenirse söylensin
    Muzur silahlar çıkmaz ortaya
    Oyun bozan ya koca koca devletlerin
    Oyunlarını bozacak
    Kafaya koymuş bir kere
    Ne çare......
    El Kaide Örgütünden
    Eser yok kıyı köşe bucak aranır
    Taşların tepelerin altlarına bile bakılır
    Ne gezer yeller esiyor yerlerinde
    Buhar olur uçar masal bu ya

    O arada hesap da olmayan birşey olur
    Diktatör yakalanır perişan bitkin
    Yorgun hasta zavallı bir şekil de
    Güzelce saç baş
    Tepeden aşağı muayene edilir
    Medeni doktorlara emanet edilir
    Avukatlar tutulur özel adalar alınır
    Yatlar katlar e..e...e insan hakları malum
    İnsanlık öldü mü adil özgür demokrat insanlar
    Elinde emniyette ne de olsa
    O erer mutluluğa biz çıkalım kerevetine

    Masal bu ya her şey iyiye giderken
    Yalan rüzgarları tersten esmeye başlar
    İşler bozulur zaman bu durur mu yerli yerinde
    Hızla akar 2004 Ramazan ayı gelir çatar
    Beyaz bembeyaz pembe pespembe saraylarda
    İftarlar verilir kardeşlik dostluk oyunları oynanır
    Derken bin aydan hayırlı kadir gecesi gelir
    İşte tam o gece kadir gecesi
    Top tüfek medeniyet icadı ne varsa kullanılır
    Genç yaşlı çoluk çocuk ne çıkarsa katledilir
    Yetmez camiler kurşunlanır insanlar öldürülür
    Ölenler sokak köpeklerine yem edilir
    Kalanlar bin pişman her tür eziyet düşmanın başı ezilir
    Kendilerini Fırat'a atanlar öldürülür al kanlara boyanır
    Masal devam eder masal içinde hepimiz hepiniz
    Bütün dünya yar alır rol alır

    Kanlar donmuş
    Diller susmuş
    Gönüller kararmış
    Gözyaşları taşlaşmış
    Eller semaya açılmış
    Bir daha kapanmamış
    Masal burada kesilir
    Naziler Hitler
    Gelmiş geçmiş bütün bildik tanıdık
    Diktatörler aranır aranır
    Rahmet okunmak için aranır
    Masal burada biter
    Zahmetin Rahmete
    Acının tatlıya ulaşacağı günler
    Beklenir beklenir dilenir dilenir

    Necmiye Sarpkaya


    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

  • anne

    17.07.2005 - 19:23

    Anne ilk sevgili ilk öğretmen bizi dünyaya taşıyan bakan büyüten yetiştiren melek.

    Anneme Şiir

    Çoğul düşler diyarındaydım
    Dün gece anne
    Sen yoğun bakım ünitesinde
    Cihazlara bağlı gidip gelirken
    Ölümle yaşam arası mücadele verirken
    Ben neler yaşadım bilemezsin
    Bilemezsin anneciğim
    Soğuk hastane odasında ölümle burun buruna
    Çiçeklenmişken bahar dalları yeşermişken umutlar
    Ben vedaya henüz hazır değilmişim anneciğim

    Umut ağacına sarılmış gönlüm
    Dallarına tutunmuş düşüncelerim
    Geçmişle gelecek arası mekik dokurken
    Asla bugünü yaşamıyordum anne
    Gözlerim, sıcacık beni tutan büyüten
    Korumaya çalışan ellerinde takılıydı
    Neler neler yaşadım ben anlatamam
    Sen anlayabilir misin bilmiyorum anneciğim
    Biliyorsun ben hemen ağlayamam
    Dün gece de ağlayamadım
    İçim kan ağlasa da gözlerimden yaş akmaz
    Ne zamanki normale dönüp odana getirdiler
    Verilen ilaçların tesirinden gözlerini yarı aralayıp
    Çimen yeşili her zaman çok beğendiğim gözlerinle
    Bana bakıp yanıma yat üstünü ört deyinceye kadar
    Unuttun mu ben de artık anneyim anne
    Bir anne için çocukları hep çocuk mu kalıyor
    Sahi öylemi anne söyler misin hala çocuklarını mı düşünüyorsun
    Hiç şüphem yok öyle yapıyorsun anne
    İşte o an için için gözyaşlarımı içime akıttım
    Damla damla boncuk boncuk herkesten sakladığım gözyaşlarımı
    Bunu biliyor musun anneciğim bilmeni de istemedim
    Kendin için değil bizim için yaşamak istediğini yeniden anladım

    Sabah gözünü açar açmaz ben iyiyim sen yorgunsun
    Hasta olmayasın dedin anne neden kendini hiç düşünmezsin
    Oysa ben hiç bu kadar iyi olmamıştım sen yeniden hayata dönmüştün anne
    Hala gözlerimi üretken olan ellerinden sevecen gözlerinde ayıramıyorum
    Sen yorulmadan mı bizi büyütürken hiç gül benzin solmadı mı
    Bunları sana söylemek istedim oysa hiç konuşamadım
    Söyleyemediğim duygularımı hiç olmazsa yazıyorum
    Okyanusların gel gitleri gibi duygu seli duygu fırtınası içerisinde
    Sana neler anlatabilirdim neler söylemek isterdim bir bilsen
    Duygular neden gizlenir neden aramızda sırlar olur bilemedim anne
    Sen çiçekleri bitkileri ağaçları çok seversin bilirim
    Ama şunu biliyorum ki papatyalara aşıksın bana benzettiğin için
    İncileri de seversin oysa güzel kuğu boynuna asla takmadın onları
    Bizi incilere benzettip hep gurur duyduğun için seversin
    Gözlerin nemlendi kaçırıyorsun yine benden
    Merak etme ağlayabilirsin anne ben biliyorum ki
    Ağlarken de gülerken de bizim için atıyor tekleyen kalbin
    Duygularını neden saklıyorsun anne ben başucunda bu şiiri yazarken
    Sen yine daldın ilaçların tesirinden güzel gözlerini kapattın
    Ne olur anne bir daha kapatma aç gözlerini tut ellerimi
    Çoğul düşler diyarına yolculuğum bitecek birazdan
    Ama sana olan sevgim ihtiyacım hiç bitmeyecek
    Bitmeyecek canım anneciğim

