Diğer bestekarlarımız gibi unutulan bestekarlarımızdan biri. Senfonik Orkestralar Mozart, Schubert, Chopin'in parçalarını çalana kadar kendi yetiştirdiğimiz bestekarlarımıza sahip çıksınlar ki müziğe verdiğimiz önem anlaşılsın. Başkalarının müziklerini çalarak bir ülkenin müziğe verdiği değeri gösteremezsiniz. Klasik müziği severim.
'Evet ben Türküm.İnaçlara saygılı,haksızlıklara da karşı olduğum için; başka inançtan insanların,benim Türk olduğumu söylememden ötürü beni yargılamasını men ederim.'
Sizler sizden sonrakilerin faydalanabileği bir şekilde anılmadığınız sürece geride kalanlar için elbette ki boşuna ölmüş olacaksınız.Sizler hak ettiğiniz yeri alamadığınız sürece bu ülkede de hak ve adalet hüküm sürmeyecektir.
Ölümsüz melodilere imzasını koymuş ölümsüz bir bestekar.
Aldığı tek ödül:
3. Adana Altın Koza Film Şenliği - En İyi Müzik / Acı (1971)
Ama kimse Samanyolu gibi yapmış olduğu diğer bazı parçalarında hakkını yiyemez. Benim bildiklerim: Bülbül Yuvası, Baba, Şenlik Var ve Ala Geyik. Sayısız güzel müziği olduğu kesin. Fakat ülkemizde bu müzikleri değerlendirecek bir camia var mı bilmiyorum. Bir çok bestekarlarımızın müzikleri tozlu raflarda bekliyordur eminim.
.
21. Antalya Film Şenliği - En İyi Müzik / Bir Yudum İnsan (1984)
Gazeteciler Cemiyeti Türk Film Festivali - En İyi Özgün Müzik / Zümrüt (1959)
1.İzmir Enternasyonel Fuarı 1. Film Şenliği (1965) - En İyi Müzik /
Keşanlı Ali Destanı (1964)
Bunun dışında benim bir tek dinleyebildiğim bildiğim 'Umutsuzlar' adlı
filmin müziği oda gerçekten çok güzel.Diğer müziklerini bulabilirsem onlarıda dinleyeceğim.
14 Mart 1906'da Lefkoşa'da tek odalı kerpiç bir evde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Lefkoşa'da yaptı. İstanbul Dar-ül Fünun Tıp Fakültesini yarıda bırakıp Fransa daha sonra İsviçre Lozan Üniversitesi'nde tıp öğrenimini tamamladı. Dahiliye Mutehassısı olarak 1937'de adaya dönerek Lefkoşa'da bir taraftan serbest hekim olarak çalıştı bir taraftanda siyasetten uzak durmayarak 6 yıl Lefkoşa Belediye Meclis Üyesi olarak görev yaptı. Dr.Fazıl Küçük, bütün siyasi hayatı boyunca, gayretlerini Türk okulları ve Vakıf idaresinin Türk halkına devredilmesi için, Sömürge Hükümetini ikna etme üzerine topladı ve sırasında onlarla açık mücadeleye girdi.
