şerefli bir evladıdır çölün; zorluk ve fakirliğin yetmediği, gözkyüzünün bile merhamet gözyaşlarını üzerine yolladığı şerefli bir evladıdır kumlarin. öyle şerefli bir evladır ki, asırlar boyu güneşin altında bulunduğu halde kıyılarında susuzluğunu geçiştirebilmek için, denize boyun eğmemiştir.
gercegi haykirmak onun ozudur adeta.. yitik vicdani ummetin..
bilge bir dostuma sormustum; ' islam ne kazandirdi insanlara' diye.
' islam ebu zerr gibi bir yigidi kazandirdi yetmezmi? ' demisti..
' o yalniz yasar,yalniz,olur ve yalniz dirilir ' (hadis)
sılanın sıla olarak adlandırılışı, sıladan kopuş sonrasında olur. köken olarak da vasl'dan gelen sıla, vasıl olunacak, kavuşulacak, vuslatın gerçekleşeceği yerdir. gurbete çıkmakla gark olduğumuz gariplik halindeyken kökümüz, memleketimiz, içimizdeki dayanılmaz yabancılığı telafi etmenin zemini olacak diye umulur. yaralanmış kendilik, yara nedir bilmediği o mekana kavuşma umuduyla geçiştirir yarasını. yeni yara, sıladaki eski yaraları olmamış gibi görmeyi sağlar; o eski özdeşlik yaralarının fark yaralarının yanında lafı bile olmaz. sıladan kopunca badem gözlü olur sıla.
'bir şarkı dinledim hayatım tabi ki değişmedi. ama değişse bununla değişirdi.'
bu zatı dinlerken,içinizden akan her kan damlasının yolunu hissedersiniz.
kanadıkça kanarsınız..
nasıl anlatmalı ki,acınızı acıtırsınız..
kanatlı bir fare düşünün. şimdi çiğil çiğil haykırıp yalpalayarak üzerinize doğru uçtuğunu hayal edin. elinizi kolunuzu sallayarak uzaklaştırmaya çalıştığınızı, ama o rotasız kamikaze uçuşuyla alçalıp yükselerek, aynı anda her yana doğru ilerleyip çırpınarak yaklaştığını görün, saçlarınıza dolandığını hissedin. tiksinerek çığlık çığlığa kaçışın. alternatif isterseniz düşüp bayılmak var. yarasa denilen bu hırtlardan birisi bana saldırmıştı. ya salaktı ya salaktı. elimde savunma aracı olarak yalnızca bir gazete vardı onu sallayıp durmuştum yaklaşmasın diye, inadına pikeler yapmıştı üzerime o sarsak titrek uçuşuyla. vıcır vıcır bir hayvan. ben de en ufak bir saldırıda dahi tramvalar yaşayan, midesi bulanmadan aynı olayı anımsayamayan bir insanım.
ve fatima hz.muhammed`in sefaatiyle fatima oldu.
islamda sefaat; 'degersiz olani koruma' araci degil, 'erdemlerin en erdemlisine' ulasma aracidir. sefaat edenin sefaatini alacak olan, bireydir ve bu yolla kaderini degistirecektir. baska bir deyisle, karakterlerini ve davranislarini degistirip kaderlerini degistirmeye hak kazanacaklardir.
evet bir birey bunu sefaat edenden alir. ama sefaat eden, bunu bir bireye veremez. bu dünyada hayatin, mücadelenin, calismanin ve hizmetin tekniklerini kullanarak öteki dünyaya nasil gecilecegini ögrenmeden hicbir kimse kiyamet gününde imtihani gecemez
ama sen ağlayınca, küçük bir kız çocuğu, arkadaşının kazağı daha güzel diye. ya da bir çocuk alablus traşlı değil diye saçları 3 numara. sen ağlayınca onlar gelir aklıma, sus isterim, yeter ağlama.
yola her baktığımda, arkama attığımda, gelip karşıma dikildi. dolu dolu gözlerle, ürkek gülümseyerek; 'sen, hain mi oldun? ' diye sordu. sustum. utandım. sarıldım. 'yok' dedim 'yok'. ben de gülümsedim. eve dönmeyeceğim dedim.
1) oyunculuk yetenegi aci ceken bir tosbaga ile esit duzeyde olan pek guzide sarkici..
