Sahi senden mi doğdum anne Yollar nehirler kuşluk vakitleri dururken bir insandan mı doğar bir çocuk
Anne senin yüreğin taş olsa dayanır mı Kuş olsa çiçek olsa gündüz olsa Kırılmaz mı acıdan bir sap menekşenin boynu
Bu kez dağlar doğursun beni anne Sen de ılık bir yağmur ol Durmadan yağ kanayan yerlerime
Haydar Ergülen
İDİLLER GAZELİ
gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak
sen bir şehir olmalısın ya da nar belki granada, belki eylül, belki kırmızı
gövden ruhunun yaz gecesi mi ne çok idil, çok deniz, çok rüzgâr
çocukluğun tutmuş da yine âşık olmuşsun sanki bana, sanki ah, sanki olur a
aşk bile dolduramaz bazı âşıkların yerini diye övgü, diye sana, diye haziran
heves uykudaysa ruh çıplak gezer gazel bundan, keder bundan, sır bundan
gözlerin şehirden yeni ayrılmış gibi dolu, gibi ürkek, gibi konuşkan
hadi git şehirler yık kalbimize bu aşktan
Haydar Ergülen
'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin 'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet. Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya; -bir ceset gibi- gömülü kalbim. Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede? Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam, kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün, boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.'
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın, aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma- Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte, öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.
Sahi senden mi doğdum anne
Yollar nehirler kuşluk vakitleri dururken
bir insandan mı doğar bir çocuk
Anne senin yüreğin taş olsa dayanır mı
Kuş olsa çiçek olsa gündüz olsa
Kırılmaz mı acıdan bir sap menekşenin boynu
Bu kez dağlar doğursun beni anne
Sen de ılık bir yağmur ol
Durmadan yağ kanayan yerlerime
Haydar Ergülen
İDİLLER GAZELİ
gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış
gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak
sen bir şehir olmalısın ya da nar
belki granada, belki eylül, belki kırmızı
gövden ruhunun yaz gecesi mi ne
çok idil, çok deniz, çok rüzgâr
çocukluğun tutmuş da yine âşık olmuşsun
sanki bana, sanki ah, sanki olur a
aşk bile dolduramaz bazı âşıkların yerini
diye övgü, diye sana, diye haziran
heves uykudaysa ruh çıplak gezer
gazel bundan, keder bundan, sır bundan
gözlerin şehirden yeni ayrılmış
gibi dolu, gibi ürkek, gibi konuşkan
hadi git şehirler yık kalbimize bu aşktan
Haydar Ergülen
'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin
'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.'
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.
( Çeviren: Cevat Çapan )
Konstantinos Kavafis