“(www.cinarradyo.com Domuz Gribi Aþ ý sý Gerçeð i) ” adlı yazınızı olduğu gibi gözden geçirdim; yazınızı inceden inceye inceledim… Sizin ortaya koyduğunuz “DOMUZ GRİBİ AŞISI GERÇEĞİ” başlığı altında sıraladıklarınızı) küçük (kendi ölçülerinde) bir Araştırmacı Yazar olarak araştırdım; gördüm ki, sizin ‘lisansı yok’ dediğiniz aşının hem lisansı var, hem de AB’de ilaçlarla ilgili görev yapan bir ajan durumundaki “(EMEA) ” tarafından, ayrıca birçok uluslar arası örgüt tarafından incelenmiş bulunmaktadır. Çok yanlışlarınız var bildiklerinizde. Siz Avrupa ilaçlar kuruluşu tarafından onaylanmamış diyorsunuz; Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı 43 milyon “doz aşı” alımı için bağlantı yaptığı “Pandemik H1N1 aşısı “Avrupa – Kanada orjinli olup, AB’nin resmi kuruluşu olan İlaç Ajansı (EMEA) tarafından ruhsat verilmiş” olduğunu bilmiyorsunuz. “Amerikan’nın bazı eyaletlerinde zorunlu aşılamaya karşı tepkiler artıyor. Aşılardan ölümler meydana gelmekte. İngiltere ülkesinde kesinlikle böyle bir uygulama yapmayacağını söylüyor. Diğer ülkelerde de durum farklı değil.” diyorsunuz; peşinden de ölüme kadar gidebilecek olan durumları sıralayıp, ilacın yan etkilerinin varlığından söz ediyorsunuz. Amerika ile diğer ülkelerde bizden çok daha önce başlamış bu “Domuz Gribi” denen hastalık… Oralardaki ölümler de oldukça fazla… Resmi kaynaklardan edindiğim verilere göre: Brezilya’da 9.249 olayda 899 kişi ölmüş; A.B.D.’de görülen 43.771 olayda 593 kişi ölmüş; Şili’de 12.247 olayda ise 134 kişi ölmüş olduğu görülmektedir. Bu salgın sizin sandığınız gibi sadece Türkiye’ye yönelik bir salgın olsa idi, bu ölümlerin fazlalığı bizde baş gösterirdi. Bakın Arjantin’de 580, Meksika’da 260, Avustralya’da 185, Yeni Zellanda’da 18, İngiltere’de ise 95 kişinin bu “Domuz Gribi”nden öldüğü bildirilmektedir. Bildiğim kadarıyla AB ile EFTA Ülkelerinde toplam: 208 yaşamlarını yitirmiş…. Diğer ortaya koyduğunuz başlıklara baktığımızda yine tutarsız görüşlerinizi sıralamaktasınız; şöyle ki: “DOMUZ GRİBİ AŞISINDA DOMUZ KANI VAR..” diyorsunuz; Bakın kardeşim; Sağlık Bakanımız Sayın Prof. Dr. Recep AKDAĞ’ı çok iyi tanırım; oda acizane beni “deli bir gazeteci” olarak tanır. Kendisi değerli bir hemşehrimizdir; hem benden, hemde benim gibilerden çok daha inançlı, iyi bir Müslüman’dır; o “BÖYLE BİR ŞEY YOKTUR” diyorsa ona inanmak bile yeter! .. “Kısırlık” “Genetik Yapıyı Bozan” “(Kansorojen Madde içerdiği…) ” dedikoduları… “Kimsin sen kardeşim; sen bilim adamı mısın? ” derler bunları diyenlere… Bu dediklerinin doğruluk payları bütün ilaçlar için söyleyebildiklerimizden fazla değildir. Her ilacın bazı yan etkilerinin var olması, doğal bir durumdur. Bu konuyu sulandırmanın, abartmanın anlamı nedir bilemiyorum. “HALKA CİVALI AŞI KULLANACAKLAR” diyorsun; 1930’lu yıllardan günümüze kadar hemen hemen bütün ‘enjekte’ edilen ilaçlarda yer alan sizin söylediğiniz “Civalı” anlatımındaki karışım, gerçekte “Organik bir civa” anlamı taşımaktadır. Şu ana kadar büyük