Matematikçiyim. Şiire ve felsefeye yakın dururum. Zihinsel oluşumlar üzerine makaleler yazdım, kitaplarımda da kısaca değindim. Aklın en sınırlı, anlaşılır tanımı olarak, şunu benimsedim:
' Akıl, zekânın duyguları yönetebilme becerisidir.'
Meraklısı için kitaplar:1) Socrates'in Sırrı 1) Aklın Yönetimi İçin Kurallar: Réne Descartes 3) Metot Üzerine Konuşmalar: Réne Descartes4) Düşünce ve devingen: Henry Bergson
Saygı ile.. 'İroni' Fransızca bir sözcük. 'İnceden, çaktırmadan alay' anlamına geliyor. BVir örnek daha öceleri vermiştim. Sonradan aklıma gelen ve hemen herkesin gözünden kaşmış olşana tarîhi bir 'ironi' var ki şimdi herkesle paylaşmak istiyorum.
Bilindiği üzere dyerkürenin (dünyanın) döndüğünü, ilk Galileo Galile görmüş, kanıtlamıştır. Bunun üzerine dönemin yargıçları, Galile'yi yargılamaya almışlar. 'Sen Allah' işine ne karışıyorsun? Cezan büyük.' Galile bakmış durum kötü; demiş ki ifadesinde:
'Başka bir tepeden bakılırsa, belki de dönmüyordur.! ? '
Galilenin fotoğrafına dikkatlice bakılırsa, insanlara (yargılayanlara) acıyarak baktığı görülür.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi- bilim uzmanı*
Saygı ile.. Çoğu at koşum eşyasını tanırız. Dizgin, özengi, eyer gibi. Bir tanesi de 'kuskun' dediğimiz parçadır. Kemer gibi deridendir. İki uçtan eyere bağlıdır. Halka haline gelen öteki bölüm, atın kuyruğunun altına geçirilir. Yokuş aşağı inişlerde, 'kuskun' kuyruğun dibine geçirildiği için, binici atın boynuna doğru kayamaz.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Saygı ile.. Sentetik ve/veya dokuma endüstrisi cılızken, giysi sağlamak zordu. Yağmurdan, kardan korunmak için, keçeden/kıldan yapılan üstlükler üretilirdi. Bir başka deyişle, trençkot, pardesü işlevi üstlenen giysi. Bu giysiler kolsuzdur. Özellikle ata binen kişilerde bu 'yamçı' binicinin sırtından taşan, sarkan bölümle de atın kalçasını yağmurdan, kardan korur. Kafkasya yöresinde yaygın bir giysi idi. Şimdilerde tekstil endüstrisi bunu ele almış mı; bilmiyorum.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Kimi meyveler, salkım olarak gelişir. Salkımlar da daha kalın bir sapa bağlanarak, daha büyük bir salkım oluştururlar. İşte bu birleşik salkım yığınına HEVENK adı verilir. Muz meyvesi ağaçta, hevenk olarak bulunur. İzmir üzümü de salkımlar demeti biçiminde asmaya tutunur. Ki bir hevenk üzüm, üç-dört kilogram çekebilir.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Saygı ile..Matematikçiyim. Felsefeye ve şiire yakın dururum.Ünlü gazete yazarlarımızdan biri, karşı tarafı -nedense- şöyle suçlamıştı:
-Sizler daha şiirin ne olduğunu bile tanımlayamamışsınız.
Bu söylemler, beni 'şiir' tanımını araştırmaya, gerekirse yeniden tanımlamaya sürükledi. Şu söylemleri hepimiz duymuşuzdur:
-Şiir gibi konuşuyor.
-Tanrı'nın yazdığı şiircesine. (Şarkı sözü.)
Birbiriyle hiç akrabalığı olmayan iki yazı, 'şiir' iddiasıyla sunulmakta. Bir çerçeve çizmemiz gerekmez mi?