    Necmiye Sarpkaya

    30-04-2005

    Necmiye Sarpkaya


    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

    Annem


    Bereketsin soframda annem
    Rahmet iksirisin yeryüzünde
    Merhamet timsalisin gözümde
    Güçsün kuvvetsin dermansın dizimde
    Hayatımı saran sarmalayan fermansın

    İçimi ısıtan sıcacık güneş
    Dünyayı aydınlatan en parlak yıldız
    Havamsın suyumsun huyumsun
    Toprağımsın bahçemsin çiçeğimsin annem

    Dostum sırdaşım yoldaşım
    Cefalı kahırlı vefalı
    Zarif kırılgan naifsin
    İlimsin irfansın öğütsün örneksin

    Evsin barksın tüten ocaksın
    Köşesin bucaksın daima açık kucaksın
    Gülümseyen gülen bilensin
    En uzun bir nefessin annem

    Sevensin sevilensin sevdirensin
    Bir öpücüksün en tatlısından
    Bir sessin en güzelinden
    Bir nefessin en temizinden
    Annem canım annem

    08.05.2005

    (Anneler günü dolayısıyla bütün annelere armağanımdır)

    Necmiye Sarpkaya

  • sevgi

    13.07.2005 - 08:47

    En anlamlı en gizemli sözcük hayatın temeli
    herşeyin başı başlangıcı sevgi.Nesir denememi
    aşağıya alıyorum

    Sevgi! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !


    Sevgi; sihirli sözcük yeryüzündeki en anlamlı en gizemli en ilgi çekici ve geniş kapsamlı sözcük.
    İnce bir sızı ile bir çarpıntı bir kıpırtı ile sakin,uysal bir yürekte başlar evvela. Ansızın bir damla,bir katre bir zerre gibi başlayan sevgi süratle büyür.Gönül toprağında başlayan ince sızı havasını,suyunu ve gübresini gönül denen derya deniz geniş ortamda bulur ve adeta hormonlanır.Geriye sevgiliyi haberdar etmek kalır,sevgi büyümüş serpilmiş o geniş topraklar dar gelmeye dışa sızmaya dışarıya açılmaya hazırlanmıştır.Sevginin üstünü örten
    gizemli tül yavaş yavaş aralanmış,gözle görülmeye elle tutulmamaya başlanmış tam kıvama gelmiştir.İşte o an haberdar etme anı gelmiş geçmektedir.Özlemler,elem ve kederler acılar başlamıştır.Sevgiliyi görmeden sesini duymadan yaşamak çile ızdırap verir olmuştur.Onun her sözü her davranışı güzel ve özeldir.O muhteşemdir,o kusursuz o hatasız o her şeydir.Candır damarlar da dolaşan kandır.Yaşam ağacının kökü tek yaşam sebebi ve yegane gayedir.O manadır o özdür o biçimdir seven için sevgili herşeydir.
    Sevgi yavaş yavaş gönülden gönüle sızacak akacak bir yol bulur ve kabul görür.Canan canın sunmuş olduğu en güzel ve en özel armağanı nasıl reddedebilir ki? edemez alır kabul eder.Gönül diğer gönülle buluşmuş koklaşmış anlaşmıştır.Zaman ve mekan önemli değildir samanlık seyran olacaktır. Ve öyle olur gün gelir sevinir gün gelir ağlaşırlar ama beraberlerdir herşey paylaşılır,acılar sevinçler hüzünler herşey paylaşılır.Sevgilinin eline batan bir diken sevenin gönlüne batar kanatır yaralar.Izdırabı kelimelerle anlatılamaz. İfade edilemez.
    Ne olursa işte ondan sonra olur.Olaylar başlar; seven yitinemez,kanmaz ve doymaz sevgili tamemen onun olmalıdır bu ona verilmiş temel bir haktır. Sevgili aldığı her nefesi,söylediği her sözü onun için söylemeli,ona göre konuşmalı,ona göre davranmalı ona göre biçimlenmeli ve kılık kıyafetini ona göre düzenlemeli onun gönlünü hoş etmek hoş tutmak boynunun borcu olmalıdır.Halka takılmış,kement atılmış,bütün varlığı kelepçelenmiştir.Kalp parsellenmiş imarı yapılmış içerisine girip yerleşilmiştir.Gönüle daha önce kendisine sevgisine hayat veren yetiştiren,geliştiren gönüle ipotek konmuştur

    Sevgi sihirli sözcük,
    Sevgi nerede gizemli örtün?
    Sevgi yaşamın temeli,
    Sevgi en manalı sözcük,
    Sevgi nasıl olmalıydın?
    Nasıl yola çıkmıştık nerelere ulaştık?

    Büyümeli,şartsız kuralsız ve beklentisiz olunabilir miydi?

    Yorumu sizlere bırakıyorum......

    Şartsız ve kuralsız gerçek sevgilere gerçek sevgililere
    seven sevecek olan gönüllere selam olsun selam olsun.....