2) konserlerinin birinde duvarları göçertecek kadar azgın bi hayran kitlesine sahip olan gara facia.....o alnının ortasından başlayan gür saçları ile,ne yapsa olmaz bi abimiz..beykoz motorcusunu canlandırdığı canısı adlı tv dizisinden sonra, uzun bir dönem beykoz'dan yeniköy'e geçemedim. en az benim kadar tiksindi boğaz. ondandır bu derin lacivertliği.
tekrar ediyorum: serdar ortaç artık durdurulsun, evet, ibrahim erkal da! (28.09.2006 14:50)
tek başınıza yaşıyorsanız,yemek yapmaya üşeniyor veya yemek yapmak için yeterli lojistiğe sahip değilseniz korkunç deneyimler yaşatan his vb. misal; üç adet çiğ köfte ve iki dilim meyveli kek ile bastırmak zorunda kaldım bir keresinde..
Allahım, açlıktan sana sığınırım. çünkü o, en kötü yatak arkadaşıdır..
(hadis-i şerif)
Ben hiç ölüleri ziyaret etmedim. Ziyaretine gittiklerimse, dirilerdi.
seyyide zeyneb.. bu büyük dava kadının kabrindeydim. insanın ruh kökünün silkelendiğine şahit oldum. insan vücüdunun bütün tüyleri adeta isyan ediyor, mızraklaşıyor ve ruha batıp kanatıyor.. zeyneb..
Ölenler Hüseyin’in yaptığını yaptılar. Kalanlar Zeyneb’in yaptığını yapsınlar. Bu ikisinin yaptığını yapmayanlara Yezid’in yaptığını yapmak düşer!
ismet özelin hakkaten çeviri yapmaması gerektiğini öğretmiş olmasına rağmen, ilgiyle okunabilecek bir kitap...
' bu din garip geldi,garip gidecek..selam olsun gariplere! ' bu hadise atıf yapılarak ismi verilen ve ' garibim mutluyum ' dedirttiren kitab-ı guraba!
1) maaşları adına kıldırdıkları 5 vakit namazın üstüne, Allah rızası içinde kılmaları gereken 5 vakit namazları olan guruh...
2) kısa kesilmiş, kenarları oyulmuş, sünnetle uzaktan yakından alakası olmayan, kusulası sakallara sahip olan adamlar..
kaçar gibi yaptım yalancı gerçeklerden,
tanımasınlar diye geceyi bekledim erkenden…
vazgeçilmezmiş yelken;
bülbül ötmeyince anladım…
düşlerin de bir sonu varmış elbet,
artık yaşlandım…
“yapıştırılmış gözyaşı pullarındayım artık;
başka dünyalara mektuplarda yollanan.
göç eden bir zamanın yaşlı ilk ve
son baharlarıyım… döndüm..yazmak için..sadece yazmak.
Onlar adlarını ekmege sattılar, ben adimi suya verdim. Onlar lezzet ve zevk aldilar ben ise gam ve keder. Onlar altin ve gumus sergiledirler, ben mevlana gibi sems te actim, sems te yandim. Gonul sofrasini actim, dert sergisini yaydim. Onlar ozgurluge ihanet ettiler, ben ozgurlugun kendisi oldum. Onlar gece kuluplerinde kotu kadinlarla dans ederken, ben tertemiz uzletimle, sufilerin temiz gullerini kokluyorum. Onlar elbiselerine sigmayacak kadar sismanlarken ben icim icime sigmayacak kadar asik oldum. Onlar hasta develerini saray kapilarinda zorla kurban ederlerken, ben ismail imi kabe yolunda sevkle bogazladim.onlar kalabilikta birbirlerine yabanciyken, biz yanlizlikta birbirimizi taniyoruz...onlarin altini varsa benimde askim var..onlarin evi varsa benimde mihrabim kubbem var. onlar yukselirken ben mirac a cikiyorum… onlar yeryuzunde surunurken ben goklerde ucuyorum. Onlar biterken ben daha yeni basladim.. onlarin kapikullari ve usaklari varsa benimde soylu bir onderim var.. onlar nusirevan in adalet zincirini boyunlarina vurdular ve ahirlarini bayindir kildilar, ben ise saraylari terkettim..
Kalabalik pazarlardan gecerken, dostlarimin herbirini sari tuylu develeri satarken ve gulup gecerken gordum. Ben ise kendi kendimle mesgul idim. Sari tuylu devemin yularini tuccarlarin elinden kurtarmaya calisiyordum..icimden bir ses ' satma' diyordu bana. ' iyiki satmadin! Satma sakin! Bu yolun sonunda uzak bi yerlerde birleri seni bekliyor. Satma! Al ve git! Issiz yanik, korkunc, kimsesiz bir cole varacak olursan sakin korkma! Urkme! Git..git.. yamyamlar ve sihirbazlar tuzak kurmus, yilanlar ve vampirler seni bekliyor. Ama korkma, git! sonunda bir kararti gorceksin uzaktan…
Git, git.. arzu duyulan bir kale..colun genis bagrinda bir gozetleme kulesi gibi..kizgin colun bagrinda bir selvi agacini andiriyor…
Allah seni ve ruhunu yaradilisin yedinci gununde halk etti. Ruhunu bir cok ilginc ve tuhaf tecellilerle susledi. Istekler,arzular, manalar cesitli sirlarla tezyin etti. Iste o gun, bu feryatsiz ve kimsesiz coldeki kuleyide yine senin icin bina etti. Onu hep senden yaratti. Simdi onu goruyorsun ki, adeta seni onda resmetmisler. Vucudu arzularin, boyu serefin, basi kivancin, projesi hayalin, agzi kalbin, basi zekan, boynu gururun, mermer renkli kapisi dinin, ayaklari sevkinin yukselen kanatlari, temeli isteklerin, kollari varligin, ortasi dusunce ve gonul inceligin, selalesi yumusak, guzel ve ulu alcak gonullulugun...daha ne kadar sayayim? Daha ne zamana kadar siralayayim? Ne yazikki olmuyor, ilmi huzuri daha fazla konusma gucu vermiyor..
Bu son yazimdi… hosca ve oylece..Allah in emri gelinceye kadar kalin..
Aydın! Onun neler yaptıgını ve kim olduğunu nasıl anlatayım. Okur yazar bile olmayan, her seyden yoksun mutaassip bir mukallit. Her seyiyle, hal ve hareketleriyle tam bir bati hayrani! Dost veya dusmanin yerini, sahibini tayin ettigi sekliyle gostermektedir. Havali, iddiali,acemi.sahsiyetsiz, dinsiz,serefsiz,suursuz, usak, amator zalimlerin amator usaklari! Karilari suursuz, duygusuz,simarik,olcusuz, beyinsiz,kalpsiz…dunya gorusleri diz ustune kadar,idealleri organlari cercevesinde,zahirleri batili disi garsonlar,kuluplerin istihdam edilmis kizlari ve batili dansozler…batinlari ise merakli molla bacilar, iftiraci,hasetci,kotu kalpli,asagilik,giybetci,gereksiz ve hastalar. Tek isleri alisveris yapmak icin magazalari gezmek,evde oturmak,konusmak,ormek,yapmak,kotulemek,komsularin isisyle ilgilenmek…zavalli avrupali kadinlar, boylesine taklitcileri oldugu icin kim bilir ne kadar utaniyorlardir!
Ne doguludurlar ne batili, ne erkekdirler ne kadin, ne okumusdurlar nede cahil! Ne iyi bir esdirler nede bir sevgili; ne akillari var ne kalpleri, hic bir seyleri yok! Her seyleri bos! Altmis yetmis kiloluk renklendirilmis,seslendirilmis bir et ve yag yiginidirlar. Sadece genclerin sehvetli bakislarina yararlar…
Erkekleri! Yukarida zikrettigimiz kadinlar elbiselerini hafiften bi degistirmi aydin kocalari olurlar..
