Mustafa Kılıç - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı

Artık biliyoruz ki ;
-------

" r e m i x d u a l a r "

Aşk kibirdir Bunu sana söylüyorum Çocuklar duymasın
Bir akıl hastanesi bahçesine iri laleler ekmeye gitmek de var
Yeryüzünden bakınca gökyüzü içindeki mahluklarla verev
Vapurda burun buruna geldiğin martıdan utanma payı böylelikle
Saat sabahın kaçında hâlâ rakı yudumlamak alt çene kemiği kadehiyle
Demin hastanedeydim sonra vapur şimdi ev
Neden sadece köşelere ağ kuruyor örümcek bunu niçin tartışmalı
Demek bir köşesi olmalı hayatın tuzak kurmak için hayale
Ben benzersiz içiyorum, çok kuvvetli dövüyor polis de birilerini
Allah'a inanıyor onlar, ben şiire inanıyorum tevekkeli
Ardı ardına kıyasıya terk edildik bunu hemen fırsat bilmeli
O küçücük pencereden bana el de sallamıştı tanımadığım bir kız
Şizofreni Şelale Şizofreni Şelale Yakışıyorlar Yaklaşıyorlar birbirlerine
Oysa tedbir ile ben birbirimize ancak usul ile fasarya kadar yakınız
Dans da ettik gecelerce onunla hem de remix dualarla
Kıyafet istiyorsan kan ne güne duruyor dedim etsiz dudaklarına
Yanaklarına pudra yerine kokain süren güzel bir sürtük aslında
Caddelerine dişlerimi tükürdüm sıkı bir dayak peşinden
Bunlar toplumcu romantik gerçekçi klişe imgeler.. iri laleler..
Her sağlam yumruk, sepya peyzajlarda haylaz sonbahardı
Bu da klişe imgelerden, iri lalelerden uzanıp hale bakış
Pespaye, perişan yahut arada aklıma takılan elma neden hâlâ kırmızı
Ahh cop gözüme geldi, şükür bir gözüm daha olmalı
Bağdat mı burası Manhattan mı İstanbul mu hep karıştırıyorum
Bir duble daha içeyim Bir eyleme daha katılayım Bir duble daha
Bir yumruk, Bir duble daha Bir yumruk bir göz daha
Aşk kibirdir Bunu sana söylüyorum Çocuklar duymasın
Açık heceyle bitsin son kelime, ki şarkıcı bağıra bağıra uzatsın
Ben buradan bağırsam Sen sanki o şehirde yerinde zıplayacaksın
Telaşla camlara çıkacak belleğimizde ne kadar zarafet kaldıysa
Demin hastanedeydim sonra vapur ev derken şimdi ordayım
Şeytan diyor sök çıkart tersyüz et ve yeniden dik Tuba Ağacı'nı
Bir küçük özrüme bakıyor sevişmenin şifresini kırmak olayı
Kendimi bildim bileli kurumaktan korkan küçük bir gölüm
Vahşetin tazeliğiyle kirleniyorum Yıkanmak ürkütüyor hafızayı
Bir duble daha içeyim Bir eyleme daha katılayım Bir duble daha
Bir harf daha bulsam tamamlayacağım özlediğim kelimeyi
Açık heceyle bitsin son kelime, ki şarkıcı bağırara bağıra uzatsın
Aşk kibirdir Bunu sana söylüyorum Çocuklar uyanmasın
Rüya Bulantısı, Büyük Ortadoğu'nun Göt Deliği zevklerini ürkütmesin
Ermenileri öldürelim Yahudileri sevmeyelim Yunanlıları küçümseyelim
Çıplak ampul üzerinde düş kuran sineğin günlüğüne yerleşelim
Demin hastanedeydim sonra vapur ev oralar derken şimdi memleketteyim
Aşk kibirdir Bunu sana söylüyorum Çocuklar özgürlükle öldürülmesin
Kıymet-i harbiyesi kalmamış gecelerin de Oval Odası varmış
Kerameti kendinden menkûl tüm acılara eşit mesafedeyiz şimdilik
Hayat beni kızdırmasın yuvamdaki dağa çıkar inmem bir daha
Bir duble daha içeyim Bir eyleme daha katılayım Bir duble daha
Bir delirme daha Bir isyan daha Bir ölü daha

Bir dua daha

- " küçük iskender "
............................