    Necmiye Sarpkaya


    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

  • yunus

    07.07.2005 - 10:47

    Hz.Yunus bir peygamberdir

    La İlahe İlla Ente Sübhaneke
    İnni Küntü Minez-Zalimin

    Balık Dostluğu İsimli Şiirimde onu anlatmaya çalıştım.
    Aşağıya alıyorum

    Balık Dostluğu


    Görkemli Ninova Şehri
    Dicle Nehri kıyılarında
    Gümüş rengi sularını
    Köpürte köpürte akan Dicle
    Mermerden taş binalar
    Devir Asurlular devri
    Devir Kral Şimşarişken devri
    Savaşlar ganimetler esirler
    Lüks hayatlar ihtişam
    Dönem savurganlık dönemi
    Kralım çok yaşa bin yaşa
    Kral Şimşarişken geçiyor
    Bütün haşmetiyle
    Çoluk çocuk genç yaşlı
    Tören de alkışta tezahüratta
    Temiz nurlu farklı ayrı bir insan
    Seyrediyor olup bitenleri
    Yüreği yanarak kan ağlayarak
    Yıllar yılı anlatıyor gerçekleri
    Hakkı ve hakikatı nafile
    Puta tapıcılık bütün hızıyla
    Yakın diyor yakın
    Helak olmanız felaketiniz yakın
    Citleriniz değişecek
    Renkleriniz değişecek
    Büyük azap büyük azap
    Üçü beşi geçmiyor inananların sayısı
    Haydi Yunus haydi tamam
    Ne olacaksa olsun artık
    Yunus peygamber kararlı
    Gidecek buralardan sapkın şehirden
    Denizler aşmalı Terşine ulaşmalı
    Nicedir düşünceler kemiriyor
    Denize doğru sürüklenir
    İşte harekete hazır bir gemi
    Kaptanla görüşülür
    Hareket edilir
    Güvertede sakin bir yerde
    Huzurlu değil
    Sakin hiç değil
    İzinsiz gidiyorum
    Halkımı terkediyorum
    Ne yapabilirdim ki inanmadılar
    Doğruları bulduramadım
    İlerler gemi mavi sularda
    Tıpkı martılar gibi süzülerek
    Tam yol ileri
    İstikamet Terşin
    Aradan çok geçmez
    Kapkara bulutlar kaplar
    Gökyüzünü
    Bir yağmur ki bardaktan
    Boşanırcasına
    Bir fırtına alabildiğince
    Dört bir yandan dev dalgalar
    Döver gemiyi şiddetle
    Her taraf zifiri karanlık
    Kudurur deniz çıldırır deniz
    Paralanır yelkenler
    Gemiciler telaş içinde
    Her kafadan bir ses
    Ağırlıkları atalım
    Bütün ağırlıklar atılır
    Fırtına daha da artar
    Ne yapılırsa yapılsın
    Boşu boşuna
    Can pazarı can derdi
    Anın cana vurduğu an
    Umutların tükendiği an
    Bir çare bir çare olmalı
    Kurtuluş için ne yapmalı
    Evet evet bir uğursuz
    Aramızda gazaba uğramış biri
    Onu bulmalı denize teslim etmeli
    Herkes suskun herkes korkulu
    O halde kura çekelim
    Kura çekilir
    Yunus
    Bir daha Yunus
    Bir daha Yunus
    Derin bir nefes
    Bir yudum ferahlama
    Ey insanlar ben suçluyum
    Gazabı ben çektim
    Cezayı da ben çekmeliyim
    Haydi beni denize atın
    Dalgalar döver yeniden
    Bu adamın yüzünden
    Ayaklanır tayfalar
    Daha ne bekliyoruz
    Kaldırırlar Yunus'u denize teslim
    Dev dalgalar alır onu yutar
    Ya Rabbi sen beni seçtin
    İyiler iyisi yaptın
    Ben bilemedim kıymet bilemedim
    Kaçtım izinsiz kaçtım
    Pişmanlık perişanlık bitkinlik
    Denizde de değilim artık
    Neredeyim ben nerede
    Zifiri bir karanlık
    Neredeyim ben nerede Allah'ım
    Cezayı hakettim
    Üç gün üç gece süren
    Gözyaşları pişmanlık
    La İlahe İlla Ente Sübhaneke
    İnni Küntü Minez-Zalimin
    Kaygan bir zemin
    Sonra o da ne
    Sert bir darbe
    Kıyılarda artık
    Gözlerini ışığa alıştırır
    Kocaman bir balık
    Evet evet bir balık
    Beni buraya getiren
    Beni içinde taşıyan
    Bir balık bir balık
    Sonra bir kabak
    Onu koruyan başının ucunda
    Neden sonra canlanır
    Kendine gelir
    Halkına dönmelisin onları
    Doğruya çağırmalısın
    Görevin henüz bitmedi
    Güneşin battığı yöne doğru
    Günler geceler boyu yürüyüş
    Nihayet işte Ninova
    Ey Ninovalılar durun beni dinleyin
    Etkileyici ürperten bir ses
    Başınıza gelenleri felaketi biliyorum
    Size acındı kaldırıldı ama yine gelecek
    Kırk gün içinde kırk gün içinde
    Azap yakın yakın
    Kral Şimşarişken yaklaşır
    Üzerinden altın elmas işlemeli
    İncili harmaniyi atar üzerinden
    Ey halkım beni dinleyin
    Bana kulak verin
    Yunus'a inandım
    Sefil ahlaksız hayatı terkediyorum
    Çöle ibadet etmeğe gidiyorum
    Benim gibi düşünen peşimden gelsin
    Ninova halkı artık doğruyu bulmuş
    İnanmış geç de olsa hakikatı anlamış
    Balık dostu Peygamberlerinin yanındalar

    Necmiye Sarpkaya


    Her hakkı kendisine veya temsilcilerine aittir.

  • muhammed

    07.07.2005 - 09:48

    Hz.Muhammet gözümüzün nuru kalbimizin süsü
    efendimiz Allah şefaatine nail eylesin.

    Şiirlerimi buraya alıyorum.

