Şairler en çok kendilerini tanıtırken
sıkıntı duyarlar ne söylesem
sanatı ve sanatçıyı çalışan üreten
insanı seviyor önemsiyor saygı duyuyorum...
Selam olsun kendisini bilen insana,
selam olsun vaktini iyi işlerle
de ...
Şairler en çok kendilerini tanıtırken
sıkıntı duyarlar ne söylesem
sanatı ve sanatçıyı çalışan üreten
insanı seviyor önemsiyor saygı duyuyorum...
Selam olsun kendisini bilen insana,
selam olsun vaktini iyi işlerle
de ...
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Necmiye Çakıcı Sarpkaya Çobanyıldızı Nedire Yazılan Yorumlar Sayfası
23 Şubat 2025 Pazar - 02:17:29
mevlana
18.12.2010 - 12:06Gönüller Sultanı Hz. Mevlana
Gönül dünyasının dili gönül deryasının kahramanı, hoşgörü
Diyalog insanı. O Hz. Mevlana kur’an ve sünnetten biran
ayrılmayan gerek kal gerek hal diliyle yaşayan büyük düşünürdür.
Nice sultanlar nice vezirler nice paşalar nice liderler devirlerinin
Kahramanları unutulup gitmesine rağmen, onun eserleri; onun
Fikirleri onun sözleri yaşantısı örnek olmuş içimizi ısıtmış ter-ü taze
Hoş sedalar bırakmış, hoş çağrışımlar yapmış ve halende yapmaktadır..
Yedi yüzyıl öncesinden çıkıp gelmekte bizi bir halka etrafında toplamakta,
Yakmış olduğu meşale en parlak en keskin haliyle yanmakta dünya durdukça da
Yanmaya devam edecektir. Çağlar ötesinden sızan ilim ışıkları gönüllerde birer
Yıldız, birer güneş gibi parlamakta, ‘gel ne olursan ol yine gel' çağrıları insanları
cezbetmekte ve çağrıya uymaya zorlamaktadır.
İnsanlık onu anlamaya onu tanımaya çalışmaktadır. Onu anlayabilmek
Tanıyabilmek kolay değildir. Hayatını anlatmak yazmak zordur. Onun
Berrak bir su kadar temiz etrafına baktığımızda anne babasından ve
Feyz aldığı hocalarına kadar cevherlere rastlamak mümkündür.
O nurlu, elleri öpülesi annesi Mümine Sultan, etrafını yaydığı ışıkla
Nurla aydınlatan o mübarek Hatun iman ve nur kaynağıyla geleceğin
Tefekkür hoşgörü sabır, ilim irfan kaynağı olan büyük düşünürü
Beslemiş büyütmüştür. ‘’Kadın Hak nurudur, sevgili değil yaratıcıdır
Yaratılmış değil ‘’ diyerek nadide eser mesnevide annesi ve anneler
Hakkındaki düşüncelerini belirtmiştir.
Sultanu’l Ulema (Alimlerin Sultanı) babası Bahaeddin Veled’e
Üçyüz alimin rüyalarında Hz.Peygamberden almış oldukları emir
İle bu unvan verilmiştir. İlim,irfan Kur’ana adanan bir hayat geçirmiş
-Ey Rabbim! Bizi güzel huyla huylandır. Izdıraplara dayanıklı et ‘’
diye dua eder, gündüzleri mezarlıklarda gezerken geceleri ise yıldızları
seyreder, bunların yapılmasını tavsiye derdi. Mevlana’ nın ilk mürşidi
Babasıydı. Daha sonra dokuz yıl Seyyid Burhaneddin-i Tirmizi’ den
ders almış. İlim irfan merkezi Halep ile Şam da ders görürmüştür. Öyle
bir alim
Öyle bir zahit olur ki akıllara durgunluk verir Bilgide keramette, güzel huy
Güzel davranışta eşi benzeri bulunmaz. Hz. Mevlana’nın vatanı Konya olmuştur.
Mevlana ile Şems’i Tebriz’inin Konya da buluşup kavuştukları yere ’’İki denizin
Kavuştuğu ’’yer (Maracel Behreyn) denir. Şems Tebrizi Tebriz’de doğmuş olup,
adı Şemsettin Muhammed’ dir. Sırlı mucizevi inanılmaz olağanüstü bir insan olan
ve Hz. Mevlana’yı etkileyen Şems’ten bahsetmeden geçilmez. Onun makamı aşkı vecdi
hudutlarındaydı. Ondaki olağanüstü yetenekleri ve halleri Mevlana görüp temaşa etmişti.
Mümin müminin aynasıdır. Hadisi şerifine göre Hz. Şems’ te gördüğü kendi güzelliğine
Aşık olmuştu. Ondan feyiz almış birbirlerini ilim irfan hakikatler kur’an sünnet bilgilerinde
Tamamlamışlardı.
Hz. Mevlana Allahü Tela’nın yarattığı bütün mahlukata derin engin merhamet beslerdi.
'Bilgi sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyen ise denizlere dalan bir dalgıçtır'.
'Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden anlamasından kaynaklanır'.
Onun güzelliklerini özelliklerini anlatmak için kitaplar yetmez, mürekkepler yetmez.
Eserlerine kısaca göz atarsak; İlahi aşk’ı gönül derdini Divan-ı Kebir’de anlatmış,
Mesnevi de ise bilgilendirici yaşadığı yılların sonucu anlayış ve tavırlarını anlatmıştır.
Mevlana gönle gönül zenginliğine önem vermiş, çözümlerin huzurun kaynağı olarak o
mübarek yapıyı görmüştür. Köşkler saraylar istemek ahmaklık gönüllere talip olmak ise
zenginliktir ' der. 'Edep iste edep her edepsize sabretmektir' der. İnsanlık tarihinin ender
şahsiyetlerinden birisi olan eşi benzeri olmayan, hem yaşarken hem ölümünden sonra
dünyada pek çok kişiyi etkilemiş büyülemiş, etkilemeye de devam etmektedir....................Büyük düşünür
Ve devamla, 'Kendi halinde kalırsan bir damlasın; ama bütüne katılırsan derya olursun.'
'Kalpten kalbe yol vardır. Kardeşlik de düşmanlık da bu gizli yoldan geçer'
'Izdıraplar insanı güzelleştiren, özelleştiren olgunlaştırandır' der.
Necmiye Sarpkaya
siyonizm
01.06.2010 - 11:48Filistinde Çocuk Doğmak/Çocuk Olmak
Üzüm moru gözlerle bakıyorum
Hor görmeyin şaşkınım
Gönül penceremin camından
Çoçukluğuma dönüyorum yeniden
Ben beşikte öğrendim siper almayı
Tam uzanarak bilmem yatağımda yatmayı
Biberon tutmadan taş tuttu ellerim
Bundandır nasırlı ve sert oluşu
Biraz palazlanınca sapan aldım
Tankları vurmaya
Sonra tüfek tuttum gücüm yettiğince
Bundandır omuz düşüklüğüm
Duvarlara uçaklara tanklara
mermilere bombalara
Sapan atmak aşırı güç değil mi
Söyleyin teröristlik değil mi
Ben bilmem ninniyi
Nazçiçeği olamadım
El bebek gül bebek de istemedim
Filistinde doğmayı da
Neden baba bana siyonizmi tam anlatmadın
Adaletin adaletsizlik
Merhametin merhametsizlik
Vahşetin daha da vahşet olduğunu
Sen söylemedin ben öğrendim
Bir soru daha baba
Hırıstıyanlar neden aşırı hırıstıyan değiller
Müslümanın aşırısı ne demek
Kurana sünnete tabiiyet mi
Biliyor musun baba
Ben hasretim Mesci Aksaya
Cuma namazlarında koyamadım alnımı secdeye
Günde Beş vakit Rahman’a varamadım yüz süremedim
Üçaylar Ramazan mübarek günleri de bilemedim
Anlıyor musun baba
Benimde sesimde çağlardı belki kuş sesleri
Benimde açardı nefesimde güller laleler
Belki uçurtmada uçururdum kimbilir
Baskısız işgalsiz zulümsüz adil bir dünyaya
Göz açaydım Filistin de çocuk olmayaydım
Billur pınarlardan kana kana sular içer
Oyun için kullanırdım sapanları
Sek sek oynuyordum mayınlar üstünde
Onu da çok gördüler
İsrail canavarı
Ve
Onun keskin dişleri Amerika
Bir yanım Şeriada yanıyor
Bir yanım Gazzede
Diğer yanım Lübnan da yanıyor
Oluk oluk akıyor kanlarımız
Bön bön bakıyor insanlarınız
Bütün çiçekleri vermek isterdim size
Ben bilmem çiçek kokmayı çiçek koklamayı
Kurşun kan barut etrafım
Ne yana dönsem kan kokar
Bize terorist diyorlarmış
Biz teror teroris değiliz inanmayın siz
İsteğimiz yaşamak sadece evlerimizde topraklarımızda
Sevdiklerimizle siz olsaydınız ne yapardınız
Ben renkleri de tanımam ayıplamayın
Sadece kankırmızısını iyi bilirim
Bazen de kankardeş oluruz
Akarken koldan bacaktan kanlarımız
Hüzünlerim dinmiyor
Tıpkı bomba yağmurları gibi
Yüzüm gülmüyor
Ağlayamıyorum da
Gözlerime almıştım annemi
Babamı kardeşimi
Akıp gitmesinler diye
Bakamıyorum aynalara
Silinmez kara alınyazılarımı
Görürüm diye
Bakamıyorum
Utanın
Utanınnnn
Necmiye Sarpkaya
Siyonizmi en iyi çoçuklar anlatır.
necip fazıl kısakürek
26.05.2006 - 13:44Üstat Herkesin İçinde Yaşar
Açlık çeken birisine yiyecek,
Susayana su verdiğinde,
Üşüyeni sarıp sarmaladığında,
Sevgini sunduğun üstattır.
Rahmet ve minnetle anıyoruz
Mekanı cennet bahçesi,
yeri cennet köşkü olsun
kafkas kartalı
20.05.2006 - 23:16Savaşcı,mücadeleci,dostuna dost,düşmanına düşman,onu
sevmeyen bir insan düşünemiyorum,inançlarına ve prensipleğine son derece bağlı,akılcı,din adamı ve bilim adamı kadar bilgili vefalı ve fedakar
bir insan
Kafkas Kartalını anlatmaya çalıştığım
şiirimi buraya alıyorum..