Çok ilginç! O var iken görmüyordum, o çağırıyor iken işitmiyordum... Ben görmeye başladığımda o yoktu... Ben işitmeye başladığımda o çağırmıyordu... Soğuk, duru bir pınar, senin karşında coşmakta, çağırmakta, inlemekteyken, sende suyun değil, ateşin susuzluğunu çekiyor iken, pınarın kurumasıyla birlikte, pınarın, senin susuzluğunu çektiğin o ateşten boşalıp buğulaşarak boşluğa uçmasıyla birlikte böylece ateşin, çöle saldırarak onu kendi içerisinde eritmesiyle, yerden ateş bitip, gökten ateş yağmasıyla birlikte senin ateşin değil suyun susuzluğunu çekmeye başlaman, sonra da varoldukça senin yokluğunun üzüntüsüyle eriyen kimsenin yokluğunun üzüntüsüyle bir yaşam boyu erimen ne üzücüdür!
'Var olmak', dar, karanlık bir hücredir; kapısı ölüm, penceresi yaşamdır, pencerelerini bulmamış olanlar ya da yalnız 'var olmak'la yetinecek ölçüde 'az' olanlar ile bu 'az olmak' tan biraz çok olmaları ya da çok duruma gelenler intiharın kurtarıcı yardımıyla, kapıyı açar, kurtuluşa doğru kaçarlar.
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana Yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım Ya Rabbulalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
var edenin adıyla.. sabun beyazdır.. bir zamanlar yeşildi sabun.. sabun hayvandı.. sonra pembeye boyandı.. sonra sıvılandı.. hepimiz çok sevdik.. olmayanlarımız olanlara imrendi..sabunla saç yıkanır ve eldeki yağı çıkartır yağıyla.. sonra yüz yıkamak ...
ebu zerr
17.11.2006 - 20:32şerefli bir evladıdır çölün; zorluk ve fakirliğin yetmediği, gözkyüzünün bile merhamet gözyaşlarını üzerine yolladığı şerefli bir evladıdır kumlarin. öyle şerefli bir evladır ki, asırlar boyu güneşin altında bulunduğu halde kıyılarında susuzluğunu geçiştirebilmek için, denize boyun eğmemiştir.
gercegi haykirmak onun ozudur adeta.. yitik vicdani ummetin..
bilge bir dostuma sormustum; ' islam ne kazandirdi insanlara' diye.
' islam ebu zerr gibi bir yigidi kazandirdi yetmezmi? ' demisti..
' o yalniz yasar,yalniz,olur ve yalniz dirilir ' (hadis)
hayat
17.11.2006 - 20:13asr suresini okuyup dagilmak!
sıla
08.11.2006 - 22:08sılanın sıla olarak adlandırılışı, sıladan kopuş sonrasında olur. köken olarak da vasl'dan gelen sıla, vasıl olunacak, kavuşulacak, vuslatın gerçekleşeceği yerdir. gurbete çıkmakla gark olduğumuz gariplik halindeyken kökümüz, memleketimiz, içimizdeki dayanılmaz yabancılığı telafi etmenin zemini olacak diye umulur. yaralanmış kendilik, yara nedir bilmediği o mekana kavuşma umuduyla geçiştirir yarasını. yeni yara, sıladaki eski yaraları olmamış gibi görmeyi sağlar; o eski özdeşlik yaralarının fark yaralarının yanında lafı bile olmaz. sıladan kopunca badem gözlü olur sıla.
farid farjad
04.11.2006 - 22:14'bir şarkı dinledim hayatım tabi ki değişmedi. ama değişse bununla değişirdi.'
bu zatı dinlerken,içinizden akan her kan damlasının yolunu hissedersiniz.
kanadıkça kanarsınız..
nasıl anlatmalı ki,acınızı acıtırsınız..
yarasa
02.11.2006 - 19:01kanatlı bir fare düşünün. şimdi çiğil çiğil haykırıp yalpalayarak üzerinize doğru uçtuğunu hayal edin. elinizi kolunuzu sallayarak uzaklaştırmaya çalıştığınızı, ama o rotasız kamikaze uçuşuyla alçalıp yükselerek, aynı anda her yana doğru ilerleyip çırpınarak yaklaştığını görün, saçlarınıza dolandığını hissedin. tiksinerek çığlık çığlığa kaçışın. alternatif isterseniz düşüp bayılmak var. yarasa denilen bu hırtlardan birisi bana saldırmıştı. ya salaktı ya salaktı. elimde savunma aracı olarak yalnızca bir gazete vardı onu sallayıp durmuştum yaklaşmasın diye, inadına pikeler yapmıştı üzerime o sarsak titrek uçuşuyla. vıcır vıcır bir hayvan. ben de en ufak bir saldırıda dahi tramvalar yaşayan, midesi bulanmadan aynı olayı anımsayamayan bir insanım.
mevsimler
02.11.2006 - 18:50hava değişimlerine göre kategorize edilmiş, insan psikolojisiyle arsızca oynayan, çağrışımları olan zaman dilimleri.