    Nur Doğuyor


    Karanlık zifiri karanlıklar
    Geceler aysız
    Geceler yıldızsız
    Geceler nursuz
    Geceler ışıksız
    Geceler mehtapsız
    Dipsiz kuyular gibi
    Zindanlar gibi karanlık
    Geceler gecelerrr

    Afaklar karanlık
    Ufuklar umutsuz
    Kainat yasta
    İnsanlık hasta
    Küfür
    Şirk
    Yalan
    Hile
    Zulüm
    Zalim
    Günahlar diz boyu
    Günahlar
    Aydınlıkları boğmakta
    Karanlıklar karanlıklar
    Her taraf zifiri karanlık

    Diller suskun
    Gönüller küskün
    Ruhlar mutsuz umutsuz

    Şafak yaklaşmakta adım adım
    Güneş doğacak
    Karanlıkları boğacak
    Sonsuz nur doğacak

    Selama durmuştu kainat
    Muştular sunmuştu
    Düşler
    Lal olmuştu diller
    Tatlı bir telaş
    Bir heyecan

    Bütün alemler beklemede
    Alemlerin efendisini
    Güllerin efendisini
    Efendiler efendisini
    Nebiler nebisini beklemede
    Günlerden Pazartesi
    Kutlu bir gün
    Şafak vakti
    Bir yıldız doğar gök kubbeye
    Kisra Sarayında yıkılır burçlar
    Kabe de kırılır putlar
    Mecusi ateşleri söner
    Hasetinden
    Bir nur bir nur
    Kutlu bir nur görünür
    Asumanda

    Teker teker
    Salkım salkım
    Dökülür yıldızlar
    Gökyüzünden

    Nur çocuk açar gözlerini
    Sevince boğulur bütün dünya
    Şifa Hatun şaşar bu işe
    Şerbetler sunulur
    Muştular sunulur
    Beşer aklı şaşar

    Göklerde Ahmet
    Yeryüzende Muhammet (s.a.v)
    Bir yıldız
    Bir güneş
    Bir umut
    Doğar
    Karanlıkları boğar
    Allah’ın selamı
    Allah’ın rahmeti
    Üzerine olsun

    Necmiye Sarpkaya


    Ne Olur Gel


    Bir kerbela
    Hasrete çileye ateşe
    Vuslata kenetlenmiş
    Sevdalın çoktur
    Gittiğin yerlerde
    Gel ne olur gel

    Kuru çorak topraklara
    Nisan yağmurları gibi
    Gel ne olur gel
    Sıtretil müntehadan bir ses gibi
    Güllerden gelen bir esinti gibi
    Sıcacık bir nefes gibi
    Yetmiş perdeden geçen
    Refref üzerinden
    Arş-ı Azamdan
    Gel ne olur gel
    Şafaklar yaklaşmakta
    Adım adımmmm
    Hasrete çileye ateşe
    Vuslata kenetlenmiş
    Sevdalılar gibi
    Gel ne olur gel

    Necmiye Sarpkaya


    (Her hakkı kendisen veya temsilcilerine aittir)

    Seninle Güzel Herşey


    Sana akar bütün sular
    Seninle ferahlar denizler
    Seninle dillenir gönüller
    Seninle şenlenir bülbüller
    Senin nefesinde açar güller
    Sana göz kırpar bütün yıldızlar

    Sana hasret Fırat Dicle
    Sana hayran Nil Aras
    Seyhan Ceyhan
    Gözyaşları kurumaz
    Gittiğinden beri

    Yakamozlar sana döner
    Ay güneş sana yanar
    Bütün sevdalar sana sana kanar
    Sil gözlerini ağlama ateşe kanan sular
    Göklere yanan sular sil ağlama
    Senin aşkınla sana yanan canlar

    Okyanuslar taşların başını okşar
    Senin aşkından yanar
    Sana koşar martılar
    Kucaklar sana açılır
    Sana koşar kumrular
    nağmeler taşır güvercinler
    Senin için yanar senin için söner
    Coşkun ateşler çılgın ateşler

    Yakınlar seninle yakın
    Uzaklar seninle uzak
    Tuzaklar seninle güle döner
    Sana akar bütün sevgiler
    Sil ağalama gözyaşlarını
    Sil sevgililer sevgilisi
    Ağlama ağlama
    Bütün alem sana ağlar
    Sana hasret sana yanar
    Sana sana yanar

    Necmiye Sarpkaya


    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

  • enver paşa

    07.07.2005 - 09:02

    Ben bu soruya bir şiirim ile karşılık vermek istiyorum

    Beyaz Hüzün (Beyaz Ölüm)


    ah ah durdurabilse zaman çarkları
    kanatlanılabilse uçulabilse varılabilse
    Enver Paşanın mağrur kulaklarına
    Fısıldanılabilse al paşa al emri dense
    Ne olur salma civanlarımı dense
    Dağlar dağlar ölümlü dağlar

    Çileli dondurucu dağlar
    Yıl 13 ARALIK 1913
    Yarbaylıktan Albaylığa
    Arkasından paşalık
    Başkumandan vekilliği
    Henüz 32 yaşında mağrur kumandan

    25 ARALIK Mehmetçik çıkar yollara
    Marş marş istikamet Sarıkamış
    Kışlık parke içlik postal yok
    Ayaklarda çarıklar
    Yemenden yolculuklar
    Açlık yorgunluk yokluk
    Ağaç üzerinde geceler
    Mehmedim donmuş
    Mübarek bedenler
    Dökülür teker teker

    Hırsın bürüdüğü
    Dengelerin öldüğü
    Liyakatın yok olduğu
    Tecrübelerin kovulduğu
    Yalancı şöhretin sardığı
    Beyinler ah o beyinler

    Bize yanık türküler bırakır
    Mazinin kucaklarında günahlar
    Mazinin kucaklarında sevaplar
    Karbeyazı elbiseler yiğitlerim
    Yanık türküler sesleri keser
    Bülbüller susar
    Güller ağlar
    Dağlar taşlar ağlar
    Kurtlar kuşlar yas tutar
    Kara buza keser

    Beyaz hüzün yürekleri dağlar
    Kara haber tez ulaşır
    Kalbleri yaralar vicdanları paralar
    Ah dağlar ah yürükleri dağlar
    mübarek 90 bin can
    90 bin Mehmetim
    Beyaz kefenlerde
    Ruhlar havalanır ak güvercinler
    sonsuzluğu saran dağlar
    Cepheye çarıkla
    Cepheye yelekle
    Yollanan Mehmetimin
    Askerimin türküsü yankılanır
    Dağlar dağlar başı dumanlı
    Başı çileli dağlar

    Necmiye Sarpkaya


    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

  • felluce

    07.07.2005 - 08:58

    Felluce bir kentin acımasızca gökten yağan bombalarla medeniyet adına
    dostluk adına barış adına katledilmesi,yok edilmesi,baskı zulüm ve her tür şiddet olaylarını hatırlatıyor malesef.