bir etkisi duyulmamıştır. İlaç üretmek, sözcükleri bir araya getirip, kişilerin kafasını ütülemeye benzemez! Her ilacın bir neyi vardır? “Formül”ü! .. Doğru mu? . Bakın şu aşının içerisinde bulunanlara. Bunların nasıl oluyor da kısırlık yapabileceğine inanıyorsun: - ALEMİNYUM HİDROKSİT, - MAGNEZYUM KLORİD, - THİOMERSAL – NEOMİSİN… Ayrıca: Skualen… İlginç bir doğruya da yer verilmiş yazınızda: “… ŞİMDİ BU HASTALIĞIN İLACI OLAN FİRMALARIN HEPSİNİN YAHUDİ FİRMASI OLDUĞU..” Yahudileri çok sevdiğimden demiyorum bunları… Şu deyiminiz eğer doğru ise ki doğrudur! .. Yine de bilemiyorum; yalnız şunu unutmamak gerekir ki, bizler sadece söz üretirken, onları görüyor musunuz “Dünya’yı yönetmeye çalışıyorlar” her yönden. Türkiye’de, bir bilim adamı ilaç üretmiş te, Bakanlık ondan bu ilacı mı almamış; öyle bir durum var mı? “… DOMUZ GRİBİ HABERLERİ İLE HALKI PSİKOLOJİK OLARAK BASKI ALTINA ALIP KENDİLERİNCE ALINACAK 43 MİLYON AŞININ YANİ 1 MİLYAR DOLARLIK AŞININ BAHANESİNİ OLUŞTURDUKLARI…” Burada gerçekten güzel bir konuyu çok iyi belirlemişsiniz. “Psikolojik olarak Baskı” yönteminin uygulandığını vurgulamışsınız; bu doğru. Sizin yönteminiz de buna benzemiyor mu? Dünyada binlerce kişinin ölümü ortada iken, bizdeki bu hastalıktan kaynaklanan ölümler daha mı artsın istiyorsunuz.. Para konusu benim konum değil. Çalışan kazanır. “… ÖLÜMLERİN YAŞANDIĞI ÜLKELERDE BİLE ÜLKE HALİNDE BU KADAR AŞI TALEBİ OLMAZKEN NEDEN TÜRKİYE KOBAY ÜLKE OLARAK DENENİYOR..” diyorsunuz. Sevgili kardeşim, bu sözleri söylerken, sözcükleri değil; harfleri bile ölçerek söylemek gerekir. Bütün ülkeler aşı isteklerini ilgili birimlere bildirdikleri bir sırada, Türkiye’nin erken davranarak getirttiği bu aşılardan ötürü, ilgili birimlerine övgüler yağdırmamız gerekmez miydi? .. Bakın bu söz hiç hoşuma gitmedi: “KOBAY ÜLKE” sözcüğü; “bu sözü ne siz söylemiş olun; ne de ben duymuş olayım..” Çok çirkin bir söz.. Doğrudur, Türkiye üzerinde çok oyunlar oynanmış, bugünde oynanmakta olduğu bir gerçekse bile, Türkiye içen kötü sözleri söylememizin hiçte gereği yoktur. Ha, kısaca söyleyeyim; Türkiye’den önce çok ülkede denenmiş olan bu aşının doğal yan etkilerinin dışında pekte önemli bir olumsuz etkisinin görüldüğü sözkonusu bile değil. “DOMUZ GRİBİ HASTALIĞININ KENDİ KENDİNE OLUŞABİLECEK BİR EVRESİ OLMAYAN HASTALIK OLDUĞUNU BİLİYORMUSUNUZ. YANİ ÖZEL LABARATUARDA ÖZEL HAZIRLANMASI GEREKEN BİR HASTALIK OLDUĞUNU BİLİYORMUSUNUZ.” diyorsunuz. Burada biraz duraklamamız gerekiyor; daha önceki birçok salgınlar içinde bu varsayımların ortaya atıldığını, bu varsayımların olabilirlik yönlerinin de fazla olduğu bir gerçek… O ayrı bir durum. Sorularınızı sıralıyorsunuz: Varsayımlar oluştuğunda, durum ne olur? Gibi sorular soruyorsunuz vatandaşa… Panik yapıyorsunuz kısacası. “HACCA GİDECEKLERE BU AŞI VURULACAK MIŞ... ŞİMDİ HACI ADAYLARINA DİYANET’E SORUYORUZ. [HARAMLA TEDAVİ OLUNMAZ] HADİSİ ŞERİFİ VARKEN, VE DOMUZ GRİBİ AŞISININ İÇİNDE DOMUZ KANI VARKEN, BU AŞIYI ALAN HACI ADAYLARININ HACCININ KABULÜNÜ VE SAĞLIĞINI NASIL HİÇE ATILABİLİR.” diyorsunuz… Bu aşının içerisinde domuz kanının varlığını nereden biliyorsunuz? ... Bu aşılar Türkiye’ye gelirken “Kontrol” edilmiyor mu sanıyorsun. Kaldı ki sizin söylediğiniz gibi bir karışımın bu aşıda bulunmadığı bir gerçek. Sizin domuz kanı olarak tanımladığınız “SKUALEN” Gerçekte bütün aşılarda BULUNMAKTADIR. Aşılardaki Skualen, balık yağından saflaştırılmıştır. Bu aşıların her birinde 10 mg. Skualen bulunmaktadır. “BU ARAŞTIRMA YAZISINI MUTLAKA OKUYUN...” diye uzunca bir yazı koymuşsunuz. Bakıyorum içeriğine, ‘hiçte yanlış şeyler değil’ der gibi oluyorum; biraz düşünüyorum, daha DNA’nın sırlarına tam olarak ulaşılamadığı şu günlerde, nasıl oluyorda bu DNA denen “İnsan Haritası” paramparça edilmek istenmektedir diye de çekincede kalıyorum. Yani, kısacası sizin doğrularınız (Yahudiler konusunda) yanında, var olan büyük yanlışlarınız, bu topluma büyük sıkıntılar yaşatır; bırakın bu ülkenin sağlıkçıları var; bunlar uğraşsınlar “İÇERİKLERİN İÇERİKLERİYLE” Beni umarım anlamışsındır; sanmıyorum ama inanıyorum ki, okuyanların kafalarında oluşan bulantıları gitmiştir en azından... En derin Saygılarımla. Veysel GİDER.
ne diyeyim bir insanın canına can katan bir CAN işte.Rabbim yar ve yardımcın olsun.Rabbim yüzünden tebessümü eksik etmesin.amin amin amin.hayırla huzurla kal...
20.11.2009 - 16:52
“DOMUZ GRİBİ AŞISI” DERKEN “İÇERİKLERİN İÇERİKLERİYLE” [MOSLEM]E:
“(www.cinarradyo.com Domuz Gribi Aþ ý sý Gerçeð i) ” adlı yazınızı olduğu gibi gözden geçirdim; yazınızı inceden inceye inceledim…
Sizin ortaya koyduğunuz “DOMUZ GRİBİ AŞISI GERÇEĞİ” başlığı altında sıraladıklarınızı) küçük (kendi ölçülerinde) bir Araştırmacı Yazar olarak araştırdım; gördüm ki, sizin ‘lisansı yok’ dediğiniz aşının hem lisansı var, hem de AB’de ilaçlarla ilgili görev yapan bir ajan durumundaki “(EMEA) ” tarafından, ayrıca birçok uluslar arası örgüt tarafından incelenmiş bulunmaktadır.
Çok yanlışlarınız var bildiklerinizde. Siz Avrupa ilaçlar kuruluşu tarafından onaylanmamış diyorsunuz; Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı 43 milyon “doz aşı” alımı için bağlantı yaptığı “Pandemik H1N1 aşısı “Avrupa – Kanada orjinli olup, AB’nin resmi kuruluşu olan İlaç Ajansı (EMEA) tarafından ruhsat verilmiş” olduğunu bilmiyorsunuz.
“Amerikan’nın bazı eyaletlerinde zorunlu aşılamaya karşı tepkiler artıyor. Aşılardan ölümler meydana gelmekte. İngiltere ülkesinde kesinlikle böyle bir uygulama yapmayacağını söylüyor. Diğer ülkelerde de durum farklı değil.” diyorsunuz; peşinden de ölüme kadar gidebilecek olan durumları sıralayıp, ilacın yan etkilerinin varlığından söz ediyorsunuz. Amerika ile diğer ülkelerde bizden çok daha önce başlamış bu “Domuz Gribi” denen hastalık… Oralardaki ölümler de oldukça fazla…
Resmi kaynaklardan edindiğim verilere göre: Brezilya’da 9.249 olayda 899 kişi ölmüş; A.B.D.’de görülen 43.771 olayda 593 kişi ölmüş; Şili’de 12.247 olayda ise 134 kişi ölmüş olduğu görülmektedir.
