Kırılgan bir çocuğum ben Yüreğim cam kırığı Bütün duygulardan önce Öğrendim ayrılığı Saldırgan diyorlar bana Oysa kırılganım ben Gözyaşlarım mücevher Saklıyorum herkesten Ürküyorlar gözümdeki ateşten Ürküyorlar dilimdeki zehirden Ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözükara cesaretimden Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum, Bir yanı çılgın dağ doruğu. Oysa böyle yapmasam ben Nasıl korurum içimdeki çocuğu? Bir yanım çılgın nar ağacı Bir yanım buz sarayı.
Murathan Mungan
Hayat Bize
...hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz, acısını acımız yaptık çünkü. Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın göz yaşı bile içimizi parçaladı. Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk... Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili... Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım. Yaşamak ne güzeldir be sevgili...Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek... Ve o vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın...
Yılmaz Güney
Üçüncü Sahsin Siiri . Gözlerin gözlerime degince Felaketim olurdu, aglardim Beni sevmiyordun, bilirdim Bir sevdigin vardi, duyardim Çöp gibi bir oglan, ipince Hayirsizin biriydi fikrimce Ne vakit karsimda görsem Öldürecegimden korkardim Felaketim olurdu, aglardim Ne vakit Maçka'dan geçsem Limanda hep gemiler olurdu Agaçlar kus gibi gülerdi Bir rüzgar aklimi alirdi Sessizce bir cigara yakardin Parmaklarimin ucunu yakardin Kirpiklerini egerdin, bakardin Üsürdüm, içim ürperirdi Felaketim olurdu, aglardim Aksamlar bir roman gibi biterdi Jezabel kan içinde yatardi Limandan bir gemi giderdi Sen kalkip ona giderdin Benzin mum gibi giderdin Sabaha kadar kalirdin Hayirsizin biriydi fikrimce Güldü mü cenazeye benzerdi Hele seni kollarina aldi mi Felaketim olurdu, aglardim . Attila Ilhan
Boran Firtinasi
Boran, bir yaban kuştur. Gökyüzünün mavisine bata-çıka, bir maviş kuş... Konmaz hiçbir yere. Yuvasından bozkırlara; koşan sulardan yuvasına... Çok zor yakalanır. Şahin bile tutamaz onu kanadından. Yabandır... Asidir ha; rengi kadar güzeldir... Güvercin sahipleri sevmez boranı. Girer evcil güvercin sürüsüne... Peşine mutlaka takılan olur. Bazen sürü bile düşer ardına. Ya vurulur ya da yaralıyken yakalanır... Diğer kuşlarla aynı kafese kapatılır. Hiçbir evcil kuşu yaklaştırmaz kendine. Hele bir de güvercin besleyenler, evcilleştirmek için kanadının tüylerini çekti mi? .. Vay vay... Yemez artık yemini... Ya açlıktan ölür ya da kafesin demirine kendini vura vura öldürür... Sesi çığlıktır artık, turna indirir... Ya gökyüzüdür, ya ölümdür Boran... Boranlar kalktı mahpushanelerden... Şehre sokulmamış evlerden... Dökerek renklerini şehirlerin ufkuna; gittiler dağların doruklarına... .
Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
gözükara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı.
Murathan Mungan
Hayat Bize
...hayat bize
mutlu olma şansı
vermedi sevgili
biz kendimizden
başka herkesin
üzüntüsünü üzüntümüz,
acısını acımız yaptık
çünkü. Dünyanın öbür
ucunda hiç tanımadığımız
bir insanın göz yaşı bile
içimizi parçaladı. Kedilere
ağladık, kuşların yasını tuttuk...
Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat
karşısında bizi zayıf yaptı. Aslında
ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili...
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine
üzülebilmek ve çare aramak. Ben bütün
hayatımda hep üzüldüm, hep yandım.
Yaşamak ne güzeldir be sevgili...Sevinerek,
severek, sevilerek, düşünerek... Ve o
vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın...
Yılmaz Güney
Üçüncü Sahsin Siiri
.
Gözlerin gözlerime degince
Felaketim olurdu, aglardim
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdigin vardi, duyardim
Çöp gibi bir oglan, ipince
Hayirsizin biriydi fikrimce
Ne vakit karsimda görsem
Öldürecegimden korkardim
Felaketim olurdu, aglardim
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Agaçlar kus gibi gülerdi
Bir rüzgar aklimi alirdi
Sessizce bir cigara yakardin
Parmaklarimin ucunu yakardin
Kirpiklerini egerdin, bakardin
Üsürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, aglardim
Aksamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardi
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkip ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalirdin
Hayirsizin biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarina aldi mi
Felaketim olurdu, aglardim
.
Attila Ilhan
Boran Firtinasi
Boran, bir yaban kuştur.
Gökyüzünün mavisine bata-çıka, bir maviş kuş...
Konmaz hiçbir yere.
Yuvasından bozkırlara; koşan sulardan yuvasına...
Çok zor yakalanır.
Şahin bile tutamaz onu kanadından.
Yabandır...
Asidir ha; rengi kadar güzeldir...
Güvercin sahipleri sevmez boranı.
Girer evcil güvercin sürüsüne...
Peşine mutlaka takılan olur.
Bazen sürü bile düşer ardına.
Ya vurulur ya da yaralıyken yakalanır...
Diğer kuşlarla aynı kafese kapatılır.
Hiçbir evcil kuşu yaklaştırmaz kendine.
Hele bir de güvercin besleyenler, evcilleştirmek için kanadının tüylerini çekti mi? ..
Vay vay...
Yemez artık yemini...
Ya açlıktan ölür ya da kafesin demirine kendini vura vura öldürür...
Sesi çığlıktır artık, turna indirir...
Ya gökyüzüdür, ya ölümdür Boran...
Boranlar kalktı mahpushanelerden...
Şehre sokulmamış evlerden...
Dökerek renklerini şehirlerin ufkuna; gittiler dağların doruklarına...
.