ufak tefek ve sirin gorunmesine ragmen kendinden cok buyuk hayvanlara saldirabilen, kendini aşmış cilgin bir yirtici hayvan..
ufacik boyunla koca ata ne saldiriyon, mecnun musun.?
Sen yeryüzünün zavallılarını, mahkum ve zayıf yığınlarını ve hayattan yoksun bırakılanları, (ki onlar köle arayan azgınların, çağın karanlık zulmünün, kin ve nefret cehenneminin tarihteki kurbanlarıdır, ve her zamankinden daha çok zulme ve baskıya maruz kalmışlardır) insanların önderliğine eriştireceğini ve onları dünyaya varis kılacağını irade etmişsin.
İşte şimdi zamanı gelmiştir.
Yeryüzü mustazafları senin vaadini gözlemekte ve beklemektedir.
Ey gaybın bilicisi olan Allah'ım
Şu çağımızda sana gerçekten tapanlar yalnızca yeryüzü mustazaflarıdır.
Ey yüce rabbim sen tüm meleklerini Âdeme secde ettirensin.
Şimdi insanoğlunun idarecilerin ayağına kapanarak secde toprağına yüz sürdüğünü göruyorsun...zalimleri yigdiklari pisligin icinde ne zaman bogacaksin?
Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni, uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram...
Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın.
adem ve havva yasak ağaç yüzünden yeryüzüne.. farklı farklı yerlere atılmıştır..
adem kendini kınayarak ağlamadadır
ve bir yandan belki bir çok yandan havvayı aramadadır..
uzun arayışlardan,ilk ayrılığın acısından.. derin vadilerden, yüksek dağlardan günahkar nefisten vesaireden geçerek.. aramaktadır..
cebelirahme yakınlarında göz göze gelirler.. yaklaşır ve ellerinden tutar havvanın..
ah elleri cennet müjdesidir.. gizlice ağlarlar.. adem daha gizli ağlamaktadır..
gözleri havvanın ayaklarına doğru kayar..
havvanın ayaklarında dikenler ve kıpkırmızı kan..
havva der adem.. ey havva.. nasıl bir özlemle aradın beni.. ne oldu böyle ayaklarına..
seni mi aradım diye sorar havva?
cennetten yalanın yüzünden kovulduk.. sen hala yalan söylüyorsun havva...
Hüznüm gözlerimden okunur … ve bakmasını bilen herkes görür içimde büyüyen eLem’i.. tebessümlere hapsettiğim ve asla öpülmesini beklemediğim dudaklarım kandırmasın seni…
lı kontes
Ben şimdi düşlemimde bir odağa dalmışım, gözlerim durgun bir delinin gözleri gibi gizemli bir korku içinde göremez olmuş, kıpırdamaz olmuş, açılıp kapanmayı unutmuştur.
Yanılmayasınız, bunlar birilerine ilişkin söyleyerek duymasını istemediğimiz sözlerden değildir, yok, bunlar bir şey değil, buna benzer söz çoktur, çok da değersizdir, herkesin böyle sözleri olur, birilerine, bir seslenilene söylenecek sözlerden söz ediyoruz biz, ondan başkasına söylenemeyecek, ondan başkasına söylenememesi gereken, bununla birlikte onunda
duymaması gereken sözler, yüce, güzel tatlı sözler bunlardır, seslenilenin bile namahrem olduğu sözler!
Bu nasıl söz? Bu nasıl seslenilen?
Bulunmadıklarında bulunduklarından daha çok 'var olan' kimseler! Yer yer duymamaları gereken sözlerin seslenileni olan kimseler bunlardır işte, kendileriyle hep konuşur durumda olduğunuz kimseler bunlardır, güzel sözlerimizi de bunlara söyleriz hep, duymalarını istemediğimiz sözleri, hep yazıp ta göndermediğimiz mektupları da bunlara yazarız.
Özgün sözler, 'duyulmak' için söylenen sözler değildir, 'söylenmek' için söylenen sözlerdir. Özgün yazılar 'okunmak' için yazılan yazılar değildir, 'yazılmak' için yazılan yazılardır. ooo yıne sapmısım konudan be..