Şeyh Şamil
Her şeyden üstündü senin için
İzzet ve haysiyet cesaret fedakarlık
Yiğitlik acı ve hicran
Gözyaşları katıktı ekmeğine
Hürriyet ve istiklal denince
İlk senin adın gelirdi akla
Hayat sayfan başlar ilim ve savaşla
Sınavın zor olarak hazırlanmıştı
Mertlikle devam eder hayat defterin
Hocan Mevlana Halid-i Bağdadi
İlim ve irfan yuvası Bağdat dan
Yetmedi ilimleri tahsil etmek Şeyh olmak
Edebiyat tarih fen bilimleri ile devam ederdi
Vazgeçemedin savaş da barış da asla kitaplardan...
Neydi hayat senin için neydi
Bazıları için rahat ve tatlı olan hayat
Savaş kan sıkıntı cefa zulüm çile
Düşmanların için
Korku panik ölüm yiğit
Gözüpek kahraman kararlı ve azimli
Bir komutan bir ateş parçası bir arslan
Tehlikedeydi artık vatanın milletin
Bütün mukaddes değerler
Asır xıx. asır başları
Sanayi devriminin ardından
Yağma sömürge talan
Sıcak denizlere açılma hayali
Kafkasları geçerek inmek Anadolu
Üzerinden Akdenize
Dikildin dimdik düşmanın karşısına
Göğsündeki süngü durduramazdı seni asla
Yirmi beş günlük baygınlıktan sonra
İlk sorun 'Ana namaz vakti geçti mi 'oldu
Seni milletini ayakta tutan neydi
İnanç mıydı azim miydi
Kararlılık mıydı
Cesaret miydi
Kahramanlık mıydı
Alimlik miydi
Bunlar sende doğuştan mevcuttu
Dağıstanlıları Çerkezleri Çeçenleri Avarları
Topladın tek ülkü etrafında
Savunma ve Hürriyet
Birliği beraberliği sağladın.
Sen zor günlerin zor dönemlerin
Adamı değil miydin ne olsa
Kar etmedi sana asrın
Topu tüfeği süngüsü askeri siyaseti
Ekonomisi Lojistiği
Hiçbir şey kar etmedi sana
Hile kurnazlık entrikalarayak oyunları
Kar etmedi sana... Satın alınamadın asla
Hiçbir değerle...
Sana Hürriyetine milletine
Karşılık sulh teklifi geldi
En kıramayacağın anandan yarinden..
Oysa mecbur bırakılmıştı mübarek
Eli öpülesi senin gibi evlat yetiştiren
Şanlı...Ana
Karar kesin hüküm verildi
'Annem cezalandırılacak
Bir tarafta ana can dost..
Diğer tarafta
Namus İstiklal Mücadelesi
Haysiyet ve onur sınavı
Çözümü buldun pratik müthiş zekan ile
Gösterdin karlılığını ve azmin zaferini
Kendini kırbaçlatarak dosta düşmana.
Medine de uydun son çağrıya
Ebedi aleme gel çağrısına
Defnedildin Kahraman asker
Kahraman Komutan Şeyh Şamil
Sevgili Peygamberime komşu oldun
Cennetül Baki Kabristanında
Sen rahat ol cesur yürek
Sen rahat ol
Hala ayaktayız
Hala Anadolu’ya Birileri inemedi
Sıcak Denizlere
Geçilemez Anadolu asla
Sen rahat ol
Necmiye Sarpkaya
ırak savaşı
17.01.2006 - 22:16IRAK
Irak bir dramı bir katliyamı kan barut ve gözyaşını bombaları ve bir
medeniyetin,kültürel zenginliğin talan edilmesini.İnsanlık ayıbı
geliyor aklıma.
Necmiye SARPKAYA
ırak savaşı
17.01.2006 - 22:14Savaş değil bir işgal bir katliam kan barut gözyaşı haksızlık ve soykırım
sebeplerini ise bir masalımsı şiirle anlattım.Aşağıya alıyorum
Büyüklere Masallar (Yalan Rüzgarları) (1)
2003 Mart ayını gösterir tarihler
Devletlerden bir devlet
Kitle imha silahı bulundurur
Süper güçler tehlikeye düşer
Yetmiyormuş gibi kafa da tutar
Gelin gelin geleceğiniz varsa
Göreceğiniz de var
Sizi çöle saplayalım da
Görün gününüzü
Çağrıya uyulur gidilir
Oraya kadar gidilmişken işgal edilir
Diktatörlerin heykelleri halkla el ele
Davul zurna ve halk oyunları eşliğinde
Kırılır parçalanır devrilir
Halk conolarla elele gönül gönüle
ne de olsa özgürler
Masal bu ya
Aniden ciddi devlet adamları
Sahtekar dolandırıcı yalancı
Oluverir...
Maskeler düşer kel görünür
Akşam söyler sabah yalanlar
Haçlı Seferleri mi kim çıkarıyor bu
Yalanları kim söylüyor
Devlet devlet değil
Halk da halk değil
Masal bu ya
Yalan rüzgarı devam eder eder
Kitle imha silahları bulunmaz
Oysa alet edavat zırzavat
Onlardan gitmiş
Bedeli nakit tahsil edilmiş
Faturaları saklanmış
Elma dersem çık
Armut dersem çıkma
Ne söylenirse söylensin
Muzur silahlar çıkmaz ortaya
Oyun bozan ya koca koca devletlerin
Oyunlarını bozacak
Kafaya koymuş bir kere
Ne çare......
El Kaide Örgütünden
Eser yok kıyı köşe bucak aranır
Taşların tepelerin altlarına bile bakılır
Ne gezer yeller esiyor yerlerinde
Buhar olur uçar masal bu ya
O arada hesap da olmayan birşey olur
Diktatör yakalanır perişan bitkin
Yorgun hasta zavallı bir şekil de
Güzelce saç baş
Tepeden aşağı muayene edilir
Medeni doktorlara emanet edilir
Avukatlar tutulur özel adalar alınır
Yatlar katlar e..e...e insan hakları malum
İnsanlık öldü mü adil özgür demokrat insanlar
Elinde emniyette ne de olsa
O erer mutluluğa biz çıkalım kerevetine
Masal bu ya her şey iyiye giderken
Yalan rüzgarları tersten esmeye başlar
İşler bozulur zaman bu durur mu yerli yerinde
Hızla akar 2004 Ramazan ayı gelir çatar
Beyaz bembeyaz pembe pespembe saraylarda
İftarlar verilir kardeşlik dostluk oyunları oynanır
Derken bin aydan hayırlı kadir gecesi gelir
İşte tam o gece kadir gecesi
Top tüfek medeniyet icadı ne varsa kullanılır
Genç yaşlı çoluk çocuk ne çıkarsa katledilir
Yetmez camiler kurşunlanır insanlar öldürülür
Ölenler sokak köpeklerine yem edilir
Kalanlar bin pişman her tür eziyet düşmanın başı ezilir
Kendilerini Fırat'a atanlar öldürülür al kanlara boyanır
Masal devam eder masal içinde hepimiz hepiniz
Bütün dünya yar alır rol alır
Kanlar donmuş
Diller susmuş
Gönüller kararmış
Gözyaşları taşlaşmış
Eller semaya açılmış
Bir daha kapanmamış
Masal burada kesilir
Naziler Hitler
Gelmiş geçmiş bütün bildik tanıdık
Diktatörler aranır aranır
Rahmet okunmak için aranır
Masal burada biter
Zahmetin Rahmete
Acının tatlıya ulaşacağı günler
Beklenir beklenir dilenir dilenir
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Felluce bir kentin acımasızca gökten yağan bombalarla medeniyet adına
dostluk adına barış adına katledilmesi,yok edilmesi,baskı zulüm ve her tür şiddet olaylarını hatırlatıyor malesef.
Bahtı Kara Felluce(insan hak.sav.larına ithaf olunur)
Ölümlerden ölüm beğen felluce
Gamlı yaslı bahtı kara felluce
Muhammed Abbud anlatıyor
Yüreği yanarak kan kusarak
'Şafak vakti evimiz bombalandı
Oğlum karnından yaralandı
Evden çıkamadım hastaneye
Göteremedim gözümün önünde
Kıvranarak can verdi
Dokuz yaşındaki oğlumu
Ellerimle bahçeye gömdüm'
İşte geliyor asrımız Firavunlar'ı
Dolu dizgin geliyor
Asrın topu tüfeği uçakları
Haçlar takılmış tankları
Havan topları ile omuz omuza
Geliyorlar 'Felluce'
Medeniyet adına (!)
Özgürlük adına (!)
Mutluluk adına(!)
Demokrasi adına (!)
İnsanlık adına (!)
Hak savunma adına (!)
Adalet adına(!)
Geliyorlar taş üstünde taş
Bırakmamaya ant ederek
Geliyor Nemrut'lar geliyor
Geliyor Kazıklı Voyvoda'lar
Tarihin tozlu sayfalarını
Aralayarak geliyorlar
Büyük bir felaket yaşanıyor
Yanı başımızda görülmemiş
Duyulmamış bir katliam
Bir dram yaşanıyor
Kulaklarınız çınlasın
İnsan hakları savunucuları
Nerelerdesiniz nerelerde
Neden sesiniz soluğunuz çıkmıyor
Dut yemiş bülbüllere mi döndünüz
Üzerinize ölü toprağı mı serpildi
Mangallarınızda hiç mi kül kalmadı
Savun ma sen canını malını
Namusunu vatanını
Bırak bombalasınlar
Bırak yağmalansın
Bırak talan edilsin
Sen özgür olacaksın (!)
Nasılsa demokrasi gelecek (!)