Halkın haklarını savunmak için ilk önce zamanın tek Türk gazetesi olan Söz'de daha sonra Halkın Sesi adlı kendi gazetesinde yazılarını sürdürdü. Gazete bütün engellemelere karşın yayınına devam etti. KATAK'nun (Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu) kurucuları arasında yer aldı 18 Nisan 1943. Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi'ni kurdu (KMTHP) 23 Nisan 1944. Partinin birinci hedefi adanın Yunanistan'a ilhakını (Enosis) önlemekti. Daha sonra bu parti KATAK'la birleşerek başınada Dr. Küçük getirildi 23 Ekim 1949. Türk işçi birliklerinin (Rumlardan ayrı meslek birlikleri) kurulmasını teşvik etti. 2 Ekim 1946'da evlendi. Vakıf idaresinin Türk halkına devredilmesini sağlamak amacıyla 1948'de büyük bir miting düzenledi. Burda oluşan havadan sonra İngiliz Sömürge Hükümeti Türk Tali okullarını ve Vakıf'ı Türk halkına devretti. Şeriye Mahkemeleri kaldırılarak, yerine Türk Aile Mahkemeleri kuruldu. Sırf Türk halkının haklarını savunduğu için 47 kez dava açıldı ve para cezasına çarptırıldı. İngilizlere ve Rumların 'Enosis' taleplerine karşılık 15 Ağustos 1955'de partinin ismi 'Kıbrıs Türktür Partisi' olarak değiştirilir. 1 Nisan 1955 tarihinde EOKA'nın kanlı eylemlere girmesinden sonra Kıbrıs Türk Mukavemet Birliği (KITEMB) adlı örgütü kurdu. Daha sonra bu örgüt dağıtıldı ve yerine gizlice VOLKAN teşkilatı kuruldu. Onun davası üniversite yıllarında İdare Meclisi'nin Türk üyelerine karşı Türk okullarının İngiliz müdürler tarafından yönetilmesinde ısrar etmeleri üzerine başlamıştı. 1955 yılında Türkiye, Yunanistan ve İngiliz Dışişlei Bakanları arasında yapılan üçlü konferansı izlemek üzere Londra'ya gitti. Ayrıca Londra'da Kıbrıslı Türkler tarfından düzenlenen ve 5 bin kişinin katıldığı Tarafalgar Meydanı'ndaki büyük mitingte birde konuşma yaptı 4 Eylül 1955. 1958 yılında Türkiye'de bu dava için düzenlenen büyük mitinglerde konuşmalar yaparak mücadelenin Türkiye'de benimsenmesini sağladı. Kıbrıs Türk halkının haklı tezini dünyaya tanıtmak için 'Halkın Sesi' adlı gazetesini ayrıca ingilizce olarak yayınladı. EOKA terör örgütünün bu dönemde sürdürdüğü faliyetleri yakından izliyor ve Anavatan'la bir çözüm arıyordu. Daha sonra Zürih'te Türk ve Yunan başkanları arasında varılan antlaşma üzerine 17 Şubat 1959'da Türk halkını temsilen bulundu. İki gün sonra antlaşma imzalandı. Antlaşmaya göre Cumhurbaşkanı Rum yardımcısı Türk olacaktı ve Kıbrıs Türk halkı 3 Aralık 1959'da rakipsiz Kıbrıs'ın ilk Cumhurbaşkanı yardımcısını seçti. 21 Aralık 1963'te Rumların başlattıkları saldırılar üzerine kurulan Genel Komite'nin başkanlığını yaptı. 27 Aralık 1967 tarihinde kurulan Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi'nde başkanlığa getirildi. 18 Şubat 1973'de Cumhurbaşkanlığı yardımcılığında ayrıldı ve yerini Rauf Denktaş'a bıraktı.
Yazılarını bundan sonrada sürdüren Dr.Küçük 15 Ocak 1984 yılında tedavi gördüğü Londra'da 78 yaşında öldü. Yalnız ölmeden önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu büyük bir sevinçle gördü. Şuanda Lefkoşa Hamitköy'de yeralan Anıttepe'de bulunan 'Anıt Mezar''da yatmaktadır.
* Ben yalnız mensup olduğum cemaati ilgilendiren meseleleri kaleme alan naciz bir ferdim. Çünkü Türküm ve hiç bir zaman Türklüğün ayaklar altında çiğnenmesine tahammül edemem.
.
Constantinopolis'le kafayı bozmuş, akıl sağlıklarını yitirme noktasına gelmiş insanlar için yazdım bu kelimeyi. Bunlar yerlide oluyor yersizde. Sanki arsız der
gibi. İşte bunlar için o kelimeyi söylemek büyük marifettir. Sanırsınız onu söylemek için diziyorlar laflarını özenle birbiri ardına. En çokta insan kendi içinden
çıkınca bozuluyor gerçi onların bizden olmadığını bilsekte. Siz ne Constantinopolis demekle onu geri getirebilirsiniz bizde ne İstanbul demekle onu silebiliriz.
Herşey olduğu yerde yaşıyor zaten. Tarihte kalmak isteyenler orda kalabilirler ama biz şu an yaşayan İstanbul'a bakalım ve onun değerini iyi bilelim.
Kendimizi ve topraklarımızı unuttuğumuz gün Constantinus'un Şehri'ne zaten dönmüşüz demektir. İşgale gerek yok. O zaman hadi bağırmak vaktidir bağırın
- Türkiye'nin Madrit Büyükelçisi Zeki Kuneralp'in makam aracına 3 terörist tarafından ateş açıldı. Arabada bulunan büyükelçinin eşi Necla Kuneralp ile emekli büyülkelçi Beşir Balcıoğlu, hayatlarını kaybettiler. Saldırıyı 'Ermeni Soykırımı Adalet KOmandoları' adlı örgüt üstlendi. Bu olayda, ilkkez bir yabancı da Ermeni teröristlerin Türklere yönelik saldırısı sırasında öldü. Makam Şöförü İspanyol Atonyo Torres, teröristlerin kurşunlarına hedef oldu.