Şüphesiz ki duâ ak yüreklerden çıkıyorsa menziline ulaşır. Ya da sütteki siyah lekeler gibi içindeki pislikleri temizleme gayreti ise gerçek duâ vasfını kazanır. Beyaz yürekler pisliklere dayanamaz ama bu demek değildir ki, o beyazlık hep lekesizdir. İnsandır bir olur rahmet denizlerinde yüzer, bir olur günah bataklıklarında sürünür. İşte bu zaman beyaza leke düşmüştür ama o yürekle lekeyi taşıyamaz uzun zaman. İsyan eder. Pislik mutlaka temizlenmeli, sütteki leke tutulup atılmalıdır. Yüreği zonklatan bir arzu itiraf ihtiyacıdır, bu arzu, itiraf kime? Sığınılacakların, güvenileceklerin en büyüğüne, hudutsuz af ve bağışlama sahibine.
Duâ, bu itirafın en mükemmel vasıtasıdır. Eğer duâ sağlıklı bir iç hesaplaşmanın sıkıntılarından güç alıyorsa mutlaka müessir olur. Gözyaşı karışmış duâlar ise en samimi yakarışlardır. Çünkü gözyaşları iç hesaplaşmada inanç adına kazanılan zaferlerin muştusudur.
O halde duâ bir yeniden doğuştur.
Duâ, sessiz, iniltili, gürültüsüz feryattır.
Duâyı bir ruhi ihtiyaç ve alışkanlık edinmiş kimsede mükemmel bir karakter oluşur. Yakarışımız kendimiz için değildir. Kendimiz için duâ edeceksek, biz de bizim olmayan, gayrılara feda ettiğimiz tarafımız için duâ edelim. Ölücü yanımızda çürüyücü fani tarafımıza değil. “ Kim ki, yanında hazır bulunmayan bir inanmış kardeşi için duâ ederse, etrafındaki melekler, istediğinin bir misli de senin için olsun derler.”
Duâ insanın ızdırap, çile, endişe ve merakından ibarettir. Kendi benlik varoluş zindanından bilgiye ulaşmasıdır, kişinin. Kurtuluş arzusunu ve kurtuluşa olan aşkı kanıtlanılmaz yapandır.Duâ, yalnız ruhun ve yalnızlığın tecellisidir...
Gözleri bulut rengindeydi, yok, melekût rengindeydi, atmosfer, kurşuni ilksizlik sabahı rengindeydi, ruh... Rengindeydi. Haaa! Anladım; gözleri tümüyle ruh rengindeydi, ruh ne renktedir? Ruh mu? Bilmeyecek ne var?
Ruh tümden ne renktedir, ne renktedir... Onun gözleri rengindedir.
Buğu ne renktedir? Onun gözleri renginde değil midir? Gözleriyle düş kuruyor, gözleriyle düşünüyor gibiydi, gözlerinin bir yerler gördüğünü sanmıyorum.
1) yürekten allah bile diyemeyen inanç sistemi. askerlerin en sevdigi din. müridleri basörtüsünü çıkar diyince cıkaracaklar mesela, niye? ılımlı çünkü...laikliği bekleyecekler sonra kolkola, cumhuriyet bayramında bagdat caddesinde inançlı kokoş kesimle beraber bayrak sallarlar.
2) 'dükkanımız tamirat dolayısı nedeniyle kapalıdır' cümlesinde görülen anlatım bozukluğunun bır benzeri...
çünkü 'islam' nasıl ki kelime olarak barış,mutluluk, esenlik anlamlarına gelmekteyse, islamiyet de aynı şekilde bu dünya hayatında ve de 'ba su bade l mevt'de barışı, mutluluğu,huzuru ve esenliği sağlamak için vardır. yani islamiyet, yani islam ipso facto ılımlıdır. dolayısıyla ılımlı islam tamlamasında bir anlatım bozukluğu mevcuttur.
3) iliman iklimlerde gorulen islam modeli. basi ortup bi taraflari acmak gibi tezahurlerinin oldugu bilinmektedir.