Ben, yayınlanacak kitabımın sunuşuna, şu çerçeveyi çizdim:
'Şiir bir duyguyu, düşünceyi, tasarımı, görüntüyü; zengin imge ve simgelerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, coşkulu anlatım sanatıdır.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Sunumda da belirtildiği gibi, BILDIR, 'geçen yıl' demektir. yurttaşlar aralarında şöyle konuşurlar: 'Ekinimiz bıldır daha çoktu.' Önemli deyimler de üretmiştir halkımız. Söz gelişi önceki yılın olumsuzluk uyarılarına kayıtsız kalanlar şimdi yakınınca, derler ki:
'Bıldır vurmuşlar yanına,
'Yeni kar etmiş canına.
Ayrıca, önceki zamanlarda olumsuzluk ekenler için de sonucu normal bulduklarını şöyle anlatırlar:
Kafkasya Türkçesi'nde, Erzurum ve Kars yöresinde şu anlamda kullanılır: 'Sırt, arka.' Sırtı kaşınan kimse, 'Dalım kaşınıyor.' der. Bu söylem, mecazi anlamda tehdit olarak da kullanılır Yaramazlık yapan çocuğa derler ki'Senin dalın kaşınıyor gabila! '
Ayrıca bir Azerbaycan türküsünde de geçmekte. Benzetme olarak türkü şöyle:
'Sen git; men de gelem dalından.'
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Kafkasya Türkçesi'nde, Erzurum ve Kars'ta şu anlama gelir: 'Bela, kötülük' Birisini severken şöyle söylenir: 'Kadanı alayım senin.' Birisinin olumsuz davranışını durdurmak için de 'yakarı' olarak söylenir: 'Ne olursun yapma kadanı alayım'
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uızmanı*
Saygı ile.. Ekmeğin tandırda pişirildiği yıllar. Hamur, tahta teknede hazırlanırdı. Hamur tekneden topak tpak alınır; ekmek yapılır. Hamur ne kadar alınsa da teknede yine de hamur kalıntısı kalı. Bu kalıntı, ekmek yapmata uygun değildir. O nedenke kalıntı, bilekle dirsek arası kalınlık ve uzunlukta hazırlanır. Ekmek pişirme işi bitince, tandıra kalan kamur yapıştırılır. Fetirin bir adı da 'anık' olarak bilinir.
*Nadir Şener Hatunoğlu: matematikç-bilim uzmanı*
Genellikle koşarak koşturarak iş yapanlar, soluk soluğa kalırlar. Böylesi soluk soluğa kalmanın kısacası, TELESMEK olarak tanımlanır.. Derler ki: 'Böyle teleserek gelmene gerek yoktu.' Kafkasya Türkçesi'nde çok kullanılır. Hatta Azerbaycan televizyonundaki reklemlarda bunu sık sık görmekteyi. İşte bir reklam metni:
Bankamızın bugün başlayan kredi faialerinde, bir hafta süreyle %50 indirim vardır. Telesin! ' Yani acele edin.
Genellikle koşarak koşturarak iş yapanlar, soluk soluğa kalırlar. Böylesi soluk soluğa kalmanın kısacası, TELESMEK olarak tanımlanır.. Derler ki: 'Böyle teleserek gelmene gerek yoktu.' Kafkasya Türkçesi'nde çok kullanılır. Hatta Azerbaycan televizyonundaki reklemlarda bunu sık sık görmekteyi. İşte bir reklam metni:
Bankamızın bugün başlayan kredi faialerinde, bir hafta süreyle %50 indirim vardır. Telesin! ' Yani acele edin.
DİDAR, yüz, çehre demektir. Hatta halk arasında bir de söylem vardır. Hasta olup da iştahı yerinde olanlar için şöyle şakalaşılır: 'Didarı hafta ama yudarı iyi.'
Kişi sayısına göre birkaç yumurta kırılarak çarpılır. Soğan, domates yağda biraz kavrulur. Sonra tenceredeki kaynar suya boca edilerek karıştırılır. Kuru, bayat ekmek tabaklara doğranarak, servis yapılır. Dar zamanda hazırlanabilen bir yemek çeşididir. CILBIR yemeğine, 'cılbıra' dendiği de olur. Bir de tekerleme uydurulmuştur:
'Cılbıra cırt, karnımı yırt.'