şefaat
31.10.2006 - 16:56ve fatima hz.muhammed`in sefaatiyle fatima oldu.
islamda sefaat; 'degersiz olani koruma' araci degil, 'erdemlerin en erdemlisine' ulasma aracidir. sefaat edenin sefaatini alacak olan, bireydir ve bu yolla kaderini degistirecektir. baska bir deyisle, karakterlerini ve davranislarini degistirip kaderlerini degistirmeye hak kazanacaklardir.
evet bir birey bunu sefaat edenden alir. ama sefaat eden, bunu bir bireye veremez. bu dünyada hayatin, mücadelenin, calismanin ve hizmetin tekniklerini kullanarak öteki dünyaya nasil gecilecegini ögrenmeden hicbir kimse kiyamet gününde imtihani gecemez
Araf
12.10.2006 - 15:59günahkar ve günahsız
araftayım her gece..
sen gülünce
09.10.2006 - 16:28ama sen ağlayınca, küçük bir kız çocuğu, arkadaşının kazağı daha güzel diye. ya da bir çocuk alablus traşlı değil diye saçları 3 numara. sen ağlayınca onlar gelir aklıma, sus isterim, yeter ağlama.
ihanet
01.10.2006 - 14:30yola her baktığımda, arkama attığımda, gelip karşıma dikildi. dolu dolu gözlerle, ürkek gülümseyerek; 'sen, hain mi oldun? ' diye sordu. sustum. utandım. sarıldım. 'yok' dedim 'yok'. ben de gülümsedim. eve dönmeyeceğim dedim.
ibrahim erkal
01.10.2006 - 14:091) oyunculuk yetenegi aci ceken bir tosbaga ile esit duzeyde olan pek guzide sarkici..
2) konserlerinin birinde duvarları göçertecek kadar azgın bi hayran kitlesine sahip olan gara facia.....o alnının ortasından başlayan gür saçları ile,ne yapsa olmaz bi abimiz..beykoz motorcusunu canlandırdığı canısı adlı tv dizisinden sonra, uzun bir dönem beykoz'dan yeniköy'e geçemedim. en az benim kadar tiksindi boğaz. ondandır bu derin lacivertliği.
tekrar ediyorum: serdar ortaç artık durdurulsun, evet, ibrahim erkal da! (28.09.2006 14:50)
mağara
01.10.2006 - 13:39mutlak karanlık paylaşılırken kurulan arkadaşlık... kişi yanlızlığını paylaşabilen en ulvi jeolojik şekil.
aşk oydum mağaranın duvarına
aşk oydum
ağrıdı taşlar
ağladı mağara
erdoğan teziç
23.09.2006 - 21:06getirin bi kürekte atın şunu bi kenara ya..
açlık
23.09.2006 - 19:08tek başınıza yaşıyorsanız,yemek yapmaya üşeniyor veya yemek yapmak için yeterli lojistiğe sahip değilseniz korkunç deneyimler yaşatan his vb. misal; üç adet çiğ köfte ve iki dilim meyveli kek ile bastırmak zorunda kaldım bir keresinde..
Allahım, açlıktan sana sığınırım. çünkü o, en kötü yatak arkadaşıdır..
(hadis-i şerif)
zeynep
22.09.2006 - 21:38Ben hiç ölüleri ziyaret etmedim. Ziyaretine gittiklerimse, dirilerdi.
seyyide zeyneb.. bu büyük dava kadının kabrindeydim. insanın ruh kökünün silkelendiğine şahit oldum. insan vücüdunun bütün tüyleri adeta isyan ediyor, mızraklaşıyor ve ruha batıp kanatıyor.. zeyneb..