4) 'ey iman edenler! mu'minleri birakip da kafirleri dost edinmeyin. kendi aleyhinize allah'a apacik bir delil mi vermek istiyorsunuz? arzu ettiler ki kendilerinin kufre saptiklari gibi siz de sapasiniz da beraber olasiniz.onlardan ne bir dost edinin ne bir yardimci.'
'yoksa siz kitabin bir kismina inanip bir kismini inkar mi ediyorsunuz? '
ahh..kim ekledi bu terimi?
kur an ahlaki ile ahlaklanmis nadide insanlardan..osmanlinin son lalesi abdurrahman gurses efendiden icazet almis ve beyazit camiinde imam-hatip iken,1998 de elim bir trafik kazasi sonucu kaybettigimiz buyuk sahsiyet.. ne yazikki talebesi olma luksune sahib oldugum yillarda cocuktum ve degerini anliyamadim..kur an i parayla satmayan gonul insani ruhun sad olsun.. keske yine ellerimden tutabilseydin
allah 'in hukumleri disinda hukumler koyan ve bunu uygulatan rejimlerin tumu.kaldi ki allah in hukumleri uzerine hukum koymak ve bu hukumlere bilerek veya bilmeyerek uymak allah'a şirk kosmaktir.
şirk ise cehennem in tam ortasıdır.
insanlar firavun un, nemrud un, yaraticilik davasinda bulundugunu, Allah lik davasinda bulundugunu zannederler. onlarin ' biz sizin ilahiniziz ' demelerinden kasit, bizler sizin hukum koyuculariniz ve yoneticileriniziz dir. kimse Allah lik ve yaraticilik davasinda bulunmamistir. ilahlik davasi ise kiyamete kadar devam edecektir. bu ilahlik davasinda bulunanlara denir tagut.
birde tagutun hizmetkarlari vardir. onlar kursulere cikarlar, insanlara Allah in dinini anlatirlar. tagutun izin verdigi kadar. eger tagutun sinirini asarsalar evlerinden, televizyonlarindan, taksitlerin den olurlar. onlar pisliktir. domuzun islam alimi seklinde gorunusudur. veyl onlara!
tagut uyusmus beyinler ister. kendi istedigi kadar musluman olunmasini ister. sistemine zarar geldigi anda hapisler ve iskenceler devreye girer. muslumanlar hem Allah i razi ederler..hem tagutu.. hem Allah in emrettigini yapmaya calisirlar..hem tagutun dedigini..arti kutupla eksi kutup u yan yana getirirler. hic rahmanla seytan bir arada olurmu. iste sirk burda baslar ve milyonlarca musluman bilmeden sirk bataginin tam ortasina duser.
'tağuta kulluk etmekten kaçınan ve allah' a içten yönelenler ise; onlar için bir müjde vardır, öyleyse kullarıma müjde ver. (zümer sûresi, 17. ayet) '
Cesedun, ecmelu beytin yeskunuhu el hayal..ellezzetu kıyamet el cesedi..
Kalb el aşıki beyne şefeteyhi.. ve kalb el aşikati tahte sürretiha...
Kella la yukdaru en yura fi el verdeti – illa cesedu imreetin...
herseye ragmen bir resim cizmek istiyorum..
ister gri olsun ister siyahla beyaz..
kocaman bir karanlikta,bembeyaz bir gul cizebilirim..
iste o zaman.. hayat benden daha acimasiz olamaz..
yezidilerin kutsal kitabı mushaf-ı reş'te evrenin yaratılışının anlatıldığı bölümde, önce bir inci tanesi olarak evrenin bilahare de yedi günde yedi meleklerin yaratıldığı ifade edilmektedir. buna göre, ilk yaratılan azazil isimli melek-tanrı'ydı; diğer adı melek tavus yani ateşten olma şeytan'dı. yedi meleğin en ulusu oydu.