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Genelde, fiziksel terimdir. Anlamı: Bir hareketlinin hızındaki değişime İVME denir. Bu değişim artma ya da azalma biçiminde olur. Söz gelişi uçaktan bırakılan bir taş, hızı artarak yere iner. İlk saniyede -örneğin- 9 metre yol almışsa, ikinci saniyede bu hız artar, giderek artar. Tersine aşağıdan yukarıya atılan bir taşın hızı da azalark hareket eder.
Bilindiği gibi ekonomide de mecazi olarak kullanılmakta: 'Enflasyaon hızı, % 5 azaldı.' gibi.
1933 Tercan (Mamahatun) doğumluyum. Babam, adliye yazı işleri müdürü ve noter Zekeriya; annem de tarihi ( 1919 ) Erzurum İL kongresi üyesi, müstantik (sorgu yargıcı) Ahmet beyin kızı Memnune'dir. İlko ...
akıl
06.12.2011 - 21:05Matematikçiyim. Şiire ve felsefeye yakın dururum. Zihinsel oluşumlar üzerine makaleler yazdım, kitaplarımda da kısaca değindim. Aklın en sınırlı, anlaşılır tanımı olarak, şunu benimsedim:
' Akıl, zekânın duyguları yönetebilme becerisidir.'
Meraklısı için kitaplar:1) Socrates'in Sırrı 1) Aklın Yönetimi İçin Kurallar: Réne Descartes 3) Metot Üzerine Konuşmalar: Réne Descartes4) Düşünce ve devingen: Henry Bergson
ironi
07.05.2011 - 22:31Saygı ile.. 'İroni' Fransızca bir sözcük. 'İnceden, çaktırmadan alay' anlamına geliyor. BVir örnek daha öceleri vermiştim. Sonradan aklıma gelen ve hemen herkesin gözünden kaşmış olşana tarîhi bir 'ironi' var ki şimdi herkesle paylaşmak istiyorum.
Bilindiği üzere dyerkürenin (dünyanın) döndüğünü, ilk Galileo Galile görmüş, kanıtlamıştır. Bunun üzerine dönemin yargıçları, Galile'yi yargılamaya almışlar. 'Sen Allah' işine ne karışıyorsun? Cezan büyük.' Galile bakmış durum kötü; demiş ki ifadesinde:
'Başka bir tepeden bakılırsa, belki de dönmüyordur.! ? '
Galilenin fotoğrafına dikkatlice bakılırsa, insanlara (yargılayanlara) acıyarak baktığı görülür.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi- bilim uzmanı*
GİRESUN TİREBOLU KUSKUNLU KÖYÜ
23.04.2011 - 17:46Saygı ile.. Çoğu at koşum eşyasını tanırız. Dizgin, özengi, eyer gibi. Bir tanesi de 'kuskun' dediğimiz parçadır. Kemer gibi deridendir. İki uçtan eyere bağlıdır. Halka haline gelen öteki bölüm, atın kuyruğunun altına geçirilir. Yokuş aşağı inişlerde, 'kuskun' kuyruğun dibine geçirildiği için, binici atın boynuna doğru kayamaz.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
ARDAHAN HANAK YAMÇILI KÖYÜ
23.04.2011 - 17:33Saygı ile.. Sentetik ve/veya dokuma endüstrisi cılızken, giysi sağlamak zordu. Yağmurdan, kardan korunmak için, keçeden/kıldan yapılan üstlükler üretilirdi. Bir başka deyişle, trençkot, pardesü işlevi üstlenen giysi. Bu giysiler kolsuzdur. Özellikle ata binen kişilerde bu 'yamçı' binicinin sırtından taşan, sarkan bölümle de atın kalçasını yağmurdan, kardan korur. Kafkasya yöresinde yaygın bir giysi idi. Şimdilerde tekstil endüstrisi bunu ele almış mı; bilmiyorum.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
hodak
12.04.2011 - 23:01Saygı ile. Genelde, çiftçinin genç yardımcısına -Kafkasya Türkçesi'nde- 'Hodak' denir.
