..
ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı
ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanım
ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum
ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
süt içmeye çağırıyorum seni parmaklarımdan
kara yılan kara yılan kara yılan kara yılan
'kime yazıyorsun bu mektupları? elinde hiçbir adres yok. domuzlar kutsal kitaplarla beslenmez. insanlar sonsuza, ışığa düşman. aydınlatmak için değil aydınlanmak için yan.'
yasaların üstünde hukuk, hukukun da üstünde adalet vardır. adaletsizlik hukuk sistemlerindeki boşluklarda yaşar ki bu boşlukların tamamıyla doldurulabilmesi imkansızdır, velev ki her vatandaşa onu mükemmel hareket etmeye sevkedici bir 'vicdan' zerkedilebilsin.
kitap olarak varolup olmadığından emin olmadığım kavram. belki kuranî bilgisi olanlar, (kurana göre) bizi incil'in bir metin, bir kitap olup olmadığı konusunda aydınlatabilirler. fakat halihazırdaki inciller bilindiği gibi hz. isa'nın hayatı ve peygamberliği üzerine bilgiler taşıyorlar sadece. tıpkı hz. peygamber hakkında yazılmış ve ashaba dayandırılan kitaplar gibi. ben mesele hakkında çok kapsamlı bilgi sahibi olmamakla birlikte incil'in vahiyden ibaret olup, metne dönüştürülmemiş olabileceğini de düşünüyorum..
bir de küçük iskender vardır ki rivayete göre bu küçük iskender büyük iskender'in pipisi olurmuş.. 'bu yüzden dolayı' bazıları derler ki: 'türk şiirinin hali içler acısıdır, küçük iskender bile şair sıfatıyla şiirler karalamakta ve çok okunmaktadır..'
've bütün dünyanın sözü bir, dili birdi. şarktan göçtükleri zaman sinear diyarında bir ova buldular, orada oturdular. birbirlerine 'gelin kerpiç yapalım, onları iyice pişirelim.' onların taş yerine kerpiçleri, harç yerine ziftleri vardı. 'yeryüzünde dağılmayalım diye kendimize bir şehir, başı göğe erişecek bir kule yapalım' dediler. ve ademoğullarının yapmakta olduğu şehri ve kuleyi görmek için rab indi. 'onlar bir kavm, hepsinin tek dili var. gelin inelim birbirlerinin dilini anlamasınlar diye onların dilini karıştıralım.' rab onları oradan dağıttı ve şehri bina etmeyi bıraktılar. bundan dolayı onun adına babil dendi.' tevrat (tekvin 11:1-9)
yalçın bir iman ve bu imanın verdiği güven, istiğna. minnetsiz ve bir çantaya sığabilecek kadar az eşyayla geçirilmiş alabildiğine sade, sadeliğinden ötürü alabildiğine ihtişamlı bir hayat.
kendisinin başlattığı davayı devam ettirdikleri iddiasında bulunanlar gibi süklüm püklüm ve dilenci dilli değil, daima başı dik.
aşağıdaki ifadeler asla içi boş ifadeler olmadılar, o hakikaten 'yaşayan' adamdı, 'inanan' ve 'yaşayan'..
'Benim fitratim, zillet ve hakarete tahammül etmez. Izzet ve şehamet-i Islâmiye beni bu halde bulunmaktan siddetle men eder. Böyle bir vaziyete düsünce, karsimda kim olursa olsun, isterse en zalim bir cebbar, en hunhar bir düsman kumandani olsa, tezellül etmem. Zulmünü, hunharligini onun suratina çarparim. Beni zindana atar, yahut idam sehpasina götürür; hiç ehemmiyeti yoktur. Nitekim öyle oldu. Bunlarin hepsini gördüm.
Birkaç dakika daha o hunhar kumandanin kalbi, vicdani zulümkârliga dayanabilseydi, Said bugün asilmis ve mâsumlar zümresine iltihak etmis olacakti.'
'Bana, 'Sen suna buna niçin satastin? ' diyorlar.
Farkinda degilim.