ve pazartesi derdail yaratıldı. (bu meleğin ruhunu yezidi ulularından şeyh hasal-al basri temsil eder.) salı, israfil oldu ve vekaletini yezidi ulularından şeyh şemseddin'e verdi. çarşamba, melek mikail yaratıldı ve sucedettin kılığında göründü. perşembe, şemail oluştu ve şerafettin oldu. cuma, cebrail yaratıldı ve nusreddin olarak görüldü. cumartesi yaratılan nurail (turail) ise fahrettin evliya kılığında insanlar arasında dolaştı.
yezidilerde kötülük tanrısı (şeytan) yerine ikame edilen melaikeler kralı melek tavus'un apayrı bir yeri vardır. yezidiler, şeytan'ın yerine ikame ettikleri melek tavus'a tanrısal nitelikler atfettikleri için 'şeytana tapanlar' olarak nitelendirilmişlerdir. oysa onların inancına göre, dünyayı yaratan tanrı'nın cezalandırdığı şeytan, cehennemde kaldığı 7 bin yıl boyunca tövbe göz yaşlarıyla doldurduğu 7 testi ile cehennem ateşini söndürmüş; tanrı tarafından bağışlanmış ve meleklerin önderi olmuştur. artık melek tavus, tanrı'nın yarattığı dünyanın koruyucusu, yöneticisi ve tanrı iradesinin yürütücüsü niteliklerini kazanmıştır.
gece solar, rüzgarın sesi kısılır... aynadaki insanla birliktesindir ve karşındaki, garip garip bakmaktadır yüzüne... yüzündeki tebessüm 'acı'yı sıfat yapmıştır kendine... başkalarının 'ben'leriyle ilgileneceğine 'bir ben vardır bende benden içeri' sözünü hatırlayıp içindeki 'ben'leri kurcalarsın... sağ elini sol omzuna, sol elini sağ omzuna koyar, kendine sarılırsın... aynalardan başka dostun yoktur ve aynalar bir gün kırılmaya mahkumdurlar... anlarsın, becerebilirsen ağlarsın...
şizofreniye geçiş yapmaya kadar giden tekil anları durmadan duraksamadan çok yoğun şekilde buram buram havasızlıkla yaşayan insanlardır bir kısmı.kaçış uykuda aranmayacak kadar basit,sabah saat 9 hatırlanmayacak kadar uzak,güneş bir iki saatlik geçiş süresi gibidir yaşayanlarına.iğrenç birşeydir ama kurtulması da bir o kadar zordur.ya kuvvetli bir tokat yada göçebe ruhun geri gelmesiyle terkedilebilecek kategoridir,değildir de bir bakıma.biraz umutsuzluk,biraz susuzluktur yakıtı. ait olmaktan da en çok nefret eden gruptur. vampir,salak, dengesiz.. gibi obkurast kelimelerle adlandirilsalarda super, asmis sahsiyetlerdir..
var edenin adıyla.. sabun beyazdır.. bir zamanlar yeşildi sabun.. sabun hayvandı.. sonra pembeye boyandı.. sonra sıvılandı.. hepimiz çok sevdik.. olmayanlarımız olanlara imrendi..sabunla saç yıkanır ve eldeki yağı çıkartır yağıyla.. sonra yüz yıkamak ...
gelincik
07.06.2006 - 16:15ufak tefek ve sirin gorunmesine ragmen kendinden cok buyuk hayvanlara saldirabilen, kendini aşmış cilgin bir yirtici hayvan..
ufacik boyunla koca ata ne saldiriyon, mecnun musun.?
kuşlar
07.06.2006 - 16:11kuşlar mı
ki şimdi
çok uzak yüksekte
öpsen
büyüyemezsin ki
ihanet ettik
türkülerine
baharın
zayıf halka
07.06.2006 - 01:11Ey Mustazafların Rabbi!
Sen yeryüzünün zavallılarını, mahkum ve zayıf yığınlarını ve hayattan yoksun bırakılanları, (ki onlar köle arayan azgınların, çağın karanlık zulmünün, kin ve nefret cehenneminin tarihteki kurbanlarıdır, ve her zamankinden daha çok zulme ve baskıya maruz kalmışlardır) insanların önderliğine eriştireceğini ve onları dünyaya varis kılacağını irade etmişsin.