Ülkene sana çocuklarına
Ölsün çoluk çocuk
Genç ihtiyar bebeler ana karnında
Onların tatlı aşı kaynıyor şimdi
Sami El Cumali Iraklı bir doktor
Ağlıyor bağırıyor
Sesini hiç kimse duymuyor
Yaralı ziyaretine gittiği evden
Dış dünyaya telefon ediyor
'Bir ambulansım vardı vuruldu
Dokorum yaralandı
Onlarca yaralı evlerinde çaresiz
Elimiz kolumuz bağlı
Onüç yaşındaki kız çocuğuna
Ulaşamadık vakitlice
Ellerimde öldü' diyor
Binlerce ölü Felluce sokaklarında
Tekmelenen dövülen sürüklenen
Iraklı komşularımız kapı komşularımız
Korkunç görüntüleri seyrediyoruz
Sadece seyrediyoruz
Oluk oluk akan kan nasıl durdurulacak
Yaralar nasıl sarılacak
İnsanlık suçunu kim
Engelleyecek ağla bahtı kara
Felluce ağla
Ne Ramazan durdurabilir onları
Ne Kadir Gecesi
Ne Bayram durdurabilir
Taşlanmış kara gönülleri kara dilleri
Kara elleri kirli elleri kanlı elleri
Ölümlerden ölüm beğen Felluce
Elbet uzanır Hakk'ın eli
Doğar ak günler
Necmiye Sarpkaya
özlem
04.10.2005 - 16:24Özlemmm
Özlemmmmm; nedir özlem hep kendi kendime bunu sorar dururdum. Bugün yine aklımda özlem sorusu vardı. Sabah karar verdim uzun uzun düşündüm. Sahi özlem nedir? Ben neleri özlüyorum arkadaşlarım dostlarım neleri özlüyor diğer insanlar neleri özleyebilir. Bir dostu, bir arkadaşı,bir sırdaşı anneyi babayı ve çocukları bu listeyi oldukça uzatabilir ve genişletebiliriz. O halde nedir özlem; bir insanı bir yeri kısacası neyi istiyorsak onu görmek,ona kavuşmak onunla beraber olmak isteğidir,desem, bu kez şöyle bir soru akla gelir,özlem insanı çok mu yakar kavurur içi içine sığmaz bir heyecan mı duyar yerinde duramaz özlediği her ne ise hep gözlerinin önünde baktığı gözünün iliştiği, her yerde, kıyıda Bazen seraplar görür, onu görür gibi olur ellerini uzatır, tam yaklaştım, buldum, yakaladım,derken kayboluverir. Gözlerimizin önünde, canımızda kalbimizde,gönlümüzde,duygu duygu ve düşüncelerimizde özlemlerimiz ve yakıcı yıkıcı gücü vardır.Neleri özleriz konusuna yeniden dönersek:Sevgilimizi,canımızı,kendimizden canımızdan
daha çok sevdiğimiz nadide varlığımızı,ucsuz bucaksız kırları,çayır ve bayırları,mini minicik yeni doğmuş bir kuzuyu,yeni doğmuş bir bebeği,minicik bir serçeyi, hep insanoğluna dost olmuş bembeyaz bir güvercini,kumruyu,flamingoları minicik Arı kuşlarını ve kırların özgür rengarenk kelebeklerini,hacı leylekleri özlemez misiniz? Kıpkırmızı gelincikleri minicik günaydınnnnn diye bağıran papatyaları,şırıl şırıl dereleri,gürül gürül ırmakları çarşaf gibi uzanan denizi gümüş
rengi bayırları,masmavi gökyüzünü davudi bir sesle okunan ezanları enfes gözüken dalından kopartarak yiyebileceğiniz bir meyveyi,ormanları,bin bir renkli bin bir kokulu kır çıçeklerini,yağmur sonrası gökkuşağını ve güzelim toprak kokusunu,ramazan ayında iftara yakın saatlerde mis
ekmek kokusunu hiç özlemediniz mi?
Özlemeyenimiz var mıdır? .
Buraya kadar tamam peki ya elimizde bulunan,yanımız da bulunan,etrafımızdaki dostlarımızın
dostlarımızın,arkadaşlarımızın,kardeşlerimizin,canlarımızın,komşularımızın,çocuklarımızın
anne ve babalarımızın,sevdiklerimizin kıymetlerini gerçekten biliyor muyuz? yoksa zamana ve alışkanlıklarımıza mı yeniliyoruz.
Lütfen, hayat çok kısa etrafımıza alıcı gözle şöyle bir bakalım,kendimizi benliğimizi unutarak egodan sıyrılarak,telaşlardan ve koşturmacalar dan bir an olsun başımızı kaldırarak sükünetle sühuletle fakat atalete düşmeden etrafımıza bakalım.Kimi kimleri özlüyoruz? Kimi veya kimleri
özlemeliyiz elimizdekilerin değerlerini gerçekten biliyor muyuz? Şükrünü eda edebiliyor muyuz? Lütfen birazcık daha dikkat ve özen.
Olumlu ve yapıcı yakıcı kavurucu özlemlere
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ramazan
04.10.2005 - 14:28Kutsal mübarek bereket ve rahmet dolu
ışıl ışıl bir ay bünyesinde bin aydan hayırlı kadir gecesini barındıran
Yıldız gözlü bir ay nurlu ve efsunlu mübarek olsun.Bütün insanlığa huzur barış ve kardeşlik gelmesine vesile olsun.Bugün yazmış olduğum şiirimi
aşağıya alıyorum.
Hoş Geldi Ya Şehr-i Ramazan
Ruhlarımızı yücelten
Bedenlere şifa
Gönüllere safa
Rahmet bereket mağfiret yüklü
Efsunlu yıldız gözlü Ramazan
Başımızda miraç tacı
Aşımızda cennet lezzeti
Gül benizlere elmas pırıltısı
Sadaka ödüllü gülüşlere pırlanta ışıltısı
Aydınlatır kainatı kur'an nuru
Patlar toplar
Vurulur davullar
Söylenir maniler
Sırma,kasnak anavata,dival işlemeli
İpek arakiye yazma seccadeler
Her iki rekatta salavat getiren
Davudi müezzinler
Merhamet rahmet kuşanırken alemler
Zenginlikten soyutlanırken zenginler
Yoksullukları kaybolurken yoksulların
Herkesin müsavi sayıldığı
Efsunlu Yıldız Gözlü Ramazan
Sabır metanet coşarken kalplerden
Irmaklar dolu dizgin
Gönüller meleklere eş uhrevi
Renkler solgun nurani
Hesaba çekerken içimdeki kürsi
Ağlar tevbeler
Taşar pişmanlıklar
Asumana kavuşur
Çörekli simitli börekli
Davullu dümbelekli
Meddahlı karagözlü
Çaylı kahveli nargileli
Şuruplu şerbetli
Kandilli fenerli
Eski Ramazanlar
Gök kubbeyi çınlatan tekbirler
Asumana yükselen asude gönüller
İhya olan müminler mümineler
Secdeye kapanan pak alınlar
Yeniden yeşeren kardeşlik
Barış güven,coşkunun mimarı
Hoş Geldin Şehr-i Ramazan
Suçlunun tevbeleri
Suçun utancı
Sevabın kazancı
Müminin miracı
Teravih zekat fıtır
İlahi Ferman
Gönüllere derman
On bir ayın sultanı
Hoş Geldin hoş geldin
Necmiye Sarpkaya
veda hutbesi
07.09.2005 - 20:22Veda Hutbesi:Hz.Muhammet Mustafa (s.a.v) efendimizin en son hutbesidir.Bütün zamanların en manidar ve güncelliğini koruyan muhteşem bir hitabetidir.Aşağıya alıyorum.Okuyanlar okutanlar
şefaatine nail olsunlar inş.
VEDA HUTBESİ
Ey insanlar!
Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi
olarak bir daha birlesemeyecegim.
Ashabim!
Bugünleriniz nasil mukaddes bir gün ise, bu aylariniz nasil mukaddes bir ay ise,
bu sehriniz (Mekke) nasil mübarek bir sehir ise, canlariniz, mallariniz,
namuslariniz da öyle mukaddestir; her türlü tecavüzden korunmustur.
Ey Ashabim!
Yarin Rabbinize kavusacaksiniz ve bugünkü her hal ve hareketinizden
muhakkak sorulacaksiniz. Sakin benden sonra eski sapikliklara dönüp de
birbirinizin boynunu vurmayiniz! Bu vasiyetimi burada bulunanlar,
bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunupta isitenden
daha iyi anlayarak, muhafaza etmis olur.
Ashabim!
Cahiliyet devrinde güdülen kan davalari da tamamen kaldirilmistir. Kaldirdigim
ilk kan davasi Abdulmuttalib'in torunu Rebia'nin kan davasidir.
Ey Ashabim!
Bugün seytan sizin su topraklarinizda yeniden tesir ve hakimiyetini kurmak
gücünü ebedi surette kaybetmistir. Fakat siz; bu kaldirdigim seyler disinda,
kücük gördügünüz islerde ona uyarsaniz, bu da onu memnun edecektir. Dininizi
korumak için bunlardan da sakininiz!
Ey insanlar!
Kadinlarin haklarini gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanizi tavsiye
ederim. Siz kadinlari, Allah emaneti olarak aldiniz; onlarin namuslarini ve
iffetlerini Allah adina söz vererek helal edindiniz. Sizin kadinlar üzerinde
hakkiniz, onlarin da sizin üzerinizde haklari vardir. Sizin kadinlar üzerindeki
hakkiniz, onlarin aile yuvasini, sizin hoslanmadiginiz
hiçbir kimseye çignetmemeleridir. Eger razi olmadiginiz herhangi bir kimseyi aile
yuvaniza alirlarsa, onlari hafifce dövüp, sakindirabilirsiniz. Kadinlarin da sizin
üzerinizdeki haklari mesru bir sekilde, hertürlü yiyim ve giyimlerini temin
etmenizdir.
Ey Mu'minler!
Size bir emanet birakiyorum ki, ona*****i sarildikça yolunuzu hiç sasirmazsiniz. O
emanet Allah kitabi Kur'an'dir.
Ey Mu'minler!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman müslümanin kardesidir;
böylece bütün
müslümanlar kardestir. Din kardesinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz
baskasina helal degildir. Meger ki, gönül hoslugu ile kendisi vermis olsun.
Ey Ashabim!
Kendinize de zulmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakki vardir.
Ey Insanlar!