Bu salgın sizin sandığınız gibi sadece Türkiye’ye yönelik bir salgın olsa idi, bu ölümlerin fazlalığı bizde baş gösterirdi. Bakın Arjantin’de 580, Meksika’da 260, Avustralya’da 185, Yeni Zellanda’da 18, İngiltere’de ise 95 kişinin bu “Domuz Gribi”nden öldüğü bildirilmektedir. Bildiğim kadarıyla AB ile EFTA Ülkelerinde toplam: 208 yaşamlarını yitirmiş….
Diğer ortaya koyduğunuz başlıklara baktığımızda yine tutarsız görüşlerinizi sıralamaktasınız; şöyle ki: “DOMUZ GRİBİ AŞISINDA DOMUZ KANI VAR..” diyorsunuz; Bakın kardeşim; Sağlık Bakanımız Sayın Prof. Dr. Recep AKDAĞ’ı çok iyi tanırım; oda acizane beni “deli bir gazeteci” olarak tanır. Kendisi değerli bir hemşehrimizdir; hem benden, hemde benim gibilerden çok daha inançlı, iyi bir Müslüman’dır; o “BÖYLE BİR ŞEY YOKTUR” diyorsa ona inanmak bile yeter! ..
“Kısırlık” “Genetik Yapıyı Bozan” “(Kansorojen Madde içerdiği…) ” dedikoduları… “Kimsin sen kardeşim; sen bilim adamı mısın? ” derler bunları diyenlere…
Bu dediklerinin doğruluk payları bütün ilaçlar için söyleyebildiklerimizden fazla değildir. Her ilacın bazı yan etkilerinin var olması, doğal bir durumdur. Bu konuyu sulandırmanın, abartmanın anlamı nedir bilemiyorum.
“HALKA CİVALI AŞI KULLANACAKLAR” diyorsun; 1930’lu yıllardan günümüze kadar hemen hemen bütün ‘enjekte’ edilen ilaçlarda yer alan sizin söylediğiniz “Civalı” anlatımındaki karışım, gerçekte “Organik bir civa” anlamı taşımaktadır. Şu ana kadar büyük bir etkisi duyulmamıştır.
İlaç üretmek, sözcükleri bir araya getirip, kişilerin kafasını ütülemeye benzemez! Her ilacın bir neyi vardır? “Formül”ü! .. Doğru mu? .
Bakın şu aşının içerisinde bulunanlara. Bunların nasıl oluyor da kısırlık yapabileceğine inanıyorsun: - ALEMİNYUM HİDROKSİT, - MAGNEZYUM KLORİD, - THİOMERSAL – NEOMİSİN… Ayrıca: Skualen…
İlginç bir doğruya da yer verilmiş yazınızda: “… ŞİMDİ BU HASTALIĞIN İLACI OLAN FİRMALARIN HEPSİNİN YAHUDİ FİRMASI OLDUĞU..” Yahudileri çok sevdiğimden demiyorum bunları…
Şu deyiminiz eğer doğru ise ki doğrudur! .. Yine de bilemiyorum; yalnız şunu unutmamak gerekir ki, bizler sadece söz üretirken, onları görüyor musunuz “Dünya’yı yönetmeye çalışıyorlar” her yönden. Türkiye’de, bir bilim adamı ilaç üretmiş te, Bakanlık ondan bu ilacı mı almamış; öyle bir durum var mı?
“… DOMUZ GRİBİ HABERLERİ İLE HALKI PSİKOLOJİK OLARAK BASKI ALTINA ALIP KENDİLERİNCE ALINACAK 43 MİLYON AŞININ YANİ 1 MİLYAR DOLARLIK AŞININ BAHANESİNİ OLUŞTURDUKLARI…” Burada gerçekten güzel bir konuyu çok iyi belirlemişsiniz. “Psikolojik olarak Baskı” yönteminin uygulandığını vurgulamışsınız; bu doğru. Sizin yönteminiz de buna benzemiyor mu?
Dünyada binlerce kişinin ölümü ortada iken, bizdeki bu hastalıktan kaynaklanan ölümler daha mı artsın istiyorsunuz.. Para konusu benim konum değil. Çalışan kazanır.
“… ÖLÜMLERİN YAŞANDIĞI ÜLKELERDE BİLE ÜLKE HALİNDE BU KADAR AŞI TALEBİ OLMAZKEN NEDEN TÜRKİYE KOBAY ÜLKE OLARAK DENENİYOR..” diyorsunuz. Sevgili kardeşim, bu sözleri söylerken, sözcükleri değil; harfleri bile ölçerek söylemek gerekir.