İşte şimdi zamanı gelmiştir.
Yeryüzü mustazafları senin vaadini gözlemekte ve beklemektedir.
Ey gaybın bilicisi olan Allah'ım
Şu çağımızda sana gerçekten tapanlar yalnızca yeryüzü mustazaflarıdır.
Ey yüce rabbim sen tüm meleklerini Âdeme secde ettirensin.
Şimdi insanoğlunun idarecilerin ayağına kapanarak secde toprağına yüz sürdüğünü göruyorsun...zalimleri yigdiklari pisligin icinde ne zaman bogacaksin?
kar
07.06.2006 - 00:52Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni, uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram...
Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın.
bir insanı tanımak
06.06.2006 - 16:31' sen yabancıların kalbini iyi tanırsın..
mısır da sende bır yabancıydın '
(tevrat)
adem
05.06.2006 - 05:20adem ve havva yasak ağaç yüzünden yeryüzüne.. farklı farklı yerlere atılmıştır..
adem kendini kınayarak ağlamadadır
ve bir yandan belki bir çok yandan havvayı aramadadır..
uzun arayışlardan,ilk ayrılığın acısından.. derin vadilerden, yüksek dağlardan günahkar nefisten vesaireden geçerek.. aramaktadır..
cebelirahme yakınlarında göz göze gelirler.. yaklaşır ve ellerinden tutar havvanın..
ah elleri cennet müjdesidir.. gizlice ağlarlar.. adem daha gizli ağlamaktadır..
gözleri havvanın ayaklarına doğru kayar..
havvanın ayaklarında dikenler ve kıpkırmızı kan..
havva der adem.. ey havva.. nasıl bir özlemle aradın beni.. ne oldu böyle ayaklarına..
seni mi aradım diye sorar havva?
cennetten yalanın yüzünden kovulduk.. sen hala yalan söylüyorsun havva...
he he.. (bu gulus entel bi dosta gelsin)
elem
27.05.2006 - 01:01Hüznüm gözlerimden okunur … ve bakmasını bilen herkes görür içimde büyüyen eLem’i.. tebessümlere hapsettiğim ve asla öpülmesini beklemediğim dudaklarım kandırmasın seni…
lı kontes
söz
27.05.2006 - 00:57Ben şimdi düşlemimde bir odağa dalmışım, gözlerim durgun bir delinin gözleri gibi gizemli bir korku içinde göremez olmuş, kıpırdamaz olmuş, açılıp kapanmayı unutmuştur.
Yanılmayasınız, bunlar birilerine ilişkin söyleyerek duymasını istemediğimiz sözlerden değildir, yok, bunlar bir şey değil, buna benzer söz çoktur, çok da değersizdir, herkesin böyle sözleri olur, birilerine, bir seslenilene söylenecek sözlerden söz ediyoruz biz, ondan başkasına söylenemeyecek, ondan başkasına söylenememesi gereken, bununla birlikte onunda
duymaması gereken sözler, yüce, güzel tatlı sözler bunlardır, seslenilenin bile namahrem olduğu sözler!
Bu nasıl söz? Bu nasıl seslenilen?
Bulunmadıklarında bulunduklarından daha çok 'var olan' kimseler! Yer yer duymamaları gereken sözlerin seslenileni olan kimseler bunlardır işte, kendileriyle hep konuşur durumda olduğunuz kimseler bunlardır, güzel sözlerimizi de bunlara söyleriz hep, duymalarını istemediğimiz sözleri, hep yazıp ta göndermediğimiz mektupları da bunlara yazarız.