    Bahtı Kara Felluce(insan hak.sav.larına ithaf olunur)


    Ölümlerden ölüm beğen felluce
    Gamlı yaslı bahtı kara felluce
    Muhammed Abbud anlatıyor
    Yüreği yanarak kan kusarak
    'Şafak vakti evimiz bombalandı
    Oğlum karnından yaralandı
    Evden çıkamadım hastaneye
    Göteremedim gözümün önünde
    Kıvranarak can verdi
    Dokuz yaşındaki oğlumu
    Ellerimle bahçeye gömdüm'

    İşte geliyor asrımız Firavunlar'ı
    Dolu dizgin geliyor
    Asrın topu tüfeği uçakları
    Haçlar takılmış tankları
    Havan topları ile omuz omuza
    Geliyorlar 'Felluce'

    Medeniyet adına (!)
    Özgürlük adına (!)
    Mutluluk adına(!)
    Demokrasi adına (!)
    İnsanlık adına (!)
    Hak savunma adına (!)
    Adalet adına(!)
    Geliyorlar taş üstünde taş
    Bırakmamaya ant ederek
    Geliyor Nemrut'lar geliyor
    Geliyor Kazıklı Voyvoda'lar
    Tarihin tozlu sayfalarını
    Aralayarak geliyorlar

    Büyük bir felaket yaşanıyor
    Yanı başımızda görülmemiş
    Duyulmamış bir katliam
    Bir dram yaşanıyor

    Kulaklarınız çınlasın
    İnsan hakları savunucuları
    Nerelerdesiniz nerelerde
    Neden sesiniz soluğunuz çıkmıyor
    Dut yemiş bülbüllere mi döndünüz
    Üzerinize ölü toprağı mı serpildi
    Mangallarınızda hiç mi kül kalmadı

    Savun ma sen canını malını
    Namusunu vatanını
    Bırak bombalasınlar
    Bırak yağmalansın
    Bırak talan edilsin
    Sen özgür olacaksın (!)
    Nasılsa demokrasi gelecek (!)
    Ülkene sana çocuklarına
    Ölsün çoluk çocuk
    Genç ihtiyar bebeler ana karnında
    Onların tatlı aşı kaynıyor şimdi

    Sami El Cumali Iraklı bir doktor
    Ağlıyor bağırıyor
    Sesini hiç kimse duymuyor
    Yaralı ziyaretine gittiği evden
    Dış dünyaya telefon ediyor
    'Bir ambulansım vardı vuruldu
    Dokorum yaralandı
    Onlarca yaralı evlerinde çaresiz
    Elimiz kolumuz bağlı
    Onüç yaşındaki kız çocuğuna
    Ulaşamadık vakitlice
    Ellerimde öldü' diyor

    Binlerce ölü Felluce sokaklarında
    Tekmelenen dövülen sürüklenen
    Iraklı komşularımız kapı komşularımız
    Korkunç görüntüleri seyrediyoruz
    Sadece seyrediyoruz

    Oluk oluk akan kan nasıl durdurulacak
    Yaralar nasıl sarılacak
    İnsanlık suçunu kim
    Engelleyecek ağla bahtı kara
    Felluce ağla
    Ne Ramazan durdurabilir onları
    Ne Kadir Gecesi
    Ne Bayram durdurabilir
    Taşlanmış kara gönülleri kara dilleri
    Kara elleri kirli elleri kanlı elleri
    Ölümlerden ölüm beğen Felluce
    Elbet uzanır Hakk'ın eli
    Doğar ak günler

    Necmiye Sarpkaya

  • ırak

    07.07.2005 - 08:54

    Irak bir dramı bir katliyamı kan barut ve gözyaşını bombaları ve bir
    medeniyetin,kültürel zenginliğin talan edilmesini.İnsanlık ayıbı
    geliyor aklıma.

    Ateşde Açan Hüzün Çiçekleri


    Minik bir serçe havalandı
    Felluce sokaklarında
    Umutsuzca kanat çırptı bir tozak düşürdü
    Bir fidan bir çınar devrildi
    Bir ana bir yürek bir can yandı

    Daha soğumamış sıcacık bir ten
    Gülyüzlü delikanlı solan bir can
    Bir gülümseme dudaklarında
    Zalim kurşunla devrilen çınarın

    Top sesleri uzaktan uzağa
    Feryad-ı fiğanlar ahlar vahlar
    Oğlunun başını okşayamayan yanık ana
    Elleri nasırlı gözleri hüzünlü gönlü kahırlı
    Eşine doya doya bakamayan kadın ana
    İşgali zulmü omuzlayan sırtlayan ana
    Kara iri gözleri çakmak çakmak
    Göğsünde bir yara bir yumru
    Birkaç gün önce devrilen taze fidan
    Hüzün çiçeği gözbebeği can çiçeği

    Babalar ölür yetim canlar
    Oğullar ölür kanadı kırık analar
    Eşler ölür kınası ellerinde gelinler
    Çocuklar ölür gözü yaşlı kırk gönüllü
    Hicranlı acılı çileli analar babalar

    Havalanır minik serçe
    Karşı tepelerden yükseklerden
    İkindi kısmetini aramak üzere
    Zavallı yumuk yumuk mini minicik

    Nasırlı ellerle duada ana
    Süzülür hasretini arayan çocuk
    Usul usul ölümlü odadan
    Ellerinde tane tane bulgur
    Yüreğinde umutlar bulgur bulgur