Kozmik
22.03.2011 - 17:04Saygı ile.. 'Kozmos', yaratılış, büyük sistem. 'Kozmik', yaratılışla ve bu sistemle ilgili demektir.
pahıllanmak
22.03.2011 - 11:49Saygı ile.. Kafkasya Türkçesi'nde 'Pahıllanmak', KISKANMAK anlamında kullanılır. Örnek: 'Ahmet kardeşini pahıllanıyor.'
hevenk
30.10.2010 - 18:25Kimi meyveler, salkım olarak gelişir. Salkımlar da daha kalın bir sapa bağlanarak, daha büyük bir salkım oluştururlar. İşte bu birleşik salkım yığınına HEVENK adı verilir. Muz meyvesi ağaçta, hevenk olarak bulunur. İzmir üzümü de salkımlar demeti biçiminde asmaya tutunur. Ki bir hevenk üzüm, üç-dört kilogram çekebilir.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
sevgi
10.10.2010 - 13:16Saygı ile.. 'Sevgi', ölçü birimi özveri (fedakarlık) olan duygudur.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Çerçi
10.10.2010 - 13:12Denizli'den Çilek hanımın tanımladığı satıcı, seksen yıl önce de vardı. Tam puan.
şiirsel anlatım
07.10.2010 - 16:31Saygı ile..Matematikçiyim. Felsefeye ve şiire yakın dururum.Ünlü gazete yazarlarımızdan biri, karşı tarafı -nedense- şöyle suçlamıştı:
-Sizler daha şiirin ne olduğunu bile tanımlayamamışsınız.
Bu söylemler, beni 'şiir' tanımını araştırmaya, gerekirse yeniden tanımlamaya sürükledi. Şu söylemleri hepimiz duymuşuzdur:
-Şiir gibi konuşuyor.
-Tanrı'nın yazdığı şiircesine. (Şarkı sözü.)
Birbiriyle hiç akrabalığı olmayan iki yazı, 'şiir' iddiasıyla sunulmakta. Bir çerçeve çizmemiz gerekmez mi?
Ben, yayınlanacak kitabımın sunuşuna, şu çerçeveyi çizdim:
'Şiir bir duyguyu, düşünceyi, tasarımı, görüntüyü; zengin imge ve simgelerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, coşkulu anlatım sanatıdır.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Bıldır Geçen yıl
29.09.2010 - 17:05Sunumda da belirtildiği gibi, BILDIR, 'geçen yıl' demektir. yurttaşlar aralarında şöyle konuşurlar: 'Ekinimiz bıldır daha çoktu.' Önemli deyimler de üretmiştir halkımız. Söz gelişi önceki yılın olumsuzluk uyarılarına kayıtsız kalanlar şimdi yakınınca, derler ki:
'Bıldır vurmuşlar yanına,
'Yeni kar etmiş canına.
Ayrıca, önceki zamanlarda olumsuzluk ekenler için de sonucu normal bulduklarını şöyle anlatırlar:
'Bıldır yediğin hurmalar,
'Bu yıl dübrünü tırmalar.
*Nadir Şener Hatunoğlu: matematikçi-bilim uzmanı*
ORDU AKKUŞ KÜLEKÇİLİ KÖYÜ
29.09.2010 - 14:48KÜLEK, köy evlerinde kullanılan bir çeşit kova. Metal ya da tahta olabilir. *Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzm.*
dal
27.09.2010 - 16:21Kafkasya Türkçesi'nde, Erzurum ve Kars yöresinde şu anlamda kullanılır: 'Sırt, arka.' Sırtı kaşınan kimse, 'Dalım kaşınıyor.' der. Bu söylem, mecazi anlamda tehdit olarak da kullanılır Yaramazlık yapan çocuğa derler ki'Senin dalın kaşınıyor gabila! '
Ayrıca bir Azerbaycan türküsünde de geçmekte. Benzetme olarak türkü şöyle:
'Sen git; men de gelem dalından.'