Özgün sözler, 'duyulmak' için söylenen sözler değildir, 'söylenmek' için söylenen sözlerdir. Özgün yazılar 'okunmak' için yazılan yazılar değildir, 'yazılmak' için yazılan yazılardır. ooo yıne sapmısım konudan be..
dua
24.05.2006 - 21:19Şüphesiz ki duâ ak yüreklerden çıkıyorsa menziline ulaşır. Ya da sütteki siyah lekeler gibi içindeki pislikleri temizleme gayreti ise gerçek duâ vasfını kazanır. Beyaz yürekler pisliklere dayanamaz ama bu demek değildir ki, o beyazlık hep lekesizdir. İnsandır bir olur rahmet denizlerinde yüzer, bir olur günah bataklıklarında sürünür. İşte bu zaman beyaza leke düşmüştür ama o yürekle lekeyi taşıyamaz uzun zaman. İsyan eder. Pislik mutlaka temizlenmeli, sütteki leke tutulup atılmalıdır. Yüreği zonklatan bir arzu itiraf ihtiyacıdır, bu arzu, itiraf kime? Sığınılacakların, güvenileceklerin en büyüğüne, hudutsuz af ve bağışlama sahibine.
Duâ, bu itirafın en mükemmel vasıtasıdır. Eğer duâ sağlıklı bir iç hesaplaşmanın sıkıntılarından güç alıyorsa mutlaka müessir olur. Gözyaşı karışmış duâlar ise en samimi yakarışlardır. Çünkü gözyaşları iç hesaplaşmada inanç adına kazanılan zaferlerin muştusudur.
O halde duâ bir yeniden doğuştur.
Duâ, sessiz, iniltili, gürültüsüz feryattır.
Duâyı bir ruhi ihtiyaç ve alışkanlık edinmiş kimsede mükemmel bir karakter oluşur. Yakarışımız kendimiz için değildir. Kendimiz için duâ edeceksek, biz de bizim olmayan, gayrılara feda ettiğimiz tarafımız için duâ edelim. Ölücü yanımızda çürüyücü fani tarafımıza değil. “ Kim ki, yanında hazır bulunmayan bir inanmış kardeşi için duâ ederse, etrafındaki melekler, istediğinin bir misli de senin için olsun derler.”
Duâ insanın ızdırap, çile, endişe ve merakından ibarettir. Kendi benlik varoluş zindanından bilgiye ulaşmasıdır, kişinin. Kurtuluş arzusunu ve kurtuluşa olan aşkı kanıtlanılmaz yapandır.Duâ, yalnız ruhun ve yalnızlığın tecellisidir...
gözlerdeki derinlik
24.05.2006 - 21:07Gözleri bulut rengindeydi, yok, melekût rengindeydi, atmosfer, kurşuni ilksizlik sabahı rengindeydi, ruh... Rengindeydi. Haaa! Anladım; gözleri tümüyle ruh rengindeydi, ruh ne renktedir? Ruh mu? Bilmeyecek ne var?
Ruh tümden ne renktedir, ne renktedir... Onun gözleri rengindedir.
Buğu ne renktedir? Onun gözleri renginde değil midir? Gözleriyle düş kuruyor, gözleriyle düşünüyor gibiydi, gözlerinin bir yerler gördüğünü sanmıyorum.
kemik
24.05.2006 - 04:23kemiklerim. aklım ermiyor ihanetinize.. besledim büyüttüm sizleri yiğit sözlerle.. bir daha dönmemecesine giderken kayığıma kürek olasınız diye..
savaşta ölen çocuklar
18.05.2006 - 20:38elleri miniciktir diger cocuklar gibi.
ılımlı islam
18.05.2006 - 15:211) yürekten allah bile diyemeyen inanç sistemi. askerlerin en sevdigi din. müridleri basörtüsünü çıkar diyince cıkaracaklar mesela, niye? ılımlı çünkü...laikliği bekleyecekler sonra kolkola, cumhuriyet bayramında bagdat caddesinde inançlı kokoş kesimle beraber bayrak sallarlar.
2) 'dükkanımız tamirat dolayısı nedeniyle kapalıdır' cümlesinde görülen anlatım bozukluğunun bır benzeri...
çünkü 'islam' nasıl ki kelime olarak barış,mutluluk, esenlik anlamlarına gelmekteyse, islamiyet de aynı şekilde bu dünya hayatında ve de 'ba su bade l mevt'de barışı, mutluluğu,huzuru ve esenliği sağlamak için vardır. yani islamiyet, yani islam ipso facto ılımlıdır. dolayısıyla ılımlı islam tamlamasında bir anlatım bozukluğu mevcuttur.