    Havalanır tepelerden minik serçe
    Ölümlü odadan bir çocuk süzülür
    Kanatlar ve adımlar yüzyüze
    Suçlar ve suçlular cezasız
    Zulümler cezalar cefalar çekilen

    Kanat çırpar minik serçe
    Bir tozak düşürür boşluğa
    Bir çocuk ayak yalın çıplak
    Üstü param parça lime lime
    Elleri dizleri kan revan

    Ana yaslı ölümlü odada
    Hangi baharlarda baba
    Kara gözlü ablacığım
    Zorla götürülür zorbalarca
    Derken bir ölüm tarlası
    Kimliksiz yığın yığın
    Yanyana elele dizdize

    Yoklar elleriyle dizlerini çocuk
    Yaşlar gözlerde korku minik yürekte
    Bilemez kime nereye gidecek
    Gelişleri gidiş kılan zalimlerin
    Silahların
    Bombaların gölgesinde
    İçli bir rüya gibi
    Bir kabus
    Bir karabasan gibi
    Minik bir çırpınış
    Kapanır toprağa çocuk
    Hala şaşkın bitkin
    Ellerinde tozak
    Saçılır sağa sola bulgurlar

    Dışarda içerde ölüler
    İçeride dışarıda canlar
    Ölü canlar ölü canlar
    Anaların babaların
    Abilerin ablaların
    Kardeşlerin arkadaşların
    İnsanların insanların
    İnsanlığın ölümü ölümüü
    Minik bir serçenin ölümü
    Minik bir yüreğin ölümü

    Kalk doğrul çocuk kalk
    Kuş seslerine gömülesi çocuk
    Gülücüklere boğulası çocuk
    Öpülesi öpülesi çocuk

    Kahrolası savaş uçakları
    parçalanası namlu
    Kırılası eller tetik çeken
    Harama uzanan eller
    Kahrolası haramiler

    Dilinin üstünde kalan bulgur tanesi
    Yutkunur çocuk usul usul tatlı tatlı
    Mor ikindilere uçası minik serçe

    Solmasın vakitsiz tomurlar
    Devrilmesin fideler
    Yeni gelinlerin ölümleri
    Hicranlı anaların ölümleri
    Aşkların aşıkların ölümleri
    Şaşkın kardeşlerin ölümleri
    Sabilerin bebelerin ölümleri

    Bir oyun daha biter
    Sahne kapanır
    Dekorlar toplanır
    Oyuncular yollara dizilir
    Başka Fellucelere
    Başka Kentlere
    Gidilmek üzere yola dizilir

    Ölüm melekleri yine gelecek
    Yarın yine gelecek kimbilir kime

    Kalk çocuk kalk
    Bekler acılı anan
    Yüreği yanık
    Kanadı kırık
    Kalk çocuk kalk
    Seni bekler bacın
    Kardeşin arkadaşın
    Kalk çocuğum kalk
    Seni bekler vatanın
    Sende umutlar sende
    Kalk Çocuk kalk
    Hüzün çiçeklerini
    Söndürmeye ant içerek

    (Hainlere zalimlere işgalcilere kalbsizlere
    ithaf olunur)

    Necmiye Sarpkaya

  • mehmet akif ersoy

    19.01.2005 - 09:58

    Rahmetli Mehmet Akif Ersoy anısına aşağıya şiirimi alıyorum.

    Gönüller İnsanına Selam Olsun! ! ! ! !


    Alperenler otağı doruklardan
    Selam olsun Alperenlere
    Mesafeler uzun yolculuk meçhul
    Bir düş gördüm yar bir düş
    Meçhulden gelen meçhule giden
    Hayra yor yorabilirsen erenler

    Selam olsun
    Sancılı dönemlerin şairine
    Sarsar hassas ruhu çalkantılar
    Ataların dedelerin ninelerin
    Ahu vahları feryadı figanları
    Duyulur kesik kısık sesinde
    Savaş meydanlarında
    Er meydanlarında
    Vatanın sesi olur
    Mazlumun nefesi olur

    Selam olsun Alperenlere
    Kuran ahlakı ile ahlaklanan
    Ömürünce mütevazı yaşayan
    Dostlarına dosttan dost olan
    Haksızlık etmeyen
    Haksızlığa uğramayı yeğleyen
    Örnek insana
    Gönül insanına
    Selam olsun

    Milletin ızdırabını ızdırabı bilen
    Hiçbir şeye asla başeğmeyen
    Hiçbir değerle satın alınamayan
    Cami ezanlar mabetler
    Ahiret kader tevekkül
    Tema olan
    Konu olan
    Hayat olan
    Hayat şekli olan
    Gönüllerde bestelenen şarkıların
    Törenlerde söylenen marşın
    Ahlâk seciye idael insanına
    Gönüller insanına
    Kalblerde yaşayan
    İman dolu yüreklerde yaşayan
    Alperenlere selam olsun
    Selam olsun.......

    Necmiye Sarpkaya


    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

  • filistin

    19.01.2005 - 09:37

    Sil Kanlı Gözyaşlarını Gazi Filistin


    Kuşatmalar altında kanı çekilmiş
    Şiddetlerle canından bezdirilmiş
    Boğaz tokluğuna mahkum edilmiş
    Sil kanlı gözyaşlarını Gazi Filistin

    Hz.İsanın doğduğu kutsal toprak
    Necef bozkırlarından ılık esintiler
    Şaron Ovalarından Sevinç yaşları
    Golan Tepelerinden muştular
    Sil kanlı gözyaşlarını Ey Gazi Filistin

    Peygamberlerimin mübarek izleri
    Atalarımın kazınmış ayak izleri
    Peygamberimin alın teri
    Ecdadımızın sıcacık nefesleri
    Ovalarında vadilerinde tepelerinde

    Turkuvaz renkli uzun geceler
    Gümüş renkli manalı şafaklar
    Pırıl pırıl ufuklar getir ufuklar
    Muştular sun Ey Gazi Filistin

