Murat Farqini Adlı Antoloji.com Üyesinin Şai ...

Ev ahalisi ekmek ister, aş ister
İşlere yetişmeye can ister
Gönül komşu,dostla kahve ister
Ne olacak bilmem benim bu halim.

Tebrikler efendim. Allah biraz da 'kendine yaşayanlardan yazssın' inşallah..

Bir kara büyü gibi
Bir türkü tutturmuşum manolya lekeli, en hazani notasından.
Mevlevigah bir ıslık yalıyor dudaklarımı.
Küfürlü hecelerim zincirlere isyanda; bir özgürlük sloganı haykırıyor.

Ve usulca dökülüveriyorlar titrek sol yanımın hücrelerinden...

Tebrikler efendim. Güzeldi.

Sise pusu yüklemiş zalimler,
Tüm baykuşlar Ehrimanın torunlarına gebe.
Kutsanmış tüm dileklere kurşuni dumanlar çörekli.
Diclede yunnuk kurbağaya tükürmek kadar anlamsız.
Beş kuruşluk ipte sallanmak diyetine...

Şimdi beni sen doğur yeniden
Adım adım yaklaş darmadağın özlemlerime
Yerleşiver her an kusmaya hazır sevda kelimeleri ol ve dökül dudaklarımdan.

Şimdi sen doğur beni yeniden
Annemin yanaklarından döküldüğüm ilk an ki çıplaklığımda

Şimdi sen doğur beni yeniden,
Ve bir anarşist sevda şiir ...

Bekle,
Bir Nisan sabahının rahmine doğacağım,
Bir kar kümbetinin kapısını çalan Berfin gibi.

Bekle,
En se(n)ssiz geceye düşeceğim,
Buz kesen bedenime ılık bir sarımlık nefes gibi.

Bekle,
Sevmeye değil. Bir kaşık sevgimde boğmaya döneceim bu sefer....

Hatice. Duygulu. Umutlu. Biraz küs ...

Zamansız mevsimlerin kuraklığını yaşıyorlar çorak bedenlerinde,

Bir yanları çeyrek ekmek arası çöp torbası,
bir yanları masum ceylani kelebek ömrü,
bir yanları hep anarşist kokulu.

Ve bir yanları; isimsiz, adressiz mezarlarda saklı...

Şair...Şiir...Yürekli...Feridun; Yaşamın ta kendisi...

Sayfanıza eklediğiniz yazıyı büyük bir zevkle okudum. Yüreğinizden sade-samimi ve çalıdolaşımsız kelimelerin antoya aktığını gördüm. Tebriklerimi sunuyorum saygılarım eşliğinde.

Mesajı dımığına sıkılmış kurşuni kelimelerin,
Hedef şaşırmamış olsa da.
Davullar nafile çalıyor.
Sivrisineklerin,
intihar mevsimine kaç güneş kaldı acep?

Saygılarımla.

İlk defa bir yorumda sadece susu/YORUM....

Gel.
Sıkıca sokul mor özlemlerimin gölgesine. Avuçlarımın en vokanına dokun buza kesmiş gülücüklerinle. Ve gel artık düşlerim bileklerine kıymadan...

Her batın; milyonlarca düş doğurur, Gönülgüneşlerinin aydınlığında.

22 Aralık sancılarına yenik düşme mahkumiyetlerinin tutanaklarına işlenir bir-bir.

Güneşler batabilir ama;
Gönülgüneşleri her umudun dar ağacında meyvelenir...

Saygıyla kelime iliklenir, saygıdeğer Şaire.

Gecenin şaşı halleri,
Sabahın lâl damağı.
Bir çiğnemlik boğaz çatalı.

Yol belli: Önce yumuşatıcı sevgi serp,
Sonra hoşgörüye dinlendir.
Bir kaynamalık sıcaklıkta...
İşte hazmın reçetesi.