Ölenler Hüseyin’in yaptığını yaptılar. Kalanlar Zeyneb’in yaptığını yapsınlar. Bu ikisinin yaptığını yapmayanlara Yezid’in yaptığını yapmak düşer!
enteresan diyaloglar
22.09.2006 - 20:36mowahhid: apla yıldızlar ne güzel diil mi?
apla: saçmalama onlar soğuk fuzyon..
gariplerin kitabı
22.09.2006 - 20:25ismet özelin hakkaten çeviri yapmaması gerektiğini öğretmiş olmasına rağmen, ilgiyle okunabilecek bir kitap...
' bu din garip geldi,garip gidecek..selam olsun gariplere! ' bu hadise atıf yapılarak ismi verilen ve ' garibim mutluyum ' dedirttiren kitab-ı guraba!
imam
21.09.2006 - 23:401) maaşları adına kıldırdıkları 5 vakit namazın üstüne, Allah rızası içinde kılmaları gereken 5 vakit namazları olan guruh...
2) kısa kesilmiş, kenarları oyulmuş, sünnetle uzaktan yakından alakası olmayan, kusulası sakallara sahip olan adamlar..
dönüş
19.09.2006 - 21:22kaçar gibi yaptım yalancı gerçeklerden,
tanımasınlar diye geceyi bekledim erkenden…
vazgeçilmezmiş yelken;
bülbül ötmeyince anladım…
düşlerin de bir sonu varmış elbet,
artık yaşlandım…
“yapıştırılmış gözyaşı pullarındayım artık;
başka dünyalara mektuplarda yollanan.
göç eden bir zamanın yaşlı ilk ve
son baharlarıyım… döndüm..yazmak için..sadece yazmak.
veda
18.06.2006 - 17:59Onlar adlarını ekmege sattılar, ben adimi suya verdim. Onlar lezzet ve zevk aldilar ben ise gam ve keder. Onlar altin ve gumus sergiledirler, ben mevlana gibi sems te actim, sems te yandim. Gonul sofrasini actim, dert sergisini yaydim. Onlar ozgurluge ihanet ettiler, ben ozgurlugun kendisi oldum. Onlar gece kuluplerinde kotu kadinlarla dans ederken, ben tertemiz uzletimle, sufilerin temiz gullerini kokluyorum. Onlar elbiselerine sigmayacak kadar sismanlarken ben icim icime sigmayacak kadar asik oldum. Onlar hasta develerini saray kapilarinda zorla kurban ederlerken, ben ismail imi kabe yolunda sevkle bogazladim.onlar kalabilikta birbirlerine yabanciyken, biz yanlizlikta birbirimizi taniyoruz...onlarin altini varsa benimde askim var..onlarin evi varsa benimde mihrabim kubbem var. onlar yukselirken ben mirac a cikiyorum… onlar yeryuzunde surunurken ben goklerde ucuyorum. Onlar biterken ben daha yeni basladim.. onlarin kapikullari ve usaklari varsa benimde soylu bir onderim var.. onlar nusirevan in adalet zincirini boyunlarina vurdular ve ahirlarini bayindir kildilar, ben ise saraylari terkettim..
Kalabalik pazarlardan gecerken, dostlarimin herbirini sari tuylu develeri satarken ve gulup gecerken gordum. Ben ise kendi kendimle mesgul idim. Sari tuylu devemin yularini tuccarlarin elinden kurtarmaya calisiyordum..icimden bir ses ' satma' diyordu bana. ' iyiki satmadin! Satma sakin! Bu yolun sonunda uzak bi yerlerde birleri seni bekliyor. Satma! Al ve git! Issiz yanik, korkunc, kimsesiz bir cole varacak olursan sakin korkma! Urkme! Git..git.. yamyamlar ve sihirbazlar tuzak kurmus, yilanlar ve vampirler seni bekliyor. Ama korkma, git! sonunda bir kararti gorceksin uzaktan…
Git, git.. arzu duyulan bir kale..colun genis bagrinda bir gozetleme kulesi gibi..kizgin colun bagrinda bir selvi agacini andiriyor…
Allah seni ve ruhunu yaradilisin yedinci gununde halk etti. Ruhunu bir cok ilginc ve tuhaf tecellilerle susledi. Istekler,arzular, manalar cesitli sirlarla tezyin etti. Iste o gun, bu feryatsiz ve kimsesiz coldeki kuleyide yine senin icin bina etti. Onu hep senden yaratti. Simdi onu goruyorsun ki, adeta seni onda resmetmisler. Vucudu arzularin, boyu serefin, basi kivancin, projesi hayalin, agzi kalbin, basi zekan, boynu gururun, mermer renkli kapisi dinin, ayaklari sevkinin yukselen kanatlari, temeli isteklerin, kollari varligin, ortasi dusunce ve gonul inceligin, selalesi yumusak, guzel ve ulu alcak gonullulugun...daha ne kadar sayayim? Daha ne zamana kadar siralayayim? Ne yazikki olmuyor, ilmi huzuri daha fazla konusma gucu vermiyor..