3) iliman iklimlerde gorulen islam modeli. basi ortup bi taraflari acmak gibi tezahurlerinin oldugu bilinmektedir.
4) 'ey iman edenler! mu'minleri birakip da kafirleri dost edinmeyin. kendi aleyhinize allah'a apacik bir delil mi vermek istiyorsunuz? arzu ettiler ki kendilerinin kufre saptiklari gibi siz de sapasiniz da beraber olasiniz.onlardan ne bir dost edinin ne bir yardimci.'
'yoksa siz kitabin bir kismina inanip bir kismini inkar mi ediyorsunuz? '
ISLAM ISLAMDIR
ırak savaşı
18.05.2006 - 15:06kopeklesmenin tarihi seruveni..
direnmek
14.05.2006 - 23:08ben şimdi diyorum ki
buna inanmak gerek
bir susam gibi boyuna sulamak umutsuzluğu
ve direnmek
hep direnmek devam etmek adına
İsmail Biçer
02.05.2006 - 05:16ahh..kim ekledi bu terimi?
kur an ahlaki ile ahlaklanmis nadide insanlardan..osmanlinin son lalesi abdurrahman gurses efendiden icazet almis ve beyazit camiinde imam-hatip iken,1998 de elim bir trafik kazasi sonucu kaybettigimiz buyuk sahsiyet.. ne yazikki talebesi olma luksune sahib oldugum yillarda cocuktum ve degerini anliyamadim..kur an i parayla satmayan gonul insani ruhun sad olsun.. keske yine ellerimden tutabilseydin
dünya
02.05.2006 - 05:01dunya kan kirmizisi,saman sarisi,olu yesili...
guz gelmis...oysa ki gonul
guze giresi degil..
tağut
30.04.2006 - 01:19allah 'in hukumleri disinda hukumler koyan ve bunu uygulatan rejimlerin tumu.kaldi ki allah in hukumleri uzerine hukum koymak ve bu hukumlere bilerek veya bilmeyerek uymak allah'a şirk kosmaktir.
şirk ise cehennem in tam ortasıdır.
insanlar firavun un, nemrud un, yaraticilik davasinda bulundugunu, Allah lik davasinda bulundugunu zannederler. onlarin ' biz sizin ilahiniziz ' demelerinden kasit, bizler sizin hukum koyuculariniz ve yoneticileriniziz dir. kimse Allah lik ve yaraticilik davasinda bulunmamistir. ilahlik davasi ise kiyamete kadar devam edecektir. bu ilahlik davasinda bulunanlara denir tagut.
birde tagutun hizmetkarlari vardir. onlar kursulere cikarlar, insanlara Allah in dinini anlatirlar. tagutun izin verdigi kadar. eger tagutun sinirini asarsalar evlerinden, televizyonlarindan, taksitlerin den olurlar. onlar pisliktir. domuzun islam alimi seklinde gorunusudur. veyl onlara!
tagut uyusmus beyinler ister. kendi istedigi kadar musluman olunmasini ister. sistemine zarar geldigi anda hapisler ve iskenceler devreye girer. muslumanlar hem Allah i razi ederler..hem tagutu.. hem Allah in emrettigini yapmaya calisirlar..hem tagutun dedigini..arti kutupla eksi kutup u yan yana getirirler. hic rahmanla seytan bir arada olurmu. iste sirk burda baslar ve milyonlarca musluman bilmeden sirk bataginin tam ortasina duser.
'tağuta kulluk etmekten kaçınan ve allah' a içten yönelenler ise; onlar için bir müjde vardır, öyleyse kullarıma müjde ver. (zümer sûresi, 17. ayet) '
Arapça
28.04.2006 - 19:12Cesedun, ecmelu beytin yeskunuhu el hayal..ellezzetu kıyamet el cesedi..
Kalb el aşıki beyne şefeteyhi.. ve kalb el aşikati tahte sürretiha...