Cenab-i Hak her hak sahibine, hakkini (Kur'an'da) vermistir. Varise vasiyet
etmege lüzum yoktur. Çocuk kimin döseginde dogmussa, ona aittir. Zina eden
için mahrumiyet vardir. Babasindan baskasina ait soy iddia eden soysuz, yahut
efendisinden baskasina intisaba kalkan nankör, Allah'in gazabina, meleklerin
lanetine ve bütün müslümanlarin ilencine ugrasin. Cenab-i Hak, bu gibi
insanlarin ne tevbelerini, ne de adalet ve sahadetlerini kabul eder.
Ey Ashabim!
Rabbiniz birdir. Babaniz da birdir; hepiniz Adem'in çocuklarisiniz, Adem ise
topraktandir.
Allah yaninda en kiymetli olaniniz, ona en çok saygi göstereninizdir. Arabin
Arab olmayana
takva ölçüsünden baska bir üstünlügü yoktur.
Ey Ashabim!
Yarin beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? 'Allah'in elçiligini ifa ettin,
vazifeni yerine
getirdin, bize vasiyet ve ögütte bulundun diye sahadet ederiz! '
(bunun üzerine Resul-i Ekrem, mübarek sahadet parmagini göge dogru
kaldirarak, sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek söyle buyurdu :)
Sahit ol ya Rab! Sahit ol ya Rab! Sahit ol ya Rab!
Hz.Muhammet Mustafa (S.A.V)
miraç
07.09.2005 - 16:49Yedi Kat Göklerde ihtişamlı ve sonderece anlamlı büyülü,büyüleyici
hiçkimseye kısmet olmayacak kutlu bir yolculuk.Gece yürüyüşü
İsra da deniyor.
Miraç
Gurbet hiç değişmez
Gül benizlim
Sen masum sen mazlum
Yerlerin göklerin nadide çiçeği
Gül yüzlüm güzel sözlüm
Sevgililer sevgilisi
Yine mahsun yine mazlum
Hüzün yılları gelir çatar
Dayanak dost can amca
Ebu Talip
Gözbebeği baştacı iffet sadakat
Abidesi örnek hatun Hz.hatice
Dünya süsü dünya meyvesi
Ebu Kasım arkasından Abdullah
Ahirete göçer
Tertemiz kalp buruk
Mubarek gözler yaşlarla dolu
Bir yanında Hz.Ebubekir
Diğer yanında H.Osman
Ebu Cehil kıralası ellerini
Mübarek yakaya atar
Yetmez müşriklere
İşkembeler atılır
Taif de çıkış yolu olmaz
Müminler taşlanır
Acılar üst üste
İmtihanlar zor
Sınanacaklar
Denenecekler
Bir gece ansızın Mekkeden
Mescid-i Aksaya
Yedi Kat Göklere
Gül yüzlüm Göz Bebeğim
Feza aleminden beka alemine
Melekler selama durur
Mirac’ın Sultanı
Gönüller Sultanı
Hakk’ın davetine mazhar olur
Ne gözler görmüş
Ne kulaklar işitmiş
Ne gönüllere doğmuş
Cennet saltanat mülk
Arş’ı Azam
Kab’ı Kavseyn Makamına
Zat’ı Celil-i Zül Cemal ile görüşme
Efendim Gül yüzlüm Gözbebeğim
İhtişamlı yolculuk
Yedi Kat Göklerde
Arş,kürsi Leyh-u Mahfuz
Sidre-i Munteha
Cennetler inciden sedeften yakuttan
Misk amber kokulu toprağı
Şırıl şırıl akar suları
Süt ve bal ırmakları
Cennetleri gösterir Rahman
Habibine kuluna peygamberine
Hiçbir kula nasip olmaz
Gezmek tanımak tanıtmak
Anlatmak şerefine erdirdin
Ya Zül Celal
Habibini mirac ile
Burak binit
Cibril üzengi
Mikail yular tutar
Berk sürati ile yol alınır
Göklerin misafiri var bu gece
Herkes çekilsin yol versin
Büyük gece bu gece
Mübarek gece bu gece
Menzilden menzile
Mertebeden mertebeye
Yükseltilmiş Cemal’e erdirilmiş
Çağrı kutlu çağrı büyük yerden
Eşsiz emsalsiz davet
Huşu ile icabet
Habibine Gülyüzlüme
İzzet ikram refref döşek
Zaman ahir zaman
Ömürler kısa
Görevler fazla
Boş dönmez Gül Yüzlüm
Kutlu mutlu mirac dan
Cin ile ins peygamberi
Seçilmişler seçilmişi
Övülmüşler övülmüşü
Son peygamberim
Hatemül Embiya
Kıyamete dek
Tek mürşit
Tek müjdeci
Kurtarıcım Peygamberim
Sultanım Gül benizlim
Kainatın şerefi
Gözdeler gözdesi
Alemlerin Fahrı
İnsanlığın Efendisine
Saltanat şeksiz şüpesiz
Açık şekilde gösterilir
Boş dönmez mirac dan
Ümmeti ümmeti diyen
Müberek diller mübarek eller
Beş Vakit Namaz
Amenerresülü
Tehıyyat
Müjdeler
Mevlanın Cemalini gören
Sohbetine mazhar olan
Kutlu peygamberim
Gül Yüzlüm
Sultanımmmmm
Boş Dönmez
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ırak savaşı
17.07.2005 - 19:31Savaş değil bir işgal bir katliam kan barut gözyaşı haksızlık ve soykırım
sebeplerini ise bir masalımsı şiirle anlattım.Aşağıya alıyorum
Büyüklere Masallar (Yalan Rüzgarları) (1)
2003 Mart ayını gösterir tarihler
Devletlerden bir devlet
Kitle imha silahı bulundurur
Süper güçler tehlikeye düşer
Yetmiyormuş gibi kafa da tutar
Gelin gelin geleceğiniz varsa
Göreceğiniz de var
Sizi çöle saplayalım da
Görün gününüzü
Çağrıya uyulur gidilir
Oraya kadar gidilmişken işgal edilir
Diktatörlerin heykelleri halkla el ele
Davul zurna ve halk oyunları eşliğinde
Kırılır parçalanır devrilir
Halk conolarla elele gönül gönüle
ne de olsa özgürler
Masal bu ya
Aniden ciddi devlet adamları
Sahtekar dolandırıcı yalancı
Oluverir...
Maskeler düşer kel görünür
Akşam söyler sabah yalanlar
Haçlı Seferleri mi kim çıkarıyor bu
Yalanları kim söylüyor
Devlet devlet değil
Halk da halk değil
Masal bu ya
Yalan rüzgarı devam eder eder
Kitle imha silahları bulunmaz
Oysa alet edavat zırzavat
Onlardan gitmiş
Bedeli nakit tahsil edilmiş
Faturaları saklanmış
Elma dersem çık
Armut dersem çıkma
Ne söylenirse söylensin
Muzur silahlar çıkmaz ortaya
Oyun bozan ya koca koca devletlerin
Oyunlarını bozacak
Kafaya koymuş bir kere
Ne çare......
El Kaide Örgütünden
Eser yok kıyı köşe bucak aranır
Taşların tepelerin altlarına bile bakılır
Ne gezer yeller esiyor yerlerinde
Buhar olur uçar masal bu ya
O arada hesap da olmayan birşey olur
Diktatör yakalanır perişan bitkin
Yorgun hasta zavallı bir şekil de
Güzelce saç baş
Tepeden aşağı muayene edilir
Medeni doktorlara emanet edilir
Avukatlar tutulur özel adalar alınır
Yatlar katlar e..e...e insan hakları malum
İnsanlık öldü mü adil özgür demokrat insanlar
Elinde emniyette ne de olsa
O erer mutluluğa biz çıkalım kerevetine
Masal bu ya her şey iyiye giderken
Yalan rüzgarları tersten esmeye başlar
İşler bozulur zaman bu durur mu yerli yerinde
Hızla akar 2004 Ramazan ayı gelir çatar
Beyaz bembeyaz pembe pespembe saraylarda
İftarlar verilir kardeşlik dostluk oyunları oynanır
Derken bin aydan hayırlı kadir gecesi gelir
İşte tam o gece kadir gecesi
Top tüfek medeniyet icadı ne varsa kullanılır
Genç yaşlı çoluk çocuk ne çıkarsa katledilir
Yetmez camiler kurşunlanır insanlar öldürülür
Ölenler sokak köpeklerine yem edilir
Kalanlar bin pişman her tür eziyet düşmanın başı ezilir
Kendilerini Fırat'a atanlar öldürülür al kanlara boyanır
Masal devam eder masal içinde hepimiz hepiniz
Bütün dünya yar alır rol alır
Kanlar donmuş
Diller susmuş
Gönüller kararmış
Gözyaşları taşlaşmış
Eller semaya açılmış
Bir daha kapanmamış
Masal burada kesilir
Naziler Hitler
Gelmiş geçmiş bütün bildik tanıdık
Diktatörler aranır aranır
Rahmet okunmak için aranır
Masal burada biter
Zahmetin Rahmete
Acının tatlıya ulaşacağı günler
Beklenir beklenir dilenir dilenir
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
anne
17.07.2005 - 19:23Anne ilk sevgili ilk öğretmen bizi dünyaya taşıyan bakan büyüten yetiştiren melek.