.
- Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha Carım, büyükelçilik ikametgahının önünde iki teröristin açtığı ateş sonucu öldü. Saldırıyı bu kez 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgür üstlendi.
.
- Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar Cirit, bir salonda otururken,Ermeni terörizminin kurbanı oldu. Saldırıyı Asala üstlendi.Asala ilk kez bu cinayetle adını ortaya attı.
.
24 Ekim 1975 - Paris (Fransa) İsmail Erez - Talip Yener
- Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail Erez ve makam şöförü Talip Yener, Büyükelçilik yakınlarında katledildi. Büyükelçi Erez'in makam aracı, yerel saatle 13.30 sıralarında Büyükelçilik yakınındaki Seine Nehri üzerindeki Bir Hakeim Köprüsü'nde pusuya düşürüldü. İsmail Erez ve makam şöförü Talip Yener, otomatik silahlarla taranarak öldürüldü.
Saldırıyı 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgüt üstlendi.
.
27 Ocak 1973 - Los Angeles (ABD) Mehmet Baydar - Bahadır Demir
- Türk vatandaşlarına yönelik ermeni saldırıları,1973 yılında başladı.Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir,78 yaşındaki Ameriken uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildi.
Elinde bulunan Aldülhamit'e ait bir tabloyu Türkiye'ye armağan etmek istediğini bildirerek.Baydar ve Demir'i Santa Barbara'daki Baltimore Oteline davet eden Yanikiyan,İki diplomatı otalde silahla üzerlerine ateş açarak öldürdü.Cinayetten sonra tutuklanan ve müebbet hapis cezasına çarptırılan Yanikiyan,31 Aralık 1984 tarihinde af ile serbest bırakıldı.Yanikiyan serbest bırakıldıktan kısa bir süre sonra öldü.
Türk diplomatlarına karşı ilk saldırı olarak nitelenen bu olay,daha sonra bir cinayetler zinciri başlattı ve örgütlü Ermeni terörüne örnek oluşturdu.
.
Elmer Bernstein
31.10.2008 - 11:01'Return of the Magnificent Seven' favorimdir.
abdullah gül
24.07.2008 - 12:07Burada herhalde Ömer adaletini kolay birşey sananlar var. Önemli olan mevki değil!
abdullah gül
12.04.2007 - 18:44Şehitleri unutan insanlara yorum bile yapmam? ! ...
esin engin
06.04.2007 - 19:37Diğer bestekarlarımız gibi unutulan bestekarlarımızdan biri. Senfonik Orkestralar Mozart, Schubert, Chopin'in parçalarını çalana kadar kendi yetiştirdiğimiz bestekarlarımıza sahip çıksınlar ki müziğe verdiğimiz önem anlaşılsın. Başkalarının müziklerini çalarak bir ülkenin müziğe verdiği değeri gösteremezsiniz. Klasik müziği severim.
türk
22.02.2007 - 12:08'Evet ben Türküm.İnaçlara saygılı,haksızlıklara da karşı olduğum için; başka inançtan insanların,benim Türk olduğumu söylememden ötürü beni yargılamasını men ederim.'
Beşir Balcıoğlu
15.02.2007 - 18:49Sizler Hak Ettiğiniz Yeri Alamadığınız Sürece,Bu Ülkede; Hak Ve Adaletin Hüküm Sürmeyeceği Bir Gerçektir.
Necla Kuneralp
15.02.2007 - 18:47Sizler Hak Ettiğiniz Yeri Alamadığınız Sürece,Bu Ülkede; Hak Ve Adaletin Hüküm Sürmeyeceği Bir Gerçektir.