Kella la yukdaru en yura fi el verdeti – illa cesedu imreetin...
resim
26.04.2006 - 20:38herseye ragmen bir resim cizmek istiyorum..
ister gri olsun ister siyahla beyaz..
kocaman bir karanlikta,bembeyaz bir gul cizebilirim..
iste o zaman.. hayat benden daha acimasiz olamaz..
kalp
23.04.2006 - 19:58artık yerinde olmayan organım. soğuk kocaman bir kaya taşıyorum göğsümde. ağrı yapıyor bazen...
yezidi
23.04.2006 - 19:40yezidilerin kutsal kitabı mushaf-ı reş'te evrenin yaratılışının anlatıldığı bölümde, önce bir inci tanesi olarak evrenin bilahare de yedi günde yedi meleklerin yaratıldığı ifade edilmektedir. buna göre, ilk yaratılan azazil isimli melek-tanrı'ydı; diğer adı melek tavus yani ateşten olma şeytan'dı. yedi meleğin en ulusu oydu.
ve pazartesi derdail yaratıldı. (bu meleğin ruhunu yezidi ulularından şeyh hasal-al basri temsil eder.) salı, israfil oldu ve vekaletini yezidi ulularından şeyh şemseddin'e verdi. çarşamba, melek mikail yaratıldı ve sucedettin kılığında göründü. perşembe, şemail oluştu ve şerafettin oldu. cuma, cebrail yaratıldı ve nusreddin olarak görüldü. cumartesi yaratılan nurail (turail) ise fahrettin evliya kılığında insanlar arasında dolaştı.
yezidilerde kötülük tanrısı (şeytan) yerine ikame edilen melaikeler kralı melek tavus'un apayrı bir yeri vardır. yezidiler, şeytan'ın yerine ikame ettikleri melek tavus'a tanrısal nitelikler atfettikleri için 'şeytana tapanlar' olarak nitelendirilmişlerdir. oysa onların inancına göre, dünyayı yaratan tanrı'nın cezalandırdığı şeytan, cehennemde kaldığı 7 bin yıl boyunca tövbe göz yaşlarıyla doldurduğu 7 testi ile cehennem ateşini söndürmüş; tanrı tarafından bağışlanmış ve meleklerin önderi olmuştur. artık melek tavus, tanrı'nın yarattığı dünyanın koruyucusu, yöneticisi ve tanrı iradesinin yürütücüsü niteliklerini kazanmıştır.
yalnızlık
19.04.2006 - 09:37gece solar, rüzgarın sesi kısılır... aynadaki insanla birliktesindir ve karşındaki, garip garip bakmaktadır yüzüne... yüzündeki tebessüm 'acı'yı sıfat yapmıştır kendine... başkalarının 'ben'leriyle ilgileneceğine 'bir ben vardır bende benden içeri' sözünü hatırlayıp içindeki 'ben'leri kurcalarsın... sağ elini sol omzuna, sol elini sağ omzuna koyar, kendine sarılırsın... aynalardan başka dostun yoktur ve aynalar bir gün kırılmaya mahkumdurlar... anlarsın, becerebilirsen ağlarsın...
gece insanı olmak
19.04.2006 - 08:59şizofreniye geçiş yapmaya kadar giden tekil anları durmadan duraksamadan çok yoğun şekilde buram buram havasızlıkla yaşayan insanlardır bir kısmı.kaçış uykuda aranmayacak kadar basit,sabah saat 9 hatırlanmayacak kadar uzak,güneş bir iki saatlik geçiş süresi gibidir yaşayanlarına.iğrenç birşeydir ama kurtulması da bir o kadar zordur.ya kuvvetli bir tokat yada göçebe ruhun geri gelmesiyle terkedilebilecek kategoridir,değildir de bir bakıma.biraz umutsuzluk,biraz susuzluktur yakıtı. ait olmaktan da en çok nefret eden gruptur. vampir,salak, dengesiz.. gibi obkurast kelimelerle adlandirilsalarda super, asmis sahsiyetlerdir..
Toplam 164 mesaj bulundu