Anneme Şiir
Çoğul düşler diyarındaydım
Dün gece anne
Sen yoğun bakım ünitesinde
Cihazlara bağlı gidip gelirken
Ölümle yaşam arası mücadele verirken
Ben neler yaşadım bilemezsin
Bilemezsin anneciğim
Soğuk hastane odasında ölümle burun buruna
Çiçeklenmişken bahar dalları yeşermişken umutlar
Ben vedaya henüz hazır değilmişim anneciğim
Umut ağacına sarılmış gönlüm
Dallarına tutunmuş düşüncelerim
Geçmişle gelecek arası mekik dokurken
Asla bugünü yaşamıyordum anne
Gözlerim, sıcacık beni tutan büyüten
Korumaya çalışan ellerinde takılıydı
Neler neler yaşadım ben anlatamam
Sen anlayabilir misin bilmiyorum anneciğim
Biliyorsun ben hemen ağlayamam
Dün gece de ağlayamadım
İçim kan ağlasa da gözlerimden yaş akmaz
Ne zamanki normale dönüp odana getirdiler
Verilen ilaçların tesirinden gözlerini yarı aralayıp
Çimen yeşili her zaman çok beğendiğim gözlerinle
Bana bakıp yanıma yat üstünü ört deyinceye kadar
Unuttun mu ben de artık anneyim anne
Bir anne için çocukları hep çocuk mu kalıyor
Sahi öylemi anne söyler misin hala çocuklarını mı düşünüyorsun
Hiç şüphem yok öyle yapıyorsun anne
İşte o an için için gözyaşlarımı içime akıttım
Damla damla boncuk boncuk herkesten sakladığım gözyaşlarımı
Bunu biliyor musun anneciğim bilmeni de istemedim
Kendin için değil bizim için yaşamak istediğini yeniden anladım
Sabah gözünü açar açmaz ben iyiyim sen yorgunsun
Hasta olmayasın dedin anne neden kendini hiç düşünmezsin
Oysa ben hiç bu kadar iyi olmamıştım sen yeniden hayata dönmüştün anne
Hala gözlerimi üretken olan ellerinden sevecen gözlerinde ayıramıyorum
Sen yorulmadan mı bizi büyütürken hiç gül benzin solmadı mı
Bunları sana söylemek istedim oysa hiç konuşamadım
Söyleyemediğim duygularımı hiç olmazsa yazıyorum
Okyanusların gel gitleri gibi duygu seli duygu fırtınası içerisinde
Sana neler anlatabilirdim neler söylemek isterdim bir bilsen
Duygular neden gizlenir neden aramızda sırlar olur bilemedim anne
Sen çiçekleri bitkileri ağaçları çok seversin bilirim
Ama şunu biliyorum ki papatyalara aşıksın bana benzettiğin için
İncileri de seversin oysa güzel kuğu boynuna asla takmadın onları
Bizi incilere benzettip hep gurur duyduğun için seversin
Gözlerin nemlendi kaçırıyorsun yine benden
Merak etme ağlayabilirsin anne ben biliyorum ki
Ağlarken de gülerken de bizim için atıyor tekleyen kalbin
Duygularını neden saklıyorsun anne ben başucunda bu şiiri yazarken
Sen yine daldın ilaçların tesirinden güzel gözlerini kapattın
Ne olur anne bir daha kapatma aç gözlerini tut ellerimi
Çoğul düşler diyarına yolculuğum bitecek birazdan
Ama sana olan sevgim ihtiyacım hiç bitmeyecek
Bitmeyecek canım anneciğim
Necmiye Sarpkaya
30-04-2005
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Annem
Bereketsin soframda annem
Rahmet iksirisin yeryüzünde
Merhamet timsalisin gözümde
Güçsün kuvvetsin dermansın dizimde
Hayatımı saran sarmalayan fermansın
İçimi ısıtan sıcacık güneş
Dünyayı aydınlatan en parlak yıldız
Havamsın suyumsun huyumsun
Toprağımsın bahçemsin çiçeğimsin annem
Dostum sırdaşım yoldaşım
Cefalı kahırlı vefalı
Zarif kırılgan naifsin
İlimsin irfansın öğütsün örneksin
Evsin barksın tüten ocaksın
Köşesin bucaksın daima açık kucaksın
Gülümseyen gülen bilensin
En uzun bir nefessin annem
Sevensin sevilensin sevdirensin
Bir öpücüksün en tatlısından
Bir sessin en güzelinden
Bir nefessin en temizinden
Annem canım annem
08.05.2005
(Anneler günü dolayısıyla bütün annelere armağanımdır)
Necmiye Sarpkaya
sevgi
13.07.2005 - 08:47En anlamlı en gizemli sözcük hayatın temeli
herşeyin başı başlangıcı sevgi.Nesir denememi
aşağıya alıyorum
Sevgi! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !
Sevgi; sihirli sözcük yeryüzündeki en anlamlı en gizemli en ilgi çekici ve geniş kapsamlı sözcük.
İnce bir sızı ile bir çarpıntı bir kıpırtı ile sakin,uysal bir yürekte başlar evvela. Ansızın bir damla,bir katre bir zerre gibi başlayan sevgi süratle büyür.Gönül toprağında başlayan ince sızı havasını,suyunu ve gübresini gönül denen derya deniz geniş ortamda bulur ve adeta hormonlanır.Geriye sevgiliyi haberdar etmek kalır,sevgi büyümüş serpilmiş o geniş topraklar dar gelmeye dışa sızmaya dışarıya açılmaya hazırlanmıştır.Sevginin üstünü örten
gizemli tül yavaş yavaş aralanmış,gözle görülmeye elle tutulmamaya başlanmış tam kıvama gelmiştir.İşte o an haberdar etme anı gelmiş geçmektedir.Özlemler,elem ve kederler acılar başlamıştır.Sevgiliyi görmeden sesini duymadan yaşamak çile ızdırap verir olmuştur.Onun her sözü her davranışı güzel ve özeldir.O muhteşemdir,o kusursuz o hatasız o her şeydir.Candır damarlar da dolaşan kandır.Yaşam ağacının kökü tek yaşam sebebi ve yegane gayedir.O manadır o özdür o biçimdir seven için sevgili herşeydir.
Sevgi yavaş yavaş gönülden gönüle sızacak akacak bir yol bulur ve kabul görür.Canan canın sunmuş olduğu en güzel ve en özel armağanı nasıl reddedebilir ki? edemez alır kabul eder.Gönül diğer gönülle buluşmuş koklaşmış anlaşmıştır.Zaman ve mekan önemli değildir samanlık seyran olacaktır. Ve öyle olur gün gelir sevinir gün gelir ağlaşırlar ama beraberlerdir herşey paylaşılır,acılar sevinçler hüzünler herşey paylaşılır.Sevgilinin eline batan bir diken sevenin gönlüne batar kanatır yaralar.Izdırabı kelimelerle anlatılamaz. İfade edilemez.
Ne olursa işte ondan sonra olur.Olaylar başlar; seven yitinemez,kanmaz ve doymaz sevgili tamemen onun olmalıdır bu ona verilmiş temel bir haktır. Sevgili aldığı her nefesi,söylediği her sözü onun için söylemeli,ona göre konuşmalı,ona göre davranmalı ona göre biçimlenmeli ve kılık kıyafetini ona göre düzenlemeli onun gönlünü hoş etmek hoş tutmak boynunun borcu olmalıdır.Halka takılmış,kement atılmış,bütün varlığı kelepçelenmiştir.Kalp parsellenmiş imarı yapılmış içerisine girip yerleşilmiştir.Gönüle daha önce kendisine sevgisine hayat veren yetiştiren,geliştiren gönüle ipotek konmuştur
Sevgi sihirli sözcük,
Sevgi nerede gizemli örtün?
Sevgi yaşamın temeli,
Sevgi en manalı sözcük,
Sevgi nasıl olmalıydın?
Nasıl yola çıkmıştık nerelere ulaştık?
Büyümeli,şartsız kuralsız ve beklentisiz olunabilir miydi?
Yorumu sizlere bırakıyorum......
Şartsız ve kuralsız gerçek sevgilere gerçek sevgililere
seven sevecek olan gönüllere selam olsun selam olsun.....
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
yunus
07.07.2005 - 10:47Hz.Yunus bir peygamberdir
La İlahe İlla Ente Sübhaneke
İnni Küntü Minez-Zalimin
Balık Dostluğu İsimli Şiirimde onu anlatmaya çalıştım.
Aşağıya alıyorum
Balık Dostluğu
Görkemli Ninova Şehri
Dicle Nehri kıyılarında
Gümüş rengi sularını
Köpürte köpürte akan Dicle
Mermerden taş binalar
Devir Asurlular devri
Devir Kral Şimşarişken devri
Savaşlar ganimetler esirler
Lüks hayatlar ihtişam
Dönem savurganlık dönemi
Kralım çok yaşa bin yaşa
Kral Şimşarişken geçiyor
Bütün haşmetiyle
Çoluk çocuk genç yaşlı
Tören de alkışta tezahüratta
Temiz nurlu farklı ayrı bir insan
Seyrediyor olup bitenleri
Yüreği yanarak kan ağlayarak
Yıllar yılı anlatıyor gerçekleri
Hakkı ve hakikatı nafile
Puta tapıcılık bütün hızıyla
Yakın diyor yakın
Helak olmanız felaketiniz yakın
Citleriniz değişecek
Renkleriniz değişecek
Büyük azap büyük azap
Üçü beşi geçmiyor inananların sayısı
Haydi Yunus haydi tamam
Ne olacaksa olsun artık
Yunus peygamber kararlı
Gidecek buralardan sapkın şehirden
Denizler aşmalı Terşine ulaşmalı
Nicedir düşünceler kemiriyor
Denize doğru sürüklenir
İşte harekete hazır bir gemi
Kaptanla görüşülür
Hareket edilir
Güvertede sakin bir yerde
Huzurlu değil
Sakin hiç değil
İzinsiz gidiyorum
Halkımı terkediyorum
Ne yapabilirdim ki inanmadılar
Doğruları bulduramadım
İlerler gemi mavi sularda
Tıpkı martılar gibi süzülerek
Tam yol ileri
İstikamet Terşin
Aradan çok geçmez
Kapkara bulutlar kaplar
Gökyüzünü
Bir yağmur ki bardaktan
Boşanırcasına
Bir fırtına alabildiğince
Dört bir yandan dev dalgalar
Döver gemiyi şiddetle
Her taraf zifiri karanlık
Kudurur deniz çıldırır deniz
Paralanır yelkenler
Gemiciler telaş içinde
Her kafadan bir ses
Ağırlıkları atalım
Bütün ağırlıklar atılır
Fırtına daha da artar
Ne yapılırsa yapılsın
Boşu boşuna
Can pazarı can derdi
Anın cana vurduğu an
Umutların tükendiği an
Bir çare bir çare olmalı
Kurtuluş için ne yapmalı
Evet evet bir uğursuz
Aramızda gazaba uğramış biri
Onu bulmalı denize teslim etmeli
Herkes suskun herkes korkulu
O halde kura çekelim
Kura çekilir
Yunus
Bir daha Yunus
Bir daha Yunus
Derin bir nefes
Bir yudum ferahlama
Ey insanlar ben suçluyum
Gazabı ben çektim
Cezayı da ben çekmeliyim
Haydi beni denize atın
Dalgalar döver yeniden
Bu adamın yüzünden
Ayaklanır tayfalar
Daha ne bekliyoruz
Kaldırırlar Yunus'u denize teslim
Dev dalgalar alır onu yutar
Ya Rabbi sen beni seçtin
İyiler iyisi yaptın
Ben bilemedim kıymet bilemedim
Kaçtım izinsiz kaçtım
Pişmanlık perişanlık bitkinlik
Denizde de değilim artık
Neredeyim ben nerede
Zifiri bir karanlık
Neredeyim ben nerede Allah'ım
Cezayı hakettim
Üç gün üç gece süren
Gözyaşları pişmanlık
La İlahe İlla Ente Sübhaneke
İnni Küntü Minez-Zalimin
Kaygan bir zemin
Sonra o da ne
Sert bir darbe
Kıyılarda artık
Gözlerini ışığa alıştırır
Kocaman bir balık
Evet evet bir balık
Beni buraya getiren
Beni içinde taşıyan
Bir balık bir balık
Sonra bir kabak
Onu koruyan başının ucunda
Neden sonra canlanır
Kendine gelir
Halkına dönmelisin onları
Doğruya çağırmalısın
Görevin henüz bitmedi
Güneşin battığı yöne doğru
Günler geceler boyu yürüyüş
Nihayet işte Ninova
Ey Ninovalılar durun beni dinleyin
Etkileyici ürperten bir ses
Başınıza gelenleri felaketi biliyorum
Size acındı kaldırıldı ama yine gelecek
Kırk gün içinde kırk gün içinde
Azap yakın yakın
Kral Şimşarişken yaklaşır
Üzerinden altın elmas işlemeli
İncili harmaniyi atar üzerinden
Ey halkım beni dinleyin
Bana kulak verin
Yunus'a inandım
Sefil ahlaksız hayatı terkediyorum
Çöle ibadet etmeğe gidiyorum
Benim gibi düşünen peşimden gelsin
Ninova halkı artık doğruyu bulmuş
İnanmış geç de olsa hakikatı anlamış
Balık dostu Peygamberlerinin yanındalar
Necmiye Sarpkaya
Her hakkı kendisine veya temsilcilerine aittir.
