Yasin Doğan Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • sezai karakoç

    18.12.2003 - 11:30

    ..
    ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı
    ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
    gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanım
    ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum
    ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum

    süt içmeye çağırıyorum seni parmaklarımdan
    kara yılan kara yılan kara yılan kara yılan

  • cemil meriç

    12.12.2003 - 14:55

    'kime yazıyorsun bu mektupları? elinde hiçbir adres yok. domuzlar kutsal kitaplarla beslenmez. insanlar sonsuza, ışığa düşman. aydınlatmak için değil aydınlanmak için yan.'

    ruhun şad olsun..

  • adalet

    12.12.2003 - 14:48

    yasaların üstünde hukuk, hukukun da üstünde adalet vardır. adaletsizlik hukuk sistemlerindeki boşluklarda yaşar ki bu boşlukların tamamıyla doldurulabilmesi imkansızdır, velev ki her vatandaşa onu mükemmel hareket etmeye sevkedici bir 'vicdan' zerkedilebilsin.

    'adalet mülkün (devletin) temelidir. (hz. ömer)

  • incil

    10.11.2003 - 13:36

    kitap olarak varolup olmadığından emin olmadığım kavram. belki kuranî bilgisi olanlar, (kurana göre) bizi incil'in bir metin, bir kitap olup olmadığı konusunda aydınlatabilirler. fakat halihazırdaki inciller bilindiği gibi hz. isa'nın hayatı ve peygamberliği üzerine bilgiler taşıyorlar sadece. tıpkı hz. peygamber hakkında yazılmış ve ashaba dayandırılan kitaplar gibi. ben mesele hakkında çok kapsamlı bilgi sahibi olmamakla birlikte incil'in vahiyden ibaret olup, metne dönüştürülmemiş olabileceğini de düşünüyorum..

  • büyük iskender

    08.11.2003 - 12:45

    bir de küçük iskender vardır ki rivayete göre bu küçük iskender büyük iskender'in pipisi olurmuş.. 'bu yüzden dolayı' bazıları derler ki: 'türk şiirinin hali içler acısıdır, küçük iskender bile şair sıfatıyla şiirler karalamakta ve çok okunmaktadır..'

  • babil kulesi

    08.11.2003 - 12:41

    've bütün dünyanın sözü bir, dili birdi. şarktan göçtükleri zaman sinear diyarında bir ova buldular, orada oturdular. birbirlerine 'gelin kerpiç yapalım, onları iyice pişirelim.' onların taş yerine kerpiçleri, harç yerine ziftleri vardı. 'yeryüzünde dağılmayalım diye kendimize bir şehir, başı göğe erişecek bir kule yapalım' dediler. ve ademoğullarının yapmakta olduğu şehri ve kuleyi görmek için rab indi. 'onlar bir kavm, hepsinin tek dili var. gelin inelim birbirlerinin dilini anlamasınlar diye onların dilini karıştıralım.' rab onları oradan dağıttı ve şehri bina etmeyi bıraktılar. bundan dolayı onun adına babil dendi.' tevrat (tekvin 11:1-9)

  • yalnızlık

    08.11.2003 - 12:31

    'cinnetin kapısını çalıyorum
    açan yok
    sert bir içki
    melankoli
    çok yalnızım
    ve ölüm
    adımlarını
    sıklaştırmıyor'

  • yanlızlık

    08.11.2003 - 12:29

    doğrusu 'yalnızlık' olan kelime. sık sık yapılan bir yanlış (yalnış değil) .
    ayrıca bkz. dil jandarması

  • gül ve bülbül

    07.11.2003 - 13:01

    bir gonceye bir hâre nigâh eyledi bülbül
    derdi iki olduğuna âh eyledi bülbül
    bir âh iel gül-zârı siyâh eyledi bülbül
    ..

    senden bana bilirim yok bir faide ey gül
    gül yağını elelr sürünür çatlasa bülbül
    ..

    andelîb i zârı berg i gül ile tekfîn etdiler
    üstüne bir gülistan beyti telkîn etdiler
    ..

  • adolf hitler

    04.11.2003 - 14:12

    -baba, çekirgelerşin bacaklarını koparıp karıncalara versem günah olur mu?

    -sakın yapma oğlum çok büyük günahtır.

    -peki, kedilerin kuyruğuna teneke bağlasam..

    -o da çok günah oğlum, asla yapma.

    -baba, kızların sırasına raptiye koysam..

    -hayır oğlum asla, günah..
    ...
    ...
    ...
    -peki baba, yahudileri fırınlarda kızartsam, onlardan sabun yapsam, bazlarını da düğme haline getirsem?

    -uff adolf, sıktın ama, git ne halin varsa gör..