    Kutlu bir burak gelir bir gece
    Resûl'ü-Kibriya'yı alır götürür
    Mescidi Aksadan semavata
    Oradan Sidretül Münteha'ya
    Ayak izleri mübarek gül teri
    Kutlu nefesi ter_ü taze
    Ey Gazi Filistin
    Ey Şehit Filistin
    Ey Kutsal Filistin

    Her karış toprağı sulanmış kanla
    Her karış toprağı savunulmuş canla
    Bir muştu bir muştu bir muştu
    Sil Kanlı gözyaşlarını Ey Gazi Filistin

    Elleri kınalı yüreği yaralı
    Utanç telleri ile çevrili
    Medeniyetlerin işgali
    Zalimlerin zulmü
    Sil gözyaşlarını Gazi Filistin

    Ey kıblem mabedim gökkubbem
    Peygamberimin kutlu durağı
    Atalarımın uzun duaları
    Miracım kutlu beldem
    Gönül tacım baştacım
    Ey Filistin Can Filistin

    İlk kurbanım kesilir
    Sabır metanet sadakat
    Hacer-i Muallak da
    İlk kurban kesilir
    Ey Gazi Filistin

    Zalimlerce işgal edilir haince
    Evin başına yıkılır acımasızca
    Şeria,gazze,bekan,lübnan
    Kampları utanç tablosu zalimce
    Şabra,Şetila yüzkarası insanlığın
    Baskın aniden soykırım hayasızca
    Elleri kanlı utanmaz zalimler
    Sil kanlı gözyaşlarını Gazi Filistin
    Sil sil ne olur sil kanlı gözyaşlarını

    İnsana olan saygımı,inancımı
    İnsana insanlığa olan güvencimi
    Geri kazanmak istiyorum
    Senden çöl rüzgarları
    Senden muştular
    Senden kutlu mutlu
    Haberler istiyorum
    Ey Gazi Filistin

    Boynu bükük analar
    Bağrı yanık rengi soluk
    Eli kolu kopup babalar
    Masum mahsun öpülesi bebeler
    Alkanlara bürünmüş gelinler
    Analar babalar,dedeler nineler
    Sil sil kanlı gözyaşlarını Ey Filistin

    İşgal altında silahların gölgesinde
    Yahudi kolonileri altında
    Seçim anlı şanlı
    Senin tercihin baştacımız
    Mahmut Abbas seçilir
    Ey vefalı cefalı Filistin

    Baskıya işgale zulüme son
    Acılara cefaya çilelere son
    Bağımsız Filistin Devleti
    Sil sil gözyaşlarını Gazi Filistin
    Sil sil gözyaşlarını Şehit Filistin
    Sil sil ne olur sil kanlı gözyaşlarını
    Zahmetin Rahmete,acının tatlıya
    Ulaşacağı günler yakın yakın
    Sil Kanlı gözyaşlarını

    Necmiye Sarpkaya


    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

  • çanakkale

    18.01.2005 - 11:24

    Ağla Gelibolu Ağla! ! !


    Ağustos günü Gelibolu gezisi
    Gezdikce gezmek isteği
    Gelibolu Ege'ye süzülüyor.
    Memleketimin haritası ağlıyor
    Gözyaşları deniz olup çağlıyor
    Boğazın serin suları eşlik ediyor
    Kelimeler havalanıyor yüreğimden
    'Hey koca Gelibolu onca yiğit Hakk'a
    Yürümüşken senden'.
    Neden sakinsin
    Neden şahlanmıyorsun
    Neden kanatlanmıyorsun

    İkiyüzellibin can ikiyüzellibin can
    Yankılanıyor Gelibolu
    Haykırıyor Gelibolu
    Ağlıyor Gelibolu ağlıyor
    Yaşlı Dede anlatıyor
    Dalgın ve üzgün
    Anlattıkça açılıyor
    Coşuyor coştukca anlatıyor

    'Zaman fırtınalara tutulduğumuz zaman
    Rüzgarların yelelerimizi dağıttığı zaman

    Kara ağızlar ferman keser
    Kefen biçer
    Kara eller
    Mezar kazar
    Çanakkale'den Istanbul'a varalım
    Hançerimizi tam göğsünden vuralım
    Ve korkunç zırhlılarla hareket edilir
    Havalar iyi giderse İKİ hafta içinde
    Boğaz'a demirleyecekler.

    Kara haber tez yayılır
    Azınlıklar muzaffer haçlıları
    Karşılama telaşında:
    Ana ağlar
    Yar ağlar
    Yol ağlar
    Bel ağlar
    Gelibolu ağlar.
    Yemen
    Kafkasya
    Çanakkale
    Galiçya
    Her yuvadan bir yiğit
    Yetmez İki
    Dört,beş
    Ne kadar varsa o kadar
    Yiğit yağız
    Git sen de git
    Vatan için
    Bayrak İçin
    Ezan için
    Namus için
    Can için
    Kimse kalmasın eli silah tutan
    Gitsin gitsin
    Kınalı kuzular

    Kınalı Murat'lar gitsin
    Son yongalar uğurlanır
    Analar ağlar
    Bacılar ağlar
    Yavuklular ağlar
    Körpe yavrular koklanır
    Saçlarından bir tutam kesilir
    Hatıra olarak saklanır
    Makaslar ağlar
    Mendiller ağlar

    Nice genç kızların muradı
    Dizilir Çanakkale yollarına
    Nişanlılar veda eder
    Kınalar ağlar
    Çeyizler ağlar
    Destanlar ağlar
    Şiirler ağlar
    Gelibolu ağlar
    Ve yurdun Dört bir yanından
    Gazi şehit adayları
    Düşmanın alnına değecek yalın pala
    Göğsüne inecek bir süngü gibi
    Ev bark çoluk çocuk ana yar
    Hepsinin hayali dökülür
    Oluk oluk kan olur
    Ya şehit ya gazi
    'Çanakkale geçilmez
    Geçilmez Çanakkale...