muhammed
07.07.2005 - 09:48Hz.Muhammet gözümüzün nuru kalbimizin süsü
efendimiz Allah şefaatine nail eylesin.
Şiirlerimi buraya alıyorum.
Nur Doğuyor
Karanlık zifiri karanlıklar
Geceler aysız
Geceler yıldızsız
Geceler nursuz
Geceler ışıksız
Geceler mehtapsız
Dipsiz kuyular gibi
Zindanlar gibi karanlık
Geceler gecelerrr
Afaklar karanlık
Ufuklar umutsuz
Kainat yasta
İnsanlık hasta
Küfür
Şirk
Yalan
Hile
Zulüm
Zalim
Günahlar diz boyu
Günahlar
Aydınlıkları boğmakta
Karanlıklar karanlıklar
Her taraf zifiri karanlık
Diller suskun
Gönüller küskün
Ruhlar mutsuz umutsuz
Şafak yaklaşmakta adım adım
Güneş doğacak
Karanlıkları boğacak
Sonsuz nur doğacak
Selama durmuştu kainat
Muştular sunmuştu
Düşler
Lal olmuştu diller
Tatlı bir telaş
Bir heyecan
Bütün alemler beklemede
Alemlerin efendisini
Güllerin efendisini
Efendiler efendisini
Nebiler nebisini beklemede
Günlerden Pazartesi
Kutlu bir gün
Şafak vakti
Bir yıldız doğar gök kubbeye
Kisra Sarayında yıkılır burçlar
Kabe de kırılır putlar
Mecusi ateşleri söner
Hasetinden
Bir nur bir nur
Kutlu bir nur görünür
Asumanda
Teker teker
Salkım salkım
Dökülür yıldızlar
Gökyüzünden
Nur çocuk açar gözlerini
Sevince boğulur bütün dünya
Şifa Hatun şaşar bu işe
Şerbetler sunulur
Muştular sunulur
Beşer aklı şaşar
Göklerde Ahmet
Yeryüzende Muhammet (s.a.v)
Bir yıldız
Bir güneş
Bir umut
Doğar
Karanlıkları boğar
Allah’ın selamı
Allah’ın rahmeti
Üzerine olsun
Necmiye Sarpkaya
Ne Olur Gel
Bir kerbela
Hasrete çileye ateşe
Vuslata kenetlenmiş
Sevdalın çoktur
Gittiğin yerlerde
Gel ne olur gel
Kuru çorak topraklara
Nisan yağmurları gibi
Gel ne olur gel
Sıtretil müntehadan bir ses gibi
Güllerden gelen bir esinti gibi
Sıcacık bir nefes gibi
Yetmiş perdeden geçen
Refref üzerinden
Arş-ı Azamdan
Gel ne olur gel
Şafaklar yaklaşmakta
Adım adımmmm
Hasrete çileye ateşe
Vuslata kenetlenmiş
Sevdalılar gibi
Gel ne olur gel
Necmiye Sarpkaya
(Her hakkı kendisen veya temsilcilerine aittir)
Seninle Güzel Herşey
Sana akar bütün sular
Seninle ferahlar denizler
Seninle dillenir gönüller
Seninle şenlenir bülbüller
Senin nefesinde açar güller
Sana göz kırpar bütün yıldızlar
Sana hasret Fırat Dicle
Sana hayran Nil Aras
Seyhan Ceyhan
Gözyaşları kurumaz
Gittiğinden beri
Yakamozlar sana döner
Ay güneş sana yanar
Bütün sevdalar sana sana kanar
Sil gözlerini ağlama ateşe kanan sular
Göklere yanan sular sil ağlama
Senin aşkınla sana yanan canlar
Okyanuslar taşların başını okşar
Senin aşkından yanar
Sana koşar martılar
Kucaklar sana açılır
Sana koşar kumrular
nağmeler taşır güvercinler
Senin için yanar senin için söner
Coşkun ateşler çılgın ateşler
Yakınlar seninle yakın
Uzaklar seninle uzak
Tuzaklar seninle güle döner
Sana akar bütün sevgiler
Sil ağalama gözyaşlarını
Sil sevgililer sevgilisi
Ağlama ağlama
Bütün alem sana ağlar
Sana hasret sana yanar
Sana sana yanar
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
enver paşa
07.07.2005 - 09:02Ben bu soruya bir şiirim ile karşılık vermek istiyorum
Beyaz Hüzün (Beyaz Ölüm)
ah ah durdurabilse zaman çarkları
kanatlanılabilse uçulabilse varılabilse
Enver Paşanın mağrur kulaklarına
Fısıldanılabilse al paşa al emri dense
Ne olur salma civanlarımı dense
Dağlar dağlar ölümlü dağlar
Çileli dondurucu dağlar
Yıl 13 ARALIK 1913
Yarbaylıktan Albaylığa
Arkasından paşalık
Başkumandan vekilliği
Henüz 32 yaşında mağrur kumandan
25 ARALIK Mehmetçik çıkar yollara
Marş marş istikamet Sarıkamış
Kışlık parke içlik postal yok
Ayaklarda çarıklar
Yemenden yolculuklar
Açlık yorgunluk yokluk
Ağaç üzerinde geceler
Mehmedim donmuş
Mübarek bedenler
Dökülür teker teker
Hırsın bürüdüğü
Dengelerin öldüğü
Liyakatın yok olduğu
Tecrübelerin kovulduğu
Yalancı şöhretin sardığı
Beyinler ah o beyinler
Bize yanık türküler bırakır
Mazinin kucaklarında günahlar
Mazinin kucaklarında sevaplar
Karbeyazı elbiseler yiğitlerim
Yanık türküler sesleri keser
Bülbüller susar
Güller ağlar
Dağlar taşlar ağlar
Kurtlar kuşlar yas tutar
Kara buza keser
Beyaz hüzün yürekleri dağlar
Kara haber tez ulaşır
Kalbleri yaralar vicdanları paralar
Ah dağlar ah yürükleri dağlar
mübarek 90 bin can
90 bin Mehmetim
Beyaz kefenlerde
Ruhlar havalanır ak güvercinler
sonsuzluğu saran dağlar
Cepheye çarıkla
Cepheye yelekle
Yollanan Mehmetimin
Askerimin türküsü yankılanır
Dağlar dağlar başı dumanlı
Başı çileli dağlar
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
felluce
07.07.2005 - 08:58Felluce bir kentin acımasızca gökten yağan bombalarla medeniyet adına
dostluk adına barış adına katledilmesi,yok edilmesi,baskı zulüm ve her tür şiddet olaylarını hatırlatıyor malesef.
Bahtı Kara Felluce(insan hak.sav.larına ithaf olunur)
Ölümlerden ölüm beğen felluce
Gamlı yaslı bahtı kara felluce
Muhammed Abbud anlatıyor
Yüreği yanarak kan kusarak
'Şafak vakti evimiz bombalandı
Oğlum karnından yaralandı
Evden çıkamadım hastaneye
Göteremedim gözümün önünde
Kıvranarak can verdi
Dokuz yaşındaki oğlumu
Ellerimle bahçeye gömdüm'
İşte geliyor asrımız Firavunlar'ı
Dolu dizgin geliyor
Asrın topu tüfeği uçakları
Haçlar takılmış tankları
Havan topları ile omuz omuza
Geliyorlar 'Felluce'
Medeniyet adına (!)
Özgürlük adına (!)
Mutluluk adına(!)
Demokrasi adına (!)
İnsanlık adına (!)
Hak savunma adına (!)
Adalet adına(!)