    (bkz. bir cani yaratmak)

  • bediüzzaman said nursi

    04.11.2003 - 13:44

    yalçın bir iman ve bu imanın verdiği güven, istiğna. minnetsiz ve bir çantaya sığabilecek kadar az eşyayla geçirilmiş alabildiğine sade, sadeliğinden ötürü alabildiğine ihtişamlı bir hayat.
    kendisinin başlattığı davayı devam ettirdikleri iddiasında bulunanlar gibi süklüm püklüm ve dilenci dilli değil, daima başı dik.

    aşağıdaki ifadeler asla içi boş ifadeler olmadılar, o hakikaten 'yaşayan' adamdı, 'inanan' ve 'yaşayan'..

    'Benim fitratim, zillet ve hakarete tahammül etmez. Izzet ve şehamet-i Islâmiye beni bu halde bulunmaktan siddetle men eder. Böyle bir vaziyete düsünce, karsimda kim olursa olsun, isterse en zalim bir cebbar, en hunhar bir düsman kumandani olsa, tezellül etmem. Zulmünü, hunharligini onun suratina çarparim. Beni zindana atar, yahut idam sehpasina götürür; hiç ehemmiyeti yoktur. Nitekim öyle oldu. Bunlarin hepsini gördüm.
    Birkaç dakika daha o hunhar kumandanin kalbi, vicdani zulümkârliga dayanabilseydi, Said bugün asilmis ve mâsumlar zümresine iltihak etmis olacakti.'

    'Bana, 'Sen suna buna niçin satastin? ' diyorlar.
    Farkinda degilim.
    Karsimda müthis bir yangin var. Alevleri göklere yükseliyor.
    Içinde evlâdim yaniyor, imanim tutusmus yaniyor. O yangini söndürmeye, imanimi kurtarmaya kosuyorum.
    Yolda biri beni kösteklemek istemis de ayagim ona çarpmis; ne ehemmiyeti var?
    O müthis yangin karsisinda bu küçük hâdise bir kiymet ifade eder mi?
    Dar düsünceler, dar görüsler!
    Beni, nefsini kurtarmayi düsünen hodgâm bir adam mi zannediyorlar?
    Ben, cemiyetin imanini kurtarmak yolunda dünyami da feda ettim, âhiretimi de.
    Seksen küsur senelik bütün hayatimda dünya zevki namina birsey bilmiyorum.
    Bütün ömrüm harp meydanlarinda, esaret zindanlarinda, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmedigim cefa, görmedigim eza kalmadi. Divan-i harplerde bir câni gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandim. Memleket zindanlarinda aylarca ihtilâttan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldim. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eger dinim intihardan beni men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altinda çürümüs gitmisti.'

  • ruh

    03.11.2003 - 14:47

    'ruhlar tanrı sinesinde uçmuş güvercinlerdir. tanrı onlara dedi ki: gidin ve dünyayı dolaşın, güzellikleri temâşâ edin, akşam olmadan da pâk aslınızı kirletmeksizin bana geri dönün' (Mevlâna)

    kısa bir gün mahiyetindeki kısacık bir dünya hayatından sonra bizi vareden'e döneceğimiz form.. mesele pâk asla pislik bulaştırmamakta..

  • hüzün

    03.11.2003 - 14:38

    insanlık hallerinden, kuşağı kuşağa bağlayan rabıtalardan.

    'melâli anlamayan nesle aşinâ değiliz' demiş haşim. ne güzel demiş, biz hüzünle tâ bezm i elestten tanışığız.

    'o zaman ki bezm i canda bölüşüldü kâle i kâm
    bize hisse i mahabbet dîl i pâre pâre düşdü'
    (gâlip dede)

    menem kaafile salâr kârbân ı gaamem
    müsâfir i reh i sahra yı mihnet ü elemem
    hakir bahma mene kimesneden sağınma kemem
    fakîr i pâdşeh-âsâ gedâ yı muhteşemem..
    (fuzûli)

  • abdülhak hamit

    03.11.2003 - 14:21

    eyvâh ne yer ne yâr kaldı
    gölüm dolu âh u zâr kaldı
    şimdi buradaydı gitti elden
    gitti ebede gelip ezelden
    ..

    deyu başlayan hayli içli ve hayli büyük bir aşk şiiri olan makber'i ölen eşine duyduğu acıyla kaleme almış fakat 'ölenle ölünmez' deyip bür duyuşuma göre 40 gün bir duyuşuma göre ise 6 ay sonra bi başka kadınla evlenmiş olan yüce türk şairi.

  • dinlerin birleştirilmesi

    03.11.2003 - 14:00

    bakınız: eklektizm

  • para

    03.11.2003 - 13:50

    bir zamanlar artık nesli tükenmiş kişiler tarafından sağ ele alınmayan nesne. (ayrıca bkz. eskiden buralar hep ormandı)

  • karabasan

    03.11.2003 - 13:39

    yatılı okulda bana defalarca davetsiz yatak arkadaşlığı yapmış olan varlık. gelmediği geceler merak eder, acaba başına bi iş mi geldi diye evhamlanmaktan kendimi alamazdım. altı yıldır uğramıyor, galiba terkedildim.

Toplam 17 mesaj bulundu