    Ege farklı tonda artık
    Dalgalar kıyıları döver hazin hazin
    Gri renkli ölüm makinaları görünür
    Ufuklar ağlar
    Afaklar ağlar
    Göz ağlar
    Gönül ağlar
    Seherler ağlar
    Mehmetcik hayıflanır
    Mehmetcik kederlenir
    Mehmetcik şahlanır
    Mehmetcik kanatlanır
    Gömülür boğazın sularına birer birer
    Gelibolu Sarpkayalarına çarpmayan gemiler
    Mehmetciğin gögsüne çarpar paralanır
    Bogazın azgın sularından kurtulanlar
    Boğulur şehitlerin al kanlarında üçer beşer

    Ve bir bahar sabahı
    Mecidiye tabyası darmadağın edilir
    Onaltı yiğit şehit olur
    Koca Seyit Ağa ağlar
    'La Havle Ve La Kuvvete'deyip
    Mermileri sırtlar
    Okkalar ağlar hasedinden
    Tarihler Onsekiz Martı yazarken
    Çanakkale'nin geçit vermeyeceği anlaşılır
    Aylar ağlar

    Çıkarma yapmaya karar verilir
    İlk çıkarma Ertuğrul Koyuna
    Ezineli Yahya Çavuş gürler
    'Vatanımın toprakları namusun kadar kutsaldır
    Düşman ayak basmamalıdır
    Altmışüç neferle akşama kadar
    Üçbin düşman öldürülür

    Mehtap deresinden bir orduya bedel
    Teğmen Mehmet Selim geçer
    Talihsiz bir kurşun benzin bidonuna isabet eder
    Selim Teğmen tutuşur
    Cesedini karartamaz ateşler
    Işıl ışıl ışıldar
    Gün ağlar
    Güneş ağlar
    Yğitler birer birer değil
    Bölük bölük alay alay
    Şehit düşer

    Üçün'cü taburda kınalı er,
    Sabri Beyin dikkatini çeker
    Yozgatlı Murat mahcup olur
    Boyun büker
    Hemen annesine yazar
    'Kardeşlerimin başına kına yakmayasın
    Mahcup oldum Zabit Efendi sorduğunda
    Cevap bekler
    'Ey oğlum gözümün nuru Murad'ım
    Selam söyle Zabit Efendiye
    Koçları kınalar kurban ederiz.
    Kınalı Murat anne mektubunu alamadan
    Kurban olur
    Bıçaklar ağlar

    Bir savaş ki Çanakkale içinde
    Herşey ağlar
    Şehitler sevinçten
    Gaziler teessürden
    Seddü'l bahir düşman ayağı değdi diye
    Boğaz ağlar
    Mehmet Çavuş
    Yahya Çavuş
    Koca Seyit
    Mülazım Mehmet Selim
    Kınalı Murat ağlar

    Ağla Çanakkalem ağla
    Ağla Gelibolum ağla
    En çok ağlamayı sen hakettin
    Geçilmez Çanakkale asla
    Dede sözünü tamamlar
    Ağlar,ak sakallarından akar yaşlar
    Yorgun bitkin,ağlamaklı
    Yolculuğa ara verilir

    Necmiye Sarpkaya


    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

  • çanakkale

    18.01.2005 - 11:20

    Değerli araştırmacı,yazar ve şair Sayın Ekrem Şamanın bir şiirini aşağıya alıyorum.

    Necmiye Sarpkaya

    Çanakkale'de Merhamet Dersi

    Çanakkale’de savaşan Fransız bir general,
    Hatırasında ne yazıyor, bak da ibret al.
    Soranlara der ki: “Yaşlıdır hala gözlerim,
    İnsanlık dersi için okunmalı sözlerim.
    Çok kanlı bir boğuşmadan sonra dolaşırken,
    Bir Türk askerine gözüm takıldı aniden.
    Bana tuhaf görünen hareketleri vardı,
    Ona doğru yöneldim, beni bir merak sardı.
    Bir de baktım ki, ağır yaralı bir Fransız’ın
    Yarasını sarıyordu, hiç aldırmaksızın.
    Kendi elbisesini kesip, yaralı ere,
    Tampon yapıyordu, kanın fışkırdığı yere.
    Durdurmuştu can düşmanının akan kanını,
    O da ağır yaralıydı, akıyordu kanı.
    Kendi yarasına basmıştı bir avuç toprak,
    Düşmanına bakıyordu, merhamet duyarak.
    Rüyadaydım sanki olanları görüyordum,
    Koşarak yanına kadar gidip şunu sordum:
    -O sana düşman değil mi, yarasını sardın,
    Ne yapmak istiyorsun, söyle nedir maksadın?
    O Türk askeri yarı baygın zor cevap verdi;
    -Bu asker yaşlıca bir kadın resmi gösterdi,
    Anladım ki anasına gitmek arzusudur,
    Belki anasının bir tanecik kuzusudur.
    Kendim şehit olacağım, bunu biliyorum,
    O anasına kavuşsun, budur benim arzum.
    Akan gözyaşlarımı silmeye çalışırken,
    Son nefeslerini vermişti ikisi birden.
    Gözlerimin önünden hiç gitmez bu manzara,
    Türk’e hayran olarak gideceğim mezara.”

    (istanbul:13.08.2004)

    Ekrem Şama

    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

  • çanakkale

    18.01.2005 - 10:50

    Çanakkele ile ilgili değerli araştırmaları ve gerçeklerin gün ışığına çıkmasına sebep olacak değerli bir şair ve yazarımızı tanıtmak istiyorum.
    Ekrem Şama
    Kitap isimleri: 'Hilelerle Çanakkale'
    'Şu Boğaz Harbi Dedikleri'
    Ben okudun çok beğendim arkadaşlarıma tavsiye ederim.
    Saygılarımla
    Necmiye Sarpkaya

  • çanakkale

    18.01.2005 - 10:48

    Çanakkale bir milletin dirilişi,kurtuluşu yeniden hayat buluşu,mücadele,
    zafer azim ve şanlı bir tarih
    Necmiye Sarpkaya

Toplam 29 mesaj bulundu