Bu son yazimdi… hosca ve oylece..Allah in emri gelinceye kadar kalin..
aydınlık
12.06.2006 - 20:52bır kısım aydın ve kadınlarına..
Aydın! Onun neler yaptıgını ve kim olduğunu nasıl anlatayım. Okur yazar bile olmayan, her seyden yoksun mutaassip bir mukallit. Her seyiyle, hal ve hareketleriyle tam bir bati hayrani! Dost veya dusmanin yerini, sahibini tayin ettigi sekliyle gostermektedir. Havali, iddiali,acemi.sahsiyetsiz, dinsiz,serefsiz,suursuz, usak, amator zalimlerin amator usaklari! Karilari suursuz, duygusuz,simarik,olcusuz, beyinsiz,kalpsiz…dunya gorusleri diz ustune kadar,idealleri organlari cercevesinde,zahirleri batili disi garsonlar,kuluplerin istihdam edilmis kizlari ve batili dansozler…batinlari ise merakli molla bacilar, iftiraci,hasetci,kotu kalpli,asagilik,giybetci,gereksiz ve hastalar. Tek isleri alisveris yapmak icin magazalari gezmek,evde oturmak,konusmak,ormek,yapmak,kotulemek,komsularin isisyle ilgilenmek…zavalli avrupali kadinlar, boylesine taklitcileri oldugu icin kim bilir ne kadar utaniyorlardir!
Ne doguludurlar ne batili, ne erkekdirler ne kadin, ne okumusdurlar nede cahil! Ne iyi bir esdirler nede bir sevgili; ne akillari var ne kalpleri, hic bir seyleri yok! Her seyleri bos! Altmis yetmis kiloluk renklendirilmis,seslendirilmis bir et ve yag yiginidirlar. Sadece genclerin sehvetli bakislarina yararlar…
Erkekleri! Yukarida zikrettigimiz kadinlar elbiselerini hafiften bi degistirmi aydin kocalari olurlar..
var olmak
11.06.2006 - 23:20Çok ilginç! O var iken görmüyordum, o çağırıyor iken işitmiyordum... Ben görmeye başladığımda o yoktu... Ben işitmeye başladığımda o çağırmıyordu... Soğuk, duru bir pınar, senin karşında coşmakta, çağırmakta, inlemekteyken, sende suyun değil, ateşin susuzluğunu çekiyor iken, pınarın kurumasıyla birlikte, pınarın, senin susuzluğunu çektiğin o ateşten boşalıp buğulaşarak boşluğa uçmasıyla birlikte böylece ateşin, çöle saldırarak onu kendi içerisinde eritmesiyle, yerden ateş bitip, gökten ateş yağmasıyla birlikte senin ateşin değil suyun susuzluğunu çekmeye başlaman, sonra da varoldukça senin yokluğunun üzüntüsüyle eriyen kimsenin yokluğunun üzüntüsüyle bir yaşam boyu erimen ne üzücüdür!
'Var olmak', dar, karanlık bir hücredir; kapısı ölüm, penceresi yaşamdır, pencerelerini bulmamış olanlar ya da yalnız 'var olmak'la yetinecek ölçüde 'az' olanlar ile bu 'az olmak' tan biraz çok olmaları ya da çok duruma gelenler intiharın kurtarıcı yardımıyla, kapıyı açar, kurtuluşa doğru kaçarlar.
duygu sömürüsü
11.06.2006 - 23:15Ey tenimde uzak yolculukların lekeleri!
Ey çocuklarda uyuyan intizamsız güneşler!
gelin ve boğdurun bu köleleri... somurme! sev!
Suç
08.06.2006 - 22:02Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana Yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım Ya Rabbulalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
Toplam 164 mesaj bulundu