Karsimda müthis bir yangin var. Alevleri göklere yükseliyor.
Içinde evlâdim yaniyor, imanim tutusmus yaniyor. O yangini söndürmeye, imanimi kurtarmaya kosuyorum.
Yolda biri beni kösteklemek istemis de ayagim ona çarpmis; ne ehemmiyeti var?
O müthis yangin karsisinda bu küçük hâdise bir kiymet ifade eder mi?
Dar düsünceler, dar görüsler!
Beni, nefsini kurtarmayi düsünen hodgâm bir adam mi zannediyorlar?
Ben, cemiyetin imanini kurtarmak yolunda dünyami da feda ettim, âhiretimi de.
Seksen küsur senelik bütün hayatimda dünya zevki namina birsey bilmiyorum.
Bütün ömrüm harp meydanlarinda, esaret zindanlarinda, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmedigim cefa, görmedigim eza kalmadi. Divan-i harplerde bir câni gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandim. Memleket zindanlarinda aylarca ihtilâttan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldim. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eger dinim intihardan beni men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altinda çürümüs gitmisti.'
'ruhlar tanrı sinesinde uçmuş güvercinlerdir. tanrı onlara dedi ki: gidin ve dünyayı dolaşın, güzellikleri temâşâ edin, akşam olmadan da pâk aslınızı kirletmeksizin bana geri dönün' (Mevlâna)
kısa bir gün mahiyetindeki kısacık bir dünya hayatından sonra bizi vareden'e döneceğimiz form.. mesele pâk asla pislik bulaştırmamakta..
eyvâh ne yer ne yâr kaldı
gölüm dolu âh u zâr kaldı
şimdi buradaydı gitti elden
gitti ebede gelip ezelden
..
deyu başlayan hayli içli ve hayli büyük bir aşk şiiri olan makber'i ölen eşine duyduğu acıyla kaleme almış fakat 'ölenle ölünmez' deyip bür duyuşuma göre 40 gün bir duyuşuma göre ise 6 ay sonra bi başka kadınla evlenmiş olan yüce türk şairi.
yatılı okulda bana defalarca davetsiz yatak arkadaşlığı yapmış olan varlık. gelmediği geceler merak eder, acaba başına bi iş mi geldi diye evhamlanmaktan kendimi alamazdım. altı yıldır uğramıyor, galiba terkedildim.
cahil, sadece cahil. ne kendisi ne de kendisini kuşatan eşya hakkında hiçbir fikri olmayan.. fikirsiz, kimsesiz, şuursuz.. yaşayakalmakta olan sadece. neden yaşadığını da bilmeyen, kendisini hayatta tutan yegane saikin ölüm korkusu olduğunu zanneden. ...
sezai karakoç
18.12.2003 - 11:30..
ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı
ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanım
ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum
ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
süt içmeye çağırıyorum seni parmaklarımdan
kara yılan kara yılan kara yılan kara yılan
cemil meriç
12.12.2003 - 14:55'kime yazıyorsun bu mektupları? elinde hiçbir adres yok. domuzlar kutsal kitaplarla beslenmez. insanlar sonsuza, ışığa düşman. aydınlatmak için değil aydınlanmak için yan.'
ruhun şad olsun..
adalet
12.12.2003 - 14:48yasaların üstünde hukuk, hukukun da üstünde adalet vardır. adaletsizlik hukuk sistemlerindeki boşluklarda yaşar ki bu boşlukların tamamıyla doldurulabilmesi imkansızdır, velev ki her vatandaşa onu mükemmel hareket etmeye sevkedici bir 'vicdan' zerkedilebilsin.
