Sen olmasaydın gece doğmazdı güne Çember olur başımda sigaramın dumanı Her nefes alışımda seni alırım seni Yanan bir sevdadır dudaklarımda
Sen olmasaydın günle gelen fısıldayarak Güneş kadar sıcak olmazdım günle Kanım akıp gitmezdi ılık ılık damarlarımda Bir sonbahar sabahında hafif esen rüzgarla
Sen olmasaydın adım atıp nefes alışlarımda Bitermiydi onca yol zamanlara sığmayan Gözlerimde uçuşan uğur böceğimdin ki Benimle yürüyen gölgem değilde sendin
Tutarmıydı parmağım mavi yazan kalemi Yürekten durmaz akar sevdadır dedikleri Bir gün senle başladı senle biterde Durmaz döner mutluluğun çemberi başımda Sen olmasaydın.....
Kâğıttan kayıklar yapıp saldım gönlünün enginine bu gece Ve özlediğim yerlere ulaşamadan daha bir damlaya yenik düştü gemilerim Kaç kırık dökük dönüşü bastı bağrına şu liman bilmezsin Ve kaç yıkılışı taşıdı sahile koynunda bu zavallı dalgalar Gelip vurdukça hırçın ve serin Nasıl da için için gözlerimde kanadılar Kaç yıldız şahitlik etti sensizliğime Ve kaç gece ay şikayetlendi sessizliğimden Kaç kum tanesi paylaştıkça eriyip yok oldu avuçlarımdan usulca İnce Derin Ve istemeden belki de Kaç isyan döküldü kendiliğinden şu dilimden Biz istemesek de zaman öğretiyor her şeyi Beklemeyi öğreniyorsun önce Sonra ağlamaları katmayı hayata Hesapsız sorgusuz sunulan bir ömrün içinde çırpınan sızıları Her doğan gün geçmişe saklamayı da zamanla
İçime çöreklenen bu kor yangınlara inat Gözyaşlarımı değdiriyorum şimdi yüreğine Hissediyor musun? Bir yandan şarkılar fısıldarken kulaklarına hayalden Diğer yandan ellerim bilmediğim suretini çiziyor gökyüzüne Görüyor musun? Kıyamıyorum karanlıklarda kalmana Geceden kalan son ışıltıları taşıyor gözlerim sana doludizgin Ve ayaklarım hiç bitmeyen yolları arşınlıyor senin için İçimde biriktirdiğim bunca bahar Ve gecene kondurduğum tüm yıldızlar biliyorum ki senin için az Sen olmadıkça bil ki Ellerim asla ısınmaz
Rengini bilmediğim yalnızlıklar takılsa da saçlarıma Gönlümün topraklarının ısınacağı cemreler yakındır bilirim Çünkü Sen… Kahkahalara küskün gamzelerimden Yalanda olsa hayata ince bir gülüşsün Ve sen Kor kızılı şafaklarda yasaklarını bozup tüm sözcüklerin Dudaklara rengârenk dökülüşsün Zamansız atılsa da toprağa her tohum Sevda denen bir meyvenin güneşe ilk duruşu Sen toprağa baş kaldıran ilk adım, İçimde hayata ilk yürüyüşsün
Sen sevdikçe Daha çok sevmek için çabaladığım O yumuk gözlerde özlenen bir düşsün Bir ucunda sevda Diğer ucunda hasret akan gözlerimden Firari bir sevdanın yazılamamışlıkları gibi Varınla Yoğunla Yani Her şeyinle İçime bir süzülüşsün
Yüreğim seni aradıkça Ve sen beni bekledikçe O ince parmaklarıyla kader vuslatı çizmese de tam ortasına alnımızın
Adı konmuş tüm mevsimlerin kaybolan iklimlerinde Ve akşamların erken indiği sokaklarda son kayboluşum İçimdeki son yalnızlığımsın
23.05.2010 - 20:08
Sen Olmasaydın
Sen olmasaydın gece doğmazdı güne
Çember olur başımda sigaramın dumanı
Her nefes alışımda seni alırım seni
Yanan bir sevdadır dudaklarımda
Sen olmasaydın günle gelen fısıldayarak
Güneş kadar sıcak olmazdım günle
Kanım akıp gitmezdi ılık ılık damarlarımda
Bir sonbahar sabahında hafif esen rüzgarla
Sen olmasaydın adım atıp nefes alışlarımda
Bitermiydi onca yol zamanlara sığmayan
Gözlerimde uçuşan uğur böceğimdin ki
Benimle yürüyen gölgem değilde sendin
Tutarmıydı parmağım mavi yazan kalemi
Yürekten durmaz akar sevdadır dedikleri
Bir gün senle başladı senle biterde
Durmaz döner mutluluğun çemberi başımda
Sen olmasaydın.....
