Oguzcan Demir Adlı Üyenin Nedir Yazıları - An ...

  • ölüm

    27.03.2005 - 23:42

    mecaz Sona erme, yok olma, ortadan kalkma.

    mecaz Çok büyük sıkıntı, üzüntü:
    'Sürgün benim için ölüm gibi bir şey olmuştu.'- R. N. Güntekin.

  • ölüm

    27.03.2005 - 23:41

    Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, mevt, irtihal, vefat:
    'Çenesinde babamın ölüm günü gördüğüm asabi buruşmalar var.'- Y. Z. Ortaç.

  • ayak

    27.03.2005 - 23:41

    matematik Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta.

    30,4 cm değerinde İngiliz uzunluk ölçüsü birimi, fut

  • ayak

    27.03.2005 - 23:40

    eskimiş Yarım arşın veya 30,5 cm uzunluğundaki ölçü birimi, kadem

    halk ağzında, müzik Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste

    spor Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri

  • ayak

    27.03.2005 - 23:39

    Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü.

    Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri.

    edebiyat Halk edebiyatında uyak:
    'Mânicilerin kafa yormadan buldukları ayaklar Cenab'ı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükler.'- S. Birsel.

  • martı

    27.03.2005 - 23:38

    isim, zooloji İtalyanca martin
    Martıgillerden, çoğu beyaz renkte, eti yenmez, yüzücü, perde ayaklı deniz kuşlarının ortak adı (Larus) .

  • serseri

    27.03.2005 - 23:37

    farsça serser
    -Belli bir işi ve yeri olmayan başıboş (kimse) , kabadayı, hayta, holigan:
    'Hayran Baba'yı bir serseri ile birlikte temizlemişlerdi.'- F. R. Atay.

    Tutarsız, beğenilmeyen davranışları olan (kimse) .

    mecaz Belli bir hedefi olmayan, belli bir hedefe atılmamış olan, rastlantıyla gelen:
    'Köpüklü denizin üstünde serseri martılar uçuşuyor, yanımızdan yelkenli bir mavna geçiyordu.'- Ö. Seyfettin.

  • argo

    27.03.2005 - 23:34

    mecaz Serserilerin, külhanbeylerinin kullandığı söz veya deyim.

  • argo

    27.03.2005 - 23:34

    Kullanılan ortak dilden ayrı olarak aynı meslek veya topluluktaki insanların kullandığı özel dil veya söz dağarcığı.

  • anahtar

    27.03.2005 - 23:31

    müzik Notaların müzik merdivenindeki yükseklik derecelerini göstermek ve buna göre okunmasını sağlamak için portenin başına konulan işaret.

    Konserve kutularının kapağını keserek açmaya yarayan alet, açacak.

    mecaz Vesile, araç, vasıta:
    'Biliyordu ki sabır, cennetin anahtarıdır.'- P. Safa.

  • anahtar

    27.03.2005 - 23:31

    Bir kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı

    Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, kurgu

    Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol

    fizik İstenilen yere veya aygıta, isteğe göre elektrik akımının geçmesini sağlamak için kullanılan düzen, komütatör

    Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için kullanılan çelik saplı araç

  • halk

    27.03.2005 - 23:29

    Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü:
    'Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir.'- O. V. Kanık.

    Aydınların dışında kalan topluluk.

  • halk

    27.03.2005 - 23:28

    Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğu.

    Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu.

    Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü:
    'Bütün köy halkı orada idi.'- Ö. Seyfettin.

  • halka

    27.03.2005 - 23:27

    spor Yerden yüksekliği ayarlanabilen aralıklara asılı iki halatın uçlarına takılan 18 cm çapında, 28 mm kalınlığında tahta veya deri kaplı iki demir halkadan oluşan asılma araçlarından her biri.

  • halka

    27.03.2005 - 23:27

    Bir tür ufak, yağlı ve tuzlu simit:
    'İstanbul fırınları çocuk bileği gibi ince halkalar yaparlardı.'- R. N. Güntekin

  • halka

    27.03.2005 - 23:26

    Uykusuzluk, yorgunluk, üzüntü gibi sebeplerle göz altında beliren koyuluk:
    'Benim mi Allahım bu çizgili yüz? / Ya gözler altındaki mor halkalar? '- C. S. Tarancı.

  • halka

    27.03.2005 - 23:26

    Çeşitli metallerden veya tahtadan yapılmış çember:
    'Belinde uzun gümüş halkalarla asılı gümüş anahtarları vardı.'- F. R. Atay.

    Çember biçiminde çeşitli nesnelerden yapılmış tutturma aracı

    Değerli metallerden yapılan çember biçimindeki süs eşyası

    Su gibi sıvıların içine katı bir nesnenin düşmesiyle oluşan, gittikçe büyüyerek açılan çembere benzeyen biçim

  • lolita

    27.03.2005 - 23:24

    sübyan:Çocuklar
    çocuk yaştaki kızların sex objesi olarak kullanılması, hayvani yan

  • merhaba

    27.03.2005 - 23:22

    'Geniş ve mamur yere geldiniz, rahat ediniz! ', 'günaydın' veya 'hoş geldiniz' anlamında bir esenleşme veya selamlaşma sözü:
    'Merhaba, arkadaş! -Merhaba, kardeşim.'Sıkı fıkı dostluklarını değil, şöyle uzaktan bile merhabalarını istemiyorum.'- M. Yesarî

  • bataklık

    27.03.2005 - 23:21

    mecaz Uygunsuz ve kötü, ahlak dışı durum:
    'Bizler kendisini bu bataklıktan kurtarmak için fazlasını bile yaptık.'- E. İ. Benice.

  • bataklık

    27.03.2005 - 23:21

    Çok derin olmayan sularla örtülü batak bölge:
    'Bataklıklarda birçok hayvan yığıldı kaldı.'- Ö. Seyfettin.

  • Dış Mihrak

    27.03.2005 - 23:20

    mihrak.Odak.
    odak:mecazi Herhangi bir düşüncede, nitelikte olan kimselerin kaynağı veya bir şeyin toplandığı, yoğunlaştığı yer, mihrak.

    odak.:Bir ışık veya ısı kaynağından yayılan ışınların toplandığı yer, mihrak

  • merhaba

    27.03.2005 - 23:15

    insanlar ne kadar cimrileşti artık sabahları karşılaşınca bir merhaba demiyor sonu amacın ne olursa olsun sana da merhaba ey yeni doğacak güne umutlarını bağlayanlar

  • asal

    27.03.2005 - 20:47

    Başlıca, temel niteliğinde olan, esasi, bazal.

Toplam 940 mesaj bulundu