'adalet mülkün (devletin) temelidir. (hz. ömer)
incil
10.11.2003 - 13:36kitap olarak varolup olmadığından emin olmadığım kavram. belki kuranî bilgisi olanlar, (kurana göre) bizi incil'in bir metin, bir kitap olup olmadığı konusunda aydınlatabilirler. fakat halihazırdaki inciller bilindiği gibi hz. isa'nın hayatı ve peygamberliği üzerine bilgiler taşıyorlar sadece. tıpkı hz. peygamber hakkında yazılmış ve ashaba dayandırılan kitaplar gibi. ben mesele hakkında çok kapsamlı bilgi sahibi olmamakla birlikte incil'in vahiyden ibaret olup, metne dönüştürülmemiş olabileceğini de düşünüyorum..
büyük iskender
08.11.2003 - 12:45bir de küçük iskender vardır ki rivayete göre bu küçük iskender büyük iskender'in pipisi olurmuş.. 'bu yüzden dolayı' bazıları derler ki: 'türk şiirinin hali içler acısıdır, küçük iskender bile şair sıfatıyla şiirler karalamakta ve çok okunmaktadır..'
babil kulesi
08.11.2003 - 12:41've bütün dünyanın sözü bir, dili birdi. şarktan göçtükleri zaman sinear diyarında bir ova buldular, orada oturdular. birbirlerine 'gelin kerpiç yapalım, onları iyice pişirelim.' onların taş yerine kerpiçleri, harç yerine ziftleri vardı. 'yeryüzünde dağılmayalım diye kendimize bir şehir, başı göğe erişecek bir kule yapalım' dediler. ve ademoğullarının yapmakta olduğu şehri ve kuleyi görmek için rab indi. 'onlar bir kavm, hepsinin tek dili var. gelin inelim birbirlerinin dilini anlamasınlar diye onların dilini karıştıralım.' rab onları oradan dağıttı ve şehri bina etmeyi bıraktılar. bundan dolayı onun adına babil dendi.' tevrat (tekvin 11:1-9)
yalnızlık
08.11.2003 - 12:31'cinnetin kapısını çalıyorum
açan yok
sert bir içki
melankoli
çok yalnızım
ve ölüm
adımlarını
sıklaştırmıyor'
yanlızlık
08.11.2003 - 12:29doğrusu 'yalnızlık' olan kelime. sık sık yapılan bir yanlış (yalnış değil) .
ayrıca bkz. dil jandarması
gül ve bülbül
07.11.2003 - 13:01bir gonceye bir hâre nigâh eyledi bülbül
derdi iki olduğuna âh eyledi bülbül
bir âh iel gül-zârı siyâh eyledi bülbül
..
senden bana bilirim yok bir faide ey gül
gül yağını elelr sürünür çatlasa bülbül
..
andelîb i zârı berg i gül ile tekfîn etdiler
üstüne bir gülistan beyti telkîn etdiler
..
adolf hitler
04.11.2003 - 14:12-baba, çekirgelerşin bacaklarını koparıp karıncalara versem günah olur mu?
-sakın yapma oğlum çok büyük günahtır.
-peki, kedilerin kuyruğuna teneke bağlasam..
-o da çok günah oğlum, asla yapma.
-baba, kızların sırasına raptiye koysam..
-hayır oğlum asla, günah..
...
...
...
-peki baba, yahudileri fırınlarda kızartsam, onlardan sabun yapsam, bazlarını da düğme haline getirsem?
-uff adolf, sıktın ama, git ne halin varsa gör..
(bkz. bir cani yaratmak)
bediüzzaman said nursi
04.11.2003 - 13:44yalçın bir iman ve bu imanın verdiği güven, istiğna. minnetsiz ve bir çantaya sığabilecek kadar az eşyayla geçirilmiş alabildiğine sade, sadeliğinden ötürü alabildiğine ihtişamlı bir hayat.
kendisinin başlattığı davayı devam ettirdikleri iddiasında bulunanlar gibi süklüm püklüm ve dilenci dilli değil, daima başı dik.
aşağıdaki ifadeler asla içi boş ifadeler olmadılar, o hakikaten 'yaşayan' adamdı, 'inanan' ve 'yaşayan'..
'Benim fitratim, zillet ve hakarete tahammül etmez. Izzet ve şehamet-i Islâmiye beni bu halde bulunmaktan siddetle men eder. Böyle bir vaziyete düsünce, karsimda kim olursa olsun, isterse en zalim bir cebbar, en hunhar bir düsman kumandani olsa, tezellül etmem. Zulmünü, hunharligini onun suratina çarparim. Beni zindana atar, yahut idam sehpasina götürür; hiç ehemmiyeti yoktur. Nitekim öyle oldu. Bunlarin hepsini gördüm.