Taha Carım
15.02.2007 - 18:45Sizler Hak Ettiğiniz Yeri Alamadığınız Sürece,Bu Ülkede; Hak Ve Adaletin Hüküm Sürmeyeceği Bir Gerçektir.
oktar cirit
15.02.2007 - 18:43Sizler Hak Ettiğiniz Yeri Alamadığınız Sürece,Bu Ülkede; Hak Ve Adaletin Hüküm Sürmeyeceği Bir Gerçektir.
talip yener
15.02.2007 - 18:42Sizler Hak Ettiğiniz Yeri Alamadığınız Sürece,Bu Ülkede; Hak Ve Adaletin Hüküm Sürmeyeceği Bir Gerçektir.
bahadır demir
15.02.2007 - 18:36Sizler Hak Ettiğiniz Yeri Alamadığınız Sürece,Bu Ülkede; Hak Ve Adaletin Hüküm Sürmeyeceği Bir Gerçektir.
ismail erez
15.02.2007 - 18:32Sizler Hak Ettiğiniz Yeri Alamadığınız Sürece,Bu Ülkede; Hak Ve Adaletin Hüküm Sürmeyeceği Bir Gerçektir.
Daniş Tunalıgil
15.02.2007 - 18:26Sizler Hak Ettiğiniz Yeri Almadığınız Sürece,Bu Ülkede; Hak Ve Adaletin Hüküm Sürmeyeceği Bir Gerçektir.
mehmet baydar
15.02.2007 - 18:15Sizler sizden sonrakilerin faydalanabileği bir şekilde anılmadığınız sürece geride kalanlar için elbette ki boşuna ölmüş olacaksınız.Sizler hak ettiğiniz yeri alamadığınız sürece bu ülkede de hak ve adalet hüküm sürmeyecektir.
kalbimin efendisi
07.02.2007 - 17:39En iyi senaryo, en iyi yönetmen ve en iyi yardımcı kadın oyuncu dallarında ödül alan eşsiz müziğiylede unutulmayan bir film.
Aldığı ödüller - 7.Antalya Film Festivali:
Kalbimin Efendisi (1970) Ertem Eğilmez / En İyi Yönetmen
Kalbimin Efendisi (1970) Lale Belkıs / En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
Kalbimin Efendisi (1970) Sadık Şendil / En İyi Senaryo
Ve ne yalan söyleyim beni bu tür filmlerde en çok çeken filmin müzikleri. Müziğini unutmuşlar ama onuda biz tamamlıyalım.
En İyi Müzik (1970) Kalbimin Efendisi - Beste,Güfte: Sadık Avcı /
Okuyan: Esin Engin
.
metin bükey
07.02.2007 - 17:08Ölümsüz melodilere imzasını koymuş ölümsüz bir bestekar.
Aldığı tek ödül:
3. Adana Altın Koza Film Şenliği - En İyi Müzik / Acı (1971)
Ama kimse Samanyolu gibi yapmış olduğu diğer bazı parçalarında hakkını yiyemez. Benim bildiklerim: Bülbül Yuvası, Baba, Şenlik Var ve Ala Geyik. Sayısız güzel müziği olduğu kesin. Fakat ülkemizde bu müzikleri değerlendirecek bir camia var mı bilmiyorum. Bir çok bestekarlarımızın müzikleri tozlu raflarda bekliyordur eminim.
.
Yalçın Tura
07.02.2007 - 16:49Aldığı bazı ödüller:
21. Antalya Film Şenliği - En İyi Müzik / Bir Yudum İnsan (1984)
Gazeteciler Cemiyeti Türk Film Festivali - En İyi Özgün Müzik / Zümrüt (1959)
1.İzmir Enternasyonel Fuarı 1. Film Şenliği (1965) - En İyi Müzik /
Keşanlı Ali Destanı (1964)
Bunun dışında benim bir tek dinleyebildiğim bildiğim 'Umutsuzlar' adlı
filmin müziği oda gerçekten çok güzel.Diğer müziklerini bulabilirsem onlarıda dinleyeceğim.
Dr.Fazıl Küçük
06.02.2007 - 23:0514 Mart 1906'da Lefkoşa'da tek odalı kerpiç bir evde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Lefkoşa'da yaptı. İstanbul Dar-ül Fünun Tıp Fakültesini yarıda bırakıp Fransa daha sonra İsviçre Lozan Üniversitesi'nde tıp öğrenimini tamamladı. Dahiliye Mutehassısı olarak 1937'de adaya dönerek Lefkoşa'da bir taraftan serbest hekim olarak çalıştı bir taraftanda siyasetten uzak durmayarak 6 yıl Lefkoşa Belediye Meclis Üyesi olarak görev yaptı. Dr.Fazıl Küçük, bütün siyasi hayatı boyunca, gayretlerini Türk okulları ve Vakıf idaresinin Türk halkına devredilmesi için, Sömürge Hükümetini ikna etme üzerine topladı ve sırasında onlarla açık mücadeleye girdi.