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Kada
27.09.2010 - 16:05Kafkasya Türkçesi'nde, Erzurum ve Kars'ta şu anlama gelir: 'Bela, kötülük' Birisini severken şöyle söylenir: 'Kadanı alayım senin.' Birisinin olumsuz davranışını durdurmak için de 'yakarı' olarak söylenir: 'Ne olursun yapma kadanı alayım'
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uızmanı*
fetir
26.09.2010 - 15:52Saygı ile.. Ekmeğin tandırda pişirildiği yıllar. Hamur, tahta teknede hazırlanırdı. Hamur tekneden topak tpak alınır; ekmek yapılır. Hamur ne kadar alınsa da teknede yine de hamur kalıntısı kalı. Bu kalıntı, ekmek yapmata uygun değildir. O nedenke kalıntı, bilekle dirsek arası kalınlık ve uzunlukta hazırlanır. Ekmek pişirme işi bitince, tandıra kalan kamur yapıştırılır. Fetirin bir adı da 'anık' olarak bilinir.
*Nadir Şener Hatunoğlu: matematikç-bilim uzmanı*
telesmek
22.09.2010 - 18:39Genellikle koşarak koşturarak iş yapanlar, soluk soluğa kalırlar. Böylesi soluk soluğa kalmanın kısacası, TELESMEK olarak tanımlanır.. Derler ki: 'Böyle teleserek gelmene gerek yoktu.' Kafkasya Türkçesi'nde çok kullanılır. Hatta Azerbaycan televizyonundaki reklemlarda bunu sık sık görmekteyi. İşte bir reklam metni:
Bankamızın bugün başlayan kredi faialerinde, bir hafta süreyle %50 indirim vardır. Telesin! ' Yani acele edin.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU:matematikçi-bilim uzmanı'
telesmek
22.09.2010 - 18:38Genellikle koşarak koşturarak iş yapanlar, soluk soluğa kalırlar. Böylesi soluk soluğa kalmanın kısacası, TELESMEK olarak tanımlanır.. Derler ki: 'Böyle teleserek gelmene gerek yoktu.' Kafkasya Türkçesi'nde çok kullanılır. Hatta Azerbaycan televizyonundaki reklemlarda bunu sık sık görmekteyi. İşte bir reklam metni:
Bankamızın bugün başlayan kredi faialerinde, bir hafta süreyle %50 indirim vardır. Telesin! ' Yani acele edin.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU:matematikçi-bilim uzmanı'
dîdar
22.09.2010 - 16:13DİDAR, yüz, çehre demektir. Hatta halk arasında bir de söylem vardır. Hasta olup da iştahı yerinde olanlar için şöyle şakalaşılır: 'Didarı hafta ama yudarı iyi.'
izbe
21.09.2010 - 15:57'İzbe' tenha, kuytu (yer) anlamına gelir.
çakşır
21.09.2010 - 15:54Efelerin gydiği bir çeşit şalvar. Paçalar ya diz üstüdür ya da diz altıdır.
kargış
20.09.2010 - 15:26'Kargış', beddua demektir. Bana kargış etti demek, bana beddua etti demektir. Kafkasya Türkçesi'nde vardır.
cılbır
20.09.2010 - 15:22Kişi sayısına göre birkaç yumurta kırılarak çarpılır. Soğan, domates yağda biraz kavrulur. Sonra tenceredeki kaynar suya boca edilerek karıştırılır. Kuru, bayat ekmek tabaklara doğranarak, servis yapılır. Dar zamanda hazırlanabilen bir yemek çeşididir. CILBIR yemeğine, 'cılbıra' dendiği de olur. Bir de tekerleme uydurulmuştur:
'Cılbıra cırt, karnımı yırt.'
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
ivme
18.09.2010 - 16:43Genelde, fiziksel terimdir. Anlamı: Bir hareketlinin hızındaki değişime İVME denir. Bu değişim artma ya da azalma biçiminde olur. Söz gelişi uçaktan bırakılan bir taş, hızı artarak yere iner. İlk saniyede -örneğin- 9 metre yol almışsa, ikinci saniyede bu hız artar, giderek artar. Tersine aşağıdan yukarıya atılan bir taşın hızı da azalark hareket eder.
Bilindiği gibi ekonomide de mecazi olarak kullanılmakta: 'Enflasyaon hızı, % 5 azaldı.' gibi.
Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Toplam 96 mesaj bulundu