“Şiir; bende tadı çağrıştırıyor. Yemek tadı değil, zevk ölçüsü değil bu, sanırım ağız tadı, ruh ve mana tadı. Söyleyene değil söyletene bakmayı, görüntüye değil içeriğe ulaşmayı deniyorum.
Şiir ve şaire dair bir şeyler söyleyecek olursak; bana göre şiir; önce kasıyor yazarını, yoruyor, yıpratıyor, sonra da öyle bir aydınlığa erdiriyor ki, okuyucunun aldığı mesaj ne olursa olsun, şiirin yazarı işte o zaman bir sıfat alabiliyor. Bu da bana göre, insanoğlunun hissiyatıyla alabileceği yegâne unvandır, o da “şair”.
Çekilen tüm yorgunluklara değer bir uğraş, şiir yazmak. Şiirde bir parça bulan okuyucu da dünyanın en güzel zevklerinden birinin avcısıdır bana göre. Bu güne kadar hiç kin ve nefret aşılayan, insani olmayan değerleri öven bir şiire rastlamadım. Çünkü, bence her şiir güzele ve güzelliğe yöneliktir.
Övgüyü de yergiyi de, haklıyı da haksızı da, güzeli de çirkini de, hasreti de kavuşmayı da, aşkı da sevdayı da, doğruyu da yanlışı da en özlü anlatan dil şiir dilidir diye düşünüyorum.
Şiir güzelliklerin buluşmasıdır, yalnız başına güzellik te pek kimseye tat vermez sanırım.
En güzel hisleri birlikte paylaşmak umudu, şiir dostlarıyla her zaman bir arada bulunma dileği ve saygıyla…”
..
BİNLERCE YILLIK ANADOLU: MUAMMER KARADENİZ (1-2-3)
Gaziantep27 Gazetesi - 24.04.2012
Tamer Abuşoğlu
Horasan-Erdebil yolunu izleyen o büyük ve kutlu yürüyüş. Ve Kırşehir’i ve Yozgat’ı yurt tutanlar ve Antep’te karar kılanlar.
Ve kurt başlı Barak’ı kendine tuğ eyleyen, Feriz bey’den Dedem ...
Toplam 1 mesaj bulundu