Halkın haklarını savunmak için ilk önce zamanın tek Türk gazetesi olan Söz'de daha sonra Halkın Sesi adlı kendi gazetesinde yazılarını sürdürdü. Gazete bütün engellemelere karşın yayınına devam etti. KATAK'nun (Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu) kurucuları arasında yer aldı 18 Nisan 1943. Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi'ni kurdu (KMTHP) 23 Nisan 1944. Partinin birinci hedefi adanın Yunanistan'a ilhakını (Enosis) önlemekti. Daha sonra bu parti KATAK'la birleşerek başınada Dr. Küçük getirildi 23 Ekim 1949. Türk işçi birliklerinin (Rumlardan ayrı meslek birlikleri) kurulmasını teşvik etti. 2 Ekim 1946'da evlendi. Vakıf idaresinin Türk halkına devredilmesini sağlamak amacıyla 1948'de büyük bir miting düzenledi. Burda oluşan havadan sonra İngiliz Sömürge Hükümeti Türk Tali okullarını ve Vakıf'ı Türk halkına devretti. Şeriye Mahkemeleri kaldırılarak, yerine Türk Aile Mahkemeleri kuruldu. Sırf Türk halkının haklarını savunduğu için 47 kez dava açıldı ve para cezasına çarptırıldı. İngilizlere ve Rumların 'Enosis' taleplerine karşılık 15 Ağustos 1955'de partinin ismi 'Kıbrıs Türktür Partisi' olarak değiştirilir. 1 Nisan 1955 tarihinde EOKA'nın kanlı eylemlere girmesinden sonra Kıbrıs Türk Mukavemet Birliği (KITEMB) adlı örgütü kurdu. Daha sonra bu örgüt dağıtıldı ve yerine gizlice VOLKAN teşkilatı kuruldu. Onun davası üniversite yıllarında İdare Meclisi'nin Türk üyelerine karşı Türk okullarının İngiliz müdürler tarafından yönetilmesinde ısrar etmeleri üzerine başlamıştı. 1955 yılında Türkiye, Yunanistan ve İngiliz Dışişlei Bakanları arasında yapılan üçlü konferansı izlemek üzere Londra'ya gitti. Ayrıca Londra'da Kıbrıslı Türkler tarfından düzenlenen ve 5 bin kişinin katıldığı Tarafalgar Meydanı'ndaki büyük mitingte birde konuşma yaptı 4 Eylül 1955. 1958 yılında Türkiye'de bu dava için düzenlenen büyük mitinglerde konuşmalar yaparak mücadelenin Türkiye'de benimsenmesini sağladı. Kıbrıs Türk halkının haklı tezini dünyaya tanıtmak için 'Halkın Sesi' adlı gazetesini ayrıca ingilizce olarak yayınladı. EOKA terör örgütünün bu dönemde sürdürdüğü faliyetleri yakından izliyor ve Anavatan'la bir çözüm arıyordu. Daha sonra Zürih'te Türk ve Yunan başkanları arasında varılan antlaşma üzerine 17 Şubat 1959'da Türk halkını temsilen bulundu. İki gün sonra antlaşma imzalandı. Antlaşmaya göre Cumhurbaşkanı Rum yardımcısı Türk olacaktı ve Kıbrıs Türk halkı 3 Aralık 1959'da rakipsiz Kıbrıs'ın ilk Cumhurbaşkanı yardımcısını seçti. 21 Aralık 1963'te Rumların başlattıkları saldırılar üzerine kurulan Genel Komite'nin başkanlığını yaptı. 27 Aralık 1967 tarihinde kurulan Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi'nde başkanlığa getirildi. 18 Şubat 1973'de Cumhurbaşkanlığı yardımcılığında ayrıldı ve yerini Rauf Denktaş'a bıraktı.
Yazılarını bundan sonrada sürdüren Dr.Küçük 15 Ocak 1984 yılında tedavi gördüğü Londra'da 78 yaşında öldü. Yalnız ölmeden önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu büyük bir sevinçle gördü. Şuanda Lefkoşa Hamitköy'de yeralan Anıttepe'de bulunan 'Anıt Mezar''da yatmaktadır.
* Ben yalnız mensup olduğum cemaati ilgilendiren meseleleri kaleme alan naciz bir ferdim. Çünkü Türküm ve hiç bir zaman Türklüğün ayaklar altında çiğnenmesine tahammül edemem.