Geliyorlar taş üstünde taş
Bırakmamaya ant ederek
Geliyor Nemrut'lar geliyor
Geliyor Kazıklı Voyvoda'lar
Tarihin tozlu sayfalarını
Aralayarak geliyorlar
Büyük bir felaket yaşanıyor
Yanı başımızda görülmemiş
Duyulmamış bir katliam
Bir dram yaşanıyor
Kulaklarınız çınlasın
İnsan hakları savunucuları
Nerelerdesiniz nerelerde
Neden sesiniz soluğunuz çıkmıyor
Dut yemiş bülbüllere mi döndünüz
Üzerinize ölü toprağı mı serpildi
Mangallarınızda hiç mi kül kalmadı
Savun ma sen canını malını
Namusunu vatanını
Bırak bombalasınlar
Bırak yağmalansın
Bırak talan edilsin
Sen özgür olacaksın (!)
Nasılsa demokrasi gelecek (!)
Ülkene sana çocuklarına
Ölsün çoluk çocuk
Genç ihtiyar bebeler ana karnında
Onların tatlı aşı kaynıyor şimdi
Sami El Cumali Iraklı bir doktor
Ağlıyor bağırıyor
Sesini hiç kimse duymuyor
Yaralı ziyaretine gittiği evden
Dış dünyaya telefon ediyor
'Bir ambulansım vardı vuruldu
Dokorum yaralandı
Onlarca yaralı evlerinde çaresiz
Elimiz kolumuz bağlı
Onüç yaşındaki kız çocuğuna
Ulaşamadık vakitlice
Ellerimde öldü' diyor
Binlerce ölü Felluce sokaklarında
Tekmelenen dövülen sürüklenen
Iraklı komşularımız kapı komşularımız
Korkunç görüntüleri seyrediyoruz
Sadece seyrediyoruz
Oluk oluk akan kan nasıl durdurulacak
Yaralar nasıl sarılacak
İnsanlık suçunu kim
Engelleyecek ağla bahtı kara
Felluce ağla
Ne Ramazan durdurabilir onları
Ne Kadir Gecesi
Ne Bayram durdurabilir
Taşlanmış kara gönülleri kara dilleri
Kara elleri kirli elleri kanlı elleri
Ölümlerden ölüm beğen Felluce
Elbet uzanır Hakk'ın eli
Doğar ak günler
Necmiye Sarpkaya
ırak
07.07.2005 - 08:54Irak bir dramı bir katliyamı kan barut ve gözyaşını bombaları ve bir
medeniyetin,kültürel zenginliğin talan edilmesini.İnsanlık ayıbı
geliyor aklıma.
Ateşde Açan Hüzün Çiçekleri
Minik bir serçe havalandı
Felluce sokaklarında
Umutsuzca kanat çırptı bir tozak düşürdü
Bir fidan bir çınar devrildi
Bir ana bir yürek bir can yandı
Daha soğumamış sıcacık bir ten
Gülyüzlü delikanlı solan bir can
Bir gülümseme dudaklarında
Zalim kurşunla devrilen çınarın
Top sesleri uzaktan uzağa
Feryad-ı fiğanlar ahlar vahlar
Oğlunun başını okşayamayan yanık ana
Elleri nasırlı gözleri hüzünlü gönlü kahırlı
Eşine doya doya bakamayan kadın ana
İşgali zulmü omuzlayan sırtlayan ana
Kara iri gözleri çakmak çakmak
Göğsünde bir yara bir yumru
Birkaç gün önce devrilen taze fidan
Hüzün çiçeği gözbebeği can çiçeği
Babalar ölür yetim canlar
Oğullar ölür kanadı kırık analar
Eşler ölür kınası ellerinde gelinler
Çocuklar ölür gözü yaşlı kırk gönüllü
Hicranlı acılı çileli analar babalar
Havalanır minik serçe
Karşı tepelerden yükseklerden
İkindi kısmetini aramak üzere
Zavallı yumuk yumuk mini minicik
Nasırlı ellerle duada ana
Süzülür hasretini arayan çocuk
Usul usul ölümlü odadan
Ellerinde tane tane bulgur
Yüreğinde umutlar bulgur bulgur
Havalanır tepelerden minik serçe
Ölümlü odadan bir çocuk süzülür
Kanatlar ve adımlar yüzyüze
Suçlar ve suçlular cezasız
Zulümler cezalar cefalar çekilen
Kanat çırpar minik serçe
Bir tozak düşürür boşluğa
Bir çocuk ayak yalın çıplak
Üstü param parça lime lime
Elleri dizleri kan revan
Ana yaslı ölümlü odada
Hangi baharlarda baba
Kara gözlü ablacığım
Zorla götürülür zorbalarca
Derken bir ölüm tarlası
Kimliksiz yığın yığın
Yanyana elele dizdize
Yoklar elleriyle dizlerini çocuk
Yaşlar gözlerde korku minik yürekte
Bilemez kime nereye gidecek
Gelişleri gidiş kılan zalimlerin
Silahların
Bombaların gölgesinde
İçli bir rüya gibi
Bir kabus
Bir karabasan gibi
Minik bir çırpınış
Kapanır toprağa çocuk
Hala şaşkın bitkin
Ellerinde tozak
Saçılır sağa sola bulgurlar
Dışarda içerde ölüler
İçeride dışarıda canlar
Ölü canlar ölü canlar
Anaların babaların
Abilerin ablaların
Kardeşlerin arkadaşların
İnsanların insanların
İnsanlığın ölümü ölümüü
Minik bir serçenin ölümü
Minik bir yüreğin ölümü
Kalk doğrul çocuk kalk
Kuş seslerine gömülesi çocuk
Gülücüklere boğulası çocuk
Öpülesi öpülesi çocuk
Kahrolası savaş uçakları
parçalanası namlu
Kırılası eller tetik çeken
Harama uzanan eller
Kahrolası haramiler
Dilinin üstünde kalan bulgur tanesi
Yutkunur çocuk usul usul tatlı tatlı
Mor ikindilere uçası minik serçe
Solmasın vakitsiz tomurlar
Devrilmesin fideler
Yeni gelinlerin ölümleri
Hicranlı anaların ölümleri
Aşkların aşıkların ölümleri
Şaşkın kardeşlerin ölümleri
Sabilerin bebelerin ölümleri
Bir oyun daha biter
Sahne kapanır
Dekorlar toplanır
Oyuncular yollara dizilir
Başka Fellucelere
Başka Kentlere
Gidilmek üzere yola dizilir
Ölüm melekleri yine gelecek
Yarın yine gelecek kimbilir kime
Kalk çocuk kalk
Bekler acılı anan
Yüreği yanık
Kanadı kırık
Kalk çocuk kalk
Seni bekler bacın
Kardeşin arkadaşın
Kalk çocuğum kalk
Seni bekler vatanın
Sende umutlar sende
Kalk Çocuk kalk
Hüzün çiçeklerini
Söndürmeye ant içerek
(Hainlere zalimlere işgalcilere kalbsizlere
ithaf olunur)
Necmiye Sarpkaya
mehmet akif ersoy
19.01.2005 - 09:58Rahmetli Mehmet Akif Ersoy anısına aşağıya şiirimi alıyorum.
Gönüller İnsanına Selam Olsun! ! ! ! !
Alperenler otağı doruklardan
Selam olsun Alperenlere
Mesafeler uzun yolculuk meçhul
Bir düş gördüm yar bir düş
Meçhulden gelen meçhule giden
Hayra yor yorabilirsen erenler
Selam olsun
Sancılı dönemlerin şairine
Sarsar hassas ruhu çalkantılar
Ataların dedelerin ninelerin
Ahu vahları feryadı figanları
Duyulur kesik kısık sesinde
Savaş meydanlarında
Er meydanlarında
Vatanın sesi olur
Mazlumun nefesi olur
Selam olsun Alperenlere
Kuran ahlakı ile ahlaklanan
Ömürünce mütevazı yaşayan
Dostlarına dosttan dost olan
Haksızlık etmeyen
Haksızlığa uğramayı yeğleyen
Örnek insana
Gönül insanına
Selam olsun
Milletin ızdırabını ızdırabı bilen
Hiçbir şeye asla başeğmeyen
Hiçbir değerle satın alınamayan
Cami ezanlar mabetler
Ahiret kader tevekkül
Tema olan
Konu olan
Hayat olan
Hayat şekli olan
Gönüllerde bestelenen şarkıların
Törenlerde söylenen marşın
Ahlâk seciye idael insanına
Gönüller insanına
Kalblerde yaşayan
İman dolu yüreklerde yaşayan
Alperenlere selam olsun
Selam olsun.......
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
filistin
19.01.2005 - 09:37Sil Kanlı Gözyaşlarını Gazi Filistin
Kuşatmalar altında kanı çekilmiş
Şiddetlerle canından bezdirilmiş
Boğaz tokluğuna mahkum edilmiş
Sil kanlı gözyaşlarını Gazi Filistin
Hz.İsanın doğduğu kutsal toprak
Necef bozkırlarından ılık esintiler
Şaron Ovalarından Sevinç yaşları
Golan Tepelerinden muştular
Sil kanlı gözyaşlarını Ey Gazi Filistin
Peygamberlerimin mübarek izleri
Atalarımın kazınmış ayak izleri
Peygamberimin alın teri
Ecdadımızın sıcacık nefesleri
Ovalarında vadilerinde tepelerinde
Turkuvaz renkli uzun geceler
Gümüş renkli manalı şafaklar
Pırıl pırıl ufuklar getir ufuklar
Muştular sun Ey Gazi Filistin
Kutlu bir burak gelir bir gece
Resûl'ü-Kibriya'yı alır götürür
Mescidi Aksadan semavata
Oradan Sidretül Münteha'ya
Ayak izleri mübarek gül teri
Kutlu nefesi ter_ü taze
Ey Gazi Filistin
Ey Şehit Filistin
Ey Kutsal Filistin
Her karış toprağı sulanmış kanla
Her karış toprağı savunulmuş canla
Bir muştu bir muştu bir muştu
Sil Kanlı gözyaşlarını Ey Gazi Filistin
Elleri kınalı yüreği yaralı
Utanç telleri ile çevrili
Medeniyetlerin işgali
Zalimlerin zulmü
Sil gözyaşlarını Gazi Filistin
Ey kıblem mabedim gökkubbem
Peygamberimin kutlu durağı
Atalarımın uzun duaları
Miracım kutlu beldem
Gönül tacım baştacım
Ey Filistin Can Filistin
İlk kurbanım kesilir
Sabır metanet sadakat
Hacer-i Muallak da
İlk kurban kesilir
Ey Gazi Filistin
Zalimlerce işgal edilir haince
Evin başına yıkılır acımasızca
Şeria,gazze,bekan,lübnan
Kampları utanç tablosu zalimce
Şabra,Şetila yüzkarası insanlığın
Baskın aniden soykırım hayasızca
Elleri kanlı utanmaz zalimler
Sil kanlı gözyaşlarını Gazi Filistin
Sil sil ne olur sil kanlı gözyaşlarını
İnsana olan saygımı,inancımı
İnsana insanlığa olan güvencimi
Geri kazanmak istiyorum
Senden çöl rüzgarları
Senden muştular
Senden kutlu mutlu
Haberler istiyorum
Ey Gazi Filistin
Boynu bükük analar
Bağrı yanık rengi soluk
Eli kolu kopup babalar
Masum mahsun öpülesi bebeler
Alkanlara bürünmüş gelinler
Analar babalar,dedeler nineler
Sil sil kanlı gözyaşlarını Ey Filistin
İşgal altında silahların gölgesinde
Yahudi kolonileri altında
Seçim anlı şanlı
Senin tercihin baştacımız
Mahmut Abbas seçilir
Ey vefalı cefalı Filistin
Baskıya işgale zulüme son
Acılara cefaya çilelere son
Bağımsız Filistin Devleti
Sil sil gözyaşlarını Gazi Filistin
Sil sil gözyaşlarını Şehit Filistin
Sil sil ne olur sil kanlı gözyaşlarını
Zahmetin Rahmete,acının tatlıya
Ulaşacağı günler yakın yakın
Sil Kanlı gözyaşlarını
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
çanakkale
18.01.2005 - 11:24Ağla Gelibolu Ağla! ! !