Cemal Karsavran
14.01.2010 - 08:37
Son Yalnızlığımsın
Kâğıttan kayıklar yapıp saldım gönlünün enginine bu gece
Ve özlediğim yerlere ulaşamadan daha bir damlaya yenik düştü gemilerim
Kaç kırık dökük dönüşü bastı bağrına şu liman bilmezsin
Ve kaç yıkılışı taşıdı sahile koynunda bu zavallı dalgalar
Gelip vurdukça hırçın ve serin
Nasıl da için için gözlerimde kanadılar
Kaç yıldız şahitlik etti sensizliğime
Ve kaç gece ay şikayetlendi sessizliğimden
Kaç kum tanesi paylaştıkça eriyip yok oldu avuçlarımdan usulca
İnce
Derin
Ve istemeden belki de
Kaç isyan döküldü kendiliğinden şu dilimden
Biz istemesek de zaman öğretiyor her şeyi
Beklemeyi öğreniyorsun önce
Sonra ağlamaları katmayı hayata
Hesapsız sorgusuz sunulan bir ömrün içinde çırpınan sızıları
Her doğan gün geçmişe saklamayı da zamanla
İçime çöreklenen bu kor yangınlara inat
Gözyaşlarımı değdiriyorum şimdi yüreğine
Hissediyor musun?
Bir yandan şarkılar fısıldarken kulaklarına hayalden
Diğer yandan ellerim bilmediğim suretini çiziyor gökyüzüne
Görüyor musun?
Kıyamıyorum karanlıklarda kalmana
Geceden kalan son ışıltıları taşıyor gözlerim sana doludizgin
Ve ayaklarım hiç bitmeyen yolları arşınlıyor senin için
İçimde biriktirdiğim bunca bahar
Ve gecene kondurduğum tüm yıldızlar biliyorum ki senin için az
Sen olmadıkça bil ki
Ellerim asla ısınmaz
Rengini bilmediğim yalnızlıklar takılsa da saçlarıma
Gönlümün topraklarının ısınacağı cemreler yakındır bilirim
Çünkü Sen…
Kahkahalara küskün gamzelerimden
Yalanda olsa hayata ince bir gülüşsün
Ve sen
Kor kızılı şafaklarda yasaklarını bozup tüm sözcüklerin
Dudaklara rengârenk dökülüşsün
Zamansız atılsa da toprağa her tohum
Sevda denen bir meyvenin güneşe ilk duruşu
Sen toprağa baş kaldıran ilk adım,
İçimde hayata ilk yürüyüşsün
Sen sevdikçe
Daha çok sevmek için çabaladığım
O yumuk gözlerde özlenen bir düşsün
Bir ucunda sevda
Diğer ucunda hasret akan gözlerimden
Firari bir sevdanın yazılamamışlıkları gibi
Varınla
Yoğunla
Yani Her şeyinle
İçime bir süzülüşsün
Yüreğim seni aradıkça
Ve sen beni bekledikçe
O ince parmaklarıyla kader vuslatı çizmese de tam ortasına alnımızın
Adı konmuş tüm mevsimlerin kaybolan iklimlerinde
Ve akşamların erken indiği sokaklarda son kayboluşum
İçimdeki son yalnızlığımsın
Toplam 2 mesaj bulundu