Bütün ülkeler aşı isteklerini ilgili birimlere bildirdikleri bir sırada, Türkiye’nin erken davranarak getirttiği bu aşılardan ötürü, ilgili birimlerine övgüler yağdırmamız gerekmez miydi? ..
Bakın bu söz hiç hoşuma gitmedi: “KOBAY ÜLKE” sözcüğü; “bu sözü ne siz söylemiş olun; ne de ben duymuş olayım..” Çok çirkin bir söz.. Doğrudur, Türkiye üzerinde çok oyunlar oynanmış, bugünde oynanmakta olduğu bir gerçekse bile, Türkiye içen kötü sözleri söylememizin hiçte gereği yoktur.
Ha, kısaca söyleyeyim; Türkiye’den önce çok ülkede denenmiş olan bu aşının doğal yan etkilerinin dışında pekte önemli bir olumsuz etkisinin görüldüğü sözkonusu bile değil.
“DOMUZ GRİBİ HASTALIĞININ KENDİ KENDİNE OLUŞABİLECEK BİR EVRESİ OLMAYAN HASTALIK OLDUĞUNU BİLİYORMUSUNUZ. YANİ ÖZEL LABARATUARDA ÖZEL HAZIRLANMASI GEREKEN BİR HASTALIK OLDUĞUNU BİLİYORMUSUNUZ.” diyorsunuz. Burada biraz duraklamamız gerekiyor; daha önceki birçok salgınlar içinde bu varsayımların ortaya atıldığını, bu varsayımların olabilirlik yönlerinin de fazla olduğu bir gerçek… O ayrı bir durum.
Sorularınızı sıralıyorsunuz: Varsayımlar oluştuğunda, durum ne olur? Gibi sorular soruyorsunuz vatandaşa… Panik yapıyorsunuz kısacası.
“HACCA GİDECEKLERE BU AŞI VURULACAK MIŞ... ŞİMDİ HACI ADAYLARINA DİYANET’E SORUYORUZ. [HARAMLA TEDAVİ OLUNMAZ] HADİSİ ŞERİFİ VARKEN, VE DOMUZ GRİBİ AŞISININ İÇİNDE DOMUZ KANI VARKEN, BU AŞIYI ALAN HACI ADAYLARININ HACCININ KABULÜNÜ VE SAĞLIĞINI NASIL HİÇE ATILABİLİR.” diyorsunuz… Bu aşının içerisinde domuz kanının varlığını nereden biliyorsunuz? ... Bu aşılar Türkiye’ye gelirken “Kontrol” edilmiyor mu sanıyorsun. Kaldı ki sizin söylediğiniz gibi bir karışımın bu aşıda bulunmadığı bir gerçek.
Sizin domuz kanı olarak tanımladığınız “SKUALEN” Gerçekte bütün aşılarda BULUNMAKTADIR. Aşılardaki Skualen, balık yağından saflaştırılmıştır. Bu aşıların her birinde 10 mg. Skualen bulunmaktadır.
“BU ARAŞTIRMA YAZISINI MUTLAKA OKUYUN...” diye uzunca bir yazı koymuşsunuz. Bakıyorum içeriğine, ‘hiçte yanlış şeyler değil’ der gibi oluyorum; biraz düşünüyorum, daha DNA’nın sırlarına tam olarak ulaşılamadığı şu günlerde, nasıl oluyorda bu DNA denen “İnsan Haritası” paramparça edilmek istenmektedir diye de çekincede kalıyorum.
Yani, kısacası sizin doğrularınız (Yahudiler konusunda) yanında, var olan büyük yanlışlarınız, bu topluma büyük sıkıntılar yaşatır; bırakın bu ülkenin sağlıkçıları var; bunlar uğraşsınlar “İÇERİKLERİN İÇERİKLERİYLE”
Beni umarım anlamışsındır; sanmıyorum ama inanıyorum ki, okuyanların kafalarında oluşan bulantıları gitmiştir en azından...
En derin Saygılarımla.
Veysel GİDER.
07.09.2006 - 03:42
ne diyeyim bir insanın canına can katan bir CAN işte.Rabbim yar ve yardımcın olsun.Rabbim yüzünden tebessümü eksik etmesin.amin amin amin.hayırla huzurla kal...
Toplam 2 mesaj bulundu