Kısa-Net- herseferinkinden daha etkili...

Ax Stembol;

Gençliğimin tütün acısında sevdası,
Bir çeker - bin lanet getirdiğim,
Sokak lambalarının yataklığında çöp kutusu arası ekmek umutlayanlar,
Zifir gecelerin doğmayan güneşlerini beslerdi koynunda.

Ne kada lanetlesem - o kadar içime işlemiş bıçak gibidir düşü. Işıltısı acısını g ...

Hani yıldızlar üşüşür ya geceye,
Hani akbabalar üşüşür ya bedenimde,
Hani siyahi bir düş kaplar ya resmimi,
Hani içimi ürpetir ya, ayrılık notaları,

İşte o an yanaklarımda bir sen konar yanaklarıma güneş misali...

Pazar'ımın Pazar şiiri...

Hep seni düşünüyorum,
kirpiklrimin ucunda damlayan özlemlerim,
avuçlarıma sığmayan yürek parçam,
bir reisin sandalına kazıdığım ismin,

Ve özlemlerimin devleştiği satırlar...

Tebrik ne kadar kifayetsiz bir kelime...
Günün şiiri...

Ankara Garında;

Avuçlarıma yalnızlığımı sıkıştırıp,
Sadece beni sevdiğime götürmemeye yeminli,
Demir yığınlarına baktım.
Ve yine demirden meddet umdum bir an,
El salla/yanım bile yokken ardımdan...

Kalemler yorulmaz,

Varlıklar-sevişler-gülüşler-üzüntüler-ayrılıklar... Kelem ve kalemşörlerin dolup taşan küfeleridir. Kağıtlara kusmasalar bile yürekleri sürekli çağlar...

Saygıyla...

işlemediğim cinayetlerin zanlısı sandılar s/us'larımı...
karanlığın leş toplayan dişlerinden damlar
gözlerimde kendini asmış eylül yağmurları
mahzenimin karanlığında sürünen zehr-i engerek...
hadi yavaş yavaş öldür sen yanımı (Dilek'Çe)

Bana göre günün şiiriydi.

Her eğitmen şiir gibi yaşar.
Her şiir ya acı, ya heyecan uyutur satırlarında.
Bir çok şiir ise içinde eğitmen besler.

Saygılarımla...

Oturdum baş ucuna,

Kıyamadığım dudaklarına;
sihirli öpücüğümden armağan ettim,

Kıyamadığım yanaklarına;
parmaklarımı kelepçeledim.

Ve kıyamadım uyandırmaya günaydınım...

Mutluluk;
Boşuna yormuşum kendimi.
Çünkü mutluluk soyut bir kavram sa; ne ile - nerde - nasıl olunacağına kendim karar vermeliymişim.

Beynimi seveyim.
Hükmettim.
Kötüyü sildim.
Sobeledim seni...
Saygıyla

Yalnızlık düşlerim,
Yalnızlığa gebeydi,
Dokuz ay bilmem kaç günden sonra da doğmayacaktın biliyorum.

Ölüm sancılarıydı gidişin,
Çarmıha gerdiğim yasaklı hislerimin masum ortağı,
Üryan bir resmin en yalnızlık adıydın artık.

'Hasret'i sorma sakın, Sen yazmıştın gidişinle.
Sonsuzluk şarkıla ...

Yokluğunda hüzün sarar bedeni,

Alevler, dokunulmaz bir ateşin seyrinde.
Yitirdiğim sevdamı arama yollarında sesefil hellerim,
Klavuzunu kaybetmiş yolcu rollerindeyim...

Ve bir şarap misali...
Her nefesimde, yüreğimdeki sarhoşa uzanıyordun,
Hislerim, kayıp ilanlarında tam sayfa.
Ve dipnotuna kitli yaşamım.

'Bulunduğu anda-yerde içilecek'

Hoş geldiniz sayfanızla Yasemin hanım. Başarılar...