Ağustos günü Gelibolu gezisi
Gezdikce gezmek isteği
Gelibolu Ege'ye süzülüyor.
Memleketimin haritası ağlıyor
Gözyaşları deniz olup çağlıyor
Boğazın serin suları eşlik ediyor
Kelimeler havalanıyor yüreğimden
'Hey koca Gelibolu onca yiğit Hakk'a
Yürümüşken senden'.
Neden sakinsin
Neden şahlanmıyorsun
Neden kanatlanmıyorsun
İkiyüzellibin can ikiyüzellibin can
Yankılanıyor Gelibolu
Haykırıyor Gelibolu
Ağlıyor Gelibolu ağlıyor
Yaşlı Dede anlatıyor
Dalgın ve üzgün
Anlattıkça açılıyor
Coşuyor coştukca anlatıyor
'Zaman fırtınalara tutulduğumuz zaman
Rüzgarların yelelerimizi dağıttığı zaman
Kara ağızlar ferman keser
Kefen biçer
Kara eller
Mezar kazar
Çanakkale'den Istanbul'a varalım
Hançerimizi tam göğsünden vuralım
Ve korkunç zırhlılarla hareket edilir
Havalar iyi giderse İKİ hafta içinde
Boğaz'a demirleyecekler.
Kara haber tez yayılır
Azınlıklar muzaffer haçlıları
Karşılama telaşında:
Ana ağlar
Yar ağlar
Yol ağlar
Bel ağlar
Gelibolu ağlar.
Yemen
Kafkasya
Çanakkale
Galiçya
Her yuvadan bir yiğit
Yetmez İki
Dört,beş
Ne kadar varsa o kadar
Yiğit yağız
Git sen de git
Vatan için
Bayrak İçin
Ezan için
Namus için
Can için
Kimse kalmasın eli silah tutan
Gitsin gitsin
Kınalı kuzular
Kınalı Murat'lar gitsin
Son yongalar uğurlanır
Analar ağlar
Bacılar ağlar
Yavuklular ağlar
Körpe yavrular koklanır
Saçlarından bir tutam kesilir
Hatıra olarak saklanır
Makaslar ağlar
Mendiller ağlar
Nice genç kızların muradı
Dizilir Çanakkale yollarına
Nişanlılar veda eder
Kınalar ağlar
Çeyizler ağlar
Destanlar ağlar
Şiirler ağlar
Gelibolu ağlar
Ve yurdun Dört bir yanından
Gazi şehit adayları
Düşmanın alnına değecek yalın pala
Göğsüne inecek bir süngü gibi
Ev bark çoluk çocuk ana yar
Hepsinin hayali dökülür
Oluk oluk kan olur
Ya şehit ya gazi
'Çanakkale geçilmez
Geçilmez Çanakkale...
Ege farklı tonda artık
Dalgalar kıyıları döver hazin hazin
Gri renkli ölüm makinaları görünür
Ufuklar ağlar
Afaklar ağlar
Göz ağlar
Gönül ağlar
Seherler ağlar
Mehmetcik hayıflanır
Mehmetcik kederlenir
Mehmetcik şahlanır
Mehmetcik kanatlanır
Gömülür boğazın sularına birer birer
Gelibolu Sarpkayalarına çarpmayan gemiler
Mehmetciğin gögsüne çarpar paralanır
Bogazın azgın sularından kurtulanlar
Boğulur şehitlerin al kanlarında üçer beşer
Ve bir bahar sabahı
Mecidiye tabyası darmadağın edilir
Onaltı yiğit şehit olur
Koca Seyit Ağa ağlar
'La Havle Ve La Kuvvete'deyip
Mermileri sırtlar
Okkalar ağlar hasedinden
Tarihler Onsekiz Martı yazarken
Çanakkale'nin geçit vermeyeceği anlaşılır
Aylar ağlar
Çıkarma yapmaya karar verilir
İlk çıkarma Ertuğrul Koyuna
Ezineli Yahya Çavuş gürler
'Vatanımın toprakları namusun kadar kutsaldır
Düşman ayak basmamalıdır
Altmışüç neferle akşama kadar
Üçbin düşman öldürülür
Mehtap deresinden bir orduya bedel
Teğmen Mehmet Selim geçer
Talihsiz bir kurşun benzin bidonuna isabet eder
Selim Teğmen tutuşur
Cesedini karartamaz ateşler
Işıl ışıl ışıldar
Gün ağlar
Güneş ağlar
Yğitler birer birer değil
Bölük bölük alay alay
Şehit düşer
Üçün'cü taburda kınalı er,
Sabri Beyin dikkatini çeker
Yozgatlı Murat mahcup olur
Boyun büker
Hemen annesine yazar
'Kardeşlerimin başına kına yakmayasın
Mahcup oldum Zabit Efendi sorduğunda
Cevap bekler
'Ey oğlum gözümün nuru Murad'ım
Selam söyle Zabit Efendiye
Koçları kınalar kurban ederiz.
Kınalı Murat anne mektubunu alamadan
Kurban olur
Bıçaklar ağlar
Bir savaş ki Çanakkale içinde
Herşey ağlar
Şehitler sevinçten
Gaziler teessürden
Seddü'l bahir düşman ayağı değdi diye
Boğaz ağlar
Mehmet Çavuş
Yahya Çavuş
Koca Seyit
Mülazım Mehmet Selim
Kınalı Murat ağlar
Ağla Çanakkalem ağla
Ağla Gelibolum ağla
En çok ağlamayı sen hakettin
Geçilmez Çanakkale asla
Dede sözünü tamamlar
Ağlar,ak sakallarından akar yaşlar
Yorgun bitkin,ağlamaklı
Yolculuğa ara verilir
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
çanakkale
18.01.2005 - 11:20Değerli araştırmacı,yazar ve şair Sayın Ekrem Şamanın bir şiirini aşağıya alıyorum.
Necmiye Sarpkaya
Çanakkale'de Merhamet Dersi
Çanakkale’de savaşan Fransız bir general,
Hatırasında ne yazıyor, bak da ibret al.
Soranlara der ki: “Yaşlıdır hala gözlerim,
İnsanlık dersi için okunmalı sözlerim.
Çok kanlı bir boğuşmadan sonra dolaşırken,
Bir Türk askerine gözüm takıldı aniden.
Bana tuhaf görünen hareketleri vardı,
Ona doğru yöneldim, beni bir merak sardı.
Bir de baktım ki, ağır yaralı bir Fransız’ın
Yarasını sarıyordu, hiç aldırmaksızın.
Kendi elbisesini kesip, yaralı ere,
Tampon yapıyordu, kanın fışkırdığı yere.
Durdurmuştu can düşmanının akan kanını,
O da ağır yaralıydı, akıyordu kanı.
Kendi yarasına basmıştı bir avuç toprak,
Düşmanına bakıyordu, merhamet duyarak.
Rüyadaydım sanki olanları görüyordum,
Koşarak yanına kadar gidip şunu sordum:
-O sana düşman değil mi, yarasını sardın,
Ne yapmak istiyorsun, söyle nedir maksadın?
O Türk askeri yarı baygın zor cevap verdi;
-Bu asker yaşlıca bir kadın resmi gösterdi,
Anladım ki anasına gitmek arzusudur,
Belki anasının bir tanecik kuzusudur.
Kendim şehit olacağım, bunu biliyorum,
O anasına kavuşsun, budur benim arzum.
Akan gözyaşlarımı silmeye çalışırken,
Son nefeslerini vermişti ikisi birden.
Gözlerimin önünden hiç gitmez bu manzara,
Türk’e hayran olarak gideceğim mezara.”
(istanbul:13.08.2004)
Ekrem Şama
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
çanakkale
18.01.2005 - 10:50Çanakkele ile ilgili değerli araştırmaları ve gerçeklerin gün ışığına çıkmasına sebep olacak değerli bir şair ve yazarımızı tanıtmak istiyorum.
Ekrem Şama
Kitap isimleri: 'Hilelerle Çanakkale'
'Şu Boğaz Harbi Dedikleri'
Ben okudun çok beğendim arkadaşlarıma tavsiye ederim.
Saygılarımla
Necmiye Sarpkaya
çanakkale
18.01.2005 - 10:48Çanakkale bir milletin dirilişi,kurtuluşu yeniden hayat buluşu,mücadele,
zafer azim ve şanlı bir tarih
Necmiye Sarpkaya
Toplam 29 mesaj bulundu