Birkaç dakika daha o hunhar kumandanin kalbi, vicdani zulümkârliga dayanabilseydi, Said bugün asilmis ve mâsumlar zümresine iltihak etmis olacakti.'
'Bana, 'Sen suna buna niçin satastin? ' diyorlar.
Farkinda degilim.
Karsimda müthis bir yangin var. Alevleri göklere yükseliyor.
Içinde evlâdim yaniyor, imanim tutusmus yaniyor. O yangini söndürmeye, imanimi kurtarmaya kosuyorum.
Yolda biri beni kösteklemek istemis de ayagim ona çarpmis; ne ehemmiyeti var?
O müthis yangin karsisinda bu küçük hâdise bir kiymet ifade eder mi?
Dar düsünceler, dar görüsler!
Beni, nefsini kurtarmayi düsünen hodgâm bir adam mi zannediyorlar?
Ben, cemiyetin imanini kurtarmak yolunda dünyami da feda ettim, âhiretimi de.
Seksen küsur senelik bütün hayatimda dünya zevki namina birsey bilmiyorum.
Bütün ömrüm harp meydanlarinda, esaret zindanlarinda, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmedigim cefa, görmedigim eza kalmadi. Divan-i harplerde bir câni gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandim. Memleket zindanlarinda aylarca ihtilâttan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldim. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eger dinim intihardan beni men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altinda çürümüs gitmisti.'
ruh
03.11.2003 - 14:47'ruhlar tanrı sinesinde uçmuş güvercinlerdir. tanrı onlara dedi ki: gidin ve dünyayı dolaşın, güzellikleri temâşâ edin, akşam olmadan da pâk aslınızı kirletmeksizin bana geri dönün' (Mevlâna)
kısa bir gün mahiyetindeki kısacık bir dünya hayatından sonra bizi vareden'e döneceğimiz form.. mesele pâk asla pislik bulaştırmamakta..
hüzün
03.11.2003 - 14:38insanlık hallerinden, kuşağı kuşağa bağlayan rabıtalardan.
'melâli anlamayan nesle aşinâ değiliz' demiş haşim. ne güzel demiş, biz hüzünle tâ bezm i elestten tanışığız.
'o zaman ki bezm i canda bölüşüldü kâle i kâm
bize hisse i mahabbet dîl i pâre pâre düşdü'
(gâlip dede)
menem kaafile salâr kârbân ı gaamem
müsâfir i reh i sahra yı mihnet ü elemem
hakir bahma mene kimesneden sağınma kemem
fakîr i pâdşeh-âsâ gedâ yı muhteşemem..
(fuzûli)
abdülhak hamit
03.11.2003 - 14:21eyvâh ne yer ne yâr kaldı
gölüm dolu âh u zâr kaldı
şimdi buradaydı gitti elden
gitti ebede gelip ezelden
..
deyu başlayan hayli içli ve hayli büyük bir aşk şiiri olan makber'i ölen eşine duyduğu acıyla kaleme almış fakat 'ölenle ölünmez' deyip bür duyuşuma göre 40 gün bir duyuşuma göre ise 6 ay sonra bi başka kadınla evlenmiş olan yüce türk şairi.
dinlerin birleştirilmesi
03.11.2003 - 14:00bakınız: eklektizm
para
03.11.2003 - 13:50bir zamanlar artık nesli tükenmiş kişiler tarafından sağ ele alınmayan nesne. (ayrıca bkz. eskiden buralar hep ormandı)
karabasan
03.11.2003 - 13:39yatılı okulda bana defalarca davetsiz yatak arkadaşlığı yapmış olan varlık. gelmediği geceler merak eder, acaba başına bi iş mi geldi diye evhamlanmaktan kendimi alamazdım. altı yıldır uğramıyor, galiba terkedildim.
Toplam 17 mesaj bulundu