O yüzden, bazı fikirlerimizin değiştiğini hissettiğimizde, aynanın kenarına iliştireceğimiz kırmızı not ;
-----

" Vincit Omnia Veritas ! "

Belki inanmayacaksın ama ben bu şiiri ellerimle yazıyorum sevgilim
Çünkü benim gömdüğüm kızlar ara sıra boğulur
Ve laik aşk çarpık toplumlaştırır, doğurma ne olur.

Sirk deseler tek hırkam var, çatışmada bıraktım
Şimdi gidip Beckett okuyacağım, beni de seyret tanrım !
Öfkemi devletle bir toprağa gömüyorum
Aklımsa çamura saplandı saplanacak
Şems çeker çıkarır kitabı havuzdan; kuru
Ertan, alsana şu tüfeği duvardan benim ellerim ıslak.

- " Ah Muhsin Ünlü "
..........................................................................


Çünkü ;
---

DENİZİN ARDI ÖZGÜRLÜK

Ne demeli şimdi
Bir çiğdemin toprağı yırtışını seyredişim
Göğe mi dokunmalı ucuna mı körpe filizin
Öyleyse karanlık sokaklarda koştuğumu düşün
Ay gene bir kadın gibi sarkıyorken denize
Dirseklerimle böğrüme gömdüğüm titremeyi düşün
Oradan göğsümü kaplayışını soğuk bir terin
İlk sözcüğü anlamla birleştiren çocuğu düşün
Onun kavradıkça derinleşen şarkısını
Vay perçemine günün huysuzluğu dolaşan kısrak
Vay acemi öpüşlerden gövdeme boşalan acımtırak haz
Telaş, kıvranış, parıltılı gözlerdeki atılganlık
Ya görevin ne senin görevin
Oynaşmak değil mi içindeki savaşmak duygusuyla
Ve benim nevresimim kararmışsa kirden, rutubetten
Sarhoşsam gülümseyişler, ağlayışlardan
Ve kaynak sularıyla üstüme yağan aydınlık hülyaları
Senden gelen ısıyla koruyorsam
Ne demeli şimdi
Ey serçelerin sabahlarla bölüştüğü cıvıltı
Ey bir romanın olur olmaz yerinde dikkati çeken hayal
Kalbimi çevreleyen sevda gözeneği
Acıyış, şefkat, umursayış, hırçınlık seli
Beni düşün öyleyse
Beni hayretin ve karanlığın eşiğinde
Beni fitillerde başlayan bir fısıltı
Anında ilk satırını yazarken bir bildirinin
Kulaktan kulağa dolaşan haberlerin bağrında
Beni dar camlarda değil
Bir bulutun seyrinde düşün
Burada ortasında sıçraya sıçraya kabaran alevlerin

- " Nihat Behram "
.........................................................................


Böylelikle ;
----

" Ah Aşk ! "

Yol sürüyor.
Geceyi felç eden sessizliği yaka cebimden söküyor
Ve ayaklarıma ilave ediyorum
Sanki akdeniz benim oğlum değil.
Künye kayıp.
Fünye çekili.

Gönyeyi kaptırdığım çingeneyse
Çoktan buhara’yı yakmış olmalı.
Ki bu, lüzumundan fazla para harcıyoruz demektir.”

İşte sen gülüyorsun
Ve beni daha geniş bir salona almış oluyorlar.

- " Ah Muhsin Ünlü "
..................................................................

Yazmak ve düşünmek... Anlamlı biliyorum.
Anlamın buğusu sardığında camı, koşup içine eklediğin cümleleri okumak da o derece anlamlı.
Yeterli mi ? Yeterli.
Koşup, camı açmak aklımıza gelene kadar.
Bir oda dolusu kuş, havaya saçılana...
İçimizde yeşerttiğimiz ağaçların dallarına konana kadar.
....

Milli parklara değil, ormanlara uçmaları dileğiyle.

Özlem ve sevgiyle...


Mustafa Sedat ...