.
Constantinopolis not İstanbul
05.02.2007 - 16:01Constantinopolis'le kafayı bozmuş, akıl sağlıklarını yitirme noktasına gelmiş insanlar için yazdım bu kelimeyi. Bunlar yerlide oluyor yersizde. Sanki arsız der
gibi. İşte bunlar için o kelimeyi söylemek büyük marifettir. Sanırsınız onu söylemek için diziyorlar laflarını özenle birbiri ardına. En çokta insan kendi içinden
çıkınca bozuluyor gerçi onların bizden olmadığını bilsekte. Siz ne Constantinopolis demekle onu geri getirebilirsiniz bizde ne İstanbul demekle onu silebiliriz.
Herşey olduğu yerde yaşıyor zaten. Tarihte kalmak isteyenler orda kalabilirler ama biz şu an yaşayan İstanbul'a bakalım ve onun değerini iyi bilelim.
Kendimizi ve topraklarımızı unuttuğumuz gün Constantinus'un Şehri'ne zaten dönmüşüz demektir. İşgale gerek yok. O zaman hadi bağırmak vaktidir bağırın
yüce Constantinus diye...
.
Beşir Balcıoğlu
05.02.2007 - 15:052 Haziran 1978 - Madrit (İspanya) Necla Kuneralp - Beşir Balcıoğlu
- Türkiye'nin Madrit Büyükelçisi Zeki Kuneralp'in makam aracına 3 terörist tarafından ateş açıldı. Arabada bulunan büyükelçinin eşi Necla Kuneralp ile emekli büyülkelçi Beşir Balcıoğlu, hayatlarını kaybettiler. Saldırıyı 'Ermeni Soykırımı Adalet KOmandoları' adlı örgüt üstlendi. Bu olayda, ilkkez bir yabancı da Ermeni teröristlerin Türklere yönelik saldırısı sırasında öldü. Makam Şöförü İspanyol Atonyo Torres, teröristlerin kurşunlarına hedef oldu.
.
Taha Carım
05.02.2007 - 14:389 Haziran 1977 - Roma (İtalya) Taha Carım
- Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha Carım, büyükelçilik ikametgahının önünde iki teröristin açtığı ateş sonucu öldü. Saldırıyı bu kez 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgür üstlendi.
.
oktar cirit
05.02.2007 - 14:1616 Şubat 1976 - Beyrut (Lübnan) Oktar Cirit
- Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar Cirit, bir salonda otururken,Ermeni terörizminin kurbanı oldu. Saldırıyı Asala üstlendi.Asala ilk kez bu cinayetle adını ortaya attı.
.
talip yener
04.02.2007 - 18:3024 Ekim 1975 - Paris (Fransa) İsmail Erez - Talip Yener
- Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail Erez ve makam şöförü Talip Yener, Büyükelçilik yakınlarında katledildi. Büyükelçi Erez'in makam aracı, yerel saatle 13.30 sıralarında Büyükelçilik yakınındaki Seine Nehri üzerindeki Bir Hakeim Köprüsü'nde pusuya düşürüldü. İsmail Erez ve makam şöförü Talip Yener, otomatik silahlarla taranarak öldürüldü.
Saldırıyı 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgüt üstlendi.
.
bahadır demir
04.02.2007 - 17:5127 Ocak 1973 - Los Angeles (ABD) Mehmet Baydar - Bahadır Demir
- Türk vatandaşlarına yönelik ermeni saldırıları,1973 yılında başladı.Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir,78 yaşındaki Ameriken uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildi.
Elinde bulunan Aldülhamit'e ait bir tabloyu Türkiye'ye armağan etmek istediğini bildirerek.Baydar ve Demir'i Santa Barbara'daki Baltimore Oteline davet eden Yanikiyan,İki diplomatı otalde silahla üzerlerine ateş açarak öldürdü.Cinayetten sonra tutuklanan ve müebbet hapis cezasına çarptırılan Yanikiyan,31 Aralık 1984 tarihinde af ile serbest bırakıldı.Yanikiyan serbest bırakıldıktan kısa bir süre sonra öldü.
Türk diplomatlarına karşı ilk saldırı olarak nitelenen bu olay,daha sonra bir cinayetler zinciri başlattı ve örgütlü Ermeni terörüne örnek oluşturdu.
.
Toplam 52 mesaj bulundu